Şimdi Ara

Türkiye'nin uluslararası arenada hiçbir kıymeti harbiyesinin olmaması gerçeği...

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
16
Cevap
0
Favori
293
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
5 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
    1. Çin, 75 ülkenin vatandaşlarına vize serbestliği tanıdı. Ancak 75 ülkenin arasında Türkiye yer almadı. Ülkeye 30 güne kadar vizesiz giriş yapabilen ülke sayısı 74’e yükselirken, bu sayı 16 Temmuz’da Azerbaycan’ın da dahil edilmesiyle 75’e çıkacak. Türkiye ise Çin'in doğrudan vize muafiyeti listesinde yer almadı. 


    2. Suriye'den Türklere vize nankörlüğü: Moritanyalılara ücretsiz Türklere paralı. Suriye Dışişleri Bakanlığı, ülkeye giriş yapacak olan yabancı vatandaş için vize ücretlerini yayınladı. Yayınlanan listede, 5 ülkeye vize muafiyeti gelirken, Türkler ise ülkeye girişte en fazla 150 dolara yani 6 bin TL'ye kadar vize ücreti ödeyecek.


    Suriye, bu ülkere ise vize muafiyeti tanıdı:

    Sırbistan

    Ürdün

    Moritanya

    Lübnan

    Malezya


    Avrupa Birliğinin, kendisiyle hiç alakaları olmayan Arap ülkelerine, Gürcilere ve Latin amerikalılara vizesiz geçiş tanınmasını içe çekip kanıksamış, homurda homurdana kabul etmiştik amma bu seferki darbe farklı ülkelerden geldi...



    www.sozcu.com.tr
    75 ülkeye vizeleri kaldırdı, Türkiye kapıda kaldı - Sözcü Gazetesi
    https://www.sozcu.com.tr/75-ulkeye-vizeleri-kaldirdi-turkiye-kapida-kaldi-p193211






    www.sozcu.com.tr
    Suriye'den Türklere vize nankörlüğü: Moritanyalılara ücretsiz Türklere paralı - Sözcü Gazetesi
    https://www.sozcu.com.tr/suriye-den-turklere-vize-nankorlugu-moritanyalilara-ucretsiz-turklere-parali-p192993



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi dekareme -- 9 Temmuz 2025; 11:58:57 >







  • Chp bizi şikayet ediyaaah ühüüüü diye ağlayan trollere şu linki bırakayım: https://web.archive.org/web/20220302083127/https://vatanpartisi.org.tr/genel-merkez/dosyalar/akp-kapatilmasi-Icin-basvuru-2004-10795


    Erişemeyen olursa direk ilgili metni de yazıyorum:


    "Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, 4 Kasım 2002 tarihinde, ABD Savunma Bakan Yardımcısı Paul Wolfowitz’e özel kurye ile aşağıdaki mektubu göndermiştir:


    “Dr. Paul Wolfowitz

    Savunma Bakan Vekili

    Pentagon

    Washington DC, 20301

    Ford


    Değerli Dr. Wolfowitz,

    Ülkelerimiz arasındaki tarihsel ortaklık ve dostluğun gelecekte de sürmesi ümidimi paylaşmak için, bu mesajımı ortak dostlar aracılığı ile doğrudan size ulaştırmak isterim.

    Seçim sonuçlarının bizim Genelkurmay saflarında biraz rahatsızlık yaratmış olabileceğinden, resmi konumunuz gereği, hiç kuşkusuz haberdarsınızdır. Bilmenizi isterim ki, onların Türkiye’nin müreffeh, seküler (çağdaş) ve birinci dünya topluluğunun güvenilir bir üyesi olması ümitlerini partim ve ben de paylaşıyoruz, Ve geçmişte hiç olmadığı kadar birleşmiş olan ülkemizin çıkarları için en iyisi olacak şekilde birlikte çalışabileceğimiz kanaatindeyim.

    Bu amaçla, Org. Özkök ile mümkün olduğu kadar kısa sürede mahrem, özel bir toplantı yapabilmeyi ümit ediyorum. Özel cep numaram şudur: 0533 7...

    Bu yardım ve ülkemize geçmişte gösterdiğiniz dostluk için çok teşekkürler.

    Sizinle kişisel olarak görüşmeyi sabırsızlıkla bekliyorum.

    Samimiyetle sizin olan,


    Recep Tayyip Erdoğan,

    Genel Başkan”


    Bu mektup, 17 Ocak 2004 günlü Star Gazetesinde Hayrullah Mahmut’un köşesinde yayımlanmış, fakat bugüne kadar yalanlanmamıştır.


    Mektup, içeriğinden de anlaşılabileceği gibi, gizlidir ve “ortak dostlar” olarak tanımlanan kurye kullanılarak ulaştırılmıştır. İlişkinin Türkiye halkının ve yetkililerinin bilgisi dışında yürütülebilmesi için özel cep telefon numarası da verilmektedir.


    Mektupta, Türkiye Genelkurmayı, 3 Kasım 2002 seçim sonuçlarından rahatsız olduğu gerekçesiyle, ABD Savunma bakan Yardımcısına şikayet edilmektedir. ABD Savunma Bakan Yardımcısından, Türkiye Cumhuriyeti Genelkurmay Başkanı ile kendisi arasında arabuluculuk yapması istenmektedir.


    Mektup dikkatle incelendiğinde amir – memur ilişkisini yansıttığı görülmektedir. Mektubu yazan AKP Genel Başkanı, memur konumunu benimsemiştir ve hitap ettiği ABD Savunma Bakan Yardımcısını amiri olarak görmektedir. Muhatabına açıkça sadakat sözü vermektedir.


    Seçimlerden en yüksek oyu alarak çıkan bir siyasi parti liderinin, kendi ülkesinin Genelkurmay Başkanı ile görüşebilmesi için yabancı bir ülkenin Savunma Bakan Yardımcısının yardımını istemesi, yabancı bir devleti ve onun yetkililerini, Türkiye’nin iç işlerine müdahaleye çağırmaktır. Türkiye Devletinin egemenlik hakkının, dış müdahale ile zayıflamasına fırsat vermektir.


    AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, kendi ülkesinin Genelkurmay Başkanı ile “mahrem” bir toplantı yapmak istemektedir. Ancak bu toplantı, kendi ülkesinin halkına ve yöneticilerine gizli, ABD Savunma Bakan Yardımcısına aşikardır. Bunun, ulusal güvenlik ve bağımsızlıkla bağdaştırılması mümkün değildir.


    AKP Genel Başkanı, eyleminin bu sonuçlara yol açtığını biliyor olmalıdır ki, mektubunu “ortak dostlar” diye nitelendirdiği özel kurye aracılığıyla ve gizlice göndermektedir.


    Bu eylem, Türk Ceza Yasası’nın 125. maddesinde düzenlenen “Devletin istiklalini tenkis” (Devletin bağımsızlığını azaltmak) suçuna karşılık gelmektedir.


    Üstelik bu eylem “Genel Başkan” sıfatıyla işlenmiştir. 2820 sayılı Siyasi Partiler Yasası’nın 13. maddesine göre Genel Başkan, siyasi partilerin “merkez organları”ndandır ve 15. madde uyarınca “Partiyi temsil yetkisi Genel Başkana aittir”. Dolayısıyla Recep Tayyip Erdoğan’ın “Genel Başkan” sıfatıyla gerçekleştirdiği bu eylem tüm partiyi bağlar.


    Recep Tayyip Erdoğan açısından aynı zamanda kişisel suç oluşturan bu eylem, kendisinin halen Başbakanlık koltuğunu işgal etmesi nedeniyle –ekte bir örneği sunulan Ankara DGM C. Başsavcılığı’nın 10.02.2003 tarih ve Hz. 2004/30, K.2004/11 sayılı kararıyla- “Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 100. maddesi ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü’nün 107. maddesine göre, Başbakan hakkında Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tam sayısının en az onda birinin vereceği önerge ile soruşturma açılması istenebil(eceğinden)” ve DGM C. Başsavcılığı’nın “soruşturma yetkisi olmadığından” soruşturulamamıştır. Bu nedenle görev, Başsavcılığınıza düşmektedir."


    Ki tayyip erdoğanın parti kurma sürecinde yurtdışı trafiğinin medyaya yansıyan bölümü bile partinin dış desteğini ortaya koymakta yeterli.


    Boşuna bop eş başkanı değil, boşuna israilden şeref madalyası almadı.

  • Az sabır. Chp gümbür gümbür geliyor.

    Chp iktidarında, inanılmaz güçlü, vizyon sahibi, kültürlü ve kaliteli kadrolarıyla ülkemizin uluslar arası arenada güneş gibi doğacak ! Vizesiz dünyayı turlamaktan yorulacağız. Karizmatik ve otomatik liderler imamoğlu ve Özel yurt dışına gittiklerinde diğer ülke liderleri saygı duruşuna geçecek.

    Ülkesini dışarıya şikayet eden, oturduğu yerde ezilen erdoğan gidecek az kaldı.

    Az kaldı.

  • Vatanına sahip çıkmazsan olacağı bu

  • Bu işler öyle dünya lideriyim demekle olmuyor.

  • İkinci mesajda "fırsat bu fırsat" diyen 3 liracı malum şahıs Chp'ye giydireyim derken ülkenin bu itibarsızlaşmasına yönelik 23 yıldır hangi partinin yönetimde olduğunu unutmuş yine şuursuz.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi programmer_onur -- 9 Temmuz 2025; 20:33:43 >
    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • programmer_onur kullanıcısına yanıt
    daha iyi hissettirecekse; daha kötüleri de var.



    https://x.com/i/status/1943001360800059879


    Yani artık ingiltere'ye gitmişsin gitmemişsin, karabük üniversitesine gitmekten pek farkı kalmadı.


    iğneleme bir yana! Aslında çok güzel ülkeye sahibiz coğrafi olarak. ama işte mehmet ali birand'ın dediği o söz : "Türkiye, Türklere(anadolulara) bırakılmayacak kadar değerli"! adamın ne dediğini, aysun kayacı olayındaki gibi yıllar sonra anladım.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >




  • vize serbest olsa Suriye'ye gidecek miydin?

  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
  • Yönetimde aklı değil hisleri, duygulrı, masalları, hikayeleri, hamaset nutuklarını ön plana koyarsan kimse seni kaale almaz.

  • Bu başarısızlık 20 küsür yıllık değişmeyen iktidara yazar. Özellikle Avrupa ile vize serbestisi yıllar öncesinde halledilmeliydi, vaatleri arasındaydı ama beceremediler.

  • Chp bizi şikayet ediyaaah ühüüüü diye ağlayan trollere şu linki bırakayım: https://web.archive.org/web/20220302083127/https://vatanpartisi.org.tr/genel-merkez/dosyalar/akp-kapatilmasi-Icin-basvuru-2004-10795


    Erişemeyen olursa direk ilgili metni de yazıyorum:


    "Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, 4 Kasım 2002 tarihinde, ABD Savunma Bakan Yardımcısı Paul Wolfowitz’e özel kurye ile aşağıdaki mektubu göndermiştir:


    “Dr. Paul Wolfowitz

    Savunma Bakan Vekili

    Pentagon

    Washington DC, 20301

    Ford


    Değerli Dr. Wolfowitz,

    Ülkelerimiz arasındaki tarihsel ortaklık ve dostluğun gelecekte de sürmesi ümidimi paylaşmak için, bu mesajımı ortak dostlar aracılığı ile doğrudan size ulaştırmak isterim.

    Seçim sonuçlarının bizim Genelkurmay saflarında biraz rahatsızlık yaratmış olabileceğinden, resmi konumunuz gereği, hiç kuşkusuz haberdarsınızdır. Bilmenizi isterim ki, onların Türkiye’nin müreffeh, seküler (çağdaş) ve birinci dünya topluluğunun güvenilir bir üyesi olması ümitlerini partim ve ben de paylaşıyoruz, Ve geçmişte hiç olmadığı kadar birleşmiş olan ülkemizin çıkarları için en iyisi olacak şekilde birlikte çalışabileceğimiz kanaatindeyim.

    Bu amaçla, Org. Özkök ile mümkün olduğu kadar kısa sürede mahrem, özel bir toplantı yapabilmeyi ümit ediyorum. Özel cep numaram şudur: 0533 7...

    Bu yardım ve ülkemize geçmişte gösterdiğiniz dostluk için çok teşekkürler.

    Sizinle kişisel olarak görüşmeyi sabırsızlıkla bekliyorum.

    Samimiyetle sizin olan,


    Recep Tayyip Erdoğan,

    Genel Başkan”


    Bu mektup, 17 Ocak 2004 günlü Star Gazetesinde Hayrullah Mahmut’un köşesinde yayımlanmış, fakat bugüne kadar yalanlanmamıştır.


    Mektup, içeriğinden de anlaşılabileceği gibi, gizlidir ve “ortak dostlar” olarak tanımlanan kurye kullanılarak ulaştırılmıştır. İlişkinin Türkiye halkının ve yetkililerinin bilgisi dışında yürütülebilmesi için özel cep telefon numarası da verilmektedir.


    Mektupta, Türkiye Genelkurmayı, 3 Kasım 2002 seçim sonuçlarından rahatsız olduğu gerekçesiyle, ABD Savunma bakan Yardımcısına şikayet edilmektedir. ABD Savunma Bakan Yardımcısından, Türkiye Cumhuriyeti Genelkurmay Başkanı ile kendisi arasında arabuluculuk yapması istenmektedir.


    Mektup dikkatle incelendiğinde amir – memur ilişkisini yansıttığı görülmektedir. Mektubu yazan AKP Genel Başkanı, memur konumunu benimsemiştir ve hitap ettiği ABD Savunma Bakan Yardımcısını amiri olarak görmektedir. Muhatabına açıkça sadakat sözü vermektedir.


    Seçimlerden en yüksek oyu alarak çıkan bir siyasi parti liderinin, kendi ülkesinin Genelkurmay Başkanı ile görüşebilmesi için yabancı bir ülkenin Savunma Bakan Yardımcısının yardımını istemesi, yabancı bir devleti ve onun yetkililerini, Türkiye’nin iç işlerine müdahaleye çağırmaktır. Türkiye Devletinin egemenlik hakkının, dış müdahale ile zayıflamasına fırsat vermektir.


    AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, kendi ülkesinin Genelkurmay Başkanı ile “mahrem” bir toplantı yapmak istemektedir. Ancak bu toplantı, kendi ülkesinin halkına ve yöneticilerine gizli, ABD Savunma Bakan Yardımcısına aşikardır. Bunun, ulusal güvenlik ve bağımsızlıkla bağdaştırılması mümkün değildir.


    AKP Genel Başkanı, eyleminin bu sonuçlara yol açtığını biliyor olmalıdır ki, mektubunu “ortak dostlar” diye nitelendirdiği özel kurye aracılığıyla ve gizlice göndermektedir.


    Bu eylem, Türk Ceza Yasası’nın 125. maddesinde düzenlenen “Devletin istiklalini tenkis” (Devletin bağımsızlığını azaltmak) suçuna karşılık gelmektedir.


    Üstelik bu eylem “Genel Başkan” sıfatıyla işlenmiştir. 2820 sayılı Siyasi Partiler Yasası’nın 13. maddesine göre Genel Başkan, siyasi partilerin “merkez organları”ndandır ve 15. madde uyarınca “Partiyi temsil yetkisi Genel Başkana aittir”. Dolayısıyla Recep Tayyip Erdoğan’ın “Genel Başkan” sıfatıyla gerçekleştirdiği bu eylem tüm partiyi bağlar.


    Recep Tayyip Erdoğan açısından aynı zamanda kişisel suç oluşturan bu eylem, kendisinin halen Başbakanlık koltuğunu işgal etmesi nedeniyle –ekte bir örneği sunulan Ankara DGM C. Başsavcılığı’nın 10.02.2003 tarih ve Hz. 2004/30, K.2004/11 sayılı kararıyla- “Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 100. maddesi ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü’nün 107. maddesine göre, Başbakan hakkında Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tam sayısının en az onda birinin vereceği önerge ile soruşturma açılması istenebil(eceğinden)” ve DGM C. Başsavcılığı’nın “soruşturma yetkisi olmadığından” soruşturulamamıştır. Bu nedenle görev, Başsavcılığınıza düşmektedir."


    Ki tayyip erdoğanın parti kurma sürecinde yurtdışı trafiğinin medyaya yansıyan bölümü bile partinin dış desteğini ortaya koymakta yeterli.


    Boşuna bop eş başkanı değil, boşuna israilden şeref madalyası almadı.





  • bu işler öyle ekonomimiz iyi şuraya şu kadar para yatırdık demeyle olmuyor tecrübe kalite değeri belirler halkına değer vermeyip başkalarına başka ülkelere değer verirsen kendi değerini kaybedersin hergün küfür yersin sonra biz nerde hata yapıyoruz diye düşünürsün aslında bunların hepsi bilerek yapılan şeylerdir


    mesala türkiye gerçek bir devlet olsa gerçek bir yönetici lider olsa suriyelerin birtanesini bile bırakmazdı




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi tundra202006 -- 10 Temmuz 2025; 21:37:15 >
  • por favor kullanıcısına yanıt

    Hepsi tutuklanmazsa gelir.

  • Odeğil de adamlar elini kolunu sallaya sallaya buraya geliyo
    Biz giderken vize istiyo😂

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Siyasal İslam dinci iktidarı ile bunlar daha iyi günler.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Nike kullanıcısına yanıt

    Ülkemize bir şey olursa yeniden devlet kurmak için hazır olmalıyız.

  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.