Şimdi Ara

Demokrasi laiklikten önemli mi? (10. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
8 Misafir - 8 Masaüstü
5 sn
253
Cevap
0
Favori
4.821
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 89101112
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Devlet iktidarı

    Öyle laflar vardır ki bazen saçmalığıyla tarihe geçer.

    Sanırım YÖK Başkanı ve anayasa profesörü Erdoğan Teziç’in sözü de tarihe geçecek.

    Gazetede okuduğum konuşmasında, cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesiyle ilgili şöyle diyordu:

    “Anlaşılan siyasi çoğunluk devlet iktidarını ele geçirmek istiyor.”

    Devlet iktidarı...

    Demek siyasi çoğunluğa “verilmeyen ve verilmemesi gereken” böyle bir iktidar var.

    Bunu söyleyen bir anayasa profesörü olduğuna göre “anayasanın neresinde böyle siyasi çoğunluğa verilmeyecek bir devlet iktidarından söz ediliyor” diye bir sormamız gerekiyor.

    Sonra bir soru daha soracağız.

    “Dünyanın hangi anayasasında siyasi çoğunluğa verilmeyen devlet iktidarı kavramını gördünüz?”

    Böyle bir kavram görmüş olamaz çünkü anayasalar böyle “kimseye verilmeyen” bir “devlet iktidarı” olmasın diye yapılır.

    Anayasa, böyle bir gizli iktidar bulunmasın diye oluşturulur.

    Eğer böyle bir “devlet iktidarı” varsa ve bu “siyasi çoğunluğa” verilmiyorsa, bu iktidar kim tarafından kime veriliyor?

    Bu iktidarı kim kullanıyor?

    Bu iktidarın anayasal ve yasal desteği ne?

    Bir devlette anayasal ve yasal desteği olmayan bir “iktidar” olabilir mi?

    Siyasi çoğunluğa verilmediğine göre bu iktidar halkın iradesinden kopuk demektir, halk iradesinin dışında oluşan bir iktidar kendine yeryüzünün herhangi bir anayasasında yer bulabilir mi?

    Siyasi çoğunluğa verilmeyen bir “devlet iktidarı” ancak diktatörlüklerde olur ve bu iktidar halkın iradesine karşı silahla korunur.

    Bizim YÖK Başkanı anayasa profesörümüz, bir diktatörlük, silahlı bir zorbalık mı istiyor?

    Doğrusunu isterseniz bunun tek bir cevabı bulunuyor.

    Evet, öyle bir yönetim istiyor.

    Başka türlü, halkın iktidarıyla el değiştirmeyen, siyasi çoğunluğun denetimine verilmeyen bir iktidardan söz edemezdi.

    Sanıyorum, bizim hukukçuların tam anlamıyla gözü döndü.

    Artık ne hukuk istiyorlar, ne yasa, ne de anayasa.

    Bir zorbalık rejimini açıkça talep ediyorlar.

    Devleti, seçimle işbaşına gelen hükümetlerin denetiminden çıkarmayı arzuluyorlar.

    Seçimleri, halkın iradesini, parlamentoyu, hukuku, anayasayı yok etme peşindeler.

    Bu uğurda saçmalamaktan bile kaçınmıyorlar.

    Hukuka aykırı kavramlar uyduruyorlar.

    Devleti hükümet yönetir, hükümeti siyasi çoğunluk belirler, siyasi çoğunluk da halkın oylarıyla oluşur.

    Bu yapının dışında bir iktidar olamaz bir hukuk sisteminin içinde.

    Bu yapıyı parçalama peşindeler işte.

    Türkiye çok tehlikeli bir dönemden geçiyor.

    Bu tehlikeyi sanıldığı gibi ordunun muhtırası değil, hukukçuların hukuka ihaneti yaratıyor.

    Anayasa da, hukuk da, hukukçular tarafından yok ediliyor.

    Hukuk, bir toplumun güvencesidir.

    O olmadı mı o toplumda güvence olmaz.

    Kaos, belirsizlik, zorbalık yeşerir.

    Silah, kendini halkın iradesinden önemli görür.

    Hukukçular, askerlerden daha fazla zorluyorlar darbeyi.

    Dokunulmaz bir “devlet iktidarı” istiyorlar.

    Bu uğurda tarihe geçecek saçmalıkları bile dile getirmekten kaçınmıyorlar.

    Milyonlarca insanın meydanlarda toplandığı, iktidarı protesto ettiği, demokrasinin tadını çıkardığı bir ülkede demokrasiyi öldürmek için uğraşıyorlar.

    Çok zorlarlarsa o da olur, darbe de gerçekleşir, anayasa da ortadan kaldırılır.

    Bunu istemek için anayasa profesörü olmaya gerek yok ki...

    Hukuktan nefret eden bir darbeci olmak yeter.

    AHMET ALTAN




  • Laiklik mi, demokrasi mi?

    “Laiklik mi, demokrasi mi?” gibi bir sorunun son derece saçma, anlamsız bir soru olduğunu en baştan yüksek sesle söylemek şart.

    Beni ülkem adına kaygılandıran konuların başında da bu sorunun son dönemlerde sıkça soruluyor, üstelik sene hesabına vurursanız eğitim düzeyi az olmayan kişiler tarafından soruluyor olması.

    Türkiye’nin daha özgür ve daha zengin bir ülke olabilmesi için kanımca ilk koşul hemen, hiç gecikmeksizin normalleşme sürecini tamamlaması.

    Normalleşme için ise demokrasi, laiklik ve hukuk devleti ilkeleri birlikte, biri diğerine ne kısa ne orta ne de uzun vadede tercih edilmeden yaşama geçirilecektir, bu şarttır.

    * * *

    İngilizlerin ünlü “The Economist” haftalık dergisinin son sayısı Türkiye’ye büyük bir yer ayırıyor ve başyazıda da bu konu yani “laiklik mi, demokrasi mi” konusu tartışılıyor.

    Ve, The Economist dergisi çok net bir biçimde demokrasinin daha temel bir değer olduğu noktasına vurgu yapıyor.

    Bir önceki alman şansölyesi Sayın Schroeder de, Türkiye ile ilgili yeni bir demecinde aynı saptamayı yapıyor ve demokrasinin çok daha önemli bir mesele olduğu konusunu gündeme getiriyor.

    Ben de hem The Economist hem de Schroeder’in saptamalarına büyük ölçüde katılıyorum.

    “Laiklik mi, demokrasi mi?” yanlış sorusunun altında bir nebze de olsa bizim ülke aydınlarının bir bölümünün matematik mantığı ile ilgisizliklerini seziyorum.

    Türkiye’de devletin tüm kurumlarının yurttaşların inanç ya da inançsızlık tercih ve uygulamalarına hukuk devleti ilkeleri içinde eşit mesafede durması olarak tanımlayacağımız laiklik ilkesi demokrasinin ön koşulu.

    Başka bir ifade ile yukarıda tanımlamaya çalıştığım laiklik ilkesi tüm kuralları ile benimsenmeden zaten demokrasi ilkesinin yaşama geçmesi mümkün değil.

    Yani siz, bir yurttaş olarak demokrasiyi savunduğunuz zaman çağdaş bir anlamda laiklik ilkesini de beraber savunmuş oluyorsunuz çünkü laiklik olmadan demokrasi olamıyor.

    Ancak, bu basit matematik ön koşul ilişkisi laikliği temel hedef alanlar için geçerli değil zira demokrasi laikliğin ön koşulu değil, demokrasi olmadan da laiklik olabiliyor, dünya bu tür modellerle, üstelik çok çirkin modellerle dolu.

    Bizim ülkemizde insanların üstelik kendine aydınlanmayı referans alan insanların önemli bir bölümünün bu basit matematik ön koşul ilişkisini nasıl anlayamadıklarını da ben anlamıyorum.

    Sözün özü
    Yegane anladığım, sürekli olarak “laik Cumhuriyet” ifadesini kullananların zihinlerinde demokrasinin pek öyle vazgeçilemez bir kategori olmadığı.

    Bunun önemli bir göstergesi de “laik cumhuriyetçilerin” 27 Nisan muhtırasına karşı müsamahakar hatta destekleyici tutumları.

    Bizim ülkemizde olsa olsa demokrasinin hukuk devleti ilke ve gerekleri ile nasıl bezeneceği konusu tartışılabilir, eksik oradadır ama “laiklik mi, demokrasi mi?” sorusu, tabiri mazur görün, ya aptalcadır ya da demokrasiye ara vermek isteyenlerin bir formülüdür.

    Bizler bu basit matematik konuları yazmaktan, çizmekten sıkıldık ama konular gündemimizde kalmaktan sıkılmadı, ben de buna çok üzülüyorum.

    ESER KARAKAŞ




  • @dasdasq

    Bakın ne yazmışım buraya. Benim dediğim bakış açısıyla bugün ülkemizde devlet memurlarının kıyafet kısıtlamaları bulunuyor...

    quote:

    Orjinalden alıntı: mustafa_ogr


    quote:

    Orjinalden alıntı: kaotika

    Demekki kişinin dış görünüşünü değiştirmek üzere kimsenin bu şekilde göz zevki özgürlüğü olamaz.


    Devlet memurlarında kıyafet kanunları vardır. Örneğin kadın dizden yukarıda olan bir eteği giyemez. Çünkü bu diğer kişileri etkiler. Demek ki başkalarını etkilemesi gerektiğinde yasal yasaklara sebep oluyormuş.
  • Bu mes'eleler de Engin Ardıç'ın son derece yerinde tesbitleri var.

    Yazılarını takip edenler çok iyi bilirler.

    Kimin hangi zihniyette olduğunu, lafla peynir gemisinin yürümeyeceğini, boş söylemlerin bu ülkeye ve millete hiç bir şey kazandırmadığını, sadece birilerinin koltuklarını koruma gayesi güttüğünü vs. söyleyip yazılarında dile getiriyor Ardıç.

    Dobra dobra konuşan fikirlerini kimseden çekinmeden ifade edebiliyor.

    Konumuz hakkında çok yerinde tesbitleri var.Herkese tavsiye ederim.

    edit:kelime hatası



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Fahreddin -- 15 Mayıs 2007; 12:02:16 >
  • Toplumsal hayatın düzenlenmesinde dolayısıyla devlet yönetiminde referans din ve/veya din adamlarıdan çok özgür irade ile gerçekleştirilmiş, önyargılardan arındırılmış, düşünsel çabanın ürünü alan ''akıl'' olmalıdır.
  • Koltuk demokrasiden de laiklikten de önemlidir bu ülkede...

    Siz laikliğin veya demokrasinin önemli olduğunu mu düşünüyorsunuz, onlar sadece koltuklarını koruma telaşında...

    Bu ülkede Din elden gidiyor diye bağıran varsa DİNDEN,
    Laiklik elden gidiyor diye bağıran varsa LAİKLİKTEN,
    Kıbrıs elden gidiyor diyen varsa KIBRISTAN rant kazanıyor ve onu kaybetmek istemiyor demektir.
  • zamanında avrupa bu kökten dincilik yuzunden karanlık cağ yasamış ardından laiklik oluşmuş.
    din ; devlet ulke ve imparatorlukların bile üstüne çıkmış. haçlı ordularını toplamış savaşlara katılmış ülkeleri yönetmiş herbirşeye karışmışlar , onlar varken devlet ülke iş yapamaz duruma gelmiş .
    Demokrasi Eger özgürlükse kimsenin din inancına karışamaz ,keza iran da müslüman olmak dışında bir seçeneğiniz yoktur size hangi dini sececeksiniz diye bir hak verilmemektedir. Laiklik sadece demokrasinin gereklerinden biridir. Eger azınlık haklarından bir ulkede bahsedemezsek o ulkede demokrasi var diyemeyiz.
    Ulkemizde demokrasi %100 degil ,bazı konularda seçme şansımız olmamaktadır ,mesela devlet basta kim varsa heryeri kendi bildigi gibi yonetmeye kalkıyor . ama ben o kişinin beni yonetmesini istemiyorsam öyle bir şeçeneğim yok türkiye genelinde kim gucluyse o tum heryeri yonetiyor.
    ben çözümü şöyle düşünüyorum belediye gibi valimizi kaymakamımızıda biz seçelim böylece yaşadığımız yerde devlet te belediyede o insanların oylarıyla gelen kişiler olsun. Açıkçası ben AKP nin beni kendi kasabamda beni yonetmesini istemiyorum , onlarda kendilerinin bizim yönetmemizi istemez herhalde .
    Dinciler dincileri , kürtler kürtleri , Dinci dışında kalanlarda kendilerini yönetsin. barış içinde yaşayalım




  • quote:

    Orjinalden alıntı: KUNG-FU 61

    Bu mes'eleler de Engin Ardıç'ın son derece yerinde tesbitleri var.

    Yazılarını takip edenler çok iyi bilirler.

    Kimin hangi zihniyette olduğunu, lafla peynir gemisinin yürümeyeceğini, boş söylemlerin bu ülkeye ve millete hiç bir şey kazandırmadığını, sadece birilerinin koltuklarını koruma gayesi güttüğünü vs. söyleyip yazılarında dile getiriyor Ardıç.

    Dobra dobra konuşan fikirlerini kimseden çekinmeden ifade edebiliyor.

    Konumuz hakkında çok yerinde tesbitleri var.Herkese tavsiye ederim.

    edit:kelime hatası

    Engin ARDIÇ sivri dilli,nüktedan,cesur bi yazar hele dünkü yazısına bayıldım tek kelimeyle döktürmüş enfes tespitler var .

    -----------------------------------------------------------
    Ali, Veli, üç de ondan evveli, anan darbe mi gördü?



    http://www.aksam.com.tr/yazar.asp?a=77309,10,2



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi OPTİMİST -- 15 Mayıs 2007; 22:12:20 >




  • quote:

    Orjinalden alıntı: max_mustafa
    Açıkçası ben AKP nin beni kendi kasabamda beni yonetmesini istemiyorum , onlarda kendilerinin bizim yönetmemizi istemez herhalde .
    Dinciler dincileri , kürtler kürtleri , Dinci dışında kalanlarda kendilerini yönetsin. barış içinde yaşayalım


    Sizi kimin yönetmesini istersiniz?Kişiye özel yönetim nerede görülmüş?

    Ne demek "Dinciler dincileri , kürtler kürtleri , Dinci dışında kalanlarda kendilerini yönetsin. barış içinde yaşayalım" formül bu kadar basit olabilir mi?Bu fikrinizi neye göre söylüyorsunuz?Uygulanabilirliği nedir?İnsanları belirli zümrelere ayırmak nasıl doğru olabilir?
  • quote:

    Orjinalden alıntı: Hakan_deniz

    quote:

    Orjinalden alıntı: KUNG-FU 61

    Bu mes'eleler de Engin Ardıç'ın son derece yerinde tesbitleri var.

    Yazılarını takip edenler çok iyi bilirler.

    Kimin hangi zihniyette olduğunu, lafla peynir gemisinin yürümeyeceğini, boş söylemlerin bu ülkeye ve millete hiç bir şey kazandırmadığını, sadece birilerinin koltuklarını koruma gayesi güttüğünü vs. söyleyip yazılarında dile getiriyor Ardıç.

    Dobra dobra konuşan fikirlerini kimseden çekinmeden ifade edebiliyor.

    Konumuz hakkında çok yerinde tesbitleri var.Herkese tavsiye ederim.

    edit:kelime hatası

    Engin ARDIÇ sivri dilli,nüktedan,cesur bi yazar hele dünkü yazısına bayıldım tek kelimeyle döktürmüş enfes tespitler var .

    -----------------------------------------------------------
    Ali, Veli, üç de ondan evveli, anan darbe mi gördü?



    http://www.aksam.com.tr/yazar.asp?a=77309,10,2


    Hakikaten Ardıç'ın yazıları bir başka oluyor.




  • kendini yöneten kişiyi seçmek istemen çok güzel ve saygı duyulacak bir düşünce.
    fakat ,sanırım bir yanlış anlamadan yola çıkıyorsun ve sonra bir başka yanlışa düşüyorsun gibime geliyor.
    devlet kuran toplumlar özellikle bizim gibi istiklal mücadelesi yapmış toplumlar bu devletlerini
    belli bazı sağlam ilkeler üzerine kurarlar.bu ilkeleri hepimiz biliyoruz.bu düzeni devam ettirecek
    kişileri başa getirirler. derler ki:
    bak benim ilkelerim bunlar,bunların dışına çıkmadan işleri götür.yani sen işleri atadığın kişinin
    insiyatifine bırakmıyorsun.ipler senin elinde.baktın işleri beceremiyor,indirir başka birilerini atarsın.
    şimdi senin söylediğin yöntemi uygularsak bu Cumhuriyeti tasfiye etmemiz gerekir gibime geliyor.
    sen yönetimi üçe böldün,fakat bu burada durmaz ve yüzyıllar öncesinin aşiret ve göçebe düzenine
    döneriz.ben o saydığın üç unsura yenilerini ekleyebilirim.kim nerede kimi nasıl yönetecek.büyük bir kargaşa
    ve kaos olur.onun için ben derim ki hangi görüşten ,inançtan ve etnik kökenden olursak olalım Türkiye Cumhuriyeti nin kuruluş felsefesine sımsıkı sarılalım,toplumu çağdaş seviyenin üstüne çıkarma gayreti içinde olalım.Moralimizi bozmadan,bıkmadan usanmadan,biz başaramasak bile bizden sonrakilere miras bırakalım.


    quote:

    Orjinalden alıntı: max_mustafa

    ama ben o kişinin beni yonetmesini istemiyorsam öyle bir şeçeneğim yok türkiye genelinde kim gucluyse o tum heryeri yonetiyor.
    ben çözümü şöyle düşünüyorum belediye gibi valimizi kaymakamımızıda biz seçelim böylece yaşadığımız yerde devlet te belediyede o insanların oylarıyla gelen kişiler olsun.




  • Demokrasimi yoksa laiklikmi tartışmasına kendimizi kaptırmış gidiyoruz. Acaba bunu tartışırken İslam dünyasında yaşanan değişimleri kaçırıyormuyuz ? Evet ''değişim'' bir çoğumuzun inanmadığı takiye yapıyorlar dediği kimimizinse (özellikle benim) inanmak istediği değişim.Hepimiz biliyoruz ki mevcut iktidarın biz değiştik sloganıyla çıkıp merkeze yerleştiğini yada kendini merkeze yerleştirmeye çalıştığını.
    Peki neydi bu kitleleri peşinden sürükleyen değişim. Değiştik iddalarının arkasında ne vardı bu acaba batının yüzyıllar önce yaşadığı reformun, bu gün islam dünyasında da yaşanmasımıydı? Şidilik bunların yanıtını kesin olarak vermek mümkün değil ama birileri biz değiştik iddasın da ise onalara bu iddalarını kanıtlama fırsatını tanımalıyız.
    Bakın bu değişenler nerden nereye geldi,geçmişte 'demokrasi araçtı' diyenler bu gün 'demokrasi araçtır, lailklikte araçtır ama dinde araçtır, amaç insanların mutluluğudur.' diyebiliyorlar.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi harina -- 15 Mayıs 2007; 22:44:28 >




  • quote:

    Orjinalden alıntı: KUNG-FU 61

    İnsanları belirli zümrelere ayırmak nasıl doğru olabilir?



    Doğru olamaz değil mi?
  • quote:

    Orjinalden alıntı: rashamon


    quote:

    Orjinalden alıntı: KUNG-FU 61

    İnsanları belirli zümrelere ayırmak nasıl doğru olabilir?



    Doğru olamaz değil mi?



    Sürekli ayrışarak bu hallere gelmedik mi?
  • neyin demokrasisi hay ben böyle demokrasinin.

    parası olan aday oluyor milletvekilliğine tonla para harcıyor ondan sonrası genel başkanın insiyatifine kalmış o seçiyor sen gidiyorsun paritye oy atıyorsun genel başkanın seçtiği ama benim hiç tanımadığım adam benim vekilim oluyor

    yok ya.

    sonra o millet vekili gidiyor iş takibi yapıyor. yakınlarını ihya ediyor .

    sonra meclise saygı. önce meclisdekiler meclise saygı göstersin.

    sonra bu memlekette önüne gelen kafasına göre konuşuyor. yök ayrı konuşuyor tüsiad ayrı konuşuyor ,

    sonra asker bildiri yayınlıyor madem askerin kaygıları var neden mgk da bunlar dile getirilmiyor orda bunları konuşsalar daha iyi değilmi yani konuşma yeri internet sitesimi.

    şimdi olumu şöyle bir şey amerikan genelkurmayı başkana muhtıra verecek hemde internet sitesinden

    bütün dünya bize ..çıyla gülüyor.

    kıytırıktan demokrasi . adı demokrasi


    kimi koltuk sevdasında kimi iktidar peşinde, kimi şahsi hesapları peşinde , kimileri bazı ortak değerlerin tek bekçisi benim diyor onu kendi düşüncesiyle koruma peşinde.

    kimi bilmem ne bela...




  • yattara 61,
    haklısın, dünyanın bize k.çıyla güldüğüne eminim. zira hiç bir ülkede bizdeki kadar "rejim bekçiliğine soyunmuş anti demokrat hukukçu ve dava adamı gazeteci" bulamazsınız.

    sağolsun "bir kısım" hukukçularımız ve kaşarlanmış solcu yazarlarımız. bunlar da olmasa avrupanın gündeminden düşeceğiz. adamlar bizi hepten unutacaklar.

    bütün icraatleri tüm gün kös kös oturup "rejimin uçurulmasına yol açacak varsayımları ve bunların faillerini" düşünerek davul-zurnayla dosta düşmana ilan etmek olan bu zevat avrupada hiç mi hiç tanınmaz bilinmezler, yoktur onlarda bu tarz vatanperverler ama bizde bunlardan geçilmez. her halleri komedi olup tüm dünyanın bize k.çlarıyla gülmesine çalışmaya azmetmişlerdir.

    babıalide çala kalem osmanlı devletini karalayıp eşe dosta "aydın türk" nasıl olurmuş gösteren jöntürklerin torunları olan bu aklıevveller, işi askeriyeyi göreve davet edecek kadar azıtmayı milli mesele sanacak kadar karıştırdılar. aynı güruh, bu kafalarıyla avrupalının bizi neden içine almadığı konusunda da yorum yaparlar,bu derece utanmazdırlar.

    askeriyenin görevi ne bu arada? arada bir eyyamcıların üfürüklerine uyup darbe yapmak gibi bir görev mi var askerlerin iç tüzüğünde? yoksa bu eyyamcılar her üfürmelerinin askerler tarafından ciddiye alınıp "adam olun, çarparım" deneceğini mi sanıyorlar? diyorlarsa da adamlar kendi insiyatifleriyle diyorlar. bunlar da sanıyorlar ki "askerler biz ne dersek ona kulak verir. biz şu adam rejimi satacak desek anında asker onu süngüye takar"

    daha çok gülecekler bize maalesef.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi C4 -- 16 Mayıs 2007; 0:16:29 >




  • laiklik sizi çukura düşmekten koruyan dikenli teldir.
    tabiki teli geçerek çukura düşmek demoktratik bir haktır.sonuçta her kuşak kendi tecrubesini yaşama hakkınna sahiptir.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: nowanda

    laiklik sizi çukura düşmekten koruyan dikenli teldir.
    tabiki teli geçerek çukura düşmek demoktratik bir haktır.sonuçta her kuşak kendi tecrubesini yaşama hakkınna sahiptir.







    ya öyle öyle laiklik olmazsa ne yaparız biz

    güneş doğmaz batmaz , yiyecek ekmeğimiz kalmaz , havadaki oksijen azalır nefes alamayız.

    ama dikenli tel olduğu konusunda hemfikirim.
  • arkadaş,
    senin için dikenli tel olduğunun farkındayım.ama,
    gerçekten anlamaya çalışıyorum,
    şeriyat kanunlarının geçerli olduğu bir düzen de yaşamak istiyor olunabilir mi?
    ne biliyim,mesela x kişi böyle bir isteğe sahip,
    şimdi bu adama 10.000 dolar para veriyoz,beleşten en helalinden.
    bi yere git gönlünce harca diyoz.
    normal olarak safi yürekten bu adamın özlediği ,istediği düzene sahip bir yere gidip,
    bu parayı keyfince hacayacağını umarız değil mi?

    sizce bu bu adamın gittiği yer tahran mıdır.paris mi?
  • Bir de "Batının gözünde imajımız sarsılıyor, batı bize gülüyor" diyenler var. Neden gülüyor?

    Bir tarafta şeriat için takkıye yapanlar var (ki geçmiş söylemlerden dolayı buna eminim), bir yandan cumhuriyetin temel ilkesi olan laikliği korumak isteyenler var. Şimdi "gülme" eylemine neden oluşturan şey hangisidir. Şeriatçıları neden soyutlayıp atıyorsunuz. Asıl olayın elebaşını görmüyor musunuz?

    Kabul ediyorum ki vereceğim örnek hiç güzel bir örnek olmayabilir ama "kıçıyla gülmek" denince başka da açıklayan örnek aklıma gelmedi.

    Bir adamın pantolonu düşüyor, pantolon çıkmak üzere. Tam o esnada adam pantolonunu topluyor. Bu esnada çevredekiler olaya gülüyor. Ama neye gülüyorlar, pantolonunu topladığına mı gülüyorlar yoksa düştüğüne mi. Pantolonun hiç düşmemesi gerekirdi ama ne kadar gülerlerse gülsünler düşen pantolon toplanmalıdır.




  • 
Sayfa: önceki 89101112
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.