Şimdi Ara

TÜRKÇE KARŞILIKLAR

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
27
Cevap
0
Favori
5.532
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • www.sinanoglu.net’in kullanılmasını yaygınlaştırmak istediği ve önerdiği bazı sözcükler.

    abone: sürdürümcü
    absürt saçma
    adapte: olmak uyarlanmak, uyum sağlamak
    agresif: saldırgan
    aksiyon: edim
    ambiyans: hava, ortam
    analiz: çözümleme
    anons etmek: duyurmak
    antipatik: sevimsiz, itici
    aranjör: düzenleyici
    asparagas: şişirme haber
    avans: öndelik
    bariyer: engel
    baz almak: taban, temel
    bodyguard: yakın koruma
    bye bye: hoşça kal, görüşmek izere
    catering: ağırlama, yemek hizmeti
    center: merkez, özek
    check etmek: denetlemek
    clickleme: tıklama
    cv: özgeçmiş
    data: veri
    dejenere: yoz
    deklare etmek: bildirmek
    depar: çıkış
    departman: bölüm
    depresyon: duygusal çöküntü
    distribütor: dağıtıcı
    dizayn: tasarım
    doküman: belge
    double team: çifte kıskaç
    download etmek: indirmek
    driver: sürücü
    dublaj: seslendirme
    efor: çaba
    ekipman: donanım
    ekstra: ek olarak
    elimine etmek: elemek
    e-mail: e-posta, ileti, ağ üstü ileti, ağ ileti
    empoze etmek: dayatmak
    enformasyon: bilgilendirme
    dezenformasyon: bilgi çarpıtma
    entegre: tümleşik
    entegre olmak: bütünleşmek
    entegre tesis: kurulu alan
    totaliter: bütüncül
    epikriz: çıkış özeti
    euro: avro
    exit: çıkış
    feedback: geribildirim
    finish: bitiş, varış
    final sınavı: sonuç sınavı, genel sınav
    full: tam, dolu
    full-time: tam gün
    high-tech: ileri teknoloji
    hit şarkı: gözde şarkı
    home page: ana sayfa, ana bet
    icetea: buzlu çay
    illegal: yasadışı
    imitasyon: öykünme
    izolasyon: yalıtım
    jenerasyon: nesil, kuşak
    kampüs: yerleşke
    karambol: karmaşa
    karizmatik: etkileyici
    komünikasyon: iletişim
    konsensüs: uzlaşım
    koordinasyon: eşgüdüm
    koordinatör: eşgüdüm sorumlusu, eşgüdümcü
    kriter: ölçüt
    lanse etmek: öne sürmek, sunmak
    laptop: dizüstü
    libero: son adam
    likidik: akışkanlık
    limit: uç
    link: ilişim
    mantalite: anlayış, zihniyet
    marjinal: sıra dışı, dizi dışı
    monopol: tekel
    monoton: tekdüze
    moratoryum: borç erteleme
    motive etmek: isteklendirmek
    network: bilişim ağı
    nick name: kullanıcı adı
    no-frost: karlanmaz
    non-stop: durmaksızın
    objektif: nesnel, tarafsız
    okey: peki, tamam, olur
    okeylemek: onaylamak
    online: çevrimiçi
    optimist: iyimser
    paradoks: çelişki
    partner: eş
    part-time: yarı zamanlı
    patent: buluş belgesi
    performans: başarım
    perspektif: bakış açısı
    pesimist: karamsar
    polemik: söz güreşi
    prezantabl: hoş görünüm
    prezantasyon: sunum
    print out: çıktı
    printer: basıcı
    writer: yazıcı
    prodüksiyon: yapım
    prodüktör: yapımcı
    proses: süreç
    provoke etmek: kışkırtmak
    reel: gerçek
    revize etmek: yenilemek
    sabote etmek: baltalamak
    security: güvenlik
    sempatik: sevimli
    sezon: dönence
    show: gösteri
    skor: sayı durumu, sonuç
    slayt: yansı
    spesiyal: özel
    sponsor: tasarı üstlenicisi
    spontane: kendiliğinden
    star: yıldız
    start almak: başlangıç almak
    timing (tayming): zamanlama
    trend: eğilim
    tripleks: üç katlı
    tsunami: depreşim
    upload: üzerine yüklenmek, üst yükleme
    versiyon: sürüm
    vize sınavı: ara sınav
    directory: dizin
    mortgage: tutulu satış
    astronot: gökmen, uzay adamı
    interaktif: etkileşimli
    hiperaktif: aşırı etkin, aşırı hırçın
    blog: ağ günlük
    portal: ana kapı
    internet: genel ağ
    mesaj: ileti
    elektron: eksicik
    pozitron: artıcık
    proton: önelcik
    nötron: ılıncık
    hidrojen: suteği
    oksijen: odteği
    karbon: kömürteği
    silisyum: kumteği
    kernel: çekirdek
    client: istemci
    edit: düzenle, yayımla
    editör: düzenleyici, yayımcı
    finalist: sonuca kalan
    final four: son dörtlü

    www.sinanoglu.net çalışmasıdır

    Arkadaşlar lütfen yabancı sözcükleri kullanmayalım ya da olabildiğince az kullanmaya çalışalım. "Saçmadır, olmaz, uymamış..." gibi sözleri kendi dilimizin değil yabancı dillerin kelimeleri için yakıştıralım.
    Saygılar...







  • güzel bir çalışma, yüreğine sağlık dostum.
  • Elimden geldiği kadar anlaşılabilir açık TÜRKÇE kelimeleri yazmaya, kullanmaya gayret ediyorum. Bu yazına sonsuz teşekkürler ediyorum..
  • Mesajım bulunmalı. Günlük hayatta kullandıklarımda yeniliğe gideceğim.
  • siz ne düşünüyorsunuz bilmiyorum fakat benim sinir olduğum bir durum var: ingilizce kelimeleri asıllarına uygun söylemeyince yani fonetik hatalardan sonra insanımızda bir alaydır başlıyor. elin ingilizi, fransızı, ispanyolu türkçe kelimeleri kendi dilinin fonetiğine uydurup söylemeye çalışırken biz liverpool ingilizcesiyle söylemeyeni küçümsüyoruz.
  • Bazılarına daha iyi karşılıklar bulunabilir, çok önemli konu bu, duyarlı olalım, duyarlı olmaya teşvik edelim.
  • Oktay Sinanoğlu'nun samimiyetine güvenim sonsuz ve çabası da takdire değer. Ancak bazı karşılık önerileri uygun değil. Örneğin, burada yok ancak, üniversite - evrenkent. Evrenkent literal olarak universe city demek ancak university sözcüğü bu kökten gelmiyor. Universitas adlı Latince sözcükten geliyor ve ne evrenle ne de kentle bir ilgisi var. Bir diğer mesele ise, karşılık olarak bulunan sözcüklerin Türkçeliği. Örneğin taraf Türkçe bir sözcük değil. İngiliz, Amerikan ya da Fransız değiliz ama Arap ya da Fars hiç değiliz.
  • Bugün konteyner kelimesine "doldurgaç" karşılığını buldum. Tutar mı bilmiyorum.
  • Katılıyorum.Bazı alışkanlıklarımız var sürekli o kelimeleri söyleyerek duyarak yetiştiğimiz için fakat bazı kelimeler ve bazı insanlarda var ki bilerek yarı yabancı yarı türkçe konuşarak kendilerince farklı olduklarını göstermeye çalışıyorlar.

    Örnek Mantalite. Türkçedeki tam karşılığı mantık demektir, mantığın söylenişide daha kolaydır. Yıllarca mantalite gibi bir sözcüğe alışkanlığımızda yok toplum olarak diğer bazı kullandığımız kelimelere nazaran. "Ben bu işin mantalitesini sevdim" ne demektir yahu!
    bir astronot kelimesi ile aynı değil bu , astronot alışkanlıktır söylerken özellikle söylenmiyor. Özellikle söyleyen insanları uyarıncada geri kafalı damgası yapıştırıyorlar...

    not: okuldan kalma bazı alışkanlıklarla türkçe karşılığı olan terimleri kasıt olmadan ingilizce yahut latince söylememeye dikkat etmeye çalışıyorum
  • Dile kelime girmeden bulunması lazım. Kelime girdikten sonra karşılık bulmanın anlamı yok.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: M

    Oktay Sinanoğlu'nun samimiyetine güvenim sonsuz ve çabası da takdire değer. Ancak bazı karşılık önerileri uygun değil. Örneğin, burada yok ancak, üniversite - evrenkent. Evrenkent literal olarak universe city demek ancak university sözcüğü bu kökten gelmiyor. Universitas adlı Latince sözcükten geliyor ve ne evrenle ne de kentle bir ilgisi var. Bir diğer mesele ise, karşılık olarak bulunan sözcüklerin Türkçeliği. Örneğin taraf Türkçe bir sözcük değil. İngiliz, Amerikan ya da Fransız değiliz ama Arap ya da Fars hiç değiliz.

    Size katılıyorum. Özellikle de "evrenkent" konusunda...

    Dediğiniz gibi, evrensel kent demek değil üniversite. Evrene ait, evrensel bir kurum gibi bir anlamı var. Ama zannedersem Oktay Sinanoğlu ya da çevresi bu kelimeyi, Türkçe duyarlılığı konusunda bir başlangıç niyetine hazırlamışlardır diye düşünüyorum.

    Ayrıca, benim tepkim ise, Türkçe'ye zaten giren kelime girmiş, mesela Televizyon diyelim, ya da helikopter, artık Türkçeleşmiş, değiştirmek gerçekten mantıksız. ama mesela yıllardır Türkçe'lerini kullandığımız kelimeler yerine özenti kesimin yabancı dildeki (çoğunlukla İngilizce tabii) karşılıklarını kullanmaları çok terbiyesizce, hatta kullanan kişiyi küçümsüyorum şahsen.


    Basit bir örnek; Neden Bilgisayar gibi bir kelime yerine kompüter diyelim ki. Neden indirmek yerine davnlod diyelim ki?




  • oksijen,hidrojen gibi element isimleri dışındaki kelimelere katılabilirim ancak element isimleri aynen kalmalıdır
  • Tekrar merhaba arkadaşlar!

    Türkçe'deki yabancı kökenli kelimeler ve bunların Türkçe karşılıkları ile ilgili Vikipedi'de bir konu buldum. Burada paylaşmak istedim.

    Kopyalayıp buraya yapıştırdım, fakat düzgün görüntüleyemiyorsanız en altta konunun linkini veriyorum, oradan da bakabilirsiniz.



    Başka dilden geçen sözcüklerin yenisiyle değiştirilme dizelgeleri

    Arapça kökenli alıntı sözcükler:

    Bu dizelgede, Osmanlı Türkçesi sözcükler, sözcüğün Türkçe'deki çağdaş yazımı (TDK tarafından önerildiği gibi) ve çağdaş Türkçe karşılığı verilmiştir.

    abes anlamsız, saçma, boş
    abıhayat bengisu, dirim suyu, ölümsüzlük suyu
    abide anıt
    abus 1) somurtkan 2) asık (yüz)
    acayip 1) şaşırtıcı, yadırgatıcı, şaşılan 2) şaşılıcak şey 3) olağan üstü
    ا جيليacele acele 1) tez, ivedi ** 2) tezelden, ivedilikle 3) ivedilik
    acemi toy, ustalaşmamış, beceriksiz
    aceze düşkünler
    acil ivedi
    aciz 1) güçsüzlük 2) beceriksizlik
    âciz 1) güçsüz 2) beceriksiz
    acul tez canlı, ivecen
    acuze kocakarı
    adabımuaşeret görgü
    عضله ˤaḍale adele kas
    adalet türe
    adap 1) töre 2) yol yordam
    adavet yağılık
    adet sayı
    âdet 1) görenek, töre 2) alışkı, alışkanlık 3) aybaşı
    âdeta neredeyse, bayağı, sanki
    adi 1) düşük nitelikli 2) aşağılık, bayağı 3) olağan, sıradan
    adil doğru, haktanır
    af 1) bağışlama 2) görevden alma
    afaki 1) gelişigüzel, amaçsız 2) nesnel
    afet 1) kıran, yıkım 2) çok güzel (kız,kadın)
    ˤaff etmek* affetmek 1) bağışlamak 2) görevden almak
    afiyet sağlık, esenlik
    ağyar yabancılar, eller
    ahbap arkadaş, tanış, biliş, gönüldeş
    ahdetmek ant içmek
    ahfat torunlar, soy
    ahir son
    ahit 1) antlaşma, sözleşme 2) ant 3) çağ
    ahize almaç
    ahkâm yargılar
    ahlak 1) töre, aktöre 2) alışkanlık
    ahmak beyinsiz, bön
    ahşap ağaç, tahta
    ahval durum, durumlar
    aidat 1) ödenti 2) kesenek
    aidiyet 1) ilişkinlik, değginlik 2) ilgi
    aile * aile ocak **
    ait ilgili, ilişkin, ilişik
    akabinde hemen sonra, ardından, ardı sıra
    akdetmek 1) (sözleşme, antlaşma) yapmak
    akıbet son
    aghl * akıl 1) us 2) bellek 3) öğüt
    akim kısır, verimsiz, sonuçsuz
    akis 1) yankı, tepki 2) yansı
    عقد ˤaqd akit sözleşme, bağıt
    aklıselim sağduyu
    akran yaşıt
    aksam bölümler
    aksi ters, geçimsiz
    aksülamel tepki
    âlâ 1) iyi, çok iyi 2) üstün
    alaimisema gökkuşağı, ebemkuşağı
    alaka ilgi, ilişki
    alamet belirti, iz
    alametifarika ayırtaç
    alelacele ivedilikle, çabucak, çarçabuk
    alelade sıradan, olağan
    alelusul 1) üstünkörü, gelişigüzel 2) yöntemine göre
    âlem 1) evren 2) eğlenti 3) el gün
    âlemşümul evrensel
    alenen açıkça, açıktan açığa
    aleni açık, ortada
    aleyh karşı, karşıt
    âli yüce, yüksek, ulu
    âmâ görmez, görme engelli
    amelî 1) uygulamalı 2) kılgısal
    ameliyat işlemce
    ameliye işlem
    عامل ˤâmil amil etken
    amir buyurucu, baş, buyurgan
    amiyane sıradan, bayağıca
    amme amme kamu
    amudufıkari omurga, belkemiği
    a'nane anane gelenek
    ananevi geleneksel
    ani 1) birden, ansızın 2) beklenmedik
    ani apansız
    araz 1) belirti 2) bulgu
    arazi 1) toprak 2) yer
    arbede çatışma
    ardiye yığımlık
    arıza aksaklık, bozukluk
    arife öngün
    arz (I) sunma, anlatma, bildirme
    arz (II) en, genişlik
    arz (III) yer, yeryüzü
    asabi sinirli, öfkeli
    asabiyet sinirlilik
    asalet soyluluk
    asap sinir, sinirler
    asarıatika eski yapıtlar
    asgari en az, en aşağı, en düşük, en alt
    asıl 1) kök, kaynak 2) gerçeklik 3) gerçek
    asıllı kökenli, uyruklu
    asılsız 1) dayanaksız 2) uydurma
    asır yüzyıl
    asi başkaldıran, dikbaşlı
    asil soylu
    asakir * asker sü, süer **
    asli birincil, köklü, baş
    asr * asır yüzyıl
    asri çağdaş, çağcıl
    âşık 1) tutkun, vurgun 2) ozan 3) sevgen
    aşiret oymak
    aşk sevgi, sevi
    atalet 1) tembellik, gevşeklik, uyuşukluk 2) dinginlik, durağanlık, süredurum
    ateh bunama, bunaklık
    atfen dayanarak, göre
    atıf 1) yöneltme, çevirme 2) gönderme
    atıl 1) işe yaramaz, iş görmez 2) süreduran
    ati gelecek
    avane yardakçılar, kafadarlar
    avdet dönüş
    ayan belli, açık
    ayan beyan apaçık, açık seçik, besbelli
    aynen olduğu gibi, tıpkı
    aynı 1) tıpkı, tıpkısı, özdeş
    ayni nesnesel
    ayniyet tıpkılık, özdeşlik
    ayyaş içkici
    ayyuka çıkmak 1) göklere çıkmak, yükselmek 2) yayılmak
    aza üye
    azamet 1) ululuk 2) çalım, kurum
    azami en çok, en üst, en büyük, en yüksek
    azap ezinç
    azil görevden alma
    azimet gidiş
    badire dar geçit, dar boğaz, sıkıntı
    bahir deniz
    bahis 1) konu 2) söz
    bakaya kalıntı
    baki 1) artan, kalan 2) kalımlı, ölümsüz
    bakir el değmemiş, işlenmemiş, bozulmamış, dokunulmamış
    bakire kız, kız oğlan kız, erden
    bakiye kalan, artan
    bakliye baklagil
    baliğ 1) erin 2) varan, bulan
    bani kuruce, kuran
    bap 1) kapı 2) bölüm 3) konu
    بارز bâriz * bariz açık, belirgin
    basiret sağgörü
    بسيط basîṭ * basit 1) yalın, yalınç 2) kolay 3) sıradan
    batıl boş, dayanaksız
    batıni içrek
    bayi 1) satıcı 2) satış yeri
    bazen kimi kez, arada, arada bir, ara sıra
    bazı * bazı 1) kimi 2) birtakım
    bedel 1) karşılık 2) tutar
    beden gövde
    bedir dolunay
    beis sakınca
    beka kalım
    bekâret erdenlik
    belahet alıklık
    belde kent
    belediye yerel yönetim
    beraat aklanma
    beyan söyleme, bildirme
    beyanat demeç
    beyanname *** bildirge, bildiri
    beyaz * beyaz ak
    beynelmilel uluslararası
    beyzi söbe, yumurtamsı
    bidayet başlama, başlangıç
    bihakkın adamakıllı, iyice
    bilaistisna ayrıksız
    bilakis tersine
    bilavasıta dolaysız, doğrudan
    bilcümle bütün
    bilfarz diyelim ki, sözgelişi
    bilfiil edimli olarak, doğrudan
    bilhassa özellikle
    bililtizam bile bile, isteyerek
    bilistifade yararlanarak
    bilmukabele 1) karşılıklı olarak 2) ben de, siz de
    bilumum bütün
    bina yapı
    binaen 1) -den dolayı, -den ötürü 2) dayanarak
    binaenaleyh dolayısıyla, bundan dolayı
    bittabi doğal olarak
    bizatihi kendisi, kendiliğinden
    bizzat kendisi, aracısız
    buhar buğu
    buhran 1) bunalım 2) (sayrılıkta) bunluk
    buhur tütsü
    burç dönence
    butlan geçersizlik, çürüklük
    buut 1) boyut 2) uzunluk
    bühtan kara çalma
    büluğ ergenlik
    bünye yapı
    camîa * camîa topluluk
    cebren cebren zorla
    celse * celse oturum
    ceninisakıt ceninisakıt düşük
    جنوب cenûb cenup güney
    ceraat ceraat irin
    جواب cevâb * cevap yanıt
    cihaz * cihaz aygıt
    cihet yön, yan
    civarı * civarı dolayları
    جمله cümle * cümle tümce
    دفعه defˤa *, کره kere * defa, kere kez
    daˤir * dair ilişkin
    daire * daire yuvarlak
    define * define gömü
    delil * delil kanıt
    دور devr * devir çağ
    دوره devre * devre dönem
    ابعاد ebˤâd * ebat boyut
    ابدى ebedî * ebedî sonsuz
    اجداد ecdâd ecdat ata
    اجل ecel * ecel ölüm
    edebiyyat * edebiyat yazın
    ehemmiyyet ehemmiyet önem
    elbise * elbise giysi
    emr * emir buyruk
    امنيت emniyyet * emniyet güvenlik
    اثر eser * eser yapıt
    اسير esîr * esir tutsak
    etraf * etraf ortalık
    اوراق evrâk * evrak belge
    اول evvel * evvel önce
    فعال faˤâl * faal etkin
    faiz * faiz ürem **, getiri
    fakir, fukara * fakir yoksul
    فن fenn *, علم ˤilm * fen, ilim bilim
    feyezan feyezan taşkın
    fırkat fırkat ayrılık
    fikr * fikir görüş
    فعل fiˤl * fiil eylem
    غرب garb garp batı
    غير gayr gayri olmayan, başka, dışı
    gıda * gıda besin
    hadise * hadise olay
    حافظه hâfıza * hafıza bellek
    hafif * hafif yeğni **
    حفريات hafriyyât hafriyat kazı
    حق hakk * hak pay
    حقيقت hakîkat * hakikat gerçek
    حاكم hâkim * hâkim yargıç
    حال hâl *, وضعيت vazˤiyet * hâl, vaziyet durum
    خليطه halîta halita alaşım
    haˤmile * hamile gebe
    خراب harâb * harap yıkık
    حرارت harâret * hararet ısı ¹, sıcaklık ²
    harekkat * hareket devinim **
    حرف harf * harf ses, imce **
    hasret * hasret özlem
    hassas * hassas duyarlı
    حشره haşere * haşere böcek
    خطا hatâ *, قصور kusûr * hata, kusur yanlış
    خاطره hâtıra * hatıra anı
    حيات hayât *, عمر ömr * hayat, ömür yaşam
    حيثيت haysiyyet * haysiyet saygınlık
    hazm * hazım sindirim
    هديه hediyye * hediye armağan
    حدت hiddet * hiddet kızgınlık, öfke
    hikâye * hikâye öykü
    خلاف hilâf hilaf karşıt
    his * his duygu
    خواجه hôca * hoca öğretmen
    hukuk * hukuk tüze **tüzük
    خصوص husûs * husus konu
    حضور huzûr * huzur dirlik **
    hucre * hücre göze **
    هجوم hücûm * hücum saldırı
    حرمت hürmet * hürmet saygı
    ısrar * ısrar üsteleme
    ابتدائی ibtidâ'î iptidai ilkel
    içtima içtima toplantı
    içtima içtima kavuşum
    içtimai içtimai toplumsal
    افتخار iftihâr * iftihar övünme
    ihtiras * ihtiras tutku
    ihtiyâc * ihtiyaç gereksinme ya da gereksinim
    اختيار ihtiyâr * ihtiyar yaşlı
    احتياط ihtiyât ihtiyat yedek
    iktibas iktibas alıntı
    ilave * ilave ek
    الهام ilhâm * ilham esin
    عمار ˤimâr * imar bayındırlık
    امكان imkân * imkân olanak
    imlâ * imla yazım
    imtihân imtihan sınav, yazılı
    imtiyâz * imtiyaz ayrıcalık
    inhisâr inhisar tekel
    insân * insan kul **
    intiba intiba izlenim
    intihal intihal aşırma
    irtifâˤ * irtifa yükseklik
    ارثی irsî * ırsi kalıtsal, kalıtımsal
    اسم ism * isim ad
    istirâhat * istirahat dinlenme
    استثناء istisnâ' * istisna aykırı
    iştigâl iştigal uğraş / uğraşı
    iştirâk * iştirak ortaklık
    izâh * izah açıklama
    izdivâc izdivaç evlilik
    kâbiliyet * kabiliyet yetenek / yeti
    kader * kader yazgı **
    qaffa * kafa baş
    kâfi * kâfi yeter
    كائنات kâ'inât * kâinat evren
    قلب kalb * kalp yürek
    kânûn * kanun yasa
    kanunuesasi kanunuesasi anayasa
    kâfiye * kafiye uyak
    كانون اول kânûn-ı evvel aralık
    كانون ثانی kânûn-ı sânî ocak
    كلمه kelime * kelime sözcük
    ghermez * kırmızı al
    kısm * kısım bölüm
    ketab * kitap betik **
    kufr * küfür sövme
    kuvvet * kuvvet güç ya da erk
    küre * küre yuvar
    لطيفه lâtîfe latife şaka
    لسان lisân * lisan dil
    لغات lûġat lügat sözlük
    لزوملو lüzûmlu * lüzumlu gerekli
    معاش maˤâş * maaş aylık
    maˤbed * mabet tapınak
    maddî * maddî özdeksel **
    mafsal mafsal eklem
    mağdûr * mağdur kıygın **
    maˤlubiyyat * mağlubiyet yenilgi
    mahfuz mahfuz saklı
    mahlûk * mahluk yaratık
    mahsûl * mahsul ürün
    mahsûs * mahsus özgü
    maksad *, gaye *, hedef * maksat, gaye, hedef amaç ya da erek
    maˤkûl * makul uygun, elverişli
    maˤnâ * mâna anlam
    manevî * manevî tinsel **
    مانع mâniˤ * mani engel
    مصرف masraf * masraf gider, harcama
    mavi * mavi gökçe **
    mecaz *, istiare mecaz iğretileme, eğretileme
    مجبور mecbûr * mecbur zorunlu
    مجهول mechûl * meçhul bilinmeyen
    madanni * medeni uygar
    madanniyyat * medeniyet uygarlık
    مفهوم mefhûm * mefhum kavram
    مکروه mekrûh * mekruh iğrenç
    meleke meleke alışkanlık
    melez * melez kırma
    مملکت memleket * memleket ülke
    مراسم merâsim * merasim tören
    مرثيه mersiye mersiye ağıt
    mesafe * mesafe uzaklık
    meselâ * mesela örneğin
    mesele * mesele sorun
    مسعود mesˤûd * mesut mutlu
    maˤsûliyyat * mesuliyet sorumluluk
    مشهور meşhûr * meşhur ünlü
    مشروبات meşrûbât * meşrubat içecek
    موقع mevkiˤ مكان mekân * mevki, mekân yer, konum
    ميدان meydân *, ساحه sâha meydan, saha alan
    ميل meyl * meyil eğim, eğilim
    mezar * mezar gömüt **
    mıntıka mıntıka bölge
    mısra * mısra dize
    mirâs * miras kalıt **
    مسافر misâfir * misafir konuk
    مثال misâl * misal örnek
    مسکين miskîn * miskin uyuşuk, mıymıntı
    معامله muˤâmele * muamele davranış
    معما muˤammâ muamma bilmece
    معاصر muˤâsır muasır çağdaş, güncel
    معاون muˤâvin * muavin yardımcı
    معجزه muˤcize * mucize tansık **
    mugaddii mugaddi besleyici
    mugalata mugalata yanıltmaca
    muganni, muganniye muganni,muganniye şarkıcı
    mugayeret mugayeret aykırılık
    mugayir mugayir aykırı
    mugber muğber küskün, gücenmiş, dargın
    muglak * muğlak çapraşık
    muhabere muhabere iletişim, iletişme
    muhaceret muhaceret göç
    muhacim muhacim saldıran, saldırıcı
    muhacir muhacir göçmen
    muhaddep muhaddep dış bükey
    muhafaza * muhafaza koruma
    muhafazakar * muhafazakar tutucu
    muhafız muhafız koruyucu
    muhakeme * muhakeme yargılama, uslamlama
    muddat * müddet süre
    محقق muhakkak* muhakkak kesin(likle)
    muhakkik muhakkik soruşturmacı
    muhal muhal olanaksız
    muhallaffat * muhalefet karşıtlık
    muhammen muhammen oranlanan, ön görülen
    muhammes muhammes beşgen
    muhammin muhammin ön gören
    محاربه muhârebe, حرب harb muharebe, harp savaş
    muharip muharip savaşçı
    muharrer muharrer yazılı, yazılmış
    muharrik muharrik kışkırtıcı, ayartıcı
    muharriş muharriş tırmalayan, irkilten
    muhassamat muhasamat çarpışma
    muhasara muhasara kuşatma
    muhasebe * muhasebe saymanlık
    muhasebeci * muhasebeci sayman
    muhassır muhasır kuşatan
    muhassala muhassala bileşke
    muhassas muhassas ayrılmış
    muhat muhat kuşatılmış
    muhavvil muhavvil dönüştüren
    muhavvile muhavvile dönüştürücü
    muhtemel muhtemel olası
    محتويات muhteviyyât muhteviyat içindekiler
    مقدس mukaddes mukaddes kutsal
    مقاوله mukâvele mukavele sözleşme
    منتظم muntazam * muntazam düzgün, düzenli
    مربع murabbaˤ murabba dördül
    murafaa murafaa duruşma
    معتدل muˤtedil mutedil ılım(lı)
    موفقيت muvaffakıyyet muvaffakiyet başarı
    مبالغه mübalâga mübalağa abartma
    مجادله mücâdele * mücadele çaba, uğraş
    mücerrit mücerrit soyut
    مدافعه müdâfaˤa müdafaa koruma
    مداخله müdâhale * müdahale karışma
    مدت müddet * müddet süre
    mudrike müdrike anlık
    mudrir müdrir sidik söktürücü
    muebbet * müebbet yaşam boyu, sonsuz
    mueccel müeccel ertelenmiş
    mueddep müeddep uslu
    muelleffat müellefat (yazılı) yapıt
    muellif, muharrir müellif, muharrir yazar
    muemmen müemmen sağlanmış
    muennes müennes dişil
    مؤسسه mu'essese müessese kurum
    muessif müessif üzücü
    muessir müessir dokunaklı
    muessis müessis kurucu
    mueyyide müeyyide yaptırım
    mufekkrireh müfekkire düşünce gücü
    muferrih müferrih iç açıcı
    mufrett müfret tekil
    muflis müflis batkın
    مهم mühim * mühim önemli
    مؤمن mü'min mümin inanan, inançlı
    مناسبت münâsebet * münasebet ilişki
    مراجعت mürâcaˤat müracaat başvuru
    mürekkeb mürekkep birleşmiş, birleşik
    murrettip mürettip dizgici
    مسابقه müsâbaka müsabaka karşılaşma
    مسامحه müsâmaha müsamaha hoşgörü
    musavi müsavi eşit
    مستهجن müstehcen * müstehcen uygunsuz
    مسوده müsvedde * müsvedde taslak
    muşabbih, mumassil müşabih, mümasil benzer
    muşşabbahat müşabehet benzerlik
    müşahhas müşahhas somut
    مشكل müşkül müşkül güç, güçlük, çetin **
    muşkul-pesend müşkülpesent güç beğenen, titiz
    muşrik müşrik çoktanrıcı
    müştak müştak türev
    muştehi müştehi istekli
    muşteki müşteki yakınan, sızlanan
    muştemilat müştemilat eklenti
    muşterek * müşterek ortak
    muştereken müştereken ortaklaşa
    muşteri * müşteri alıcı, alımcı
    mut'a müt'a geçici kazanç
    مطالعه mütâlâˤa mütalâa 1) okuma 2) düşünce 3) irdeleme
    متارکه mütâreke mütareke ateşkes, (silah) bıraışma
    muteaddit müteaddit çok, birçok
    muteaffin müteaffin kokuşuk, pis kokulu
    muteahhid * müteahhit üstenci, yüklenici
    muteahhidlik müteahhitlik üstencilik, yüklenicilik
    muteakiben müteakiben arkadan
    muteakib müteakip sonra, ardından
    mutealiye mütealiye deneyüstücülük
    muteallik müteallik ilişkin, ilgili
    muteammim müteammim yaygınlaşmış, genelleşmiş
    mutearife mütearife belit **
    mutebaki mütebaki kalan
    mutebasbıs mütebasbıs yaltakçı
    mutebeddil mütebeddil değişen, kararsız
    mutebessim mütebessim gülümseyen, güleç
    mutecanis mütecanis bağdaşık
    mutecasir mütecasir yeltenen
    mutecaviz mütecaviz saldırgan
    mutedeyyin mütedeyyin dindar
    muteessir müteessir üzüntülü
    mutefekkir mütefekkir düşünür
    متفرق müteferrik müteferrik dağınık
    mutehammil mütehammil dayanıklı
    muteharrik müteharrik devingen, oynar
    متخصص mütehassıs mütehassıs uzman
    muteşşebbis müteşebbis girişimci
    mütevâzî * mütevazi alçakgönüllü
    muteveffa müteveffa ölü, ölmüş
    muttefik * müttefik bağlaşık**
    muzayyadeh müzayede açık arttırma
    مزمن müzmin müzmin süreğen
    nadir *, ender * nadir, ender seyrek
    نغمه nağme nağme ezgi
    nafile * nafile boşuna
    نصيحت nasîhat * nasihat öğüt
    nâzır nazır bakan
    نفس nefes * nefes soluk
    nesiç nesiç doku
    nesl * nesil kuşak
    نتيجه netîce * netice sonuç
    nezif nezif kanama
    nısf nısıf yarı(m)
    نهايت nihâyet * nihayet son(unda)
    نكاح nikâh * nikâh düğün
    نسبت nisbet * nispet oran
    نطق nutk * nutuk söylev
    ragmen * rağmen karşın
    رأی re'y rey oy
    رئيس re'îs reis başkan
    ruh * ruh tin **
    rutûbet * rutubet yaşlık, ıslaklık
    رؤيا rü'ya * rüya düş
    sahil * sahil kıyı
    sahip * sahip iye **
    sahte * sahte düzmece
    samimî * samimi içten
    سطح sath satıh yüzey
    سياره sayyâre seyyare araba
    سبب sebeb * sebep neden
    safarat sefaret büyükelçilik
    سلامت selâmet selamet esenlik
    سما semâ sema gök
    سنه sene * sene yıl
    seviye * seviye düzey
    صحت sıhhat sıhhat sağlık
    sihr * sihir büyü
    صحبت sohbet * sohbet söyleşi
    سؤال su'âl sual soru
    صلح sulh sulh barış
    sunî suni yapay
    سکوت sükût sükût sessizlik
    sürˤat * sürat hız
    şâhid * şahit tanık
    şair * şair ozan
    شرق şark şark doğu
    şart * şart koşul
    şatafat(lı) şatafat(lı) gösteriş(li)
    şehir * şehir kent
    شمال şimâl şimal kuzey
    şuˤûr * şuur bilinç
    şübheli * şüpheli sanık
    tabaqqa * tabaka katman
    طبيعت ṭabîˤat * tabiat doğa
    طبيعى ṭabîˤî * tabii doğal
    taˤbîr, ifâde* tabir, ifade deyiş**
    tahlil * tahlil inceleme
    tahmin * tahmin kestirim**
    taˤkib* takip izlem**
    طلب ṭaleb * talep istek
    طلبه ṭalebe talebe öğrenci
    تعمير taˤmîr *, تعديلات taˤdîlât * tamir, tadilat onarım
    taraf * taraf yan
    taraftar * taraftar yandaş
    tarih * tarih günay **
    tasallut tasallut sarkıntılık
    tasavvur tasavvur canlandırma, tasarı
    tasdîk * tasdik onay
    tashîh tashih düzeltme
    تصوير tasvîr * tasvir betimleme
    طياره tayyâre tayyare uçak
    توصيه tavsiye * tavsiye salık
    تعادل teˤâdül teadül denklik
    تعامل teˤâmül teamül 1) yapılageliş 2) tepkime, davranış
    tebessüm tebessüm gülümseme
    تبديل tebdîl tebdil değişiklik
    تبريك tebrîk * tebrik kutlama
    تجلى tecellî tecelli belirme
    تجسم tecessüm tecessüm görünme
    tecrübe * tecrübe deneyim
    techîzât * teçhizat donanım
    tedavi * tedavi sağaltım **
    tedbîr * tedbir önlem
    te'essür teessür üzüntü
    teferruat teferruat ayrıntı
    تكامل tekâmül tekamül evrim, gelişim, gelişme, olgunlaşma
    تقاعد tekaˤüd tekaüt emeklilik
    tekeffül tekeffül yükümlenme
    تكليف teklîf * teklif öneri
    tekrar * tekrar yine
    تلاش telâş * telaş tasa, kaygı
    tenâsüb tenasüp uyum
    تنبيه tenbîh * tembih uyarı
    tercîh etmek * tercih etmek yeğlemek
    tercüme * tercüme çeviri
    terreddut * tereddüt duraksama
    tertip * tertip düzen
    tesir * tesir etki
    teselli * teselli avunma
    teşhis * teşhis tanı
    تشرين اول teşrîn-i evvel ekim
    تشرين ثانی teşrîn-i sânî kasım
    teşvik * teşvik özendirme, kışkırtma
    usûl * usul yöntem
    unvan * unvan san
    uslup * üslup biçem
    vaˤd * vaat söz
    vakˤâ * vaka olay
    vakûr vakur ağırbaşlı
    vasf * vasıf nitelik
    vasıta vasıta araç
    vâsi vâsi engin
    vatan * vatan yurt
    vatandaş * vatandaş yurtdaş
    vaz geçmek * vazgeçmek caymak
    وضيفه vazîfe * vazife görev
    ve * ve ile
    vehm vehim kuruntu
    vilâyet* vilayet il
    tefsîr * tefsir yorum
    ضمير zamîr * zamir adıl
    zaviye zaviye açı

    * Yeni Türkçe karşılıklarıyla birlikte günümüzde de çağdaş Türkçe'de kullanılmakta olan eski sözcükler.
    ** Eski sözcükler kadar sıkça kullanılmayan yeni sözcükler.
    *** Sözcükler Arapça ile Farsça birleşimidir.

    Farsça kökenli alıntı sözcükler:


    Bu listede Farsça kökenli sözcüklerin Osmanlı Türkçesindeki yazılışları, Türkçedeki günümüz yazılışları ve Öz Türkçe karşılıkları yer almaktadır.
    Günümüzde birçok Farsça sözcük çağdaş Türkçe içerisinde kullanılmaktadır. Öyle ki, Türkçede 1,500 adet Farsça kökenli sözcüğün bulunduğu bilinmektedir. Ancak bu sözcüklerin birçoğunun Arapça kökenli sözcüklerden farklı olarak Türk Dil Kurumu tarafından önerilen birer Türkçe karşılığı bulunmamaktadır. Türk Dil Kurumu da geçmiş süreç içinde Farsça kökenli sözcüklerin Türkçe içine kalıcı olarak işlediğini öne sürerek daha çok Arapça kökenli sözcükleri Türkçeleştirme yoluna gitmiştir. Öyle ki tarihsel süreç içinde Arap kültürü ve dili, Türkler tarafından daha yabancı olarak karşılanmıştır. Aslen Türkçe sözcüklerin Farsça yazılışları için kullanılan Osmanlı Türkçesi, buna karşılık Arapça ile daha uzak yazı sistemine sahipti.

    abdesthane ayakyolu
    agâh bilgili, uyanık, öngörülü
    aguş kucak
    ahenk uyum
    aheste yavaş, ağır
    alayiş gösteriş
    arzu istek, dilek
    arzuhâl** dilekçe
    asayiş güvenlik
    asude dingin, sessiz
    asuman gökyüzü
    aşikâr açık, besbelli, ortada
    aşina tanış, biliş 2) bilen, anlayan
    avare işsiz, aylak
    ayin kuttören
    azar paylama
    azat özgür bırakma
    bahane sözde neden, nedensi
    bahar ilkyaz
    bahş(etmek) eriştirmek, vermek
    bahşiş sevinmelik
    baht yazgı, yazı
    bahtiyar mutlu
    bahtsız karayazılı, karagünlü
    bahusus** özellikle, hele, üstelik
    becayiş (etmek) karşılıklı yer değiştirmek
    bedava** karşılıksız, emeksiz
    bedbaht mutsuz
    bedbin kötümser
    beddua** ilenç, ilenme, kargış
    behemehâl** kesinlikle, ne yapıp yapıp, her durumda
    beher her bir
    bende kul, köle
    beraber birlikte
    beraber(e kalmak) yenişememek
    berbat kötü, çok kötü
    berdevam** sürüp giden
    berduş başıboş
    bermutat** alışılageldiği gibi, alışıladığı gibi
    bertaraf** kaldırılmış, giderilmiş
    bet kötü, çirkin
    beter daha kötü
    beyhude boşuna, boş yere, yararsızca
    biçare umarsız
    bigâne 1) ilgisiz 2) yabancı
    bihaber** 1) salıksız 2) bilgisiz
    biperva 1) çekinmez, sakınmaz 2) korkusuz 3) çekinmeden, korkmadan
    birader 1) erkek kardeş 2) arkadaş
    bitap bitkin, yorgun (argın)
    bitaraf** yansız, yan tutmayan
    bizar bezmiş, bıkmış, tedirgin
    بوسه buse öpücük
    جنگ cenk savaş
    چابك çabuk ivedi *
    çare çözüm
    چهره çehre yüz
    چنبر çember yuvarlak
    çeşit tür
    çehar-yek çeyrek dörtte bir
    درد dert ağrı
    diğer öbür, öteki
    دشمن düşman yağı *
    اجنبى ecnebi el, yad *
    انديشه endişe kaygı
    گزيده güzide seçkin
    خسته hasta sayrı*
    هنوز henüz daha
    همان hemen çabucak
    kurnaz açıkgözlü
    مهتاب mehtap ay ışığı
    پاپوش pabuç ayakkabı
    روزگار rüzgâr yel
    ساده sade yalın
    سارخوش sarhoş esrik *
    سار ser baş
    serbest erkin *
    serseri başıboş
    سياه siyah kara
    بهار sonbahar güz
    taze yeni
    تنبل tembel haylaz
    ویران viran yıkık
    yaver yardımcı
    yeknesak tekdüze
    yekpâre yekpare bütün
    زهر zehir ağı *
    zengin varsıl *, varlıklı
    زور zor çetin *

    * Yeni sözcükler eski sözcükler kadar sıkça kullanılmamaktadır. ** Sözcükler Farsça ile Arapça birleşimidir.

    Fransızca kökenli alıntı sözcükler:

    Hellence veya Lâtince kökenli Fransızca sözcükler, Türkçeye 19. yüzyılda girmeye başladı. Özellikle Tanzimat Dönemi sonrasında bu oran artmaya başladı. Günümüzde yaklaşık 5,000


    Fransızca sözcük Türkçede yer almakta olup, çoğu günlük yaşamda kullanılmaktadır.

    aberasyon sapınç aberration
    ablatif çıkma durumu ablatif
    abone 1) sürdürümcü 2) sürdürüm abonné
    absorbe 1) emme 2) soğurma absorbé
    abstre soyut abstrait
    absürt saçma, usdışı absurde
    adaptasyon uyarlama adaptation
    adapte uyarlanmış adapté
    adaptör uyarlaç adapteur
    adenit akkan yangısı adénite
    adres bulunak adresse
    aerometre havaölçer aéromètre / η αερομετρία
    afazi söz yitimi aphasie / η αφασία
    aferist vurguncu, çıkarcı affairiste
    afiş ası affiche
    afişe açıklamak, açığa vurmak affiché
    afoni ses yitimi aphonie / η αφωνία
    aforizma özlüsöz, özsöz, özdeyiş aphonie / ο αφορισμός
    aglütinasyon kümeleşim agglutination
    agnosi tanısızlık agnosie / η αγνωσία
    agnostik bilinemezci agnostique ο/η/το αγνωστικ-/ός/ή/όν
    agorafobi alan korkusu agoraphobie / η αγοραφοβία
    agrafi yazma yitimi agraphie / η αγραφία
    agrandisman büyültme agrandissement
    ajan 1) görevli, aracı 2) gizli görevli, gizmen agent
    ajanda * andaç agenda
    ajur delikli işleme, gözenek ajour
    akont öndelik àcompte
    akort (çalgı için) düzen accord
    akromatopsi renkkörlüğü achromatopsie / η αχρωματοψία
    akrostiş adlama acrostiche / η ακροστοιχεία
    aks dingil axe
    aksan vurgu, söyleyiş accent
    akselerasyon ivme accélération
    akselerograf ivmeyazar accélérographe
    akselerometre ivmeölçer accéléromètre
    aksesuar * 1) eklenti 2) donatımlık accessoire
    aksiyom belit axiome / το αξίωμα
    aksiyon eylem action
    aksiyoner paydaş actionnaire
    aktif * 1) etkin, canlı 2) etkili, etken actif
    aktör (erkek) oyuncu acteur
    aktüel güncel actuel
    akustik 1) yankıbilim 2) yankı düzeni 3) yankılanım, sesdağılım acoustique / η ακουστική
    akuzatif belirtme durumu accusatif
    akü (akümülatör) akımtoplar accumulateur
    alafranga batılıca alla franca
    alaminüt çarçabuk, ayaküstü à la minute
    alarm tetikdur alarme
    alaturka doğuluca alla turca
    alegori yerine allégorie / η αλληγορία
    aleksi okuma yitimi alexie / η αλεξία
    alfabe abece alphabet / το αλφάβητων
    alivre dalında satış, önceden satış à livrer
    almanak yıllık almanach
    alpinizm dağcılık alpinisme
    alpinist dağcı alpiniste
    alternatif * 1) seçenek 2) almaşık 3) dalgalı alternatif
    alternatör dalgalı akım üreteci alternateur
    altimetre yükseklikölçer altimètre
    alturist özgeci, özgecil, elcil altruiste
    alturizm özgecilik, elcillik altruisme
    amatör özngen, özenci amateur
    ambalaj (yapmak) sarmak emballage
    ambale (olmak) 1) şaşkına dönmek 2) başı şişmek emballé
    ambargo engelleyim embargo
    amblem belirtke emblème / το έμβλημα
    ambulans cankurtaran (taşıt) ambulance
    amenajman düzenleyim aménagement
    amfibi yüzergezer amphibie / το αμφίβιων
    amnezi bellek yitimi amnésie
    amoral aktöredışı, töredışı amoral
    amortisman sönüm amortissement
    amortisör yumuşatmalık amortisseur
    amplifikatör yükselteç amplificateur
    ampirizm deneycilik empirisme
    anabolizma özümleme anabolisme
    anakronik çağaşımsal anachronique / αναχρονικό
    anakronizm çağaşım anachronisme / ο αναχρονισμός
    analitik 1) çözümleyici 2) çözümsel, çözümlemeli analytique / αναλυτικ-ός/ή/όν
    analiz * çözümleme analyse / η ανάλυσις
    analjezi acı yitimi, ağrı yitimi analgésie / η αναλγησία
    analjezik ağrıkesici analgésique / αναλγητικ-ός/ή/όν
    analoji 1) benzeşim, benzeme 2) örnekseme 3) andırışma analogie / η αναλογία
    anarşi 1) başsızlık 2) kargaşa anarchie /η αναρχία
    anarşik kargaşalı, karışık anarchique / άναρχος αναρχικός
    anarşist 1) baştanımaz 2) kargaşacı anarchiste / ο αναρχικός
    anatomi 1) gövde yapısı 2) gövdebilim 3) içyapı anatomie / η ανατομία
    ançüez balık ezmesi anchois
    anemi kansızlık anémie / η αναιμία
    anestezi uyuşturma anesthésie / η αναισθησία
    anestezik uyuşturucu, duyumsuzlaştırıcı, bayıltıcı anesthésique / αναισθητικ-ός/ή/όν
    angaje bağımlı, bağlanmış engagé
    angajman bağlantı engagement
    animizm canlıcılık animisme / ο ανιμισμός
    anjin boğaz yangısı angine
    anket soruşturma, sormaca enquête
    anketör soruşturman enquêteur
    anomali sapıklık, sapaklık anomalie / η ανομαλία
    anonim adsız anonyme / η ανωνυμία
    anons (sesli) duyuru annonce
    anormal 1) olağandışı, dengesiz 2) sapık anormal / ανόμαλ-ος/η/ον
    anot artıuç anode
    ansiklopedi bilgilik encyclopédie / η εγκυκλοπαίδια
    antant antlaşma entente
    anten duyarga antenne
    anterit incebağırsak yangısı entérite
    antet başlık en-tête
    antik ilkçağ işi antique
    antikor karşınözdek anticorps
    antipati sevimsizlik, soğukluk, karşıtduyu antipathie / η αντιπάθεια
    antitez karşısav antithèse / η αντίθεση
    antoloji seçki anthologie / η ανθολογία
    antre giriş entrée
    antrenman 1) çalışım 2) alıştırma entraïnement
    antrenör çalıştırıcı entraîneur
    antrparantez ayraç içinde, ayrıca, sırası gelmişken entre parenthèses
    anyon eksin anion
    apandisit körbağırsak yangısı appendicite
    apel çağrım appel
    aperitif açar apéritif
    apolet omuzluk épaulette
    apraksi işlev yitimi apraxie / η απραξία
    apriori önsel à priori
    apse irinlenme, yangı, irinşiş abcès
    arabesk 1) arap müziği 2) girişik bezeme arabesque
    aranje (etmek) düzenlemek, uyarlamak arrangé
    aranjman düzenlemek arrangement
    arazöz yersular arroseuse
    areometre sıvıölçer aréomètre
    aristokrasi soyluerki aristocratie / η αριστοκρατία
    aristokrat beysoylu, soylu aristocrate
    aritmetik 1) sayıbilim, sayıbilgisi 2) sayıbilimsel, sayıbilgisel arithmétique
    arkaik eskil archaïque / αρχαϊκ-ός/ή/όν
    arkaizm 1) aşnılık, eskillik 2) çağaşım archaïsme / ο αρχαϊσμός
    arkeolog kazıbilimci archéologue / ο αρχαιολόγος
    arkeoloji kazıbilim archéologie / η αρχαιολογία
    armatür donatı armature
    armoni uyum harmonie / η αρμονία
    arşiv belgelik archives/ το αρχείων
    arter 1) atardamar 2) anayol artère / η αρτηρία
    arterit atardamar bozukluğu artérite / η αρτηρήτις
    artist 1) sanatçı 2) oyuncu artiste
    asansör inerçıkar ascenseur
    asimetri bakışımsızlık asymétrie / η ασυμμετρία
    asimetrik bakışımsız asymétrique / ασυμμετρικ-ός/ή/όν
    asimilasyon 1) özümleme 2) benzeşme assimilation
    asistan yardımcı assistant
    aspiratör emmeç aspirateur
    astronomi * gökbilim astronomie / η αστρονομία
    astronot uzayadamı astronaute / ο αστροναύτης
    atak 1) atılım, akın 2) saldırı attaque
    atavizm atacılık atavisme
    ateizm tanrıtanımazlık athéisme / ο αθεϊσμός
    atlet yarışımcı athlète / ο αθλητής
    atletizm yarışımcılık athlétisme / ο αθλητισμός
    atölye işlik atelier
    avangart öncü avant-garde
    avanproje öntasarı avant-projet
    avans öndelik avance
    avantaj * 1) çıkar, yarar 2) üstünlük avantage
    averaj ortalama average
    avukat savunman avocat
    bagaj 1) yük, denk 2) yük yeri bagage
    baget çubuk baguette
    balans denge balance
    balast kırmataş ballast
    balistik atışbilim balistique
    bandaj 1) sargı 2) kayış bandage
    bank sıra banc
    banliyö dolaylık, çevre, yörekent banlieue
    baraj 1) su bendi 2) büğet, bağlağı 3) engel barrage
    barisfer ağıryuvar barysphère / η βαρυσφαίρα
    bariyer engel barrière
    barometre basınçölçer baromètre / το βαρόμετρο
    batonsale tuzluçubuk bâton salé
    bej sazrengi beige
    betoniyer karmaç bétonnière
    biblo süslük bibelot
    bigudi sarmaç, kıvırtmaç bigoudi
    bisiklet çiftteker bicyclette
    biyografi özgeçmiş, yaşamöyküsü biographie
    biyoloji yaşambilim, dirimbilim biologie
    biyonik 1) dirimkurgu 2) dirimkurgusal bionique
    biyosfer dirimyuvar biosphère
    blokaj 1) bekletim 2) yığım blocage
    blöf kandırmaca, kurusıkı bluff
    bobin sarımlık bobine
    boks yumrukoyunu boxe
    bombardıman topa tutma bombardement
    bombe şişkinlik, kabarıklık bombé
    bonbon şekerleme bonbon
    bone başlık bonnet
    bonkör eliaçık, iyiliksever bon coeur
    bonservis iyi iş belgesi, iş başarı belgesi bon service
    botanik bitkibilim botanique / η βοτανική
    boykot direniş boycott
    brakisefal kısakafalı brachycéphale
    branş dal, kol branche
    bröve uzluk belgesi brevet
    brülör yakaç, yakmaç brûleur
    brüt kesintisiz brut
    bukle büklüm, kıvrım boucle
    buldozer yoldüzler, yoldüzer bulldozer
    bulvar genyol boulevard
    burjuva kentsoylu, kenter bourgeois
    burs öğrenimlik bourse
    done veri donnée
    detay * ayrıntı détail
    direk * doğrudan directe
    dikte * yazdırım dictée
    doktrin * öğreti doctrine
    doküman * belge document
    domestik evcil domestique
    dominant baskın dominant
    egzersiz * alıştırma exercice
    endemik * salgın endémique
    enerji * erke énergie
    enflamasyon * yangı inflammation
    enformasyon, enformatik * bilişim information, informatique
    enteresan * ilginç intéressant
    eritrosit alyuvar érythrocyte
    eksper* bilirkişi expert
    faks * belgeç, belgegeçer fax
    faktör * etken facteur
    filoloji dilbilim phylologie
    filtre * süzgeç filter
    fizyoloji * işlevbilim physiologie
    fonksiyon * işlev fonction
    fotokopi * tıpkıbasım photocopie
    garanti * güvence garantie
    global * küresel globale
    gramer dil bilgisi grammar
    grup * öbek groupe
    halüsinasyon * varsanı hallucination
    histoloji doku bilimi histologie
    homojen * bağdaşık homogenous
    illüzyon * yanılsama illusion
    istatistik * sayımlama statistiques
    izolasyon * yalıtım insulation
    kalite * nitelik qualité
    kampüs * yerleşke campus
    kapasite * sığa, kapsam capacité
    karakter * kişilik caractère
    kategori * ulam catégorie
    kompleks * karmaşık complexe
    komünikasyon * iletişim communication
    konsantrasyon * derişim concentration
    konsolidasyon * süreletme consolidation
    kontrol denetim contrôle
    kramp kasınç crampe
    kriter * ölçüt critères
    kronik * süreğen chronique
    lenf * akkan lymphe
    liste * dizelge liste
    lokosit akyuvar leucocyte
    medya * basın-yayın média
    mekanizma * düzenek mécanisme
    meridyen * boylam méridien
    mesaj, posta * ileti message
    metamorfoz * başkalaşım métamorphose
    metot * yöntem méthode
    monoton * tekdüze monotone
    moral * özgüç morale
    mutasyon * değişinim mutation
    normal * olağan normale
    numara * sayı nombre
    objektif * nesnel objectif
    organizasyon * düzenleme organisation
    orijinal * özgün original
    otorite * yetke autorité
    over yumurtalık ovaire
    paradoks * çelişki paradoxe
    pasif * edilgen passif
    performans * başarım performance
    plaj * kumsal plage
    plato * yayla plateau
    popüler, favori * gözde populaire, favori
    prensip * ilke principal
    prezantasyon sunum présentation
    primer birincil primer
    problem * sorun problème
    prodüktör yapımcı producteur
    program * izlence programme
    proje * tasarı projet
    prosedür * işlem, işleyiş procédure
    proses * süreç process
    provokasyon kışkırtma provocation
    radyoaktif * ışın etkin radioactive
    randıman * verim rendement
    rapor * yazanak rapport
    rejisör yönetmen régisseur
    resesif çekinik récessif
    restoran * aşevi restaurant
    rezistans direnç résistance
    sekunder * ikincil secondaire
    sekreter * yazman secrétaire
    sembol * simge symbole
    semptom * belirti symptôme
    sentez * bireşim synthèse
    sistem * dizge système
    simülasyon * öğrence simulation
    solüsyon çözelti solution
    spesifik özgül spécifique
    spesiyal özel spécial
    standart * ölçün standard
    statik * duruk statique
    statü * durum statut
    subjektif * öznel subjectif
    teori * kuram théorie
    testis * erbezi testicle
    trotu[v]ar kaldırım trottoir
    tümör * ur tumeur
    versiyon * sürüm version
    viraj * dönemeç virage
    ultrason * yansılanım ultrason


    * Bu sözcüklerin hem Fransızca, hem Türkçe karşılıkları çeşitli yerlerde kullanılmaktadır.

    Diğer diller kökenli alıntı sözcükler:

    abluka kuşatım, kuşatma, çevirge İtalyanca abloco
    aforoz toplumdışılama Hellence ο αφορισμός
    akut iveğen Almanca akut
    anahtar açkı, açar Hellence το ανοιχτήρι
    angarya yüklenti Hellence η αγγαρεία
    antifriz donmaönler İngilizce antifreeze
    aposteriori sonsal Latince
    aysberg buzdağı İngilizce iceberg
    banyo 1) yunak 2) yıkanma 3) yıkama İtalyanca bagno
    bek savunucu İngilizce back
    biblografya kaynakça Hellence η βιβλιογραφία
    bilanço dengelem İtalyanca bilancio
    bravo yaşa! İtalyanca bravo
    brifing 1) özetleyim, özetlem 2) bilgilendirme İngilizce briefing
    download indirme İngilizce download
    endoskopi * içgörüm Hellence η ενδοσκόπηση
    fenomen * olgu Hellence το φαινόμενο
    fetüs * dölüt Latince FETVS
    genetik * kalıtım (bilimi) Hellence η γενετική
    hegemonya boyunduruk Hellence η ηγεμονία
    internet * genel ağ İngilizce internet
    kompüter bilgisayar İngilizce computer
    konsonant ünsüz Almanca Konsonant
    kundura * ayakkabı İtalyanca
    otoban * otoyol Almanca Autobahn
    parallel * enlem, koşut Hellence παράλληλ-ος,-η,-ον
    parazit * asalak Hellence το παράσιτων
    printer yazıcı İngilizce printer
    rate sıçan Almanca Ratte
    sendrom * belirgi Hellence το σύνδρομο
    update güncelleme İngilizce update
    uptake tutulum İngilizce uptake
    vokal * ünlü Almanca Vokal

    * Bugünkü Türkçe karşılıkları ile birlikte kullanılan sözcükler.


    http://tr.wikipedia.org/wiki/T%C3%BCrk%C3%A7edeki_yabanc%C4%B1_k%C3%B6kenli_s%C3%B6zc%C3%BCklerin_T%C3%BCrk%C3%A7e_kar%C5%9F%C4%B1l%C4%B1klar%C4%B1




  • Var olan sözcüklerin Türkçelerinin yerleşmesi, sözcüklerin başarımlarına bağlı oluyor çoğu zaman.
    Örneğin, bildiğim kadarıyla bilgisayar gelmeden önce "kompüter" kullanılıyormuş Türkiye'de. Hatta örnek buldum şu anda:

     TÜRKÇE KARŞILIKLAR


    Elektronik beyin de okuduğum eski kitaplardan birinde geçiyordu ki burada da kullanılmış.

    Ancak bilgisayar harika bir sözcük. Bu yüzden yerleşmesi çok kolay olmuş. Televizyon için yanılmıyorsam izlenti var. Ancak bilgisayar kadar başarılı olmamış.
    Bu sözcüklerin tutması içn, yani yabancı sözcüklerden kurtulabilmemiz için, hepimizin bir şeyler yapması gerek. Devletin, hükümetin, sıradan vatandaşın, reklam ajanslarının, işletmecilerin... Ama yapılmıyor malesef, biz, bir avuç insan kendi çapımızda takılıyoruz.




  • Aslında sıralamada ilk önce Elektronik Beyin gelir, altta doğru ve iyi bir özeti var! Hikayesi de birçok kelime gibi. İlk önce Elektronik Beyin, bu çok yerde uzun zaman kullanıldı, sonra sağolsun " ingiliş spiking " " bilim insanlarımız " kompüter'i epeyce bir süre ayakta tumayı başardılar, ardından yakın geçmişte ve günümüzde bilgisayar bunları silip süpürdü, hem anlam olarak aslında varolanı iyi ifade ediyor ve hem de halk tarafından benimsenildi ve kullanıldı.
    Geçmişte biraz da zorlama bir şekilde yeni ve tuhaf kelimeler üretimi oldu TDK tarafından Türkçenin kurallarına uygun olarak ( aslında bunu anlarım, yani böyle bir kurumun olması olmamasından çok daha iyi her zaman için, özellikle eskinin Osmanlı'nın " aydın " kesiminin halk dilinden uzaklaşması ile Türkçe çok eksik kaldı ve boşluğunu Arapça-Farsça karışımı tuhaf bir dil ile ile doldurulmaya çalışılması da düpedüz anlaşılmamanın yolunu açtı ). Ama bu tuhaf kelimelerden birçoğuda zamanla halk tarafından benimsendiler ve kullanıldılar.

    http://tr.wikipedia.org/wiki/Elektronik_beyin




  • legal-illegal > yasal-yasal olmayan/yasaya aykırı
  • @M

    Kesinlikle.

    Biz sadece Türkçe karşılıklarla dalga geçiyoruz. Sonra da ""vay efendim nasıl bu yabancılar her alanda içimize girdi, vay şöyle vay böyle..." Biz kendimize ettik, onlar bir şey yapmadılar ki...

    Bu arada bir şey daha eklemek istiyorum, çok oturgaçlı götürgeç, nikotinsel tüttürgeç vb kelimelerin halk arasında bir espri değil de bunların gerçekten TDK tarafından uydurulduğunu düşünen maalesef çok şakşakçı milletimiz var.

    Acilen bu kötü izlenimin silinmesi gerekiyor toplumun kafasından.
  • Bu konuda hazır ilgili bir başlık açılmışken ben de şikayetçi olduğum bir olguya değinmek istiyorum, izninizle...
    Bazı akademisyenlerin yabancı dil sözcükleri çevirme konusunda son zamanlarda hiç hassas davranmaması.
    Bunun farklı nedenleri var, oraya girmeyeyim. Şimdi şöyle bir örnek vereyim.

    Mesela, biyoloji (canlı bilimi) benim hiç uzmanlık alanım değil. Fakat, geçenlerde Türkiye'de evrim kuramı ile ilgili
    bir akademik kongrede sunulan bildirilerin derlendiği bir kitabı aldım elime, okumaya başladım.
    Slogan gibi ünlem işaretli falan başlıklar mı ararsın, Wikipedia'dan kaynak gösteren profesörler mi ararsın, ne ararsan var kitapta.
    Neyse, bildirilerden birisinin başlığı "Evrimsel Genomiks". "Evolutionary genomics" sözcüğünü çevirmeye çalışmış.

    Ya arkadaş, batı mathematics der, biz matematik deriz. Batı aestetics der, biz estetik deriz, batı ethics der, biz etik deriz.
    Batının bu tür sözcüklerinin sonuna koyduğu "s" harfi, "alana ilişkin araştırmalar, çalışmalar vb" anlamına gelir.
    Biz Türkçe'de böyle bir şey kullanmayız. E bu kadarcık küçük bilgiyi bilmeyen kişinin yaptığı yabancı kaynak taramalarından
    ne beklenir? Evrimsel genom bilimi de, hatta çok daha iyisini yap, Evrime ilişkin genom araştırmaları de, evrimsel genomiks nedir?
    Sonra ne mi oluyor? Yanlış çeviriler önce öğrencilere, sonra onların da öğrencilerine derken...
    Bu çok basit bir örnek. Tonlarca var kardeşim.

    Daha bir saat önce bir şeyler okurken metinde "konuşma implikatürü" diye bir kavram gördüm. Konuşma implikatürü ne lan?
    Ne biçim bir akademisyensin sen? Bir İngiliz dil filozofu H. P. Hardy'nin ünlü "conversational implicature" kavramını çevirmeye çalışmış. Hesapta!...
    Ne diye seksi görünmeye çalışıyorsun, adam gibi iletişimsel ima veya iletişim iması diye çevirsene... Bunlar mı topluma ışık saçacak?

    Neyse. Şikayet ettiğim diğer konu da buydu... Şu sıra dil konusunda bir piyasadan, bir de
    (genellemiyorum, bazı diyorum) bazı akademisyenlerden şikayetçiyim arkadaş. İçimi dökeyim dedim..



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Lath.Crusader -- 6 Mayıs 2012; 21:39:21 >




  • takip
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Lath.Crusader

    Ne diye seksi görünmeye çalışıyorsun, adam gibi iletişimsel ima veya iletişim iması diye çevirsene...



    olayın özeti bu işte.

    siz yine sabırla okuyorsunuz, her halinizden belli. ben "subjektif ontoloji" şeklinde bir ibare gördüğüm an, kağıttan okuyorsam parçalara ayırıyorum. internetteysem bilgisayarı kapatıp kendimi dışarı atıyorum.

    tamam kimi kelimelerin, kimi kavramların karşılıklarını bulmak malesef biraz zor. geçenlerde başka bir konu altında paranoid_android arkadaşımız örneklemişti.
    ama öyle yazılarla karşılaşıyorum ki seksi olma çabası dışında aklıma başka bir ihtimal gelmiyor.




  • 
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.