Şimdi Ara

Ege bölgesinin filozoflar diyarı olması

Bu Konudaki Kullanıcılar:
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
13
Cevap
0
Favori
381
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • evet zamanında ege bölgesinden bir sürü filozoflar çıkmış medeniyete yön vermişler. çoğu türkiye sınırları içerisinde ege bölgesinde yaşamış. bende izmirliyim doğma büyüme. havasından mı suyundan mı arada filozofvari düşüncelere kapılırım. belkide kanımdada vardır anne tarafım florinadan gelme bir arnavut göçmeni. kendimi helenlere yakın görürüm. gurur duyarım


    siz ne dersiniz beyler neden ege insanı bu kadar zekiymiş zamanında? ve şimdi neredeler?


    belkide filozof olacak bir çok insan artık kahvede okey oynuyor




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi 4F3 -- 15 Ocak 2022; 0:17:32 >



  • Havası sıcak olduğu için gölgede bekleme durumları fazla oluyordu, bu nedenle daha fazla düşünüyorlardı belki.

    Okey oynamak mı yoksa düşünmek mi daha fazla keyif verir ?

  • limbesh kullanıcısına yanıt
    okey oynarken düsünmek
  • Para kardeş paraaaa

    Parası olmayan gariban sabahtan akşama kadar zeytin, üzüm toplar.
    Onun topladığı üzümün şarabını içen zengin ise zeytin ağaçlarının gölgesinde Ege'nin mavi sularını seyrederek düşünceleriyle baş başa kalır.
  • Bende de Arnavut soyu var. İzmir'le de bağım var. Yani kandaşız. Bff olabiliriz.

    Ege'de vakti zamanında çok filozof çıkması birçok faktörün bileşimi ama kesinlikle Ege'nin zengin tabiatı bu faktörlerden birisi. Herodot boşuna dünyadaki en iyi yer ve gök oradadır (İyonya) demez. Bununla beraber teokratik imparatorlukların türemesine elverişli olmayan bir coğrafya, kent topluluklarının argüman ve hitabet temelli rekabetçi ve tartışmacı siyasi ve sosyal yapısı, bilinen dünyanın geneline açılan kozmopolit ve kolonyal ticari yaşam tarzı, çok tanrıcı fazlasıyla insan biçimli bir din, bu dine tezat şekilde doğanın belirgin varlığı, Ortodoks görüş yokluğunda Yunan mitosu'nun yoruma veya eleştiriye açıklığı ve mevcut kavramların oynaklığı, köle sahibi asilzadelik kurumu genelde İyonya'da ama özelde Milet'te büyük bir epistemolojik devrime zemin hazırladı. Bir filozoflar zinciri ve Platon, Aristo gibi çok etkili olacak kişilere de zemin hazırlayacak eşsiz bir felsefe tradisyonu meydana geldi. İyonya devrimi eğer olmasaydı bugün var olmazdık yani modern dünya olmazdı. Etkileri o denli büyük ve sarsıcı. Düşünsenize Thales'siz, Anaksimandros'suz, Anaksimenes'siz, Herakleitos'suz, Herodot'suz, Demokritos'suz, Hippokrat'sız bir günümüz dünyası. Onlarsız bir Aristoteles veya Batlamyus düşünün. Onlarsız bir İskenderiye okulu, İslam altın çağı, Rönesans, bilim devrimi, aydınlanma çağı düşünün. Ben düşünemiyorum. Pek az sayıda kişi bu insanlara haklarını teslim ediyor. Bu insanlar hakkında bir şey biliyor. Hele aralarındaki Herakleitos bir şaka gibidir. Düşünce derinliği ve algı olarak yeryüzüne eşi benzeri bir insan gelmemiş olabilir belki modern fizikçiler hariç, aforizmik nitelikteki sözlerine bakalım: Bir tanrının yanında insanların en bilgesi maymuna benzer, sıradan insanlar da bilgenin yanında maymun gibidir. Deniz suyu balıklara hayat verir, insanı öldürür. Güneş bir ayak büyüklüğündedir. İnen ve çıkan yol aynıdır. Dairenin başı ve sonu aynıdır. Evren rastgele atılmış bir süprüntüdür. Ne insanlar ne de tanrılar evreni yaratmıştır; o ölçüyle yanan daimi bir ateştir. Her şey ateşle değişir. Ölümlüler ateşin her şeyi yakalayıp dönüştüren kozmik yargısından nasıl kaçabilir? Ateş şeylerle takas olur tıpkı malın altınla, altının malla takas olması gibi. Karakter kişinin kaderidir. Doğanın her şeye herkese yeten kendini çoğaltan yasasına (kozmik ateş ile ifade olunan yasa) tüm gücüyla tutunulmalıdır tıpkı bir kentin surlarına bel bağlaması gibi, görülenler yalnızca işitilenlere tercih edilmeli, en bilge insanın düşüncesi bile yalnızca kanıdır, adalet yalancıları ve yardakçıları mutlaka yakalacaktır. Bana değil, yasaya kulak vermek bilgelik. Bilgelik doğaya kulak vernektir. Savaş her şeyin kralıdır. Kimisini hür kimisini köle yapar. Zıtlar olmasa dünya olur muydu? Kadın ve erkek olmasa insan olur muydu? Tiz ve tok olmasa müzik olur muydu? En iyi şeyler (beklenmeyecek şekilde) zıtlıklardan doğar. Beklenmeyeni beklemedikçe onu bulamayacaksın. Eşekler samanı altına tercih eder. Toprağı eşeleyip altın arayanlar çok az bulurlar.

    Evrim teorisini Lamarck veya Darwin'den yüzlerce yıl önce ilkin Anaksimandros'un ortaya koyması, yine aynı Anaksimandros'un dünyanın bir şeye dayanmadan boşlukta durabileceğini ve uzayla çevrili olduğunu idrak etmesi, Ksenophanes'in geleneksel çok tanrılı dinin insan biçimine ve yerelliğe dayanan özünü kavrayıp çok tanrıcı dini hicvetmesi, Anaksimenes'in yoğunluk kavramını bulması, Hippokrates'in sara krizi gibi hastalıkların ilahi olmadığını keşfetmesi inanılmaz büyük başarılardır ama dediğim gibi çok fazla bilinmezler.

    Gördüğümüz üzere düşüncelerinin yalınlığı ve metaforlara sapan arkaikliği, gerçeklikle çarpıcı bağı ve gerçekliğin teorileştirilmesi üzerinde amansız ısrar ve tartışmaya açık spekülasyon üretimi İyonlu filozofları üstün kılan ve modern bilimin temellerini atan şey. İnsan entelektüelizminin bilimi doğurmuş gizli süper gücü.
    < Bu mesaj bir yönetici tarafından değiştirilmiştir >
    1. orada kent (polis) ortamda tarım toplumundan yiyecek fazlasından kaynaklanan boş zaman.
    2. kullanılan dilin-kültürün salt düşünmeye yatkınlığı.


    yani havasında bir durum yok. izmirlisin diye filozof olacak değilsin :D alakası da yok. türklerden de filozof yetişmez :D

  • avcılarınavcısı kullanıcısına yanıt

    Kesinlikle. Türklerden filozof çıkmaz. İyonya denilen bölge (izmir-Aydın) tarım için çok elverişli topraklara sahip bir bölge. Aşağıda Büyük Menderes, ortada Küçük Menderes ve yukarıda Gediz tarafından çevrelenen zengin ve alüvyonlu topraklar... Ne eksen yetişir, adam eksen adam yetişir denilen bir bölge. Dağlar denize paralel değil, denize dik iniyor. Böylece yöreye özgü denizin nemli rüzgarı (İmbat, Yunanca Imbatto) zeytin ve incir ağaçlarını besliyor, Böyle bir bölgede dediğin gibi gıda bolluğu nedeniyle insanlara daha çok boş zaman kalıyordur. Bir de çok sıcak bir bölge. Haliyle sıcakta insan çalışmak değil, tembellik yapmak istiyor bir gölgede.




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Torlak Kemal -- 29 Mayıs 2022; 0:21:50 >
  • Torlak Kemal kullanıcısına yanıt

    Türk toplumunda felsefeye yönelik talep ve kültür neredeyse hiç olmadığı, olan da çok popüler ve yüzeysel bir düzlemde bulunduğu için fazla filozof yeşeremez. Gene de uluslararası bir felsefe camiasının varlığını dikkate alırsak Türk filozof çıkması düpedüz imkansız değil. Sorun Türklerin filozof üretip üretmemesinden ziyade filozof çıksa dahi onu değerlendirecek olanın felsefe kültürüne sahip bulunan ve uluslararası felsefe camiasıyla ilişki içerisinde olan toplumlar - özelde Batılılar - olması. Türkiye'deki entelektüel ve entelektüelizm açığı ve hakim gayri-entelektüel ekstremist tavır makul konuşacak olası Türk filozofların yerlisi tarafından içselleştirilememesi için fazlasıyla belirgin ama filozoflar camiasında adından söz ettirmesi için engel değil. Büyük ihtimalle benzer sorun yeterince modern olmayan ve Yunan-Batı geleneğine dayanmayan diğer milletler için de geçerli. Doğu daha çok ermişler ve ideologlar üretiyor ve bunları partizanca tutuyor Yunan geleneğine dayanan Batı ise gerçek bir felsefe kültürüne ve filozof koleksiyonuna sahip. Farklı milletlerden bireyler ilgili kültürü benimseyip bu koleksiyona eklenebilir ama milletler eğitim düzeylerini arttırıp ciddi bir dönüşüm geçirmeden felsefe ile ilişki kuramaz.

    < Bu mesaj bir yönetici tarafından değiştirilmiştir >
  • Nat Alianovna kullanıcısına yanıt

    Saptamalarına büyük ölçüde katılıyorum ama temel sorun bence toplumun felsefe talebinin olmasından ziyade entelektüel sınıfın felsefeye olan kronik uzaklığı. Bunun kökeninde de muhtemelen neredeyse genetiğe dönüşmüş kültürel kodların düşünsel pratiği de şekillendirmesi yatıyor diye düşünüyorum. Felsefe Batı kültürünün ürettiği bir kategori ve hazmetmesi kolay olmayan bir öge. Aynı, bilimsel metodun doğu toplumlarınca benimsenmesindeki zorluk gibi. Batı kültürünün zahmet ve katı bir disiplin gerektiren unsurları doğu toplumlarının ortak kültürel zeminine ters geliyor olmalı.


    Türkler için durum daha da zorlayıcı. Felsefe yerleşik toplum gerektiriyor, at üstünde felsefe yapılamayacağı için göçebe toplumlara çok uzak bir kavram felsefe ve Türklerin atalarından miras göçebe reflekslerinden henüz tümüyle kurtulamadığı da ortada.

  • Bununla ilgili bir konu açmıştım. Sadece Ege değil mesela bir Sinoplu Diyojen örneği var. Amasyalı bir coğrafyacı var Strabon, bunlar da bir örnek ama Strabon filozof mu bilmiyorum.


    Edit: Evet, Strabon da aynı zamanda tarihçi ve filozofmuş.




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-63D46C1FB -- 3 Haziran 2022; 23:18:56 >
  • Torlak Kemal kullanıcısına yanıt

    şu an bile toplum felsefeye/düşünmeye aşağılar gibi yaklaşıyor. halbuki bir aristokrat sınıfı olsa türkiyede çok değil bazı zamanlarda ekranlara çıksa ülkenin çehresi bile değişebilir. çünkü felsefeyi düşünmeyi parasal değeri olmayan boş iş olarak toplum algılıyor. halbuki ortaya çıkmış tek bir benzersiz düşünce/tez/sentez trilyon dolarlar değerinde bile olabilir. sadece okuyup düşünüp ortaya bir çıktı sunan insanların sahip olduğu refahı görmeliler. hepsi bu

  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.