Şimdi Ara

Neden ATP Depolayamıyoruz?

Bu Konudaki Kullanıcılar:
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
20
Cevap
1
Favori
8.759
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Neden ATP depolayamıyoruz da sadece hücre içi reaksiyonlarda kısa süreli olarak oluşturuyoruz? ATP depolayabilseydik nefes almaya, ihtiyacımız dahi olmayacaktı. Yada belki ATP kapsülleri içerek uzun zaman besindiz yaşayabilecektik. Düşünsenize...

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >



  • Vücudun enerji kaynağı olarak kullandığı moleküller, vücudun anlık enerji ihtiyacına göre yıkılır ve enerji molekülü olan Adenozin Trifosfat(ATP) sentezlenir. ATP’nin vücutta sürekli olarak depolanamama sebebiyse, hem ATP’nin aktif bir molekül olması nedeniyle uzun süre depolanmaya uygun olmayışı, hem de vücutta sürekli olarak enerjiye ihtiyaç olması nedeniyle ATP’nin sürekli bir döngü içerisinde oluşudur.

    Kaynak:http://biltek.tubitak.gov.tr/



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Nucleus7 -- 12 Eylül 2013; 11:03:53 >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Nucleus7

    Vücudun enerji kaynağı olarak kullandığı moleküller, vücudun anlık enerji ihtiyacına göre yıkılır ve enerji molekülü olan Adenozin Trifosfat(ATP) sentezlenir. ATP’nin vücutta sürekli olarak depolanamama sebebiyse, hem ATP’nin aktif bir molekül olması nedeniyle uzun süre depolanmaya uygun olmayışı, hem de vücutta sürekli olarak enerjiye ihtiyaç olması nedeniyle ATP’nin sürekli bir döngü içerisinde oluşudur.

    Aktif olduğu için depolanamamasını açar mısınız?

    Ayrıca vücudun sürekli enerjiye ihtiyaç duymasından bahsediyorum zaten ben. İhtiyaç anında glikojeni glikoza çevirip o glikozu oksijenle parçalayıp atp yapana kadar hazır atp depolaması hem anında enerji ihtiyacını karşılar hem depolanan besin hacmini azaltır.


    Edit: İmla



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi *siteci* -- 11 Eylül 2013; 21:11:44 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Yeşil bitkiler gibi hücrelerimizde klorofil olsa sorunun cevabı bulunurdu.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: *siteci*


    quote:

    Orijinalden alıntı: Nucleus7

    Vücudun enerji kaynağı olarak kullandığı moleküller, vücudun anlık enerji ihtiyacına göre yıkılır ve enerji molekülü olan Adenozin Trifosfat(ATP) sentezlenir. ATP’nin vücutta sürekli olarak depolanamama sebebiyse, hem ATP’nin aktif bir molekül olması nedeniyle uzun süre depolanmaya uygun olmayışı, hem de vücutta sürekli olarak enerjiye ihtiyaç olması nedeniyle ATP’nin sürekli bir döngü içerisinde oluşudur.

    Aktif olmadığı için depolanamamasını açar mısınız?

    Ayrıca vücudun sürekli enerjiye ihtiyaç duymasından bahsediyorum zaten ben. İhtiyaç anında glikojeni glikoza çevirip o glikozu oksijenle parçalayıp atp yapana kadar hazır atp depolaması hem anında enerji ihtiyacını karşılar hem depolanan besin hacmini azaltır.

    aktif olmadığı için değil aktif olduğu için diyo ... aktiflikten kastı galiba AdenozinDiFosfat(ADP) taki yapının ATP ye göre daha kararlı olmasından bahsediyo...



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi brkpskl -- 12 Eylül 2013; 15:09:26 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: *siteci*

    quote:

    Orijinalden alıntı: Nucleus7

    Vücudun enerji kaynağı olarak kullandığı moleküller, vücudun anlık enerji ihtiyacına göre yıkılır ve enerji molekülü olan Adenozin Trifosfat(ATP) sentezlenir. ATP’nin vücutta sürekli olarak depolanamama sebebiyse, hem ATP’nin aktif bir molekül olması nedeniyle uzun süre depolanmaya uygun olmayışı, hem de vücutta sürekli olarak enerjiye ihtiyaç olması nedeniyle ATP’nin sürekli bir döngü içerisinde oluşudur.

    Aktif olduğu için depolanamamasını açar mısınız?

    Ayrıca vücudun sürekli enerjiye ihtiyaç duymasından bahsediyorum zaten ben. İhtiyaç anında glikojeni glikoza çevirip o glikozu oksijenle parçalayıp atp yapana kadar hazır atp depolaması hem anında enerji ihtiyacını karşılar hem depolanan besin hacmini azaltır.


    Edit: İmla

    Aktif molekül derken yüksek enerjili fosfat bağına sahip anlamında diyorum.ATP içinde 3 fosfat bulundurduğundan
    3 tane yüksek enerjili fosfat bağına sahiptir ve bir fosfat bağı koptuğunda ADP'ye,iki fosfat bağı koptuğunda ise AMP'ye dönüşür ve her bağ kopmasında ortaya enerji çıkar.Bu enerji hücre içinde yaklaşık 13.000 kaloridir.Laboratuvar şartlarında ise 7300 kaloridir.Bu enerji sayesinde hücre metabolizmasındaki tepkimeler gerçekleştirilir.




  • aktiflik meselesi radyoaktivite gibi mesela. radyoaktif izotoplar kararlı değildir ve ışıma yaparak kararlı izotoplara dönüşürler. bu sırada da etrafa enerji verirler (ışıma).
    atp de böyle kararsız bir yapı. bir an önce parçalanıp daha kararlı bir molekül haline gelmek istiyor. bu sırada da enerji açığa çıkıyor.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi kirmik -- 12 Eylül 2013; 12:57:20 >
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Mitokondri ATP tüketir mi?
    9 yıl önce açıldı
    Daha Fazla Göster
  • quote:

    Orijinalden alıntı: kirmik

    aktiflik meselesi radyoaktivite gibi mesela. radyoaktif izotoplar kararlı değildir ve ışıma yaparak kararlı izotoplara dönüşürler. bu sırada da etrafa enerji verirler (ışıma).
    atp de böyle kararsız bir yapı. bir an önce parçalanıp daha kararlı bir molekül haline gelmek istiyor. bu sırada da enerji açığa çıkıyor.

    Anladım, teşekkürler. En azından siz sorduğum soruya cevap vermişsiniz :)

    Peki yüksek enerjili bağlara sahip moleküllerin saklanması, depolanması imkansız bir olay mı? Eminim örnekleri vardır kimya tarihinde. Demek istediğim vücudumuz bunu yapamasa bile bir şekilde biz bunu üretip saklamayı başarabilirsek vücuda besin yerine verebiliriz belki de.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: *siteci*


    quote:

    Orijinalden alıntı: kirmik

    aktiflik meselesi radyoaktivite gibi mesela. radyoaktif izotoplar kararlı değildir ve ışıma yaparak kararlı izotoplara dönüşürler. bu sırada da etrafa enerji verirler (ışıma).
    atp de böyle kararsız bir yapı. bir an önce parçalanıp daha kararlı bir molekül haline gelmek istiyor. bu sırada da enerji açığa çıkıyor.

    Anladım, teşekkürler. En azından siz sorduğum soruya cevap vermişsiniz :)

    Peki yüksek enerjili bağlara sahip moleküllerin saklanması, depolanması imkansız bir olay mı? Eminim örnekleri vardır kimya tarihinde. Demek istediğim vücudumuz bunu yapamasa bile bir şekilde biz bunu üretip saklamayı başarabilirsek vücuda besin yerine verebiliriz belki de.

    aslında bide şöyle bi problem var bunu vücuda nasıl sokucaksın, ATP yi nasıl taşıcaksın , bildiğim kadarıyla normalde vucudda her hucre kendı enerjı ıhtıyacını kendı karsılıyo yanı bir hucrede uretılen ATP baska bır hucreye taşınamaz...




  • Yaşam kimyasına giriş

    Canlı maddelerin tamamı, yeryüzünde doğal olarak VAROLAN 93 yada daha fazla kimyasal elementin sadece yarım düzinesi oluşturur ve YAŞAMIN ÇEŞİTLİLİĞİ (ırk veya ırklar değil) büyük oranda bir tek elementin, karbonun bileşim özelliklerine bağlıdır...

    Yaşam kimyası: Biyokimya
    Biyokimyanın Temeli

    Canlı hücrelerin kullandığı enerji <<değeri>> adenosin trifosfat (ADP) adı kimyasal bir maddedir. (1). NÜKLEİK ASİDİ oluşturan öğelerden birine çok benzeyen ATP parçalanarak adenosin difosfat (ADP) Böylece bir biyokimya tepkimesi için gerekli enerjiyi sağlar. Öte yandan, şekerin parçalanmasında olduğu gibi, biyokimya tepkimesinin enerji verdiği durumlarda, bu enerji YENİDEN ATP yapımında kullanılabilir. Böylece bir organizma, ATP' yi yeniden kullanışlı hale getirerek, giren ve çıkan enerjileri (otolardaki konjonktür)

    Yaşamın Kimyasal EVRİMİNDE en önemli yeri, NÜKLEİK ASİTLERİN üretilmesi alır. Çünkü KENDİ eşini/benzerini üretme yeteneğine sahip olan moleküller BUNLARDIR. Bu kendini ÇOĞALTMA/kopyalama yeteneği büyük önem taşır. Onsuz YAŞAM ne OLABİLİR ne de devam edebilir.

    Rahimlere düşen bir tek sperm yumurtanın içine girince nükleik asitler kendini kopyalamaya başlar (tohum toprağa düşünce kendini kopyalayarak öncelikle köklerini oluşturur. Ana karnında ise göbek bağını)

    Allah, Al kan hücresi Ahad/tekbir/bir tek hücredir . İste bitki, ister hayvan isterse insanlarda olsun KENDİ bedenini erkek veya dişi olarak yaratmıyor mu? Her tohum kendinden kendi bedenini yaratmakla başlar. Bedenini tamamlamak için kök veya göbek kordonunu oluşturur ve topraktan/ana karnından ondan sonra bedenlerini tamamlar.

    Bedenlerin oluşumunda beden beslenmesi diye bir şey yoktur. Topraktan veya ana karnından aldığı elementleri nükleik asit yapımında kullanır.

    GENETİK ŞİFRE
    Şifrelerin Sırrı

    DNA molekülü, merdivenin yanları ardışık bir sırayla dizilmiş FOSFAT ve dezoksiriboz şeker birimlerinden oluşur. Her kıvrımda, NÜKLEİK ASİT BAZLI kimyasal bileşiklerden birbirine bağlı İKİ ÇİFT bulunur. Bu bazlar yalnızca DÖRT tanedir: Adenin (A), Timin (T), Sitozin (S), Guanin (G). Birbirinden farklı, ancak birbirini tamamlayıcı yapıları nedeniyle A yalnız T ile; S ise yalnız G ile birleşebilir...

    Kıyamet S.: 37. O (insan veya ben dediğiniz beden/bedenler toprağa/rahimlere), dökülen meniden BİR sperm DEĞİL MİYDİ? 39. Nihayet ONDAN İKİ ÇİFTİ (1. Çift: A + T), erkeyi ve (2. Çift: S + G) dişiyi vücuda getirdi.

    -Tıp veya biyolojide erke (o+) sembol spermin içindeki kan hücresinde bu, dişi de (>) bu değil mi? Bu erkek ve dişi zaten tohumun/spermin içinde var! Bunlar toprağa/rahimlere düştükçe: (o+) bu düşerse erkek çocuk bedeni oluşur, bu (>) düşerse dişi bedeni olur. Erkek ve dişi zaten tohumun/spermin içinde var, yoksa yok mu diyorsunuz?
    40. Peki bunu (sizlerin bedenini yaparken/yaratırken) yapan (tohum/sperm) ölüyü (ertesi yıl tohumlar ölen bedenlerini, baba dediğimiz erkek spermi) DİRİLTMEYE güç yetiremez mi?

    Kalıtım/soya çekim diyorsunuz/kabulleniyorsunuz da, O KAN HÜCRESİNİN içinde DNA ve Genler, o+ erkek, > dişi birlikte değil mi? Kalıtımı/kalıtsal hastalıkları yeni bedenlere bunu kabul etmiyor iseniz, nasıl geçirebiliyorsunuz?




  • quote:

    Orijinalden alıntı: birturk

    Yaşam kimyasına giriş

    Canlı maddelerin tamamı, yeryüzünde doğal olarak VAROLAN 93 yada daha fazla kimyasal elementin sadece yarım düzinesi oluşturur ve YAŞAMIN ÇEŞİTLİLİĞİ (ırk veya ırklar değil) büyük oranda bir tek elementin, karbonun bileşim özelliklerine bağlıdır...

    Yaşam kimyası: Biyokimya
    Biyokimyanın Temeli

    Canlı hücrelerin kullandığı enerji <<değeri>> adenosin trifosfat (ADP) adı kimyasal bir maddedir. (1). NÜKLEİK ASİDİ oluşturan öğelerden birine çok benzeyen ATP parçalanarak adenosin difosfat (ADP) Böylece bir biyokimya tepkimesi için gerekli enerjiyi sağlar. Öte yandan, şekerin parçalanmasında olduğu gibi, biyokimya tepkimesinin enerji verdiği durumlarda, bu enerji YENİDEN ATP yapımında kullanılabilir. Böylece bir organizma, ATP' yi yeniden kullanışlı hale getirerek, giren ve çıkan enerjileri (otolardaki konjonktür)

    Yaşamın Kimyasal EVRİMİNDE en önemli yeri, NÜKLEİK ASİTLERİN üretilmesi alır. Çünkü KENDİ eşini/benzerini üretme yeteneğine sahip olan moleküller BUNLARDIR. Bu kendini ÇOĞALTMA/kopyalama yeteneği büyük önem taşır. Onsuz YAŞAM ne OLABİLİR ne de devam edebilir.

    Rahimlere düşen bir tek sperm yumurtanın içine girince nükleik asitler kendini kopyalamaya başlar (tohum toprağa düşünce kendini kopyalayarak öncelikle köklerini oluşturur. Ana karnında ise göbek bağını)

    Allah, Al kan hücresi Ahad/tekbir/bir tek hücredir . İste bitki, ister hayvan isterse insanlarda olsun KENDİ bedenini erkek veya dişi olarak yaratmıyor mu? Her tohum kendinden kendi bedenini yaratmakla başlar. Bedenini tamamlamak için kök veya göbek kordonunu oluşturur ve topraktan/ana karnından ondan sonra bedenlerini tamamlar.

    Bedenlerin oluşumunda beden beslenmesi diye bir şey yoktur. Topraktan veya ana karnından aldığı elementleri nükleik asit yapımında kullanır.

    GENETİK ŞİFRE
    Şifrelerin Sırrı

    DNA molekülü, merdivenin yanları ardışık bir sırayla dizilmiş FOSFAT ve dezoksiriboz şeker birimlerinden oluşur. Her kıvrımda, NÜKLEİK ASİT BAZLI kimyasal bileşiklerden birbirine bağlı İKİ ÇİFT bulunur. Bu bazlar yalnızca DÖRT tanedir: Adenin (A), Timin (T), Sitozin (S), Guanin (G). Birbirinden farklı, ancak birbirini tamamlayıcı yapıları nedeniyle A yalnız T ile; S ise yalnız G ile birleşebilir...

    Kıyamet S.: 37. O (insan veya ben dediğiniz beden/bedenler toprağa/rahimlere), dökülen meniden BİR sperm DEĞİL MİYDİ? 39. Nihayet ONDAN İKİ ÇİFTİ (1. Çift: A + T), erkeyi ve (2. Çift: S + G) dişiyi vücuda getirdi.

    -Tıp veya biyolojide erke (o+) sembol spermin içindeki kan hücresinde bu, dişi de (>) bu değil mi? Bu erkek ve dişi zaten tohumun/spermin içinde var! Bunlar toprağa/rahimlere düştükçe: (o+) bu düşerse erkek çocuk bedeni oluşur, bu (>) düşerse dişi bedeni olur. Erkek ve dişi zaten tohumun/spermin içinde var, yoksa yok mu diyorsunuz?
    40. Peki bunu (sizlerin bedenini yaparken/yaratırken) yapan (tohum/sperm) ölüyü (ertesi yıl tohumlar ölen bedenlerini, baba dediğimiz erkek spermi) DİRİLTMEYE güç yetiremez mi?

    Kalıtım/soya çekim diyorsunuz/kabulleniyorsunuz da, O KAN HÜCRESİNİN içinde DNA ve Genler, o+ erkek, > dişi birlikte değil mi? Kalıtımı/kalıtsal hastalıkları yeni bedenlere bunu kabul etmiyor iseniz, nasıl geçirebiliyorsunuz?




    Dediklerinizi başta anladığımı sandım ama sona doğru pek anlamsızlaştı. Atp depolanmasıyla ilgili fikirlerinizi mümkünse parantez, büyük harf ve kendi inancınızı katmadan yazabilir misiniz?

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Sadece Türküm, Sünni veya Alevi değilim!

    Kuran'ı Kerim de bir din kitabı değildir.

    Sünniler, Mevlâna'yı yere göğe sığdıramıyorlar ama o Mesnevide neler yazdığını sizler okumadığınız için söylenenlerle geçiniyorsunuz.

    MEVLANA

    MESNEVİ
    II. Cilt, Çeviri: Veled İZBUDAK, sayfa: 21, Beyt: 255
    "Yüzbinlerce (Lâhavle) okuyan Şeytan'a bak; ey Adem, İblis 'i gör, bak, nasıl yılanda gizlenmiş!"

    Lahavle: Ya sabır.

    Tespih çekerken okurlar.
    Adem: Adam=erkek (o+)

    Yılan: Tıp okumuş olanlar.

    I. Cilt, sayfa: 310, Beyt: 3895
    "O zaman, yüzlerce Adem'in perdesini yırtar, yüzlerce yeni Müslüman olmuş suçsuz, günahsız İblis yaratır."

    -Sünniler veya karşıtları Mesneviyi okumuş olsalar, kül yutturamazlar!

    -Ortodoks Hıristiyanlar ile Sünniler: Bir Kutsal Meryem Ana der, diğeri Kutsal Ana derler!
    Ananın adı Meryem, Ayşe, Linda olsa ne fark eder? Hepsi dişi (>) değil mi?

    Türkçe: Kök ve ekten ibaret değil mi?
    Kut: Kut-sal/o+!
    Kut-sal İsa= Kut erkek!
    Kutsal: Ana/Meryem ana/>= ay
    Kutsal Haç dedikleri, tıptaki erkek sembolü!
    Kut-sal ana dedikleri tıptaki dişi semboldür.
    Ortodoks olduklarını söyleyen, Kut-sal Meryem ana diyen hiçbir patrikhanede Kut-Sal Ana/dişi/> Haçı yok. Hepsi Yunan devletini İngiltere'nin tanıması ve Rusların desteklemesi karşılığında hepsi Katolik Haççı "o+"'nı kabul ermişler!

    Türklerin Tarihi
    Pasifik'ten Akdeniz'e 2000 Yıl
    Jean-Paul Roux

    Sayfa: 261, Sanat
    "Nizamûlmülk, Müslüman ortodoksluğunu (doğru yol - Sünnilik) güçlendirmek ve yaymak amacıyla bir Kuran okulu ya da daha doğrusu bir din üniversitesi sayılan, yeni bir mimari ve kültürer yapı olan medreseyi yarattı. Ama bu mimari ve kültürel yapı haksız olarak bir Kuran okulundan ya da din üniversitesinden ibaret sayılmıştır. Aslında daha çok İngiliz "Kolej" ine veya eğitim ve araştırma kurumuna benziyordu."

    (Bu kitap) Çeviriye ve yayıma katkı programı çerçevesinde yayımlanan bu yapıt,
    Fransa Dışişleri Bakanlığı'nın, Merkezi'nin desteğiyle gerçekleştirilmiştir.

    Sayfa: 248
    Şiilik, Tasavvuf ve Karşılaştırmalar
    "... Türkmen Babaların kendilerini çoğu zaman Şii olarak tanımalarına karşın aslında eski Şamanların mirasçısıydılar... Kent çevrelerine ve esnaf localarına daha yakın duran Ahiler çoğu zaman cömert ve samimi ancak geleneksel ilkelere bağlılığı (ortodoksluğu) kuşkulu bir inanç ortaya koydular."

    Kuran'ı Kerim
    Bakara Suresi: 34. O vakit biz meleklere, "Âdem'e secde edin demiştik de İblis dışında tümü secde etmişti...
    Nisa S.: I. Ey insanlar! Sizi bir tek canlıdan yaratan, ondan eşini vücuda/bedene getiren ve o ikisinden birçok erkekler ve dişiler üreten Rabbinize karşı gelmekten sakının...
    İsra S.: 61. Hani meleklere: Adem'e secde edin." demiştik; onlar da secde etmişlerdi. Ama İblis secde etmemişti..

    -İblis neden ana;/dişi Kut-sal dediğini düşün. Adem/erkek neden Kut-sal demezler/secde etmezler!

    Kıyamet S.: 37. O, dökülen meniden bir sperm değil midi? 39. Nihayet ondan iki çifti, erkeği ve dişiyi vücuda getirdi.
    Necm S.: 45. Hiç kuşkusuz, iki çifti, erkeği ve dişiyi yaratan o'dur; 46. Meni halinde atıldığı zaman bir spermden...
    Zariyat S.: 49. Her şeyden iki çift yarattık ki düşünüp anlayabilesiniz.

    Yaşam ve Kökenleri
    Yaşamın Temel Özellikleri

    En basit canlı yaratık (4) tek bir canlı birimden, yani, hücreden olur. İster bitki ister hayvan ister insan olsun, daha gelişmiş varlıklar...

    Farklı görünmelerine karşın, bitkiler, hayvanla ve insanlar birbirlerinden sadece yaşamın temel faaliyetlerinin yerine getiriliş tarzında ayrılırlar...

    Genetik Şifre
    Şifrelerin Sırrı

    DNA molekülü, merdivenin yanları ardışık bir sırayla dizilmiş fosfat ve dezoksiriboz şeker birimlerinden oluşur. Her kıvrımda, nükleikasit bazlı kimyasal elementsel bileşiklerinden birbirine bağlı iki çift bulunur. Bu bazlar yalnızca dört tanedir: 1. Adenin (A), 2. Timin (T), 3. Sitozin (S), 4. Guanin (G). Birbirinden farklı, ancak birbirini tamamlayıcı yapıları nedeniyle A yalnız, T ile; Sise yalnız G ile birleşebilir...

    İlkel Karışım
    Yaşamın kimyasal evriminde en önemli yeri, nükleikasitlerin üretilmesi alır. Çünkü kendi eşini üretme kopyalama yeteneğine sahip olan moleküller bunlardır. Bu kendini çoğaltma/kopyalama yeteneği b büyük önem taşır. Onsuz yaşam ne olabilir, ne de devam edebilir.

    Canlı/canlanma Nedir?
    "Örneğin, tütünlerde <<mozaik>> hastalığını yapan virüs, doğrudan doğruya kimyasal elementlerden oluşmuş bir moleküle benzediği halde çoğalabilir/ürüyebilir. Dolaysıyla da canlı/canlanma özelliği gösterir."

    Hayat/can/ruh Yapan Madde
    "Örneğin, bütün canlı varlıklarda, hayatı/canı/ruhu yapan madde <<protoplazma>> dır."

    Soya çekim, kalıtsal hastalıklar

    -Soya çekim/kalıtsal hastalıklar başlangıçtan günümüze sürüp gelendir. Bunlar kan hücresi içindedirler. Kan hücresi içinde: Erkek o+, dişi >, DNA sarmalı ve genler var.
    Başlangıçta oluşmuş olan kan hücresinin tohum/sperm olarak yarattığı bedenler bizler mi oluruz, yoksa tohum/sperm toprağa/rahimlere düştükçe kendi bedenlerini mi yaratır?

    -İki gören şaşı/şaşırmıştır! Bir ağacın dalları gövdeye bağlı olduğu için, hepsi bir/birin içinde olur!




  • Bir kan hücresi içinde erkek "o+" ve dişi ">" zaten var! Rahimlerde bu sembollerden erkek veya dişi bedenler oluşur. Allah, ahad veya tekbir bunun için denir.

    Bu semboller erkek sperm hücresi içindedir. Çocuğu olmayan bir erkeğin sperm sayısı yetersiz olduğu için çocuğu olmadığı söyleniyor. Oysa, çocuğun olması için spermin içinde erkek veya dişi olmalı. Birtek sağlam sperm olsa bile o kişinin çocuğu olur. Daha doğrusu o spermden beden oluşur. Çünkü, yumurta içine bir tek sperm girer ve tıp adamlarınca konur. Sperm içindeki nükleikasitler kopyalama yapar ise embriyo oluşumu başlar.

    Yaşamın Kimyası: Biyokimya

    Biyokimyanın Temeli
    Canlı hücrelerin kullandığı enerji <değeri>, adenosin trifosfat (ATP) adlı kimyasal (elementsel) bir maddedir. (l) Nükleikasidi oluşturan öğelerden birine çok benzeyen ATP parçalanarak adenosin difosfat (ADP) ve fosfat haline gelebilir. Böylece, (ister basit bir molekülün daha karmaşık bir moleküle dönüşmesinde, isterse kas kasılması gibi bir işlevin denetiminde olsun) bir biyokimya tepkimesi için gerekli enerjiyi sağlar. Öte yandan (akü), şekerin parçalanmasında olduğu gibi, biyokimya tepkimesinin enerji verdiği durumlarda, bu enerji yeniden ATP yapımında kullanılabilir. Böylece bir organizma, ATP' yi yeniden kullanışlı hale getirerek, giren ve çıkan enerjileri (konjonktür) dengeleyebilir. (değil, dengeliyor. Bir otoyu düşünün. Fazla ele3ktirik aküsünü patlatır, trafayı da patlatır.)

    Yaşam kimyasına giriş
    Canlı maddeler, yeryüzünde doğal olarak varolan 93 yada daha fazla kimyasal elementin sadece yarım düzinesi oluşturur ve unlar, yaşamın öteki yaygın elemelerinin (hidrojen, oksijen, azot, fosfor, sülfür) elementlerinin eklenmesiyle, canlılar dünyasının her yerinde bulunan kimyasal maddelerin sonsuz çeşitlerini oluşturmak üzere değişikliğe uğrarlar

    Hayatın/canın Temeli
    Bütün canlılar peltemsi/menimsi bir madde olan protoplazmadan meydana gelmiştir. Herhangi bir bitkinin protoplazması veya hayvanların protoplazmasından değişiktir. Yalnız bütün protoplazmaların ortak özellikleri vardır.

    Bir defa, hepsinde şu asal elementler bulunur. Karbon, hidrojen, oksijen, azot, fosfor, kükürt, klor, kalsiyum, magnezyum, potasyum, sodyum, demir. Protoplazmanın yapısında bu saydıklarımızdan başka elementler de bulunmakla beraber, bunların miktarı daha azdır. Bu maddelerin başında iyot, flor, silikon, bakır, boron ve manganez gelir. Protoplazmanın yapısında kırk iki çeşit element olduğu tespit edilmiştir.

    Canlıların Yapı Taşları
    En basit bitki, hayvan ve insan bedenlerinin oluşumu bir tek hücre ile başlar. Bir tek hücrede bir canlıda olması gereken bütün faaliyetleri görebiliriz. Bitki, hayvan ve insan u hücreler aralarında birleşerek, organları, organlar da vücutları meydana getirir.

    Tek hücreli bitki, hayvan ve insan spermleri ölümsüz olarak kabul edilir. Bunlar kendilerini kopyalayarak ürerler/çoğalırlar.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: birturk


    Öte yandan (akü), şekerin parçalanmasında olduğu gibi, biyokimya tepkimesinin enerji verdiği durumlarda, bu enerji yeniden ATP yapımında kullanılabilir. Böylece bir organizma, ATP' yi yeniden kullanışlı hale getirerek, giren ve çıkan enerjileri (konjonktür) dengeleyebilir. (değil, dengeliyor. Bir otoyu düşünün. Fazla ele3ktirik aküsünü patlatır, trafayı da patlatır.)
    Tüm yazılarınızda sadece bu kısmı mantıklı ve konuyla alakalı buldum ama yine de işime yaradı. Sanırım ATP'lerin tamamı kullanıldıktan sonra atılmıyor, bu yüzden saf ATP alırsak hücre içinde çok fazla dönüşen ATP olacağından hücrenin dengesi bozulacaktır.

    Diğer dedikleriniz ise konuyla alakasız. Lütfen daha fazla konuyla alakasız şeyler yazmayın yoksa şikayet etmek zorunda kalacağım.




  • Anladığınızı düşünmüyorum ama

    Arabanın hareketi için motorun sürekli yakıt ve havaya ihtiyacı var. Sürekli tepkimeye, yakıtın sıkıştırmaya veya sıkışan yakıtın buji kıvılcımı ile tepkimesi gerektiği gibi. ATP de iki molekülünü bu sırada harcar ve bir molekülü yedekte kalır. Yanma veya sıkıştırarak (dizel) patlama/tepkime yok ise motor çalışmaz.

    Bedenlerde aynıdır. Beden sıcaklığı tepkimelerin sıcaklığından olur. Ateş artarsa hücre ölümü artar. Kandan yeni hücrelerin oluşumu artar. Fazla ısı motorun ısısını yükseltir. Kendini soğutamasa motorun contasını yakar veya yatak sarar. Bedenler de aynıdır. Tersi de olabilir ve motor/vücut soğur.

    Dizel motorlarda hararet 80 derecedir. Bedenlerde 37,5 derecedir!

    Radyatörün termostatı sürekli açık kalırsa, motor 80 derece ısınmaz ve fazla yakıt sarfiyatı olur. Bedenler de aynıdır.

    Araç hareket ettikçe, şarj dinoması da elektrik depo eder. Üretilen elektriğin 2 molekülünü kullanırsa 1'i aküde kalır ama 2 molekül şarj ile aküde motor çalıştığı için depolanır. 2 + 1 = 3 olur. Yani ATP olayı budur.

    Ortalama bir bedende 100 trilyon hücre olduğuna göre, bir saniyede ölen hücre sayısı 40 bin. her 5 senenin sonunda bu hücrelerin tamamı yenilenir!

    ATP' nin önemi bundan dolayıdır!

    Bedenlerde her tepkime, bir hücre demektir. 37,5 derece




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Nucleus7

    Vücudun enerji kaynağı olarak kullandığı moleküller, vücudun anlık enerji ihtiyacına göre yıkılır ve enerji molekülü olan Adenozin Trifosfat(ATP) sentezlenir. ATP’nin vücutta sürekli olarak depolanamama sebebiyse, hem ATP’nin aktif bir molekül olması nedeniyle uzun süre depolanmaya uygun olmayışı, hem de vücutta sürekli olarak enerjiye ihtiyaç olması nedeniyle ATP’nin sürekli bir döngü içerisinde oluşudur.

    Kaynak:http://biltek.tubitak.gov.tr/

    Üstüne bişey ekliycem vücudun sadece atp ye değil yapı taşı olan proteinler yağlar ve karbonhidratlarada ihtiyacı vardır besinleri sadece atp üretsin diye yemeyiz glikoz mesela kan dolaşımımızı arttırır

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Beden hiçbir şeyi yemez. Yediğimizi sandığımız bitki ve hayvanların parçaları sindirim (makine da öğütülür) emilir ve karaciğere bir kısmı gider, bir kısmı da posa olarak bedenden atılır. Karaciğerde işlenir. En özel bölümü böbreklere gider (erkekte) meni olur. Kalan kısmı damarlar yolu ile ölen hücrelerin yerine gider ve o hücreye kan hücreleri dönüşür.

    Tıp neden Latince dili?

    Dili Türkçe olsa herkes tıp adamının dediğini anlar ve Dr. nin önemi azalır.

    Ülke tv, sıra dışında <<bütün insanlar kardeştir>> diye yeni bir program haftaya başlayacakmış! Hadis'i açıklayacaklarmış.

    Başlatsınlar da görelim bakalım. Öldüren kim, ölen kim?
  • ATP molekülü sınırsız enerji üretebilir. Ama besinlerden sadece enerji almıyoruz. Yapıcı ve onarıcı maddeler (protein) alıyoruz. Düzenleyici maddeler alıyoruz. Bir yerimiz yaralansansa birkaç günde iyileşir. Ama besin almadan yaşarsak, yaralanan yerin iyileşmesi uzun zaman alır.
  • personalcomputer kullanıcısına yanıt
    Günlük kullandığımız atp 62 kilograma yakındır depolayamamızın nedeni budur. Aynı zamanda sıvıdır atp depolanmasında sorun olabilir yağ gibi değildir yani
  • quote:

    Orijinalden alıntı: *siteci*

    Neden ATP depolayamıyoruz da sadece hücre içi reaksiyonlarda kısa süreli olarak oluşturuyoruz? ATP depolayabilseydik nefes almaya, ihtiyacımız dahi olmayacaktı. Yada belki ATP kapsülleri içerek uzun zaman besindiz yaşayabilecektik. Düşünsenize...

    sınırlı miktarda depolandığını bir hocamız söylemişti. Esasında enerji döngüleri hakkında bir kesinlikte yok varsayımlar üzerine, ama atp depolanmaz diye sorulur öyle cevaplanır sınavlarda. doğrusu sınırlı miktarda depolandığıdır, detaylı bir bilgim yok. bilim değişiyor,
  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.