Şimdi Ara

'Deprem olursa İstanbul’a ordu bile giremez, ölen şanslıdır”Ali Ağaoğlu (5. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
126
Cevap
8
Favori
17.148
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
170 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 34567
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Huseyin-ZST kullanıcısına yanıt

    1970 yılında üretilen demir ve beton ile şimdiki arasında çok fark var.


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • 210507 2 kullanıcısına yanıt

    Gölcükte Amerikalıların yaptığı kırmızı bir yol var, 50 senelik, üstünde yama yok. Bunlar öyle aman aman teknolojiler değil. Milattan önce yapılan yapılar ayakta, 30 yıllık binalar çöküyor

  • quote:

    Orijinalden alıntı: 210507

    1970 yılında üretilen demir ve beton ile şimdiki arasında çok fark var.

    Kesinlikle öyle. 30 yıl önceki betonun en iyisi ile şimdikinin en kötüsü kabaca aynı kalitede.


    Ancak benim dediğim basit bir şey. İstanbul'un döneminin evleri 4 katlı binalar. 4 katlı binayı o dandik beton ve dandik demirle de yıkılmayacak şekilde yapmak gayet mümkün. Zor değil. Tasarımın buna uygun olması gerekiyor ve müteahhit gelirinden sadece %5 vazgeçerek binayı depremde yıkılmayacak şekilde yapabiliyor.


    Cüzi bir maliyet ve dikkatli bir mühendislik işi. O kadar.


    İstanbul'da büyük depremlere hasar almadan dayanabilecek tonla eski bina var. Zor değildi yani.


    Zihniyetimiz bozuk. Bunu kabul etmek lazım. İkinci el otomobillere bak. Yarısında km düşürme veya hasar gizleme olduğunu görürsün. Aynı hesap. Zihniyetimiz bozuk.


    Ek olarak da cahiliz. Bina yapmak istediği arsadan fay hattı geçtiğini duyunca belediyeye gidip "maliyetini ben karşılasam, fay hattının yerini degistirseniz" diyen müteahhit tanıyorum. Rüşvet teklif etmemiş. Fay hattının belediye tarafından kaydirilabildigine gerçekten inanmış, belediyeden talep ediyor. Yıllar sonra da "işte biz böyle cahildik" diye anlatıyor adam.  


    Dönemin kontrolörlüğü mesela... Dinlen dinlen kaç.


    Binayı en çok bu cehalet yıkıyor. Bir de %5 ekstra kar arayışı... Yoksa, 4 katlı hikko bina yani. Ver bana arsayı, işletme mezunuyum. Ben dikerim şu anda depremde yıkılmayacak 4 katlı binayı. Hiç zorlanmadan müteahhitlik yapabilirim. Sanki bana gökdelen dikiyon yani.

    -------

    Biri bana kötü beton gerçeğine rağmen 1'inci kattan itibaren "Türk işi" çıkmayı anlatsın. Türkiye'de birinci kattan itibaren cikmasiz bina yok neredeyse. Dandik betonla bu bir risk mesela. Biri bana çıkma balkonu anlatsın.


    Dizaynı doğru yaparsan, mühendisliği doğru yaparsan, süngerden de bina yaparsın ve depremde hasar almaz. Sonuçta yaptığın bina höççük 4 katlı bina. En teknik konu zemin etüdü, ki dönemin evlerinde en çok zıçtıkları konu. 1970'lerde bataklığa, dolgu alanına bina yapılamıyor muydu? Çakarsın kazıkları, yaparsın. Kim yaptı? Neredeyse kimse. Bataklıktaki, dolgu alanındaki evler çöktü. Millet göçük altında boğulup öldü.

    --------

    Depremde hasar almamada da değilim. Fakirsin, imkazliklar içindesin diyelim. Görsel olarak çok çirkin ama, 1960'lardan beri uzakdoğuda uygulanan bir model var. Sıra tıp, yapışık binalar. Dizaynları gereği hepsi birbirine depremde yük bindiriyor. Baş ve son bina acayip sağlam. Kalanı çürük. Depremde hasar alıyor. Yıkılmıyor. Kimse göçük altında kalıp ölmüyor. Ama binalar deprem sonrası çöp oluyor. Bu metodu Tayland uyguladı. İşe de yaradı. Deprem olduğunda bir nebze zenginleşmişti. Yıktı bu binaları, yenisini yaptı.


    Bol bol yöntem var yani, planlı olsan, uzman sözü dinlesen. İnsanına değer versen...


    -------


    Siz de biliyorsunuzdur. Aslında binayı bir gemi, üstünde durduğu toprağı da aşırı yoğun bir deniz gibi düşünmek lazım. Gemimiz o aşırı yoğun suyun üzerinde yüzüyor aslında. Konu bu yani.


    İnşaat mühendisliği de aslen, "tam özellikleri tam olarak bilinmeyen, genel tahminlere dayanan malzemelerle, tam olarak bilinmeyen, tahminlere dayalı özelliklerdeki toprağa bir yapı yapıp ayakta kalmasını sağlayacak tasarımı yapma sanatıdır" desek çok zıçmış olmayız.




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Huseyin-ZST -- 4 Kasım 2020; 19:56:1 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • İBB Deprem ve Zemin İnceleme Müdürlüğü ve Boğaziçi Üniversitesi tarafından 2018 yılında gerçekleştirilen “Deprem ve Hasar Kayıp Tahmin Çalışması”nda yer alan 7.5 büyüklüğündeki yıkıcı bir deprem senaryosuna göre;


    İstanbul'da toplam 1 milyon 166 bin bina bulunuyor. Binaların 255 bini 1980 öncesinde, 533 bini 1990-2000, 376 bini de 2000-2019 yılları arasında inşa edilmiş.


    En iyimser deprem simülasyonuna göre , olası depremde bu binaların %22'si yıkılacak ( Allah'ım sen koru.)


    253440 adet binanın her birinde ortalama 8 adet daire ve her dairede 3 vatandaşın ikamet ettiğini varsayalım .


    Bu direkt 6 milyon vatandaş demek .


    Allah'ım sen koru ,


    Şehre giriş çıkış nasıl olacak . (Söğütlüçeşme 'den Beylikdüzü'ne uzanan metrobüs hattının önceliği devletin olası teyakkuz durumlarında ana arterlere ulaşabilmesi...)


    Hangi itfaiye , hangi afad,hangi kızılay hangi ekipmanla hangi yoldan girecek iç kısımlara ,


    Hangi stokla hangi personelle ilk yardım yapılacak ,


    Anadolu'dan yıkılan yerlere akacak hırsız sürüsü de olacak , bunlarla çatışacak yerel halk , asayiş ne olacak,


    Çıkacak yangın , doğalgaz sızıntıları , patlamalar olacak ,


    Ağır kanalizasyon sızıntısı yüzünden hastalıklar enfeksiyonlar patlayacak ,


    Ölenlerin bedenleri nereye neyle sevk edilecek


    Şu anda bu yazdıklarımı tahayyül edince öylesine rahatsız ve şok oldum ki daha bir şey yazamıyorum ,


    Derhal önlem alınamazsa Türkiye Cumhuriyeti , çoğumuzun hayatı son bulacak.


    Ben şu anda bu yazdıklarımızı aklımda resmettiğimde zihnim felç oluyor , daha tahayyül edemiyorum ,kusuruma bakmayın.


    Hadi ben bu travmadan ötürü yarın kalksam atıyorum Yozgat'a gitsem , ben kendi canımı güvene aldığımı düşünsem ,


    Yahu kardeşim kurtuluş değil ki ,ya geride kalanlar ? Ya geride kalanlar ? Benim bireysel olarak riskten kaçınmam bir şey ifade etmiyor ,hiç önemli değil , o kadar nüfus ne olacak bunu konduramıyorum , kaldıramıyorum ....


    Arkadaşım ben bu travmadan bıktım usandım ,




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi sendemail -- 4 Kasım 2020; 22:4:26 >




  • 99 depremi mağdurları bu itirafı sonrası dava açıp donuna kadar soymalılar şunu

  • ultrAs28 kullanıcısına yanıt
    Bende Bakırköydeyim hocam bu konu çok ciddi, bir çözüm bulamaz mıyız? E-devletten İstanbul il çevre şehircilik müdürlüğüne yazı yazıcam, taa ki gelip örnek alana kadar durmam, yazarım.

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • Yahu bu röportaj çarpıtılmış. Adam genel bir durumdan bahsetmiş bir döneme ait, sektörün içinden olan birisi olarak durumu izah etmiş. Hemen adama saldırılıyor. Pes.

  • Bizim insanımızın büyük kısmı ya okuduğunu anlamıyor ya da hayat tecrübesi sıfır. Adam doğru demiş, 1990'lı yılların başında bile deniz kenarındaki şehirlerde deniz kumu kullanılırdı, demir olarak ne bulursan onu alırdın zaten seçme şansın yoktu ki, ustalar desen kafasına göre iş yaparlar iki birşey desen işi bırakır giderdi.


    2000 yılının başlarına kadar bu iş malzemeci ve ustanın kalitesine göre gidiyordu kısacası, denetim filan zaten unutun öyle birşey hiç yoktu.


    Adam bunları demiş, ben müteahhit değilim hatta inşaatçı bile değilim ama biz de ev yaptırdık o zaman internet ne gezer zaten adamlar ne diyorsa onu yapıyorduk. Demirlerin, malzemenin hesapta en kalitelisini aldık ama günümüz şartları ile kıyas bile kabul etmez. Ustalar desen kafalarına göre evi yapıyorlardı. Çoğu bina yapılırken görürdük, eh işte yapıldığı kadardı.

  • benin anladığım taksici, inşaatçı vs lobisi devletten daha büyük, görüyoruz yıllardır her istediklerini yaptırıyorlar.

  • REV0 R kullanıcısına yanıt

    Birisi de çıkıp şu mesajı yazan arkadaşa helal olsun dememiş. Arkadaşım helal olsun olay siyasi ama o taraf veya bu taraf değil vatandaşından tut da en üst düzeyine kadar herkes suçlu. Sen de ben de suçluyuz. O binada oturan IQ su düşük arkadaşlar da suçlu. O oturulamaz belgesini düzenleyip de o binadakileri dışarı atmayanda suçlu. Bile bile o binada oturup ses çıkartmayanlar daha da suçlu. Gelip büyükşehir de herhangi bir bölgeye ev yapıp sonra oraya tapu almak için oy veren sonra da o bina yıkılıp altında kalınca ağlayan zihniyet suçlu. Hemde en suçlusu. Yazık halimize yazık. Kirada oturabilirsin veya ev sahibi olabilirsin ama arkadaşım eve yerleşmeden önce bir bak depreme dayanıklı mı değil mi diye.


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Adamı karalamanın ne manası var, çok iyi adam değil ama o zamanda teknoloji yoktu diyor. Olabilir. 70 lerde tv bile pek yoktu. 1940 larda ABD de vardı oysa. Belki o tür beton o zaman yoktu bile.


  • < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Şu açıklamayı Suriye 'de yapsa ülkeden kovarlardı. (!)

  • Türkiye nin neresine giderseniz gidin 30 yaşından büyük tüm binaların deniz kumu ve hurda demirden yapıldığını görürsünüz.


    O zamanın ekonomik koşulları ne yazık ki insanları buna itiyordu. İnsanlar traktörler ile deniz kenarından kum alıp ev yapıyordu. Bu gün 30 yaşında bir binada oturmak intihardan başka birşey değil. Kimse çıkıp paramız yok falan demesin. Sat evini gerekirse 1+1 de otur.

  • cahil misiniz?


    yönetmelik yokken herkesin karga tulumba inşaat yaptığı dönemde bunlar yapıldı diyor. şimdi yap bakalım elle kar çimentoyu o inşaatın başına neler geliyor devlet tarafından sen bile inanamazsın.




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Panamalı Hasta -- 5 Kasım 2020; 9:2:8 >
  • Ataşehirde 30 yıllık binada oturuyoruz. İmar bile yok!


    Daha geçen ay IBB den geçti 1/5000 imar. Şimdi ilçe belediyesinin 1/1000 imarını bekliyoruz ki kentsel dönüşüm muhabbetleri başlasın.


    Deprem vs yaşamadan şu işler hallolsun diye dua ediyoruz.


    İlçe belediyeside imarı çıkaracakta sonra iş müteahhitlere kalacak. Bu kafayla yeniden yapılsa ne farkeder o da malum. Adam gibi denetleme malzeme kalitesi kontrolü vs olmayacaksa hiçbir anlamı yok esasen.


    Ama bekliyoruz bakalım.

  • Bizim mahallede 50'lerde yapılmış 3 katlı bir bina var izmir depreminde çizik bile almadı.

    Bu binanın gördüğü kaçıncı deprem bu. 70'lerdeki 90'lardaki depremleri atlattı sonuncusunda bile birşey olmadı.

    Sahipleri yıktırmak için para verip çürük raporu aldılar müteahhitle anlaşamadılar öyle duruyor 2 senedir.

    Eskidende güzel bina yapılabiliyordu. Yapan düzgün biri olsun yaptıranda üç kağıt peşinde koşmasın.

  • emine teyzenin 180 metre kare arazisi üzerinde zamanında emekli ikramiyesi ile yaptırdığı 3 katlı binası var
    kentsel dönüşümde doğal olarak bu arsaya tek blok yapılamayacağından emine teyzenin de arazisi gomşularınkine katılıp proje hazırlanıyor
    6 katlı bloktan emine teyzeye sadece 2 daire düşüyor
    emine teyze de 3 daireden 2 daireye kalmamak icin riske rağmen imza vermiyor

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • 
Sayfa: önceki 34567
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.