Hayattan yoruldum bezdim

Sabah 6 da kalkiyorum 07.00-07.15 gibi is basliyor arabalara termoboxlari yukluyoruz sonra sevkiyata cikiyorum kuvet,yemek kazanlari tasiyorum. Sirketlere,holding ve fabrikalarin yemekhanelerine birakiyorum. Sicagin altinda minibusle teker teker bazi yerlerde ust katlara yemek cikariyorum 50-200 kisilik yemek kazanlarini. Ustum basim yemek oluyor dokuluyor kirleniyor... terden tisortum sapsari oluyor agzimin icine terler giriyor.

Bunlari gectim insanlar yoruyor dedikodu çok donuyor calistigim sirkette millet birbirinin acigini kusur ariyor. Verdikleri asgari ucret ssk yemek baska bisey yok. Anca haftasonlari otobusler calismadigindan sanayi içine minibusle ford transitle eve gidip geliyorsun. Ev ortami desen sorunlu maddi sikintilar var, sosyal hayat desen yok. Gelecek hayaller desen yok ugrasmaktan biktim yorgun argin geliyorum tv karsisinda dinlenip salonda koltukta uyuyakaliyorum. Saat 4 gibi isim bitiyor oyle işte tek sukur ettigim karnim doyuyor, ev ortamindan uzaklasiyorum ve borclarimin asgarisini oduyorum.

Bir kurumdan haber bekliyorum olmazsa daha iyi sartlarda baska is bakacagim. Taseron sirket bizim bagli oldugumuz 10 senede calissan verecegi asgari ucret yukselemezsin en zoruda yeni bir ise girince sosyal ortam,cevreye alismasi ve ise adapte olmak.

Hayat mucadeleden ibaret daha iyisini bulana kadar kosturmaya devam issiz kalirim kaygisi gudersen bir yerlere gelemiyorsun.

kanka keşke okusaydın

Zekaya dair bir hobi bulman lazım. Belki ustalıkla alakalı ufak imalata da dönebilir.

Diğer taraftan az yorulmak için haftada bir gün yanına bir yardımcı alabilirsin, ücretini kendin ödersin. O gün eve dinç gidersin ev ortamı şenlenir. Bunu 2 haftada bir de yapabilirsin. Tatil günün varsa arefesinde yapar tatilini daha güzel geçirirsin.

ANlaştığın kişi gençlerden de olabilir, öğrencilerden de. Beklediğin çalışma miktarına göre ücrette anlaşmaya çalışırsın hem de yanına arkadaş olur. Paraya muhtaç insanlar var.

Çoğumuzun hayatı aynı merak etme. İşçi işyerinde birbirini koruyacağına birbirinin kuyusunu kazıyor kansızlar. Böylelerinin yüzüne ben mezarcı diyorum direkt ismiyle hitap etmiyorum. O kadar arsızlar ki mezarcı deyince gülüyorlar.

Bu ülkenin gençleri malesef bu durumda. özellikle 90 2000 arası doğumlular.

Sokağa dökülüp bazı şeylere tepki göstermedikçe böyle sürüp gidecek. enflasyon hayatımızı çok zorluyor şuan. Alım gücü yüksek olsa en azından hafta tatilinde biryerlere gidebilirsin. Ne bileyim bir oyun konsolu alıp kafa dağıtabilirsin. Dışarda güzel bir yemeğe gidebilirsin spor yapabilirsin vs. 20 bin tl nin altında maaş alan insanlar için çok zor şeyler bunlar.

Haklisin dagitim yaptigim bir yer var turk tarim sera diye orada seranin içinde calisan isciler var sucuk gibi terliyorlar icerisi 60 dereceyi buluyormus adamlar habire yemekhaneye soguk su icmeye gidip geliyorlar. Onlarla kendimi kiyasladigimda benim halim çok çok iyi sabahtan aksama kadar o serada çalisiyorlar. Saat 15.30 da isim erkenden bitiyor hayata bardagin dolu tarafindan bakmak lazim.

Forumdan da halkbank ta bilgisayar yazilimcisi olarak calisirken deneme surecinde istifa etmis birisini taniyorum sikayet edecek illaki bisey buluyor insanoglu. Iyi geldi bu yorumun moral movitasyon acisindan sagolasin👍

Kamuda da, özel sektörde de her şey aynı. Farklı diyen yalan söylüyor maalesef. Yani problem her yerde var, sorun her yerde var. Zaten insanın olduğu her yerde sorunlar kaçınılmaz. Eğer uzaktan çalışma yöntemiyle para kazanabileceğin bir mesleğin veya yeteneğin varsa istediğin şehirde ve yerde para kazanabilirsin mesela sahilde şemsiyenin altında oturup hesabına gelen paraları sayabilirsin. Aksi halde şu an ülkenin net yüzde 70 i asgari ücret calısıyor. Yani mesela örnek verelim, İstanbul Besiktas da oturuyorsun diyelim ve iş buldun sana yapılan teklif 12 bin tl. Atıyorum farklı bir iş teklifi var ama o Üsküdar da yani karşıya geçiyorsun ve maaş olarak 12.500 veriyorlar. Yani bu durumda konforundan ve yolda geçen zamanından dolayı kendi olduğun yerdeki işi seçiyorsun zira diğer işe gitsen vaktin hep yollarda ölecek ve eline geçen para hep aynı üç aşağı beş yukarı.

Yani şu an nereye gidersen git benzer bir para veriliyor. Hal böyle iken ne iş yaparsan yap mesela a101 de reyon da düzeltsen asgari ücret veya fabrikada somun da sıksan asgarinin bir tık üstü oluyor.

Bu arada işverenlerin yeni gözdesi şu...

Mesela sana diyor ki evladım bizde maaşlar 16 bin tl. Oooo diyorsun seviniyorsun. Ancak diyor asgari ücreti yani 11.402 yi hesabına yatırırım kalanını ise üç ay vadeli altın hesabına veya bese koyarım sen üç ay sonra çekebilirsin diyor. Ee diyorsun ben üç sonra paramı çekip o dediğini iptal etsem nereye yatacak param? Diyorlar ki biz seni tekrar koyacağız o sisteme ve sen yine üç ay sonra çekeceksin. Yani diyor üç ayda bir eline toplu para geçecek seni böyle kandırmaya calısıyor, patron seni düşünüyormuş gibi lanse ediliyor (patron çalışanlarınıın birikim yapmasını istiyor bla bla) Oysa patronlar bankalarla anlaşıp o paraların faizini cebe indiriyorlar. Tabi sen bunu kabul etmezsen de o zaman asgari ücret veriyoruz diyorlar.

İnsanlar da bazen çaresizlikten bazen de borç harçtan dolayı tüm bunları kabul ediyorlar.

Mesela şey gibi düşün. Diyelim sen şoforsun bir firmada. Sana diyorlar ki mazot çok pahalı arabada klima açmadan git. Ya da senden habersiz veya haberli klimayı söktürüyorlar, bağlantısını iptal ettiriyorlar. Bu durumda sen diyorsun ki ya kardeşim dışarıda güneş var nasıl calısıcam ben? Sana diyorlar ki işine gelirse böyle, gelmiyorsa kapıda adam çok.

Yani velhasıl hal böyle, durum böyle. Herkes günü kurtarmaya calısıyor. İlişkilerde de böyle, çalışma hayatında da böyle. Kimsenin hayattan zevk aldığı yok.

Hani bazen turistik yerlere gidersin işte yerli yabancı insanlar oralarda fotoğraf çekilirler, sarılırlar bir şeyler yiyip içerler. Dersin ki bak burada bir hayat var, bir de bizim hayatımıza bak dersin.

Mesela günde 10 saat calısan insanlar var (git gel yol süresi hariç) ama bakıyorsun dünyanın en iyi ilişkisine sahip ve o calıstıgı onun gözüne değmiyor bile çünkü mutlu hayatta o. Cok garip değil mi? Allah bazen bir yerden alıyor bir başka yerden veriyor. Bunu sadece ilişlki olarak düşünmemek gerek, örnekler çoğaltılabilir.

Özetle, bugün varız nefes alıyoruz. Bak güneş bir yandan vuruyor (güneşin oldugu bir odadayım şu an) vantilatör bir yerden dönüyor. Normalde çıkıp gezesim var esasen ama benzini düşündüm, sonra ne düşünücem hayata bir kere geliyoruz dedim arkadaşları aradım ama kimse müsait değilmiş. Kaldık öyle evde. Yalnız dışarıda olmaktan da ben keyif almıyorum pek. Eskiden alırdım. Mesela oyun bilgisayarım var açıp oyun oynayasım bile yok. Yani özetle demek istediğim, hayattan aldığımız keyif yok olmuş. Sanki doymuşuz böyle, beyinimizi dondurmuşlar gibi düşün. Zevk yok keyif yok. Şurada a101 var gidip dondurma alıp yiyeyim diyorum sonra diyorum yemesem ne olacak yani kim gidip alacak vesaire vesaire.

Aslında ülke olarak büyük bir depresyondayız. Mesela benim calıstıgım yerde molalarda, yemeklerde birlikte oluruz diğer çalışanlarla. Kimse kimsenin yüzüne bile bakmıyor herkes telefona bakıyor. Kızların telefonu bir dakika bile susmuyor mesela ya mesaj var ya arama var. Sürekl bir etkinlik planları var, şuraya gidiyoruz buraya gidiyoruz gibi. Sonra sende üç gündür yüzde ellinin altına inmeyen telefonuna bakarsın öyle. Bunu diyorum diye şöyle anlaşılmasın lütfen, ya işte bak onlar hayattan keyif almasını biliyorlar sen de al ne var bunda vesaire vesaire. Ya elbette öyle, karamsarlıktan dolayı enseyi karartıp her şeyi kara görmekten söz etmiyorum ki ben. Sanki onlar sürekli etkinlik planlıyor diye mutlular mı? Yoo. Herkesin bir derdi var durur içerisinde diyor Volkan Konak. Benim burada bahsettiğim olay çok farklı ama kelimeleri yetirip o anlama bir türlü erişemiyorum, mesaj da uzadıkça uzuyor.

Mesela insanlar birbirleriyle arkadaş olabilir, kanka olabilir, kardeş olabilir. Oysa bakkala gidiyorsun sana ek ürün satmaya calısıyor selam vermeden önce. Bankaya gidiyorsun sana ek ürün satıp primini doldurmaya calısıyor. Sana bir arkadaş, dost, kardeş veya bir tanıdık gözüyle bakmıyor. Otobüse, minibüse biniyorsun ama sana sadece para gözüyle bakıyor, yolcudur gideceği yere götürmek lazımdır demiyor, setlerde frene dahi basmıyor mesela. Ne kullandığı arabaya ne sana saygısı yok zira.

İşte böyle bir ortamda, bir de aile ve çevre faktörünü hesapla. Yani insan hiçbir yerden destek göremez ise nasıl özgüven sahibi olacak? Kendi kendine nereye kadar yani?

Mesela yolda yürürsün, yanından son ses açık bir araba geçer, son model veya eski olması önemli değil. Bakarsın içinde bir sürü kız vardır bir de erkek vardır. Dersin biz işten eve gitme derdindeyiz bak insanlar geziyor. İşte bunu dediğin an hayatın ipini kaybediyorsun çünkü gördüğün her şeyi buna yormaya baslıyorsun. Mesela markete gidiyorsun yalnızsın ama oraya çift gelmiş birini görüp biz de bir gün çift gelir miyiz demeye baslıyorsun. Alt tarafı market aslında ama alt tarafı market değil esasen bu durum.

Yani velhasıl, ölüp gideceğiz. Cenaze namazlarına katılır mısınız bilmiyorum ama orada imamlar şöyle söyler "biz de geldik siz gibi, siz de geleceksiniz biz gibi" Yani bu söz öylesine derin ki aslında. Ben bu sözden çok şey çıkarıyorum. Her şey boş, hayat boş demiyorum. Hayatta anlamlar elbette var. Sadece o anlamları bulan kesim yüzde bir bile değil, belki daha az. Biz de o anlamları arayarak ömrümüzü tüketiyoruz. Bazen iş, bazen eş, bazen ev, bazen araba vesaire.

Bir şiirle bitiriyorum yazımı

Âvâzeyi bu ‘âleme Dâvûd gibi sal

Bâkî kalan bu kubbede bir hoş sadâ imiş

Mahmud Abdülbâki

Yani diyor ki

Yüksek sesini bu aleme Davut gibi sal

Çünkü bu gök kubbede baki kalan ancak hoş bir seda imiş.

Bizim sesimiz yan eve bile gitmez oysa ki.

Yani biz gittikten sonra yaptığımız işlerle, hatırlarla anılacağız. Eğer iyi şeyler bırakmamış isek kimse de bizi anmayacak ya da kötü anacak. Yaptığımız işlerin de bu bağlamda anlamlı olmasını sağlamalıyız aslında. Ancak elden ne gelir, hangimizin anlamlı işleri var? Kaldı ki anlam da kişiden kişiye değişiyor yani çok uzun bir konu velhasıl.

Saygılarımla

Git gemi cüzdanı al gemiye çık. İlk başta iş bulman zor olur. Tecrübe kazanınca iş bulman kolaylaşır ve maaş yükselir.

Ne aile ne dert ne geçim sıkıntısı kalır. Usta gemici arkadaş var tankerde 60'tan fazla alıyor. Sivilde sosyal bir hayatın yoksa gemi iyidir. Hiç olmazsa paran olur.

tepki göstermezler...1 öyle de ölürler 2... başka sözüm yok.

Yas 30 oldu

Halkla iliskiler ve reklamcilik

Bilgi ve belge yonetimi

Kara kuvvetleri Astsubaylik

3 tane diploma var bi halta yaramiyor maden muhendisi bir cocuk fabrikada duz isci olarak calisiyordu kalyon holding fabrikasina torpille girdi uretim operatoru olarak beraber calismistik eskiden bi fabrikada piyasa boyle toz pembe hayat yok eskisi gibi.

Ozel sektor referans ve kendini pazarlamaya bakiyor. Entrika, adam kayirma, uckagit ve dala vere cevirmezsen bir yerlere gelemiyorsun. Çok calisan degil kendini iyi pazarlayan kazaniyor.

Kimsenin hayatı sıkıcı veya zor değil. Hayatı en kolay modda oynayan şanslı adamlar var aşırı şanslı.