Şimdi Ara

'Türk'-'Nuh'un Oğlu' ve Tanrı'nın Ordusu olan Türkler

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
22
Cevap
0
Favori
2.005
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • "İslamlıktan Önce Türklerde Tek Tanrı İnancı" Prof.Dr.Hikmet Tanyu'nun Orjinal olan bir eserini okuyorum.Bir parağrafda şöyle bir cümle geçiyor.

    Kaşgarlı Mahmut bu konuda aydınlatıcı bilgi sunuyor ve ilişkiye dikkati çekiyor:
    Türk, kelimesi karşılığında şunları söylüyor: "Türk: Tanrı yarlığayası Nuh'un oğlunun adıdır. Bu, Tanrı'nın,Nuh oğlu Türk'ün oğullarına verdiği bir addır. "
    "Türk sözü, Nuh'un oğlunun adı olduğunda bir tek kişiyi bildirir,oğullarımın adı olduğunda, beşer "kelimesi gibi-çokluk ve yığını bildirir."
    Bu kelime, tekil ve çoğul yerinde kullanılır..."
    2"Biz" ad olarak Türk adını 'Ulu Tanrı vermiştir "dedik." açıklanmasmdan sonra "Kaşgarlı Halef oğlu 'İmam, Şeyh Hüseyin" adıyle tanınan zatın "Ahirzaman kitabında Ulu Yalavac'a (Peygamber)'e tanıkla varan bir hadisi yazmış ."
    Bu hadisin (peygamber sözü) arapcasını yazdıktan sonra Kaşgarlı Mahmud, bunu Türkçeye çeviriyor: "Yüce Tanrı" Benim bir ordum vardır,Ona "Türk" adı verdim, onları doğuda yerleştirdim. Bir ulusa kızarsam Türkleri, o ulus üzerine musallat kılarım" diyor.

    İşte bu,Türkler için bütün insanlara karşı bir üstünlüktür.Çünkü, Tanrı onlara ad vermeyi kendi üzerine almıştır; onları yeryüzünün en yüksek yerinde, havası en temiz ülkelerinde yerleştirmiş ve onlara "Kendi ordum" demiştir. Bununla beraber Türklerde güzellik, sevimlilik, tatlılık, edep, büyükleri ağırlamak, sözünü yerine getirmek, sadelik, öğünmemek, yiğitlik, mertlik gibi öğülmeye değer, sayısız iyilikler görülmektedir."'


    Kaynak:2 Kaşgarlı Mahnmud, Divan-fi Lügat-it--Türk Ter'cü ınesi, Bugünkü Türkçeye Çev. Besim
    Atalay, Ankara, 1939, T.D.K. yay. Sf. 110, 351. Cilt . I.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >







  • peki ya şimdi
  • Türkler Nuh'un oğlu değildir, bozkurt Ashina'nın soyundan gelmektedirler.

    Efsanleri geçelim de Nuh'un Türk diye oğlu olduğu nerede geçiyor? Kutsal kitaplarda dahi geçmez. Bir de birçok hadisin doğruluğu şüpheliyken bahsi geçen hadisi referans göstermek ne kadar doğru?
  • kendimize geçmişten dayanak arama huyundan vazgeçmemiz lazım, ne onun oğlu ne bunun soyu...
    her toplum gibi biz de tarihteki kavimlerden biriyiz...bir yerlerden dayanak bulmaya ihtiyaç mı var?..
  • quote:

    Orijinalden alıntı: --Zero--

    Türkler Nuh'un oğlu değildir, bozkurt Ashina'nın soyundan gelmektedirler.

    Efsanleri geçelim de Nuh'un Türk diye oğlu olduğu nerede geçiyor? Kutsal kitaplarda dahi geçmez. Bir de birçok hadisin doğruluğu şüpheliyken bahsi geçen hadisi referans göstermek ne kadar doğru?

    Yazıyı olduğu gibi aktardım.Kutsal kitaplarda geçip-geçmediğini bilmiyorum,ama araştıracağım.
    Bu konu efsaneden ibaret mi değil mi bilmek istiyorum.
    Kaşgarlı Mahmud'un yazılarda geçmesi beni düşündürüyor.

    Yazının orjinali ve devamı:
     'Türk'-'Nuh'un Oğlu' ve Tanrı'nın Ordusu olan Türkler

     'Türk'-'Nuh'un Oğlu' ve Tanrı'nın Ordusu olan Türkler

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >




  • kitap yazanın kendisi kanıt olmaz, kaşgarlı Mahmud'un da kitabında yazdığı görüşler bizim için kanıt değildir, eğer görüşünü bir ayete-hadise dayandırıp delillendirmeye çalışsaydı "acaba o anlama geliyor mu" diye ilgili ayete-hadise bakılırdı...ayet açıksa ve hadis sahihse itibar edilir, değilse görüş reddedilir...
    yukarıda Kaşgarlı Mahmud'un eserinde geçtiği söylenen türklerle ilgili rivayetin/hadisin (ki ifade tarzından kudsi hadis izlenimi veriyor) kaynağı nedir?..
  • quote:

    Orijinalden alıntı: baberti

    kitap yazanın kendisi kanıt olmaz, kaşgarlı Mahmud'un da kitabında yazdığı görüşler bizim için kanıt değildir, eğer görüşünü bir ayete-hadise dayandırıp delillendirmeye çalışsaydı "acaba o anlama geliyor mu" diye ilgili ayete-hadise bakılırdı...ayet açıksa ve hadis sahihse itibar edilir, değilse görüş reddedilir...
    yukarıda Kaşgarlı Mahmud'un eserinde geçtiği söylenen türklerle ilgili rivayetin/hadisin (ki ifade tarzından kudsi hadis izlenimi veriyor) kaynağı nedir?..



    Kaşgarlı Mahmud'un görüşü değilmiş,O sadece Arapça çevirisini yapmış.
    Bu görüş hakkında şu bilgiyi buldum.
    "Kâşgarlı Halef oğlu İmam Şeyh Hüseyin’in İbn-el-Garkî’den aktardığına göre İbn Ebi’d-Dünya adıyla tanınan Şeyh Ebu Bekr el-Mugide’l-Cerceranî’nin ahir zaman üzerine yazmış olduğu kitabında yazdığı ve yüce Peygamber’e dayandırdığı hadise göre Allahü Taala ‘Benim bir ordum vardır, ona Türk adını verdim ve onları doğuya yerleştirdim. Bir ulusa kızdığım zaman Türkleri o ulus üzerine musallat ederim’ diyor.

    Bunların yazarı "Şeyh Ebu Bekr el-Mugide’l-Cerceranî" imiş,asıl soru bu kim?Böyle bir şeyi yazarken neyi kaynak-delil göstererek yazmış olmalı.Kaynağı-delili olmayan sıradan bir söz ise,Kaşgarlı Mahmud böylesi büyük bir eserinde bu kelimlere neden genişçe bir yer vermiş.

    Burdan gerisi beni aşıyor,"Şeyh Ebu Bekr el-Mugide’l-Cerceranî" hakkında bilgi bulacak kadar eskiye gidemiyorum.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Tastarakay -- 5 Ağustos 2015; 15:25:51 >
    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >




  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
  • quote:

    Orijinalden alıntı: İlluminatideİmam

    quote:

    Orijinalden alıntı: baberti

    kitap yazanın kendisi kanıt olmaz, kaşgarlı Mahmud'un da kitabında yazdığı görüşler bizim için kanıt değildir, eğer görüşünü bir ayete-hadise dayandırıp delillendirmeye çalışsaydı "acaba o anlama geliyor mu" diye ilgili ayete-hadise bakılırdı...ayet açıksa ve hadis sahihse itibar edilir, değilse görüş reddedilir...
    yukarıda Kaşgarlı Mahmud'un eserinde geçtiği söylenen türklerle ilgili rivayetin/hadisin (ki ifade tarzından kudsi hadis izlenimi veriyor) kaynağı nedir?..



    Kaşgarlı Mahmud'un görüşü değilmiş,O sadece Arapça çevirisini yapmış.
    Bu görüş hakkında şu bilgiyi buldum.
    "Kâşgarlı Halef oğlu İmam Şeyh Hüseyin’in İbn-el-Garkî’den aktardığına göre İbn Ebi’d-Dünya adıyla tanınan Şeyh Ebu Bekr el-Mugide’l-Cerceranî’nin ahir zaman üzerine yazmış olduğu kitabında yazdığı ve yüce Peygamber’e dayandırdığı hadise göre Allahü Taala ‘Benim bir ordum vardır, ona Türk adını verdim ve onları doğuya yerleştirdim. Bir ulusa kızdığım zaman Türkleri o ulus üzerine musallat ederim’ diyor.

    Bunların yazarı "Şeyh Ebu Bekr el-Mugide’l-Cerceranî" imiş,asıl soru bu kim?Böyle bir şeyi yazarken neyi kaynak-delil göstererek yazmış olmalı.Kaynağı-delili olmayan sıradan bir söz ise,Kaşgarlı Mahmud böylesi büyük bir eserinde bu kelimlere neden genişçe bir yer vermiş.

    Burdan gerisi beni aşıyor,"Şeyh Ebu Bekr el-Mugide’l-Cerceranî" hakkında bilgi bulacak kadar eskiye gidemiyorum.

    ""Türk: Tanrı yarlığayası Nuh'un oğlunun adıdır. Bu, Tanrı'nın,Nuh oğlu Türk'ün oğullarına verdiği bir addır. ""
    bu söz Kaşgarlı Mahmud'a aitse, rivayeti de bu görüşünü desteklemek için veriyor demektir...

    yukarıda Türklerle ilgili geçen rivayet türüne "kudsi hadis" dendiğini belirtmiştim, her rivayetin bir "rivayet zinciri" olur ve malum hadis kitaplarında kayıt altına alınmıştır...dolayısıyla biri kitabında bir hadis zikrediyorsa onun Peygamberimize ulaşma yolu olan kaynağını, ravisini, rivayet zincirini de belirtmelidir...bunları vermiyorsa o rivayet şüpheli sınıfına girer ve "zayıf yada mevzu/uydurma" kategorisine sokulur...

    rivayette adı geçen "Halef oğlu İmam Şeyh Hüseyin, İbn-el-Garkî ve Şeyh Ebu Bekr el-Mugide’l-Cerceranî" isimli kişilerin kim oldukları meçhul...kısacası bu rivayete ve onunla delillendirilmeye çalışılan görüşe itibar edilemez...




  • ben de boyle bir hadis gormustum paylasacaktim burada ancak kesin dogruluguundan emin olamadigim icin paylasmadim. bu soyleyen adam buhari gibi hadis bilginlerinin arasina girer mi, yani bu hadisin dogrulugu kesin mi?



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-C302EA147 -- 5 Ağustos 2015; 16:10:37 >
    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: RealW

    ben de boyle bir hadis gormustum paylasacaktim burada ancak kesin dogruluguundan emin olamadigim icin paylasmadim. bu soyleyen adam buhari gibi hadis bilginlerinin arasina girer mi, yani bu hadisin dogrulugu kesin mi?

    buhari, ebu davud ve a. b. hanbel'in hadis kitaplarında "kırmızı geniş yüzlü, çekik gözlü, basık burunlu" gibi ifadelerle tarif edilen bir kavimden sözedilir...bu rivayetlerin bazılarında "türk" kelimesi de geçer, bazılarında ise "türk" olarak yorumlayanlar vardır...aynı ifadeleri moğol ve tatarlara yoranlar da mevcut...rivayetlerin geneli zaten zayıf kategorisinde...
  • quote:

    Orijinalden alıntı: baberti

    quote:

    Orijinalden alıntı: İlluminatideİmam

    quote:

    Orijinalden alıntı: baberti

    kitap yazanın kendisi kanıt olmaz, kaşgarlı Mahmud'un da kitabında yazdığı görüşler bizim için kanıt değildir, eğer görüşünü bir ayete-hadise dayandırıp delillendirmeye çalışsaydı "acaba o anlama geliyor mu" diye ilgili ayete-hadise bakılırdı...ayet açıksa ve hadis sahihse itibar edilir, değilse görüş reddedilir...
    yukarıda Kaşgarlı Mahmud'un eserinde geçtiği söylenen türklerle ilgili rivayetin/hadisin (ki ifade tarzından kudsi hadis izlenimi veriyor) kaynağı nedir?..



    Kaşgarlı Mahmud'un görüşü değilmiş,O sadece Arapça çevirisini yapmış.
    Bu görüş hakkında şu bilgiyi buldum.
    "Kâşgarlı Halef oğlu İmam Şeyh Hüseyin’in İbn-el-Garkî’den aktardığına göre İbn Ebi’d-Dünya adıyla tanınan Şeyh Ebu Bekr el-Mugide’l-Cerceranî’nin ahir zaman üzerine yazmış olduğu kitabında yazdığı ve yüce Peygamber’e dayandırdığı hadise göre Allahü Taala ‘Benim bir ordum vardır, ona Türk adını verdim ve onları doğuya yerleştirdim. Bir ulusa kızdığım zaman Türkleri o ulus üzerine musallat ederim’ diyor.

    Bunların yazarı "Şeyh Ebu Bekr el-Mugide’l-Cerceranî" imiş,asıl soru bu kim?Böyle bir şeyi yazarken neyi kaynak-delil göstererek yazmış olmalı.Kaynağı-delili olmayan sıradan bir söz ise,Kaşgarlı Mahmud böylesi büyük bir eserinde bu kelimlere neden genişçe bir yer vermiş.

    Burdan gerisi beni aşıyor,"Şeyh Ebu Bekr el-Mugide’l-Cerceranî" hakkında bilgi bulacak kadar eskiye gidemiyorum.

    ""Türk: Tanrı yarlığayası Nuh'un oğlunun adıdır. Bu, Tanrı'nın,Nuh oğlu Türk'ün oğullarına verdiği bir addır. ""
    bu söz Kaşgarlı Mahmud'a aitse, rivayeti de bu görüşünü desteklemek için veriyor demektir...

    yukarıda Türklerle ilgili geçen rivayet türüne "kudsi hadis" dendiğini belirtmiştim, her rivayetin bir "rivayet zinciri" olur ve malum hadis kitaplarında kayıt altına alınmıştır...dolayısıyla biri kitabında bir hadis zikrediyorsa onun Peygamberimize ulaşma yolu olan kaynağını, ravisini, rivayet zincirini de belirtmelidir...bunları vermiyorsa o rivayet şüpheli sınıfına girer ve "zayıf yada mevzu/uydurma" kategorisine sokulur...

    rivayette adı geçen "Halef oğlu İmam Şeyh Hüseyin, İbn-el-Garkî ve Şeyh Ebu Bekr el-Mugide’l-Cerceranî" isimli kişilerin kim oldukları meçhul...kısacası bu rivayete ve onunla delillendirilmeye çalışılan görüşe itibar edilemez...



    Anladım teşekkür ederim,muhtemelen dediğiniz gibi şüpheliler sınıfına giren bir hadis olmalı.

    Bir diğer konu:Yecüc-Mecüc'ü burada yanlış anlamıyor isem bir Türk boyu olarak göstermiş.Böyle bir şeyin olabilitesi sizce nedir,bu konu hakkında bilginiz var mı?

     'Türk'-'Nuh'un Oğlu' ve Tanrı'nın Ordusu olan Türkler

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >




  • Arkadaşlar bu olay biraz farklı. O sözün asıl önemi Türklüğü yüceltmesi falan değil biraz farklı bakın duruma. Orada sözü geçenler kişiler ve kitapları ve daha başka birkaç kitap daha ki bu Kitapların birçoğu 6. 7. Yy da yazılmış olup orada Türkçe çevirisinin yaptırıldığından ve kitap olarak basıldığından bahsediliyor. Keza ondan asırlar önce Türkçe çevirisi yapılıp basılan Inciller de mevcut yani Orhun kitabelerinden yüzlerce sene öncesine ait bazı kitapların isimlerini hatta birkaçının Kaşgarlı Mahmut sayesinde akıbetini belli bir noktaya kadar takip edebiliyoruz şuan hiçbiri elimizde olmasa kaybolmuş olsa dahi. Yani şu çıkıyor ortaya, Türk yazısı Orhun ile başlamış diye ortada gezinen bazı nato kafa heriflerin yanıldığı ve itibar edilmemesi gerektiği görülüyor.


    Ha bu arada Nuh un oğlu göndermesi ise yeni falan değil 15 16. Yylarda yazılan tarihlerde bile Atıf yapılırken Nuh un oğlu Yafes e dayandırılır hatta bazı tarihlerde yapılan şecereler Oğuz Kağan a gider oradan birkaç nesil geriye gidip Yafes e en sonunda da Adem e kadar indirilir.
    Bu aralar da sanırım birileri bu şecereleri yeni okumuş ve fazlaca gaza gelmiş olacak ki Adem in 9. Nesilden torunun adı Türk idi ve şeytani ordular ile yapılan savaşlar için Allah tarafından görevlendirilmişti diyen tipler çıkmaya başladı böyle kaytan bıyıklı, onaltılar, dedeler, Onaltı dedeler diyen, kırmızı elmaya takan, Çin deki beyaz piramitlere girdik yasak olmasına rağmen ama yanımızda rehber vardı diye foto çektiren, çekildiği fotonun 200 metre ötesinde Çinli köylü teyzelerin tarla ekip biçtiği falan bazı abiler bunlar.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: İlluminatideİmam
    Bir diğer konu:Yecüc-Mecüc'ü burada yanlış anlamıyor isem bir Türk boyu olarak göstermiş.Böyle bir şeyin olabilitesi sizce nedir,bu konu hakkında bilginiz var mı?

    hiçbir yorum/açıklama bu meseleyi tam olarak açıklığa kavuşturamıyor...tarihte onların türkler, moğollar, çinliler olduğuna yoranlar olduğu gibi, insan dışı gizemli varlıklar olabileceğini söyleyenler de oldu...

    konuyla ilgili yapılmış son ciddi tarihi araştırmalara göre yecüc-mecüc; m.ö. 6. yy.da israiloğullarını babil esaretinden kurtaran sasani kralı kiros veya koreş (kıssada geçen adıyla belki de Zülkarneyn)'in savaştığı "ilkel-barbar" çapulcu bir topluluk olabilir...

    konunun kıyametle bağlantısı var, ancak bunun yanlış kurulduğunu söyleyenler yine de kıyamet bağlantısını tamamen gözardı edemiyorlar...kısacası bu mesele nihai sonuca ulaşmıyor...




  • Bu çalışmayı yanlış hatırlamıyorsam Mustafa Kemal Atatürk gündeme getirmiş ve araştırılmış, bu Mu kıtası içinde geçerli bilenler varsa paylaşabilir.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Festen

    Bu çalışmayı yanlış hatırlamıyorsam Mustafa Kemal Atatürk gündeme getirmiş ve araştırılmış, bu Mu kıtası içinde geçerli bilenler varsa paylaşabilir.

    Atatürk'ün gündeme getirdğine dair bir yazı-kaynak var mı acaba,neler konuşulmuş okuman istiyorum.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: İlluminatideİmam

    quote:

    Orijinalden alıntı: Festen

    Bu çalışmayı yanlış hatırlamıyorsam Mustafa Kemal Atatürk gündeme getirmiş ve araştırılmış, bu Mu kıtası içinde geçerli bilenler varsa paylaşabilir.

    Atatürk'ün gündeme getirdğine dair bir yazı-kaynak var mı acaba,neler konuşulmuş okuman istiyorum.

    “Türkler, Hz. Nuh peygamberin oğullarından Yâfes’in ”Türk” adlı oğlunun neslindendir. Türk milletinin kökünün dayandığı ”Türk” adındaki insan, insanlığın ikinci babası Hz. Nuh Aleyhisselam’ın oğlu Yâfes’in oğlu olan kişidir.”
    –Mustafa Kemal ATATÜRK
    ----------------------------------------------------------------------------
    Atatürk 1922′de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 130. toplantısının birinci oturumunda yaptığı konuşmada Türklerin kökeni hakkında şöyle diyordu:

    Efendiler,
    Bu insanlık dünyasında en az yüz milyonu aşkın nüfustan oluşan büyük bir Türk milleti vardır ve bu milletin yeryüzündeki genişliği oranında tarih alanında da bir derinliği vardır. Türk milletinin kökünün dayandığı Türk adındaki insan, insanlığın ikinci babası Nuh Aleyhisselam’ın oğlu Yâfes’in oğlu olan kişidir.”

    Çok şükür ki, Tanrı bu lütfü Türklere vermiştir. Gerçekten de Türkler inananlara karşı son derece mütevazı, onlara saldıran inançsızlara karşı son derece amansız olmuşlardır. Haçlı seferlerine karşı koyanlar Sam Araplar değil, Türklerdi, Sam Araplar, Selçukluları arkadan vurmuşlar, haçlıların işini kolaylaştırmışlardı. Haçlılar bu suretle Kudüs’ü ele geçirip Müslümanları katletmişlerdi. (1098)

    820 sene sonra 1. dünya savaşında Sami Araplar yine Türk’leri arkadan vurmuşlar, ve Lavrence’in peşine takılarak ülkelerini batılılara adeta peşkeş çekmişlerdir. (l918)

    Bu ihanet sonucunda İngiliz orduları mukaddes topraklara; Kudüs, Mekke, Medine’ye hükmedecek şekilde Arabistan’da söz sahibi oldular. Daha sonra İngiliz, Fransız ve Amerikalılar Irak, Suriye, Filistin, Mısır, Libya, Cezayir, Tunus’u ve bu ülkelerin sahip olduğu zenginlikleri aralarında bölüştüler. Hatta Rus ihtilalini bahane ederek Gürcistan, Ermenistan, Azerbaycan’a Kafkasl’ara el attılar. Eğer Türkler, emperyalist haçlı istilalarına karşı direnip galip gelmeseydi; bütün zengin kaynaklarımız giibi kutsal topraklarımızın yanı sıra İslam da elden gidebilirdi.

    700 yıllık Endülüs’te bir tek Müslüman bırakmayan batılılar zaten bu amaçlarından hiç bir zaman vazgeçmemişlerdir. İslam bu yobazlara bırakılamayacak kadar mükemmel bir dindir”

    “Türkler, Nuh peygamberin oğullarından Yâfes’in Türk adlı oğlunun neslindendir.
    “Türk milletinin kökünün dayandığı Türk adındaki insan, insanlığın ikinci babası Hz. Nuh Aleyhisselam’ın oğlu Yâfes’in oğlu olan kişidir.”
    -------------------------------------------------------------------------

    Hz. Nuh’un Semavi kutsal kitaplara göre 3 tane oğlu vardır, bunlar: Sam, Ham (Kenan), Yafes.
    Tekvin’e göre üç temel soy Nuh’un bu üç oğlundan meydana geldi.

    * Yafes, Yafesi soyu kabiesi
    * Ham, Hami soyu kabilesi
    * Sam, Sami soyu kabilesi toplumların ataları oldu.

    Nuh’un ilk torunları
    Yafes’in oğulları: Turk, Gomer, Magog, Madai, Javan, Tubal, Meshech ve Tiras. (Türk kavimler)
    * Ham’ın oğulları: Cush, Mizraim, Put, Caanian ve Aamelikan (Yahudi kavimler)
    * Sam’in oğulları: Elam, Asshur, Arpachshad, Lud ve Aram, (Arap kavimler)

    Yafes’in oğullarının dağıldığı coğrafyanın tümünde Türk boyları göze çarpmaktadır.
    – “ve gemiden çıkan Nuh’un oğulları Sam, Ham ve Yafes idiler. ve bütün yeryüzüne yayılanlar bunlardan oldu… _Kenan’ın atası Ham, (bir gün) babasının çıplaklığını gördü, kardeşlerine söyledi… (utanan) Sam ile Yafes babalarının çıplaklığını örttüler…”

    – “ve Nuh dedi: ‘Kenan lanetli olsun!.. kardeşlerine kullar kulu olacaktır! Sam’ın Allah’ı Rab, mübarek olsun, ve Kenan ona kul olsun! Allah, Yafes’e genişlik versin!.. Sam’ın çadırlarında otursun!.. ve Kenan ona kul olsun!..’”

    Hz. Nuh’un bu söylediklerini hem Tevrat’ta hem de Kuran’ı Kerim’de belirtildiği gibi Sam’ın oğulları yani Araplar zamanı geldiğinde Yafes’ in oğulları yani Türklere sığınmışlardır.

    Ham, eski Kenan diyarı diye nitelendirdikleri ve yıllardır gizli işgal altındaki Filistinlilerin Filistin’de (İsrail) halkının yaşadığı yer olarak iddia eden Yahudiler bu coğrafyaya sahip çıkarlar… Ancak Tevrat’tan ve Kuran’ı Kerim’den anladığımıza göre, kendi Peygamberlerini dahi katleden bu kabile lanetlenmiş ve diğerlerine kulluk etmeye mahkum edilmişlerdir. Kenan, Seba, Babil, Amelikan, Akad halkı ve kral Nemrud bu kabileden gelenlerden olmadır. Dinler tarihi gerçekleri araştırıldığında tarihi gelişmeler bu laneti gerçek yapmıştır.

    Hz. Nuh’un 3. oğul Yafes ise, bütün Türk boylarının atasıdır.
    Görüldüğü gibi, hadislerden ve Kur’andan önceki zamandaki Tevrat’ta da en büyük iltifata mazhar olmuş Yafes’in kabilesi Türklerdir.
    Hz. Nuh’un, en sevgili oğlu Yafes için ettiği dua, çok derin mânâlıdır ve olduğu gibi gerçekleşmiştir.

    “İslam Yobaza Bırakılamayacak Kadar Mükemmel Bir Dindir”




  • Ek bilgi: Nuh un oğlu ham babasını çıplak görünce karartılmış

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • İlginç bir konu. Ne yazık ki şu an bahsedilen o iyi özelliklerden çok azı bizde var

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Hz. Peygamber Türkler hakkında son derece iyi şeyler söylemenin yanında, Arapları Türkler konusunda bilhassa uyarma gereği duymaktadır. Muhtelif kitaplarda Hz. Peygamber’in sefer sırasında Türk yapımı bir zırh giydiğinden ve “Kubbet’it Türk” ismi verilen bir Türk çadırı kullandığından bahsedilmektedir. Hatta meşhur Hendek Savaşı sırasında Hz. Peygamber, ordusunu bu çadırdan sevk ve idare etmiştir. Yine rivayete göre; Hz. Peygamber’in yakın çevresinde az sayıda da olsa Türkler bulunuyordu. Öyle ki; İslam’ın ilk kadın şehidi Sümeyye’nin de bir Türk kızı olduğu ve asıl adının Pamuk olduğu söylenmektedir.

    “İstanbul elbette feth olunacaktır. Onu fetheden kumandan ne güzel kumandan, onu fetheden ordu ne güzel ordudur”.

    “Türkler size ilişmedikçe sizler de Türklere ilişmeyin”

    “Ulu ve Aziz Allah diyor ki; Benim Türk ismini verdiğim ve maşrıkta iskân ettiğim bir takım askerlerim vardır ki herhangi bir kavme karşı gazaba gelecek olursam o Türk askerlerimi işte o kavmin üstüne saldırtırım”

    “Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse, (bilin ki) Allah onların yerine öyle bir topluluk getirir ki, Allah onları sever, onlar da Allah’ı severler. Onlar mü’minlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı güçlü ve onurludurlar. Allah yolunda cihad ederler. (Bu yolda) hiçbir kınayıcının kınamasından da korkmazlar. İşte bu, Allah’ın bir lütfudur. Onu dilediğine verir. Allah lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir.”




  • Nuh'un 'Türk' adında bir oğlu var diye duydum sanki pek hatırlamıyorum ama duydum gibi

    Ekleme:
    Galiba oğlu olarak duymadım şimdi aklıma geldi ama Nuh peygamber anlatılırken kesinlikle 'Türk' dendiğini duydum.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi sezar312 -- 10 Ağustos 2015; 14:46:58 >
  • 
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.