Dünya Ekonomisi Çöküyor! (7. sayfa)

İnsanlık tarihinin belli dönemlerinde belli bölgelerden adeta bilimadamları fışkırmıştır.

Peki sizce bunun nedeni şans eseri insanlığın bütün parlak beyinlerinin aynı çağda, aynı bölgede doğmuş olmalarından mı kaynaklanır. Yoksa o dönemin şartlarının parlak insanların yükselmesine elverişli olmasından mı kaynaklanır. Bugün aramızdan hiç yeni Einstein'ler çıkmıyor bu onların aramızda olmadığını mı gösterir yoksa aramızda olsalar bile yeteneklerini siviriltmeleri, yükselmeleri ve çalışmalarını yapabilecekleri alanları bulmamadıkları için aslında görünür olmadıklarını mı gösterir.

Tarihin her çağında parlak zihinler toprağın içindeki tohumlar gibi, her zamn vardırlar. Fakat bu tohumlar ancak toprak verimli ise filiz vereceklerdir. Sosyalist anlayışlar doğaları gereği insanların yeteneklerini sivriltmelerini veya aradan sıyrılmalırını özendirmezler tam tersine her türden adama aynı değeri vererek çalışmayı, başarmayı ve farklı olmayı anlamsız kılarlar, teşvik etmezler. Buda verimsizliğer neden olur.

Komünistlerin, sosyalistlerin ve devletçilerin yanlışı ortaya attıkları birtakım varsayımların kendilerine mantıklı geldiği için doğru olduğunu sanmalarından gelir. Fakat piyasada denenip başarılı olmadıkça hangi fikrin doğru hangisinin yanlış olduğunu veya hangi devirde doğru hangi devirde yanlış olduğunu bilmemiz mümkün değil.

Bu yazdıklarına çok katılmıyorum kardeşim.

"Mesela bir köy... Herkes köyün bakkalından alışveriş yapıyor. Bakkal kazandığı parayla köyün sütçüsünden alışveriş yapıyor. Sütçü kazandığı parayla köydeki dükkandan kıyafet alıyor. Kıyafetçi kazandığı parayla gidip köyün kasabından alışveriş yapıyor. Sonunda da kasap köyün bakkalından alışveriş yapıyor".

Bu örnek artık çok geçerli değil, Ne yazık ki bakkal artık bakkallıkla yetinmiyor, baktı ki sütçü de iyi para kazanıyor gidiyor inek alıp sütçülük yapmaya başlıyor. Baktı ki tekstilde para var, gidiyor tekstil dükkanı açıyor. Tıpkı son 10 yılda kuyumcusundan tut sanayicisine kadar para kazanan sektörlerin daha çok para kazanmak için inşaat işine girmesi gibi. Para öyle tatlı ki iyi para kazanmak yetmiyor hep daha fazlası isteniyor. Böyle bir durumda para kazanmak konusunda başarılı insanların önüne geçmeniz bakkaldan alışveriş yaparak önlenemez ne yazık ki.

Bugün istediğiniz kadar mahallenizden alışveriş yapın, BİM gelip yanı başınıza bir yer açar ve sizden daha kaliteli hizmet sunarsa bitmeye mahkumsunuzdur. Burada anahtar kelime kalitedir.

Esnaf meselesine gelecek olursak, esnaf var güler yüzlü müşteriyi gerçekten velinimet sayan ( nesli baya bir azaldı), esnaf var seni adam yerine koymayan alırsan almazsan alma senden çok var nasıl olsa birine satarım ben havasında olan. Kusura bakmayın ama ikinci şıktaki insanlarla muhatap olmaktansa gidip kurumsal yerlerden alışveriş yapmayı daha çok tercih ediyorum. Ama 1. şıktaki kaliteli esnafı bulursam da muhakkak değerlendiriyorum.

Diğer bir mevzu ise sen küçük esnafı savunurken küçük esnafın çoktan kapitalizm ile anlaşmış olması. Bugün trendyol, hepsiburada gibi içerik sağlayan büyük firmalar her küçük esnafa belli komisyonlar karşılığında kendi markası altında satış izni veriyor. Soruyorum herkese, kaç kişi gidip de direkt küçük esnaftan elektronik eşya (pahalı olması nedeniyle riske girilmemesi gereken eşya) alıyor? bu büyük firmaların garantörlüğünde alışveriş yapmak sizi daha güvende hissettirmiyor mu? Hepsini geçtim de, bu koca koca firmaların hepsi (bir kaç ayrıcalıklı olanı hariç) vergilerini çatır çatır öderken, onları çalışanlarının maaşlarından vergi kesintileri daha maaş hesaba yatmadan kesilirken, küçük esnafın komik rakamlar üzerinden vergi vermesi sizi rahatsız etmiyor mu?

Yukarıda yazdıklarım büyük firmaların tamamen suçsuz olduğunu düşündürtmesin kimseye, ama benim gözümde küçük esnafın yanında püru pak kalırlar.

Evet ama bu da güçlünün güçüsüzü ezmesi oluyor. Neden buna izin veriyoruz ki?

Hocam evet esnafın güvenilir olmayışından yakınıyoruz fakat kurumsal dediğimiz yerler ne kadar güvenilir? Sözlüklerde sabah akşam onların rezaletini okumuyor muyuz? Bir sorun yaşadığınızda muhattap bile bulamadığınız olmuyor mu?

Pandemi ortamı devam ettikçe batış hızla devam edecek.

Ama bunun etkilerini en büyük hissedecek ülke belki de Türkiye'dir.. Savaş veya işgal altında olmadan hiçbir ülkenin para birimi 20 yıl içinde %900 değer kaybetmemiştir bizler kaybettik..

Yönetim ve Çokomel başta olduğu sürece daha beterin beterini göreceğiz.

Esnaf da yakınıyor bence aralarındaki çürük elmalardan

TVF'ye devrinden sonra Turkcell yakında Katarlılara satılıyor. Antalya limanı satıldı, sırada Bursa-Gemlik limanı var. Ülkeyi Arap sömürgesi yapmayı başardılar... İleride tarih kitapları Atatürk bir illüzyon görmüş bu millete boşuna inanmış diyecekler...

Lise tarih kitabından alıntı:

Osmanlı gerileme ve çöküş dönemi özellikleri:

• Bilimden uzaklaşılması
• Saray masraflarının artması
• Lüks ve israfın artması
• Borçlanmanın artması
• Rüşvet ve iltimasın (nepotizm) artması
• Kötü yönetilen diplomasi
• Yalandan, göstermelik kısa ömürlü reformlar
• Yönetim, hukuk ve teknik alanlarda ıslahat yapılmamıştır. Daha çok askeri ve mali alanlarda yapılmıştır yine de ekonominin batması engellenememiştir.
• Bozuklukların temeline inilmemiş, sebepleri ortadan kaldırmak yerine sadece kuvvet kullanılarak o an kurtarılmaya çalışılması
• Kuvvet ve şiddet yoluyla ülkede asayişin sağlanması

Altın bir şekilde paraları atasıdır ,

Halen devletlerin cüzdanlarındaki (rezervlerindeki) hakiki paradır ,

Kıt oluşu , kolay işlenebilmesi , taklit edilememesi ( altını başka madenle taklit edemezsiniz ), taşınabilir olması ,denetlenebilir olması gibi özelliklerinden dolayı para olarak yüzyıllarca kullanılmıştır.

Bütün devletlerin , buna ek olarak yastık altındaki bütün altını topladığınızda 50m x 50m x50m lik bir küp miktarı kadar altın vardır tüm dünyada.

dünya ekonomisinin çöktüğü falan yok. koronadan önce dünyanın ekonomik durumu çok iyiydi sadece virüs yüzünden biraz kötüye gitti onuda toparladılar çünkü adamların kara gün akçesi bol. batan biziz

O yüzden ABD darphaneleri sabahlara kadar çalışıyor :) Milyonlarca kişi işsiz kaldı koronadan dolayı orada. Nerede o koca ABD?

50m3 diye söyleyince ne kadar da az gözüktü gözüme :)

Kapitalizm bir süreçtir. Doğma, büyüme aşamalarından sonra yok olma aşamasının gelmesi kaçınılmazdır. Çünkü büyük karteller küçük sermayedarları ve bireysel kazanımı gitgide yok eder. Tohumlara kadar bozdular ve ziraati bile belirli tohum tedarikçilerine bağlamaya çalışıyorlar. Bu da mecazi anlamda bir nevi şeytanın düzenine taşıyor toplumları. Yani büyüyen patronlar ve yok olan patronlarla birlikte dünyaya hakim olan sayılı kişiler oluşuyor iyice.

Bunun sonucu bir çağın bitişi ve bir çağın başlangıcı olur. Bu yeni çağ da ya kölelik sisteminin hayata geçmesi olacak yani mecazi anlamda şeytan kazanacak ve tüm insanlara chip takılmaya çalışılacak ya da insanlık kazanacak.

Yeni bir çağa girişle konuyu açıklayan bir link vereyim: https://www.budur.com/2018/10/sentez-cag.html