Şimdi Ara

RTE: 'Refah seviyesi yükseldikçe doğurganlık hızımız düştü'

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
3 Misafir - 3 Masaüstü
5 sn
58
Cevap
1
Favori
1.452
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
2 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • RTE: "Refah seviyesi yükseldikçe doğurganlık hızımız düştü"

    Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, İstanbul’da düzenlenen Uluslararası Aile Forumu’nda aile politikalarının uzun vadeli bir süreç gerektirdiğini vurguladı ve 2026-2035 dönemini “Aile ve Nüfus On Yılı” olarak ilan ettiklerini açıkladı. Erdoğan, tıbbi zorunluluklar dışında kürtajı ‘cinayet’ olarak gördüğünü yineleyerek, demografik yapının olumsuz etkilendiğini ve bunun ekonomik sebeplerden bağımsız olduğunu ifade etti.


    Erdoğan’ın açıklaması şöyle:


    "TÜRKİYE'NİN DOĞURGANLIK HIZI TARİHİMİZDE İLK KEZ 1,48'E GERİLEDİ"


    "Her ne kadar ülkemiz içinde muhalefet partileri ve kimi kadın örgütleri tarafından himaye ediliyor olsa da milli bünyemizi açıkça tehdit eden cinsiyetsizleştirme projeleriyle mücadelemizi sürdüreceğiz.


    Malum odaklar, daha önce de uzun yıllar boyunca nüfus kontrolü ve aile planlaması politikalarının savunuculuğunu yaptı. 1960'lardan itibaren dünyanın birçok bölgesinde olduğu gibi ülkemizde de benzer politikalar uygulandı. Tıbbi zorunluluklar haricinde özünde bir cinayet olan kürtaj, yine aynı çevreler tarafından masumlaştırıldı, sıradan hâle getirildi. Demografik dengemiz maalesef alt üst oldu. Art niyetli politikaların can yakıcı sonuçlarıyla yüzleşiyoruz. TÜİK'in açıkladığı veriler, ülkemizin karşı karşıya olduğu tehditleri ortaya koyuyor. Türkiye'nin doğurganlık hızı tarihimizde ilk kez 1,48'e geriledi. Bu bir felaket. Bu rakam kritik eşik olan 2,1'in çok altında. Hiç kimse buna kayıtsız kalamaz.


    Biz bunu söylediğimizde hemen birileri 'ekonomi' diyor. Özellikle muhalefet bu meseleyi sık sık istismar ediyor. Ülkemizde doğum hızının düşmesi ekonomide yaşanan dönemsel sorunlar değildir. Kişi başına düşen gelirin şu anki seviyenin beşte biri olduğu dönemlerde ülkemizin doğurganlık hızı yaklaşık 2 kat daha fazlaydı. Yıllar içinde refah seviyesi yükseldikçe doğurganlık hızımız birçok sebepten düşmeye başladı. Türkiye'de değil, dünyanın diğer ülkelerinde de benzer durum söz konusu.


    Ekonomik zorluklardan ziyade, popüler kültürün konforu, tüketimi ve nefsi hevesleri yücelten telkinleri, bu sıkıntıların en önemli nedenidir. Karşı karşıya olduğumuz bu tablo bir istatistik değil, bizi harekete geçmeye çağıran açık bir ikazdır.


    Son dönemde nüfusumuzu artıracak, evliliği teşvik edecek, en az üç çocuk çağrımıza uygun şekilde evlat sahibi olmayı özendirecek önemli politikaları devreye alıyoruz. 28 Mayıs'ta doğum yardımı ödemelerini toplu olarak yapacağız. 163 bin 295 haneye, yaklaşık 1,2 milyar liralık ödeme gerçekleştireceğiz. (Aile ve Gençlik Fonu) Fondan faydalanmak için yaklaşık 114 bin kardeşimiz müracaat etti, hak kazanan çiftlerimizin sayısı 41 bine ulaştı.


    Aile ve nüfus, bir yıla sığdırılacak kadar dar bir gündem değildir. Aile kurumu üstündeki küresel baskılar ve nüfusumuzdaki değişim, kararlı ve bütüncül politikalarla yönetilebilir. Kalıcı politikalar geliştirmek mecburiyetindeyiz. 2026-2035 dönemini Aile ve Nüfus 10 Yılı ilan ediyoruz. Bu 10 yılda iş hayatından eğitime, kültürden şehir planlamasına, teknoloji ve sosyal planlamasına kadar tüm alanlarda aileyi merkeze alan adımlar atacağız. Mutlu aile, mutlu bir birey ve mutlu bir toplum demektir. Aileye değer verenler olarak umudu çoğaltacak, dayanışmayı güçlendirecek, dalga dalga mutlu, sıcak, sevgi dolu bir toplumu birlikte inşa edeceğiz."


    "KÜRESEL EMPERYALİZMİ AİLEYİ HEDEF TAHTINA KOYUYOR"


    Aile kadını koruyan bir yapıdır. Ailenin çöktüğü her toplum kökünden çürümeye mahkumdur. Aileyi savunmak insanı savunmaktır. Aileyi korumak toplumu yaşatmaktır. Aileyi büyütmek geleceği inşa etmektir. Dünyada teknolojinin körüklediği büyük bir değişim yaşanıyor. Bu değişim dalgası aile kurumunu da dönüştürüyor. Birçok geleneksel kurum da anlam kaybına uğruyor. Toplum merkezli anlayışın yerini ben merkezli zihniyet alıyor.


    Modern çağın aile kurumu üzerinde de ciddi tahribatlara yol açtığını görüyoruz. Kişisel konforu önceleyen yaşam biçimi gençlerden başlayarak gençlerden başlayarak toplumun kılcallarına doğru maalesef hızla sirayet ediyor.


    Küresel emperyalizmi, aileyi hedef tahtına koyuyor. Kültür emperyalizmi, aile müessesini hacklemeye çalışmaktadır. Bunun da gerisinde paylaşan, bölüşen, dertleşen, sevinen, kaynaşan bir ailenin kültür emperyalizminin varoluş dinamiklerine tehdit oluşturması bulunmaktadır.



    "İNSANLAR POPÜLER KÜLTÜRÜN NESNESİ HALİNE GELİYOR"


    Tüketim kültürünün özendirilmesiyle eş zamanlı olarak aile kurumunun itibarsızlaştırılmasının en büyük nedeni budur. Birileri ısrarla kabul etmek istemese de ailesinden koparılmış, millet bağı zayıflamış bireyin özgür ve özgün olmasına imkan yoktur. Dünyanın neresinde olursa olsun aile kurumumun irtifa kaybetmesiyle birlikte insanlar popüler kültürün tüketim nesnesi haline gelmektedir.


    Özgürlük ambalajıyla sunulan, aslında büyük bir kölelik düzenidir. Bunun en çarpıcı örneği, cinsiyetsizleştirme projesidir. Bugün insanlık, kendi varlığının en temel hakikatleriyle sınanıyor. İnsan fıtratı, küresel ölçekte organize bir kuşatma altındadır.


    Sırf LGBT belasını eleştirdiği için sanatçılar, iş adamları, siyasetçiler, bilim insanları linç edilmekte, adeta yaşayan birer ölüye çevrilmektedir. Cinsiyetsizleşme projesiyle insan fıtratını inkar edenler, çocuklarımızın bedenlerine geri dönüşü olmayan tıbbi müdahalelerde bulunuyor. Bu ısrarı, bu istismarı seyredemeyiz. 4 - 5 yaşındaki yavrularımıza uzanan bu kirli ellerin çarpık ilişkileri meşrulaştırması tesadüfi değildir, bunlar insanlık, kadın, çocuk düşmanıdır.


    LGBT sapkınlığına karşı mücadele, aynı zamanda özgürlük mücadelesi, haysiyet ve insanlığın istikbalini kurtarma mücadelesidir. Türkiye olarak aileye savaş açan hiçbir ideolojiye, insanın doğasını inkâr eden hiçbir zorbalığa eyvallah demeyeceğimizi özellikle ifade ediyorum.


    KARAR








  • Kriz daha da derinleştikçe evlenme oranları doğum oranları daha da düşecek
    O cevap vermeye çalıştığınız kişinin kendisine ait bir ütopyası var orda yaşıyor herşey tozpembe güllük gülistanlık
    Tutmuş halen homeles homeles diyor amerikada evinden ayrılan kişi min 3000 dolar kazansa bunun 1000 dolarını kiraya faturalara verse valla 2000 bin dolarla gül gibi geçinir
    Burda 22 bin alan 20 bin kira verince nah geçinir
    Ondan sonra bu adam niye evlensin çocuk yapsın ki
    Bugün evlenmek demek ortalama 1 milyon harcayıp 1 milyonda borca girmek demek, hadi evlendin çocuk yapmak cesaret işi çünkü o borç yükünün altında ezilen bir aile çocuk masrafını kaldıramıyor. 80' li ve 90'lı yıllarda Rahmetli babam bir memur maaşı ile 3 çocuk okuttu kirada otururken ve o dönemde ülkede manyak bir enflasyon vardı, umarım şu an yaşadığımız durumun vahametini anlamışsınızdır.
    Refah seviyesi derken ? Türkiye Cumhuriyet kurulduğundan beri belki de en kötü refah seviyesinde. O refah seviyesini bu ülkede 1 milyon kişi filan hissetmiyor. Geri kalan ise dibine kadar refah seviyesini kaybetti.

    Evlilik, çocuk sahibi olma gibi şeyleri geçtim. İnsanlar günlük 3 öğünü tamamlayamaz oldu. Dün dedim ki ben bugün evin gerekli olan tüm temel ihtiyaçlarını alacağım. Tavuk, süt, kırmızı et, meyve sebze, kendi kişisel şampuan vb. şeyleri. İki kişi yaşadığımız için ona göre ayarladım. Bir kere semt pazarına, iki kere market yaptım ve harcadığım para 14.000TL küsür. 2 3 değil tam 14.000TL. Nasıl olur demeyin zaten kasap reyonun 3 küsüre patladı isteyene fiş eklerim. Kendi temel ihtiyaçları mı çıkar geri aldığım ürünler yaklaşık 10 günlük filan. Bayramı görmeden biter.

    Sadece temel tüketim bu denli pahalı durumdayken ben nasıl evleneyim? Nasıl çocuk sahibi olayım? Sizin yarattığınız şartlar sebebi ile ben neden yaşam tarzımı değiştireyim?

    Refah seviyesi yüksek bir ülkede insanlar evlenmeyi, çocuk sahibi olmayı, o çocuğa gelecek sağlamayı pek dert etmez. Dert edersen evlilikten çok boşanma olur, doğum hızı düşer. Çünkü aile geçindirmek çok zor ve psikolojik sınırları en çok tetikleyen durum.
  • Netflix herkesi gay yaparsa bana daha çok kadın kalır lgbt propagandasını destekliyorum.
    Doğurganlık hızı da gram umurumda değil ben öldükten sonra isterse ırkımın soyu kurusun.
    Siyasiler geleceği umursuyor gibi görünmek için lgbt ve aile konularında konuşabilir sıradan insan bu kadar dert arasında 100 sene sonraki nüfusun yaş ortalaması hakkında dertleniyorsa onun ben kafasını seveyim.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Ekonomik sıkıntıların doğurganlık oranımızı düşüren en büyük etmen olduğunu kabul etmedikçe havanda su dövmeye devam ederiz.

    https://forum.donanimhaber.com/cocuklu-aileleri-tesvik-eden-ve-ailelerin-yukunu-hafifletmeyi-amaclayan-ulkeler-ve-miktarlari--160095480

    Ailelerin yaşam standartlarını iyileştirmeyi ve çocuk sahibi olmanın getirdiği ekonomik yükleri hafifletmeyi hedefleyen uygulamalar;
    - ailelere doğrudan nakit yardımları,
    - kira destekleri,
    - vergi indirimleri,
    - eğitim ve sağlık desteği
    - manevi destekler

    vb.

    hangisi yapılıyor?

    Bir adam düşünün; aldığı maaş asgari ücret 22bin TL, kiralar maaşı kadar. Bu adam ne yapabilir?

    Parası olana ev yaparak, barınma hakkını ranta feda ederek, zenginlere ev, yoksula maaşı kadar kirayı reva görerek neyi çözebilirsiniz?

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • RTE: "Refah seviyesi yükseldikçe doğurganlık hızımız düştü"
  • sizin kafanızlada norveç finliler kuluçka makinesine bağlaması lazım üstüne para veriyorlar yine yapmıyorlar .


    benim çevremde çocuk yapmayan garibanlar değil tam aksine entel dantel dolanan maddi durumu gayet iyi olan tipler evi kedi evi yapıyorlar anca.




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi kerimcem -- 23 Mayıs 2025; 23:28:4 >
  • kerimcem K kullanıcısına yanıt
    Devlet adam gibi destek sunsun o zaman. Hayat pahalının bu kadar zirvede olduğu bir dönemde para yokken kimse çocuk yapmaz

    < Bu ileti Android uygulamasından atıldı >
  • eee yanni toplumun refah seviyesini düşürmek için kılıf bulmuşlar.


    Türk halkını Hint fakiri gibi yoksulluğa mahküm edip nufus artışıı mı sağlayacaklar?

  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
  • turco8181 T kullanıcısına yanıt

    ekonomide etken tabiki ama sadece nedeni o değil asıl nedeni megalomani bencillik yaşayacam içecem çoşacam dünya benim cenettim olmalı yokluğa zorluğa derde tasaya gelemem hayat felsefesinin batı ve bizde yayılması heryerde düşüyor zaten sadece sende değil.


    insaların son 50 senede proje ile paraya ve materyalizme taptırılıp zombi robotik kitleler yapılması ana nedeni o.




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi kerimcem -- 24 Mayıs 2025; 0:17:37 >
  • kerimcem K kullanıcısına yanıt
    Dediklerinize doğru luk payı olan cümleler var ancak insanları Umut yaşatır, sadece Türkiye'de değil dünya genelinde de insanlar üç kuruş paraya zenginler için çalışmak istemiyor zenginler için çalışacak çocuklar da doğurmak istemiyor. Bu konuda genel bir tepki var dünya genelinde

    < Bu ileti Android uygulamasından atıldı >
  • Artan refahtan dolayi marketlerde peynirlere alarm sistemi takilmis. Sanirsin Rolex Marka

    https://x.com/lemarcaspors_/status/1925963587446624360?s=46

    < Bu ileti iOS uygulamasından atıldı >
  • Doğum oranları tüm dünyada düşüyor, pakistan afganistan ve hindistanda bile düşüyor, oralarda çok mu refah var sanki

    Dün bir bakan çıkmış modern aile düzenine laf atıyor, bugün cb gelmiş ülkede refah var filan diyerek konuyu reklama çekiyor, düşün doğum oranını düzeltmek yerine konuyu başka yerlere çekip kaçıyor herkes

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • Şehirleşme ve yüksek öğrenimin ve buna bağlı bireyselleşmenin doğurganlığı azalttığı bir gerçek.


    Bununla birlikte, ekonomik sorunların da az ya da çok etkili olduğunu düşünüyorum.


    Konuta erişim zorlukları, yüksek faiz, gelir dağılımında asimetri, alım gücünün düşük olması vs sebepler de önemli.

  • Kendisine oy verenlerle dalga geçiyor. Oy verenler düşünsün.

  • Bomboş, laf olsun diye yapılan açıklamalar.
    Geçiniz.
    Bu güçler bazı coğrafyaları niye hedef almıyor

    O yüzden çok mutlular ki, gidecek yer arıyorlar.

    Ona buna, muhacir, kardeş vs , ülkeyi yabanıclarla doldurup, sanayimiz ayakta diyenlerinde bunu dert etmemesi gerekmez mi.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi buradan bir taytlı geçti -- 24 Mayıs 2025; 11:3:51 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Yani o zaman demek ki refah düzeyini düşürüp halkı daha da fakirleştirmeli hatta sefilleştirmeliyiz. Bu cümleden bu saçmalık çıkıyor. Yarattıkları krizin yok edememelerine bir bahane daha hazır.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Doğumların azalmasının iki nedeni var;


    Birincisi ve en önemli neden 'ekonomik' batıştır


    İkincisi ise dağa taşa her yere 'tabela' üniversitelerinin açılmasıdır


    Günümüzde evlenmek ve üstelik çocuk yapmak için ciddi bir gelire sahip olunması gerekiyor.Elbette cepte beş kuruş olmadan da evlenilebilir ve üstüne beş-on tane çocuk yapılabilir.Fakat günümüzde kimse ne kendisini böyle 'mutsuz' bir evliliğin içine atmak istiyor ne de çocuklarını böyle bir 'köle' hayatına getirmek istiyor.Durum bu olunca gençler evlenmeye sıcak bakmıyor.Niye sıcak baksın?Hem kendileri 'köle' durumunda hem de Dünya'ya getirecekleri çocukları 'köle' olacak...Bunu kim niye istesin?Eğer bu ülkede evlenmek her geçen yıl ekonomik açıdan daha da zorlaşıyorsa bunun sorumluları kimlerdir?


    İkinci unsur ise 'tabela' üniversitelere gençlerin yönlendirilmesi..Hatta bir ara üniversite giriş sınavlarını bile kaldırmaya yeltenmişlerdi.Gerçi hoş artık üniversiteye giriş sınavları o kadar basitleştirildi ki ilaki bir 'tabela' üniversitesine yerleşmek mümkün.Durum bu olunca gençler 18 yaşında girdikleri bu üniversitelerden 22 yaşında mezun oluyorlar.Bu da eğer üniversiteyi uzatmadılarsa mezun olacakları yaş..Üstüne üniversitelere giriş ve mezun olmak yeterince kolay değilmiş gibi yüksek lisans ve doktora eğitimlerinin bile seviyesini iyice düşürdüler.Yani 22 yaşında mezun olan bir genç hemen yüksek lisansa ve oradan da doktoraya geçse en az 30 yaşına kadar üniversitelerde vakit geçiriyor.Tüm bu eğitimi aldıktan,yıllarını eğitimde geçirdikten sonra 30 yaşında mezun olan bu gençler tam anlamıyla ortada 'dımdızlak' kalıyor.Durum bu olunca bu insanlar nasıl evlenecek ve nasıl iş bulacak?Buna rağmen hala daha gençleri üniversitelere yönlendiren bir anlayış hüküm sürüyor.


    Gerçekten gelişmiş ülkelerde o ülkenin geleceğini düşünenler en büyük hazineleri olan genç nüfusu yönlendirir ve buna göre politikalar üretir.Buna rağmen nüfus artışı sağlanamıyorsa bu gençlerin tercihi olarak yorumlanabilir.Fakat bizde ülkenin geleceğinden daha ziyade belli siyasi kesimlerin 'kadrolaşması' daha önemli görüldüğü ve günü birlik politikalar üretildiği için bizdeki genç nüfus böyle boşa harcandı.Bugünün gençleri böyle bozuk para gibi harcanınca etki-tepki olarak ülkenin demografik yapısı bozulmaya başladı.Gerçi hoş bu uyarıları yıllardır yapanlara da 'ırkçı' damgası vuruldu.Türkiye'nin bir demografik felakete sürüklendiği 2010'ların başından beri sürekli dile getirildi.Buyrun nüfusun yaşlanmasına dair TÜİK verilerince hazırlanmış 2015 yılına ait bir haber;



    Peki 2015'ten bu zamana kadar bunu tersine çevirmek için ne yapıldı?





  • kendileri bir senaryo yazıyor ve o senaryoya göre sorunlara tespit yapıyor.

    Refah seviyesi arttınca satırlarını okurken kahkahaya boğuldum. Şakacı bir liderimiz var.

  • Evlenemiyorum kirayı karşılayamam niye konforumdan ödün vereyim ikincisi işveren bu şartlarda çalıştırmaya devam ettiği sürece de çocuk filan yapmam niye kendim laf işiteyim çocuğumdan hibrit remote patronun keyfine bağlı patronların karar verme olayına devletin müdahale etmesi lazım.

  • 
Sayfa: 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.