Gazze yok oluşun eşiğinde

Gazze’de yaşananlar inanılmaz ağır bir durum. Savaşın yıkımı yetmezmiş gibi kış da yaklaşıyor, 2 milyonu aşkın insan neredeyse tamamı çadırlarda, soğukta donma tehlikesiyle karşı karşıya. Yiyecek, ilaç, temel ihtiyaç neredeyse yok. BM “felaket” diyor ama uluslararası toplumdan somut bir adım göremiyoruz. İnsanlar çaresiz, çocuklar hasta, sokaklarda donuyorlar. Böyle görüntüler görmek çok zor, insanlık adına utanılacak bir durum. Umarım bu sefer gerçekten yardım gelir ve en azından biraz rahatlama sağlanır. Yoksa Gazze adeta yok olma sınırında.

https://www.sabah.com.tr/dunya/gazze-yok-olusun-esiginde-7378033

İnsanlık adına utanç verici evet ama bu durum kimsenin umurunda değil, İran hariç herkes lafta kınıyor o kadar. İran'ın da hali ortada, dünyanın süper kahramanı Türkiye değildir. Kesinlikle Arap dünyasında yaşanan olaylardan uzak durulmalıdır, mesafemiz korunmalıdır. O topraklar zaten biz Türklerin sevilmediği ve istenmediği, gavur İngilizlerle Müslüman Arapların bir olup askerlerimizi, dedelerimizi katlederek, ihanet ederek kovdukları yerler. Türkiye'yi en önce kendi vatandaşlarının güvenliği, geçimi ve refahı ilgilendirir.

Çoğu kişi bilmiyor ancak lahey adelet divanı olabilir tam anımsamıyorum Mossad uluslarası mahkeme yargıçlarını el altından tehdit ederek hakimlerden birinin görevi bırakmasını bir diğerinin hastalığını gerekçe göstererek istifa etmesine neden oldu.

Ana akım medyada bu hiç konuşulmadı ve hiçkimse neler olduğunu bilmiyor bile.

Birileri uluslarası hukuk mu demişti ?

Uluslarası yasalara güvensizlik arttıkça başta nükleer silahlar olmak üzere her türlü silahlanmanın artacağını öngörebiliriz.

İsrail bugünde yemek sırası bekleyenlere ateş açıp 67 kişiyi daha öldürmüş.

Böyle bir ortamda üzülerek söylüyorum ki yapabileceğimiz tekşey gırtlağımıza kadar silahlanmak.

Ahlaki serzenişte bulunsak da veya şüpheler taşısak da spekülasyon seviyesindeyiz. Ondan dolayı dile getirdiğimiz tartışmaya açık iddialarımız ideolojik ve siyasi oryantasyonlarıyla birlikte medyada fazla yer bulmayabilir. Meyda yalan sevse de spekülasyondan çok kesin olan yalanları daha çok sever. Gırtlağa kadar silahlanmanın güvenlik ikilemi denilen kendi paradoksu mevcut ama realist kuramın güçler mücadelesi, dengesi ve harp ihtimalleriyle kavrulan dünyasında silahlanma ihtiyacının zaruriyeti bu paradoksla yaşamayı öğretir.

Romalıların si vis pacem para bellum olarak bilinen igitur qui desiderat praeparet bellum düsturunun - barışı arzulayan savaşa hazır olmalı ilkesinin - benimsenmesi akıllıca olabilir ancak diğerlerinin risk almaması için bahsi fazlasıyla yüksek tutan ve arkasına ABD'yi almış bulunan İsrail karşısında fazla anlamlı değil. Ancak agresyona karşı caydırıcı olabilir, ki İsrail'in hedefleri ve agresyonunu meşrulaştırma biçimleri uzun süreli bir savaşa dayanabilme kapasitesiyle beraber az çok belli.

Gayrimeşru veya saldırganlık addedilecek fiilleri bir tarafa İsrail ve Yunanistan gibi küçük ülkelerin militarizasyonu ve büyük bir gücü arkasına alma arzusu zaten bir yerde bu realist kuramsal kaygıların ürünü değil midir bu ülkeler tarihsel bir travma olarak Asurlular, Babilliler, Roma veya İran İmparatorluğu gibi bir gücün günün birinde devletlerini hatta Hitler Almanyası örneğini düşünürsek halklarını yok edebileceği korkusuyla yaşıyorlar. Bu sebeple Hitler Almanyası örneğinin gerçekten aşağılık kötücüllüğüne paralel şekilde aynı paranın farklı yüzü olma pahasına gelişim gösteriyorlar - veya Yunanistan örneğinde en azından geçmişte Kurtuluş Savaşımız saydığımız Yunan-Türk Savaşları'nda göstermişlerdi.