Silent Hill f {PC ANA KONU} {Çıktı/2025}

Hikayeyi elimden geldiğince anlatmaya çalıştım, bir miktar uzun dileyen okuyabilir. Bu oyunu gerçek bir Silent Hill olarak görmüyorum ama çok iyi bir psikolojik korku oyunu olduğu gerçeğini de göz ardı etmemek gerekiyor. Günümüz modern dünyasında aynı sorunları, korkuları, tedirginlikleri yaşayan kadınlar var, bunu çok iyi şekilde yansıtan bir oyun, sadece bunun için bile oynanması lazım.

Şu doğma büyüme Silent Hill gurmeleri artık ağlayarak köylerine dönebilir mi hanımlar? Kabak tadı verdiniz. Silent Hill değilmiş. Bizim anadolu insanı amerikan kültürünü bir oyunda içselleştirmiş ve kendi düşgücüne uymayanı özüne aykırı olarak görüyor.

Bir nesil öncesi tarla süren Fehmi amca olanlar koca bir eseri 'etik' ve estetik olarak özüne aykırı buluyor, yetmiyor ''uzaktan yakından alakası yok'' diyecek kadar cüretkar davranıyor. Hadi canım be.

Açıkalayın; bir Silent Hill oyununu Silent Hill yapan nedir? Amerikan klişeleri mi? Çok piri olduğunuz derin, sert konulu Silent Hill'leri neyden ibaret sanıyorsunuz hele bi açıklayın. ''Uzaktan yakından alakası yok''  

Çok hoşuma gitti gördüklerim. Japonya'da geçen yeni bir korku-gerilim oyunu çok az gördüğümüz bir dönem.Umarım güzel bir iş çıkar ortaya.Türün hastası olarak merakla bekliyorum  

Oyuna soulslike diyenler Silent Hill 3 ve 4'ü oynadınız mı? Hani onlarda da Dodge sistemi ve Stamina falan var hani? The Room'daki basılı tutup vurma falan? Yapmayın gözünüzü seveyim ya.

Oyunu 12 saatin sonunda tamamladım, aksiyon Standart, puzzle Hard zorluğunda oynadım. İyi bir oyun olmuş ama bence Silent Hill değil, daha ziyade Silent Hill konseptini kullanan ancak bunu kendi çizgisinde sunan bir tür psikolojik korku oyunu demek çok daha doğru olur diye düşünüyorum.

Ek bilgi; önceki SH oyunlarında olduğu gibi bu oyunda da diğer canon sonlara ulaşmak için farklı tercihler yapmanız gerekiyor. İlk bitirmede hikaye açıklanmıyor, detayları ve alakalı boss'ları görmek için NG+ ve NG+2 oynamak gerekmekte.

Atmosfer müthiş, başından sonuna asla etkisini kaybetmiyor. Hikaye 1960'larda geçiyor olmasına rağmen ortam 1800'ler gibi, çok kendine has ambiyansı var ve her daim tekinsizlik içindesiniz. Gerçekteki Gero şehrinden esinlenilmiş Ebisugaoka, bu konuda gerçekten başarılı iş çıkarmışlar. Hikayenin gizemi de bu tekinsizliği fazlasıyla destekliyor. Oynanış da hantal değil, alışmak da uzun sürmüyor, özellikle counter attack bence çok başarılı işleyen bir mekanik olmuş. Oyunun ortalarında bulduğunuz balyoz, balta, levye gibi silahlarla zaten hem oyun hem de combat akıyor asla zorluk çekmiyorsunuz. Ancak şunu da eklemek isterim, standart aksiyon zorluğunda oyun cidden kolay. Ölmüyorsunuz, geliştirmeleri bile sadece Stamine ve Omamori üzerinden yaptım. Bir nebze challenge arayan varsa Hard zorluğunda başlamak daha iyi bir seçenek olabilir ama bulmacaklar, Hard zorluğunda düşündürüyor, çözmek için oyunun size sunduğu açıklamaları okuyup, anlamanız gerekiyor yardım etmiyor, eski Silent Hill oyunlarının etkisini hissediyorsunuz, iyi iş çıkarmışlar. Sesler çok başarılı, müziklerin de bir kısmını diğer Silent Hill oyunlarından tanıdığımız Akira Yamaoka yapmış, açılıştaki Mayoi Uta şarkısı onun eseri mesela direkt hissediyorsunuz, çok başarılı. Ancak üç farklı kişi ile birlikte çalışılmış albüm için, o yüzden genele bakınca tonlar biraz dağınık duruyor. 

Olumsuz olarak söyleyebileceğim, Sanity sistemi tamamen işlevsiz, en azından Standart zorlukta cidden hiçbir işe yaramıyor. Akıl sağlının düşmesi sizin üzerinizde hissedilebilir herhangi bir etki bırakmıyor. Sanity kullanarak Focus mode denilen bir saldırı imkanı eklemişler, bu Focus mod ile çok daha güçlü vurabiliyoruz ama bu da tamamen işlevsiz. Oyun boyunca 5 kere Focus mod kullanmamışımdır, kesinlikle gerek duymuyorsunuz çünkü counter attack cidden fazla fazla yeten bir aksiyon sistemi olmuş. Yaratıkların etrafında renkli bir aura beliriyor onu görünce Heavy saldırıyorsunuz, hem çok kolay hem de oldukça güçlü vuruyorsunuz hem de silahınızın dayanıklılığı da daha yavaş azalıyor. Üstelik bahsettiğim gibi balyoz, balta, levye gibi silahları bulunca zaten oyun ciddi kolaylaşıyor. Hele ki balyoz, "boss slayer" öyle güçlü. Tek yapmanız gereken yanınızda Tool Kit bulundurmak ve dayanıklılık düştükçe balyozu, baltayı tamir etmek.

Elektriğin olduğu bir dönem olmasına rağmen Silent Hill'in kendine has özelliklerinden fener ve radyonun olmaması bence yanlış bir tercih olmuş. Atmosfere bence ekstra olumlu etki ederdi, neden böyle bir tercih de bulunduklarını anlamadım. Çünkü bu kadar başarılı tekinsiz bir ortam yaratıp, bunu radyo aracılığı ile sinir bozucu hale getirebilirlerdi, bu fırsatı nasıl tepmişler garip. Fener olayı da aslında diğer başka yanlış tercihlerinin etkisi bence, zira oyunda hava kararmıyor hiç. Silent Hill'in en ikonik anlarından biri zifiri karanlık ortamda, sadece fenerin ışığı ve radyonun cızırtısı eşliğinde sinir bozucu şekilde ilerlemeye çalışmaktır. Oyunda maalesef hiç zifiri karanlık olmadığı için böyle bir anı yaşayamıyorsunuz.

Gelelim neden Silent Hill değil sorusuna. SHf'deki Otherworld (Dark Shrine olarak geçiyor ismi) işlenişi diğer SH oyunlarından biraz daha farklı, normalde karakterin bastırılmış korkuları, suçlulukları ve travmaları gerçek dünyaya yansır ve hayali somutlaştırır, bu da kasabanın yapısal bütünlüğüne etki edip, değişmesine, çürümesine sebep olur. SHf'de ise bu durum kasaba ile alakalı değil, daha ziyade Hinako'nun zihni ile bağlantılı bir işleyiş içerisinde. Bu da olayların direkt Hinako üzerindeki etkisini görmemizi sağlıyor. Oyun ikinci boss'dan sonra aşağı yukarı ortalarına denk geliyor, biraz yapısal değişkliğe uğruyor ve aksiyon dozunun aşırı yükselmesine sebep oluyor, çok merak eden için spoiler içinde biraz bahsedeceğim, dileyen baksın.

10-15 dk ek şey göreceğim diye oyunu baştan oynamak zorunda kaldığım bir sistem bana hiç hoş gelmiyor. Hayat kısa, oyun çok. Ne anlatıyorsan bir defada anlatmalısın. Bir kere bitirir o 10-15 dk içeriği de izler öğrenirim.

12 saatte bitirdim. SH serisini bilmiyorum, hakim değilim. ilk bitirdiğim SH bu oldu. özellikle sesler ve müzikler inanılmaz başarılı. anlatılmak istenen konuyu kendimizin yorumlamımızı istiyorlar sanırım.

korkuyu jumpscare tarzında değil de, seslerden ve mekanlardan ufak ufak içime işleyerek verdi, böyle olunca da çok etkili oldu. garip bir deneyimdi ya, tabi kesinlikle tecrübe edilmesi gerekiyor. ben beğendim.