Dervişoğlu, Ankara'da bir otelde düzenlenen "İyi Parti İl Başkanları Toplantısı" öncesinde basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
Gündeme dair değerlendirmelerde bulunan Dervişoğlu, iki belediyeye daha kayyım atanmasıyla ilgili olarak, "İyi Parti olarak 22 Kasım 2024 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisine vermiş olduğumuz kanun teklifimiz ile yerel yönetimlerin demokratik meşruiyetinin muhafazası, kayyum yetkisinin sınırlandırılması, yargının görüşü ve denetimine tabi tutulması için gerekli adımları attık ve kanun teklifimizi Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı'na sunduk. Süreci kararlılıkla takip edecek ve millet iradesine her zaman her yerde sahip çıkmaya devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.
Dervişoğlu, eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun hakkında yürütülen hukuki süreçle ilgili çıktığı mahkemede kamuoyunun dikkatini çeken açıklamalarda bulunduğunu hatırlatarak, şunları kaydetti:
"Bana sorarsanız demokrasi tarihimizde önemli yeri olan siyasi partilerin genel başkanlarının söylemleri nedeniyle ve siyasi rakiplerinin şikayetlerine bağlı olarak yargılanmaları hiç de yerinde bir uygulama değildir. Yargılanmasına neden olan iddialarla ilgili açıklamaları elbette Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nun kendi takdirleridir. Ancak geride bırakılan dönemlerle ilgili çok daha özenli konuşmasını umar ve beklerdim. İyi Parti'nin bugünü ve yarınları nasıl bizimse dünü ve evveli de bizimdir. Toplumun önemli bir kesimini töhmet altında bırakan ve Kurucu Genel Başkan'ımız Sayın Meral Akşener'i doğrudan hedef alan açıklamalarını şiddetle reddediyor ve kınıyorum. Bizim yaşadığımız süreçlerle ilgili olarak kendimize ait değerlendirmeyi ve öz eleştirileri yetkili organlarımızla yapar, yarınlara dair yol haritamızı da yine kendi irademizle belirleriz."
"Çok fazla şey söylemeye gerek yok." diyen Dervişoğlu, şöyle devam etti:
"Cumhurbaşkanının halk oyuyla seçilmeye başladığı günden itibaren, 2014'te Sayın Ekmeleddin İhsanoğlu'nu, 2018'de Sayın Muharrem İnce'yi, 2023 yılında da kendisini cumhurbaşkanı adayı yapan ve Recep Tayyip Erdoğan'ın seçim kazanmasına vesile olan bizzat Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nun kendisidir. Ayrıca biz Cumhuriyet Halk Partisine uzaydan aday teklif etmedik ya da pazarlık içinde bir aday önermedik. Eski defterleri karıştırmanın kimseye bir fayda sağlamayacağını hatırlatmak isterim. Yine hatırlatmak isterim ki evinizde kavga varken komşu eviyle kavgaya tutuşmak size bir yarar getirmez. Kongre kaybedilir sorumlusu başkası, seçim kaybedilir sorumlusu yine bir başkası. Böyle bir değerlendirme vicdani değildir. İnsan biraz da suçu ve sorumluluğu kendisinde aramalıdır. Söylenecek çok fazla söz var ama dünün de bir hatırası var. O nedenle son söz olarak diyorum ki; başkasını itham kendini müdafaa değildir Sayın Kemal Kılıçdaroğlu."
Dervişoğlu, Kara Harp Okulu’nun 30 Ağustos’ta düzenlenen mezuniyet töreninde subaylık andını okuyup kılıç çatan teğmenlerin ihraç talebiyle disipline sevk edilmesi hakkında da şunları söyledi:
"Ben yapılan soruşturma ve idari tahkikat üzerinden bir değerlendirme yapmak durumunda değilim. Konuyla ilgili görüşlerimi açık ve net bir biçimde ortaya koydum. Yaşadığımız süreçte teğmenlerin yaptıkları fiilden kaynaklı olarak ihraç edilmelerini icap ettirecek bir suç işlediklerine inanmıyorum. Dolayısıyla şu anda Türkiye'de herkesin morale ihtiyacı var ve moral bozması muhtemel adımlardan uzak durmak da öncelikle bu hükümetin görevleri arasındadır. Teğmenlerimize sonuna kadar sahip çıkacağımızı ifade ediyorum."
Dervişoğlu, sürece ilişkin soruşturmanın nasıl sürdürüleceğine bakılması gerektiğini söyledi.
AA
Kulislere göre, görevden uzaklaştırılarak yerine kayyım atanan Mardin Belediyesi Başkanı Ahmet Türk’ün MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yi ziyaret etmesi bekleniyor.
MHP lideri Bahçeli geçen hafta grup toplantısındaki konuşmasında Ahmet Türk için, “Ciddi sağlık sorunları olan, yaşı kemale ermiş bulunan ve köklü bir aileye mensup Kürt ağası Sayın Ahmet Türk” ifadelerini kullandı. Bahçeli Öcalan çıkışıyla ilgili de, “Sözümün arkasındayım ve teklifimde ısrarlıyım” demişti.
Gazete Duvar Ankara Temsilcisi Nergis Demirkaya'nın yazısına göre kayyım atanan Mardin Belediyesi Eşbaşkanı Ahmet Türk ile Bahçeli arasında bir telefon görüşmesi gerçekleşti. Bahçeli bu görüşmede Türk’ün sağlığını sordu ve ardından kısa bir sohbetle görüşmeyi sonlandırdı. Edinilen bilgiye göre bu kısa sohbet sırasında iki isim de nezaketen karşılıklı kahve içme davetinde bulundu.
Bu arada, Ahmet Türk çeşitli temaslarda bulunmak için bu hafta Ankara’ya geldi. Ahmet Türk’ün DEM Partili Meclis Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder ile birlikte bugünlerde Devlet Bahçeli’yi ziyaret etmesi bekleniyor. DEM Parti kaynakları görüşmeyi ne doğruladı ne de yalanladı.
Çeşitli kaynaklardan edinilen bilgiye göre DEM Partili yetkililerin temasları sadece bu görüşme ile sınırlı olmayacak. Türk, Sırrı Süreyya Önder ve önceki eş genel başkan Pervin Buldan’ın da iktidar cephesinde çeşitli temaslarda bulunacağı öğrenildi.
T24
Yavuz Ağıralioğlu'nun liderliğinde, geçtiğimiz ay kurulan Anahtar Parti'nin MYK Üyesi Murat Uçar, partisinin İstanbul Bağcılar'da düzenlenen teşkilat buluşmasında tepki çeken sözler sarf etti. Şu an için Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine karşı olduklarını belirten Uçar, "Ancak yarın şartlar değiştiğinde, masanın öbür tarafına geçtiğimizde o konfordan, o saraylardan, o şatafattan vazgeçebilecek miyiz?" ifadelerini kullandı.
ÖZÜR DİLEDİ
Konuşması nedeniyle tepkilerin odağı haline gelen Murat Uçar yazılı açıklama yaptı. Uçar açıklamasında "Bazı basın organlarının servis ettiği şekilde 'emin değilim' gibi bir ifadem olmadığı açıktır. Ancak bunun haricinde de sözlerimin yanlış anlaşılmaya fırsat verdiği gerçeği de hata olarak önümüzde durmaktadır. Bu vesile ile hem hizmetine talip olduğumuz aziz milletimizden hem de partililerimizden yürekten özür diliyorum" ifadelerini kullandı.
"ELEŞTİRİDEN İBARETTİ"
Uçar'ın yayınladığı açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi:
"17 Kasım 2024 tarihinde Ataşehir ilçesinde katıldığım bir salon toplantısında aşağıda eksiksiz ve kullanmadığım kelimeler eklenmeden tam olarak şu ifadeleri kullandım: 'Soruyu o zaman cevaplayalım, bakalım oradayken ne cevap vereceğiz. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile de alakalı ben hep böyle biraz espri ile karışık yanıt veriyorum. Şimdi biz burada iken karşıyız, muhalefetken ama bakalım Genel Başkanımız da biz de masanın diğer tarafına bir geçelim, vazgeçebilecek miyiz, o konfor o şatafat, saraylar, böyle kolay kolay terkedilip bırakılabilecek şeyler değildir, bırakılabiliyor olsa bugün Cumhurbaşkanımız bu sıkıntıya bu eziyete katlanmazdı. Milleti için adam, bakın, öldü bitti ayakta duramayacak hale geldi. O yüzden çok kolay değildir bunlar ama Allah'ın izni ile bu memleket için hangi yönetim idare şekli doğru ise Genel Başkanımız tercihini ondan yana milletimize danışarak karar verecektir'. Sözlerimle arz etmek istediğim husus Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin tek kişiye ve onun çevresine verdiği baş döndürücü gücün ve yetkinin insanın nefsine ne denli büyük bir yük getirdiği ve bu yükün insanı nasıl başlangıçtaki iddialarından saptırdığı üzerinden AK Parti'nin ve sayın cumhurbaşkanının siyasi yolculuğuna dönük bir eleştiriden ibaretti.
AĞIRALİOĞLU SESSİZ KALDI
Uçar'ın sözleri ile ilgili Genel Başkan Yavuz Ağıralioğlu'nun sessiz kalması da dikkat çekti.
Haberler.com
Haberler.com'a konuk olan Türk ilahiyatçı ve yazar Ali Rıza Demircan, "Bana göre, bir açıdan değil pek çok açıdan bir asırlık tarihimizde Tayyip Erdoğan'la boy ölçüşebilecek, ülkeye kazandırdıklarıyla değerlendirilebilecek bir başka siyasi yoktur. Tayyip Bey mevcut siyasilerle kabil-i telif olmayacak, kıyaslanamayacak derecede artıları olan bir insandır." dedi.
Bunun Erdoğan'ın uyguladığı tüm politikaların isabetli olduğu ve eleştirilemez konumda olduğu gibi bir anlama gelmediğini söyleyen Demircan, "İnsansanız, çalışma yapıyorsanız bir ülkeyi yönetiyorsanız hatalarınız olabilir. İnsanlar değerlenirken hataları ve sevaplarıyla değerlenirler." dedi.
Bugüne kadar hiçbir siyasiden hiçbir ricasının olmadığını belirten Demircan sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye'de Cumhuriyet tarihi boyunca Recep Tayyip Erdoğan kardeşimizi hizmetleriyle aşabilecek ikinci bir kişi gelmemiş, hizmet edenler olmamıştır demiyorum. Yanlış anlaşılmasın. Ama Tayyip Bey Cumhuriyet tarihinin bir asırlık tarihimizde bu ülkeye en fazla hizmet etmiş, katkı vermiş, İslam'a olan kafa ve gönül yakını bir tarafa demokrasiye hizmet etmiş bir insandır"
Haberler.com
Habertürk yazarı Nagehan Alçı, dün MHP Genel Merkezi'ndeki MHP lideri Devlet Bahçeli ile eski milletvekili ve akademisyen Ufuk Uras görüşmesini yazdı. Alçı'nın "Normalleşme esas şimdi başlıyor" başlığıyla kaleme aldığı yazıda Uras, Alçı'nın görüşmeye dair sorularını yanıtladı. Alçı, Uras'ın Bahçeli'yle görüşmesinin ardından yerine kayyım atanan Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk ile görüşmek için taksi çağırdığını fakat ısrarlar sonucu MHP'nin makam aracına binerek Türk ile buluşmaya gittiğini yazdı.
MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin, Meclis açılışında DEM Parti milletvekillerinin elini sıkması ve ardından PKK lideri Abdullah Öcalan’a çağrıda bulunmasının siyasete yansımaları devam ediyor. Son olarak Bahçeli, MHP Genel Merkezi'nde Uras'ı kabul etmişti. Alçı, görüşmeye dair izlenimlerini yazdı, Uras ile konuştu.
Uras, Bahçeli ile DEM Parti Eş Başkanı Tuncer Bakırhan, Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan ve Türk görüşmeleri hakkında Alçı'ya şunları söyledi:
Alıntı
metni:DEM Parti eş başkanları ve ileri gelenleri ile bir araya gelip konuşuyoruz, önceden kararlaştırdığımız bir buluşma idi. "Tuncer Bey, Bahçeli’nin açtığı yolu çok olumlu buluyor" Tuncer Bey, Bahçeli’nin açtığı yolu çok olumlu buluyor, biz genel değerlendirme yaptık. Tabii onlar adım bekliyorlar. Devlet Bey’e daha sonra gittim, gittiğimde sizden önce DEM Parti ile görüştüm dedim. Devlet Bey’den çıkınca da aynı şekilde Bakırhan ve Doğan’ı arayıp görüşmeyi anlattım. "Bakırhan ve Doğan kapıyı açık tutuyorlar, ilk adımın atılması gerekiyor" Tuncer Bakırhan ve Ayşegül Doğan sürecin başından beri üzerlerine bir görev düşerse yapacaklarını söyleyerek bekliyor ve kapıyı açık tutuyorlar. Burada gördüğüm kadarıyla ilk adımın atılması gerekiyor. "Devlet Bey ilk adımı AK Parti’den bekliyor" Devlet Bey ilk adımı AK Parti’den bekliyor, bunu da bizim mecliste 50 milletvekilimiz var diye sayının üzerine basarak vurguladı. AK Partili vekillerden destek bekliyor Bahçeli. "Ciddi bir hazırlık var; af olabilir, anayasada ana dille ilgili bir şey olabilir" Benim gördüğüm ciddi bir hazırlık var. Bu kısmi bir af olabilir ya da anayasada ana dille ilgili bir şey olabilir, sonuçta üzerine düşünülen, hazırlık yapılan bir konu. Açıkçası ben bir niyet olduğunu görüyorum ancak somut bir adım ya da çalışma yapıldığı yönünde bir bilgiyi henüz taraflara teyit ettiremedim.
Türk, 'Rojava bombalanırken bu işler nasıl olacak?’ demiş
"Uras MHP Genel Merkezine taksiyle gelmiş, çıkarken 'Aracınız var mı?' diye sormuşlar, 'Yok taksiyle giderim' deyince ısrarla makam aracını tahsis etmişler. Yani Ufuk Hoca, Ahmet Türk’e MHP’nin makam aracı ile gitmiş" ifadelerini kullanan Alçı, Uras'ın, Bahçeli ile görüştükten sonra bir araya geldiği Türk'ün, "Elbette bu havanın sağlıklı bir sürece evrilmesini istiyor ama kaygıları var. 'Rojava bombalanırken bu işler nasıl olacak?’ diyor.
Yazısında, Bahçeli-Uras görüşmesinde Bahçeli'nin “Su akarken yalaktan değil kaynaktan içilir” dediğini aktaran Alçı, Bahçeli'nin kaynak olarak PKK lideri Abdullah Öcalan'ı gördüğünü, fakat örgütün Öcalan’ı dinleyip dinlemeyeceği konusunda tereddütleri olduğunu yazdı. Alçı'nın aktardığına göre ise Uras, kaynak ile yalağı birleştirmenin önemine değinip DEM Parti'yi işaret etti.
Görüşmede Bahçeli’nin DEM’e yönelik havasının olumlu olduğunu söyleyen Alçı, Bahçeli'nin Uras'a, "DEM’li kadın vekilleri izliyorum son derece eğitimli oldukları konuşmalarından belli" dediğini aktardı.
T24
Gazeteci Rasim Ozan Kütahyalı, MHP lideri Devlet Bahçeli ile eski milletvekili ve akademisyen Ufuk Uras'ın görüşmesi hakkında paylaşımda bulundu. Kütahyalı, Bahçeli'nin Uras'a "60’lardan beri hep kavga ediyoruz hocam, artık bu kavgalar tamamen bitsin istiyorum. Hocam sizinle sohbet etmek ne güzel, sık sık görüşelim" dediğini söyledi. Kütahyalı, Uras'ın, Bahçeli'nin barışı tesis etme noktasında çok samimi olduğunu gözlemlediğini de aktardı.
MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin, Meclis açılışında DEM Parti milletvekillerinin elini sıkması ve ardından PKK lideri Abdullah Öcalan’a çağrıda bulunmasının siyasete yansımaları devam ediyor. Son olarak Bahçeli, MHP Genel Merkezi'nde Uras'ı kabul etti. Uras, sosyal medya hesabından Bahçeli'ye teşekkür ederken Kütahyalı da Uras ile görüşerek görüşme hakkında aktarımda bulundu.
Kütahyalı, Bahçeli-Uras görüşmesini şu sözlerle aktardı:
Alıntı
metni:Şimdi Ufuk Uras ile konuştuk… Devlet Bahçeli-Ufuk Uras görüşmesi muhteşem bir verimlilik içinde geçmiş. Devlet Bey, '60’lardan beri hep kavga ediyoruz hocam, artık bu kavgalar tamamen bitsin istiyorum' demiş. Tarihi bir söz bu. Ufuk Uras, Devlet Bahçeli’nin barışı tesis etme noktasında çok samimi olduğunu müşahede ettiğini ifade ediyor. "Bir ülkücü siyasetçi ile bir devrimci siyasetçinin MHP Genel Merkez'inde ilk buluşması" Bir ülkücü siyasetçi ile bir devrimci siyasetçinin MHP genel merkezinde ilk buluşmasıdır Bahçeli-Uras konuşması. Bahçeli ve Uras o kadar güzel sohbet etmişler ki, Devlet Bey 'Hocam sizinle sohbet etmek ne güzel, sık sık görüşelim' demiş. Bu görüşme süreçleri devam etmeli. "Uras; Bakırhan, Doğan ve Türk ile de konuşmuş" Ufuk Uras bugün DEM başkanları Tuncer Bakırhan, Ayşegül Doğan ve Ahmet Türk ile de konuşmuş. O görüşmeleri de çok verimli geçmiş. "Devlet'in vereceği en doğru karar, Uras'ın Öcalan ile bizzat görüşmesi" Rasim Ozan olarak şunu ifade etmek istiyorum: Tam da şu aşamada DEVLET’in vereceği en doğru karar, Ufuk Uras’ın İmralı’ya giderek Abdullah Öcalan ile bizzat görüşmesi olacaktır Ufuk Uras-Abdullah Öcalan görüşmesi gamechanger/ oyun değiştirici bir hamle olacaktır.
T24
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Suçlar Soruşturma Bürosunca, Fatih Altaylı'nın yazdığı "Enkazdan korkmayan mapustan korkmaz" başlıklı yazısı ve İsmail Saymaz'ın katıldığı bir televizyon kanalında öne sürdüğü "Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bahçeli'ye MHP'li vekillerle ilgili bazı görüntüler izletti" sözlerine ilişkin soruşturma başlatıldı.
Başsavcılıktan yapılan açıklamada, Saymaz'ın sözlerinin İletişim Başkanlığı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi tarafından doğru olmadığının teyit edildiği bilgisi aktarılırken, soruşturmanın iki şüpheli yönünden "halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma" suçundan başlatıldığı ifade edildi.
Hürriyet
Ankara Büyükşehir Belediyesinin (ABB) verdiği konserlerle ilgili iddialar ve savcılığın inceleme başlatmasının ardından 2 yönetici açığa alındı.
Ankara Büyükşehir Belediyesinde konserlerle ilgili devam eden soruşturma kapsamında Habertürk'ün aktardığına göre, Kültür ve Sosyal İşleri Dairesi Başkanı Haluk Erdemir ve Kültür ve Sosyal İşleri Dairesi Koordinatörü Hacı Ali Bozkurt soruşturma sonuna kadar geçici olarak görevden alındı
Evrensel
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in, ’Camilerin kapısına kilit vurmak, sizin laiklikten anladığınız bu’’ söyleminin ardından CHP, Bakan Tekin hakkında suç duyurusunda bulundu. Tekin, ’’Sizin anladığınız laiklik şu, 1940’lı yılları hatırlayın. Camilerin kapısına kilit vurmak, camileri ahıra çevirmek, vatandaşın Kur’an-ı Kerim öğrenmesini yasaklamak’’ açıklamasında bulunmuştu.
Elazığ’da açılan 5’inci Kitap Fuarında söyleyişe katılmak üzere kente gelen sözde gazeteci, tarihçi ve yazar Dr. Ahmet Anapalı, tek parti döneminde camilerin durumuna ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Anapalı, ’’1927 yılında Tuğra ve Kitabeleri Kazıma Kanunu çıktı. Yani tuğralar ve kitabeler 500 yıllık bir tarihi eserin kapısında olsa bile tarihi eser olup olmadığına bakmaksızın kazınma, yani tarihi esere zarar verme kanunu çıktı. Ardından dediler ki 500 metrekare alan içerisinde 2 cami olamaz. Bunların arasındaki en eski cami sabit kalır, yeni cami ise ihale usulü ile satılır denildi. Bu bir kanundur. Ardından en eski camiler çıktı ortaya. 21 adet Roma İmparatorluğundan kalma, kilise varken etrafındaki Osmanlı camilerinin şansı var mıydı, tabii ki yoktu. 21 caminin etrafında ne kadar cami varsa tarihi Yarım Ada ve Sur içinde hepsi ihaleyle satıldı. Bunlar bazen Mişon efendiye bazen Simon efendiye bazen ise Ermeni ve Rumlara verildi. Neden müslümanlar almadı çünkü İslam’da vakıf malı almak haramdır’’ diye konuştu.
Kapalı Çarşı, Mısır Çarşısı ve İstanbul’daki çarşıların satıldığına değinen Anapalı, ’’Bunlar Ayasofya’nın vakıflarıydı. Müslümanlar bunları almadı çünkü İslam’a göre vakıf malı almak haramdır. Vakıf malını vakıf kültürünün dışında kullanmak yoktur. Alanların hepsi gayrimüslimlerdi. Peki ne olarak kullanacaklardı, bunun karşılığı yok. Canın ne istiyorsa, örnek olarak kullanabilirlerdi. Vefa’da vefa bozacısının yanında Tahir Ağa Cami var, Menderes dönemine kadar nalbant dükkanı, Şehzade Paşa Caminin yanında 3 tane yılanın birbirini sarması ile oluşan bir burmalı minare cami var, orası ise marangozhanedir. Nalbant dükkanları ve marangozhaneler genel anlamda insaflıydı zira ahır olarak kullanılan camiler vardı. Örnek olarak Şereflikoçhisar bölgesinde 1936 tarihinde cami hiç ahır olur mu, başlığında bir gazete bunu haber yapmıştı. Bu noktada tek parti döneminde camiler, cami olmanın dışında pek çok şeyde kullanıldı. Mesela Marmara’nın çıkışında Sirkeci’de sol tarafta Merzifonlu Paşa Camisi meyhane oldu Turgut Özal dönemine kadar. Beyoğlu’nda İstiklal Caddesi’nin arka tarafında Merzifonlu Paşa Camisi de Zarifi meyhanesi oldu. Bugün halen meyhane olarak hizmet vermektedir" şeklinde konuştu.
İHA
Olay, 12 Mayıs’ta meydana geldi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konvoyunun geçişi sırasında, iddiaya göre, liseli çocuk küfretti. Bu iddia üzerine Cumhurbaşkanlığı korumasının talimatıyla çocuk gözaltına alındı. Gözaltında verdiği ifadede, çocuk, altı ay önce bir trafik kazası geçirdiğini ve olay günü yaya geçidinde beklerken hızla gelen bir araca tepki gösterdiğini, Cumhurbaşkanı dahil herhangi bir devlet görevlisine hakaret etmediğini açıkladı. Çocuk, bir suç kastıyla hareket etmediğini, sadece korkup tepki verdiğini belirtti.
Öğrencinin yargılandığı davaya, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın avukatı müdahil olarak katıldı ve liseli çocuğun cezalandırılmasını talep etti.
İstanbul 1. Sulh Ceza Hakimi, çocuğa haftada bir gün imza atması ve yurtdışına çıkış yasağı koşuluyla adli kontrol kararı vererek serbest bıraktı. Ancak, çocuğun avukatı Kardelen Ateşci, İstanbul 1. Çocuk Mahkemesi’ne başvurarak müvekkilinin üzerindeki adli kontrol şartlarının kaldırılmasını talep etti. Mahkeme, bu talebi reddederek adli kontrolün devam etmesine karar verdi, ancak sonraki duruşmalarda adli kontrol şartının kaldırılmasını kabul etti.
BirGün'den İsmail Arı'nın aktardığına göre, 12 Kasım'da görülen duruşma sırasında Cumhurbaşkanlığı Koruma Şube Müdürlüğü'nden polis memuru Emine G. de tanık olarak dinlendi. Emine G., konvoyun geçişi sırasında küfür edildiğini duyduğunu ve bu duruma müdahale etmek için araçtan indiğini, resmî işlemleri başlattığını ifade etti.
Mahkeme, olay gününe ait Cumhurbaşkanlığı konvoyunun geçişi öncesini ve sonrasını gösteren kamera görüntülerinin Sarıyer İlçe Emniyet Müdürlüğü'nden istenmesine karar verdi. Ayrıca, olayla ilgili tutanakta imzası bulunan başka bir Cumhurbaşkanlığı korumasının da duruşmada hazır bulunmasına karar verildi.
Dava, 10 Aralık 2024 tarihine ertelendi.
T24
Son Giriş: 4 sa. önce
Son Mesaj Zamanı: dün
Mesaj Sayısı: 17
Gerçek Toplam Mesaj Sayısı: 1.514
İkinci El Bölümü Mesajları: 0
Konularının görüntülenme sayısı: 285.372 (Bu ay: 27.252)
Toplam aldığı artı oy sayısı: 2.056 (Bu hafta: 3)
En çok mesaj yazdığı forum bölümü: Konu Dışı / Off Topic