Şimdi Ara

++ yaratılış...

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
161
Cevap
0
Favori
7.815
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • bugüne kadar canlılığın kaynağı evrenin yaratılışı ve varoluşu karşısında çok değişik fikirler üretildi.

    evrenin yaratılışı konusunda bilim adamları big bang (büyük patlama ) teorisi ile bir çözüm yolu sunarken ilk canlılığın ortaya çıkışında ise iki farklı görüş son zamanlarda hakim olmaya başladı.

    bu iki temel görüş evrim ve yaratılış idi.

    evrim teorisi haddi zatında basit bir teori ve hala günümüze kadar ispatlanamaması, bir teorinin kanuna dönüşmesi gerekirken hala basit bir teori olarak günümüze gelmesinde önemli bir faktörde bir kısım insanların Allah ın vrlığını inkar etmeleri için kendilerine göre mükemmel bir kılıf özelliği taşıması idi...

    günümüz insanlarının özellikle türkiyede bu kadar taraftar bulmasının da elbette bir nedeni olmalı idi. Bu da okullarda ilim ve fen öğrenen yeni nesillerin cumhuriyetten sonra özellikle o zamanda bir akım halinde olan ateizm etkisi ve herşeyi maddeye endeksli açıklama getirmeleri idi. Okulda bunları öğrenen yeni nesil eve geldiğinde ailesine sorular sormaya başladı...
    Allah ı kim yarattı?
    Öldükten sonra nasıl dirileceğiz?
    Kader ne?

    Haddi zatında açıklanması o kadar zor olmayan bu sorular, ilk defa karşılaşan ebeveynlerin bilgisizliği, yeni nesilin gençlik iksiri ile birleşince bir akımın oluşması ve Allah ın varlığını inkar bir moda oldu...

    Ama günümüzde bu ateizm akımı biraz yavaşladı hatta geriye dönüş başladı. Bunlardan Cem karaca ve en son Serdar Turgut örneklerini vermek mümkün...

    Konu evrim ve yaratılış arasında bir kıyaslama olacak ve hangisi daha mantıklı ve akla yatkın olduğunu bilimin ışığı altında cevaplar bulmaya çalışacağız...

    Burada özellikle murat özsay arkadaşımızın senin fikrin ne sorusuna da cevaplar bulabiliriz...



    _____________________________
    Zamanını dolu işlere harcamazsan, boş işler zamanını harcar. (deep)




  • evrimin temellerinden sayılan mutasyonun olamayacağını mutasyon topiği ile irdelerken burada ayrıca adaptasyon ve seleksiyon konusunda değineceğiz...

    ama burada bilimin ışığı altında aklımızı çalıştırarak neticeye gitmeyi esas kabul ediyoruz...

    Kainatın varoluşu ve bu kadar düzenin olması ve devamı hakkında değişik görüşler var...

    bunlar tesadüf, kendikendine oluşum, tabiatın yapması ...

    bu perspektifte olayları ele alıp bunların günümüz sihirli kelimelerine (mutasyon, doğa dengesi ...) uyarladığımızda ne tür sonuçlar vereceğini hep beraber göreceğiz...
    _____________________________
    Zamanını dolu işlere harcamazsan, boş işler zamanını harcar. (deep)
  • tesadüf

    bu konu hakkında görüş ve fikir beyan ederken özellikle evrim de sık sık geçen tesadüf, şans eseri, kelimelerinin hedef olduğunu ve mantığınn bulunmadığını hep berarer göreceğiz.

    Bir eser branşına göre tasarımcısını işaret eder.
    Mesela bir uçağı gördüğümüz vakit bu uçağın yapımı sırasında uçak mühendislerinin rolünü görebiliriz.

    bir resime bakarken ressamın meziyetinden haberdar olabiliriz.

    bir köprü, gökdelen e baktığımız zaman da mimar ve inşaat mühendisinin rollerini eserlerinin üzerinde görebiliriz.

    Aynen böyle de bir DNA ve bir HÜCRE nin tasarımcısı, mühendisi, mimarı acaba kör tesadüf, ne yaptığını kendisi bile bilmeyen mutasyon olabilir mi?

     ++ yaratılış...


    evet bu sorunun cevabı bize çok önemli kolaylıklar verecektir.

    Bizler 4 - 5 milyar yıl boyunca hüküm süren dünyada 1 adet gökdelen, 1 adet baraj, 1 adet uçağın dahi kendikendine, tesadüfler neticesinde oluşmadığını görebilirken,

    varlığı itibari ile bir uçaktan daha zor, bir barajdan daha karmaşık bir gökdelenden daha fazla bilgi birikimi gerektiren DNA ların tesadüflerin eseri olduğuna inanmak akıl sahipleri için imkansız değil mi?

    O ZAMAN ŞUNU DEMEMİZ GEREKMEZ Mİ?

    Bu DNA nın oluşabilmesi onun da bir hücrenin oluşumunda rol oynayabilmesi ancak ve ancak Kudreti sonsuz İlmi sonsuz bir Zat ın eseri olması gerekmez mi?

    Bir resimin ressamı olması gerektiğini kabul eden akıl sahipleri Sanat ve güzellik itibari ile bütün tablolardan daha güzel olan

     ++ yaratılış...


    gülü tesadüflere ve ne yaptığını kendisi dahi bilmeyen mutasyona bağlamak ne kadar anlamlıdır?

    Tablo ressamı işaret ederken acaba bir kelebek, bir gül , bir karanfil, bir kaplanını güzellikleri neyi işaret eder...

    Bu tablolar o kadar güzel tabii tablolardır ki bütün ressamların üstündedir ve bu tabloları sahibi ancak kudreti sonsuz Allah olabilir...


    AYNI ŞEKİLDE

    bir ferrariyi ve bir mercedesi gördüğümüz zaman arkasındaki mühendislik birikimini ve tasarımı gören biz

    bir çitadaki mühendisliği ve tasarımı ve güzelliği nasıl olurda mesnedi tesadüf ve kendikendine oluşum olan evrime verebiliriz.

    Bu çitayı tasarlayan öyle bir Zat olmalı ki hem canlılığının kaynağı olmalı hem de mükemmel bir tasarımcı olmalı demememiz gerekmez mi?
    Bu da bize Allah ı işaret etmiyor mu?
    _____________________________
    Zamanını dolu işlere harcamazsan, boş işler zamanını harcar. (deep)




  • kendikendine oluşum

    bu zaten kelime itibari ile ne kadar mantıksız olduğu belli bir ifade. Fakat biz bu ifadeyi çoğu evrim kaynaklarında bir açıklama aracı olarak görüyoruz.

    Bunun ne kadar bilimsellikten uzak olduğunu yazmaya gerek yok diye

    diğer konuya geçiyorum...

    tabiat yaptı

    Bir işi biri yaptı derken irade sahibi ilim ve fen sahibi biri yapmış olması gerekmez mi?

    Bizim bu tabiat dediğimiz yağmur , kar, soğuk , sıcak, deniz , toprak teker teker ele alındığında tek başlarına ve toplu olarak ele alındıklarında da toplu halde bir İRADE sergileyecek güçte ve ilimde değildir.

    Hal böyle olunca tabiatı Yaratıcı gibi sunmak bir o kadar mantıksızdır.


    BURADAN ANLAŞILDIĞI ÜZERE NE TESADÜF NE KENDİKENDİNE OLUŞUM NE TABİAT NE DE MESNEDİ TESADÜF OLAN EVRİM BU HAYATIN AÇIKLAMASI OLABİLİR.

    Hayatı yaratan bu kadar canlıları bir düzen içerisinde devam ettiren, dünyayı bir yörünge etrafında dönderen, bütün fizik kimya biyoloji kanunlarının sahibi, güneşi dünyaya hizmetçi yapan ancak Allah olabilir.

    Başka hiçbir şekilde bu dünyanın açıklaması yoktur...
    _____________________________
    Zamanını dolu işlere harcamazsan, boş işler zamanını harcar. (deep)




  • Bak şimdi, evrim teorisi basit bir teori değildir,

    Paleoantropoloji, Paleontoloji Hatta modern Biyolojinin üzerine kurulduğu teoridir. Inanmıyorsan Ankara Uni. Dil tarih coğrafya Fak. dekanları ile konuş. sana diyecekler ki, evrime karşı çıkarak paleoantropoloji bilimini yapamazsın. Günümüzde bu tartışmalar siyasi nedenlerle hala yapılıyor. Diyorsun ki evrim neden hala kanun olmadı? Bilimadamlaının gözünde evrim bir kanundur yani kanun gibi işlem görür ama "kanun" kelimesinin telafuz edilememesinin sebebi din yüzünden oluşan siyasi baskılardır.

    Geçmişte de dünyanın yuvarlak oluşu, Dünyanın güneş sisteminin merkezinde olmadığı ve döndüğü uzun yıllar kabul edilmemişti, bunun da nedeni ise "din" baskıları idi. Ama bilim kendi yolundan gidecektir.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi kaotika -- 18 Nisan 2005, 12:36:01 >
    _____________________________
  • kaotika ;

    başkasının değil de kendi aklın ile düşünsen daha mantıklı olur öyle değil mi?

    ben diyorum ki ;

    bir uçağın yapılması için binlerce mühendis ve milyonlarca yıllık insanlık birikimi gerekirken,

    mesnedi tesadüf ve kendikendine oluşum olan bir teori nasıl olurda bu mükemmel dünyanın mimarı olabilir?

    en basit bir sivrisinek dahi bir uçağa göre daha mükemmel olurken, uçağın kendiliğinden oluşan alüminyum parçalarının bir araya gelmesinden olacağını aklın kabul etmezken, nasıl olırda proteinlerin bir araya gelmesinden oluşan DNA lar ile bir sivrisineği açıklayabilirsin ?

     ++ yaratılış...


    bu sivrisineği ve bütün sinekleri yaratan bir ZAT ın bulunması mantıksız mı?
    yoksa gerekli mi?



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Deep Impact -- 18 Nisan 2005, 13:06:05 >
    _____________________________
    Zamanını dolu işlere harcamazsan, boş işler zamanını harcar. (deep)




  • quote:

    Geçmişte de dünyanın yuvarlak oluşu, Dünyanın güneş sisteminin merkezinde olmadığı ve döndüğü uzun yıllar kabul edilmemişti, bunun da nedeni ise "din" baskıları idi. Ama bilim kendi yolundan gidecektir.


    senin dediğin din baskıları ortaçağ avrupasında geçerli idi ..

    bir zamanlar ilim ve fen bağdat semerkant buhara ve endülüs de dünyaya şekil vermeye başladığını sen de biliyorsun.

    İslam aklı, düşünmeyi ve okumayı emreder...

    konu bu değil...

    konu dünyadaki bu eserlerin bir sahibinin bulunmasının gerekliliği ve bunun da tesadüf ve kendikendine oluşum (evrim olamayacağı)...
    _____________________________
    Zamanını dolu işlere harcamazsan, boş işler zamanını harcar. (deep)
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Zina ve Ateizm
    7 yıl önce açıldı
    İSLAM IRKI HAKKINDA
    18 yıl önce açıldı
    Daha Fazla Göster
  • 29 harfi al ve bir bilgisayar programı yap ve 1 trilyon adet deneme yap ve bir adet mantıklı sayfa bulursan buraya gel yaz kaotika ;

    demekki rastgele veya tesadüfler ile bir sayfa olamıyor.

    o zaman bir kitabın yazılması için harflerin kendi aralarında kelimeler yaptığını ve her anlamsız kelimelerin kendini imha ettiğini bir sonraki sayfaya geçerken de anlamlı kelimelrin devam ettiğini ve böylelikle bir kitabın oluştuğunu söyle ,

    ne kadar mantıksız değil mi?

    Oysa ki kiabı yazan falanca şahısdır desen ne kadar kolaylık yapmış ve mantıklı söz söylemiş olursun.

    aynen öyle de bir DNA bir ansiklopediden daha kompleks bir yapıya sahipken yıldırımlar ile radyasyon ile açıklamaya kalkmak ne kadar mantıklı sence ?

    De ki o DNA yı da bir ZAT yaratmıştır... çok mu zor...

    diğeri gibi mantıksız iifadeler kullanmaktan ise böyle ifadeler kullanmak daha mantıklı değil mi?
    _____________________________
    Zamanını dolu işlere harcamazsan, boş işler zamanını harcar. (deep)




  • Hep aynı sorular, hep aynı cevaplar karşılık olarak sorulan aynı sorular.

    - Bu mükemmel, şu mekemmel ozaman bunları kim yarattı?
    - Ozaman tanrıyı kim yarattı?
    - O hep vardı (Tren, vagon vs.....)



    - Bir hücre nasıl olurda insana dönüşür?
    - Dönüşebileceğine bile inanmıyosun da höt die birdenbire yoktan var olacağına inanıyosun ?



    - Herşeyin bir sebebi vardır.
    - Ozaman tanrının varoluş sebebini söyle bana?
    -

    ...............
    ...........
    ........
    .....
    ...
    ..
    . bla bla bla vs vs vs .................
    _____________________________
    Ignorance is bliss...




  • eğer Tanrı sonradan var olsaydı O nun bir sebebi olurdu...

    O ezeli olduğu için sebebi yok yani sadece VAR...
    _____________________________
    Zamanını dolu işlere harcamazsan, boş işler zamanını harcar. (deep)
  • sayfalarca geyik yapmaktan bıkmadınız valla. neymiş mutasyon,adaptasyon evrim yalanmış. evrim daha ispatlanamışmış. sanki Allah'ın varlığı ispatlandı. forumda 10 kitaplık yazı var, hep aynı şey üzerine tesadüfen evren olmaz. bari biraz değişik şeyler yazın.

    Bir kere de evrimi, adaptasyonu açık zihinle bir inceleyin. Hemen şeytan icadı, Allah Darwin'in belasını versin, evrende tesadufen hiç bir şey bla bla bla bla.. diyorsunuz. çünkü bunu demek kolayınıza gidiyor.

    Evrim neden olmasın bir kere, evrimin varlığı tanrının olmamasını gerektirir mi. evrim ve tanrı bir arada var olamazlar mı?. Bir de evrim çürütüldü diye bir laf dolaşıyor ortalıkta. kim çürüttü evrimi, harun yahya mı çürüttü ?. harun yahya sanki nobel ödüllü bilim adamı. bugun çoğu kilise bile evrimin olabileceğini, bunun tanrının varlığını etkilemeyeceğini söylüyor. siz hala yerinizde saymaya devam ediyorsunuz. Kurduğunuz bir "tesadufen bir şey olmaz" mantığı ile bilimsel verileri çürütmeye çalışıyorsunuz. Bende müslümanım, ama beni bile çileden çıkardınız artık.

    Evrim saçmalık değil. bilimsel bir teoridir. bu teoriyi de hacılar hocalar çürütemez, sadece bilimsel olarak çürütülebilir. Evrimin varlığı Allah'ın varlığını etkilemez. Eğer siz hemen etkileniyorsanız, bu sizin imanınızın tam olmamasından kaynaklanıyordur. Pek tabi bunca düzeni koyan biri, canlıların evrimleşmesi içinde bir düzen koyabilir.
    _____________________________
    we're just two lost souls swimming in a fish bowl, year after year, running over the same old ground. what have we found? the same old fears.




  • sayfalarca yazı yazan ne hacı ne hoca

    yazıların yüxde 70 i bana ait ben de inşaat mühendisiyim...

    sen önyargılarının esiri ol ama ben araştırarak birşeyler yazıyorum sen ise okumadan yorum yapıyorsun ...
    _____________________________
    Zamanını dolu işlere harcamazsan, boş işler zamanını harcar. (deep)
  • Daha önceki "Darwin ile ilgili düşünceleriniz" isimli topic'in tamamını okudum, tek satır bile atlamadan. Bilmeden yorum yapmayın.

    Peki siz nasıl çürüttünüz evrimi bilgisayar başında. Mantık hesabıyla mı. Ya da bilimsel alanda kaç makaleniz yayınlandı. Deneyler yaptınız mı?. Evrim forumlarda çürütülmez.

    Tamam tesadufen hiç bir şey olmaz onu ben de kabul ediyorum. Ama tesadufen hiç bir şeyin olmayacağı evrim'in saçmalık olduğu anlamına gelmez. Çünkü evrim teoresi içinde tesaduf kelimesi hiç geçmez. Tesaduflerden bahsederek evrimi çürütmeye çalışmak işte bu yüzden başlı başlına boş bir iştir.

    Hem siz bana şunun cevabını verin. Evrim ve Allah bir arada neden olamaz? Neden evrimin varlığı Allah'ın yokluğunu gerektirir?

    Not: Ben de muslumanım.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi mandelbrot -- 18 Nisan 2005, 17:45:24 >
    _____________________________
    we're just two lost souls swimming in a fish bowl, year after year, running over the same old ground. what have we found? the same old fears.
  • quote:

    Çünkü evrim teoresi içinde tesaduf kelimesi hiç geçmez. Tesaduflerden bahsederek evrimi çürütmeye çalışmak işte bu yüzden başlı başlına boş bir iştir.


    tesadüf geçmez kendi kendine oluşum geçmez peki bu ne ?

    Hücrenin tarihi nedir? (Cem Özdemir)


    Dünya üzerinde, yaklaşık 3,4-3,5 milyar yıl önce moleküllerin kendi kendilerine bir araya gelmeleri ile ilk canlı hücrelerin ortaya çıktığı tahmin edilmektedir... Zaman içinde insanın evrimi gerçekleşecek fakat insanın, kendisini oluşturan, bununla da kalmayıp dünya üzerindeki diğer tüm canlıların yapı taşı olan hücreleri keşfetmesi için uzun bir süre geçmesi gerekecekti...

    http://www.biltek.tubitak.gov.tr/merak_ettikleriniz/index.php?kategori_id=2&soru_id=653


    shine on yazılarında geçen şans eseri

    sözcükleri ne anlama geliyor?

    esnada çeşitli makromoleküller evrilmiştir. daha sonraları bu makromoleküller lipozomların içine hapsolup (şans eseri) çeşitli etkileşimlerde bulunmuştur. birçoğu bir işe yaramamış ancak bazıları olumlu sonuçlar vermişlerdir ve bu sistemler zamanla kendilerini kopyalarak diğerlerine üstünlük kurmuşladır. daha il....


    quote:

    Peki siz nasıl çürüttünüz evrimi bilgisayar başında. Mantık hesabıyla mı. Ya da bilimsel alanda kaç makaleniz yayınlandı. Deneyler yaptınız mı?. Evrim forumlarda çürütülmez.


    bunun cevabını mutasyon topiğini okuyarak bulabilirsin...
    _____________________________
    Zamanını dolu işlere harcamazsan, boş işler zamanını harcar. (deep)




  • YARATILIŞ
    Sumer efsanesine göre evrende ilk olarak Tanrıça Nammu adında büyük uçsuz bucaksız bir su vardı. Tanrıça o sudan büyük bir dağ çıkarıyor. Oğlu Hava Tanrısı Enlil, onu ikiye ayırıyor. Üstü gök oluyor, Gök Tanrısı onu alıyor, yer olan altı da Yer Tanrıçası ile Hava Tanrısının oluyor. Bilgelik Tanrısı ile Hava Tanrısı yeri bitkiler, ağaçlar, sularla donatıyor. Hayvanlar yaratılıyor ve hepsini idare edecek Tanrılar meydana getiriliyor (27)
    Tevrat Tekvin 1:2-9.

    "Suların yüzü üzerinde Allahın ruhu hareket ediyordu: Allah 'suların ortasında kubbe olsun, suları ayırsın' dedi ve Allah kubbeyi yaptı. Altta olan suyu üstte olan sudan ayırdı ve Allah kubbeye 'gök' ve alttaki kuru toprağa 'yer' dedi."

    Bundan sonra yerin, bitkiler ve hayvanlarla donatımı geliyor. Enbiyâ Suresi, ayet 30:

    "Gökler ve yer yapışık iken onlan ayırdığımızı, bütün canlıları sudan meydana getirdiğimizi bilmezler mi?"

    Burada Sumer ve Tevrat hikâyesi birbirine çok yakın. Kurân da çok yüzeysel. Fakat ana fıkir, gök ve yerin başlangıçta bitişik olması, bunlann sudan çıkması aynı. Kuran'da da aynen Tevratta olduğu gibi "altı gün" yer alıyor.(28).

    İnsanın Yaratılışı

    Sumer'de: Tanrılar, özellikle dişi Tanrılar çoğalmaya başlayınca işlerin çokluğundan, yiyeceklerini hazırlamanın zorluğundan yakınıyorlar ve bütün Tanrıları var eden Deniz Tanrıçası Nammu'ya bir çare bulması için yalvarıyorlar. O da Bilgelik Tanrısına bilgeliğini ve marifetini göstermesini söylüyor. Bilgelik Tanrısı yumuşak kilden şekiller yapıyor ve Tanrıçaya sesleniyor: (29)

    "Ey annem! Adını vereceğin yaratık oldu,/Onun üzerine Tanrılann görüntüsünü koy (30),/Dipsiz suyun çamurunu karıştır,/Kol ve bacakları meydana getir./Ey annem! Yeni doğanın kaderini söyle!/İşte o bir insan!"

    Bu iş esnasında bütün Tanrıların annesi, Yer Tanrıçası, Doğum Tanrıçası ve Bilgelik Tanrısı olmak üzere 4 Tanrı birlikte bulunuyorlar. Tevrat Tekvin 2-7: "Rab Allah yerin toprağından adamı yaptı ve onun yüzüne hayat nefesini üfledi ve adam yaşayan can oldu."

    Tevrat'ta insanın yaratılışı iki türlü anlatılmış:

    Tekvin bap 1: 26:

    "Allah yeri, göğü, yıldızlan, bitkileri hayvanları yarattıktan sonra Allah dedi: 'Suretimizde benzeyişimize göre insan yapalım! O yeryüzünde her şeye hâkim olsun.' Ve Allah insanı kendi suretinde yarattı ve onları erkek ve dişi olarak yarattı."

    Böylece yaratılmanın son günü; 6. gün bitiyor. Talmud'a göre bu ilk Adem'le birlikte yaratılan kadının adı Lilith'dir. Bu kadın kendini Adem'le eşit görüp, onun sözünü dinlememiş ve bir dişi cin olmuş, erkeklere sataşmaya başlamış. Yakaladığı bir erkeği bırakmazmış. Özellikle ayın yedinci günü erkekler için büyük tehlike imiş. Bu Lilith, Sumer Aşk Tanrıçası İnanna'nın ağacına yuva yapıp onu kestirmeyen bir cinin adı. (Bkz. Hartmut Schmökel, Das Land Sumer, Stuttgart, 1962, s.141.)

    Allah daha sonra Adem'i topraktan, karısını da kaburgasından yaratıyor. Görüldüğü gibi Tevrat'ta insan altıncı günde erkek ve dişi olarak yaratıldığı halde, tekrar erkek çamurdan, kadın onun kaburgasindan yaratılıyor.

    Tevrat'ta birbirinden ayrı iki yaratılış efsanesini özetleyecek olursak (Tekvin, Bap 1:31): Yaratılış altı günde oluyor. Birinci günde Tanrı gökleri ve yeri yaratıyor, gece ve gündüzü meydana getiriyor. İkinci gün, suları ayıran bir kubbe yapıyor ve bu kubbeye, Tanrı, Gök diyor..

    Üçüncü gün, suların altından toprağı çıkarıyor, ona, yer diyor. Suları bir yere toplayarak onlara deniz diyor. Yerden ağaçlar, bitkiler çıkartıyor. Dördüncü gün, gökkubbesinde güneş, ay ve yıldızları yapıyor. (Halbuki birinci günde gök ve yer yaratılmış, gece ve gündüz güneş ve ay'sız meydana gelmiş, hatta ikinci günde bitkiler ve ağaçlar bile çıkmıştı.) Beşinci gün, suda yaşayam hayvanlarla kuşlar yaratılıyor. Altıncı gün sığırlar, sürüngenler, yerde yaşayan bütün hayvanlar yaratılıyor. Yaratılan bütün hayvanlara egemen olması için Tanrı, insanı kendi görünüşünde ve erkek, dişi olarak yaratıyor. Ve onlara, "Çoğalın!" diyor. Böylece, altıncı günde yaratma bitiyor. Yedinci gün Tanrı dinleniyor.

    Bap 2:4'ten itibaren, yaratma değişik olarak anlatılıyor. Yukarıda, her türlü bitki ve insan çift olarak yaratıldığı halde, burada yağmur henüz yağmadığı için, bir kır otu ve fıdanı yoktu, deniyor. Yerden bir buğu yükseliyor ve Tanrı yerin toprağından Adam'ı yapıp hayat nefesini üflüyor. Ve Adam; yaşayan can oluyor. Bundan sonra, Tanrı, doğuda Aden'de bir bahçe yapıyor, Adam'ı oraya koyuyor ve o yalnız kalmasın diye, kaburgasından kadını yaratıyor. Bu gösteriyor ki, bu hikâye iki ayrı kaynaktan alınmış. İkincisi Sumerlilere dayanıyor. İlginç olanı, Babilliler daha sonra yaşamış olmalarına rağmen, onların yaratılış efsanesinden iz olmaması.

    Kuran'da insanın yaratılışı çeşitli surelerde değişik tarzda geçiyor: Mü'minun Suresi, ayet 12:

    "İnsanı süzme çamurdan yarattık."

    Rahman Suresi, ayet 14:

    "Allah insanı pişmiş çamura benzeyen balçıktan yarattı." Âli İmran Suresi, ayet 19:

    "Allah'ın nezdinde İsa'nın durumu Adem'in durumu gibidir. Allah onu topraktan yarattı."

    Secde Suresi, ayet 7:

    "O ki, yarattığı her şeyi güzel yapmış ve ilk başta insanı çamurdan yaratmıştır."

    En'âm Suresi, ayet 2:

    "Çünkü bizi çamurdan yaratan, ölüm zamanını takdir eden ancak odur."

    Hâcc Suresi, ayet 5:

    "Ey insanlar! Şunu bilin ki, biz sizi topraktan, nutfeden, sonra pıhtılaşmış kandan, sonra hilkati belirsiz bir lokma et parçasından yarattık."(Burada, Kuran ayetlerindeki çelişkiye dikkat ediniz. İnsanın yaratılmış olduğu madde nasıl da değişiklikler gösteriyor)

    Hicr Suresi, ayet 26:

    "Ant olsun ki, biz insanı (pişmiş) kuru bir çamurdan, şekillenmiş cıvık bir balçıktan yarattık."

    Bu ayetin diğer bir çevirisi de; "Ant olsun ki, insanı balçıktan, işlenebilen kara topraktan yarattık."

    Ayet 27-28:

    "Rabbin meleklere, 'Ben, balçıktan, işlenebilen kara topraktan bir insan yaratacağım, onu yapıp ruhumdan üflediğimde ona secdeye kapanın' demişti."

    Ayet 30-31:

    "Bunun üzerine, İblis'in dışında bütün melekler hemen secde ettiler. Allah, 'Ey İblis! Seni secde edenlerle beraber olmakta alıkoyan nedir?' dedi."

    Ayet 33:

    "'Balçıktan, işlenebilen kara topraktan yarattığın insana secde edemem' dedi."

    Ayet 34:

    "'Öyle ise defol oradan sen artık kovulmuş birisin, doğrusu hesap gününe kadar lanet sanadır dedi." (Bu ayetlerde de görüldüğü gibi, şeytan aslında bir melek, ama 'itaatsiz' bir melek.)

    Görüldüğü gibi her üç dinde de insan çamurdan yaratılmış. Fakat Sumer'de insanın yaratılma nedeni ve nasıl yaratıldığı aynntılı olarak anlatılmış.

    R. Cooper kitabının 209. sayfasında150 yıl önce şunlan yazmış:

    "Bir insanın çamurdan meydana geldiğine ve hayat nefesi verilerek canlandığını düşünmek, kadının erkeğin kaburgasından yaratılmış olduğıınu kabul etmek, ancak barbarların yaşadığı çağa ait olmalı. Bunlara inananlar, ayın küflü peynirden yapıldığı din kitaplarında yazılsa ona da inanırlar. İnsanlar Adem ile Havva'dan üremiş olsalar bu kadar farklı ırklar nasıl meydana gelir?"

    Tevrat'a göre yaratılış 6 bin yıl önce olmuş. Hıristiyanlık da bu tarihi kabul etmiş. Kur'an'da bu yok. Fakat İslam inanışına göre 5 bin yıl önceymiş. Buna karşılık Sumer Kral listesine göre, 241200 yıl öncesine gidiyor. Çinliler 49 bin yıl önce diyorlarınış. Mısırlılara göre 13 bin yıl önce, Heredot ise 17 bin yıl önce diyor. Bunlara göre tek Tanrılı dinlerin yaratılış başlangıcı olarak verdikleri tarihler, ne tarihsel kaynaklara, ne de biliınsel kanıtlara uyuyor. Bugün 4 milyon yıl önceye ait insan fosilleri bulundu. Allah-varsa eğer- neden doğrusunu yazdırtmadı acaba?

    Kaynakça ve dipnotlar:

    27. Tarih Sumer'de Başlar, s.64-69.

    28. Kur'an'da yaratılış ile ilgili diğer ayetler:

    Tevbe Suresi, ayet 3:

    "Şüphesiz ki, sizin Rabbiniz gökleri ve yeri 6 günde yaratan, sonra da işleri idare ederek arşa yerleştirendir."

    Hûd Suresi, ayet 7:

    "O, arşı su üzerinde iken gökleri ve yeri 6 günde yaratandır."

    Furkan Suresi, ayet 59; Secde Suresi, ayet 4: (iki ayet de aym)

    "Gökleri ve yeri ve ikisinin arasındakileri 6 günde yaratan, sonra arşa yerleşen Rahmandır."

    Sâffât Suresi, ayet 11:

    "Ey Muhammed! Allaha eşkoşanlara sor! Kendilerini yaratmak mı daha zordur, yoksa bizim yarattığımız gökleri yaratmak mı? Aslında biz kendilerini özlü çamurdan yaratmışızdır."

    Fussilet Suresi, ayet 9, 11-12:

    "Ey Muhammed! Size yeri iki günde yaratanı mı inkâr ediyorsunuz ve ona eşkoşuyorsunuz?"

    "Sonra duman halinde bulunan göğe yöneldi ve ona ve yeryüzüne 'isteyerek veya istemeyerek buyruğuma gelin' dedi . İkisi de 'isteyerek geldik' dediler. Allah bunun üzerine 2 gün içinde 7 gök yarattı ve her göğün işini kendisine bildirdi. Yakın göğü ışıklarla donattık ve bozulmaktan koruduk." (Burada hem Allah, hem üçüncü şahıs konuşuyor!)

    29. S.N. Kramer, The Sumerians, s.150, 151. Giovanni Pettinato, Das altorientalische Menschenbild und die Sumerischen und Akkadischen Schöpfungsmythen, Heidelberg, 1971.

    30. Buradan anlaşılacağı üzere, Sumer'de, Tanrılar insanı kendi görünüşleriyle yaratmışlardı. Bu da onların Tanrıları insan gibi düşündüklerine bir kanıt oluyor. Aynı deyimi Tevrat'ta buluyoruz.
    Tekvin bap 1:27

    "Ve Allah insanı kendi suretinde yarattı, onlan erkek ve dişi olarak yarattı."

    Tekvin bap 9:6

    "Çünkü Allah kendi suretinde Adam'ı yaptı."

    Kur'an Mâide Suresi, ayet 64:

    "Yahudiler 'Allah'ın eli sıkıdır' dediler. Dediklerinden ötürü elleri bağlansın.

    Lanet olsun! Hayır! Onun iki eli de açıktır, nasıl dilerse sarf eder."

    Âli İmrân Suresi, ayet 115:

    "Doğu da batı da Allah'ındır. Nereye dönerseniz Allah'ın yüzü oradadır."

    Sâd Suresi, ayet 71:

    "Rabbin meleklere demişti ki, 'Ben muhakkak çamurdan bir insan yaratacağım. Onu tamamlayıp içine ruhumdan üfürdüğüm zaman derhal ona secdeye kapanın!' Melekler toptan secde ettiler. Yalnız İblis secde etmedi, zira o büyüklük tasladı, kâfirlerden oldu. Allah, 'Ey Iblis! İki elimle yarattığıma secde etmekten seni men eden nedir? Böbürlendin mi , yoksa yücelerden mi oldun?' dedi. lblis, 'Ben ondan hayırlıyım, beni ateşten, onu ise çamurdan yarattın' dedi."

    Görülüyor ki, tüm dinlerde Tanrı, "insan"a benzer şekilde tarif edilmiş.

    Not: Bu makale büyük ölçüde Sn. Muazzez İlmiye Çığ'ın "Kuran İncil ve Tevrat'ın Sumerdeki Kökeni" adlı kitabından alınarak hazırlanmıştır.
    _____________________________




  • İslam'da Rönesans mı başlıyor? Türkiye'de bir grup öncü ilahiyatçı Darwin'in evrim teorisine ilk kez yeşil ışık yaktı!
    Allah'ın izniyle maymuna evet!

    Evrenin ve evrende hayatını sürdüren tüm canlıların bir evrim sonucu yaratıldığı düşüncesi, her geçen gün daha da fazla taraftar buluyor. Bu gelişmeden İslam da nasibini alıyor. İslam’la, bırakın Evrim Teorisi’ni, evrim kelimesinin bizatihi kendisinin bile bir arada kullanılmasının zinhar yasak ve günah olduğu inancı, yavaş ilerleyen ancak bilimsel temellere dayanan bir tartışmayla ortadan kalkacak gibi görülüyor.

    *********************

    Prof.Dr.Mehmet Bayrakdar:


    -
    -
    -

    "Allah'ın iradesini kabul ettiğimiz andan itibaren maymundan geldiğimizi kabul etmekte bir sakınca yoktur"
    "Evrim Teorisi Hıristiyanlık teolojisini temelden sarsıyor, Müslümanların evrimden gocunacak bir yanları yok"
    "Darwin'le çok fazla ters düşecek bir nokta yok"
    ------
    Doç.Dr.İlhami Güler:

    -

    "Tanrı'nın insanı yaratması bir evrim süreci içerisinde gerçekleşti"
    "Evrim geçirerek bugünkü insan olduk"
    "İnsan olmadan önce insan altı bir varlıktık"
    "Bir insanın Tanrı'nın yaratma işinin nasıl olduğunu son derece masum ve naif bir şekilde sorma ve bunun üzerine düşünce üretme hakkı vardır"
    "Darwin'le Tanrı'nın insanı yaratmasının bir evrim süreci içerisinde olduğu noktasında birleşiyoruz"
    ---
    Yrd.Doç.Dr.Hadi Adanalı:

    -
    -

    "İnsan, maymun değildi, ama insan da değildi. İkisi arasında bir türdü"
    "Katolik dünyası dört beş yıl önce papanın da ifadesiyle evrimi kabul etmiş durumda"
    "İnsan öncesi insanlar, hayvan ya da yarı hayvan gibi bir konumdaydı ve dolayısıyla ilahi hitaba uygun bir hayatları yoktu"
    "Evrim kabul edildiğinde ahlaki değerlerin yok olacağı itirazı doğru değil"
    ----




    Evrenin ve evrende hayatını sürdüren tüm canlıların bir evrim sonucu yaratıldığı düşüncesi, her geçen gün daha da fazla taraftar buluyor. Bu gelişmeden İslam da nasibini alıyor. İslam'la, bırakın Evrim Teorisi'ni, evrim kelimesinin bizatihi kendisinin bile bir arada kullanılmasının zinhar yasak ve günah olduğu inancı, yavaş ilerleyen ancak bilimsel temellere dayanan bir tartışmayla ortadan kalkacak gibi görülüyor. Bir grup İslamcı bilim adamı ilk kez "Darwin'i ve maymun teorisini" kabul etme yönünde yeşil ışık yakıyor.
    Bir grup öncü akademisyen, 'Evrimci Yaratılış Teorisi'ni tartışmaya açarak geleneksel İslam anlayışının en önemli tabularından birini "İnsanın, Tanrı tarafından yoktan var edildiği" inancını sarsıyor. İslam'ı evrimle tanıştırıyor, insanın yaratılışıyla ilgili ayetleri yeniden yorumlayarak evrimin Kuran'daki izini sürüyor. Daha çok materyalist bir bakış açısıyla yorumlanan evrime İslamcı yön kazandırılmaya çalışılıyor. İslam'daki evrim inancı Cabir bin Hayyan, Biruni, İbni Sina, İbni Arabi, Mevlânâ, Erzurumlu İbrahim Hakkı, Muhammed İkbal gibi önemli İslam düşünürlerine kadar dayanıyor. Ancak, özellikle Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nde akademik görevlerini sürdüren Prof. Dr. Mehmet Bayrakdar, Doç. Dr. İlhami Güler, Yrd. Doç. Dr. Hadi Adanalı hocalar tarafından son yıllarda yeniden tartışmaya açılan evrim teorisi tartışmasının, İslam Rönesansı'nın en önemli öncülerinden biri olacağına inanılıyor.
    TEMPO, evrim tartışmasının öncülerinden Bayrakdar, Güler ve Adanalı ile konuştu, İslam'ın evrim teorisi ile arasındaki ilişkiyi masaya yatırdı.



    ---
    Prof.Dr. Mehmet Bayraktar


    ANKARA ÜNV.İLAHİYAT FAK. ÖĞR. ÜYESİ
    --

    MAYMUNDA GİZLİ İNSANLIK TOHUMU AÇILIYOR


    - 'İslam'da Evrimci Yaratılış Teorisi' adlı kitabınız, sanılanın aksine evrim düşüncesinin İslam'da oldukça kabul gören bir teori olduğunu ortaya koyuyor. Evrimin, İslam'da zamanla geri plana itilmesinin kökeni nedir?
    Sadece evrim teorisiyle ilgili değil, günümüzde var olan bilimsel hatta sosyal alanlarda Müslümanlar maalesef bilim adamlarının zamanında söyledikleri birçok şeyi unutmuş durumda. Bu, genel olarak "İslam dünyası neden geri kaldı" sorusuyla bağlantılı olarak ele alınabilir. Doğru bilgiye ilim denilmesi zamanla yıprandı, dolayısıyla Müslümanlar genel malumatlara, kulaktan kulağa aktarılan bilgilere ilim demeye başladılar. Bu, İslam dünyasının en temel çöküş nedenlerinden biridir. Bu durum, bilimin İslam dünyasında siyasallaştırılması, bilimin İslam dünyasında siyasetin bir aracı olarak görülmesi olayıdır. Dolayısıyla, malumatların, hurafelerin İslam'da yer bulması, evrim teorisine karşı da reaksiyonu getirdi. Oysa, Müslümanlıkta ciddi bir evrim geleneği vardır. Bazı Müslüman düşünürler bugün evrim düşüncesi diyebileceğimiz ve Darwinizm ile paralellik arz ettiğini söyleyebileceğimiz görüşler ortaya atmışlardır. Kuran ayetlerine dayanarak ortaya atılan bir evrim teorisi oluşturmuşlardır. İslam dünyasında var olan evrimci diyebileceğimiz teori buradan doğmuştu: Kuran'daki yaratılışla ilgili ayetlerin daha bilimsel bir yorumundan ibarettir diyebiliriz.
    - Peki İslam'daki evrim karşıtlığı nasıl gelişti?
    İslam'da evrime karşı olmak Hıristiyanlığın ve Museviliğin etkisiyle gelişmiştir. Çünkü Evrim Teorisi, Hıristiyanlık teolojisini temelden sarsan bir teoridir. Müslümanların ise evrimden gocunacak bir yanları yok. Ama Müslümanlar, Hıristiyanların etkisinde kalarak bugün bu teoriye karşı durmaktadır. Hıristiyanlar, Tanrı'yı insan kabul ettikleri için, eğer insan maymundan türemişse; bu, dolaylı ya da doğrudan Tanrı'nın da maymundan gelmiş olabileceği görüşünü ortaya çıkaracağı için, evrime karşıdır. Bu nedenle akide olarak çok ters bir durum onlar için. İslam da bundan dolaylı etkilendi, oysa bizi sarsacak bir şeye değildir evrim.
    - Dolayısıyla maymundan geldiğimizi söyleminin İslam'la ters düşen bir yanı yok...
    İslam âlimi Cahiz'in söylediği gibi bakacak olursak: "Allah dilediği zaman insanı maymundan, maymunu insandan yaratabilir." Bu, insanın illa maymun olması, maymunun insan olması anlamına gelmez. Bir ölçüde varoluşçu evrim ya da biyolojik evrimin oluşum sürecinde, evrim, basitten karmaşığa doğru ilerler. Dolayısıyla, bu süreçte bir safhada maymun, ondan sonra insan yaratılıyor. Bizzat maymunun insanlaşması değil de, bir çekirdeğin açılımı gibi bu süreci algılamak mümkün. Maymunda gizli olan insanlık tohumunun maymundan çıkarak insan olması şeklinde izah ediliyor örneğin bu süreç. Burada maymunu insan yapan da Allah; insanı da maymuna da dönüştürecek odur. Tanrı'nın yaratıcılığını kabul ettiğimiz müddetçe, insanın maymundan geldiğini söylemekte bir problem yoktur. İslam felsefesiyle, bilim tarihiyle yakından ilgili biri olarak ben de bu Müslüman evrimcilerin yaratılış görüşlerini şahsen kabul ediyorum. Yani, Allah'ın iradesini kabul ettiğimiz andan itibaren maymundan geldiğimizi kabul etmekte bir sakınca yoktur.
    - Peki tüm bu görüşleriniz doğrultusunda Darwin'in görüşleri size ne kadar yakın?
    Darwin'le uyuştuğumuz noktalar var. Darwin'le uyuşuyoruz yani. Darwin'le çok fazla ters düşecek bir nokta yok. Ancak bazı yeni Darwinciler, materyalist görüşleri doğrultusunda, evrimin Tanrı'nın iradesi dışında gerçekleştiğini söylüyorlar. Ters düşülecek tek nokta burasıdır. Evrenin yokken yaratıldığını ancak yaratma biçimin ve sürecinin evrim şeklinde olduğunu kabul ediyoruz biz ve bu noktada klasik Darwincilerle bir ayrılığımız söz konusu değil. Bu bağlamda, insan insan olmadan önce, gerçek anlamda bir insan yoktu. İnsana ait bilgiler Tanrı'da vardı ama insanın Adem olarak ortaya çıkışı zaman içinde, bir evrim geçirdikten sonra oldu. Bunu doğrudan maymunun insanlaşması olarak da, güneş ısısı altında bir çamurun ekmek mayalanır gibi mayalanması şeklinde de anlayabiliriz.
    ---
    Doç.Dr. İlhami Güler


    ANKARA ÜNV. İLAHİYAT FAK. ÖĞR. ÜYESİ
    --






    EVRİMİ SAVUNAN DARWIN ZATEN ALLAH'I İNKÂR ETMİYOR


    - Bize öğretilen ya da söylenen, evrimin sözcük olarak bile İslam'a dahil edilemeyeceğiydi. Fakat sizlerin öncülüğünde bunun doğru olmadığını görüyoruz. Bu kutuplaşmanın Türkiye için kaynağı neydi?
    Bu, benim kişisel kanaatim, cumhuriyet kadrolarının biyoloji kitaplarında insandan söz edilen bölümlerde evren, bilimsel bir bilgiymiş gibi veriliyordu. Halk geleneğinde bildiğiniz gibi, Allah Adem'i yaratmıştır. Allah insanı kendi iradesiyle yaratmıştır. O düşünce şimdi de gelenekte yerleşmiş bir durumdur. Cumhuriyet dönemindeki bu pozitivist yaklaşım ile bilimi dinin yerine ikame etme anlayışı, Darwin teorisinin dinin alternatifi olarak konulmasına neden oldu. Denildi ki "Bizi Tanrı yaratmadı, din Tanrı tarafından yaratıldığımızı söyler oysa bilim insanın evrim süreci ile yaratıldığını iddia eder". Onu bir dini inanç gibi sundular. Halkın yerleşik tarihten getirdiği İslam inancı, dolayısıyla evrim teorisine tepki göstermesine yol açtı. Daha sonra biliyorsunuz, Marksist teorinin de Türkiye'de etkinleşmesi ve Darwin teorisini savunmasıyla, halk ile cumhuriyetin eğitim kadroları ve daha sonra komünist düşünceye sahip insanlar arasında evrim konusunda kutuplaşma oldu. Bu, dini bir çekişme halini aldı ve dolayısıyla bilimin konusu olmaktan tamamen çıkarıldı.
    - Bu coğrafyada İslami kesimin evrimi savunan bir yaklaşımı ifade etmesinin yakın tarihte örnekleri var mı?
    70'li yıllarda Süleyman Ateş, eski Diyanet İşleri Başkanı, fakültede bir dergide yazmıştı. Kuran'a dayanarak, yani Mehmet Bayrakdar İslam felsefecilerine, kelamcılara dayanarak söylemişti. Süleyman Ateş tamamen bunların dışında Kuran'a dayanarak, Adem'in yaratılışını konu etti. O, Sünni düşünceye göre "Allah eliyle heykel yaratır gibi Adem'e şekil veriyor, ondan sonra da ona birden bir ruh üflüyor. Ve Adem birden canlanıyor. İnsan haline geliyor" yaklaşımına karşı geleneksel Sünni dini akideyi eleştirdi. Bu yaratmanın böyle olmadığını, Adem'den önce de evrim sürecinin olduğunu; bu evrim sürecindeki insanlaşmayı, insan olma onurunu, insan olma şerefini ve dolayısıyla denenmeye ehliyetli bir hale gelmeyi ifade eden bir aşama, ara durum olduğu tarzında yorum yaptı.
    - Size göre evrim ne?
    Ben de Kuran'a baktığım zaman, Allah'ın yaratmasıyla evrim arasında geleneksel anlamda konulduğu gibi bir çelişki konulması gerektiği kanaatinde değilim. Evrimle yaratmayı Kuran'a söz konusu edilen 'halata' fiiliyle ifade edilen, yani yaratma anlamına gelen, bu yaratma fiilinin yoktan ve anlık olarak, yani Allah ağacı bir anda yarattı, kurbağayı bir anda yarattı, denizi bir anda, yani doğadaki organik ve inorganik olarak ayrı olan şeyleri bir anda yaratma tarzında değil de Kuran'ın geneline baktığımız zaman birçok ayetten Tanrı'nın bütün evreni ve dolayısıyla bu evrenin içinde de özellikle insanın yaşadığı dünyayı bir süre içerisinde, bir zaman içerisinde yarattığı şeklinde anlıyorum. Dolayısıyla burada evrimle yaratma eş süreç. Türkçesi açıkça evrimdir bu ifadenin. Tanrı'nın insanı yaratmasının bir evrim süreci içerisinde olduğu düşüncesini bir yorum olarak söylemekte herhangi bir sakınca görmüyorum.
    - Öyleyse Adem Adem olmadan önce neydi?
    Orada çok net bir şey yok açıkçası. Yani nasıl bir varlıktı? Belki insan altı bir varlıktı. Yani burada maymunlarla, maymun sülalesi dediğimiz varlıklarla aramızda bir türden türe geçiş tarzında bir şey olup olmadığını ben bilimsel olarak bilmiyorum. Ama ben her halükârda insanın bilinçli hale gelinceye kadar -insan altı diyelim- insan olma bilincini kullanması, dolayısıyla kendi dışındaki dünyanın şuuruna varma seviyesine gelmeden önce bir sürecin geçtiğini, dolayısıyla orada da bir evrim sürecinin ortaya çıkmış olabileceğini bir ihtimal olarak söylüyorum. Darwin teorisine göre -o aranın nasıl olması gerektiğine yönelik- birtakım insan öncesi varlıklara dair kalıntılar var.
    - Öyleyse insan insan olmadan önce neye benziyordu?
    Başka bir türden mi bu hale geldik, yoksa türün kendi içerisinde bir evrimi sonucunda mı bu hale geldik, o konuda ben çok net konuşamıyorum. Her halükârda insan olma, organlarımızın olması, bir kurbağanın, bir atın, bir sineğin sinek haline gelmesi, bir evrim sonucunda olduğu gibi, biz de canlı olduğumuz için onlarla aynı kategorideyiz. Bir kurbağanın kurbağa oluşuna geliş süreciyle insanın insan olma noktasına geliş süreci aynıdır. Canlıların son hallerini almaları sırasında bir evrim geçirdikleri kanaatindeyim ben. Kuran'da bir ayet var, diyor ki, "İnsan kendinden söz edilir bir hale gelinceye kadar aradan uzun bir zaman geçti." İnsan suresinin ilk ayetidir bu. O sürenin geçmesi neyi ifade ediyor? Tanrı orayı boş tutup da uzun bir boşluk döneminden sonra mı insanı birden ortaya çıkardı? Çok anlamsız bir şey. Tanrı'nın bir anda kendi iradesiyle, mesela " ol " demesiyle bir şeyin anında olması. Bu ayeti aslında biz yanlış yorumluyoruz. Bir ayet var, "Biz bir şeyi istediğimiz zaman ona "ol" deriz, o da olur" Yasin suresinde bir ayettir. Bu ayet, Kelam geleneğinde şöyle yorumlanır: Allah bir anda insanın olmasını istedi. Yoktan bir anda insan ortaya çıktı. Oysa bunu şöyle yorumlamak da mümkün: Tanrı bir şeyin olmasını istediği anda o olmaya başlar. "Yekûn" fiili oluşum ifade eder. Oluşmayı başlamayı ifade eder. Kainat oluşu ifade eden bir şey. Bir şeyin bir anda olmasını ifade eden bir şey değil. Süreci ifade ediyor, dolayısıyla evrimleşerek bir noktaya gelme süreci.
    - Geleneksel İslam inancı bunları tartışmıyor ama...
    Doğru, belli bir kesim tartışmıyor. Onlara göre, inanç olarak, akide olarak, şudur: Allah bir anda yaratmıştır. Evreni yaratmıştır, daha sonra da bunların içerisinde, dünya varlığı içerisinde bu gördüğümüz hayvanları ve insanları yaratmayı istemiştir. Onları yaratmıştır, bu çok fazla tartışılmaz. Tanrı bunu söylüyorsa, buna inanırsın ya da inanmazsın. Müslüman'a düşen inanmaktır. Ama ben diyorum ki, "Bir insanın Tanrı'nın yaratma işinin nasıl olduğunu son derece masum ve naif bir şekilde sorma ve bunun üzerine düşünce üretme hakkı vardır." Bu sorgulamayı Tanrı'ya karşı çıkmak gibi olumsuz yorumlamak doğru değil.
    _____________________________




  • thelastdevil, eline sağlık başka lafa ne hacet. sonunda "tesaduf" dışında görüşler de okuyabilecek insanlar.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi mandelbrot -- 18 Nisan 2005, 20:13:43 >
    _____________________________
    we're just two lost souls swimming in a fish bowl, year after year, running over the same old ground. what have we found? the same old fears.
  • BANA BUNLARIN KAYNAGINI GÖSTERİRMİSİNİZ.... ?
    _____________________________
    where is the party ?
  • Yaratılış teorisi bilimsel olamaz, çünkü Allah yarattı demek, soruyu ertelemek, sadece bir adım ileriye götürmektir. Oysa bilim, problemleri çözmek içindir, yeni problemler üretmek için değildir.

    Hep aynı örnekler, mesela uçak örneğini verirler, hurdalıkta atılı metallerden tesadüfen uçak meydana gelir mi?... Herşeyden önce bu aynı şey değil ki, bir kere uçak ve metaller cansızdır, oysa uygun şatrlar sağlandığında hayat tesadüf değildir bir kaçınılmazdır, tesadüf ise nasıl olsa meydana gelecektir. Daha sonra mutasyon ve seleksiyon süreci kendi kendine işler.

    Diyorsunuz ki her düzenli şeyin bir yaratıcısı olmalı... O halde Allah'ın da bir yaratıcısı olduğunu hangi mantıkla kabul etmiyorsunuz. "Allah ezeli dir, ezeli olan bir şey yaratılmış ta olamaz" derken ne kadar bilimselliği kullanıyorsunuz. Bu cümle bilimselikten çok bir kabullenme değil midir?

    Ya da "Allah ezeli ve ebedidir" derken neden evrenin de ezeli ve ebedi olabileceğini kabullenmiyorsunuz? Ben big bang den sonrasını kastetmiyorum; ondan da öncesini hep öncesini kastediyorum, çünku kozmos, olmuş ve olacak her şey demektir.

    Diyorsunuz ki biz araştırıp ta yazıyoruz. O zaman diyorum ki lütfen biraz daha araştırın. Bakın yanlış anlamayın, dini inançlarınızdan vazgeçin demiyorum. Daha bugün Discovery Channel'da çıktı ne güzel anlatmışlar.

    Şimdi evrim teorisinin neden hala kanun olmadığına gelince, daha önce de dediğim gibi bu bir kanun olarak telaffuz edilirse milyonlarca inanan insan için büyük bir kafa karışıklığı ve çelişki yaratacak. Evrim teorisi ise önlenemez bir biçimde kendini kabul ettirmektedir. Yaratılışı savunanlar ise belli bir zamandan sonra artık yıkmaya çalışmayacak, bunu din ile çelişmez hale getirmeye çalışacaklardır. Örneğin şöyle diyebilirler. Havva ile Adem Homo Sapiens türünün ilk örnekleridir, evrim tanrının iradesi ile cereyan etmektedir....

    Kalın sağlıcakla
    _____________________________




  • Din kültürü ve ahlak bilgisi köşesi gibi olmuş
    _____________________________
    denizsiz kentlerin balık kokusuyum ben
    bir parça tuz taşırım ceplerimde
    kâğıttan gemiler yapar ve denizi anlatırım sana martılı sesimle
  • 
Sayfa: 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.