|
ww2 alman tankları bile çölleri geçememiş ağır dökme toplarla sina çöllerini nasıl aştı? < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi elino -- 21 Ekim 2025; 17:43:44 > |
|
_____________________________
|

|
ww2 alman tankları bile çölleri geçememiş ağır dökme toplarla sina çöllerini nasıl aştı? < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi elino -- 21 Ekim 2025; 17:43:44 > |
|
_____________________________
|
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > |
|
_____________________________
drrah diyorum başka birşey demiyorum.
|
< Bu ileti Android uygulamasından atıldı > |
|
_____________________________
|
< Bu ileti Android uygulamasından atıldı > |
|
_____________________________
|
|
Yani sende buna inandın öyle mi? Yavuz resmen askeri kandırmış. Müslüman memlük devletiyle savaşmaya giderken peygamber sana neden rehberlik etsin? Çöl dedikleri de sahra çölü değil. Kıyıdan kıyıdan gitmişler. Mısıra giderken arabistan çöllerinden geçerek gitmediler ya. Çanakkalede mühimmat nasıl yok? Osmanlı ordusu alman silahlarıyla donatıldı. Ordu baş komutanı alman. Alman toplarıyla gemi vurdular, alman makineli tüfekleriyle karaya çıkanlar vuruldu, alman yapımı nusret gemisiyle boğaza mayın döşediler. |
|
_____________________________
|
< Bu ileti Android uygulamasından atıldı > |
|
_____________________________
|
|
Yalan söylemesine gerek yok. Osmanlı ordusu askerleri maaş alır. İşi o. Toplama ordu değil. Çölden geçmeye gelince arabistandan girmediler ki. Doğu akdeniz sahili çöl değil. Orada çakılı memlük toplarının ardından dolaşmak için çöle girdi derler. Çanakkalede osmanlı ordusu öyle ekmeğe muhtaç, mermisi yok birşeyi yok bir durumda değildi. Karadan da yardım geliyor başkent yakındaydı. Almanlar orduyu iyi donattı. Gaziosmanpaşa da kaybetti. Direndi ama kaybetti. Çin meselesi karışık ben onu bilmem. Zaten türk tarihi çin tarihçilerden öğreniliyor. Kürşadta başarılı olamadı. İnsan inanmadığı şeye inandırmak için örnek verir mi? Hatta daha da ek örnekler veriyorsun. |
|
_____________________________
|
< Bu ileti Android uygulamasından atıldı > |
|
_____________________________
|
karşı taraf müslüman ve halife... |
_____________________________
![]() |
|
Evet yani ilahi güçler musluman halifeye degil de, müslüman katili denen yavuza yardim etmesi oldukca manidar < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > |
|
_____________________________
drrah diyorum başka birşey demiyorum.
|
|
Verdiğin örnekler patlak diyorum hala birşeyler söylüyorsun. Halifelik memlüklerde ama osmanlı ordusunun önünde peygamber varmış. Tarih bilgim yoksa türk tarihinin çin kaynaklarından öğrenildiğini nereden biliyorum? Osmanlı ordu yapısını ve maaşlı olduklarını nereden biliyorum? Git istediğine sor hatta kitaplara bak. Osmanlı ordusunun maaşlı yeniçerileri ana gücüdür. Atmayla tutmayla olmuyor. Türkler göçebe milletti tarihleri anca çinlilerden öğreniliyor. Hiçbir kaynakta okumadıysan aç haritayı bak bakalım. Osmanlı ordusu salaktı ya lübnan tarafından gelmeyip suriye çöllerinden gitti. Yolda suyu biter kalır öyle. Ayrıca tartışmaktan öte saçma sapan şeylere kimse inanmaz. Bu dediklerini uyduranlar zamanında milleti iyi keklemiş. Yavuzun siyasi amaç uğruna yaptığı savaşına peygamber falan katmayın. Çanakkaleyi de böyle anlata anlata acitasyona çevirdiniz. |
|
_____________________________
|
|
Yavuz Sultan Selim, Haziran 1516’da ordusuna, Mısır seferi için hareket emri verdi. Ordu, Gebze yakınlarında mola verdi. Burası bağlık-bahçelik bir yerdi. Etraf, üzüm bağları ve elma bahçeleri ile doluydu. Padişah, Yeniçeri Ağası’nı huzuruna çağırdı ve şöyle emretti: “Bütün askerlerin heybeleri aransın. Heybesinde çalıntı bir meyve veya nesne çıkan askeri bana getirin!” Yeniçeri Ağası, saatlerce heybeleri arattı. Ancak hiçbir heybede çalıntı bir şeye rastlanmadı. Durum, Yavuz’a bildirildi. Padişah, çok sevindi. Askerleriyle gurur duydu. Allah’a şükrederek şöyle dedi: “Allah’ım sana sonsuz şükürler olsun! Bana haram yemeyen bir ordu verdin. Eğer askerim içinde tek bir kişi dâhi, sahibinden izinsiz bir meyve koparıp yeseydi ve ben bunu haber alsaydım, Mısır seferinden vazgeçerdim! Çünkü haram yiyen bir orduyla hiçbir yer fethedilemez!” Osmanlı Ordusu’nun bu imrenilecek hali; “Biz bütün seferlerimizi Allah’ın rızasına uygun yaparız! Allah rızası için, bütün dünyayı fethetmek istiyorum!” diyen bir Padişah’ın, tam da istediği şeydi. Böyle bir İslâm Ordusu’yla yeryüzünde fethedemeyeceği; Allahü tealanın adını ve dinini yayamayacağı; İslâm’ın ve Peygamber Efendimiz "Aleyhisselam"ın sancağını dikemeyeceği hiçbir nokta olamazdı. Koca koca sahralar çöller ancak böyle bir ordu ile aşılabilirdi Tarihi kaynaklar diyor ki: 1258'de, Hülagü Han, Bağdat’ı alıp, Abbasi hilafetini yıkmış, halifeyi de çocukları ile birlikte öldürmüştü. Üç sene halifesiz kalınmıştı. Bir Abbasi şehzadesi, halife olmuştu. Bundan sonraki halifelerin devlet işleriyle alakaları yoktu. Sadece din reisi idiler. Kölemen sultanı Kansu-Gavri ile beraber Merci Dabık savaşında bulunan son halife 3. El- Mütevekkil, Osmanlının zaferi üzerine Yavuz’a teslim olmuştur. Yavuz ona gerekli hürmeti gösterip Kahire’ye iade etmişti. Bu son Abbasi halifesi, birçok ilim, sanatkâr ve söz sahibi şahsiyetlerle İstanbul’a geldi. Mısır ve Osmanlı uleması toplanıp, halifeliğin, Yavuz Sultan Selim Hana devredilmesi kararlaştırılmış, El-Mütevekkil, sırtındaki hilati çıkarıp Yavuza giydirmiştir. (İ.H. Danişmend, İzahlı Osmanlı Tarihi kronolojisi c.2, s.37) Yavuz, halifeliği devralmayıp zor kullanarak da almış olsaydı, yine sahih olacağı aşağıdaki yazıdan anlaşılmaktadır. Şah Veliyyullah-ı Dehlevi hazretleri, İzalet-ül hafa kitabında halife seçiminin dört türlü olduğunu bildirip dördüncüsünü şöyle anlatmaktadır: (Birinin güç kullanarak, halifeliği zorla elde etmesidir. Bu da iki türlü olur: Halifeliği zorla alan kimse, ya halifeliğe layıktır veya değildir. Halifeliğe layık olmayanın da dine uygun olan emirlerine uyulur. Abdülmelikin halifeliği böyle idi. Bunlara da beyat edilince meşru halife oldular.) [Redd-ül Muhtar, Hadika] Sual: Yavuz Sultan Selim Han’ın, kulağına küpe taktığı, doğru mu? CEVAP Hayır, doğru değildir. Ona ait olduğu söylenen, küpeli ve burma bıyıklı resmin, Şah İsmail’e ait olduğu bazı tarih kitaplarında yazmaktadır. Sadece Yavuz Sultan Selim Han değil, hiçbir Osmanlı sultanı, kadın gibi küpe takmazdı, sünnete aykırı bıyık da bırakmazdı. Savaşta bıyık uzatmak müstehabdır. Savaş haricinde bıyıklar sünnete uygun şekilde kısaltılır. Bazı tarih kitaplarındaysa, küpe takmak kölelere has bir alamet olduğu için, (Ben İslam’ın kölesiyim) diyerek bir defa küpe takıp, sonra hemen çıkardığı da bildiriliyor. |
|
_____________________________
|
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > |
|
_____________________________
|