
Paramiliter grup Hızlı Destek Kuvvetleri'nin (RSF) Sudan'ın kilit kenti Faşir'i hükümet güçlerinden almasının ardından kentte insani bir felaket yaşanmasından korkuluyor.
Birleşmiş Milletler (BM) kentte "yargısız infazlar"ın yaşandığına dair güvenilir bilgiler geldiğini söylüyor.
Yale Üniversitesi İnsani Yardım Araştırma Laboratuarı da "toplu halde infaz edilen ceset yığınlarına" ilişkin uydu görüntülerini gündeme getirdi.
Toplu katliamların yanı sıra, 18 aydır RSF tarafından kuşatma altında tutulması nedeniyle şehirde mahsur kalan yüz binlerce sivil uzun süredir açlık krizi yaşıyor.
RSF daha önce sivilleri öldürdüğü ve Arap olmayan etnik grupları hedef aldığı yönündeki suçlamaları reddetmişti, ancak paramiliter grubun "Hemedti" adıyla da bilinen lideri General Muhammed Hamdan Dagalo, Faşir'in ele geçirilmesi sırasında askerlerinin işlediği ihlallerle ilgili soruşturma başlatıldığını açıkladı.
Darfur bölgesindeki Faşir'in RSF kontrolüne geçmesi, Sudan'da Nisan 2023'ten bu yana on binlerce kişinin ölümüne ve yaklaşık 12 milyon kişinin yerinden edilmesine neden olan iç savaşta önemli bir dönüm noktası olabilir.
Bu, RSF'nin Darfur'da ordunun son kalesini de kontrol altına aldığı anlamına geliyor.
Kuşatmanın başlamasından bu yana şehir içinde 130 bini çocuk olmak üzere 250 bin sivilin yardımlardan mahrum kaldığı tahmin ediliyor.
Uydu görüntüleri, kaçmaya çalışan insanların hastanelerde ve şehri çevreleyen toprak duvarların yakınında toplu katliamlara maruz kaldığını gösteriyor.
Siviller aç ve mahsur kalmış durumda

RSF'nin Faşir'i ele geçirdiği gün BBC News Arapça'ya konuşan ve güvenliği için ismini vermek istemeyen bir kent sakini şunları söyledi:
"Yiyecek hiçbir şeyimiz yok; yiyecek aramak için dışarı çıkmamızın imkanı da yok. Acil yardım ulaşmazsa, Faşir halkı daha fazla dayanamayabilir."
BM'nin çocuk ajansı UNICEF, Faşir'in çocuklar için "yetersiz beslenme, hastalık ve şiddetin her gün can kaybına mal olduğu bir merkez" haline geldiği uyarısında bulundu.
Kurumun İcra Direktörü Catherine Russell, "Yıkıcı bir trajediye tanık oluyoruz; UNICEF'in hayat kurtaran beslenme hizmetleri engellenirken Faşir'deki çocuklar açlıktan ölüyor" dedi.
UNICEF, çatışmaların başlangıcından bu yana en az 600 bin kişinin Faşir ve çevresindeki kamplarda yerinden edildiğini söylüyor.
Yiyecek kıt ve fiyatlar çok yükseldi.
Uluslararası yardım örgütleri "açlığın bir savaş silahı olarak kullanılmasını" kınadı.
Mısır ve darı fiyatlarının şu anda 300 bin ila 350 bin Sudan Lirası arasında seyrettiği bildiriliyor ve daha önce hayvan yemine bel bağlayan kentte sağlık sektöründe çalışan bir sakin, artık bunun "trajik bir şekilde lüks olarak görüldüğünü" söylüyor.
"Yaraları tedavi edecek ilaç da bulamıyoruz, gazlı bez yok, yaraları kapatmak için cibinlik kullanmak zorunda kalıyoruz."
Sudan son yılların en kötü kolera salgınını da yaşıyor.
UNICEF'in bildirdiğine göre, Temmuz 2024'ten bu yana 96 binden fazla şüpheli vaka ve 2.400 can kaybı bildirildi.

Bölgesel kontrol
Şehir için verilen mücadele, 2023 yılında iki taraf arasında patlak veren daha geniş çaplı iç savaşın parçası.
General Abdülfettah el-Burhan'ın liderliğindeki Sudan ordusu ülkenin kuzey ve doğusunun büyük bölümünü kontrol ediyor.
Kızıldeniz kıyısındaki Sudan Limanı'nı fiili karargâhı ve BM tarafından tanınan hükümetinin merkezi haline getirdi.
Dagalo liderliğindeki RSF, Darfur'un neredeyse tamamı ve komşu Kordofan'ın büyük bölümü de dahil olmak üzere Sudan'ın batısının büyük kısmını kontrol ediyor.
Sudanlı siyasi analist Dallia Abdelmoniem BBC'ye yaptığı açıklamada, Faşir'in "Darfur'da ulusal ordunun kontrolü altındaki son şehir" olduğunu söyledi.
Abdelmoniem "[RSF] bağımsızlık ilan edebilir ya da bölünme için bastırabilir" dedi.
Etnik gerilim

Fotoğraf altı yazısı, RSF lideri Muhammed Hamdan Dagalo, Darfur'daki altın madenini kontrol ediyor
Faşir kenti, on yıllardır ülkeyi parçalamakla tehdit eden etnik gerilimlerin merkezinde yer alıyor.
Darfur; Fur, Zaghawa ve Masalit gibi büyük Afrika topluluklarına ev sahipliği yapıyor.
Bunların birçoğu Sudan hükümetinin Arap olmayan nüfusa karşı ayrımcı politikalar yürüttüğünü savunuyor ve bunlara karşı çıkıyor.
Etnik gerilim, 2003 yılında Afrikalı topluluklara karşı hükümet öncülüğündeki bir şiddet kampanyasını tetikledi.
Uluslararası Ceza Mahkemesi Sudanlı liderleri ve hükümet destekli bir Arap milis gücü olan Cancavid'i diğer suçların yanı sıra etnik temizlik, işkence ve savaş suçlarıyla itham etti.
2013 yılına gelindiğinde Cancavid'in adı Hızlı Destek Kuvvetleri (RSF) olarak değiştirildi. Şimdi, Darfur'un tamamını kontrol altına almaya çalışıyorlar.

Fotoğraf altı yazısı, RSF, Darfur'daki Arap olmayan topluluklara yönelik soykırım yapmakla suçlanıyor
Abdelmoniem, "Faşir nüfusunun çoğunluğu Afrikalı kabilelerden oluşurken, RSF çoğunlukla Sudanlı Arap kabileler ve paralı askerlerden oluşuyor" diyor.
"Daha fazla şiddete başvurabilirler. RSF'nin geçmişi bunu yapmaktan korkmayacaklarını gösteriyor."
Sudan'da devam eden çatışmalar her iki tarafın da vahşetini sergiliyor.
Ocak 2025'te Çad sınırındaki Sudan mülteci kampına yaptığı bir ziyarette, dönemin İngiltere Dışişleri Bakanı David Lammy "hayatında duyduğu ve gördüğü en korkunç şeylerden bazılarını" öğrendiğini söyledi.
"Hayatlarını kurtarmak için kaçan kadınlar ve çocuklar - katliam, sakatlama, yakma, kendilerine ve çocuklarına yönelik cinsel şiddet hikayelerini anlatıyorlar. Ve tüm bunların arasında kıtlık, açlık; durum inanılmaz kötü."
Altın ve savaş

Fotoğraf altı yazısı, Analistlere göre Sudan'daki çatışmaların temelinde Darfur'un altın rezervleri yatıyor.
Faşir'in kontrolü için verilen mücadele aynı zamanda değerli kaynaklar için verilen bir mücadele.
BBC muhabiri Mohanad Hashim, "Darfur'un madencilik potansiyeli muazzam" diyor.
"Petrol, uranyum ve yeraltı suyu var ama bu çatışmanın asıl itici gücü altın."
BM uzmanları, Sudan'la ilgili raporlarında altın madenciliğinin çatışmanın "birincil finansman kaynağı" olduğunu belirtti.
Faşir üzerinden Kuzey Darfur'u kontrol etmek Libya ve Çad gibi komşu ülkelere sınırsız erişim imkanı sunuyor.
Bu, bu değerli finansman kaynağının ülkeden çıkışı ve savaşa devam etmek için gereken silahların ülkeye girişi için bir kapı açmak anlamına geliyor.
ABD Hazine Bakanlığı belgelerine göre RSF lideri Muhammed Hamdan Dagalo, Darfur'da kârlı bir altın madenini kontrol ediyor ve Ocak ayında ABD Dışişleri Bakanlığı RSF liderini soykırım yapmakla suçlamış ve kendisine yaptırım uygulamıştı.

Mart ayında Sudan ordusu Birleşik Arap Emirlikleri'ni (BAE) Uluslararası Adalet Divanı'na (UAD) götürerek BAE'nin RSF'ye verdiği askeri, mali ve siyasi destekle Batı Darfur'daki "soykırımın suç ortağı" olduğunu iddia etti.
Buna karşılık BAE, Sudan'ın iddialarını şiddetle reddetti, davayı "reklam kampanyası" olarak nitelendirdi ve derhal görevden alınmasını isteyeceğini söyledi.
Darfur'a yönelik silah ambargosunu izleyen BM uzmanları daha önce BAE'nin Çad üzerinden RSF'ye silah gönderdiği yönündeki suçlamaları inandırıcı olarak nitelendirmişti.

Devlet Başkanı Andry Rajoelina'nın görevden alınmasını destekleyenler askerleri coşkuyla karşıladı.
Afrika açıklarında, Hint Okyanusu'nda bulunan ada ülkesi Madagaskar'da orduya bağlı seçkin bir askeri birlik, iktidarı Devlet Başkanı Andry Rajoelina'dan aldığını açıkladı.
14 Ekim'de başkanlık sarayının önünde duran CAPSAT Başkanı Albay Michael Randrianirina, ordunun iki yıl içinde bir hükümet kuracağını ve seçimlere gideceğini söyledi.
Seçim Komisyonu ve Anayasa Mahkemesi gibi kilit demokratik kurumları da askıya alan Randrianirina, "Z kuşağı protestocuları değişimin bir parçası olacak çünkü bu hareket sokaklarda yaratıldı, bu yüzden onların taleplerine saygı duymak zorundayız" diye ekledi.
Ülkede ilk protestolar yaklaşık iki hafta önce gençlerin elektrik ve su kesintilerine karşı sokağa dökülmesiyle başlamıştı.
Askerler ve protestocular Devlet Başkanı Rajoelina'nın açıkça devrilmesini kutlarken, binlerce kişi başkent Antananarivo'da bayraklar salladı.
Açılımı Personel İdaresi ve Teknik ve İdari Hizmetler Kolordusu olan CAPSAT, Madagaskar'daki en güçlü askeri birim.
2009 yılında iktidara geldiğinde Rajoelina'yı destekleyen CAPSAT, 11 Ekim Cumartesi günü protestocuların safına geçti.
Madagaskar Anayasa Mahkemesi Col Randrianirina'yı ülkenin yeni lideri olarak atarken, Cumhurbaşkanlığı ofisinden yapılan açıklamada Randrianirina'nın hala görevinin başında olduğu belirtildi ve "darbe girişimi" olarak nitelendirilen olay kınandı.

Fotoğraf altı yazısı, Gençlerin önderliğindeki protestoları tetikleyen şey su ve elektrik kesintileriydi
Rajoelina'nın nerede olduğu bilinmiyor ancak "askeri personel ve politikacılar" tarafından hayatına kastedildiği iddiasının ardından "güvenli bir yerde" barındığını ifade etti. CAPSAT ise Rajoelina'yı öldürmeye çalıştıkları iddiasını reddediyor.
Rajoelina'nın bir Fransız askeri uçağıyla ülke dışına çıkarıldığına dair doğrulanmamış haberler de var.
14 Ekim Salı günü ABD Dışişleri Bakanlığı tüm tarafları "anayasal düzene uygun olarak barışçıl bir çözüm arayışına girmeye" çağırdı.
Albay Randrianirina ise BBC'ye yaptığı açıklamada Madagaskar'ın "şu anda kaosun hüküm sürdüğü bir ülke" olduğunu söyledi, "Kaos çünkü başkan yok - yurtdışına gitti" dedi.
Olaylar iki hafta kadar önce, gençlerin öncülüğündeki bir hareketin ülke genelinde kronik su ve elektrik kesintilerini protestosuyla başladı.
Eski DJ ve kıtanın en genç lideri
Gösteriler kısa süre içinde Rajoelina hükümetinin yüksek işsizlik, yaygın yolsuzluk ve hayat pahalılığı krizinden duyduğu geniş çaplı memnuniyetsizliği yansıtacak şekilde tırmandı.
BM'ye göre protestocularla güvenlik güçleri arasında çıkan çatışmalarda en az 22 kişi hayatını kaybetti, 100'den fazla kişi de yaralandı.
Ancak Malgaş hükümeti bu rakamların gerçeği yansıtmadığını savunuyor.
Girişimci ve eski bir DJ olan Başkan Rajoelina bir zamanlar Madagaskar için yeni bir başlangıç olarak görülüyordu.
Bebek yüzlü lider henüz 34 yaşındayken cumhurbaşkanı oldu ve Afrika'nın en genç lideri unvanını kazandı.
2018 seçimlerinden sonra yeniden iktidara gelmeden önce dört yıl boyunca ülkeyi yönetti.

Fotoğraf altı yazısı, Cumhurbaşkanı Andry Rajoelina 13 Ekim'de Facebook sayfasından ulusa seslenmişti
Ancak, reddettiği kayırmacılık ve yolsuzluk iddialarının ardından gözden düştü.
Gücün kendisinden uzaklaşmış gibi görünmesine rağmen, olayları etkilemeye çalışmaya devam etti.
Muhalefet, görevi terk ettiği gerekçesiyle cumhurbaşkanlığının elinden alınmasını oylamadan önce Rajoelina ulusal meclisi feshetmeye çalıştı ancak bu işe yaramadı.
Milletvekillerinin 14 Ekim'de Rajoelina'yı görevden almak için yaptığı oylamadan bir boş oya karşı 130 evet oyu çıktı.
Irmar'ın üyeleri bile ezici bir çoğunlukla Rajoelina'nın görevden alınması yönünde oy kullandı.
Rajoelina oylamayı "hükümsüz ve geçersiz" olarak nitelendirerek reddetti.
Afrika Birliği, ordunun Madagaskar'ın siyasi işlerine "karışmasına" karşı uyarıda bulundu ve "anayasaya aykırı hükümet değişikliği girişimlerini" reddetti.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron durumu "son derece endişe verici" olarak nitelendirdi.
Yıllardır siyasi çalkantılar yaşayan Madagaskar Dünya Bankası'na göre, 30 milyonluk nüfusunun %75'inin yoksulluk sınırının altında yaşadığı, dünyanın en yoksul ülkelerinden biri.
Sinan Ateş davasında takipsizlik kararı verildi
Öldürülen Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş'in davasında takipsizlik kararı verildi. Ayşe Ateş karara, "Elleri kanlı azmettiricilere normal hayatları hediye edilirken bana ve iki kızıma bir ömür boyu ölüm tehdidi altında yaşamak layık görüldü" sözleriyle tepki gösterdi.

Öldürülen Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş'in ikinci soruşturma dosyasında sanıklar hakkında takipsizlik kararı verildi. Takipsizlik kararını eşi Ayşe Ateş sosyal medyadan duyururken Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'a da seslendi.
"ATEŞ'İN KATLEDİLMESİNE İLİŞKİN SORULAR CEVAPSIZ KALDI"
Ayşe Ateş yaptığı açıklamada, "Az önce elime ulaşan yargı kararına göre iddianame hazırlanmasını beklediğimiz ikinci soruşturma dosyasındaki bütün sanıklar hakkında takipsizlik kararı verildi. Bu kararla birlikte Sinan Ateş’in neden katledildiği, katledilmesi talimatını kimlerin verdiği gibi sorular cevapsız kaldı." ifadesini kullandı.
Ateş şunları kaydetti:
-Elleri kanlı azmettiricilere normal hayatları hediye edilirken bana ve iki kızıma bir ömür boyu ölüm tehdidi altında yaşamak layık görüldü.
ERDOĞAN'A SESLENDİ
Buradan Sayın Cumhurbaşkanı’mız Recep Tayyip Erdoğan’a seslenmek istiyorum: Sayın Cumhurbaşkanı’m bana tahsis ettiğiniz iki yakın silahlı korumanın artık bir anlamı kalmamıştır.
"SİNAN'I KATLEDENLER BANA VE ÇOCUKLARIMIZA NELER YAPMAZ"
-Sinan Ateş’i makamınızın bir kilometre ötesinde katlettirenler bu saatten sonra aldıkları bu cesaretle Ayşe Ateş’e ve iki kız çocuğuna neler yapmazlar. Değil iki koruma, bir orduyu yanımıza verseniz onları durduramazsınız.
-Ben ve kızlarım önce yüce Allah’a, sonra aziz milletimizin vicdanına, şefkatine ve iyiliğine sığınıyoruz.
Lübnan'da iki yılı aşkın süren cumhurbaşkanlığı boşluğu ve siyasi krizin ardından Mecliste yapılan oturumun ikinci turunda, 14. Cumhurbaşkanı seçilen Genelkurmay Başkanı Joseph Avn, Meclis'te yemin etti.

Lübnan Meclisinde 13'üncüsü düzenlenen cumhurbaşkanı seçimi oturumunun ikinci turunda yeni Lübnan Cumhurbaşkanı belirlendi.
İlk turda sonuç alınamayan oturumun ikinci turunda yapılan oylamada Genelkurmay Başkanı Avn, 99 oy aldı. Oylamada 18 geçersiz, 9 çekimser, 2 de farklı bir aday için oy kullanıldı.
Ülke kanunlarına göre bir adayın cumhurbaşkanı seçilebilmesi için 128 sandalyeli Mecliste yapılan oturumda en az oyların 3'te 2'sini alması gerekiyor. Bu da 86 oya tekabül ediyor.
Avn, oturumun ilk turunda 71 oy almıştı.
"İsrail saldırılarında yıkılan yerlerin yeniden inşa edilmesi sözü veriyorum"
Avn, yapılan oylamada seçilmesinin ardından Meclis'e geldi.
Milletvekillerinin huzurunda yeni Cumhurbaşkanı olarak yemin eden Avn, burada yaptığı konuşmada, Lübnan'da yeni dönemin başladığını, ülkesinin içinden geçtiği yönetim krizinin siyasi ve ekonomik değişiklileri zorunlu kıldığını söyledi.
Yeni kurulacak hükümetle çalışarak yargının bağımsızlığı için bir kanun tasarısını onaylayacağını ifade eden Avn, yeni Başbakan'ın atanması için Meclis'e istişare çağrısında bulundu.
Suç ve suçlularla mücadele edeceğini vurgulayan Avn, "yeni bir ulusun inşası için yargı ve kanun çatısı altında birleşme" çağrısı yaptı.
Lübnan'ın sınırlarının korunması ve istikrarın sağlanmasına dikkati çeken Avn, "İsrail'in Lübnan'a yönelik saldırılarını önlemek ve terörle mücadele için orduya yatırım yapacağız." ifadesini kullandı.
Avn, kamu kurumlarının yapılandırılacağını belirterek, "Başkomutan olarak görevimi yerine getirme ve devletin silah taşıma hakkını tekeline alması için çalışma sözü veriyorum." dedi.
Lübnan'ın yeni Cumhurbaşkanı, güvenliğin sağlanması ve yasaların uygulanması için güvenlik hizmetlerinin daha etkin hale getirileceğini belirtti.
Avn, "Güneyde, Bekaa'da, Dahiye'de ve Lübnan'ın her yerinde İsrail saldırılarında yıkılan yerlerin yeniden inşa edilmesi sözü veriyorum." diye konuştu.
İsrail'in Lübnan'ın güneyinde sürdürdüğü işgale değinen Avn, "Devletin, İsrail işgalini ortadan kaldırması ve saldırıların püskürtülmesine olanak sağlayacak entegre bir savunma politikası üzerinde çalışması çağrısında bulunuyorum." ifadesini kullandı.
Avn, yönetiminin Arap ülkeleriyle iyi ilişkiler kuracağını belirterek, "Suriye ile iyi ilişkiler kurma fırsatımız var." şeklinde konuştu.
Lübnan'da Cumhurbaşkanı seçilen Avn, konuşmasının ardından Meclis'te tebrikleri kabul etti.
İki yıldan fazla süren boşluğun ardından yapılan cumhurbaşkanlığı seçimi oturumu
Meclisteki son oturum 14 Haziran 2023'te yapılmıştı. Cumhurbaşkanının bu kadar uzun süre seçilememesi durumu, Lübnan’da ilk kez yaşanmıyor.
Lübnan Anayasası'na göre Hristiyan Maruni olması gereken cumhurbaşkanının daha önce de siyasi grupların anlaşamaması nedeniyle uzun süre seçilmediği oldu.
Eski Cumhurbaşkanı Mişel Avn da 2016 yılında Mecliste düzenlenen 46'ncı oturumda seçilebilmişti.
Yine Anayasa'ya göre Meclisteki sandalyelerin dini ve mezhepsel temele göre dağıtıldığı Lübnan'da birçok farklı fraksiyon bulunuyor.
Şii, Sünni, Maruni Hristiyan ve Dürzi gibi çok sayıda dini ve mezhebe dayalı partinin bulunması sebebiyle Mecliste çoğunluğun oyunu alabilecek ortak bir aday üzerinde fikir birliğine varılamıyor.
Bu dini ve mezhepsel gruplardan birine ya da birkaçına yakın olan ABD, Fransa, Suudi Arabistan ve İran gibi dış güçlerin de müdahale etmesiyle durum daha da karmaşık hale gelebiliyor.
Lübnan'da 31 Ekim 2022'de 13. Cumhurbaşkanı Mişel Avn'ın görev süresinin dolmasından bu yana farklı siyasi kesimler birbirlerinin adaylarına karşı çıkarak cumhurbaşkanlığı seçimini bloke etmişti.
Hizbullah yanlısı ve karşıtı siyasi blok arasındaki rekabetten dolayı yeni cumhurbaşkanı daha önce yapılan 12 oturuma rağmen bir türlü seçilmemişti.
İsrail'in 7 Ekim 2023'ten sonra Gazze'ye başlattığı saldırı ve Lübnan-İsrail sınırında yaşanan çatışmalar da Lübnan'da cumhurbaşkanlığı seçimi gündemini geri plana düşürmüştü.
İsrail ile Lübnan arasında 27 Kasım 2024'te varılan ateşkes antlaşması cumhurbaşkanlığı seçimine yeniden odaklanılmasına imkan sağladı.
Ateşkes anlaşmasının yürürlüğe girmesinden bir gün sonra 28 Kasım 2024'te Meclis Başkanı Nebih Berri, cumhurbaşkanı seçimi için 13. oturumun 9 Ocak'ta yapılacağını duyurdu.
Ateşkesin tam olarak uygulanabilmesi için işleyen bir hükümet ve görevi başında cumhurbaşkanı bulunmasına duyulan ihtiyaç tek aday üzerinde fikir birliği sağlanması konusunda itici güç oldu.
Lübnan'da yakın zamana kadar fiilen en büyük siyasi güç olan Hizbullah'ın İsrail ile arasında yaşanan çatışmalar ve Hizbullah'ın siyaseten de elinin zayıflamış olması cumhurbaşkanlığı seçimini kolaylaştıran bir etken olarak yorumlanıyor.
Joseph Avn kimdir?
Lübnan Meclisinin 14. Cumhurbaşkanı olarak seçtiği Genelkurmay Başkanı Joseph Halil Avn, 1964'te Lübnan Dağı bölgesine bağlı Sin el-Fin beldesinde doğdu.
Lübnan ordusuna gönüllü olarak katılan Avn, 1983'te Harp Okuluna kayıt oldu. Avn, 1985'te Teğmen, 2013'te Tuğgeneral, 2017'de ise Orgeneral rütbesine terfi etti ve aynı yıl Lübnan ordusunun 14. Genelkurmay Başkanı olarak atandı.
Evli ve 2 çocuk babası 61 yaşındaki Avn, siyaset bilimi, askeri bilimler ve uluslararası ilişkiler alanlarında eğitim aldı, Arapçanın yanı sıra Fransızca ve İngilizce biliyor.
Lübnan'ın çatışma dönemlerinde orduda aktif görevde bulunan Avn'ın birçok savaş madalyası bulunuyor.
Mecliste bugün düzenlenen oturumda ülkenin 14. Cumhurbaşkanı olarak seçilen Avn, Fuad Şihab, Emile Lahud, Mişel Süleyman ve Mişel Avn'ın ardından cumhurbaşkanı olarak seçilen 5. Genelkurmay Başkanı.
Lübnan Anayasası'na göre Cumhurbaşkanı Maruni Hristiyan, Başbakan Sünni, Meclis Başkanı ise Şiilerden seçiliyor.
Sosyal medyanın ve birtakım oyun platformlarının "gençleri zehirlediğini" öne süren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Gereken tüm yasal düzenlemeleri hayata geçiriyoruz" dedi.

AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı'nda gerçekleştirilen 2024-2025 Eğitim Öğretim Yılı Açılış Töreni ile Eğitim Teknolojileri AR-GE ve Kalite Zirvesi'nde konuştu.
Sosyal medyanın ve birtakım oyun platformlarının "gençleri zehirlediğini" öne süren Erdoğan, oyun platformlarının "şiddeti teşvik ettiğini" ve "sapkın akımları özendirdiğini" iddia etti, "Türkiye'yi ekonomik, sosyal ve güvenlik noktasında zaafiyete uğratmayı amaçlayan ırkçılık tuzağının merkez üssü sanal alemdir" dedi.
"Teknolojiyi üreten, geliştiren ve bilinçli kullanan ama onun esiri olmayan nesle biz TEKNOFEST kuşağı diyoruz" diyerek "dindar ve kindar nesil"den sonra bu kez de "TEKNOFEST kuşağı" hedefini ilan etmiş oldu.
Erdoğan, "Çocuklarımızın kişisel verilerinin kötüye kullanılmasını, çevrimiçi ortamlarda şiddet, zorbalık, cinsel istismar gibi içeriklere maruz kalmalarını önlemek amacıyla gereken tüm yasal düzenlemeleri hayata geçiriyoruz" diyerek sosyal medya ve video oyunlar için yasal düzenlemelerin yolda olduğunu ilan etti.
Erdoğan'ın konuya dair açıklamarı şöyle:
"SOSYAL MEDYA VE OYUN PLATFORMLARI GENÇLERİMİZİ ZEHİRLİYOR"
"Teknoloji ile beraber bağımlılık başta olmak üzere evlatlarımızın karşı karşıya kaldığı riskler de artıyor. Sosyal medyanın, birtakım oyun platformlarının gençlerimizi nasıl zehirlediğine maalesef sık sık şahit oluyoruz. Oyun platformları şiddeti teşvik etme yanında, aile yapımızı bozan sapkın akımların özendirilmesine de aracılık ediyor. Henüz 4-5 yaşındaki tertemiz dimalar oyunlar içine sinsice yerleştirilmiş LGBT propagansına maruz kalıyor."
"IRKÇILIK TUZAĞININ MERKEZ ÜSSÜ SANAL ALEMDİR"
"Bu mecralar vasıtasıyla sadece şiddet, sadece sapkın akımlar değil aynı zamanda ırkçılık da körükleniyor. Başta gençlerimiz olmak üzere insanlarımızı birlikte yaşadığı diğer fertlere karşı düşmanlaştıran ırkçı faşizm buralardan besleniyor. Türkiye'yi ekonomik, sosyal ve güvenlik noktasında zaafiyete uğratmayı amaçlayan ırkçılık tuzağının merkez üssü sanal alemdir."
"TEDBİR, KISITLAMA, DÜZENLEME…"
"Dijital dünyanın denetimsiz, kontrolsüz ve kaotik yapısı pek çok tehdidi beraberinde getirmektedir. Artan risklere bağlı olarak eleştiriler de yoğunlaşıyor. Dünyanın pek çok ülkesinde dijital teknolojilerle ilgili çeşitli tedbirlerin, kısıtlamaların ve düzenlemelerin devreye alındığını görüyoruz. Özellikle Batılı devletlerin kendi çıkarlarını, vatandaşlarını korumak amacıyla aldığı çok sert önlemlerde dikkat ederseniz kimse demokrasiden, özgürlüklerden, serbest piyasa ekonomisinden bahsetmiyor. Ancak biz evlatlarımızı korumak adına benzer yollara başvurduğumuzda eleştiri oklarının hedefi oluyoruz. Geçen ay uygulamaya koyduğumuz tedbirlerde olduğu gibi hemen birileri tarafından yasakçı olmakla suçlanıyoruz. Özgürlük maskesiyle şiddetin, ahlaksızlığın, ırkçılığın, nefret suçlarının hatta istismarın meşrulaştırılması asla kabul edilemez."
"TEKNOFEST KUŞAĞI"
"Bilgisayar yüzünden, cep telefonu yüzünden, bilgisayar oyunları yüzünden huzursuz, mutsuz olan, öfke nöbetleri geçiren çocuklarımız var. Ebeveynleriyle, kardeşleriyle iletişim kurmakta zorlanan evlatlarımız var. Gününü bilgisayar başında, ekran başında geçirdiği için eğitimi aksayan gençlerimiz var. Gerçek dünya ile sanal alem arasındaki ayrımı kaybetmiş pek çok çocuğumuz var. Sadece çocuklar, gençler değil, her yaş grubundan vatandaşımız dijital teknolojinin getirdiği sorunlarla mücadele ediyor. Bu noktada hepimize sorumluluk düşüyor. Başta öğretmenler ve anne babalar olmak üzere kontrollü bir kullanımı yaygınlaştırmak durumundayız. Önce öğretmen ve anne babaları, ardından da çocukları bilgilendirmek ve bilinçlendirmek mecburiyetindeyiz. Teknolojiyi üreten, geliştiren ve bilinçli kullanan ama onun esiri olmayan nesle biz TEKNOFEST kuşağı diyoruz."
YASAL DÜZENLEMELER GELİYOR
"Çocuklarımızın kişisel verilerinin kötüye kullanılmasını, çevrimiçi ortamlarda şiddet, zorbalık, cinsel istismar gibi içeriklere maruz kalmalarını önlemek amacıyla gereken tüm yasal düzenlemeleri hayata geçiriyoruz. Bu konuda ailelerimizin ve öğretmenlerimizin de gereken hassasiyeti göstereceklerine, çocuklarımızın çevrimiçi mahremiyetinin korunmasına dikkat edeceklerine inanıyorum."
https://www.evrensel.net/haber/527540/erdogan-acikladi-sosyal-medya-ve-video-oyunlar-icin-yasal-duzenlemeler-geliyor

Irak’ta Evlilik Yaşı 9’a İndiriliyor: Kadın ... Irak’ta evlilik yaşını 18’den 9’a düşüren Kişisel Statü Yasası’nda yapılması planlanan değişiklikler, büyük tepkilere yol açtı.
Irak’ta, evlilik yaşını 18’den 9’a indiren Kişisel Statü Yasası’ndaki değişiklikler, hem kadın hakları savunucularını hem de kamuoyunu derinden etkileyen büyük bir tartışma başlattı. Kadın siyasetçiler, yalnızca tartışmalı maddelerin değil, yasanın tamamının reddedilmesi gerektiğini savunurken, hukuk uzmanları da bu tasarının kadınlar ve çocuklar üzerindeki olumsuz etkilerine dikkat çekiyor. Bu durum, toplumsal cinsiyet eşitliği açısından ciddi endişelere yol açıyor.
Irak’ta, evlilik yaşını 18’den 9’a düşüren Kişisel Statü Yasası’nda yapılması planlanan değişiklikler, ülke genelinde büyük tepkilere yol açtı. Kadın siyasetçiler, yasanın sadece tartışmalı maddelerinin değil, tamamının reddedilmesi gerektiğini vurgulayarak Irak Parlamentosu’nun yasayı ikinci bir oturumda daha tartışma kararı aldığını duyurdu. Tasarının kadınlar ve çocuklar üzerindeki olumsuz etkileri, yasa ve hukuk uzmanları tarafından da dile getiriliyor.
Yasa tasarısı, 24 Temmuz’daki Irak Parlamentosu oturumunda gündeme alınmış, ancak çeşitli itirazlar nedeniyle okunmadan çıkarılmıştı.
"İSTİSMAR YASASI"NIN İÇERİĞİ
Tasarı, evlilik yaşını 18’den 9’a düşürmenin yanı sıra, evlenecek erkeklere nikahı istedikleri mezhebe göre seçme hakkı tanımakta, ancak kadınların bu konuda mezhep seçme hakkını kısıtlamaktadır. Ayrıca, boşanacak çiftlerin erkek çocuklarının ebeveynlerden birini seçme hakkının 15 yaşından 7 yaşına indirilmesi öngörülmektedir.
Tasarı, mevcut 1959 tarihli kanunun aksine, boşanma işlemlerinin Şii veya Sünni mezhebine uygun olarak yapılabilmesini öngörmektedir. Kadının fıkhi bir mezhebi yoksa, boşanma ve ilgili hakların eşinin mezhebine göre düzenlenmesi planlanmaktadır.
Bu tasarı, boşanma ve ayrılık konularında Şii ve Sünni vakıflarına müdahale yetkisi vererek, yargıda "mezhep ayrılığı" sorununu derinleştirme riski taşımaktadır. Uzmanlar, bu değişikliklerin kadınların ve çocukların temel yaşam haklarını ihlal edeceği ve şiddeti teşvik edeceği konusunda ciddi uyarılarda bulunmaktadır.

Şeyh Hasina toplam 21 yıl ülkeyi yönetti
Bangladeş'te yaklaşık üç haftadır süren hükümet karşıtı protestolar sonunda Başbakan Şeyh Hasina istifa etmek zorunda kaldı. Hasina’nın başkent Dakka’yı helikopterle terk ettiği ve Hindistan’a gittiği bildiriliyor. Gösterilerde en az 280 kişi ölmüştü.
Protestocular Pazartesi günü Hasina’nın resmi konutunu bastı.
Bangladeş'te yayın yapan Kanal 24 televizyonu, konutta kutlama yapan ve kameraya el sallayan kalabalığın görüntülerini yayımlıyor.
Fransız haber ajansı AFP’ye konuşan bir gazeteci, Ganabhaban Sarayı'nın içinde “1500'den fazla kişini mobilyaları ve bardakları kırdığını” bildirdi.
Ülkenin Genelkurmay Başkanı Waker-uz-Zaman ulusa sesleniş konuşmasında ülkeyi geçici bir hükümetin yöneteceğini duyurdu.
Cumhurbaşkanı Muhammed Şahabuddin ile görüşeceğini duyuran Waker-uz-Zaman Pazartesi gün sonuna kadar bir "çözüm" bulunmasını umduğunu ekledi.
Hükümete kimin başkanlık edeceği henüz belli değil.
Waker-uz-Zaman konuşmasında ayrıca tüm Bangladeş halkı için "adalet" sözü de verdi.
Bangladeş’te geçen ay kamu hizmeti veren kuruluşlarda çalışanlara ilişkin kontenjanların kaldırılması talebiyle başlayan protesto gösterileri, daha geniş çaplı hükümet karşıtı bir harekete dönüştü.
Temmuz ayında başlayan olaylarda hayatını kaybedenlerin çoğu polis tarafından vuruldu.
Protestocu öğrenciler, yargılanmasını istedikleri Haşina'nın diyalog teklifini reddetmişti
Öğrenci hareketinin liderlerinden Nahid İslam, Hasina’nın istifası öncesi yaptığı açıklamada başbakanın, “cinayetler, yağma ve yolsuzluklar için yargılanmasını” istiyordu.
Bangladeş'teki öğrenci protestoları, kamuda istihdamın yüzde 30'unu 1971'deki bağımsızlık savaşına katılanların çocuklarına ayrıldığı sistemin kaldırılması talepleriyle başladı.
Ülke çapındaki şiddetli çatışmaları tetikleyen de bu kotalara karşı gösterilerdi.
Protestolar, Yüksek Mahkeme'nin tartışmalı kota sistemini geçen ay geri getirmesiyle arttı.
Ülkenin en üst düzey mahkemesi olan Anayasa Mahkemesi Pazar günü, Yüksek Mahkeme'nin gösterileri tetikleyen tartışmalı kararını bozdu.
Hasina öğrenci liderlerine koşulsuz diyalog teklif ederek "Hareketin ajitasyon yapan öğrencileriyle oturmak ve onları dinlemek istiyorum. Hiçbir çatışma istemiyorum" demiş ancak protestocu öğrenciler bu teklifi reddetmişti.
Hasina'nın son 15 yılı
Başbakan Şeyh Hasina'nın iktidardaki ikinci 15 yıllık döneminde altında Bangladeş büyük bir dönüşüm yaşadı, başkent Dakka'da yeni yollar, köprüler, fabrikalar ve hatta metro hattı yapıldı.
Kişi başına düşen gelir son on yılda üç katına çıktı ve Dünya Bankası, son 20 yılda 25 milyondan fazla insanın yoksulluktan kurtarıldığını tahmin ediyor.
Ancak pek çok kişi bu büyümenin bir kısmının yalnızca Hasina'nın iktidardaki partisi Awami Birliği'ne yakın olanlara yaradığını söylüyor.
Son aylarda Bangladeş sosyal medyasında üst düzey eski kurmaylar ve devlet memurları dahil olmak üzere, Hasina'nın bazı eski yetkililerine yönelik yolsuzluk iddiaları tartışılıyordu.
Yolsuzluk iddialarının yanı sıra birçok hak savunucusu, son 15 yılda ülkede demokratik faaliyet alanının daraldığına dikkat çekiyordu.
Ana muhalefetteki Bangladeş Milliyetçi Partisi (BNP), Hasina döneminde özgür ve adil seçimlerin mümkün olmadığını ve seçimlerin tarafsız bir geçici yönetim altında yapılmasını istediğini söyleyerek 2014 ve 2024 seçimlerini boykot etti.
Hak grupları ayrıca son 15 yılda çoğu hükümeti eleştiren 80'den fazla kişinin ortadan kaybolduğunu ve ailelerinin onlardan haber alamadığını söylüyor.
160 milyonluk nüfusun çoğunluğu Müslüman olan Bangladeş'in, radikal İslam kökenli şiddetten, yerleşmiş yoksulluğa ve yolsuzluğa kadar pek çok problemi bulunuyor.
Ülke aynı zamanda Myanmar'daki şiddetten kaçan yüzbinlerce Arakanlı Müslümana da ev sahipliği yapıyor.
Uluslararası Ceza Mahkemesi başsavcısı, Netanyahu ve Hamas liderleri hakkında tutuklama emri çıkarılmasını istedi

Uluslararası Ceza Mahkemesi (ICC) başsavcısı, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Hamas'ın Gazze Şeridi’ndeki lideri Yahya Sinvar hakkında savaş suçu işledikleri gerekçesiyle tutuklama emri çıkarılmasını istedi.
ICC Başsavcısı Karim Khan, her iki kişinin de en az 7 Ekim 2023 tarihinden itibaren savaş suçları ve insanlığa karşı suçlardan cezai sorumluluk taşıdığına inanmak için makul gerekçeler olduğunu söyledi.
İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant ile Hamas'ın siyasi lideri İsmail Haniye ve Hamas’ın askeri kanadı olarak bilinen İzzeddin el-Kassam Tugayları'nın lideri Muhammed Deyif'in de tutuklanmaları istendi.
Merkezi Lahey'de bulunan ICC, son üç yıldır İsrail'in işgal altındaki topraklarda gerçekleştirdiği eylemleri ve son zamanlarda Hamas'ın eylemlerini de soruşturuyor.
Netanyahu geçtiğimiz günlerde İsrail'in üst düzey isimlerinin ICC'nin arananlar listesine girme ihtimalini "tarihi boyutlarda bir rezalet" olarak nitelendirdi.
Başsavcının talebi üzerine ICC yargıçları delillerin tutuklama emri çıkartmak için yeterli olup olmadığına karar verecek.

Slovakya Başbakanı Robert Fico, bakanlar kurulu toplantısından çıkışta uğradığı silahlı saldırıda ağır yaralandı.
Olay anına şahit olan gazeteciler, birkaç el silah sıkıldığını aktarıyor.
İçişleri Bakanlığı olayı bir suikast girişimi olarak tanımladı.
Başbakanlığa ait sosyal medya hesabında, Robert Fico'nun birden fazla kurşun yarası olduğu ve "hayati tehlikesinin sürdüğü" açıklandı.
Olay, başkent Bratislava’nın 140 km kuzey doğusundaki Handlova’da yaşandı.
Reuters'ın olayın hemen sonrasına ilişkin geçtiği fotoğraflarda, bir kişinin bariyerler arkasında kelepçelendiği görülüyor.
Yaralanan Fico korumaları tarafından hızla makam aracına alındı.
Ülke medyası Başbakan'ın helikopterle hastaneye kaldırıldığını bildiriyor.
Fico'nun getirildiği hastanenin yetkilisi, Başbakan'ın damar cerrahisi bölümündeki ilk müdahalesinin ardından başkentteki bir hastaneye sevk edildiğini söyledi.

Robert Fico kim?
Slovakya’nın görev süresi dolmak üzere olan Cumhurbaşkanı Zuzana Caputova, "acımasız saldırı" nedeniyle şoke olduğunu duyurdu ve Fico’ya geçmiş olsun dileğinde bulundu.
Caputova, daha önce Fico için "demokrasinin sınırlarını test ediyor" ifadelerini kullanmış ve Rusya'nın Ukrayna işgaline karşı duruşu nedeniyle de eleştirmişti.
59 yaşındaki Fico 2023 Eylül ayındaki seçim sonrası başbakanlık görevine geldi.
Seçim kampanyası döneminde yaptığı açıklamada, iktidar olmaları halinde, Kiev'e "tek bir kurşun bile" gönderilmeyeceğini söylemişti.
Fico, iktidarının ilk aylarında Ukrayna'ya yapılması planlanan bir askeri yardımı durdurdu.
Robert Fico, sağ popülist bir koalisyonun liderliğini yapıyor.
Fico, 2018 yılında Jan Kuciak isimli gazetecinin cinayet soruşturması sürecinde başbakanlık görevini bırakmak zorunda kalmıştı.
Kuzey Makedonya’da 8 Mayıs’ta düzenlenen cumhurbaşkanı seçiminin ikinci turunu kazanan Gordana Siljanovska Davkova, ülkenin ilk kadın cumhurbaşkanı olarak görevine başladı.

Siljanovska Davkova için Kuzey Makedonya Meclisinde yemin töreninin düzenlendiği özel oturum yapıldı.
Oturuma, yargı ve yürütmeden üst düzey temsilciler, dini liderler ve Türkiye’nin Üsküp Büyükelçisi Fatih Ulusoy da dahil olmak üzere yabancı ülkelerin büyükelçileri katıldı.
Oturumda yaptığı konuşmada, Siljanovska Davkova, Makedonya Cumhurbaşkanı görevini bilinçli ve sorumlu şekilde yerine getireceğini belirterek, "Anayasaya ve yasalara saygı göstereceğim ve Makedonya'nın egemenliğini, toprak bütünlüğünü ve bağımsızlığını koruyacağım." dedi.
Siljanovska Davkova, hiçbir ayrım gözetmeksizin herkesin cumhurbaşkanı olacağını vurgulayarak, ataerkilliğin hala mevcut olduğunu kaydettiği Balkanlar'daki ve ülkesindeki kadınlara ilham vermeyi amaçladığını söyledi.
Yeni cumhurbaşkanının, ülkenin anayasal ismi olan "Kuzey Makedonya"yı kullanmaması dikkati çekerken, Yunanistan’ın Üsküp Büyükelçisi Sophia Philippidou konuşmanın devam ettiği esnada oturumun düzenlendiği Genel Kurul Salonu'nu terk etti.
Devir teslim töreninin ardından Stevo Pendarovski’den görevi devraldı
Kuzey Makedonya ile Yunanistan arasında Haziran 2018'de Prespa Anlaşması imzalanmış, ardından Makedonya olan ülkenin ismi "Kuzey Makedonya" olarak değiştirilmişti. Böylece Yunanistan’ın vetosunu kaldırmasıyla ülkenin NATO üyeliğinin yolu açılmıştı.
Meclisteki oturumun ardından Cumhurbaşkanlığında düzenlenen devir teslim töreninde, Siljanovska Davkova görevi eski cumhurbaşkanı Stevo Pendarovski’den devraldı.
Oyların yüzde 64,14'ünü almıştı
Kuzey Makedonya’da 8 Mayıs’ta cumhurbaşkanı seçiminin ikinci turu düzenlenmişti.
İç Makedon Devrimci Örgütü-Makedonya Ulusal Demokratik Birliğinin (VMRO-DPMNE) öncülüğündeki ittifakın desteklediği Gordana Siljanovska Davkova, oyların yüzde 64,14'ünü alırken, Makedonya Sosyal Demokratlar Birliğinin (SDSM) öncülüğündeki ittifakın desteklediği eski Cumhurbaşkanı Stevo Pendarovski ise oyların yüzde 29,25'ini almıştı.
Gordana Siljanovska Davkova kimdir?
Ohri şehrinde 1953'te doğan Siljanovska Davkova, bir dönem devlet üniversitesinin hukuk fakültesinde anayasa hukuku ve siyasi sistem dersleri verdi.
1992-1994'te Meclis Anayasa Komisyonu üyeliği ve devlet bakanlığı yapan Siljanovska Davkova, BM Seçim Uzmanı, Avrupa Konseyi Yerel Yönetim Uzmanlar Grubu Başkan Yardımcısı ve Venedik Komisyonu Üyesi görevlerinde bulundu.
Ülkede 2019'da gerçekleşen cumhurbaşkanlığı seçiminde de aday olan Siljanovska Davkova, ikinci turda seçimi kaybetmişti.
Siljanovska Davkova, 2020’den beri Kuzey Makedonya Meclisinde milletvekili olarak görev yapıyordu.
Son Giriş: 12 sa. önce
Son Mesaj Zamanı: dün
Mesaj Sayısı: 3.732
Gerçek Toplam Mesaj Sayısı: 10.589
İkinci El Bölümü Mesajları: 0
Konularının görüntülenme sayısı: 0 (Bu ay: 3.036)
Toplam aldığı artı oy sayısı: 24.390 (Bu hafta: 0)
En çok mesaj yazdığı forum bölümü: Konu Dışı / Off Topic






Yeni Kayıt
Özel Mesaj

Görüntülenme 
Yanıt Yok
0 










