şuan sadece ekonomik değil toptan çöküş var eğitim ekonomi siyaset adelet vs... |
2001 krizi nasıldı (12. sayfa)



-
-
Keşke o günlere dönebilseydim. Mutluluk vardı toplum bu kadar kötü değildi siyasal İslam bu kadar baskın değildi özgürlük vardı neşe mutluluk vardı...
< Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı > -
Ama şimdi 10 senede 5 katına çıktı, öldürmüyor ama süründürüyor.
Çünkü zenginler hala para kazanıyor ve sen 250dolar maaşla hala çalışmak zorundasın.
-
o zaman fakirle zengin arasında ki dağ ağrı dağıydı şimdi everest. fakir daha fakirleşti zamanla et alamaz hale geliyoruz hala ülkenin gidişatını beğenenler var enteresan. Evet küresel bir kaos söz konusu ama bunu nedense biz derinden yaşıyoruz ?
kimse nedenini sormuyor belki problem budur?
halk haklarını aramıyor?? neden yahu? (bir partinin partizanı olabilirsin ama sorgulamazsan donunu çeker alırlar)
bu ülke ne zaman düzelir ben söyleyeyim insanlar haklarını aradığı daha insancıl bir yaşam İSTEDİĞİ vakit düzelir. Bu her şeyle paralel eğitim vb. belki 100 sene belki 200 sene.
-
1993-1995-1998-2001 ve son olarak 2007 global krizi yaşadık ama anlatılanın aksine alım gücü son 2 yıldaki kadar hiç düşmedi, çünkü sıradan maaş alan insanların elinde bir şekilde bir para kalıyordu ama şuan insanların özellikle maaşlı çalışanın maaşının %70'inde fazlası dolaylı yada direkt vergiye gidiyor para kalmıyor bu kadar vergi o zaman alınabilse doğal olarak hazinede daha çok para olacaktı ama işte meğer o zamanlar nankörmüşüz mesela her gün neden köprüler halen bedava olmadı diye söylenirdik yapılan köprü zamları üst mahkemece geri çektirilirdi şimdi bir köprü geçişine 130 TL veriyor itiraz edemiyor hem de verilen para hazineye değil şirketlerin kasaya giriyor, bakkalda bile fiş alamasak ne olur deyip %18 vergiden kaçardık şimdi %300 ÖTV'miz var bizim, halkın yatırım aracı olan altın bu kadar uzak değildi en önemlisi tekstil ve tarım ülkeyi bir şekilde ayakta tutuyor insanların cebine %400 faiz %120 enflasyonda olsa para bırakıyordu. Devletin elinde onca kurum fabrika vardı he zarar edenler yokmuydu sümerbank vs vardı ama altın yumurtlayan tavukları da vardı hani 2002-2010 arası bazıları yok pahasına hatta yıllık gelirinin altına satılarak piyasaya para girişi yapılan ve ekonomiyi düzelttik lanse edilen ama kara bitince de bunu yok gezi yok dış güçler denilerek vergi üstüne vergi bindirilerek hazinedeki deliği kapamaya çalışmak. Bu arada dolar şuan 8 TL değil 8.000.000 TL 2001 krizi sonrası dolar 900.000 TL olmuştu adamlar altı sıfır atarak sanki 1,2 TL'ye düşürmüş havası yarattı hatta malum kesim seçmene gidin bunu iddia eder size...
-
kardeşim beni dinleyin 12 yıl eğitimini aldığım okuldaki ingilizce my name is oğuzhan'dan başka cümle söyletemedi
ama bu durum yüzünden son 6 ayda ingilizce sohbet etmeye başladım düşünün artık.
Akp'li isen bile sana git başka partiye oy ver demiyoruz kardeşim allah aşkına tepki göster yahu. O terorist bu ateist şu mason diye diye kendinizi avutuyorsunuz ulan en son geçen ay et yedim memur çocuğuydum lan ben. Asgari ücret adam ne yapıyor yıl olmuş 2020 halen 100 yıl önceki çiftlik koşulunda çalışmak...
Yine git ver oymu veriyorsun başka birşeyinimi veriyorsun...
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Oğuzhan/ -- 16 Ekim 2020; 0:18:48 > -
Kardeş bana cevap verirken mesajımı alıntılarsan,ancak cevap verebilirim,beni ne için hangi konuda yazdığını araştıracak kadar zamanım yokquote:
Orijinalden alıntı: encuniutanmıyormusun la böyle sallarken :D kapıcılık yaptık sabahın 7 sınde ekmek dolabından ekmek toplar kapılar asardım burda insanları utanmadan kandırmaya calısıyorsun sonra dua ile yazıyorsun
Radikal bir üye olduğumdan iletilerime çok yorum geliyor
Dua ile
< Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı > -
Ben 2001 krizinde lisedeydim. Buradaki bazı arkadaşlar kadar bilgi sahibi değilim. Ama benim şahsi gözlemlerim:
1) Tüketici borçluluğu çok daha düşüktü. Çünkü enflasyon yeni düşürülmüştü (ki çok büyük bir başarıdır) ve faizler hala yüksekti. %100 faizle kredi alıp bilmem kaç yıl vade ile ev - araba almak diye bir konsept yoktu. Kredi kartına taksit de yoktu hali ile. Kredi kartı kullanıcısı da teknoloji gereği bu kadar yaygın değildi. Çocukluğumda analog kredi kartı makineleri vardı. Şlik şlak. Bunda harcamalar bir kaç gün geç banka kaydına girerdi. O yüzden limit aşımı mümkündü. Bu sebeple de bankalar herkese kart vermezdi. Sonra iş dijitalleştikçe işlemler anlık kaydedilmeye başlandı. Ancak bu sefer de şimdiki gibi bankanın ciğerini bildiği bir database yoktu. Bu sebeple bankalar gene temkinli idi. Kredi notu kavramı zamanla gelişti. Bu da bankalara daha cesur davranma imkanı tanıdı. İnsanlar zamanla kart sahibi oldu. Faizler de düşünce, kredi kartına taksit icat oldu. Tüketim uçtu. Borçluluk da keza. Karşılığında da ekonomi büyüdü tabii ki. Tüketime dayalı bir ekonomi. Buradaki tüketimin önemli bir kısmı ithalattı. Bu artan ithalatı karşılayan ihracatın var mıydı? Yoktu.
2) Oynak döviz ve komik sonuçları:
Yurtiçinde dövizle satış serbestti. Bilgisayar alacaksın. Online almak yok zaten. Bilgisayarcı gezerek alıyorsun. Donanımların fiyat listesi olurdu. Bir-iki sayfalık bir liste. Bilgisayarcılardan bunu toplardın. Karşılaştırırdın. En ucuza ne nerede ise oradan alırdın. Bu listeler dolarla yayınlanırdı. Bilgisayar alacağın zaman da dolar alır, dolarla almaya giderdin. Çünkü döviz o kadar oynaktı ki, bilgisayarcı o anki döviz kurundan satsa kendisi senden aldığı TL ile döviz alana kadar TL değer kaybedebilirdi. Bu sebeple bilgisayarcı kendini garantiye almak için kuru yüksek yazardı. Sen de bu kur farkı kazığını yememek için döviz bürosundan dolar alır, dolarla bilgisayar almaya giderdin.
Komik günlerdi düşünülünce. Ama bir yandan da iyiydi. Öncelikle malın ithal olduğunun altı çizilmiş oluyordu. Alması daha zordu, çünkü taksit yoktu. Almak için doları gidip kendi elinle alıyordun. Dolara dokunuyordun. Sonra başkasına veriyordun. Böylece fiziki olarak ülkeden döviz çıkışının parçası olduğunu gözünle görüyordun.
Bu ve almasının daha zor olması, seni daha az tüketmeye itiyordu. Kolejde okuyan, bir eli yağda, bir eli balda bir bebe olarak 6 yılda bir pc değişirdi. Üstelik bizim evde iki kişi idik. Ağabeyim de var. Üstelik bizden çıkan pc babamın bürosuna giderdi. Dolayısı ile pc yenilemek de saçma değildi aslen. Tüm bunlara rağmen 6 yılda bir, 7 yılda bir değişirdi pc. O zamanlar şimdiki gibi değil. Babalar gibi oyun bilgisayarı topluyorsun 1500 dolara. 3 yılda patatese dönüyordu. Yani, 7 yıl aynı ekran kartı ile takılmak bugün 12 yıl aynı ekran kartı ile takılmak gibi... Ki ben şanslı bebelerdenim. Eve internet geldiğinde Türk telekomun üyelikli interneti olan 145 yoktu. 146 vardı. Superonline'ın 9000 küsürüncü üyesiydik. 56k modem yoktu. 28.8k modem vardı bende.
Özetle Türkiye'de o an şahsi internet kullanıcısı 25.000 falan idiyse, biri bendim. Şanslı bebeydim yani. Ve pc yenilemek gerçekten mesele idi. Bu da tüketmemeye alışkanlık yaratıyor. Böyle görmüşsün. Böyle olduğu için mutsuz değilsin. Aksi hayatı görmemiş olduğun için mutlusun.
Şimdi ise o tüketim çılgınlığını yaşadı kitleler. Ve tekrar tüketemeyeceği bir alana hapsoluyor. Ne kadar mutsuz eder bu bir çok insanı...
3) Yozlaşma:
Özal döneminin son deminde kafam basıyordu ufak ufak; ama küçük velettim. Sonradan görmeleri yakaladım ben. Ve net hatırlıyorum. "Erkondişını açsana" (Aircondition: Klima) modunda papatya teyzeler o zaman da beni irite ederdi. Bu insanlarda benim bilmediğim, alışık olmadığım, beni rahatsız eden bir çiğlik vardı ama adlandıramıyordum. Büyüyünce anladım ki, bunun adı görgüsüzlükmüş.
İşte bu noktada eskimiş prada mayoları ile eskinin lüks yazlıklarını dolduran teyzeler türemeye başladı. Batık müteahhit eşleri. Mayolar solmuş. Pareolar solmuş. Ama orjinal Prada. Atsa yenisini alamayacak. Ama markaya alışmış. O yüzden soluk soluk giyiyor.
Bu enteresan dönemdeki yolsuzluklar buradan Fizan'a yol olsa bile, şimdikinin 10'da biri kadar bile değildi. 10'da biri kadar varsa Kızılay'a çıkar, eşek gibi anırırım.
Özal'ın memuru işini bilirdi ama, şimdiki kadar değil. Neyse, koy bir kaset de havamızı bulalım. Köprü açacağız daha. Proje lazım. Halk proje bekler. Müteahhit de mamasını.
4) Refah-yol hükümetinde ise ciddi ciddi kafam basıyordu artık. Yaşım yetiyor yani. Hiper enflasyon dönemlerinin şiarının yazıldığı dönem. Annemin kızağa çekildiği, yargılandığı, emekliliğe zorlandığı dönem. Kadrolaşmayı da böyle öğrendim.
Bir eski komunist olarak babam niye iş adamı olmuş, mezun olmadan iş yapmaya başlamış anlamazdım. "Devlet bana uzak Allah'a yakın olsun. Devletin ipi ile kuyuya inilmez. Devlete iş yapıyorsan mutlaka kazıklamalısın; çünkü ne yapar eder, katakulli ile karını yok ederler, makul kar elde etmek için, baştan kazıklamalısın." derdi.
Bir eski komunistten duymak için enteresan sözler. Ne kadar haklı olduğunu annemin 30 yıllık emeğine girdiklerinde anladım. Bu arada, "kanlı mı olacak kansız mı" muhabbetleri dönüyor. Öbürünün oğlu ski peşinde falan. Tansunun kocası uyuşturucu baronluğuna oynuyor gibi duruyor. Emniyeti parsellemiş, koskoca emniyet müdürü çeteleşmiş ona buna "çöküyor".
Şimdi düşünüyorum. Bunlar devlet içinde "çete" idi. Devlet içinde devlet değildi. Yani, inanamıyorum ama, bu bile Feto'cuların kadrolaştığı dönemden iyiydi. Çünkü temizlemesi kolaydı. İşini iyi yapmaya niyetli bir hükümete bakardı. Alayını tıkardın içeri. Çünkü ayan beyan suçlulardı. Şimdi Feto yok, ama bu işin menzili var, Süleymancısı var... Lan devlet içinde çete bu sülüklerden daha iyi şerefsizim. Neyse.
5) 28 şubat Postmodern darbe. Çevik Bir'i ünvan sandım ilk. Meğersem herifin adıymış! Kavramam uzun sürmedi de, bir general düşün, adı Çevik, soyadı Bir. "Çevik Bir". "Birinci ordu harekat daire başkanı" gibi bir ünvan sandım önceleri.
Bu da böyle bir anımdır. Lan tam kurtulacaz sülüklerden bu çapsızlar çıkageldi iyi mi? Siyasal İslamın ne kadar atarı kalmıştı ki? Tüm cephaneyi boşaltmışlardı neredeyse. Post modern darbe resmen zombi oyunundaki "relaod" gibi oldu. Ölüyü diriltti it oğlu itler. Nihayetinde de başımıza Ak Parti'yi saran sürecin müsebbibi oldular. Lan arkadaş, sen askersin. Ne anlarsın devlet yönetmekten, siyasetten? Çapın belli. Otur aşağı. Yok. İllaha o da pastadan payını alacak. "Yedi yedi doymadı zaten" diyorduk ki, daha doymazı da varmış. Şükür, onu da gördük.
6) DSP'nin azınlık hükümeti. Koçum Ecevit 3 aylık azınlık hükümetinde Öcalan'ı paket edip getirtti ya la? Anında da şukusunu aldı. Seçimde en yüksek oyu aldı. Sonra da ülkece maymun olduk tabi. Askeri hakim yargıladı falan. Şaka gibi detaylar. MHP ile bir olup ipin ucundan aldılar. Lan azıcık aklı olanın idamı çok daha önce kaldırması gerekirdi zaten. Hali hazırda 10 yıldan uzun süredir uygulanmamıştı. İdam sırasında olan mahkumların hiçbirinin idamı onaylanmıyordu zaten. Yıllar önce kaldırabilirdik. Öcalan'ın hayrına yasa değiştirmemiş olurdun. ÜSTELİK MHP ELİ İLE!!??
MHP her dem stepne görüldüğü üzere.
Zaten asılmayacaktı da, Öcalan'ın idam kararını, idam cezasını kaldırarak müebbete çeviren parti olarak MHP. Nasıl? Kulağa enteresan geliyor değil mi?
7) Üçlü koalisyon dönemi. Burada çokomelli bir durum var. Hiper enflasyonla mücadele için deneysel takıldık. Çok da başarılı olduk. Bir profesör amcamızın önderliğinde yapılan akademik bir araştırmaya göre, enflasyonun ana unsurunun halktaki enflasyon beklentisi olduğu saptanmıştı. Şöyle ki, halk enflasyon beklediği için dolara meylediyor. Bu da enflasyona sebep oluyor. "Bu kırılırsa enflasyon makul seviyelere düşer" gibi bir teori vardı. Bugün bir teori değildir bu. Bir gerçektir. Bunun testini ilk yapan ülke olmanın gururunu aslında hepimiz yaşamalıyız. Yaptığımız da bellidir. Merkez bankası sabit döviz kuruna geçip, 6 ay sonra kurun ne olacağını şimdiden beyan ediyordu. Gerçekten de 6 ay sonra kur o oluyordu. Bunu bir yıl boyunca sürdüren hükümet, halkın enflasyon beklentisini kırmayı başardı ve enflasyon %70 seviyelerinden %17, %14'lere düştü.
Ama 1999'da deprem olduğunu hatırlatalım. Ekonomimizin ağzına eden en önemli faktör olmakla birlikte, büyük bir kriz deprem öncesi de zaten kapıda idi, çünkü bankalarımızı düzgün denetleyen bir kurum yoktu. Niye? Mama. Özal ve Demirel'in yeğenleri diyelim. Cavit Çağlar? O da var tabi. Mama. Bal tutan parmağını yalar. İkinci Cumhuriyet'in konsepti bu. Neyse, bozuk düzeni de düzeltemiyorsun ekonomide. Çünkü çarka çomak sokuyorsun, ekonomi küçülüyor. Bütün krizler de bu yüzden çıkar. Neyse, bizim sistem 2001'de patladı. Ama 1999'da krizin çıkacağı belliydi zaten. 2001'e kadar uzatmaları belki manasızdı. Ama her hükümet bunu yapar. İpi deprem sonrası kendi eli ile çekseydi, belki bu kadar hasar da almayabilirler ve Ak Parti'nin muazzam bir çıkış yapması olanaksız hale gelebilirdi. Neyse, o da onların hırsı, ne diyeyim? Siyasetçileri hiç anlayamayacağım. 2001 krizini büyük yapan şey, finans sektörümüzün tırtlığı idi. Bankalar zayıftı. Bir krizde en son isteyeceğiniz şey bankaların batmasıdır. Bu krizin katlanarak büyümesine sebep olur. Çünkü banka aslen para basar. Olmayan parayı başkasına kredi diye verdiği için. Patlarsa da, onca borç ne olur? Sana-bana girer.
8) Krizle birlikte Ecevit siyasi hayatının son büyük işini yapıp, Kemal Derviş'i teknokrat bakan olarak atamıştır. Kemal Derviş de inanılmaz bir çalışma ile (gece-gündüz, kabaca günde 20 saat) Ak Parti'nin üzerine konduğu ekonomi politikasını hazırlamış ve uygulamaya koymuştur. Ak Parti 10 yıl boyunca bu mali politikadan hiç sapmamıştır. Harfiyen uygulamıştır.
Düşündüm de güzel zamanlardı. Hikmet Uluğbay vardı. İsmail Cem gibi muazzam bir karizma vardı. Bir İsmail Cem'e bakıyorum, bir şimdiki dış işleri bakanına...
Neyse, buna da şükür. Bu ülke Ahmet Davutoğlundan dışişleri bakanı gördü. "Komşularla sıfır sorun"dan "değerli yanlızlığa" giden yol.
Normalde Abdullah Gül'den dışişleri bakanı daha komik ama, Ahmet Davutoğlu muazzam batırdığı için onun yeri kalbimde ayrı.
Höh. Nasıl özet geçtim. Ömrüm törpülenmiş şu genç yaşımda. Daha yazacak çok şey var da... Neyse.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Huseyin-ZST -- 16 Ekim 2020; 1:15:45 >
-
Onlar için ülkenin geleceği teferruat bundan ' hala haberiniz yok mu ? Onlar için önemli olan ülke değil' oy verdikleri insanların rahat yaşamaları. Onlar bunun için var. Onlara göre 2002 öncesi Türkiye diye bir ülke yoktu. Akp ile varoldu. Gelişmemiş ülkelerin halkları nı kandırmanın yolları 1. Güçlü bir ülkeye kafa tutuyormus gibi görün hâlbuki tam tersini yap. 2. Lüks e önem ver ' olsun sarayımız var kafası da buradan geliyor mesela. O saraya gelen ülke liderleri 'vayy be saraya bak diyecek kafasını 'yaşamak. Buna ciddi inananlar var şaka yapmıyorum. Yani merkel' falan gelecek 'vayy be saraya bak ne kadar lüks 'bizim ülkemizde böyle bir saray ' yok diyecek o hesap.. Asgari ücretli bırakın et yemeyi ' sıradan bir kafeye gidip birşey yiyip içemez. Bu akşam sıradan bir kafede tek başıma ' bir dilim pasta yedim ve çay içtim 22 tl para ödedim. Düşünün lüks bir mekanda değil ortalama bir yer yani. Demek 'Kız arkadaşımla gitsem 55 60 TL hesap bırakırdım minumum. Ve aşağı yukarı her yerde ayni fiyatlar ' işin en kotu yanıda bu. Eskiden başka bir mekanda ' birşey yiyip icmek diğer mekana göre daha ucuz olabiliyordu. Veya alışveriş yapmak ' ama artık her yerde fiyatlar aşağı yukarı aynı. Ama akpliler için önemli değil bunlar üst te dedim ya ' o hesap yani. Sen pasta yeme veya alışveriş yapma ' araba alma ' ama onlar alsın. Devleti yönetenler luks araçlara binsin. Ceplerinden çıkıyor ya parası... Vatandasta 30 40 bin TL verip anca Tofaş alsın... Yerli araba sonuçta dimi ? Neyimize yetmiyor?
< Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
-
Bu forumun en yaşlı üyelerinden biri olarak 1994, 2001 ve şimdiki krizlerinin hepsini yaşadım ama bu seferki bambaşka. Diğerlerinde yine de gelecek günler için umutluydum ama bu bir türlü bitmek bilmeyen bir karabasan gibi çöktü. Yukarıda başka bir arkadaşın yazdığı gibi sanki toptan çöküş gibi. Bu sefer herkes borçlu ve kimsenin elinde bir şey kalmamış. Diğer krizlerlerde vergi yükü bu kadar ağır olmadığı için bir şekilde kazandığımızla idare ediyor ve 1-2 yıl dişimizi sıkıp sonunda normale dönüyorduk. Alım gücü öylesine düştü ki, şimdi neyi sıkabileceğimizi inanın ki bilmiyorum.
-
2001 krizi çok kötüydü. Bu günki gibi değildi. Örneğin ablam 1998 de mezun olmuş ve öğrenim kredisini 1 ay maaşı ile çok rahat ödemiştir. Ancak ben 2002 yılında mezun oldum ve önümüze çıkan borç 6 aylık maaşla zar zor kapattım. Aynı durum eşimde de vardı. Evlendikten sonra 1 yıllık maaşımız öğrenim kredisine gitmişti.
O zaman pentium 3 yeni çıkmıştı ve krizden önce dolar ve senetle almıştık. Kriz sonrası resmen bir araba parası bilgisayara para ödedik.
2001 krizden önce taksitler TL ve dolar olmak üzere iki şekilde tercih edilirdi. Dolarla taksit o kadar cazipdiki tv buzdolabı ev araba aklına ne gelirse bankalar herkese taksit yapıyordu. Televizyonlarda sürekli dolarla taksit reklamları dönerdi. Milyonlarca insan dolarlı taksit içine sokuldu. Ve döviz bir gecede arttı ve insanlara yıllarca borç ödettiler.
Uzanların bankaları, dolara kriz öncesi yüksek faiz verdi. İnsanlar TL hesabı yerine dolar hesabına para yatırdılar. Kriz sonrası banka kimsenin parasını çekmesine müsaade etmedi. Düşün ki bankada 1000 dolar paran var ve 6 ay boyunca paranı alamıyorsun. Krizin ölçeğini buradan düşün.
2001 yıllarındaki olay daha orta direk halkın borçlandırılması ile sonuçlanan ciddi bir ekonomik krizdi.
Bu gün 2020 yılında olan hadise ise bir kriz değil. Daha çok yıllara yayılmış bir alım gücü düşmesi. Özetle bence iflas. İflas ile batma aynı şey değildir. İflas durumunda ülke ekonomik çarkları yavaşlar durağanlaşır. Tıpkı iflas etmiş ama çalışmaya devam eden işletmeler gibi. İflas dan belli bir süre sonra çıkılır. Türkiyede bu pozisyona gireli aslında 2 yıl oldu. Ve 2 yıl gibi 2022 gibi çıkıp normelleşecektir.
Bu iflasın sebebi de sanıldığı gibi şuanki AKP hükümeti de değil. Aslında şuan yaşanılan ekonomik buhranın ana sebebi babacan dır. Ekonomi adımları yaklaşık 8-10 sene sonra ülkeye yansır. Babacan zamanı ülke Liberalleşme adına tüm üretici mekanizmalarını sattı. Sıcak para ile ülke borçlandırıldı. Sonuç ülke buna 8 yıl dayanabildi sonra da iflas oldu.
Fakında olmasak da aslında ekonomik iflas dan bizi çıkartan bazı gelişmeler oldu. Bunlar
Pandemi sebebi ile ekonomik küçülme,
bayraktarların silah üretimleri,
Pandemi sebebi ile hayvancılık ve gıda üretimlerinin öneme binmesi
Çin ve rusyadan gelen "üretim yatırımları" huewai gibi firmalar Türkiye'ye üretim yatırımı yapıyorlar,
...
Bütün bunlara bağlı olarak tekrar liboşlar (sosyal demokrasi masalcıları ve liberal ekonomi politikasını benimseyen AB abd hannutçuları) ekonominin başına gelmez ise 2026 gibi kore gibi ciddi olarak pik yapacağız. Bir Almanya olamasak da Fransa İtalya gibi ülkelerden ekonomimiz iyi olacak. Moralinizi bozmayın.
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
-
Eskiden bu kadar dinci vatan haini yoktu. Yiyici bir siyasi tayfa vardı. Şimdi o tayfa çok büyük ve çok kalabalık.
Adaletin olaması da insanların geleceğe dair umutlarını yok ediyor.
Şu an ki kriz ekonomik değildir, tamamiyle siyasi nedenlerden dolayı krizdir. Hukuksuzluk, adaletsizlik nedeniyle yatırımcı olmaması ve sermayenin ülke yönetimine güvenmeyerek ayrılması krizdir.
< Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı > -
İçin sızlamasın. Fakir işçi sınıfının acından ölmesi lazım yağ kuyruğu vardı diyip tanzim kuyruğu giren andaval +50 yaş malların ölmesi yeni nesil ile din tüccar adilerin defolup gitmesi lazım da... Dolar 20 TL olacak yazın bunu kenara
< Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı > -
o zamanlar gazeteden kupon biriktirip en son model cep telefonu nokia alabiliyorduk hadi yap şimdide yap iphone 12 yi ver halka kuponla
şuan kriz falan yok daha başlamadı varsa acından ölen satsın mercedesini 500 bine yesin parasını herkez ağlıyor demet akalın modeli bunların paraları nasıl biter sağlam kriz vurucakki böyle malı mülkü beş para etmicek o zaman krizi anlar
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi musty578 -- 16 Ekim 2020; 6:28:38 >
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > -
Allah'dan korkun olsun yalan söylerken, kendi çıkarın için başka insanların aç kalmasına göz yumup yalan söylüyorsun azcık Allah'dan kork be
< Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı > -
2001 yılında ayranımız yoktu içmeye ama faytonla gitmiyorduk .ıçmaya. Şimdi yine ayranımız yok içmeye ama borç uçakla gidiyoruz .ıçmaya
-
işte bu yazının altın imzamı atarım. geçenler de tayyip akp üye insan sayısını açıklamıştı. 12 milyon mu neydi. işte bu 12 milyon şimdi ülkeyi sömürüyor ve ülkenin yok olmasına bilerek ve isteyerek göz yumuyorlar. çünkü çıkarları var. senin benim vergimden beslenen vasıfsızlar orudusu bunlar! akp gittiğinde hiç bir halta yaramayacak insanlar grubu!
he bu arada, yeni öğrendiğim bir olay oldu. akp'ye üye olanların her ay a101'den 200tl kadar ücretsiz alışveriş yapabildiğini biliyor muydunuz?
2001 kriz di bitti. her ülke kriz yaşar. ayağa kalktığın da daha sağlam olurlar. çünkü yaşadıklarını bildikleri için önlemleri ona göre alınır. böylelikle bir temel oluşur. türkiyede de böyle oldu. tam ayağa kalmışken mhp tarafından seçim darbesi yapıldı(!) bu darbe işi de akp tarafından kullanıla kullanıla vasıfsız bir kelime oldu. sonra biz gittik seçimde ayağa kalkmış olan sağlam temellere dayalı türkiye ekonomisinin üzerin akp gibi vasıfsızlar ordusunu getirdik. onlar da kazançları har vurup harman savurdular. şimdi buraya geldik. bu ülkede kriz yok! bildiğin ülkeyi bölme ve yok etme durumu var! buna ses etmeyen menfaat çetesinin elemanları var!
anlayacağınız bop tıngır mıngır işliyor. şunu görüyorum ki ülke bitme noktasına getirildi. az kaldı. 2023'te seçim olur mu? o bile muamma...
-
Asgari ücretin 3 katı maaş aldığım dönemler asgari ücretli birçok kişide Iphone vardı ben bir maaşımla çok rahat alabiliyorken almamayı bir aylık emeğimi telefona yatırmamayı tercih ediyordum.
Artık o günler geri de kaldı asgari ücretliler de son model Iphonelar yok 10 bin maaş alan adamlar bile apple tutkusuyla iphone 7 gibi modeller tercih edebiliyor.
Şimdilerde alım gücü zayıflığını coronaya bağlayan da birçok kişi var, üretim yok vb. gerekçelerle açıklayanlar cabası ama paranın değeri gittikçe anlaşılıyor.
-
O zamanlar kriz 1 sene sürüyordu. Şimdi 6-7 senedir kriz var maalesef.
O zamanlar işsizlik bu kadar yüksek değildi.
Maaşlar bu kadar hızlı erimiyordu. Şimdi enflasyon yüzde 30, TÜİK açıklaması Yuzde 10, maaş Yuzde 5
Son 3 senedi zam oranlarım %0 - % 15 - %12 = % 28,8 (Bileşik)
Tüik açıklama %12 - % 20 - %12 = % 50,5 (Bileşik)
Gerçek enflasyon % 20 - % 35 - % 20 = %94,4 (Bileşik)
Son 3 senede alım gücüm %65 düşmüş.
Bu durumda kriz yok diyenin kalbini kırarım. İnsanlarla dalga geçmeyin.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi altai35 -- 16 Ekim 2020; 14:17:50 > -
quote:
Orijinalden alıntı: Rhodium
2001 krizi çok kötüydü. Bu günki gibi değildi. Örneğin ablam 1998 de mezun olmuş ve öğrenim kredisini 1 ay maaşı ile çok rahat ödemiştir. Ancak ben 2002 yılında mezun oldum ve önümüze çıkan borç 6 aylık maaşla zar zor kapattım. Aynı durum eşimde de vardı. Evlendikten sonra 1 yıllık maaşımız öğrenim kredisine gitmişti.
O zaman pentium 3 yeni çıkmıştı ve krizden önce dolar ve senetle almıştık. Kriz sonrası resmen bir araba parası bilgisayara para ödedik.
2001 krizden önce taksitler TL ve dolar olmak üzere iki şekilde tercih edilirdi. Dolarla taksit o kadar cazipdiki tv buzdolabı ev araba aklına ne gelirse bankalar herkese taksit yapıyordu. Televizyonlarda sürekli dolarla taksit reklamları dönerdi. Milyonlarca insan dolarlı taksit içine sokuldu. Ve döviz bir gecede arttı ve insanlara yıllarca borç ödettiler.
Uzanların bankaları, dolara kriz öncesi yüksek faiz verdi. İnsanlar TL hesabı yerine dolar hesabına para yatırdılar. Kriz sonrası banka kimsenin parasını çekmesine müsaade etmedi. Düşün ki bankada 1000 dolar paran var ve 6 ay boyunca paranı alamıyorsun. Krizin ölçeğini buradan düşün.
2001 yıllarındaki olay daha orta direk halkın borçlandırılması ile sonuçlanan ciddi bir ekonomik krizdi.
Bu gün 2020 yılında olan hadise ise bir kriz değil. Daha çok yıllara yayılmış bir alım gücü düşmesi. Özetle bence iflas. İflas ile batma aynı şey değildir. İflas durumunda ülke ekonomik çarkları yavaşlar durağanlaşır. Tıpkı iflas etmiş ama çalışmaya devam eden işletmeler gibi. İflas dan belli bir süre sonra çıkılır. Türkiyede bu pozisyona gireli aslında 2 yıl oldu. Ve 2 yıl gibi 2022 gibi çıkıp normelleşecektir.
Bu iflasın sebebi de sanıldığı gibi şuanki AKP hükümeti de değil. Aslında şuan yaşanılan ekonomik buhranın ana sebebi babacan dır. Ekonomi adımları yaklaşık 8-10 sene sonra ülkeye yansır. Babacan zamanı ülke Liberalleşme adına tüm üretici mekanizmalarını sattı. Sıcak para ile ülke borçlandırıldı. Sonuç ülke buna 8 yıl dayanabildi sonra da iflas oldu.
Fakında olmasak da aslında ekonomik iflas dan bizi çıkartan bazı gelişmeler oldu. Bunlar
Pandemi sebebi ile ekonomik küçülme,
bayraktarların silah üretimleri,
Pandemi sebebi ile hayvancılık ve gıda üretimlerinin öneme binmesi
Çin ve rusyadan gelen "üretim yatırımları" huewai gibi firmalar Türkiye'ye üretim yatırımı yapıyorlar,
...
Bütün bunlara bağlı olarak tekrar liboşlar (sosyal demokrasi masalcıları ve liberal ekonomi politikasını benimseyen AB abd hannutçuları) ekonominin başına gelmez ise 2026 gibi kore gibi ciddi olarak pik yapacağız. Bir Almanya olamasak da Fransa İtalya gibi ülkelerden ekonomimiz iyi olacak. Moralinizi bozmayın.2022 yılında nasıl normalleşeceğiz, hükümet bile açıkladığı yeni ekonomik programında 2023'de krizin devam edeceğini söyledi.
Bu mesaj IP'si ile atılan mesajları ara Bu kullanıcının son IP'si ile atılan mesajları ara Bu mesaj IP'si ile kullanıcı ara Bu kullanıcının son IP'si ile kullanıcı ara
KAPAT X