Şimdi Ara

Demokrasi laiklikten önemli mi? (9. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
4 Misafir (1 Mobil) - 3 Masaüstü1 Mobil
5 sn
253
Cevap
0
Favori
5.063
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 7891011
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Viveca

    Herkes kendi menfaatine göre demokrat bu ülkede. Demokrasi de laiklik de yok.

    Alıntıları Göster
    quote:

    Orjinalden alıntı: Viveca

    Herkes kendi menfaatine göre demokrat bu ülkede. Demokrasi de laiklik de yok.

    durum bundan ibaret.
    _____________________________
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Deitel

    quote:

    Orjinalden alıntı: Viveca

    Herkes kendi menfaatine göre demokrat bu ülkede. Demokrasi de laiklik de yok.

    durum bundan ibaret.

    Alıntıları Göster
    Her birey kendi hayat felsefesi çerçevesinde bir yaşam biçimi ister üstelik bu yaşam biçiminin toplum genelinde yaşanmasını ister. Şeriatı savunan birisi, toplumun genelinde şeriatı görmek ister ve bunun için mücadele verir. Laikliği savunan birisi ise alıştığı yaşam biçimini korumak ister.

    Bu noktada baktığımızda önemli olan "hangi yaşam biçiminin diğerine karşı daha hoşgörülü olduğudur". Laik bir toplumsal yaşam biçiminde sadece devleti temsil eden kurumlar ile bazı kamusal alanlarda birtakım kısıtlama ve yaptırımlara gidilir. Onun haricinde her birey istediği gibi yaşamakta ve gezmekte serbesttir. Oysa şeriat rejiminde yaptırımlar toplumun tümü ile ilgilidir. Şeriat rejiminde sokakta dahi türbansız gezemezsiniz. Evinizde dahi bira içemezsiniz. Bayan iseniz araba dahi kullanamazsınız. Karşı cinsten bir arkadaşınız ile ders çalışamazsınız, elini dahi sıkamazsınız, bu gibi daha bir çok yaptırımı vardır.

    Son olarak konu başlığı ile ilgili şunu söyleyebilirim. "Önce laiklik sonra demokrasi" , olay bitmiştir.
    _____________________________




  • quote:

    Orijinalden alıntı: kaotika

    Her birey kendi hayat felsefesi çerçevesinde bir yaşam biçimi ister üstelik bu yaşam biçiminin toplum genelinde yaşanmasını ister. Şeriatı savunan birisi, toplumun genelinde şeriatı görmek ister ve bunun için mücadele verir. Laikliği savunan birisi ise alıştığı yaşam biçimini korumak ister.

    Bu noktada baktığımızda önemli olan "hangi yaşam biçiminin diğerine karşı daha hoşgörülü olduğudur". Laik bir toplumsal yaşam biçiminde sadece devleti temsil eden kurumlar ile bazı kamusal alanlarda birtakım kısıtlama ve yaptırımlara gidilir. Onun haricinde her birey istediği gibi yaşamakta ve gezmekte serbesttir. Oysa şeriat rejiminde yaptırımlar toplumun tümü ile ilgilidir. Şeriat rejiminde sokakta dahi türbansız gezemezsiniz. Evinizde dahi bira içemezsiniz. Bayan iseniz araba dahi kullanamazsınız. Karşı cinsten bir arkadaşınız ile ders çalışamazsınız, elini dahi sıkamazsınız, bu gibi daha bir çok yaptırımı vardır.

    Son olarak konu başlığı ile ilgili şunu söyleyebilirim. "Önce laiklik sonra demokrasi" , olay bitmiştir.

    Alıntıları Göster
    Özgürlük, başkalarının hukukuna dokunmadığı sürece özgürlüktür. Kadınların açık saçıklıkta bulunması benim sokakta dolaşmamdan tutun da evde tv izlememe kadar engel koyuyor. Benim rahatça hareket etme hakkım elimden alınmış oluyor. Kim kimi daha çok kısıtlamış oluyor?
    _____________________________
    :::Bir köy muhtarsız olmaz. Bir iğne ustasız olmaz, sahibsiz olamaz. Bir harf kâtibsiz olamaz, biliyorsun. Nasıl oluyor ki, nihayet derecede muntazam şu memleket hâkimsiz olur?




  • quote:

    Orijinalden alıntı: elysion

    bazı arkadaşlar önyargılı olduğumuzu laikliğin elden falan gitmediğini söylemiş.
    doğrudur laiklik elden gitti demek için erken henüz. belki dediğiniz gibi önyargıda var işin içinde. ama şimdi düşünüyorum bu önyargı neden oluştu. herşeyim güllük gülistanlıkta benmi kaşınıyorum. ve hükümetin görevde olduğu süreci tekrar bir gözden geçiriyorum. bu süreç içinde güvenlik kalmamış heryeri şehir eşkiyaları basmış, hergün şehit haberleri gelmiş, ülke borcu 200milyar dolardan 400 milyar dolara çıkmış, üstüne birde bütün kilit kuruluşlar satılmış. ve hala çıkıp bakın gelirimiz şöyleydi ama şimdi böyle diyolar utanmadan. bu kadar borç alıpta artırmasaydn bide. zaten sen bugun varsın yarın yoksun, biz gene eşek gibi çalışır öderiz borcu dert etme..
    e şimdi bunları yapan bi hükümete nasıl güveneyim ben? walla bu saatten sonra bunların hiçbir sözüne güvenmiyorum ve herşeyde beklenir diyorum. inanın radikal dinci bir insan olsaydım bile, ülkeye şeriat gelsin isteseydm bile genede bu hükümeti indirmek için elimden geleni yapardım. yazık günah ya, canım ülkem ne hale geldi..
    peki bence laiklik elden gidiyomu? evet o kadar kolay deil o, heleki biz burada bu ülkede bulunurken..

    Alıntıları Göster
    quote:

    Orjinalden alıntı: elysion

    bazı arkadaşlar önyargılı olduğumuzu laikliğin elden falan gitmediğini söylemiş.
    doğrudur laiklik elden gitti demek için erken henüz. belki dediğiniz gibi önyargıda var işin içinde. ama şimdi düşünüyorum bu önyargı neden oluştu. herşeyim güllük gülistanlıkta benmi kaşınıyorum. ve hükümetin görevde olduğu süreci tekrar bir gözden geçiriyorum. bu süreç içinde güvenlik kalmamış heryeri şehir eşkiyaları basmış, hergün şehit haberleri gelmiş, ülke borcu 200milyar dolardan 400 milyar dolara çıkmış, üstüne birde bütün kilit kuruluşlar satılmış. ve hala çıkıp bakın gelirimiz şöyleydi ama şimdi böyle diyolar utanmadan. bu kadar borç alıpta artırmasaydn bide. zaten sen bugun varsın yarın yoksun, biz gene eşek gibi çalışır öderiz borcu dert etme..
    e şimdi bunları yapan bi hükümete nasıl güveneyim ben?

    Arkadaşım,
    - şehit haberleri Türkiye'nin kuruluşundan beri geliyor. ırak'ta amerikan askerlerinin bulunması onları daha da kudurttu son yıllarda. abd ile ters düşmek Türkiye'nin yararına olan bişey değildir onu da söyleyim.
    - şehir eşkiyalarının türemesini, büyük ekonomik krizin bir sonucu olarak görüyorum
    - modern ekonomiler özel sektörden ibarettir
    - kamunun borcu azalmıştır

    quote:


    inanın radikal dinci bir insan olsaydım bile, ülkeye şeriat gelsin isteseydm bile genede bu hükümeti indirmek için elimden geleni yapardım.

    Sizi böyle düşündüren nedir?
    Ben, hükümetin radikal dinle veya şeriatle bir alakası olmadığını düşünüyorum.
    _____________________________




  • quote:

    Orijinalden alıntı: kaotika

    Her birey kendi hayat felsefesi çerçevesinde bir yaşam biçimi ister üstelik bu yaşam biçiminin toplum genelinde yaşanmasını ister. Şeriatı savunan birisi, toplumun genelinde şeriatı görmek ister ve bunun için mücadele verir. Laikliği savunan birisi ise alıştığı yaşam biçimini korumak ister.

    Bu noktada baktığımızda önemli olan "hangi yaşam biçiminin diğerine karşı daha hoşgörülü olduğudur". Laik bir toplumsal yaşam biçiminde sadece devleti temsil eden kurumlar ile bazı kamusal alanlarda birtakım kısıtlama ve yaptırımlara gidilir. Onun haricinde her birey istediği gibi yaşamakta ve gezmekte serbesttir. Oysa şeriat rejiminde yaptırımlar toplumun tümü ile ilgilidir. Şeriat rejiminde sokakta dahi türbansız gezemezsiniz. Evinizde dahi bira içemezsiniz. Bayan iseniz araba dahi kullanamazsınız. Karşı cinsten bir arkadaşınız ile ders çalışamazsınız, elini dahi sıkamazsınız, bu gibi daha bir çok yaptırımı vardır.

    Son olarak konu başlığı ile ilgili şunu söyleyebilirim. "Önce laiklik sonra demokrasi" , olay bitmiştir.

    Alıntıları Göster
    @kaotika
    "Şeriat rejiminde sokakta dahi türbansız gezemezsiniz.Evinizde dahi bira içemezsiniz.Bayan iseniz araba dahi kullanamazsınız. Karşı cinsten bir arkadaşınız ile ders çalışamazsınız, elini dahi sıkamazsınız, bu gibi daha bir çok yaptırımı vardır."

    -Evinizde dahi bira içemezsiniz.(Şeriatta böyle bişey yok.Bu ancak keyfi uygulanan sözde şeriat düzenlerinde olabilir.Gerçek şeriat düzeninde bunu istersen yapabilirsin çevrene zarar vermeden.Milleti bu şekilde kanunlar koyarak engellemeye çalışan şeriat düzenine ben şeriat demem.Bunu çocuklara küçük yaşta alkolün zararlarını anlatarak engellemeye çalışmak ve satış noktalarını kısıtlamakla yapabilirsiniz.Çocuk büyüdüğünde kendisi içerse onuda kendi bilir,sen zaten görevini yerine getirmişsindir.)

    -Bayan iseniz araba dahi kullanamazsınız.(Bununda aynı şekilde şeriatla alakası yok,keyfi bi uygulama.)

    -Karşı cinsten bir arkadaşınız ile ders çalışamazsınız, elini dahi sıkamazsınız.(Bunuda ilk maddedeki uygulamayla önlemeye çalışırsınız ama son karar yine kişilerindir.)

    -Şeriat rejiminde sokakta dahi türbansız gezemezsiniz.(Bu maddedeyse olay, kendinden başka kişilerin özgürlüğüne bir etkisi olduğu için doğru bir maddedir ama ben bununda başbakanında dediği gibi, eyalet sistemiyle çözülebileceğine inanıyorum.)
    _____________________________
    SHOGUN




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Nihonjin

    @kaotika
    "Şeriat rejiminde sokakta dahi türbansız gezemezsiniz.Evinizde dahi bira içemezsiniz.Bayan iseniz araba dahi kullanamazsınız. Karşı cinsten bir arkadaşınız ile ders çalışamazsınız, elini dahi sıkamazsınız, bu gibi daha bir çok yaptırımı vardır."

    -Evinizde dahi bira içemezsiniz.(Şeriatta böyle bişey yok.Bu ancak keyfi uygulanan sözde şeriat düzenlerinde olabilir.Gerçek şeriat düzeninde bunu istersen yapabilirsin çevrene zarar vermeden.Milleti bu şekilde kanunlar koyarak engellemeye çalışan şeriat düzenine ben şeriat demem.Bunu çocuklara küçük yaşta alkolün zararlarını anlatarak engellemeye çalışmak ve satış noktalarını kısıtlamakla yapabilirsiniz.Çocuk büyüdüğünde kendisi içerse onuda kendi bilir,sen zaten görevini yerine getirmişsindir.)

    -Bayan iseniz araba dahi kullanamazsınız.(Bununda aynı şekilde şeriatla alakası yok,keyfi bi uygulama.)

    -Karşı cinsten bir arkadaşınız ile ders çalışamazsınız, elini dahi sıkamazsınız.(Bunuda ilk maddedeki uygulamayla önlemeye çalışırsınız ama son karar yine kişilerindir.)

    -Şeriat rejiminde sokakta dahi türbansız gezemezsiniz.(Bu maddedeyse olay, kendinden başka kişilerin özgürlüğüne bir etkisi olduğu için doğru bir maddedir ama ben bununda başbakanında dediği gibi, eyalet sistemiyle çözülebileceğine inanıyorum.)

    Alıntıları Göster
    Şeriat özgürlükleri kısıtlar, burası kesin.
    Türkiye'de özgürlükleri askerden başka kimse kısıtlayamaz, burası da kesin.
    Yani şeriat'ı asker getirmedikçe Türkiye cumhuriyetine şeriat gelmez.
    Asker laikliğin koruculuğunu sonuna kadar üstleneceğine göre şeriat meriat gelmez, boşuna sanal korkularla meşgul olmayalım bence..
    _____________________________




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Dellci

    Şeriat özgürlükleri kısıtlar, burası kesin.
    Türkiye'de özgürlükleri askerden başka kimse kısıtlayamaz, burası da kesin.
    Yani şeriat'ı asker getirmedikçe Türkiye cumhuriyetine şeriat gelmez.
    Asker laikliğin koruculuğunu sonuna kadar üstleneceğine göre şeriat meriat gelmez, boşuna sanal korkularla meşgul olmayalım bence..

    Alıntıları Göster
    Şeriatçı bir cumhurbaşkanı olursa, anayasa mahkemesi üyelerini de kendi gibi düşünenlerden seçerse, şeriat öyle bir gelir ki...
    _____________________________




  • quote:

    Orijinalden alıntı: kaotika

    Şeriatçı bir cumhurbaşkanı olursa, anayasa mahkemesi üyelerini de kendi gibi düşünenlerden seçerse, şeriat öyle bir gelir ki...

    Alıntıları Göster
    quote:

    Orjinalden alıntı: kaotika

    Şeriatçı bir cumhurbaşkanı olursa, anayasa mahkemesi üyelerini de kendi gibi düşünenlerden seçerse, şeriat öyle bir gelir ki...

    Yine de gelmez.
    Ancak teşebbüsler olabilir.
    Bu saatten sonra teşebbüs de olmaz ya hadi neyse.

    bizim milletimiz İslamı iyilik, doğruluk ve barış olarak görüyor. toplumumuzun büyük kesimi "müslümanım" diye geçiştiriyor. aslında herkes başka başka şeylere inanıyor ancak dışa vurum hep "müslümanım" oluyor. "müslümanım" diyenlerin çoğu dininin gereklerini katiyen yerine getirmiyor. yani müslümanlığın ana felsefesini benimsiyor ancak yazılı diğer öğelerine sadece saygı duyuyor, asla benimsemiyor.
    Bu durum şeriatın milletimizle ne kadar ters düştüğünü gösteriyor. yani bu millet, şeriatla yönetilebilecek müslümanlardan oluşmaz.
    her türlü kilit noktaya şeriatçı yerleştirseniz dahi şeriat gelmez, gelemez. bu durumda gelen şeriat değil kaos olur. benim düşüncem budur.
    _____________________________




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Dellci

    quote:

    Orjinalden alıntı: elysion

    bazı arkadaşlar önyargılı olduğumuzu laikliğin elden falan gitmediğini söylemiş.
    doğrudur laiklik elden gitti demek için erken henüz. belki dediğiniz gibi önyargıda var işin içinde. ama şimdi düşünüyorum bu önyargı neden oluştu. herşeyim güllük gülistanlıkta benmi kaşınıyorum. ve hükümetin görevde olduğu süreci tekrar bir gözden geçiriyorum. bu süreç içinde güvenlik kalmamış heryeri şehir eşkiyaları basmış, hergün şehit haberleri gelmiş, ülke borcu 200milyar dolardan 400 milyar dolara çıkmış, üstüne birde bütün kilit kuruluşlar satılmış. ve hala çıkıp bakın gelirimiz şöyleydi ama şimdi böyle diyolar utanmadan. bu kadar borç alıpta artırmasaydn bide. zaten sen bugun varsın yarın yoksun, biz gene eşek gibi çalışır öderiz borcu dert etme..
    e şimdi bunları yapan bi hükümete nasıl güveneyim ben?

    Arkadaşım,
    - şehit haberleri Türkiye'nin kuruluşundan beri geliyor. ırak'ta amerikan askerlerinin bulunması onları daha da kudurttu son yıllarda. abd ile ters düşmek Türkiye'nin yararına olan bişey değildir onu da söyleyim.
    - şehir eşkiyalarının türemesini, büyük ekonomik krizin bir sonucu olarak görüyorum
    - modern ekonomiler özel sektörden ibarettir
    - kamunun borcu azalmıştır

    quote:


    inanın radikal dinci bir insan olsaydım bile, ülkeye şeriat gelsin isteseydm bile genede bu hükümeti indirmek için elimden geleni yapardım.

    Sizi böyle düşündüren nedir?
    Ben, hükümetin radikal dinle veya şeriatle bir alakası olmadığını düşünüyorum.

    Alıntıları Göster
    quote:

    Orjinalden alıntı: Dellci


    quote:

    Orjinalden alıntı: elysion

    bazı arkadaşlar önyargılı olduğumuzu laikliğin elden falan gitmediğini söylemiş.
    doğrudur laiklik elden gitti demek için erken henüz. belki dediğiniz gibi önyargıda var işin içinde. ama şimdi düşünüyorum bu önyargı neden oluştu. herşeyim güllük gülistanlıkta benmi kaşınıyorum. ve hükümetin görevde olduğu süreci tekrar bir gözden geçiriyorum. bu süreç içinde güvenlik kalmamış heryeri şehir eşkiyaları basmış, hergün şehit haberleri gelmiş, ülke borcu 200milyar dolardan 400 milyar dolara çıkmış, üstüne birde bütün kilit kuruluşlar satılmış. ve hala çıkıp bakın gelirimiz şöyleydi ama şimdi böyle diyolar utanmadan. bu kadar borç alıpta artırmasaydn bide. zaten sen bugun varsın yarın yoksun, biz gene eşek gibi çalışır öderiz borcu dert etme..
    e şimdi bunları yapan bi hükümete nasıl güveneyim ben?

    Arkadaşım,
    - şehit haberleri Türkiye'nin kuruluşundan beri geliyor. ırak'ta amerikan askerlerinin bulunması onları daha da kudurttu son yıllarda. abd ile ters düşmek Türkiye'nin yararına olan bişey değildir onu da söyleyim.
    - şehir eşkiyalarının türemesini, büyük ekonomik krizin bir sonucu olarak görüyorum
    - modern ekonomiler özel sektörden ibarettir
    - kamunun borcu azalmıştır

    quote:


    inanın radikal dinci bir insan olsaydım bile, ülkeye şeriat gelsin isteseydm bile genede bu hükümeti indirmek için elimden geleni yapardım.

    Sizi böyle düşündüren nedir?
    Ben, hükümetin radikal dinle veya şeriatle bir alakası olmadığını düşünüyorum.




    şehit haberlerinin bilmem ne zamandan beri gelmesi gerekçe olamaz. ülkenin yönetimine talip oluyosanız bu süre dahilinde gelişen olayların hepsinden sorumlusunuzdur. şehir eşkiyalarının türemesi de gene bu süreçte gerçekleşmitir dolayısıyla gene bu hükümet sorumludur. bundan önceki hükümetler çok iyiydi de demedim. onlarda yediler bitirdiler ülkeyi. ya arkadaşlar yapmayın olan sorunları bile başka zamanlara atarak nereye varacaksınız. ben zorlamı geçirdim onları sanki ülkenin başına. talip oldularsa bu yükün altına isteyerek girmişlerdir. bu süreçte gerçekleşen bütün sorunlarda ilk sorumlu kendileridir dolayısıyla.
    ha şuanki hükümet akp deil chp-mhp-dyp vs olsa idi bu yazının gene aynısını yazardım. benim partim yok sağım solum yok. tek hedefim var oda atatürk ün yolunda ilerlemek. ülkem için zararlı olduğunu düşündüğüm konularda görüşümü bildirmek..



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi elysion -- 14 Mayıs 2007; 23:33:11 >
    _____________________________




  • quote:

    Orijinalden alıntı: kaotika

    Şeriatçı bir cumhurbaşkanı olursa, anayasa mahkemesi üyelerini de kendi gibi düşünenlerden seçerse, şeriat öyle bir gelir ki...

    Alıntıları Göster
    quote:

    Orjinalden alıntı: kaotika

    Şeriatçı bir cumhurbaşkanı olursa, anayasa mahkemesi üyelerini de kendi gibi düşünenlerden seçerse, şeriat öyle bir gelir ki...


    Açıkçası bu kadar ciddi bir insanın, nasıl bu kadar yüzeysel düşünebildiğini anlayamıyorum. Gerçekten ülkede bu kadar büyük bir "şeriat" tehlikesi olduğuna inanıyor musunuz? Bu ülkenin yaklaşık %70 i kendini inançlı olarak tanımlıyor. Yine seçmen kitlesinin %70-75 i sağ seçmen. Ancak gerçekten şeriat isteyen kesim ise %10 civarında (Bknz. Bu yıl yapılan geniş çaplı anketler). Yani halk böyle birşeyi aklından bile geçirmiyorken, başını öreten bir kız ile gayet açık giyinen bir başkası sarmaş dolaş arkadaş olabiliyorken (nerde görülmüş demeyin, hepimiz biliyoruz toplumun bu yapısını, bknz. çevreniz) gerçekten ülkede şeriat tehlikesi olduğuna mı inanıyorsunuz?

    Çok merak ediyorum, nasıl olacak mış bu? Ülkenin en büyük sol partisinin (aslında sol ile alakası olamayan tamamen anti-demokratik, olabildiğince yasakçı ve devletçi bir parti) sosyal enternasyonelden atılması gündeme gelmiş. Yapılan mitinglerde atılan sloganlara, açılan pankartlara bakın: Avrupa birliği ile ilişkiler kesilsin, özelleştirmeler hemen dursun, ABD düşmanımızdır her türlü ilişki kesilsin vs vs. Ülkenin cumhur başkanına bakın, neler diyor: Her fırsatta nüfusun %70 lik kesminin inancı için onur kırıcı sözler söylemekten çekinmiyor, "dogma ve boş inaç" diyor kendi ifadeleriyle, iş adamlarını "istikrar uğruna islamcılara ses çıkarmamakla" suçluyor ve işimize yaramayan istikrarı istemeyiz diyor. Laiklik her türden inaç ve felsefeye eşit "YAKINLIKTA" (dikkat edin uzaklıkta değil) olmak iken, sayın cumhurbaşkanımız kendi halkını aşağılıyor da masonlara çok yakın duruyor ve onları "laikliğin bekçisi" ilan ediyor. Laikliği korumak için inaç özgürlüğünün kısıtlanabileceğini söyleyerek dünyada eşi benzeri olamayan bir laiklik tanımı yapıyor. İçimden yüzlerine şöyle haykırmak geliyor, "Yeter artık sokaktaki insanların birbiriyle hiçbir sorunu yok, size ne oluyor?"

    Üst düzey generallerden biri çıkıyor, "türkçe ezan karşı devrimcilere kaybedilmiş bir şey" diyor. Resmi olarak bir subayın eşinin başörtülü olması ordudan atılma sebebi iken nedense yedi sülalesinin başı örtülü olan erlerin şehit olamalarını kimse önemsemiyor. 'Başörtüsü ordu için bir tehlike ise neden bunları er olarak alıyorsunuz' sorusu kimsenin zihnini kurcalamıyor.

    Oysa muhafazakar olarak kendini tanımlayan bir parti çıkıyor, en liberal kararlara, reformlara imza atıyor. Türkiyenin Ortadoğuda nüfuzu ve itibarı artıyor. Onlara yeni bir model sunuyor. Ülke dünyaya açılıyor. İhracat rekorları kırılıyor. Bİr sürü doğruyla birlikte bir sürü hata da yapıyorlar mutlaka. Ama İki tarafı karşılaştırdığımızda karar vermek hiç te zor değil. Bu partinin gizli şeriat gündemi ısıtılıp ısıtılıp önümüze konuyor. "Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz!". Söylesenize bu adamlar yasaları AB ye uydurup olabildiğince laik yaparak mı ülkeye şeriat getirecekler? 15-20 yıl uğraşıp, üst üste reformlar yapıp, çağı yakaladıktan sonra, "hadi bakalım bu kadar çağdaşlık yeter. Şimdi de şeriatı getiriyoruz" mu diyecekler? Buna ancak çocuklar güler.

    Ülkenin İran olmayacağını haykırıp duruyorlar. Ülke Iran'a zaten çok yakın oysaki; sokakta da başörtüsünü yasaklayın olsun bitsin. Bu ülkeyi sol görüşlü, Atatürkçü ve çağdaş olduğunu söyleyen insanlar, küba ve kuzey kore gibi içine kapanık, faşist bir hale sokacaklarına varsın bizi çağa taşıyanlar başıörtülüler olsun.

    90lı yıllarda RP belediyeleri tek tek "elegeçirdiğinde"(!) de bunlar söyleniyordu. Artık sokakta örtüsüz dolaşmanın yasak olacağı, içkinin yasaklanacağı vs vs. Ancak görüldü ki bunların diğerlerinden tek farkları çöpleri daha iyi toplamak, etrafı iyi düzenlemek vs. Daha iyi hizmet verdikleri için de hala kalıcılar. (Ancak diğerleri gibi bunlarında yolsuzluklara bulaşmaları karşısında, "Bu ülkede hiç mi sağlam adam kalmamış" demekten kendimi alamadım.) Sonuç olarak görüldü ki bütün bu korkular yapaymış ve birileri bu korkulardan fena halde rant elde etmiş.( Banka hortumlarını ve 28 şubatı unutmuş olamayız herhalde).

    Ancak bir cahil laik olduğunu söyleyebilir. Çünkü Laiklik bir inaç şekli değildir. Bir insan müslüman, hristiyan, ateist, budist vs olabilir ancak laik olamaz. Laiklik bir yönetim şeklidir ve inaçlı insanları ayrım yapmadan kucaklamak hiçbirini kayırmamak demektir. Yoksa ateizm de bir inaç ve/veya felsefedir, pozitivizm de. Laiklik inaçlı insanları yönetimden uzak tutmak değildir ki; zaten dünyada bizimki gibi laiklik tanımı olan başka bir yer bilmiyorum.

    İşin özü özgürlüktür. Demokrasi ve laiklik te bu özgürlüklerin sinortasıdır ki hiçbir inaçlı insan bunun elinden gitmesini isteyemez. Tabiki Türkiye'de ne gerçek anlamıyla laiklik ne de demokrasi olmadığı için bu kadar kolay yaygara kopuyor zaten. Açıkçası benim böyle bir korkum yok. Başları örtülü kızları geleceğim için tehlike olarak görecek kadar dar görüşlüde değilim. Şimdiye kadar ülkeyi yönetenlerin(!) ne kadar becerikli plduğunu gördük. Şimdi de bunları göreceğiz bakalım.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi rahjman -- 14 Mayıs 2007; 23:37:27 >
    _____________________________




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Nihonjin

    @kaotika
    "Şeriat rejiminde sokakta dahi türbansız gezemezsiniz.Evinizde dahi bira içemezsiniz.Bayan iseniz araba dahi kullanamazsınız. Karşı cinsten bir arkadaşınız ile ders çalışamazsınız, elini dahi sıkamazsınız, bu gibi daha bir çok yaptırımı vardır."

    -Evinizde dahi bira içemezsiniz.(Şeriatta böyle bişey yok.Bu ancak keyfi uygulanan sözde şeriat düzenlerinde olabilir.Gerçek şeriat düzeninde bunu istersen yapabilirsin çevrene zarar vermeden.Milleti bu şekilde kanunlar koyarak engellemeye çalışan şeriat düzenine ben şeriat demem.Bunu çocuklara küçük yaşta alkolün zararlarını anlatarak engellemeye çalışmak ve satış noktalarını kısıtlamakla yapabilirsiniz.Çocuk büyüdüğünde kendisi içerse onuda kendi bilir,sen zaten görevini yerine getirmişsindir.)

    -Bayan iseniz araba dahi kullanamazsınız.(Bununda aynı şekilde şeriatla alakası yok,keyfi bi uygulama.)

    -Karşı cinsten bir arkadaşınız ile ders çalışamazsınız, elini dahi sıkamazsınız.(Bunuda ilk maddedeki uygulamayla önlemeye çalışırsınız ama son karar yine kişilerindir.)

    -Şeriat rejiminde sokakta dahi türbansız gezemezsiniz.(Bu maddedeyse olay, kendinden başka kişilerin özgürlüğüne bir etkisi olduğu için doğru bir maddedir ama ben bununda başbakanında dediği gibi, eyalet sistemiyle çözülebileceğine inanıyorum.)

    Alıntıları Göster
    quote:

    Orjinalden alıntı: Nihonjin


    -Şeriat rejiminde sokakta dahi türbansız gezemezsiniz.(Bu maddedeyse olay, kendinden başka kişilerin özgürlüğüne bir etkisi olduğu için doğru bir maddedir ama ben bununda başbakanında dediği gibi, eyalet sistemiyle çözülebileceğine inanıyorum.)


    bunun neresi doğru. buna doğru demek bugün ki türban yasağının tam zıttını kabullenmek demektir.aynı mantıktır. oysa modern bir toplumda , açık olan kapalı olana, kapalı olan açık olana "beni baskı altına alıyorsun ya da baska bir gerekçeyle karşı çıkamaz. bu eyalet sistemiyle çözülemez, tahammülle , tutarlı özgürlükçü bir çizgiyle çözülür. her tür giyinen diğerine saygı göstermelidir.
    _____________________________




  • quote:

    Orijinalden alıntı: rahjman

    quote:

    Orjinalden alıntı: kaotika

    Şeriatçı bir cumhurbaşkanı olursa, anayasa mahkemesi üyelerini de kendi gibi düşünenlerden seçerse, şeriat öyle bir gelir ki...


    Açıkçası bu kadar ciddi bir insanın, nasıl bu kadar yüzeysel düşünebildiğini anlayamıyorum. Gerçekten ülkede bu kadar büyük bir "şeriat" tehlikesi olduğuna inanıyor musunuz? Bu ülkenin yaklaşık %70 i kendini inançlı olarak tanımlıyor. Yine seçmen kitlesinin %70-75 i sağ seçmen. Ancak gerçekten şeriat isteyen kesim ise %10 civarında (Bknz. Bu yıl yapılan geniş çaplı anketler). Yani halk böyle birşeyi aklından bile geçirmiyorken, başını öreten bir kız ile gayet açık giyinen bir başkası sarmaş dolaş arkadaş olabiliyorken (nerde görülmüş demeyin, hepimiz biliyoruz toplumun bu yapısını, bknz. çevreniz) gerçekten ülkede şeriat tehlikesi olduğuna mı inanıyorsunuz?

    Çok merak ediyorum, nasıl olacak mış bu? Ülkenin en büyük sol partisinin (aslında sol ile alakası olamayan tamamen anti-demokratik, olabildiğince yasakçı ve devletçi bir parti) sosyal enternasyonelden atılması gündeme gelmiş. Yapılan mitinglerde atılan sloganlara, açılan pankartlara bakın: Avrupa birliği ile ilişkiler kesilsin, özelleştirmeler hemen dursun, ABD düşmanımızdır her türlü ilişki kesilsin vs vs. Ülkenin cumhur başkanına bakın, neler diyor: Her fırsatta nüfusun %70 lik kesminin inancı için onur kırıcı sözler söylemekten çekinmiyor, "dogma ve boş inaç" diyor kendi ifadeleriyle, iş adamlarını "istikrar uğruna islamcılara ses çıkarmamakla" suçluyor ve işimize yaramayan istikrarı istemeyiz diyor. Laiklik her türden inaç ve felsefeye eşit "YAKINLIKTA" (dikkat edin uzaklıkta değil) olmak iken, sayın cumhurbaşkanımız kendi halkını aşağılıyor da masonlara çok yakın duruyor ve onları "laikliğin bekçisi" ilan ediyor. Laikliği korumak için inaç özgürlüğünün kısıtlanabileceğini söyleyerek dünyada eşi benzeri olamayan bir laiklik tanımı yapıyor. İçimden yüzlerine şöyle haykırmak geliyor, "Yeter artık sokaktaki insanların birbiriyle hiçbir sorunu yok, size ne oluyor?"

    Üst düzey generallerden biri çıkıyor, "türkçe ezan karşı devrimcilere kaybedilmiş bir şey" diyor. Resmi olarak bir subayın eşinin başörtülü olması ordudan atılma sebebi iken nedense yedi sülalesinin başı örtülü olan erlerin şehit olamalarını kimse önemsemiyor. 'Başörtüsü ordu için bir tehlike ise neden bunları er olarak alıyorsunuz' sorusu kimsenin zihnini kurcalamıyor.

    Oysa muhafazakar olarak kendini tanımlayan bir parti çıkıyor, en liberal kararlara, reformlara imza atıyor. Türkiyenin Ortadoğuda nüfuzu ve itibarı artıyor. Onlara yeni bir model sunuyor. Ülke dünyaya açılıyor. İhracat rekorları kırılıyor. Bİr sürü doğruyla birlikte bir sürü hata da yapıyorlar mutlaka. Ama İki tarafı karşılaştırdığımızda karar vermek hiç te zor değil. Bu partinin gizli şeriat gündemi ısıtılıp ısıtılıp önümüze konuyor. "Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz!". Söylesenize bu adamlar yasaları AB ye uydurup olabildiğince laik yaparak mı ülkeye şeriat getirecekler? 15-20 yıl uğraşıp, üst üste reformlar yapıp, çağı yakaladıktan sonra, "hadi bakalım bu kadar çağdaşlık yeter. Şimdi de şeriatı getiriyoruz" mu diyecekler? Buna ancak çocuklar güler.

    Ülkenin İran olmayacağını haykırıp duruyorlar. Ülke Iran'a zaten çok yakın oysaki; sokakta da başörtüsünü yasaklayın olsun bitsin. Bu ülkeyi sol görüşlü, Atatürkçü ve çağdaş olduğunu söyleyen insanlar, küba ve kuzey kore gibi içine kapanık, faşist bir hale sokacaklarına varsın bizi çağa taşıyanlar başıörtülüler olsun.

    90lı yıllarda RP belediyeleri tek tek "elegeçirdiğinde"(!) de bunlar söyleniyordu. Artık sokakta örtüsüz dolaşmanın yasak olacağı, içkinin yasaklanacağı vs vs. Ancak görüldü ki bunların diğerlerinden tek farkları çöpleri daha iyi toplamak, etrafı iyi düzenlemek vs. Daha iyi hizmet verdikleri için de hala kalıcılar. (Ancak diğerleri gibi bunlarında yolsuzluklara bulaşmaları karşısında, "Bu ülkede hiç mi sağlam adam kalmamış" demekten kendimi alamadım.) Sonuç olarak görüldü ki bütün bu korkular yapaymış ve birileri bu korkulardan fena halde rant elde etmiş.( Banka hortumlarını ve 28 şubatı unutmuş olamayız herhalde).

    Ancak bir cahil laik olduğunu söyleyebilir. Çünkü Laiklik bir inaç şekli değildir. Bir insan müslüman, hristiyan, ateist, budist vs olabilir ancak laik olamaz. Laiklik bir yönetim şeklidir ve inaçlı insanları ayrım yapmadan kucaklamak hiçbirini kayırmamak demektir. Yoksa ateizm de bir inaç ve/veya felsefedir, pozitivizm de. Laiklik inaçlı insanları yönetimden uzak tutmak değildir ki; zaten dünyada bizimki gibi laiklik tanımı olan başka bir yer bilmiyorum.

    İşin özü özgürlüktür. Demokrasi ve laiklik te bu özgürlüklerin sinortasıdır ki hiçbir inaçlı insan bunun elinden gitmesini isteyemez. Tabiki Türkiye'de ne gerçek anlamıyla laiklik ne de demokrasi olmadığı için bu kadar kolay yaygara kopuyor zaten. Açıkçası benim böyle bir korkum yok. Başları örtülü kızları geleceğim için tehlike olarak görecek kadar dar görüşlüde değilim. Şimdiye kadar ülkeyi yönetenlerin(!) ne kadar becerikli plduğunu gördük. Şimdi de bunları göreceğiz bakalım.

    Alıntıları Göster
    rajman'ın sözleri üzerine şu cümleleri burada da tekrar etmek zorundayım.

    "Demokrasi" diye evelemece gevelemece yapanlar hep laikliklen yana sıkıntısı olanlardır. Laiklikten yana bir sıkıntısı olmayan, böyle işlere kalkışmaz.

    İranın şeriattan önceki haline bakınız, kimin aklına gelirdi bu günkü hali gibi olacağı. Afganistanda taliban bir anda yönetimi değiştirmedi mi?

    Anlaşılan takkiye denen kavramı bilmiyorsunuz. Laik bir cumhurbaşkanı varken, demokrasinin içinde iken elbette dereyi geçinceye kadar mümkün olduğunca hoş gözükecekler. En uygun anı buluncaya kadar fırsat kollayacaklar. Bürokratik atamalarla sessiz sedasız arka planı değiştirdiklerinde uygun anı bulmuş olacaklar. Hatta ordu içine bile sızıp içten içe bir değişim başlatabilirler. Halka hoş gözüken ampul partisinin bazı teşebbüsleri, zihniyetleri hakkında bir ip ucu verir. Zina yasasını geçirmeye çalışmadılar mı? Türban ile uğraşmadılar mı? Bir de bakın bakalım saltanatlarının aile tablosu içerisinde bir tane bile türbansız var mı? Bu gerçek zihnietlerini ele veriyor. Ne kadar demokratik olduklarını anlıyoruz değil mi?

    Ayrıca ampul partisi politikacılarının, iktidara gelmeden önceki söylemlerini arşivlerden tek tek bulup çıkartınız, ona göre karar veriniz.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi kaotika -- 15 Mayıs 2007; 0:07:58 >
    _____________________________




  • quote:

    Orijinalden alıntı: mustafa_ogr

    Özgürlük, başkalarının hukukuna dokunmadığı sürece özgürlüktür. Kadınların açık saçıklıkta bulunması benim sokakta dolaşmamdan tutun da evde tv izlememe kadar engel koyuyor. Benim rahatça hareket etme hakkım elimden alınmış oluyor. Kim kimi daha çok kısıtlamış oluyor?

    Alıntıları Göster
    quote:

    Orjinalden alıntı: mustafa_ogr

    Özgürlük, başkalarının hukukuna dokunmadığı sürece özgürlüktür. Kadınların açık saçıklıkta bulunması benim sokakta dolaşmamdan tutun da evde tv izlememe kadar engel koyuyor. Benim rahatça hareket etme hakkım elimden alınmış oluyor. Kim kimi daha çok kısıtlamış oluyor?


    Başka birisi çıksa "kot pantolon beni rahatsız ediyor". Başka birisi çıksa, kadınların yüzü beni tahrik ediyor, rahat gezemiyorum. Başka birisi çıksa, türban da benim göz zevkimi bozuyor.

    Demekki kişinin dış görünüşünü değiştirmek üzere kimsenin bu şekilde göz zevki özgürlüğü olamaz.
    _____________________________




  • quote:

    Orijinalden alıntı: kaotika

    rajman'ın sözleri üzerine şu cümleleri burada da tekrar etmek zorundayım.

    "Demokrasi" diye evelemece gevelemece yapanlar hep laikliklen yana sıkıntısı olanlardır. Laiklikten yana bir sıkıntısı olmayan, böyle işlere kalkışmaz.

    İranın şeriattan önceki haline bakınız, kimin aklına gelirdi bu günkü hali gibi olacağı. Afganistanda taliban bir anda yönetimi değiştirmedi mi?

    Anlaşılan takkiye denen kavramı bilmiyorsunuz. Laik bir cumhurbaşkanı varken, demokrasinin içinde iken elbette dereyi geçinceye kadar mümkün olduğunca hoş gözükecekler. En uygun anı buluncaya kadar fırsat kollayacaklar. Bürokratik atamalarla sessiz sedasız arka planı değiştirdiklerinde uygun anı bulmuş olacaklar. Hatta ordu içine bile sızıp içten içe bir değişim başlatabilirler. Halka hoş gözüken ampul partisinin bazı teşebbüsleri, zihniyetleri hakkında bir ip ucu verir. Zina yasasını geçirmeye çalışmadılar mı? Türban ile uğraşmadılar mı? Bir de bakın bakalım saltanatlarının aile tablosu içerisinde bir tane bile türbansız var mı? Bu gerçek zihnietlerini ele veriyor. Ne kadar demokratik olduklarını anlıyoruz değil mi?

    Ayrıca ampul partisi politikacılarının, iktidara gelmeden önceki söylemlerini arşivlerden tek tek bulup çıkartınız, ona göre karar veriniz.

    Alıntıları Göster
    quote:

    Orjinalden alıntı: kaotika

    rajman'ın sözleri üzerine şu cümleleri burada da tekrar etmek zorundayım.

    "Demokrasi" diye evelemece gevelemece yapanlar hep laikliklen yana sıkıntısı olanlardır. Laiklikten yana bir sıkıntısı olmayan, böyle işlere kalkışmaz.

    İranın şeriattan önceki haline bakınız, kimin aklına gelirdi bu günkü hali gibi olacağı. Afganistanda taliban bir anda yönetimi değiştirmedi mi?

    Anlaşılan takkiye denen kavramı bilmiyorsunuz. Laik bir cumhurbaşkanı varken, demokrasinin içinde iken elbette dereyi geçinceye kadar mümkün olduğunca hoş gözükecekler. En uygun anı buluncaya kadar fırsat kollayacaklar. Bürokratik atamalarla sessiz sedasız arka planı değiştirdiklerinde uygun anı bulmuş olacaklar. Hatta ordu içine bile sızıp içten içe bir değişim başlatabilirler. Halka hoş gözüken ampul partisinin bazı teşebbüsleri, zihniyetleri hakkında bir ip ucu verir. Zina yasasını geçirmeye çalışmadılar mı? Türban ile uğraşmadılar mı? Bir de bakın bakalım saltanatlarının aile tablosu içerisinde bir tane bile türbansız var mı? Bu gerçek zihnietlerini ele veriyor. Ne kadar demokratik olduklarını anlıyoruz değil mi?

    Ayrıca ampul partisi politikacılarının, iktidara gelmeden önceki söylemlerini arşivlerden tek tek bulup çıkartınız, ona göre karar veriniz.


    Ana muhalefet aradığı kişiyi buldu galiba!
    _____________________________
    İnsan seveceği kimseyi iyi seçmeli,
    ona göre sevmeli; kim olduğun değil,
    kiminle olduğun önemlidir.
    Madde Bağımlılığına "HAYIR"




  • quote:

    Orijinalden alıntı: kaotika

    rajman'ın sözleri üzerine şu cümleleri burada da tekrar etmek zorundayım.

    "Demokrasi" diye evelemece gevelemece yapanlar hep laikliklen yana sıkıntısı olanlardır. Laiklikten yana bir sıkıntısı olmayan, böyle işlere kalkışmaz.

    İranın şeriattan önceki haline bakınız, kimin aklına gelirdi bu günkü hali gibi olacağı. Afganistanda taliban bir anda yönetimi değiştirmedi mi?

    Anlaşılan takkiye denen kavramı bilmiyorsunuz. Laik bir cumhurbaşkanı varken, demokrasinin içinde iken elbette dereyi geçinceye kadar mümkün olduğunca hoş gözükecekler. En uygun anı buluncaya kadar fırsat kollayacaklar. Bürokratik atamalarla sessiz sedasız arka planı değiştirdiklerinde uygun anı bulmuş olacaklar. Hatta ordu içine bile sızıp içten içe bir değişim başlatabilirler. Halka hoş gözüken ampul partisinin bazı teşebbüsleri, zihniyetleri hakkında bir ip ucu verir. Zina yasasını geçirmeye çalışmadılar mı? Türban ile uğraşmadılar mı? Bir de bakın bakalım saltanatlarının aile tablosu içerisinde bir tane bile türbansız var mı? Bu gerçek zihnietlerini ele veriyor. Ne kadar demokratik olduklarını anlıyoruz değil mi?

    Ayrıca ampul partisi politikacılarının, iktidara gelmeden önceki söylemlerini arşivlerden tek tek bulup çıkartınız, ona göre karar veriniz.

    Alıntıları Göster
    Bence şeriat insanın önce kalbinde, sonra bedeninde, sonra ailesinde, sonra yakın çevresinde, sonra mahallesinde..... hayata geçer.

    Şeriat isteyen kişiler önce kendi hayatını şeriate uygun yaşamaya baksınlar. Gerisini zaten gerekirse Allah verir gerekmezse vermez.

    Şeriat, takvadır, ibadettir, yalan söylememektir, ibadettir, adetullah denilen kainattaki umumi kanunlara uygun hareket etmelidir....

    Tutturmuşlar bi türban meselesi diye... Sanki türban serbest olunca ne olacak? Türban meselesinin şeriatla yakından uzaktan alakası yoktur. Bir kere şeriatte kadının gerekli olmadıkça çalışma olayı yoktur ki. Bence türban diye tutturanların bir kısmı provakatördür.

    İstanbul fetholunacağı zaman bazı İslam büyükleri Akşemseddin'e itiraz etmişler, "Biz hadis-i şeriflerden, İstanbul'un fethinin kılınçsız olacağını görüyoruz. Siz kılınçla fethe çalışıyosunuz" diye. Akşemseddin de "o dediğiniz ahir zamanda olacaktır" demiş.

    İslamın eğer bu ülkede umumi bir şekilde ciddi olarak yaşanmasını isteyenler insanların kalbine İslamı koymalıdırlar. Yoksa hadi diyelim ki şimdi Türkiye şeriat rejimine geçti, bu durumda kaotika müslüman mı olacak...
    _____________________________
    :::Bir köy muhtarsız olmaz. Bir iğne ustasız olmaz, sahibsiz olamaz. Bir harf kâtibsiz olamaz, biliyorsun. Nasıl oluyor ki, nihayet derecede muntazam şu memleket hâkimsiz olur?




  • quote:

    Orijinalden alıntı: kaotika

    quote:

    Orjinalden alıntı: mustafa_ogr

    Özgürlük, başkalarının hukukuna dokunmadığı sürece özgürlüktür. Kadınların açık saçıklıkta bulunması benim sokakta dolaşmamdan tutun da evde tv izlememe kadar engel koyuyor. Benim rahatça hareket etme hakkım elimden alınmış oluyor. Kim kimi daha çok kısıtlamış oluyor?


    Başka birisi çıksa "kot pantolon beni rahatsız ediyor". Başka birisi çıksa, kadınların yüzü beni tahrik ediyor, rahat gezemiyorum. Başka birisi çıksa, türban da benim göz zevkimi bozuyor.

    Demekki kişinin dış görünüşünü değiştirmek üzere kimsenin bu şekilde göz zevki özgürlüğü olamaz.

    Alıntıları Göster
    quote:

    Orjinalden alıntı: kaotika

    Demekki kişinin dış görünüşünü değiştirmek üzere kimsenin bu şekilde göz zevki özgürlüğü olamaz.


    Devlet memurlarında kıyafet kanunları vardır. Örneğin kadın dizden yukarıda olan bir eteği giyemez. Çünkü bu diğer kişileri etkiler. Demek ki başkalarını etkilemesi getrektiğinde yasal yasaklara sebep oluyormuş.

    Eğer bu olay genişlese. Yani beni rahatsızlığımı herkes hissetse bu da kanun haline gelebilir. Bu kapının açık olduğunu görebiliyoruz.
    _____________________________
    :::Bir köy muhtarsız olmaz. Bir iğne ustasız olmaz, sahibsiz olamaz. Bir harf kâtibsiz olamaz, biliyorsun. Nasıl oluyor ki, nihayet derecede muntazam şu memleket hâkimsiz olur?




  • quote:

    Orijinalden alıntı: mustafa_ogr

    quote:

    Orjinalden alıntı: kaotika

    Demekki kişinin dış görünüşünü değiştirmek üzere kimsenin bu şekilde göz zevki özgürlüğü olamaz.


    Devlet memurlarında kıyafet kanunları vardır. Örneğin kadın dizden yukarıda olan bir eteği giyemez. Çünkü bu diğer kişileri etkiler. Demek ki başkalarını etkilemesi getrektiğinde yasal yasaklara sebep oluyormuş.

    Eğer bu olay genişlese. Yani beni rahatsızlığımı herkes hissetse bu da kanun haline gelebilir. Bu kapının açık olduğunu görebiliyoruz.

    Alıntıları Göster
    quote:

    Orjinalden alıntı: mustafa_ogr



    Devlet memurlarında kıyafet kanunları vardır. Örneğin kadın dizden yukarıda olan bir eteği giyemez.


    liseli kızların eteklerini gördükçe hayret ediyorum. kızlarımızın eteklerini dizden bir karış yukarı çekmekle ne göstermeye çalışıyoruz? öte yandan türban takan okula alınmıyor. madem öyle sakallılar da alınmasın üniversitelere. onlar neden alınıyor onlarınki siyasi simge yada şeriat tehlikesi habercisi değil mi
    _____________________________




  • quote:

    Orijinalden alıntı: dasdasq

    quote:

    Orjinalden alıntı: Nihonjin


    -Şeriat rejiminde sokakta dahi türbansız gezemezsiniz.(Bu maddedeyse olay, kendinden başka kişilerin özgürlüğüne bir etkisi olduğu için doğru bir maddedir ama ben bununda başbakanında dediği gibi, eyalet sistemiyle çözülebileceğine inanıyorum.)


    bunun neresi doğru. buna doğru demek bugün ki türban yasağının tam zıttını kabullenmek demektir.aynı mantıktır. oysa modern bir toplumda , açık olan kapalı olana, kapalı olan açık olana "beni baskı altına alıyorsun ya da baska bir gerekçeyle karşı çıkamaz. bu eyalet sistemiyle çözülemez, tahammülle , tutarlı özgürlükçü bir çizgiyle çözülür. her tür giyinen diğerine saygı göstermelidir.

    Alıntıları Göster
    quote:

    Orjinalden alıntı: dasdasq


    quote:

    Orjinalden alıntı: Nihonjin


    -Şeriat rejiminde sokakta dahi türbansız gezemezsiniz.(Bu maddedeyse olay, kendinden başka kişilerin özgürlüğüne bir etkisi olduğu için doğru bir maddedir ama ben bununda başbakanında dediği gibi, eyalet sistemiyle çözülebileceğine inanıyorum.)


    bunun neresi doğru. buna doğru demek bugün ki türban yasağının tam zıttını kabullenmek demektir.aynı mantıktır. oysa modern bir toplumda , açık olan kapalı olana, kapalı olan açık olana "beni baskı altına alıyorsun ya da baska bir gerekçeyle karşı çıkamaz. bu eyalet sistemiyle çözülemez, tahammülle , tutarlı özgürlükçü bir çizgiyle çözülür. her tür giyinen diğerine saygı göstermelidir.


    Ben Türkiye'de böyle yapalım demiyorum,ben şeriat kurallarından bahsediyorum.Bir şeriat devletinde her müslümanın Kur'an-ı Kerim'de yazdığı şekilde giyinmesi gerekir.Bu tarz giyinmenin öğütlenmeside malum sebeplerden dolayıdır.Bu açıdan bakıldığında bu madde uygulanması gereken bi maddedir.Ama burda da yine insanları zorlayıcı bi tavır takınmak doğru değil,bu yüzden herkesin istediği ortama yakın ortamlarda yaşayabilmesini sağlamak için eyalet sistemi gereklidir.Şahsen içinden gelerek böyle giyen bi bayanla içinden gelmeyerek zorla giyen bi bayanı bi bakışta ayırt etmek isterim,ki kimsenin de aksini düşüneceğini sanmıyorum.
    _____________________________
    SHOGUN




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Viveca

    Herkes kendi menfaatine göre demokrat bu ülkede. Demokrasi de laiklik de yok.

    Alıntıları Göster
    Laikliğe en fazla ihtiyacı olanlar, samimi dindarlardır.
    _____________________________

    Nuh Baba

    -------------------
    Zaman hep aynıdır, Geçen Biziz...
  • quote:

    Orijinalden alıntı: kaotika

    quote:

    Orjinalden alıntı: mustafa_ogr

    Özgürlük, başkalarının hukukuna dokunmadığı sürece özgürlüktür. Kadınların açık saçıklıkta bulunması benim sokakta dolaşmamdan tutun da evde tv izlememe kadar engel koyuyor. Benim rahatça hareket etme hakkım elimden alınmış oluyor. Kim kimi daha çok kısıtlamış oluyor?


    Başka birisi çıksa "kot pantolon beni rahatsız ediyor". Başka birisi çıksa, kadınların yüzü beni tahrik ediyor, rahat gezemiyorum. Başka birisi çıksa, türban da benim göz zevkimi bozuyor.

    Demekki kişinin dış görünüşünü değiştirmek üzere kimsenin bu şekilde göz zevki özgürlüğü olamaz.

    Alıntıları Göster
    quote:

    Orjinalden alıntı: kaotika


    quote:

    Orjinalden alıntı: mustafa_ogr

    Özgürlük, başkalarının hukukuna dokunmadığı sürece özgürlüktür. Kadınların açık saçıklıkta bulunması benim sokakta dolaşmamdan tutun da evde tv izlememe kadar engel koyuyor. Benim rahatça hareket etme hakkım elimden alınmış oluyor. Kim kimi daha çok kısıtlamış oluyor?


    Başka birisi çıksa "kot pantolon beni rahatsız ediyor". Başka birisi çıksa, kadınların yüzü beni tahrik ediyor, rahat gezemiyorum. Başka birisi çıksa, türban da benim göz zevkimi bozuyor.

    Demekki kişinin dış görünüşünü değiştirmek üzere kimsenin bu şekilde göz zevki özgürlüğü olamaz.


    katılıyorum.bu nasıl özgürlük anlayışı. "engel koyuyor" ne demek. doğunun özgürlük kavrayışı da bir yere kadar demek ki.

    o zaman bölelim ülkeyi ikiye yarısı kapalı ve kadınlar evde olsun, diğer tarafta herkes açık. böyle mantık olabilir mi.

    özgürlük hiçkimseye diğeri üzerinde bir tasarruf hakkı tanımamalıdır. özellikle giyim konusunda. mesela ben de @mustafa oğr gibi düşünenler benim forum zevkimi bozuyor. ya da örneğin "gerici olduğu için beni boğuyor." "fena oluyorum" deyip , şikayetçi olabilir miyim.
    bu mudur özgürlük.
    madem öyle işe avrupa dan başlayın. dine fazlasıyla bağlı insanlar bi şekilde avrupa da yaşıyor işine gelince. madem rahatsız oluyorsun çıkmayacaksın dışarı. açık biri de rahatsızsa çıkmayacak.
    madem özgürlüğü bu kadar keyfi yorumluyor , kendisini evinde işyerinde özgür kılsın.

    sokakta birbirine tahammül etmeyi bilen insanlar yaşasın.
    _____________________________




  • 
Sayfa: önceki 7891011
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.