Şimdi Ara

Prof Dr Nuray Mert: Türkiye'nin Mülteci Politikası Milli Değil Dikte Edilmiş Bir Politikaya Benziyor

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
19
Cevap
1
Favori
684
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
12 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • TÜRKİYE'NİN MÜLTECİ POLİTİKASI MİLLİ DEĞİL DİKTE EDİLMİŞ BİR POLİTİKAYA BENziYOR


    - Türkiye'nin göç politikası milli bir politika olmaktan ziyade dış baskı ile geliştirilmiş bir politikaya benzemekte.


    - Emniyet 2013 yılına kadar göç sorunu ile gayet iyi ilgileniyordu , sınır güvenliği sağlanıyordu. AB ise göç - mülteci konusunu Türkiye'de emniyetin elinden almak istedi.


    - Hiçbir Avrupa ülkesinde göç konusu sivil idareye devredilmemişken AB baskısı ile göç konusu emniyet ve kolluk kuvvetlerinden alınıp sivil idareye devredildi.


    - Terörle mücadele eden bir ülkede göç konusunun kolluk kuvvetlerinden alınıp sivil idareye verilmesi ciddi bir zaaf (zayıflık) yarattı.


    -  Bir ülke terörü tamamen bitirmeden , tammen insan haklarına yönelik bir göç poliitkası güdemez.



    SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİ ALDIKLARI ULUSLARASI KAYNAKLAR KESİLMESİN DİYE MÜLTECİLERİN DÖNÜŞÜNÜ İSTEMİYOR.


    - Ülkede ne zaman göçmenleri gönderme konusu gündeme gelse hem yurtdışından hem yurtiçinden ciddi bir tepki geliyor.


    - Avrupa Ülkeleri mülteciler bize gelir mi diye tepki gösteriyor.


    - Sivil Toplum Örgütleri ise Uluslararası örgütlerden aldıkları kaynak kesilmesin diye göç sorununun bitmesini istemiyor



    YASAL BOŞLUKLAR NEDENİYLE YILLARCA MÜLTECİLERİN TÜP BEBEK TEDAVİSİ BİLE KARŞILANDI


     - Türkiye'nin mültecilere harcaması 92 milyar doları geçti. 


    - Yıllarca geçici koruma ile gelen mültecilerin tüp bebek tedavileri bile Türkiye tareafından karşılandı. Bu konuda bir devlet politikası geliştirilmedi.


    - Bunda mahkemelerdeki yoğunluk , mülteciler için sağlık merkezleri , eğitim masrafları dahil değil.




    DÜNYANIN HİÇBİR ÜLKESİNDE MÜLTECİLERE GİT BAYRAMLAŞ GERİ DÖN DİYE BİR UYGULAMA YOK.


    - Dünyanın hiçbir ülkesinde geçici mültecilere git ülkene 6 ay tarlanı ek , bayramlaş ardından geri Türkiye'ye dön diye bir uygulama yok.Fakat bizde bu var.


    - Almanya 65 bin Suriye'li mülteciye ülkelerine bayramlaşmaya gitmeleri için izin verdi ardından hiçbirini tekrar ülkesine almadı. Gönüllü olarak ülkene gidebiliyorsan ve başına hiçbirşey gelmiyorsa bu mülteci sistemine aykırı bir durumdur.



    TÜRKİYE'NİN ULUSLARASI HUKUKA GÖRE SIĞINMACILARI GERİ GÖNDERMEYE HAKKI VAR


    -  Türkiye'nin göçmenleri uluslarası hukuka dayalı olarak göndermeye hakkı vardır.


     - Türkiye batı sınırını korumakta çok başarılı. Türkiye'den Avrupa'ya geçiş 0a yakın fakat sadece İran'dan giriş sayısı günde 2200.


     - İstanbul mülteci akını sonrası bir turizm şehri olmaktan çıktı.İstanbul'da Afgan Eritreli , Cibutili, Somalili nufus ciddi oranda artmış durumda


    - Yunanistan mültecileri Türkiye'ye en yakın adalarda insanlıkdışı koşullarda tutuyor , bu şekilde mültecilerin gönüllü Türkiye'ye dönüşünü sağlıyor.



    TÜRKİYE'NİN MÜLTECİLERİ GERİ GÖNDERECEĞİ ALGISI ZAMAN İÇİNDE KIRILDI


    - Türkiye'nin mültecileri geri göndereceği algısı zaman içerisinde kırıldı


     - Davutoğlu dışişleri bakanı iken biz en fazla 100.000 mülteci kabul ederiz , fazlasını kaldıramayız derken başbakanlığı döneminde bu tamamen değiştirldi. Bu zararlı sonuçlar doğurdu.


     - Türkiye bugün sınırda bir tampon bölge kurup Suriye'lileri bu bölgede tutsaydı bugün PKK-PYD sınırda olmayacaktı.


    AFGANLAR MEVZUATA VE KANUNA AYKIRI OLMASINA KARŞIN MÜLTECİ SİSTEMİNE ALINIYOR


    - Türkiye'nin imzaladığı uluslarası anlaşmalara ve ülke içi mevzuata aykırı olmasına karşın bugün hükümetin insiyatiji ile Afganlar mülteci sisteminin içerisine alınıyor. Bunun Türk hukukunda yeri yok ve Türkiye yasal olarak tespit ettiği tüm Afganları deport etme hakkına sahip.

    Fatih Altaylıyoutube
    Teke Tek Bilim ▷ https://www.youtube.com/@TekeTekBilim YouTube kanalına abone olmak için ▷ http://bit.ly/FatihAltayli 00:00 Giriş 03:35 Türkiye’deki göç sorunu? 22:15 Mülteci statüsü ile geçici koruma statüsünün ne farkı var? 27:41 Uluslararası hukuka göre Türkiye, göçmenleri geri gönderebilir mi? 30:04 Afganistan’dan gelen göçmenler hangi statüde? 36:33 Türkiye’nin göçmenleri neden bu kadar kolay kabul etti? 44:43 Sınır güvenliğinde “Göç İdaresi”? 51:54 Göçmenleri geri yollamak ile ilgili yasal bir engel var mı? 54:48 Göçmenlerle ilgili tedbirlerde son durum ne? 57:30 “Türkiye’nin göçmen politikasını Avrupa yönetiyor” iddiası? 57:54 Ali Yerlikaya ile göçmen politikasında bir şey değişti mi? 1:05:10 Göçmenlerin Türkiye’ye demografik, ekolojik ve siyasi etkisi nedir? 1:09:02 Türkiye’deki göçmenlere arazi tahsisi? 1:15:30 Göç meselesi Türkiye’nin geleceği için tehlikeli midir? 1:18:04 Parayla vatandaşlık satışı? 1:22:48 Kapanış Gazeteci - Yazar Fatih Altaylı, Youtube kanalına özel gündemi yorumluyor.
    https://www.youtube.com/watch?v=ddl-iaw0sjU



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Periah -- 28 Mart 2024; 19:55:54 >







  • Türkiye'ye dışardan göçün teşvik edilmesi ve Türkiye'nin AB'ye yönelen göç önünde bir set olarak dikilmesi tamamen ABD-AB'nin isteği doğrultusunda gerçekleşen bir durum.Amaçta gayet belli...1923 yılında Türk nüfus ağırlıklı olarak kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nin demografik yapısını bozarak Türk milletini baskın nüfus olmaktan çıkarmak ve Türkiye'yi eyaletlere bölüp parçalamak.Zaten ABD-AB çizgisinde politika takip eden ve yönetime geldiklerinden beri ABD-AB aleyhine tek bir iş yapmayan zihniyetinde hedefi Türkiye'yi eyalet sistemine geçirmek ve Türk ağırlıklı devlet yapısını 'ümmet' şeklinde değiştirmek..Açılım sürecinin faal olduğu yıllarda bunların gündeminde iki başlık vardı.Birincisi Türkiye'yi başkanlık sistemine geçirmek ikincisi ise eyalet sistemine geçişti..2017'de birinci aşamayı gerçekleştirdiler.Şimdi eyalet sistemine geçiş için ülkenin demografisinin bozulması yani Türk milletinin nüfus üzerindeki ağırlığının ortadan kaldırılması gerekiyor.Bu olduğu vakit sorunsuz şekilde hem devletin adını değiştirmek mümkün olacak (açılım sürecinde devletin adını Anadolu Cumhuriyeti olarak değiştirmeyi önerenler hala daha aktif ve faal pozisyondalar) hem de 'laik' rejimi tasfiye edip ümmetçi bir din devleti kurmak daha kolay olacak.


    Eğer bu plan durdurulmaz ve tersine döndürülmezse 2040-2050 civarında Türkiye tam anlamıyla İrandan,Pakistandan,Afganistandan hallice bir ülke olup çıkacaktır.Zaten ekonomik ve enflasyon seviyesi bakımından bu ülkelerle eşitlenmeye doğru son sürat gidiyoruz.


    Ve ne yazık ki halkın bir kısmı 'büyüyoruz','süper güç oluyoruz','dünyayı titretiyoruz' ninnilerini bir güzel dinleyip uyumaya devam ediyor.Uyandıklarında ise iş işten geçmiş olacak ama o zamanda yapacak birşey kalmayacak...

    1) AB ve ABD'yle iliskiler sicak tutuluyor, siyasi, ekonomik destekleri saglaniyor. Adamlar hem bu asalaklardan kurtuluyor, hem de TR zayiflatiliyor. Kameralar onunda atismaya, sova devam.

    2) ucuz is gucu, maliyetleri azaltiyor.

    3) toplum daha da dindarlastirilacak, din somurusu yapmak kolaylasacak.

    4) daha seytanisi, peyderpeh vatandasliga alinarak oy deposu haline gelecekler.

    5) ve olasi bir secim usulsuzlugune karsi, ulkenin bekasini etkileyebilecek bir duruma karsi vs. bir protesto oldugunda, dini soylemle aldatilanlara ek, bu kisiler sahaya surulecek.

    Kazan - kazan.
  • Güncel

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Kim bu kadın ya parti kursun oy verelim, Ümit Özdağ dan daha da iyi bu kadın

  • Türkiye'ye dışardan göçün teşvik edilmesi ve Türkiye'nin AB'ye yönelen göç önünde bir set olarak dikilmesi tamamen ABD-AB'nin isteği doğrultusunda gerçekleşen bir durum.Amaçta gayet belli...1923 yılında Türk nüfus ağırlıklı olarak kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nin demografik yapısını bozarak Türk milletini baskın nüfus olmaktan çıkarmak ve Türkiye'yi eyaletlere bölüp parçalamak.Zaten ABD-AB çizgisinde politika takip eden ve yönetime geldiklerinden beri ABD-AB aleyhine tek bir iş yapmayan zihniyetinde hedefi Türkiye'yi eyalet sistemine geçirmek ve Türk ağırlıklı devlet yapısını 'ümmet' şeklinde değiştirmek..Açılım sürecinin faal olduğu yıllarda bunların gündeminde iki başlık vardı.Birincisi Türkiye'yi başkanlık sistemine geçirmek ikincisi ise eyalet sistemine geçişti..2017'de birinci aşamayı gerçekleştirdiler.Şimdi eyalet sistemine geçiş için ülkenin demografisinin bozulması yani Türk milletinin nüfus üzerindeki ağırlığının ortadan kaldırılması gerekiyor.Bu olduğu vakit sorunsuz şekilde hem devletin adını değiştirmek mümkün olacak (açılım sürecinde devletin adını Anadolu Cumhuriyeti olarak değiştirmeyi önerenler hala daha aktif ve faal pozisyondalar) hem de 'laik' rejimi tasfiye edip ümmetçi bir din devleti kurmak daha kolay olacak.


    Eğer bu plan durdurulmaz ve tersine döndürülmezse 2040-2050 civarında Türkiye tam anlamıyla İrandan,Pakistandan,Afganistandan hallice bir ülke olup çıkacaktır.Zaten ekonomik ve enflasyon seviyesi bakımından bu ülkelerle eşitlenmeye doğru son sürat gidiyoruz.


    Ve ne yazık ki halkın bir kısmı 'büyüyoruz','süper güç oluyoruz','dünyayı titretiyoruz' ninnilerini bir güzel dinleyip uyumaya devam ediyor.Uyandıklarında ise iş işten geçmiş olacak ama o zamanda yapacak birşey kalmayacak...





  • Gerçekçi bir analiz.

  • 1) AB ve ABD'yle iliskiler sicak tutuluyor, siyasi, ekonomik destekleri saglaniyor. Adamlar hem bu asalaklardan kurtuluyor, hem de TR zayiflatiliyor. Kameralar onunda atismaya, sova devam.

    2) ucuz is gucu, maliyetleri azaltiyor.

    3) toplum daha da dindarlastirilacak, din somurusu yapmak kolaylasacak.

    4) daha seytanisi, peyderpeh vatandasliga alinarak oy deposu haline gelecekler.

    5) ve olasi bir secim usulsuzlugune karsi, ulkenin bekasini etkileyebilecek bir duruma karsi vs. bir protesto oldugunda, dini soylemle aldatilanlara ek, bu kisiler sahaya surulecek.

    Kazan - kazan.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi PunisherLord -- 11 Mart 2024; 9:55:25 >
    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • Güncel

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • türkiye ileride zaten dağılacak göç alsada dağılacak almasada dağılacak ancak göçle daha çabuk gerçekleşecek, bu kadar kürt nüfusu varken bu ülkeyi bir arada tutamazsın burası amerika değil




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi kabakara61 -- 11 Mart 2024; 15:48:26 >
  • Son kez güncel.

  • Benziyor değil direk öyle böyle. Beyin göçü haricindeki tüm göçmen politikaları zaten milli olamaz, kim ne yapacak kendine bile hayrı olmayan insanları.

  • Bu işte bir BOPluk olabilir.

  • Dinde milliyetçilik yasak, ümmetçilik esastır.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Nuray Mert

    Fetö'nün televizyonlarında gazetelerinde boy gösteriyor, köşeler yazıyordu

    15 Temmuz sonrası ortalarda görünmez olmuştu.

    yine başını çıkarmaya başlamış...

  • yakında bunlar parti kuracak , mültecilere çok fazla hak veriliyor. Zaten savaş sonrası rus ve ukrayna da gelmiş ve emlakları uçurmuşlardı. devlet ne hikmetse onlara (rus , suriye fark etmez) bizden daha fazla değer veriyor. Bu duruma ek olarak iş verenin ucuz iş gücü olarak kullanmasını komik buluyorum, belki 1-2 yıl geçici bir çözüm. Bu adamları eğitimi, sigortası takibi vs derken kapsamlı bir konu ile ele alınmalıydı. Herzaman ki gibi bunu da beceremediler ve çok fazla para harcayarak hiç bir getiri elde edilemedi. Bu adamlar iş gücü anlamında cacık sanayide çalışan alt seviye teknisyenlere yakın para kazanır ama zaten yıllardır düşmeyen genç işsizliğinde bu adamların etkisi ne oldu kimse rapor falan yazmadı ve üzücü taraf yine kolay lokma gibi yol geçer hanına çevrilmemiz oldu. Diğer ülkeler alırken kırk şart koyar (Skilled migration vs ) bizimkiler yine nasıl bir mantıkla hareket ettiler anlayamadım ben





  • Güncel

  • Fena olmuyor aslinda.
    Azinliklara kole efendi gozuyle bakan anadolu irfani sinif ayriminin ne denli barbarca oldugunu tekrar hatirlar.osmanli dan sonra ele gecen hazir ulke got kaldirmisti..

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Güncel.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Şu ülkede hepi topu 50-60 sene ya yaşarım ya da yaşayamadan daha erkenden ölüp giderim. En verimli çağlarımı bu hükümetle geçirmek koyuyor bana. Yaş 35 oldu. Şansa kaza hükümet 4 sene sonra değişirse neredeyse 40 olacam. Gelen adam çok çok çalışkan bir adam olsa bile bu enkazı düzeltmesi en az 10 sene. Yaş 50 olmuş olacak. O yaştan sonra refahı napayım artık. Kaldı ki yaşlanan nüfus ve demografik yapının bozukluğu ile o yaşta da refah göreceğimizi düşünmüyorum ya o da ayrı konu.


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.