

DH Yönetici
Tarihinde Katıldı

Toplam: 18693 (Bu ay: 269)
Venedik'te Cinayet (A Haunting In Venice)
https://m.imdb.com/title/tt22687790//
Vizyona Giriş: 15 Eylül 2023 / Süre: 1s 44dk / Tür: Polisiye, Dram, Gerilim
Yönetmen: Kenneth Branagh
Senarist: Michael Green
Oyuncular: Kenneth Branagh, Tina Fey, Camille Cottin
Orijinal Adı: A Haunting in Venice
Özet
Venedik'te Cinayet, emekli olmasına rağmen kendisini bir anda gizemli bir cinayet vakasının içerisinde bulan dedektif Hercule Poirot'un hikayesini konu ediyor. Artık emekli olan ve dünyanın en güzel şehirlerinden olan Venedik’e giden dedektif Hercule Poirot, burada terkedilmiş, perili bir binada düzenlenen bir spiritüel seansa gönülsüzce katılır. Misafirlerden biri öldüğünde Poirot, katilin kim olduğunu ortaya çıkarmak için harekete geçer. Cinayeti araştırırken kendisini gölgeler ve sırlarla dolu karanlık bir dünyanın içerisinde bulan Poirot, cinayetin gizemini çözmeyi başarabilecek midir?
Film hakkında kendi kısa yorumum:
Standart süpernova lokasyon beklentilerine, parlaklık ve ömür örüntülerine ve açıklama modellerine tam uymayan çok daha parlak ancak çok daha kısa ömürlü bir geçici kozmik parıldama cinsinin - literatürde iki tane daha benzer olayın bulunduğunun keşfedilmesiyle beraber - üçüncüsü yakın zamanda gözlemlenmiş. Şimdi resmen çabuk soğuyan parıltılar (luminous fast coolers, LFCs) başlığı altında ele alınıyorlar ve süpernovalardan tamamen bağımsız bir astronomik olay olmaya adaylar. Araştırma grubuna göre bu tarz beklenmedik bir olayın - ki kozmik ölçekte çabucak sönümlenen muazzam güçte bir patlamadan söz ediyoruz - en olası izahı bir karadelikle bir yıldızın çarpışması. Yine de ekibe göre daha çok örnek, daha çok gözlem ve daha çok çalışma şart:
Alıntı
metni:We present the discovery and extensive follow-up of a remarkable fast-evolving optical transient, AT2022aedm, detected by the Asteroid Terrestrial impact Last Alert Survey (ATLAS). AT2022aedm exhibited a rise time of 9±1 days in the ATLAS o-band, reaching a luminous peak with Mg ≈ −22 mag. It faded by 2 magnitudes in g-band during the next 15 days. These timescales are consistent with other rapidly evolving transients, though the luminosity is extreme. Most surprisingly, the host galaxy is a massive elliptical with negligible current star formation. X-ray and radio observations rule out a relativistic AT2018cow-like explosion. A spectrum in the first few days after explosion showed short-lived He II emission resembling young core-collapse supernovae, but obvious broad supernova features never developed; later spectra showed only a fast-cooling continuum and narrow, blue-shifted absorption lines, possibly arising in a wind with v ≈ 2700 km s−1 . We identify two further transients in the literature (Dougie in particular, as well as AT2020bot) that share similarities in their luminosities, timescales, colour evolution and largely featureless spectra, and propose that these may constitute a new class of transients: luminous fast-coolers (LFCs). All three events occurred in passive galaxies at offsets of ∼ 4 − 10 kpc from the nucleus, posing a challenge for progenitor models involving massive stars or massive black holes. The light curves and spectra appear to be consistent with shock breakout emission, though usually this mechanism is associated with core-collapse supernovae. The encounter of a star with a stellar mass black hole may provide a promising alternative explanation.
https://arxiv.org/pdf/2307.02556.pdf
Karadeliklerle ilgilenenler için birkaç güzel video paylaşıyorum. İkinci videoyu başlığın tık yemi gibi, üçüncüsünün de çocukça durmasına aldanmayın, oldukça kaliteli ve bilgilendirici videolar:



Tabii en sonda büyük üne sahip popüler bilim kanalı Kurzgesagt çarpıcı grafiklerle sansasyonel olmaya odaklanmış, esasında genel göreliliğin ve benzeri modellerin matematiksel açmazına işaret eden tekillikle - yani neredeyse sınırsız güç duruma bile sıçrama yapabilen belirsiz bir çöküntüyle, yani aslında kuantum tünellemenin en geniş anlamda hayata geçtiğini söyleyebileceğimiz bir parçacıksallıkla - kastettiklerinin ne kadar kuantum bir fenomen olduğuna ve karadeliğin olay ufkunun "ardının" aslında kuantum alan teorisi ve enflasyon teorilerini andıran bir kuantum kütleçekim kuramı talep ettiğine hiç değinmemişler. Ki esas olağanüstü olan şey bence bu ve karadeliğin - muhtemelen hacimsiz / noktasal Planck boyutuna indirgenmiş süper yoğun bir "süper" dalga fonksiyonu çöküntüsü olan tekilliği dahilinde - elektrik yük, spin, kütle gibi yalın özellikleriyle yalnızca elektron gibi bir temel parçacığa benzediği gerçeğiyle çok uyumlu. Olay ufku eğer gerçekten yırtılabilen bir şeyse varsayımsal bir yırtılma durumunda "fizik" aslında çökmeyecek ama karadeliğin olay ufku ardındaki spesifik kuantum alan çöküntü mekanizmasıyla evrendeki bildiğimiz klasik fizik ve standart model çerçevesinde bildiğimiz kuantum varyasyonlar override'lanacaktır. Profesyonel bir fizikçi değilim ama bunu tüm bir kainata yayılan / dolanan eş zamanlı bir dalga fonksiyonu çöküşü gibi hayal edebiliriz. Belki de son videoda söz edilen olay ufkunu kaldırma hipotezlerinin hiçbirisi mümkün değildir ve karadelik için tek opsiyon Hawking Radyasyonu ile buharlaşmaktır. Bir yandan karadelikler kuantum alandan sanal parçacık kaçışları haricinde kuantum tünelleme olgusu yüzünden de olay ufku dışına kendi içinden parçacık kaçırıyor olabilir. Kuantum fiziği ve alt hipotezleri eşyanın en kökten doğası konusunda klasik fiziği tahtından etti sayılır. Genel göreliliği de sindirebilecek bir kuantum 2.0 geliştirildiği gün her bilim nerd'i gibi çığlık atacağım. Umarım ömrüm yeter de bunu görürüm. Alışılmadık deneylere ve dolaylı yöntemlere ihtiyaç olduğunu insan sezebiliyor. Bilim insanlarının yolu açık olsun. Hepsinin gayet iyi bildiği gibi bu hiç kolay bir task değil.
Bonus, enflasyon ve kuantum alan teorileri için:

GS Bölüm Yetkilisi Alımı
Selamlar,
Galatasaray SK forum bölümü için bölümün tertibi, üyelerin bölümde rahatça yazıp çizebilmeleri ve spor bölümlerinin kendi aralarındaki koordinasyonu amacıyla, gönüllü olarak görev alabilecek yönetici adayları arıyoruz.
Herhangi bir kriter gözetmemekle beraber, uyarı geçmişi çok kabarık olmayan ve bölümünü gerçekten seven, bölümü daha iyi noktalara getirebileceğine inanan arkadaşlarla iletişim kurmak isteriz.
Başvurularınızı,
Ad Soyad :
Yaş :
Meslek / Eğitim :
Günlük Online süresi :
Bölüme Dair Görüşleriniz:
bilgilerini doldurarak kullanıcı hesabınız ile destek formu açarsanız değerlendirmeye alacağız.
Destek Hattı:
https://forum.donanimhaber.com/destek
İlginiz için teşekkürler.
DH YÖNETİM
Büyük Yok Oluşlar ve Evrim

Putin rejimi Ukrayna'daki savaşı Putin ile kişisel bağları bulunan bir takım savaş lordları (başlıcaları Wagner'ın lideri Prigojin, Rusya savunma bakanı Şoygu, Rusya genelkurmay başkanı Gerasimov ve Çeçen lider Kadirov) ile yürütüyor. Olan biteni daha çok bu lordlar arasındaki rekabetin ve Putin'in onların arasında işine geldiği gibi taraf tutmasının giderek aşırılaşan bir devamı gibi okuyabiliriz. Prigojin içlerinde paralı asker lideri olduğu için en az meşru olanı ancak askeri anlamda en profesyonel ve en başarılı (en azından Prigojin öyle lanse etmek istiyor) ve üstüne de en esnek durumda olanı. Prigojin kendisinin aksine resmi devlet makamlarında bulunup daha meşru olan Şoygu ve Gerasimov'u başarısız lanse etmeye ve bu yolla dekredibilite etmeye çalışıp paralı askeri lider olarak salantılı pozisyonda bulunan kendisini daha meşru bir pozisyona getirmeye, elini güçlendirmeye uğraşıyor. Ama Hollywood filmlerinden fırlama stereotipik psikopatlara benzeyen Prigojin bunu o kadar aşırı biçimde yapıyor ki, ister istemez Şoygu ve Gerasimov'un şahsında Rus devletinin, dolayısıyla Putin'in otoritesine meydan okuyor izlenimi veriyor. Şoygu ve Gerasimov da bu vaziyeti kullanıyor. Putin'in haliyle eli kolu bağlanıyor. Putin cüretkar Prigojin'in aksine çok daha söz dinleyen Şoygu ve Gerasimov'u (anlaşıldığı kadarıyla askeri anlamda daha başarısız ve amatör kimseler olsalar da) Rus devletini resmen temsil ettikleri tutmak zorunda kalıyor.
Diğer deyişle Prigojin'in draması kendi aleyhinde ters etki yaptı. Putin Prigojin'in Ukrayna'daki savaş gücünü tamamıyla resmi Rus güçlerine katma kararı aldı. Zaten Kremlin'in geleneksel statü, güç ve iktidar entrikalarında kellesinin bir gün gidebileceği korkusuyla yaşayan ve askeri anlamda belki de resmi Rus ordusundan bile daha güçlü Wagner'a liderlik yapan Prigojin'in de sonunda Şoygu ve Gerasimov'un "yetersizliğine" ve "sahte vatanseverler" olmasına dayanarak isyan bayrağı açtı. Prigojin'in hedefinin Putin olduğunu sanmıyorum. O Putin'in üstünde her zaman yaptığı gibi gene Şoygu ve Gerasimov'u araçsallaştırıp baskı yaratarak kendisini korumak istiyor. Kendisini Kremlin elitine ve Rus kamuoyuna ön saflarda cesurca çarpışan bir kumandan gibi lanse ederken Şoygu ve Gerasimov'u sıcak terliklerini giyip malikanelerinde çaylarını yudumlayan, Wagner'a gerekli mühimmatı vermeyen tembel, beceriksiz, anavatana ihanet içerisindeki hainler gibi göstermeye çalışıyor.
Prigojin'in bu süreçte bence en büyük ve çelişkili hataları Şoygu ve Gerasimov portrelerini sembolik anlamda kurşuna dizdirmesi (Rus silahlı kuvvetlerinin de jure liderleri sonuçta, verilen mesaj açık ve sert olsa da bu Rus devletinin itibarına zarar veren çok aşırı ve cüretkar bir hareket) ve rütbesini şu an hatırlamadığım Rus ordusuna mensup bir komutanı alıkoyması oldu. Rostov'u işgal ettiği söyleniyor. Bu 1) Prigojin'in baskıyı artırmaya yönelik yine oldukça aşırı bir hamlesi olabilir 2) Prigojin'den kurtulmaya yönelik bir Kremlin söylentisi ve komplosu olabilir.
Durum esasında büyük bir kriz çünkü ne Prigojin kellesi kolayca alınabilecek kadar zayıf, ne de Putin veya bahsettiğimiz kurmaylarını paketleyebilecek kadar meşru ve güçlü. Diğer bir deyişle bir şekilde pazarlık yapıp anlaşmak durumundalar. Bir yandan Ukrayna karşı saldırı halinde. Üzerlerinde Ukrayna baskısı da mevcut. Anlaşıldığı kadarıyla Prigojin mevcut bu konjonktürü de elini güçlendirmek için istismar ediyor. Wagner'ın Putin rejimine hizmet eden kuvvetler arasında ne kadar kilit bir rol üstlendiğini, hatırı sayılır bir ağırlığa sahip olduğunu biliyor. Bunu koz olarak kullanıyor. Wagner'ıyla Putin'in sahadaki kuvvetlerini bölerse ve Ukrayna karşı saldırısı karşısında zafiyete uğratırsa Putin'den bir şeyler koparabilirim diye varsayıyor. Görünürde istediği Şoygu ve Gerasimov'un kelleleri.
Bırakın Stalin veya Sovyet bağlamını, Putin rejimi adeta Ortaçağ'ın sosyal bağlamını günümüzün milliyetçi bağlamıyla birleştiriyor. Rum (Bizans) veya Moskof entrikaları gibi şu anlattıklarım. Yani bir imparatorun ya da çarın sofrasında güç oyunları çeviren doymak nedir bilmez savaş beyleri, söz dinlemeyen cüretkar ve isyankar paralı asker kumandanlar, düzensiz haydutvari birlikler vs. Günümüzde hangi savunma bakanı veya genelkurmay başkanı kendi kişisel paralı askerlerine sahiptir, hangileri işgal ettikleri yerde yağma yapmak için birbirleriyle yarışır, birbirlerini sabote eder vs. Şaka gibi. Gerçekten inanılmaz. Gerasimov ve Şoygu'yu da müttefik olarak görmeyin. Onlar yalnızca Putin'in huzurunda Prigojin'e karşı müttefik. Yoksa birbirlerine rakipler. Ukrayna'da aslan payını kapma derdindeler. O sebeple resmi unvanlarına rağmen fiilen ortaçağın savaş lordları, beyleri gibiler. Modern bir ulus devletin askeri bürokratları gibi görülmemeliler. Bir imparatorluğun oligarkları gibi okunmalılar.
Başka bir konuda yazdığım mesajı bağımsız bir başlık olarak açayım dedim. Mesele hakkında siz ne düşünüyorsunuz?
Fatih Altaylı tanık olarak paylaşmış.


Çalışmayan faiz kuramı terk edilecek mi? Cevabı aslında belirsiz bir soru. Haliyle piyasalarda asla tam bir güven tesis edilemez. Ekonomi bir organizma gibi, kendi hafızası var. Hafızanın yarattığı beklentilerle koşullanılmış bir ortamda kökten bir değişimin ve bilimsel teoriler ve doğru politikalarla düzenin tesis edilmesi ve doğru olanın yerleştiğine ve bozulmayacağına dair inancın yerleştirilmesi çok vakit ve çabaya mal olur. Buna kurdan enflasyondan rezervlerden CDS primlerine cari açığa kadar iktisadi göstergelerde sisteme verilen tahribat da eklenir. Ne yazık ki bu tahribatın göstergeler bazında rehabilitasyonu ve normalleşmesi yıllar sürer. Bedelini de - mesela enflasyonla boğuşan hane halkı, kaynaklarını yiyen ve kendini koruma refleksi gösterip adeta kilitlenip kalan bankalar, kredisiz ve dövizsiz kalan, bir mal veya hizmetten nasıl ve ne kadar üreteceğini kestirmekte eskisine nazaran çok daha zorlanan, asgari ücret artışında ne yapacağını şaşıran şirketler, işten çıkarılan işsizler vb - birileri öder. Piyasalardaki kaosun dindirilme süreci bile başlı başına bir bedeldir. Yanlış teori / politikadan ve kötü yönetimden dolayı doğal olarak kuru çakıp enflasyonu azdırıp aslında piyasalardaki faizleri de uçurmak ve haliyle politik faizi de yükseltmek zorunda kalmak iyi bir şey değil. Yanlış bir teoriyle nominal faizleri uçurmaya ve politik faiz artışını teşvik etmeye asla "Nas" denemez. Kaldı ki, ekonominin de inkar edilemez veyahut tersten yorumlanamaz bir takım Nasları bulunur, bunları tersten kurgulamak ve bu ters kurguyu uygulamaya kalkışmak işte Türkiye'deki mevcut tabloyu ortaya çıkarır. Ekonominin kuralları böyle yeniden yazılabilir olsaydı herkes böyle kestirme yoldan ihracat patlamasıyla cari fazlalık vermeye çalışırdı ve faiz indirimleriyle - zaten Türkiye örneğinde büyük ölçüde ithalata dayanan - ihracatı büyütmek için değersizleştirilen yerli kurla vs beraber ithalat ve dövizin - aslında sürdürülebilir olmayan suni baskılamalar gerektirecek biçimde - kontrolden çıkmasından, cari açıktan kaygılanmadan ihracat odaklı büyüme ütopyaları peşinde koşardı. Ama işte hayatın gerçekleri oldukça farklı. Şimdi gerçekler ile hayaller / fikri sabitler arasında bocalamanın yaşandığı o ana sanırım geldik. Geçmişi itibarıyla Erdoğanomics'in aksine bilimsel olanı yani "ekonominin Naslarını" temsil eder bir figür olarak Mehmet Şimşek'in geri gelişi sanki bu bocalama veya tereddüt anının bir ifadesi.
Siz ne düşünüyorsunuz?

Remzi Özdemir'e göre yeni hükümetin IMF'e gitmeye eli mahkum ve IMF'in ancak Erdoğan'ın ABD'yi ikna etmesiyle borç vereceğini belirtiyor. IMF bence kaynak tahsis etme konusunda Erdoğan hükümetine Erdoğanomics'i terk etme ve faiz artırma şartı koşacak. Israrla politik faizin indirilmeye devam edeceğinden söz eden, daha öncesinde politik faiz artıran Merkez Bankası başkanlarını görevden alan Erdoğan bir pragmatizm sergileyerek IMF talebine uyup ideolojik ekonomi anlayışından vazgeçebilir mi? Kaynak döviz yoksunluğu ve IMF'in şart koşması sonunda Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası'nın teknokratik bir kurum olma bazında bağımsızlığı Erdoğan'a dikte ettirilebilir mi? Üstünde düşünmeye değer, cevabı hep belirsiz sorular. Her halükarda Erdoğan ve yeni hükümetinin başı çok ağrıyacak. Faize karşı tabu sahibi gayri iktisadi ve müdahaleci ideolojik yaklaşımda bu denli ısrar, ilgili yaklaşımın ölümcül bir kur zafiyetine yol açarak beslediği, Muratoğlu'nun sözünü ettiği "döviz ve liyakat çölü" realitesiyle beraber Türkiye'de erken seçimleri veya sosyal huzursuzluğu tetikleyebilecek büyük bir ekonomik krize ve politik istikrarsızlığa yol açabilir. Gerçekte döviz mevduat, kur korumalı mevduat vb'nin faizleri bankaları, dövizin çıktığı Merkez Bankası rezervlerini, hazineyi zora sokacak kadar yükselmişken, mevduat faizlerini dengeleyecek yüksek faiz oranlarına sahip banka kredilerini çekmek fizibil değilken, haliyle bankalar vadesi geldiğinde faiziyle geri ödenemeyeceği için kredi vermeye yanaşmıyorken, yüksek bir peşin faiz uygulaması varken, hazinenin yurtdışından borçlanma faizine binen sigorta primi anlamındaki CDS primleri uçmuşken (ama ironik biçimde düşük faiz ve ekonomik büyümeye vurgu yapılıyorken) bu tarz bir anlayışta neden durmaksızın ısrar edilir, bir lider neden daha uzun vadeli siyasi bekasını neredeyse Pirus Zaferi'nden hallice bir seçim başarına kanarak bu denli baltalar ancak ideolojik koşullanmışlıkla açıklayabiliyorum.
Bonus:

Bilge Yılmaz'a göre IMF'nin tahsis edebileceği borç bilhassa kur korumalı mevduatın rezerve ve hazineye bindirdiği yükü hesaba katınca tek başına ekonomiyi rehabilite etmeye yeterli gelmiyor. İlaveten Yılmaz'a göre Rus ve Körfez parası da Türkiye kadar büyük bir ülkenin döviz eritme üzerine kurulu para politikası çarklarını sürdürülebilir biçimde döndüremez. Türkiye döviz kıtlığı ve likiditesi sorunuyla beraber olası bir ödemeler dengesi krizi senaryosundan dolayı enerji, ilaç gibi kritik ithalat kalemleri arasında tercihler yapmaya zorlanabilir. Bu da zaten enflasyonla boğuşan halkı daha da sıkıntıya sokar.
Yıkıcı Kur Zafiyeti Devam Ediyor
Özetle, faiz politikasına bağlı kur zafiyeti devam ediyor. Döviz krizi kapıda görünüyor. Üzerine bu kur zafiyetini baskılamak için ortaya konmuş örtülü faiz rejimi olan kur korumalı mevduat ise hazineye, merkez bankasına ve bankalara tırmanan dövizle beraber daha çok yük bindiren patlamaya hazır bir saadet zinciri özelliği arz ediyor. Bilhassa seçim harcamaları nedeniyle bütçede büyük bir açık mevcut ve ek bütçe gerekiyor. Bu da haliyle ek gelir yaratmak için vergi zamlarını teşvik ediyor. Faiz tabusu uyarınca Erdoğanomics'te ısrar büyük bir tahribata yol açabilir ve bu gidişatın başta dar ve orta gelir grupları olmak üzere halka vereceği zarar da zamlar, ek vergiler ve enflasyonla katlanarak artar:

Raise your horns, Girl! |
Son Giriş: 3 sa. önce
Son Mesaj Zamanı: 6 sa.
Mesaj Sayısı: 2.384
Gerçek Toplam Mesaj Sayısı: 5.899
İkinci El Bölümü Mesajları: 1
Konularının görüntülenme sayısı: 83.586 (Bu ay: 2.161)
Toplam aldığı artı oy sayısı: 7.737 (Bu hafta: 36)
En çok mesaj yazdığı forum bölümü: Konu Dışı / Off Topic

