Korkunç büyü vahşetini vatandaşların ve veterinerin dikkati ortaya çıkardı - Haber3 - Sayfa 3
Korkunç büyü vahşetini vatandaşların ve veterinerin dikkati ortaya çıkardı
Isparta'da patisi ve kuyruğu kesilmiş çok sayıda sokak hayvanı olduğu tespit edilince yaşanan büyü vahşeti ortaya çıktı.
Isparta Barosu, çok sayıda sokak hayvanının uzuvlarının kesilmesine yönelik veteriner ve vatandaşlardan gelen ihbarlar üzerine araştırma başlattı. Hayvan Hakları Komisyonu tarafından incelemelerin ardından Isparta Cumhuriyet Başsavcılığı'na şikayette bulunuldu. Isparta Baro Başkanlığı tarafından yapılan yazılı açıklamada, büyü yapma amacıyla sokak hayvanlarının uzuvlarının kesilmesi olaylarının yeniden görülmeye başlandığı vurgulandı. Açıklamada, şu ifadeler yer aldı:
"Büyü yapma amacıyla gerçekleştirildiği düşünülen bu eylemler neticesinde çok sayıda patisi ve kuyruğu kesilmiş hayvan tespit edilmiş; bunların birçoğu hayatta kalmayı başaramamış, geri kalan kısmı ise sakat kalmıştır. Veterinerlerden ve halkımızdan gelen ihbarlar üzerine Isparta Barosu Başkanlığımızca harekete geçilmiş, Hayvan Hakları Komisyonumuzca gerekli araştırmalar yapılarak Isparta Cumhuriyet Başsavcılığı'na konu hakkında şikayette bulunulmuştur. İlimiz halkı, valiliği ve belediyesi ile hayvansever çalışmalarıyla örnek bir şehir olma yolundayken yaşanan bu olaylar, tüm vicdanları derinden sarsmıştır."
Açıklamada, başsavcılık ve emniyet müdürlüğünün geçmişte yaşanan benzer vakalarda faillerin yakalanması ve cezalandırılması konusunda titiz çalışma gerçekleştirdiğine değinildi. Isparta Barosu Başkanlığı olarak ilgili kurumlarla iletişim kurulduğu anlatılan açıklamada, faillerin bulunması ve hak ettikleri cezayı almaları için konunun takipçisi olunacağı vurgulandı.
Isparta Baro Başkanı Fatih Semiz, "Son günlerde ilimizde büyü yapma amacıyla sokak kedilerinin pati ve kuyruklarının kesilmesi hadisesinde artış yaşanmıştır. Öğrendiğimiz kadarıyla bağlama büyüsü yapmak için sokak hayvanlarına bu şekilde canice zarar verilmektedir. Bu hayvanların birçoğu maalesef kurtarılamamıştır. Yakın geçmişte ilimiz, hayvana şiddet vakalarında şüpheliler hakkında tutuklama kararı verilen ender illerden biri. Her gün uzvu kesilmiş hayvanlar hakkında bize ihbar geliyor. Sokak hayvanlarımıza canice bu davranışta bulunanlar hakkında bilgisi olanların Isparta Barosu Başkanlığı'na ulaşmaları büyük önem arz etmektedir" dedi.



*** Anadolu'da Türk Varlığı 1.600 Yıl Öne Çekildi ***
Kerkenes Harabeleri’nde Turan Halklarının İzleri: İlk Türk Tören Alanı Bulundu
Yozgat’ın Sorgun ilçesindeki Kerkenes Harabeleri (Pteria Antik Kenti) kazılarında, Anadolu’nun tarih öncesi dönemine ışık tutacak nitelikte Proto-Türk (Ön-Türk) izlerine rastlandı. Prof. Dr. Şevket Dönmez başkanlığında yürütülen 2025 yılı çalışmaları kapsamında tespit edilen İskit dönemine ait kurganlar ve anıtsal tören alanı, Anadolu’da bilinen ilk Türk mimari yapıları olarak değerlendiriliyor. Bu bulgular, Türklerin Anadolu’daki varlığına ilişkin kronolojiyi 2.600 yıl öncesine taşıyor.
Anadolu’da Proto-Türk İzleri: Kerkenes’te Tarih Yeniden Yazılıyor
Yozgat’ın Sorgun ilçesinde yer alan Kerkenes Harabeleri (antik adıyla Pteria), 2025 yılı arkeolojik kazı sezonunda dikkat çekici bir keşfe sahne oldu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Türk-İslam Arkeolojisi Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Şevket Dönmez başkanlığında 18 Ağustos’ta başlayan ve eylül sonunda tamamlanan kazılar, Anadolu’da şimdiye kadar tespit edilmemiş Proto-Türk (Ön-Türk) kültürel izlerine ulaştı.
Prof. Dr. Dönmez, kazı sezonunun yalnızca Kerkenes değil, genel olarak Anadolu arkeolojisi açısından bir dönüm noktası niteliğinde olduğunu belirterek, “Bu yıl, Anadolu’da Proto-Türklerin varlığına ilişkin somut mimari kanıtlara ulaştık. Bu durum, Türklerin Anadolu’ya geliş tarihini yeniden değerlendirmemizi gerektiriyor,” dedi.
İskit Dönemine Ait Kurganlar ve Kut Alanı Gün Yüzünde
Kazı ekibi, Kerkenes ovasının doğu yamacında iki kurgan (yığma mezar) ve bunları çevreleyen anıtsal bir mezar kompleksi tespit etti. Yapılan incelemelerde, mezarların İskit dönemine, yani M.Ö. 6. yüzyılın ikinci yarısına tarihlenebileceği sonucuna varıldı. Kurganlarda bulunan ok uçları ve çanak çömlek parçaları, bu tarihlemeyi doğrulayan arkeolojik veriler sundu.
Kazının en çarpıcı buluntusu, kurgan kompleksinin güneyinde ortaya çıkarılan ve 65 metre çapında taş halkadan oluşan kut alanı (tören alanı) oldu. Dönmez, bu yapının hem mimari boyutu hem de ritüel işlevi bakımından büyük önem taşıdığını vurgulayarak şunları kaydetti:
“Kut alanı, taş mimarisiyle Anadolu’da bilinen en eski Türk tören alanı olabilir. Bu yapının boyutları ve düzeni, devlet aklıyla planlandığını düşündürüyor.”
Turan Halklarının Anadolu’daki İlk İzleri
Prof. Dr. Dönmez, Kerkenes’te ortaya çıkan kurgan ve kut alanı mimarisinin, Türkistan, Kazakistan, Moğolistan ve Altaylar’da görülen İskit tipi mezarlarla birebir benzerlik gösterdiğine dikkat çekti. Bu benzerlikler, bölgenin erken dönem Turan halklarıyla bağlantısını somutlaştırıyor.
“Buradaki İskit varlığını saptamamız, Anadolu’ya ilk giren Turan kökenli halkların izlerini de ortaya koyuyor,” diyen Dönmez, şu değerlendirmede bulundu:
“Bu alan, Anadolu’daki Proto-Türklerin ilk mimari yapısı olma özelliği taşıyor. Dolayısıyla Türklerin Anadolu’daki tarihini, milattan önce 550 yılına kadar geri götürmek artık mümkün.”
Bu tespit, Türk tarih yazımında 2.600 yıllık yeni bir Anadolu kronolojisi başlatma potansiyeli taşıyor. Arkeolojik veriler, İskitlerin Anadolu’daki varlığının yalnızca kısa süreli bir göç değil, kalıcı bir kültürel etki oluşturduğunu gösteriyor.
Proto-Türk Bozkır Devleti Tezi ve Gelecek Kazılar
Dönmez’e göre, elde edilen bulgular yalnızca mezar mimarisiyle sınırlı değil; aynı zamanda erken dönem siyasi yapılanma izleri de içeriyor. Kurgan kompleksinin planlaması, çevre düzeni ve kut alanının büyüklüğü, merkezi bir organizasyonun varlığına işaret ediyor.
Prof. Dönmez, gelecek yıllarda kazıların bu yönde ilerleyeceğini belirterek, “2026 kazı sezonunda hedefimiz, İskitler aracılığıyla kurulmuş olabilecek bir Proto-Türk Bozkır devleti modelinin izlerini araştırmak. Kerkenes’te ortaya çıkan planlı kurgan düzeni, bu toplumun mimari gücünün ve örgütlenme kapasitesinin ipuçlarını veriyor,” dedi.
Bu çerçevede kazı ekibi, önümüzdeki dönemde alanın jeofizik haritalanması, mezar mimarisinin 3D rekonstrüksiyonu ve tören alanının dijital belgelemesi gibi disiplinler arası çalışmalara odaklanacak. Böylece Kerkenes, yalnızca Anadolu’nun değil, Eurasya bozkır kültürlerinin kesişim noktası olarak da değerlendirilecek.


*** Şüpheli Numara - Dolandırıcılık ***
0543 356 55 85
numaradan aradılar.
"xxxx oto yedek parça'dan arıyorum" dedi bir kadın.
"araç parçası siparişiniz vardı" dedi.
"siparişim yok" dedim
ve bişey demeden kapattı.
belki de bir link gönderelim diyecekti
veya ekstra ücret çıktı, şuraya havale edin deyip iban verecekti...
her türlü şey olabilir.
dikkatli olun.
*** "Hayır" Mağazasında Belden Aşağı İddialar ***
'Hayır' Mağazasında Cinsel Saldırı Skandalı! Suriyeli Kadınlara Yıllarca Yaşattıkları Şoke Etti
'Hayır' Mağazasında Cinsel Saldırı Skandalı! Suriyeli Kadınlara Yıllarca Yaşattıkları Şoke Etti
Ankara'da Suriyeli kadınlara yardım amaçlı kurulduğu bilinen Umut Hayır Mağazası'nın sahibi Sadettin Karagöz hakkındaki iddialar kan dondurdu. Karagöz'ün pek çok kadına cinsel saldırı ve tacizde bulunduğu söylenirken, yıllardır süregelen bu durumla ilgili uzun süredir polise şikayetlerde bulunduğu öğrenildi.
İç savaş sonrası Türkiye'ye gelen milyonlarca Suriyeli için hizmet veren, "Küçük Halep" olarak Ankara'nın Altındağ ilçesinde faaliyet gösteren Umut Hayır Mağazası, şoke eden iddiaların odağı oldu. Mağazanın sahibi Sadettin Karagöz hakkında cinsel saldırı iddiası gündeme geldi.
BBC Türkçe'nin aktardığına göre; Medina isimli Suriyeli kadın, 2014'te kurulan mağazanın sahibi Karagöz'ün ilk başta kendisine, "Kapım sana her zaman açık. Gidecek yerin olmadığında bana gel, sana yardım ederim" dediğini söyledi. Ancak yardıma gittiği günlerde Karagöz'ün kendisine tacizde bulunduğunu ve bağırması üzerine mağazadan kaçabildiğini belirtti. İddiaya göre Karagöz, başka bir gün Suriyeli kadının evine kadar gidip içeri zorla girmek istedi.
'SURİYE'YE GERİ GÖNDERİRİM'
Medina yaşadıklarını gözyaşları içinde anlatırken, Karagöz'ün kendisini Suriye'ye geri göndermekle tehdit ettiğini söyleyerek, başına gelebileceklerden korktuğunu, polise hiçbir zaman gitmediğini ve yaşananları kimseye anlatmadığını öne sürdü. Aralarında yardım mağazasının iki eski çalışanının da bulunduğu yedi kişi, 2016-2024 yılları arasında Karagöz'ün kadınlara cinsel istismarda bulunduğuna şahit olduklarını veya şahitlikleri ilk elden dinlediklerini anlattı.
BBC Türkçe'ye konuşan eski bir çalışan da, "Karagöz'ün masasının arkasında yardım paketlerini koyduğumuz küçük bir oda vardı. O odada kadınları taciz ettiğini görmeye alışmıştık" diyor. 27 yaşındaki Suriyeli Nada ise kendisine yardım etmeyi teklif eden Karagöz hakkında, "İlk başka sanki gökten inmiş bir melek gibiydi" ifadelerini kullanıyor.
'BENİMLE BOŞ EVE GELİRSEN YARDIM EDERİM'
Ancak Nada dükkanı ilk ziyaretinde, Karagöz'ün kendisine "yalnızca kendisiyle birlikte boş bir daireye giderse yardım edeceğini" söylediğini belirtiyor. Nada, eşi ve çocuklarıyla birlikte, buzdolabı bile bulunmayan evlerinde çok zor bir hayat yaşadıklarını ve ailesine bakabilmek için çaresiz kaldığını, başka nereye başvuracağını bilemediğini ve bu yüzden dükkana gitmek durumunda kaldığını söylüyor.
Karagöz'ün kendisine cinsel saldırıda bulunduğunu söyleyen üçüncü kadın ise bir süre önce ailesiyle birlikte Almanya'ya taşınmış olan Batoul. Üç çocuklu bekar bir anne olarak yardıma ihtiyacı olduğunu ve bu yüzden Karagöz'e gittiğini söylüyor. Batoul, kimliğini gizlemeden konuşmanın, 'kendi yaşadıklarını yaşayan birçok kadına' yardımcı olacağını umuyor.
KARAGÖZ'E YÖNELİK İLK İDDİALAR DEĞİL
Bunlar, Karagöz'e karşı ortaya atılan ilk iddialar değil. Polis, şu ana dek Karagöz'ü en az iki kere sorguladı. Resmi belgelere göre, 2019 yılında bir kadın, Karagöz hakkında cinsel taciz ve saldırı iddiasıyla şikayetçi oldu. Ancak delil yetersizliği nedeniyle takipsizlik kararı verildi. Hem Birleşmiş Milletler Mülteci Örgütü hem de polis kaynakları iddiaları çok ciddiye aldıklarını, ancak mağdurların ve tanıkların şikayette bulunmaya istekli olmadıklarını belirtti.
İDDİALARI REDDETTİ
Emekli bir banka çalışanı olan Karagöz ise bütün iddiaları reddediyor. Karagöz, mağazasında şu ana dek çoğunluğu sığınmacılardan oluşan 37 binden fazla kişiye yardım ettiğini söylüyor. Diyabet ve tansiyon hastası olduğunu söyleyen Karagöz, ayrıca 2016 yılında sol testisinin alındığı gösteren bir sağlık raporunu gazetecilere gösterdi. Karagöz, bu rapora atıfla, herhangi bir cinsel faaliyette bulunmasının mümkün olmadığını söyledi.



*** Fiat Egea Sedan Üretimi Sonlandırılıyor ***
Türkiye'nin en ucuz ve en çok satan otomobillerinden biriydi... Üretimi durduruldu
Tofaş CEO'su Cengiz Elordu, Türkiye'nin en çok satan otomobil modellerinden biri olan Fiat Egea Sedan'ın üretimine son verileceğini açıkladı.
2024 yılında Türkiye'nin en çok satılan otomobil modeli olan ve halihazırda Türkiye'deki en uygun fiyatlı otomobil unvanını elinde bulunduran Fiat Egea Sedan'ın üretimi SUV modellere olan ilgi nedeniyle son veriliyor.
Tofaş CEO'su Cengiz Elordu, CNBC-e'de katıldığı canlı yayında gazeteci Emre Özpeynirci'nin sorularını yanıtlarken, 2015 yılından bu yana 700 binin üzerindeki satış rakamıyla otomotiv pazarının yıldızlarından olan Fiat Egea Sedan'ın üretiminin durdurulacağını açıkladı.
Tofaş CEO'su Cengiz Elordu, müşteri alışkanlıklarının sedan modellerden SUV araçlara kaymaya başladığını belirterek, "Egea üretimine ilişkin kararımızı yakın zamanda alacağız. Üretimin uzatmasına yönelik bir karar alırsak da kararımız en fazla 6 aylık olacak. Egea üretiminden boşalacak üretim kontenjanını da yeni bir model ile doldurmak istiyoruz. Bu kararı alırken tabii ki müşteri tercihini de okumak lazım. Müşteriler yavaş yavaş sedan modellerden SUV tarafına yönelmiş durumda. Egea'nın başarısı zaten ürünün doğru seçilmesinden kaynaklanan bir şey. Biz de Egea'nın yatırım kararını alırken bu kadar başarılı olacağını tahmin etmedik. 2015 yılından bugüne kadar yaklaşık 10 yılda 700 bin araç sattık. Bu çok büyük bir rakam çünkü toplam üretim 1 milyon 350 bin seviyesinde. Bu aslında doğru ürünü doğru fiyata ürettiğiniz zaman başarılı olabildiğinizi gösteriyor. Bu nedenle modeli doğru seçmek ve müşterinin ne istediğini seçebilmek çok önemli. Doğru bir modelle benzer bir başarıyı yakalamak mümkün Türkiye'de" ifadelerini kullandı.
*** Kayyum sırası Park Holding'te (Ciner Grup) ***
Turgay Ciner hakkında yakalama kararı çıkarıldı
Can Holding soruşturmasında Turgay Ciner hakkında yakalama kararı çıkarıldı. Park Holding ve bağlı şirketler TMSF'ye devredildi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Can Holding soruşturması kapsamındaki gelişmeleri duyurdu. "Suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve yönetme" suçlamasıyla yürütülen soruşturmada yurtdışında bulunan Turgay Ciner hakkında yakalama kararı çıkarıldı.
Soruşturma kapsamında örgüt kurucusu ve yöneticisi Kemal Can'ın 28 Eylül'de ifadesi alındı. Can aynı gün suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve malvarlığı değerlerinin gayrimeşru kaynağını gizleme suçlarından tutuklandı.
Başsavcılık açıklamasına göre Can Holding A.Ş., 22 Aralık 2024 tarihli Pay Alım-Satım Sözleşmesi ile Ciner Grubu çatısı altında faaliyet gösteren 9 medya kuruluşunu satın aldı. Bu kuruluşlar arasında Ciner Medya TV Hizmetleri A.Ş., Show Televizyon Yayıncılık A.Ş., Habertürk Gazetecilik A.Ş., HT Spor Televizyon Yayıncılık A.Ş. bulunuyor.
Ayrıca C Görsel Yayınları A.Ş., Kanal 1 Görsel Televizyon Prodüksiyon A.Ş., Ciner Dijital Yayın Hizmetleri A.Ş., Boğaziçi Radyo ve Televizyon Yayıncılığı A.Ş. ve C Yapım Filmcilik Prodüksiyon A.Ş. da devredilen şirketler arasında yer alıyor.
Park Holding TMSF'ye devredildi
Savcılık, satın alma ve devir işlemlerinde örgüt faaliyeti kapsamında suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama yönünde kuvvetli şüphe bulunduğunu belirtti. Bu nedenle Turgay Ciner'in sahibi ve yetkilisi olduğu Park Holding A.Ş. ile bağlı 3 şirketi TMSF'ye devredildi.
İstanbul 4. Sulh Ceza Hakimliği'nin 28 Eylül 2025 tarihli kararıyla TMSF Başkanlığı, Park Holding A.Ş.'ye kayyum olarak atandı. Bu kapsamda AFC İthalat İhracat Turizm A.Ş., Zeyfa İthalat İhracat A.Ş. ve Silopi Elektrik Üretim A.Ş. de kayyumluk kapsamına alındı.
10 şüpheli gözaltına alındı
İstanbul Emniyet Müdürlüğü Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ile birlikte operasyonel çalışma düzenlendi. Park Holding A.Ş., AFC İthalat A.Ş. ve Silopi Elektrik Üretim A.Ş. şirketlerinin yöneticileri olan 10 şüpheli hakkında eşzamanlı yakalama kararı uygulandı.
Turgay Ciner Hakkında Yakalama Kararı Çıkarıldı - Memurlar.Net
*** Kleopatra'nın Mezarına Yaklaşılmış Olabilir ***
Antik Mısır Tapınağında Kleopatra’ya Dair Kanıtlar Artıyor
Mısır’daki bir tapınakta Kleopatra’yı tasvir eden yüzlerce sikke keşfedildi. Bir arkeolog, kraliçenin mezarının yakınlarda olduğuna inanıyor.

Eğer doğrulanırsa bu, Kleopatra’nın keşfedilen 8. tasviri olacak. C: Kenneth Garret
Arkeolog Kathleen Martínez, 20 yıldır Kleopatra’yı araştırıyor. Martínez, diğer arkeologların gözden çıkardığı yerlerde bulunan bazı son derece ilginç buluntuları bir araya getiriyor.
Tüm Mısır kralları ve kraliçeleri gibi VII. Kleopatra’nın da ilahi bir varlığın vücut bulmuş hali olduğuna inanılıyordu. Özellikle de iyileşme ve sihir tanrıçası olan İsis’in. Kleopatra, Ptolemaios Krallığı’nın son hükümdarıydı ve MÖ 51’den MÖ 30’a kadar süren hükümdarlığı oldukça ilgi çekici bir dönem.
Kleopatra, 18 yaşında tahta çıktı ve tahtı küçük kardeşiyle paylaştı. Ancak kardeşi daha sonra onu tahttan indirdi ve Kleopatra, Roma İmparatoru Julius Caesar ile ittifak arayışına girdi. MÖ 44’te Caesar’ın suikasta uğramasının ardından bu kez Roma generali Marcus Antonius ile ittifak kurdu. Bu ittifak büyük bir aşka dönüştü, ancak işler hızla kötüye gitti.
Kleopatra zeki bir stratejist ve bir kadın liderdi — bu da Romalıların pek hoşuna gitmedi. Onu ölümcül bir canavar ve baştan çıkarıcı olarak damgaladılar. Savaş patlak verince ve yenilgileri kaçınılmaz görünmeye başlayınca âşıklar Mısır’a kaçtı, ancak ertesi yıl Mısır işgal edildi.
Rivayete göre Marcus Antonius, kendini hançerleyerek hayatına son verdi. Bunun ardından Kleopatra da artık günlerinin sayılı olduğunu anlamış olmalıydı. Normalde Roma’ya düşman olan biri ele geçirildiğinde, yenilgisinin ardından sokaklarda sürüklenirdi. Ancak Kleopatra halkın karşısına bir heykel formunda çıkarıldı.
Bir teoriye göre Kleopatra, Roma’nın elinde ölürse kalıntılarının başına gelecekleri bildiği için, bedeninin başka bir yere nakledilmesi için gizli düzenlemeler yaptı. Güvende olacağı, Marcus Antonius ile öteki dünyada buluşabileceği bir yer. Neresi mi? İşte asıl büyük soru bu.
Martínez’in bu sorunun peşine düşmesi, onu Mısır’da daha önce araştırılmış ama pek ilgi çekici bulunmamış bir tapınağa götürdü. Bu ilgisizlik, Martínez’i ilk etapta Taposiris Magna’ya çeken şeydi. Tapınağın temel dolgularında bulunan bir cam plaka, buranın bir İsis tapınağı olduğunu ortaya çıkarınca kazı ekibi için işler oldukça heyecan verici bir hâl aldı.
Martínez’in Taposiris Magna’ya yaptığı sonraki ziyaretler, kum ve toprağın altında saklı başka şeyleri de ortaya çıkardı. Tarihsel ayrıntılarla kazınmış bir dikilitaş, buranın Mısır’daki en önemli İsis tapınaklarından biri olduğunu kanıtladı. Yüzlerce Kleopatra tasvirli sikke ve babasına ait olduğu düşünülen bir büst bulundu. Ardından ekip başka bir şeye ulaştı.
Kumda küçük bir kafa – tarama teknolojileriyle yerdeki anomali görülmeseydi kolayca gözden kaçabilirdi. Tasvir edilen kişinin belirgin bir burnu ve taç benzeri bir başlığın altına toplanmış saçları vardı. Martínez’e göre bu, artık çok iyi tanıdığı birine benziyordu: Kleopatra’ya. Martínez, eğer doğrulanırsa bu büstün şimdiye kadar keşfedilmiş sekizinci Kleopatra büstü olacağını ve Kleopatra’nın kendisini nasıl betimlettiğini görmemize nadir bir fırsat sunacağını söylüyor.
“Henüz doğrulama sürecindeyiz” diyor Martínez. “ABD, İngiltere ve Almanya’dan uzmanlara başvuruyoruz.”
“Dünya genelinde sadece yedi Kleopatra tasviri var, bu yüzden onu doğrulamak için başvurulabilecek tek bir standart imge yok. Bu nedenle uzmanların değerlendirmelerine güveniyoruz. Ama keşif bağlamı nedeniyle oldukça iyimseriz.”
“Ayrıca 336 adet Kleopatra tasvirli sikkemiz var ve o hendekte saklanmış seramikler bulduk. Bunlar da çağ değişimi döneminden. Yani bu nesneleri buraya saklayan kişinin bunu Kleopatra zamanında yaptığını kesin olarak biliyoruz.”

Kathleen Martínez, Kleopatra’nın arandığı yer Taposiris Magna tapınağında. C: National Geographic
Gizli Bir Geçit ve Batık Bir Liman
Ancak hikâye burada bitmiyor. Taposiris Magna’da kumun altında bir başka şey daha saklıydı: denize uzanan devasa bir yeraltı tüneli. Bu tünelin sonunda suyun altında insan yapımı yapılar bulundu. Mısır Turizm ve Eski Eserler Bakanlığı, bunların batık bir liman olduğunu doğruladı.
Antik haritalara göre bu bölge bir zamanlar açıkta adaları olan bir yarımadaydı. Ancak İskenderiye bir deprem ve tsunami ile vurulduğunda arazinin büyük bir kısmı denize göçtü. Peki bu tünel o adalardan birine mi çıkıyordu? Öyleyse bu, Kleopatra’nın mezarına götürüldüğü gizli geçit olabilir mi?
Gizemli hikâyenin bir sonraki parçasını birleştirmek için hâlâ yapılacak çok iş var, ancak Martínez’in ekibi yakında yeniden başlamayı umuyor.
“Son iki yıldır Dr. Robert Ballard ve Dr. Larry Mayer ile birlikte yaptığımız şey, dalış yapabileceğimiz yerler elde etmek için yapıların haritalanmasıydı; çünkü bugün orası açık deniz ve dalış yapmak çok zor”.
Martínez, “Ayrıca siyah bayrak koşulları var, yani tehlikeli, üstelik burası bir askeri bölge. Bu yüzden Ballard’dan dalgıç gönderebileceğimiz ve görsel inceleme yapabileceğimiz yerleri tespit etmesi için umutsuzca yardım istedim. Ancak su altındaki yapıların yerini görsel olarak tespit etmeye ne kadar yıl sonra başlayabileceğimizi bilemeyiz. Üstelik bunlar en az 1.500 yıldır denizin altında ve her şey tortu ve mercanla kaplı durumda” diyor.
“Dr. Ballard ve Dr. Mayer’in yaptığı muhteşem iş, bir harita hazırlamaktı ve artık elimizde koordinatlar var. Yakında tekrar başlayacağımız çalışma sezonunda, ekiple birlikte gidip dalış yapıp kazı yapmayı planlıyoruz.”
Antik Mısır Tapınağında Kleopatra'ya Dair Kanıtlar Artıyor - Arkeofili
*** Hindistan'da 3 Milyon Yıllık İnsan İzleri ***
Hindistan’da İnsan Atalarına Dair 3 Milyon Yıllık Bulgular!
İlk atalarımızın Afrika’dan ilk kez yaklaşık 2 milyon yıl önce ayrıldığı düşünülüyordu, dolayısıyla bu bulgular oldukça iddialı.

Stegodon’un kaval kemiğindeki kesik izleri. C: Malassé, Anne Dambricourt, et al. 2025.
Buzul Çağı’nın başlamasından önce, küresel ısınma dönemlerinden biri muson yağmurlarının daha kuzeye kaymasına yol açmış olabilir. Bu da tarihöncesi homininlerin Afrika’dan çıkıp Kazak bozkırlarını ve Hindukuş Dağları’nı geçerek yaklaşık 3 milyon yıl önce Hindistan’ın kuzeyine ulaşmalarını mümkün kılmış olabilir. En azından, yeni bir araştırmanın yazarlarının öne sürdüğü teori bu yönde — her ne kadar Asya’da bu yaşta insan fosilleri hiç bulunmamış olsa da.
Bugüne kadar, Afrika dışında bulunan en eski kesin hominin kalıntıları Gürcistan’ın Dmanisi bölgesinden geliyor ve yaklaşık 1,85 milyon yıl öncesine tarihleniyor. Ancak 1980’lerin ortasında, Çin’deki arkeologlar Longgupo adlı bir bölgede, yaklaşık 2,5 milyon yıl öncesine ait olduğu düşünülen bir çene kemiği ve bir dizi taş alet keşfetmişti.
Birkaç yıl sonra bu çene kemiğinin soyu tükenmiş bilinmeyen bir maymun türüne ait olduğu anlaşıldı. Ancak çoğu araştırmacı, bölgede bulunan taş aletlerin gerçekten insanlar tarafından yapılmış olduğu konusunda hemfikir. Fakat ortada gerçek bir fosil olmayınca, o aletlerin oraya nasıl ve ne zaman geldiğini, yani homininlerin o bölgede bulunup bulunmadığını söylemek zorlaşıyor.
Yeni çalışmanın yazarlarına göre, Longgupo’da bulunanlara benzeyen çok sayıda taş alet, Pencap’ta yer alan Masol adlı bir bölgede bulundu ve burada homininler tarafından hayvanların kesildiğine dair “inkâr edilemez” kanıtlar tespit edildi. Araştırmacılar taş aletleri ve üzerinde kesim izleri bulunan kemikleri 2,95 milyon yıl öncesine tarihlendirerek, atalarımızın bu kadar erken bir dönemde gerçekten Hindistan Yarımadası’na ulaşmış olabileceğini test etmeye çalışıyor.

Bir kaval kemiğinde kasıtlı kesme izleri. C: Malassé, Anne Dambricourt, et al. 2025.
Bu dönemin paleoklimatik olaylarını yeniden kurgulayan ekip, 2,97 ile 2,96 milyon yıl önce meydana gelen bir ısınma döneminin yaz aylarında Ekvatoral Yakınsama Kuşağı’nın (ITCZ) Afrika ve Arabistan’dan daha kuzeye kaymasına yol açmış olabileceğini öne sürüyor.
ITCZ, muson yağmurlarını oluşturan iklim kuşağı olduğundan, bu kayma Orta Asya’nın kurak bölgelerini yemyeşil ekosistemlere dönüştürmüş, böylece eski homininlerin bu bölgelerden geçerek Hindistan’a ulaşmasını sağlamış olabilir. Hatta hareket ettikleri sırada, yaklaşık 3 milyon yıl önce Bering Boğazı’nın donmasıyla Kuzey Amerika’dan Asya’ya geçmiş olan yabani at sürüleriyle bile karşılaşmış olabilirler ve bu sürüler aynı rotayı takip ederek Masol’a kadar ulaşmış olabilir.
Ancak Longgupo’da olduğu gibi, Masol’daki en büyük sorun da herhangi bir insan kalıntısının bulunmamış olması. Taş aletler ve kesim izleri insan varlığını düşündürse de, belirli bir zaman diliminde atalarımızın gerçekten orada bulunduğuna dair kesin bir kanıt sayılmaz.
Bu nedenle, araştırmacıların ortaya koyduğu senaryo ilgi çekici olsa da, bilim insanlarının büyük çoğunluğu homininlerin Asya’da 1,85 milyon yıldan daha eskiye tarihlenen bir varlığı olduğuna şüpheyle yaklaşacak ve Afrika’dan daha erken çıkış fikrini kabul etmek için gerçek fosiller görmeyi bekleyecekler.
Çalışmanın yazarları da, insanlarının kesin olarak Masol’da 2,95 milyon yıl önce bulunduğunu iddia etmiyor; sadece eğer oradalarsa nasıl gitmiş olabileceklerine dair bir olasılık modeli çiziyorlar.
Hindistan’da İnsan Atalarına Dair 3 Milyon Yıllık Bulgular! - Arkeofili
40 adet F-35
40 adet F-16 Blok 70
bilumum sayıda füze ve alt sistemler
THY'larında kullanmak üzere 250 adet Boing yolcu uçağı
300 milyar dolarlık siparişlerin ardından
şimdi de,
BOTAŞ, Mercuria adlı abd gaz şirketi ile 20 yıllık LNG gaz tedarik anlaşması imzalamış.
AKP, iktidarını devam ettirmek için milletin parasını ABD'ye rüşvet olarak veriyor.
körfez araplarından bir farkımız kalmadı.
THY Boeing'e kaç uçaklık sipariş verecek? - Havacılık, Savunma, Uzay ve Teknoloji Haberleri
Bloomberg, Trump-Erdoğan zirvesini yazdı: 250 Boeing uçağı ve ek f-16 siparişi verilecek
İsrail kabinesinde yer alan bakanların telefon numaraları paylaşıldı.
watsapp'tan ekleyip küfür edenler varmış...
+972542626307 - Eliyahu Revivo
+972508699134 - Galit Distel Atbaryan
+972508875544 - Nissim Vaturi
+972504276871 - Shalom Danino
+972523274333 - Haim Katz
+972502002004 - Ofir Akunis
+972528699952 - Tali Gotliv
+972546929814 - Hanoch Milwidsky
+972546742067 - Boaz Bismut
+972506216828 - Moshe Saada
+972505562256 - Eliyahu Dellal
+972506200039 - Gila Gamliel
+972506231238 - Ofir Katz
+972544461414 - Mai Golan
| "Sürekli savaşların yaşam kanunu olduğu bu dünyada, savaşmak istemeyen yaşam hakkına sahip değildir." Adolf HİTLER |
Son Giriş: dün
Son Mesaj Zamanı: dün
Mesaj Sayısı: 1.239
Gerçek Toplam Mesaj Sayısı: 3.789
İkinci El Bölümü Mesajları: 1
Konularının görüntülenme sayısı: 0 (Bu ay: 4.802)
Toplam aldığı artı oy sayısı: 5.940 (Bu hafta: 4)
En çok mesaj yazdığı forum bölümü: Konu Dışı / Off Topic






Yeni Kayıt
Özel Mesaj

Görüntülenme
16 Yanıt
1





