Yargıtay AYM’nin Can Atalay Kararını Tanımadı (4. sayfa)

ben olsam içeride tutup beslemem, kafasını koparırım demirtaş ın.

başka ülkede hele ki abd veya avrupa ülkelerinde olsa şimdi hangi çukurda çürüdüğü bile bilinmezdi.

aleni olarak iç savaş çağrısını kaç defa yaptığı belli olmayan bu adam yaşıyorsa akp sayesindedir. 80 lerin türkiyesinde olsaydı ortadan kaldırılırdı.

burada kalkıp hak hukuk diye ötüp duranların dünyadan haberi yok.

bütün dünya biliyor son seçimleri abd de trump kazandı. resmen alenen abd yi yöneten terör odakları adamın başkanlığını elinden aldılar. yakın zamanda abd de iç savaş çıkması çok olasıdır.

şimdi siz hangi hukuktan hangi dünyadan bahsediyorsunuz?

biz başka bir dünyada mı yaşıyoruz?

Aha Özbey reis. Endüstri devrimi demişken iki kağıt ver de yolumuzu bulalım  

Konuda yeterince muhalif yorum var. Ben bir de karşı argümanları merak ediyorum.  

Bu sebeple forumun siyaset üstadlarından @kerimcem bey i göreve davet ediyorum.

@kerimcan bey buyrun sahne sizin.

bu iş öyle 2 kağıtla olmaz. işte borsada batanlara bakın çoğunluğu parasını sadece 1-2 hisseye yatırdığı için batmıştır. borsada asla tüm parayı 1-2 hisseye yatırmamak gerek.

örnek şuan Türkiye de asla batmaz,onlara asla bir şey olmaz dediğimiz koç holding bile batabilir. yani tüm parayı kchol hissesine yatırmak dahi riskli

neden çünkü iktidar ile takışabilir Cem Uzan ın başına gelenler koç ailesinin başına da gelebilir. burası Türkiye ve iktidarda yarın sabah ne yapacağı belli olmayan kişiler tarafından yönetiliyoruz

Üstadım espiri yapmak istemiştim ben. Yine de zaman ayırıp finansal okuryazarlığa katkıda bulunan bir cevap verdiğiniz için teşekkür ederim.

Bu forum sizin gibi üyeler ile daha güzel.  

AYM hukuka aykırı karar vermemesi icap eder, zira Anayasa mahkemesi üyeleri son derece liyakatli, işinin ehli, toplumsal saygıyı kazanmış kişilerden oluşması gerekirdi. ama akp aym üyelerini dahi partizanca biat kültürüne göre seçtiği için bazen hukuki değil siyasal kararlar verebiliyor.

22 yıldır bu ülkeyi akp yönettiğine göre anyasa mahkemesi üyelerinin tamamını akp iktidarı atamıştır. yani içlerinde tek bir CHP li üye yoktur. buna rağmen kendi seçip atadıkları adamları dahi beğenmeyen giderek radikalleşen bir iktidar var karşımızda .

Söylediklerinize katılmakla beraber burada yaşanılan asıl sorunu gözden kaçırmamak gerekiyor.Bu da Anayasaya uyulmamasıdır.Mevcut anayasada yer aldığı şekilde anayasa mahkemesinin vermiş olduğu kararlar her kişiyi,kurumu ve mahkemeleri kapsar.İlgili anayasa maddesi bunu sorgulatmamış bile.Yani anayasa mahkemesinin vermiş olduğu kararları diğer yargı organları tanımayabilir şeklinde bir düzenleme yok.Yargıtay sanki böyle bir hak kendisine tanınmış gibi anayasa mahkemesinin vermiş olduğu kararı tanımıyor üstüne bu mahkeme kararını veren üyeler hakkında suç duyurusunda bulunuyor.Tam anlamıyla hukuk katliamı ile karşı karşıyayız.

Ek olarak Anayasa mahkemesinin vermiş olduğu kararlar beğenilmiyorsa bunun bir üstü AİHM'dir.Gerçi son yıllarda AİHM'ni de takan yok.Balık baştan kokar sözü boşuna söylenmemiş.2017'de seçim kanununa rağmen mühürsüz oyların geçerli sayılmasından beri Türkiye git gide hukuk devleti olma özelliğini yitiriyor.2017'de mühürsüz oyların geçerli sayılmasıyla başlayan süreç bugün Anayasa mahkemesinin vermiş olduğu kararı tanımamaya kadar varmış durumda...

İşin en tehlikeli yanı bundan sonra ülkedeki mahkeme dairelerinin vermiş olduğu mahkeme kararlarını hem mahkemelerin hem de kurumların karşılıklı olarak tanımama ve uymama ihtimalinin ortaya çıkması.

4. Madde, Fransız Anayasasından ithal edilmiş bir koruyucu maddedir. Fransız Anayasasında da "Hükümetin Cumhuriyet niteliği değişiklik konusu yapılamaz." denmektedir. (Madde 89)

Orada da bizler gibi zor bir Cumhuriyet kurulumu söz konusu olduğundan ötürü onlarda kendilerini garantiye almak istemişler ama bu maddeyi koymasalar da olurdu. Çünkü Fransa'da kimse rejim düşmanı değil ve "Önce bu maddeyi değiştirelim, sonra Cumhuriyeti yıkarız" gibi katakulliler onların aklına gelmiyor sadece bizim aklımıza geliyor. Çünkü toplumumuz ahlaksız. Olay tamamen toplumda bitiyor.

Sabahtır borsa düşüşte, kurumdaki beraber çalıştığım adam diyor ki "Bu Borsa neden düştü gene ya". Olaydan haberi bile yok. Anlattım. "Ee bu olay bu kadar önemli mi ki?" diyor. Haberi bile yok ben anlatmasam bilmeyecek. Bu kişi de lisansüstü eğitim almış, görece eğitimli bir insan. Kaldı ki Anadolu insanından bahsediyoruz :) Yukarıda birisi yazmış çok doğru "Adamın AYM'nin açılımının ne olduğundan bile haberi yoktur" diyor ben daha ileri gidiyorum bence Anayasa Mahkemesi diye bir şeyin varlığını bile bilmeyen milyonlarca insan yoksa ben adımı değiştiririm.

Bu ülke düzelmez. Ben ümidimi çoktan kestim. Biz gene bu öküz halkla çok iyi gelişmişiz. Normalde bu toplum kalitesiyle, bu halkın zekasıyla, Afganistan ayarında bir ülke olmamız gerekirdi. Allah Atatürk'ten razı olsun, eşek halka rağmen tepeden inme şeyleri getirmişte biraz insana benzetmiş memleketi.

AYM'nin geçmişi ülke gündemini belirleyecek kadar siyasallamasıyla Meşhurdur. Türkiye uzun yıllar Askeri vesayet altında kaldığı gibi yargıçlar rejimi dediğimiz Jüristokrasi 'den çok canı yanmış bir ülkedir. Erdoğan hükümetleri Bu 2 gücü kendi sınırlarına çekmiştir. AKP hükümeti dediğin halkın tercih ettiği meşru yönetimdir. Daha 10 gün öce Cumhuriyet'in100 ylının idrak ettik. Halkın tercih ettiği yönetim, meclis ve yargının içindeki üyeler tarafından seçim yoluyla yargıç seçmeyecek te, kim ve nasıl seçilecek güzel kardeşim...

Ha eğer Cumhuriyet rejimini , halk oylamasını, halkın tercihleriyle şekillenen yönetim sisteminin defolarını tartışalım dersen ona varım, baya tartışmalı meseleler. Ama elimizdeki sistem maalesef bu, yapacak bir şey yok..

Eskiden Jüristokrasi vardı diyorsun, buna gülerler. Türkiye'de en büyük Jüristokrasi örneği 16 Nisan 2017 tarihinde yaşanmıştır. Açık bir şekilde 298 Sayılı SEÇİMLERİN TEMEL HÜKÜMLERİ VE SEÇMEN KÜTÜKLERİ HAKKINDA KANUN'un 101. Maddesinde düzenmiş olan "Geçerli olmayan Oy Pusulaları" maddesinde, "mühürlenmemiş pusulalar geçersizdir" kanuni hükmü yok sayılmış ve bu oylar YSK tarafından geçerli sayılmıştır.

Bu o kadar önemli bir olaydır ki, ülkenin yönetim biçimi değişmiştir. Ve buna karar veren o dönemki YSK hukukçularıdır.

İşte Jüristokrasi tam olarak budur, bir avuç yargıçın, açık bir kanun hükmünü tanımaması ve bunun yerine kendi hükmünü koymasıdır. Bugünde aynı şey yaşanıyor. Hatta bugün sayılmayan şey anayasa hükmü.

Bu durumu aklayamazsınız, boşuna çabalamayın. Göz göre göre hukuk katlediliyor.

Sen ne diyorsun. Ne saçmalıyorsun. Anayasa Mahkemesi , Yargıtayın üst kurumu mu ?

5 yaşındaki çocuk bile iki yüksek yargı kurumu arasında bir ast-üst ilişkisi olmadığını bilir.

Nadirde olsa bu forumdan bilgi almak isteyen vatandaş olabilir. Belki yolunu şaşırıp bu çakma Einsteinların arasına düşer.

Ben özetini geçeyim karar size kalmış.

Yargıtayın tepkisi belli.

Bahse konu ilgili kişi yani

Can Atalay'ın, "Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar"a ilişkin Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 312. maddesi kapsamında hüküm giymiş ve karar Yargıtay tarafından onanmıştır.

Ama Anayasa Mahkemesi; Anayasa Madde 14 ü kafasına göre yorumlayıp daha doğrusu Yargıtayın madde 312 ye ceza alan hüküm giyen şahsın Anayasa Madde 14 'ü kapsamadığını yorumlayarak hak ihlali olduğuna karar veriyor.

Madde 14 – (Değişik: 3/10/2001-4709/3 md.)

Anayasada yer alan hak ve hürriyetlerden hiçbiri, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve insan haklarına dayanan demokratik ve lâik Cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler biçiminde kullanılamaz.

Anayasa hükümlerinden hiçbiri, Devlete veya kişilere, Anayasayla tanınan temel hak ve hürriyetlerin yok edilmesini veya Anayasada belirtilenden daha geniş şekilde sınırlandırılmasını amaçlayan bir faaliyette bulunmayı mümkün kılacak şekilde yorumlanamaz.

Bu hükümlere aykırı faaliyette bulunanlar hakkında uygulanacak müeyyideler, kanunla düzenlenir.

Böyle saçma bir şey olabilir mi?

Okuma yazması olan herkes Yargıtayın haklı olduğunu anlar.

@Sinirli ve Süratli

1982 Anayasası aslında tam olarak söylediğin bir anayasa. Son derece kazuistiktir. Hatta bu yüzden eleştirilir, bir anayasanın böyle olmaması gereklidir, çok detaycı ve çok kısıtlayıcı olduğu söylenir. Aslında öyledir de gerçekten. Normalde ABD anayasası başta olmak üzere pek çok ülkenin anayasası bu kadar detaycı ve kuralcı değil. Hatta Birleşik Krallık'ta anayasa da yok, teamüller ve yargı içtihatlarıyla yönetiliyor.

Sorun anayasada değil, gayet yeterli bir anayasa mevcut. Sorun bu uygulanmıyor ve göz göre göre deliniyor hepsi bu. Anayasaya ve kanunlara harfiyen uyulsa tek bir sorun kalmaz ancak kurumlar başta olmak üzere kimse kanunlara veya anayasaya uymazsa başına bir şey gelmeyeceğini çok iyi bildiği için onlarda yazılı kağıt parçaları olarak etkisiz kalıyor. Toplumda ses çıkarmayınca olay bu noktaya geliyor.

Yoksa yarın bir anayasa yaparsın, dediğin gibi olsun, her şey kurala bağlansın, hiçbir açık verilmesin ama gene de bakış açısı yukarıdaki gibi olursa hiçbir etkisi olmayacaktır. Kanunlar ve kurallar, ancak onlara uyan bir toplumla şekillenir. Hiçbir kurala ve kanuna uymayan kurumlar, halklar olursa yazılı metinlerin hiçbir önemi yok.

Olacak gibi zaten ben bekliyorum. Aklı başında olan Ak Partili yetkililer de duruma tepki göstermeye başladılar. Twitter'dan bakabilirsiniz. Çünkü bu durumun dönüp dolaşıp kendilerine zarar verebileceğinin farkına vardılar. En geç 2-3 güne Erdoğan çıkıp Yargıtaya döşer boruyu.

Bu olayı MHP tertipliyor bu arada, Ak Parti değil. O yüzden Ak Parti rahatsız zaten. MHP oyuncak etti kullanıyor hükümeti, onlarda mecburiyetten seslerini çıkaramıyor.