Şimdi Ara

Sömürge Tarihi

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
24
Cevap
0
Favori
447
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Sömürge tarihinde Afrika ve Asya'nın kolonizasyonu hakkında ne düşünüyorsunuz?



  • Ne açıdan? Sosyolojik olarak mı, siyasi olarak mı, iktisadi olarak mı, yoksa ahlaken mi?

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • sarı çizmeli mehmet ağa sorusu..

    soru sormasını bilemezsen istediğin cevap için bekler durursun..
  • Her açıdan ya da ele almak istediğiniz açıdan yorumlayın. Hangisini istiyorsanız.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-ED4010EAB -- 29 Mart 2020; 18:41:0 >
  • Pancho Villa yi bitireyim bakacam..
  • “Bir devletin kendi sınırları dışında kalan genelde deniz aşırı toprakları askerî müdahale başta olmak üzere çeşitli yollarla ele geçirmesi ve orada hâkimiyet kurup yerli toplumlar üzerinde siyasî, iktisadî ve kültürel alanlarda üstünlük sağlayarak bunların her türlü imkânlarını kendi menfaati için yağmalaması” şeklinde tarif edilebilen sömürgecilik, Antikçağ’dan modern zamanlara kadar gelen bir süreç içinde farklı şekillerde uygulanmış ve uluslararası ilişkilerin en kapsamlı anlaşmazlık ve çatışma konularından biri haline dönüşerek insanlık tarihini utanç verici sayfalarla doldurmuştur. Tarzını ve görüntüsünü değiştirmiş olmakla birlikte günümüzde de devam eden sömürgeciliğin bütün yönleriyle sistemli bir şekilde uygulanması XVI. yüzyılın başlarına rastlamaktadır.
  • Habertakipcisi kullanıcısına yanıt
    sömürgecilik insanlığın komünal organizsyonuyla başlamış denebilir..

    yürütülmesi için yumuşak güç(din) sert güç silah kullanılmıştır.

    en az maliyetlisi din ile olmuştur.

    zira silahla yürütülen hiç bir sömürü bir kaç yy ılı geçemezken dinle yürütüleni binlerce yıldır devam etmektedir..

    din var oldukça da devam eder..
  • Sömürgecilik insanlığın en büyük utancıdır. Medeniyet adı altında kültürler ırklar yok edildi. Şehirler yağmalandı insanlar binlerce yıldır yaşadığı yerlerinden oldu.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: sething

    sömürgecilik insanlığın komünal organizsyonuyla başlamış denebilir..

    yürütülmesi için yumuşak güç(din) sert güç silah kullanılmıştır.

    en az maliyetlisi din ile olmuştur.

    zira silahla yürütülen hiç bir sömürü bir kaç yy ılı geçemezken dinle yürütüleni binlerce yıldır devam etmektedir..

    din var oldukça da devam eder..
    batılılar geldiklerinde ellerinde incil vardı, bizim elimizde topraklarimiz vardı. bize gözlerimizi kapayarak dua etmesini öğrettiler. gözümüzü açtığımızda bizim elimizde incil, onların elinde topraklarımız vardı

    jomo kenyatta

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • Sömürgecilik, kolonicilik, kolonyalizm ya da müstemlekecilik, genellikle bir devletin başka ulusları, devletleri, toplulukları, siyasal ve ekonomik egemenliği altına alarak yayılması veya yayılmayı istemesidir.

    Sömürgeciler genellikle sömürdükleri bölgelerin kaynaklarına, iş gücüne, pazarlarına el koyar ve aynı zamanda sömürgeleri altındaki halkın sosyo-kültürel, dinî değerlerine baskı uygularlar. Sömürgecilik ile emperyalizm kimi zaman birbirleri yerine kullanılan terimler olmakla birlikte emperyalizm, şekli olduğu kadar şekli olmayan alanlarda da kontrolün hakim gücün elinde bulunduğunu durumlarda kullanılmaktadır. Sömürgecilik terimi aynı zamanda bu sistemi meşrulaştırmak veya yaymak için kullanılan bir dizi inanca da işaret etmektedir, zira Sömürgeciler kendilerinin sömürdükleri insanlardan daha üstün olduklarına inanırlar. Sömürdükleri insanları gelişmemiş toplumlardan seçerler. Dünya bu sömürgecileri, gelişmemiş toplumları refaha kavuşturmak ve gelişmelerinde katkıda bulunmak amacıyla baskı altında tuttukları şeklinde algılar veya algılanması sağlanır. Bir bakıma iyimserlik havası estirilir. Sözde bilimsel teorilerle de desteklenmeye çalışılan bu tip inançlar daha çok 19. yüzyılda Avrupa'da yayılmış ve Avrupalıların tüm dünyada sömürgeci güç olarak yayılmasının da sözde meşru dayanağı olmuştur.




  • Başkası yapınca eleştiriyorsunuz da, unutmayın ki; Osmanlı da sömürge devletiydi, işgal edip vergiye bağlama şeklinde uygulamıştır.

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • İnsanlık kadar eski bir olay ve insalık var olduğu sürece devam edecek.
  • pruvap kullanıcısına yanıt
    Osmanlı'nın emparyalliğiyle Batı dünyası arasında sadece metot bakımından değil mantalite bakımından da çok büyük farklar var. Emperyalizm her daim sömürgecilikle eşleşmez. Evet Osmanlı bir emperyaldi fakat aradaki farkı anlamak lazım.

    15. asırdan sonra bir süre daha varlığını koruyan en büyük 3 emperyalist devlet: Britanya da, İspanya da, Osmanlı da çeşitli yerlerden toprakları kendi topraklarına katıp oralara kendi vatandaşını iskan ederek bir düzen kurma niyetinde. Farklara gelelim. Osmanlı'nın anlayışında bir koloni anlayışı yok. Devletin eriştiği en uç noktadaki kasabaya kadar her yer devletin mutlak ve mühim bir parçası. İskan ettiği Müslüman vatandaşlar oralara zengin olsun, yerel halkın işini elinden alsın, yerel halkın elinden aldığı topraklarda tarım yapsın diye değil topraklar İslamlaşsın, bir "birlikte yaşama" durumu olsun diye yapıldı. Bunun etik tartışması yapılabilir fakat durumun Batı'yla aynı olmadığı aşikar.

    Şimdi gelelim Batı dediğimiz hadiseye. Avrupa'nın sömürge çağının bakış açısından bu durumu analiz edersek Avrupalı devletler tarafından işgal edilen topraklar acınası, cahil, vahşi, hastalıklı bir haldedir. Gelişmiş Avrupa ve Hristiyan medeniyeti aslında o toprakları işgal ederek bu vahşilere nizam ve medeniyet getirmiştir. Bunları söylerken kaynaklarım kaşiflerin ve pioneerlerın günlükleri, anıları, raporları. Yerlileri öldürdükten, salgın hastalık yayıp sayılarını iyice kırdıktan falan sonra da bu topraklarda kurdukları kolonilere kendi vatandaşlarını yerleştirerek bölge ekonomisini tamamiyle domine ettiler. Siyasi olarak zaten kendine bağladığı topraklardaki bütün refahı da kendi vatandaşına aktardı.

    Yani bu iki örnek aynı şey değildir. Osmanlı emperyalizmini eleştirme yöntemi "Batı yapınca kötü de Osmanlı yapınca iyi mi" olamaz zira yapılan şey çok başka.




  • Çok karmaşık ve derin bir mevzu. Olumlu ve olumsuz tarafları var diyebiliriz. Görece olumlu tarafı Avrupa medeniyetini, bilim ve teknolojisini bu kıtalara taşıması, buradaki halkların modernleşme ve daha önce hiç görülmemiş şekilde genel yaşam standartlarını yükseltme macerasının temelini atması. Mesela Afrika ve Asya bu sayede diğer tıbbi ekollerden farklı şekilde tek gerçek tıp bilimi olarak gelişme gösteren Batı tıp ekolüyle tanışmış; Batı'daki kadar olmasa da, Afrikalı ve Asyalı halkların ortalama ömrü oldukça yükselmiştir. Ancak bunun dezavantajı da Batı bilim ve teknolojisi sayesinde hızla artan bir dünya nüfusu olmuştur ve bu nüfus Dünya'yı hem insanların hem de diğer canlıların aleyhinde olan olumsuz bir yönde değiştirmektedir, bknz: küresel ısınma, hızla kuruyan içilebilir su kaynakları, normalde vahşi doğada soyunu devam ettirebilecekken yok olan türler, denizlerin asidikleşmesi, yapay atık kirliliği, değişen deniz seviyeleri vs. Dahası modernizasyon ve modernite bir gecede gelmemiştir; Avrupa, medeniyetini keşif, ticaret, el koyma, katliam, emperyal dominasyon ve köleleştirme yoluyla bu kıtalara yaymış; Avrupalı ileri halklar medeniyetlerinin gelişmiş meyvelerini köleleştirdikleri yerlilerden yüzyıllarca mahrum da bırakmıştır. Avrupalılar yeni dünyalara bu dünyalarda yaşayanların bağışıklık bulundurmadığı yeni hastalıklar taşıyıp popülasyonları kırıp geçirmiş ayrıca kendileri de yerlilerden egzotik hastalıklar kapıp ölmüşlerdir. Bu kan, ateş, cinayet, kölelik, hastalık, korku, baskı, acımasızlık, siyasi veya askeri manevralar ve tuzaklar barındıran çok uzun soluklu bir serüvendir. Milyonlarca insanın hayatını kurtaran ve olumlu yönde etkileyen (bilimsel tıp, iyi beslenme, gelişmiş tarım, ileri şehirleşme vs) sonuçlara yol açtığı gibi arkasında milyonlarca ölü ve ızdıraplar çekmiş ruh bırakmıştır.

    Bonus Anekdotlar: Sömürgecilik ve kolonizasyon olmasaydı Amerika Birleşik Devletleri kurulmazdı, "Latin Amerika" diye bir yer olmazdı, Japonya gibi Uzakdoğu ülkeleri kendilerini Batı kültürüne entegre etmezdi. Mesela büyük doğa bilimci Charles Darwin'in gezilen coğrafyalarda belirli bir güvenlik ve konaklama imkanının bulunmasını gerektiren ünlü Beagle gezisinden ve gezisindeki sistematik / kapsamlı araştırmalarından söz edilemezdi.
    < Bu mesaj bir yönetici tarafından değiştirilmiştir >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Guest-1AB9A40D5

    Osmanlı'nın emparyalliğiyle Batı dünyası arasında sadece metot bakımından değil mantalite bakımından da çok büyük farklar var. Emperyalizm her daim sömürgecilikle eşleşmez. Evet Osmanlı bir emperyaldi fakat aradaki farkı anlamak lazım.

    15. asırdan sonra bir süre daha varlığını koruyan en büyük 3 emperyalist devlet: Britanya da, İspanya da, Osmanlı da çeşitli yerlerden toprakları kendi topraklarına katıp oralara kendi vatandaşını iskan ederek bir düzen kurma niyetinde. Farklara gelelim. Osmanlı'nın anlayışında bir koloni anlayışı yok. Devletin eriştiği en uç noktadaki kasabaya kadar her yer devletin mutlak ve mühim bir parçası. İskan ettiği Müslüman vatandaşlar oralara zengin olsun, yerel halkın işini elinden alsın, yerel halkın elinden aldığı topraklarda tarım yapsın diye değil topraklar İslamlaşsın, bir "birlikte yaşama" durumu olsun diye yapıldı. Bunun etik tartışması yapılabilir fakat durumun Batı'yla aynı olmadığı aşikar.

    Şimdi gelelim Batı dediğimiz hadiseye. Avrupa'nın sömürge çağının bakış açısından bu durumu analiz edersek Avrupalı devletler tarafından işgal edilen topraklar acınası, cahil, vahşi, hastalıklı bir haldedir. Gelişmiş Avrupa ve Hristiyan medeniyeti aslında o toprakları işgal ederek bu vahşilere nizam ve medeniyet getirmiştir. Bunları söylerken kaynaklarım kaşiflerin ve pioneerlerın günlükleri, anıları, raporları. Yerlileri öldürdükten, salgın hastalık yayıp sayılarını iyice kırdıktan falan sonra da bu topraklarda kurdukları kolonilere kendi vatandaşlarını yerleştirerek bölge ekonomisini tamamiyle domine ettiler. Siyasi olarak zaten kendine bağladığı topraklardaki bütün refahı da kendi vatandaşına aktardı.

    Yani bu iki örnek aynı şey değildir. Osmanlı emperyalizmini eleştirme yöntemi "Batı yapınca kötü de Osmanlı yapınca iyi mi" olamaz zira yapılan şey çok başka.
    Kolonyalizm'i savunacak halim yok ama gunumuz Britanya somurgesi olan Yeni Zelanda,Kanada,Avustralya,Singapur ve ABD gibi devletler varken hepsinin acınası olduğunu demek bana biraz yanlış geliyor.

    Tabi bunu derken Fransızlar,Italyanlar,Ispanyollar,Portekizliler,Almanlarin ve Ingilizlerin Afrika'da yaptiklarini gormezden gelmiyorum. Yaptiklari ortada cunku.

    Peki Balkan devletlerinin kendi bagimsizligi ilan etmesinden sonra durumlari iyi miydi yoksa kotu muydu? Cunku bu devletlerin durumu gunumuzde hic ic acici degil.(SSCB etkisi olmadan once)

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Nat Alianovna

    Çok karmaşık ve derin bir mevzu. Olumlu ve olumsuz tarafları var diyebiliriz. Görece olumlu tarafı Avrupa medeniyetini, bilim ve teknolojisini bu kıtalara taşıması, buradaki halkların modernleşme ve daha önce hiç görülmemiş şekilde genel yaşam standartlarını yükseltme macerasının temelini atması. Mesela Afrika ve Asya bu sayede diğer tıbbi ekollerden farklı şekilde tek gerçek tıp bilimi olarak gelişme gösteren Batı tıp ekolüyle tanışmış; Batı'daki kadar olmasa da, Afrikalı ve Asyalı halkların ortalama ömrü oldukça yükselmiştir. Ancak bunun dezavantajı da Batı bilim ve teknolojisi sayesinde hızla artan bir dünya nüfusu olmuştur ve bu nüfus Dünya'yı hem insanların hem de diğer canlıların aleyhinde olan olumsuz bir yönde değiştirmektedir, bknz: küresel ısınma, hızla kuruyan içilebilir su kaynakları, normalde vahşi doğada soyunu devam ettirebilecekken yok olan türler, denizlerin asidikleşmesi, yapay atık kirliliği, değişen deniz seviyeleri vs. Dahası modernizasyon ve modernite bir gecede gelmemiştir; Avrupa, medeniyetini keşif, ticaret, el koyma, katliam, emperyal dominasyon ve köleleştirme yoluyla bu kıtalara yaymış; Avrupalı ileri halklar medeniyetlerinin gelişmiş meyvelerini köleleştirdikleri yerlilerden yüzyıllarca mahrum da bırakmıştır. Avrupalılar yeni dünyalara bu dünyalarda yaşayanların bağışıklık bulundurmadığı yeni hastalıklar taşıyıp popülasyonları kırıp geçirmiş ayrıca kendileri de yerlilerden egzotik hastalıklar kapıp ölmüşlerdir. Bu kan, ateş, cinayet, kölelik, hastalık, korku, baskı, acımasızlık, siyasi veya askeri manevralar ve tuzaklar barındıran çok uzun soluklu bir serüvendir. Milyonlarca insanın hayatını kurtaran ve olumlu yönde etkileyen (bilimsel tıp, iyi beslenme, gelişmiş tarım, ileri şehirleşme vs) sonuçlara yol açtığı gibi arkasında milyonlarca ölü ve ızdıraplar çekmiş ruh bırakmıştır.

    Bonus Anekdotlar: Sömürgecilik ve kolonizasyon olmasaydı Amerika Birleşik Devletleri kurulmazdı, "Latin Amerika" diye bir yer olmazdı, Japonya gibi Uzakdoğu ülkeleri kendilerini Batı kültürüne entegre etmezdi. Mesela büyük doğa bilimci Charles Darwin'in gezilen coğrafyalarda belirli bir güvenlik ve konaklama imkanının bulunmasını gerektiren ünlü Beagle gezisinden ve gezisindeki sistematik / kapsamlı araştırmalarından söz edilemezdi.
    Japonya ne zaman Batı devletlerin sömürgesine uğradı? Bildiğim kadarıyla Hollandalılar ve Portekizliler orayada ayak bastılar tam bir siyasi üstünlük yoktu diye biliyorum.

    Latin Amerika'nin gunumuzde ki durumu da hic acici degil ki? Ispanyollar ve Portekizliler orayi fazlaca somurduler zaten. Insanlar o kadar asimile olmus ki Latin Amerika'da ispanyolca konusulmayan bir ulke bile yok.(ABD'nin guney eyaletlerinde de ispanyolca cokca konusuluyor)Bir Brezilya Brezilya Portekizcesi diye yeni bir dil dedi onun da portekizciden farki sadece aksansal olmasindan kaynaklaniyor.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Herattaa -- 26 Temmuz 2020; 19:2:23 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Herattaa

    Japonya ne zaman Batı devletlerin sömürgesine uğradı? Bildiğim kadarıyla Hollandalılar ve Portekizliler orayada ayak bastılar tam bir siyasi üstünlük yoktu diye biliyorum.

    Latin Amerika'nin gunumuzde ki durumu da hic acici degil ki? Ispanyollar ve Portekizliler orayi fazlaca somurduler zaten. Insanlar o kadar asimile olmus ki Latin Amerika'da ispanyolca konusulmayan bir ulke bile yok.(ABD'nin guney eyaletlerinde de ispanyolca cokca konusuluyor)Bir Brezilya Brezilya Portekizcesi diye yeni bir dil dedi onun da portekizciden farki sadece aksansal olmasindan kaynaklaniyor.

    Alıntıları Göster
    Japonlar Batılılara karşı adapte olmak ve Batı kültürünün başat unsurlarını ülkelerine entegre etmek zorunda kaldı aksi takdirde Japonya tıpkı Osmanlı Türkiyesi veya Qing Çini gibi yarı sömürgeye dönüşecekti. Onlar da Türkler ve Çinliler gibi bazı aşağılayıcı yenilgiler tadarak ve dış baskıya mağruz kalarak bir takım antlaşmalar imzalamak zorunda kalmışlardı. Eğer Batılı sömürgecilik yarışı ve sömürme hırsı olmasaydı Japonya'da Meiji Restorasyonu hiç gerçekleşmezdi.

    Latin Amerikan kültürünün evrimini bonus bilgi olarak paylaştım. Latin Amerika ülkelerinde insanlar - en azından alt orta sınıf ve onun üstü - eski Amerikan yerlilerinden çok daha yüksek yaşam standartlarına ve ömür beklentisine sahip. Eski zamanların kimi antik Amerikan şehirlerinde ve eski Amerikan kabilelerinde o denli korkunç koşullar hakimdi ki ancak Latin Amerika'nın varoşlarını sizin dediğiniz "hiç iç açıcı değil" kıyasına koyabiliyoruz hocam. Evet, bilim ve teknik ihracı açısından İspanyollarla Portekizlilerin İngilizler veya Fransızlar kadar sömürgelerine hayrı dokunmadı ama onların sonra kendilerine de çok hayrı olmadı. ABD İspanyolca konuşanlara da sahip güney eyaletlerinin ciddi bir kısmını 1846 - 48'de Meksika'yla yaptığı savaş ve Meksika'dan gelen göçmenler sayesinde elde etti. O eyaletlerden bazıları Meksika'ya aitti.




  • Karmaşık bi mesele açıkçası. Bana kalırsa bunu sadece sömürgecilik üzerinden okuyamayız. Singapur olayında sömürgeciliğin etkisi muhakkak var fakat bir de bağımsızlık sonrası yapılan atılımlar var.

    Öncelikle yeni zelanda, kanada, avustralya ve ABD gibi ülkelerin ekseriyeti koloni vatandaşıdır, yerli değildir. Yerli nüfus yok edildiği gibi zaman içinde baskın popülasyona karışarak eridi de. Bu koloni vatandaşları arasında bulunan iyi eğitimli müstemleke memurları, toprak sahipleri, atölye sahipleri pek ala kendi içlerinde üst sınıf dahi oluşturmuştur. Bu bir sömürge devletinin nihai hedefidir zaten. Kendi vatandaşlarına yeni bir refah kaynağı bulmak ister. Daha sonra gerçekleşen Amerikan Bağımsızlık Savaşı da otonom bir yapı olmak arzusunu çeken İngiliz asıllı bir Amerikan aristokrat sınıfın komuta kademesinde gerçekleşen bir ayaklanmaydı. Özetle ortada kalkınan bir yerli halk yok, tam aksine bir emperyalin isteyeceği gibi yeni topraklara yerleşip gelişen Avrupalı vatandaşlar var. Elbette daha sonra bu insanlar da Kıta Avrupası'ndabbağımsız yapılar kurmak istediler.

    Singapuru ayrı bir kenara koyuyorum. Öncelikle burası orijinli itibariyle direkt kraliyet kolonisi değildi. Bir süre Doğu Hindistan Şirketi'nin kontrolünde kaldı ki bir aktarma limanı ve ticaret cenneti haline gelmesi bu yüzdendir. Daha sonra monarşinin boyunduruğuna girdi ve şehrin demin bahsettiğim statüsüne dokunulmadı. Bölgeye sağlanan fayda eğer ki bir ticaret cenneti olmasıysa evet, ticaret cenneti ve finans merkezi haline geldi. Şüphesiz bu durum bölgeye epey fayda sağladı. Aynı zamanda tabi ki mutual bir ilişki, Büyük Britanya için de hayli kritikti Singapur. Fakat Singapur'un endüstriyel atılımı bağımsızlık sonrasıdır. Güneydoğu Asya'nın otoriter devlet modeli hızlı bir ekonomi planıyla kalkınmayı esas alır. Devlet çok ciddi rol oynar ekonomide. Sosyolojik olarak da kenetlenmeyi, bir kalkınma hedefine yoğunlaşıp bu uğurda çalışmayı iyi yapıyor bu coğrafyadaki halklar. Asya Kaplanlarının tamamında benzeri bir kendini adama gözlenebilir. İyi sınav veriyorlar kalkınma konusunda. Eğer Singapur yalnız kolonicilik sayesinde gelişti dersek bu bölgeye has rejimlerin ekonomi planlamasını yok saymış oluruz. Elbette tarihsel süreçte yaşanan her şey bir şeylerin tetikleyicisidir, Singapur da kolonicilikten olumlu anlamda faydalanan yerlerden biri. Fakat birçok faktörle beraber değerlendirmeli diye düşünüyorum.

    Edit: Balkan olayı zaten çok başka. Singapur endüstriyel bir imparatorluğun sömürgesiyken Balkanlar dönemin teknolojisinden nasiplenememiş Osmanlı toprağıydı. Balkanların sömürge olduğu kanaatinde değilim çünkü Anadolu'dan daha evvel Osmanlı hakimiyetine giren bir coğrafya burası.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-1AB9A40D5 -- 26 Temmuz 2020; 20:4:16 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Nat Alianovna

    Japonlar Batılılara karşı adapte olmak ve Batı kültürünün başat unsurlarını ülkelerine entegre etmek zorunda kaldı aksi takdirde Japonya tıpkı Osmanlı Türkiyesi veya Qing Çini gibi yarı sömürgeye dönüşecekti. Onlar da Türkler ve Çinliler gibi bazı aşağılayıcı yenilgiler tadarak ve dış baskıya mağruz kalarak bir takım antlaşmalar imzalamak zorunda kalmışlardı. Eğer Batılı sömürgecilik yarışı ve sömürme hırsı olmasaydı Japonya'da Meiji Restorasyonu hiç gerçekleşmezdi.

    Latin Amerikan kültürünün evrimini bonus bilgi olarak paylaştım. Latin Amerika ülkelerinde insanlar - en azından alt orta sınıf ve onun üstü - eski Amerikan yerlilerinden çok daha yüksek yaşam standartlarına ve ömür beklentisine sahip. Eski zamanların kimi antik Amerikan şehirlerinde ve eski Amerikan kabilelerinde o denli korkunç koşullar hakimdi ki ancak Latin Amerika'nın varoşlarını sizin dediğiniz "hiç iç açıcı değil" kıyasına koyabiliyoruz hocam. Evet, bilim ve teknik ihracı açısından İspanyollarla Portekizlilerin İngilizler veya Fransızlar kadar sömürgelerine hayrı dokunmadı ama onların sonra kendilerine de çok hayrı olmadı. ABD İspanyolca konuşanlara da sahip güney eyaletlerinin ciddi bir kısmını 1846 - 48'de Meksika'yla yaptığı savaş ve Meksika'dan gelen göçmenler sayesinde elde etti. O eyaletlerden bazıları Meksika'ya aitti.

    Alıntıları Göster
    Evet biliyorum o durumu(Meksika-ABD savasi) ama sadece Ispanyollarin nerelere kadar etkileri dokundugunu anlatmak istemistim. Sadece Louisana bolgesi(Bu da fransiz ve ispanyol kolonisi idi)Napolyon doneminde parayla ABD'lilere satildi.

    Tamam olabilir ama ABD hicbir zaman Latin Amerika'yi rahat birakmadi.Ispanyol zulumu bitince ABD zulumu basladi ve ABD Latin Amerika'nin patronu oldu.ABD bir rahat biraksaydi orayi buyuk ihtimalle kalkinip gunumuz bir 2.sinif ulkeleri olabilirlerdi. Goruyoruz ABD her olaya mudahil(Venezeula,Kolombiya,Haiti,Kuba). Yani Latin Amerika Avrupalilarin kesfinden beri rahat birakilmadi birakilmiyor.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Tamam olabilir ama ABD hicbir zaman Latin Amerika'yi rahat birakmadi.Ispanyol zulumu bitince ABD zulumu basladi ve ABD Latin Amerika'nin patronu oldu.ABD bir rahat biraksaydi orayi buyuk ihtimalle kalkinip gunumuz bir 2.sinif ulkeleri olabilirlerdi. Goruyoruz ABD her olaya mudahil(Venezeula,Kolombiya,Haiti,Kuba). Yani Latin Amerika Avrupalilarin kesfinden beri rahat birakilmadi birakilmiyor.


    Doğru söylüyorsun. ABD İspanyol ve Portekiz sömürgeciliği ile İngiliz ve Fransız girişimleri bir tarafa Latin Amerika ülkelerine son bir buçuk asırdır çok büyük zararlar vermiştir hala da bu ülkelere hiç rahat vermez. Özellikle Soğuk Savaş sırasında CIA ve askeri juntalar aracılığıyla ABD bu ülkelere çok zarar verdi.
    < Bu mesaj bir yönetici tarafından değiştirilmiştir >
  • 
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.