Şimdi Ara

Turbo hakkında teknik bir soru (6. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
208
Cevap
5
Favori
9.133
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 45678
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orjinalden alıntı: tralles

    Arıkantürk, uyarın için teşekkürler, ancak ben meramımı anlatamamışım ya da arkadaşın sorusu ya benim tarafımdan ya da senin tarafından iyi anlaşılamamış.

    Açıklayayım:
    1. Her turbonun bir maksimum boost kapasitesi vardır. Bu türbonun impeller ve kompresör büyüklüğüne bağlı fiziki bir kapasitedir, elektronik olarak artırılması söz konusu değildir. Buna istersen full boost da diyebilirsin. Öte yandan çoğu türbo full boostta çalıştırılmaz, burada da sen haklısın. Neden full boostta çalıştırılmaz? 1. Turbo lag etkisini azaltmak için genellikle olması gerekenden daha küçük türbin/kompresör kombinasyonu seçilir ki, türbin inertiası başlangıçta düşük olsun ve rolanti sonrası egsoz gaz artışına hemen tepki versin. Bunun darboğazı ise küçük impllerin maks. rpm civarında çok zorlanacağıdır. Bunu önlemek için sisteme dahili veya harici bir wastegate eklenir. Wastegate'in ilk amacı buysa ikinci amacı da modifikasyon ve tuninge izin vermesi, böylece firmaların aynı turboyu 1,4-1,6, 1,8 gibi farklı motorlarında kullanarak üretim maliyetlerini düşürmeye yardımcı olmasıdır.

    Diyelim ki turbomuz 12 psi full boost kapasiteli olsun (fiziki sınır) Biz de wastegate aktüatör civatası ile veya elektronik olarak wastegate bypass basıncını 5 psi'a ayarlamış olalım. Bu ne demektir? Fiziki kapasitesi 12 psi olan bir turboyu 5 psi ile kullanıyoruz demektir. Şimdi teorik olarak wastegate actuatöründe yay kullanmak yerine pnömatik veya hidro-mekanik başka br mekanizma ile basıncı ECU'dan gelen bir komutla değiştirebildiğimizi düşünelim. Sıradan bir motorda bulunan normal sensörler yük durumunu algılamaya yeterlidir. Dolayısıyla ECU yükü algılayıp 5 PSİ olan turbo basıncını bypass yolunu o an kapatarak 12 psi'a kadar çıkarabilir. Bu teorik olarak mümkün ancak pratikte pek yapılmaz çünkü:
    1. sıkıştırma oranı 5 psi basınca göre seçilir, 12 psi basınca göre değil. Dolayısıyla turbo boostu böyle keyfi artırarak detonasyona davetiye çıkartıyor olabilirsiniz.
    2. Yüke motorun hangi devirdeyken girdiği çok önemlidir çünkü buna göre egsoz basıncı artacaktır. Eğer motor egsoz basıncının 5 PSI'ın altında olduğu bir rpm'de yük altına girmişse, turbonun üretmesi gereken boost için gerekli egsoz basıncı manifolda oluşmadığından, yeterli basınç oluşana kadar turbonun katkısı yine olamayacaktır. Turbo böyle bir senaryoda ne zaman katkı sağlar? Diyelimki egsoz manifold basıncı 5 psi'ın hayli üzerinde basınç üretecek kadar yüksektir ve fazla hava bypass kanalından tahliye edilmektedir. İşte böyle bir durumda fazla havayı sisteme geri döndürerek net güç kazancı elde edebilirsiniz ama tahliye kanalında tahliye gerektirecek kadar basınç yokken motor yüke yakalanmışsa siz anlık olarak bypass basıncını 5 psi yerine 10 psi'a set etseniz ne olur etmeseniz ne olur!

    Dolayısıyla esasen benim söylediğim doğrudur.
    1. Maksimum boost kasdediliyorsa turboyu fiziken değiştirmeden maksimum boostu nasıl artıracaksınız?
    2. düşük rpm-yüksek yük kombinasyonunda turbonun nasıl katkısı olacak?

    Bu durumu hafifletecek bir olgu değişken pal açılı turbo kullanmak olabilir ki, o ayrı bir hikayedir.

    Nihayetinde ben söylediğimde ısrarcıyım. İnsanlar turboyu bir tür mucize gibi algılıyor, oysa yok öyle bir şey.

    Her durumda anlık güç artışı isteniyorsa, turboyu boşverin, buyrun (NOX) NOS'a...



    quote:

    Orjinalden alıntı: arikanturk


    quote:

    Orjinalden alıntı: tralles

    Yoktur. Turbo basıncı elektronik olarak artırılamaz ama tersi mümkün yani azaltılabilir. Turbo basıncı egsoz manifold basıncının bir fonksiyonu olarak artar veya azalır. Egsoz manifold basıncı ise yanma miktarına ve egsoz gazı sıcaklığına bağlıdır. Yani bu bağlamda rpm'e bağlıdır. Turbo termo-mekanik bir cihazdır, egsoz gazının basıncını kullanarak çalışan bir tür hava pompasıdır. hava pompalayabilmesi için egsoz gazına muhtaç olup, egsoz gazı miktarını ECU komutu ile artıramaz. Çünkü egsoz gazı turboda üretilmez silindirlerde üretilir ve rpm'e bağlı olarak artar veya azalır.
    Ama ECU şunu yapabilir ve yapmaktadır da: yükü ölçerek karışım oranını değiştirebilir. Günümüz moder enjeksiyon sistemlerinde bu zaten (dolaylı veya doğrudan) yapılmaktadır.

    Yokuşta daha fazla güce ihtiyaç duyuyorsan vitesi 1 veya 2 kademe küçültmen yeterli olur sanırım.



    Buna katılamayacağım. Wastegate'in sürekli olarak kapalı, yani kompresörün sürekli full boost durumunda çalıştığını varsayarsak dediğiniz doğru ancak farklı yük ve devir durumlarına bağlı olarak wastegate sürekli olarak emme manifoldu basıncına göre boost regülasyonu yapmakta. Yani wastegate'te her zaman için boost'u elektronik olarak arttıracak bir kapanma marjı vardır...




    Son yazdıklarınızla kesinlikle hemfikirim tralles. Ben sadece teorik olarak bypass valfi elektronik geri besleme ile o anki konumundan bir miktar daha kapatılıp boost miktarı arttırılabilir demiştim. Ancak detaylı olarak belirttiğiniz muhtemel sakıncaları veya pratikte uygulanmasının zorlukları konusuna katılıyorum. Fiziki olarak sınırlar da her zaman belirlidir tabi. Kapasitesinin üzerinde çalışan bir turbo aşırı besleme sistemi, güzel bir sıcak hava jeneratöründen başka bir şey olmuyor ne yazık ki...




  • yukarıda verdiğim sayfaları dikkatle oluyanlar bore/stroke oranı için benzinli araçlarda R olarak 0,8 ile 1,2 arasında değiştiğini göreceklerdir.Ancak bu benze çok kaba bir değerdir daha ideal olanı mutlaka deneme yanılma yoluyla bulunabilir bunun için üretici katalog değerlerine bakmak lazım.Ancak anlatmak istediğim olay herşeyin bir nedeni olduğunu anlamanızdır.her şey matenmatik fizik ve kimya olgularının prensibleri altında çalışır öyle kafamıza göre bir değeri değiştirip güç artışı elde edemeyiz.kafadan tek söyleyebileceğim sıkıştırma oranı artışı ile beygir gücü arasında direk bir ilişki olduğudur.İsteyenler olursa bunun da formülünü verebilirim.Amayine de linklerime bakanlar çok ilşginç bir çıkarım yapacaklar dır ki ben altını çizierek daturkulistan arkadaşımızın sorusununa indirek yanıt vermiş oluyorum.

    Ders 3 slaytında a=S/2 verilmiş.Bu nemektir biraz açayım a krank yarıçap ımız olduğuna göre S de strok ise ==========>krank yarıçapının iki katı kafadan bizim strok uzunluğumuzu vermesi gerekiyor bu çok basit geometri kuralları ile biraz dikkali bakılınca anlaşılabilir.
    yine arkadaşımız teorik olrak sadece krankı değiştirmekle stroke uzunluğunu krank artışının 2 katı kadar artırmış olacaktır.Buradan hareketle 0,8 -1,2 aralığının dışına çıkılmmaması için aynı oranda piston çağının da hesaplanması gereklidr ki bir yanlışlık olmasın.

    aynı şekilde formüle tekrar bakarsanız R ile verilen biyel kolu/ krank yarıçapı oranının benzinli motorlarda 3-4 arasında olması gerektiğini de göreceksiniz.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi vezir -- 7 Kasım 2007; 14:32:39 >




  • Hocam elim değmişken buna da cevap vereyim, hoş bana yazılmamış ama, görüş belirtme isteği duydum. Şu yazdığına katılmıyorum:
    "örnek olarak 100bglik - 100nmlik ve 200bg-50nmlik 2 aracım olsun.
    bunların kütlelerinin birbirine eşit olduğnu düşünelim.

    eğer bu iki aracı birbiriyle yarıştırırsak 0-100km/h yarışını ilk aracın geçeceği ortada.ancak ilk kim 200km/h hızına ulaşacak yarışması yaparsak bu kez ikinci araç yarışı kazanacak."

    Ben tam olarak böyle düşünmüyorum. Çünkü yıkarıdak hayali akselerasyon hesabı seni haksız çıkarabilir. Herhangi bir hızlanmada eğer vites kullanılıyorsa, üstelik kullanlan vites sayısı 3 civarında ve yukarısı ise torku değil gücü fazla olan araç yarışı kazanır. Tabii senin rakamları dikkate almadım çünkü onlar realistik değil. 200 HP 50 NM motor olur mu? Evet olur,500 cc 4 silindir bir motosiklet motorunu kolaylıkla bu rakamları üretecek şekilde konfigüre edebiliriz. Peki aynı motoru 100 HP güç 100 NM tork ürtecek şekilde konfigüre edebilir miyiz? Aşırı besleme olmadan hayır. Ama yapabildiğimizi varsayalım. Diyelim ki aynı motoru böyle 2 farklı şekilde "tune" ettik. Şimdi hangi motosiklet 0-100'ü kazanır? Hemen söyleyeyim: 200 HP olanı!. Ama aynı motoru 1 tonluk bir otomobil kasasına koyarsan işler karışır. O zaman kimin kazanacağı hangi vites oranlarının seçileceğine bağlıdır.

    Dolayısıyla "torku yüksek olan akselerasyon yarışını kazanır" demek abartılı bir iddiadır, hatta çoğu durumda doğru dahi değildir.

    Torku yüksek olan kazansa niye 2000 HP gücünde dragster'ler üretsinler ki?..






    quote:

    Orjinalden alıntı: daturkishulan


    quote:

    Orjinalden alıntı: vezir

    sayın daturkulistan ,

    çap stroke oranın Vs yani swept volume değiştirmediği sürece bmep değerini değiştirmeyeceği daha önce vermiş olduğum formülden anlaşılacaktır.Ancak anladığım kadarıyla siz başka noktadan artış umuyorsunuz .Yani max tork istiyorsunuz.Ancak bileceğiniz üzere tork bir beygir gücünün gösterilmenin diğer bir şeklidir.Ancak devir ile beraber bir anlam kazanır ve da tork yalan beygir herşeydir anlamına gelecektir.

    Hedeflenen şey nedir tam olarak anlayabilirsek sanırım hedefe daha isabetli atış yapabiliriz.
    örnek veriyim,

    Mesela drag yarışlarına araç hazırlıyorsanız ve ilk kalkışta millete fark atayım mutlu olayım yeter diye düşünüyorsanız farklı bir çözümü var.
    Ama sonuç önemli başta fırlasa biraz geri kalsak bile finiş çizgisinde ben kazanayım diyorsanız farklı bir konfigurasyon yapılabilir.

    anlatmaya çalıştığım olgu torkun geçici mutluluk ile birinci viteste verdiği yanıltıcı duygudur.Sonuçta beygir üretemeyen bir motor istenen performansı veremeyecektir.Bu konuda trales arkadaşımız çok güzel bir örnek vererek 1000 devir için beygir güçlerini kıyaslamış .İşin aslı burada yatmaktadır.Evet bu devirde farklı seçimle farklı tork alabilmek mümkündür ama tork devir ile belirli oranda çarpılınca beygiri verdiği için sonuç değişmeyecektir.Sadece bedenimiz olayı farklıalgılayacak belki geriye daha fazla yaslanacağız ama bu bir yarış ise kazanan PS büyük çıkan olacaktır.Burada araç ağırlığını tamamen ihmal ediyorum.ne kadar önemli olduğunu vurgulamama gerek yok sanırım.



    hocam öyleyse dediğniz gibi önce bi hedef belirleyelim.

    biz max torku elde etmek istiyoruz.

    ancak benim tork-beygir arasındaki ilişki bilgim biraz farklı.öncelikle tork açısal ivmeye ,beygir ise hıza etker.
    öyleyse benim belli bi hızdan daha yüksek bi hıza istediğim sürede çıkabilmem için yeterli tork gerekli.ama belli kütlemle yüksek hızlara çıkabilmem için beygir gerekli.

    hemen örnek verelim,değerleri sallıyorum dikkate almayın.

    örnek olarak 100bglik - 100nmlik ve 200bg-50nmlik 2 aracım olsun.
    bunların kütlelerinin birbirine eşit olduğnu düşünelim.

    eğer bu iki aracı birbiriyle yarıştırırsak 0-100km/h yarışını ilk aracın geçeceği ortada.ancak ilk kim 200km/h hızına ulaşacak yarışması yaparsak bu kez ikinci araç yarışı kazanacak.

    bunları zaten biliyoruz.

    neyse biz gene hedefimize gelelim.dediğm gibi biz max torku elde etmek istiyoruz.
    daha soracağm çok soru var ancak şu önemsiz gibi gözüken çap-derinlik ilişkisini açığa kavuşturalım.






  • Doğrudur, aynen katılıyorum. Modifikasyon veya tuning ciddi bir iştir ve aynı anda onlarca parametrenin birbirleriyle olan ilişkisinin göz önüne alınmasını gerektirir. Mesela sadece egsoz manifoldunda bile sıcaklık gaz hızı, gaz miktarı, gaz basıncı, rezonansı gibi 4-5 değişken söz konusu, bir o kadarı emme manifoldunda, onun en az 2 katı silindir kafasında mevcut. Bir şeyi değiştirdiğinizde diğer tüm değişkenleri de yeniden değerlendirmek zorundasınız. Dolayısıyla ideal çap/derinlik oranı diye bir şey yoktur ama amaca göre ideal çap/derinlik oranı vardır. Genel bir sabit söz konusu değildir. Spesifik bir amaç için en uygun çap/derinlik oranından söz edilebilir ancak...


    quote:

    Orjinalden alıntı: vezir

    yukarıda verdiğim sayfaları dikkatle oluyanlar bore/stroke oranı için benzinli araçlarda R olarak 0,8 ile 1,2 arasında değiştiğini göreceklerdir.Ancak bu benze çok kaba bir değerdir daha ideal olanı mutlaka deneme yanılma yoluyla bulunabilir bunun için üretici katalog değerlerine bakmak lazım.Ancak anlatmak istediğim olay herşeyin bir nedeni olduğunu anlamanızdır.her şey matenmatik fizik ve kimya olgularının prensibleri altında çalışır öyle kafamıza göre bir değeri değiştirip güç artışı elde edemeyiz.kafadan tek söyleyebileceğim sıkıştırma oranı artışı ile beygir gücü arasında direk bir ilişki olduğudur.İsteyenler olursa bunun da formülünü verebilirim.Amayine de linklerime bakanlar çok ilşginç bir çıkarım yapacaklar dır ki ben altını çizierek daturkulistan arkadaşımızın sorusununa indirek yanıt vermiş oluyorum.

    Ders 3 slaytında a=S/2 verilmiş.Bu nemektir biraz açayım a krank yarıçap ımız olduğuna göre S de strok ise ==========>krank yarıçapının iki katı kafadan bizim strok uzunluğumuzu vermesi gerekiyor bu çok basit geometri kuralları ile biraz dikkali bakılınca anlaşılabilir.
    yine arkadaşımız teorik olrak sadece krankı değiştirmekle stroke uzunluğunu krank artışının 2 katı kadar artırmış olacaktır.Buradan hareketle 0,8 -1,2 aralığının dışına çıkılmmaması için aynı oranda piston çağının da hesaplanması gereklidr ki bir yanlışlık olmasın.

    aynı şekilde formüle tekrar bakarsanız R ile verilen biyel kolu/ krank yarıçapı oranının benzinli motorlarda 3-4 arasında olması gerektiğini de göreceksiniz.




  • tork konusu neden bir türlü anlaşılmıyor anlayamıyorum.Sanki beygir ve tork birbirinden bağımsız şeylermiş gibi yazılıp duruyor hep .Aracın 4 silindiri varsa ve bir yanma söz konusu oluyorsa bir noktadan güç üretimi mümkündür.Bunun adfı da beygir gücüdür.Tork bir güç birimi değildir.Evet yanlış okumadınız bir güç birimi değildir .Kuvvet çarpı uzunluk nasıl olur da güç birimi ile mukayese edilebilir.
    Bizim insanımız kafasında hayal etiği şekilde yorumlamaya çalıştığı sürece ne kadar anlatırsak anlatalım boşa kürek çekmek gibi oluyor bir türlü düşmeyen enflason gibi.

    Bu konuda çok şey yazıldığı için tekrar temel fizik birimlerine dikkat çekmek isteyorum.

    Tork N-m birimi ile anılır .Bunu ingiliz amerikan birimlerine çevirebilirsiniz bunlar sabit bir sayı ile çarpımdan ibarettir.ben de bilmem açarım kitapları çevirim sabit sayısına bakarım.

    Ancak Beygir gücü demek yani Kw demek bir zaman içeren parametre ile anılmaktadır.Bu yüzden n-m/saniye ile anılır.Bu ne demektir zaman birimi olmadan beygir gücü havada kalan bir sayıdır.Zaman motorda nasıl ifade edilecektir , işte burası önemlidir.
    Zaman bir motorda devir ile ölçülür rpm yani dakikadaki dönüş sayısı .

    demek ki elimizde bırakın bir dört zamanlı motoru bir elektrik motoru olsa bunu hp cinsinden ifade edebiliriz ancak bu motor ancak belirli bir devire çıkınca bu gücü üretecektir.Bu devire çıkıncayakadar asla max gücü veremeyecektir.Farklı tasarımlar yapılsa da eğer bir yarış söz konusuysa beygir gücü yüksek olan (ağırlıkları aynı olan araç için) yarışı kazanır.

    şimdi daha ilginç bir soru sorayım.2 tane aynı beygir motordan bir tarafa dört zmanlı bir tarafa elektrikli motor bağlasak ve karışı karşıya bir bilek güreşi yapsak kim kazanır.basit ama konuun anlaşılması için zor bir sorudur.




  • quote:

    Orjinalden alıntı: vezir

    tork konusu neden bir türlü anlaşılmıyor anlayamıyorum.Sanki beygir ve tork birbirinden bağımsız şeylermiş gibi yazılıp duruyor hep .Aracın 4 silindiri varsa ve bir yanma söz konusu oluyorsa bir noktadan güç üretimi mümkündür.Bunun adfı da beygir gücüdür.Tork bir güç birimi değildir.Evet yanlış okumadınız bir güç birimi değildir .Kuvvet çarpı uzunluk nasıl olur da güç birimi ile mukayese edilebilir.
    Bizim insanımız kafasında hayal etiği şekilde yorumlamaya çalıştığı sürece ne kadar anlatırsak anlatalım boşa kürek çekmek gibi oluyor bir türlü düşmeyen enflason gibi.

    Bu konuda çok şey yazıldığı için tekrar temel fizik birimlerine dikkat çekmek isteyorum.

    Tork N-m birimi ile anılır .Bunu ingiliz amerikan birimlerine çevirebilirsiniz bunlar sabit bir sayı ile çarpımdan ibarettir.ben de bilmem açarım kitapları çevirim sabit sayısına bakarım.

    Ancak Beygir gücü demek yani Kw demek bir zaman içeren parametre ile anılmaktadır.Bu yüzden n-m/saniye ile anılır.Bu ne demektir zaman birimi olmadan beygir gücü havada kalan bir sayıdır.Zaman motorda nasıl ifade edilecektir , işte burası önemlidir.
    Zaman bir motorda devir ile ölçülür rpm yani dakikadaki dönüş sayısı .

    demek ki elimizde bırakın bir dört zamanlı motoru bir elektrik motoru olsa bunu hp cinsinden ifade edebiliriz ancak bu motor ancak belirli bir devire çıkınca bu gücü üretecektir.Bu devire çıkıncayakadar asla max gücü veremeyecektir.Farklı tasarımlar yapılsa da eğer bir yarış söz konusuysa beygir gücü yüksek olan (ağırlıkları aynı olan araç için) yarışı kazanır.

    şimdi daha ilginç bir soru sorayım.2 tane aynı beygir motordan bir tarafa dört zmanlı bir tarafa elektrikli motor bağlasak ve karışı karşıya bir bilek güreşi yapsak kim kazanır.basit ama konuun anlaşılması için zor bir sorudur.



    ben elektrik motoru benzinli motorun bileğni büker diyorum.hem de iyi büker.




  • quote:

    Orjinalden alıntı: tralles

    Teşekkürler,

    6 süpaplı motor olmadığını biliyorum, latife olsun diye sormuştum. Bir de belki benim bilmediğim deneysel bir motor üretilmiş olabilir kuşkusuyla da sordmuştum. Ama ben 8 süpaplısını biliyorum. Bu latife değil, gerçek!..

    Hocam sorularına gelirsek, öyle zor sorular soruyorsun ki, araştırıp doğrusunu öğrenmeden benim için pat diye cevap vermek mümkün değil. İtitaf edeyim, sorularınla ilgili heüz hiç bir şey araştırmadım. Ama soruların ancak yılların motor tunerlerinin (Türkiyede var mı varsa kaç kişidirler bilemiyorum) bir çıpıda cevap verebliceği nitelikte sorular. naçizane bendeniz bunları bir çırpıda ceavplayacak teorik ve pratik birikim düzeyine erişmedi henüz.

    Yine de bildiğim kadarıyla yanıtlamak isterim. Fırsat bulduğumda da araştırdıktan sonra detaylı açıklama yapmak isterim.

    Gelelim sorularına:
    353 Chevy motor krankını 383'lük ile değiştirirsem ne olur diye sormuş ve altta şıkları saymışsın. Soruş şeklin sorunun cevabını aramadığını, aksine bildiğini ama bizleri (daha doğrusu beni ve Veziri) sınamak için sorduğuna dair bir izlenim bıraktı bende...

    Bu tuzak ihtimaline rağmen yine de cevaplamaya çalışayım ama asıl cevap 1-2 gün sonra gelecek. Bunun bir tür ön cevap kabul et.

    Bence hepsi. Şu varsayımda bulunmuşsun:
    Sadece krank değişiyor, diğer tüm ekipmanlar yerinde kalıyor. (Hayali bir senaryo, gerçekte en basitinden rodları da değiştirmek gerekir)

    Böyle yaptığımızı varsayalım Bu durumda ne olacak?
    Çap aynı overbore yapmadık ama strok krankşaft offsetindeki artış kadar arttı, dolayısıyla hacim arrtı yani c şıkkı gerçekleşti.

    Başka ne oldu?, silindir kafasını değiştirmedik, yüksekliği değiştirmek için kapak contasını da değiştirmedik, dolayısıyla silindir içinde TDC ve BDC daha yukarı ve daha aşağı kaydı, bu da sıkıştırma oranını artırdı. Yani A şıkkı da gerçekleşti.

    Başka?..

    Sen müylü demişsin, ben Türkçe terminolojiye maalesef pek aşina değilim. Onun yerine"jurnal offseti" diyeyim arttığı için moment-arm uzunluğu arttığından tork da arttı. Bu da B şıkkı Dolayısıyla hepsi arttı. Bu da D şıkkı demektir.

    Ama atladığın bir şey var. Bu tamamen hayali bir senaryo. Krankı değiştirdiğinde, şunları da değiştirmen gerekir:

    -Volan
    -Biyel kolları
    -Emme manifoldu (hava emiş hızını artırmak üzere)
    -muhtemelen ya silindir kafası, ya pistonlar ya a kapak contası ya da kam mili çünkü mevcut pistonların TDC'sini değiştirerek piston tacını açılan veya kapanmakta olan süpap kafalarına daha da yaklaştırdık ve süpap çarpması ihtimalini artırdık (hesaplanabilir bir olgu). Bunu mevcut sıkıştırma oranı yüksekse yeni stroker krankla zaten yapmamız gerekiyor aksi halde detonasyon alır başını gider...

    Şimdi bunlardan yola çıkarak NE İÇİN ideal çap/derinlik oranına erişeceğiz, açıkçası ben hala anlamadım. Amaç aşırı-besleme kullanmadan tork artışı ise evet yollardan biri budur ama yegane yol değildir. Overbore pistonlarla da ben hacmi ve dolayısıyla torku artırabilirim.

    Ayrıca stroker krankın bir dezantajını henüz görmedik. yeri geldi, onu da söyleyelim. Bu arada piston hızı ne oldu? rpm aynı ama piston yolu uzadı. yani pistonun hızı arttı, peki kütlesi hız artışıyla orantılı olarak azaltıldı mı? Hayır!.. Dolayısıyla "piston load factor" yani piston yükü arttı. mevcut piston artan yüke ve hıza dayanabilecek mi? Motor ömrü ne oldu?

    Ayrıca henüz VE,TE ve ME hesaplarına girmedik, kam zamanlaması ve ateşlemeye de girmedik. Dahası yüksek devirlerde stroker motorun hava emiş karakteristiklerini de görmedik. Bunlar şimdilik sonraki yazıma bırakıldı.

    İdeal çap/derinlik oranı mefhumunu böylece uzun stroka indergedik ve orda kaldık. Yani şimdi "ne ka strok o ka performans" mı diyeceğiz? Yanıtım F1 motorudur: 98 mm çap 39,75 mm derinlik!

    Yok ille de stroker diyorsan Bu da Massey ferguson 3.050 traktör: 103 mm çap 127 mm strok. İşte stroker!

    İdeal çap/derinlik oranı diye bir şey yoktur. Öyle olsa tüm motor üreticileri aynı oranı kullanırlardı. Ama konfigürasyona göre ideal çap/derinlik oranı vardır. Sanırım bunu anlatamıyorum...

    Ama bu konuya daha sonra detaylı olarak döneceğim. Şimdilik bu kadar...

    quote:

    Orjinalden alıntı: daturkishulan

    hocam silindir başına 5 valve var da 6 valve olanı ben uydurdum
    ayrıca hemi kapakta 2 valvden yukarısı kullanılmıyor,işin geometrisiyle ilgili.

    sorduğum soruyu biraz değiştirmek istiyorum çap-derinlikle ilgili olan.

    şimdi elimde bulunan 350cui 5700cc chevrolet motor krankını 383lik krankla değiştirerek bi tür stroker engine yaparsam kuşkusuz daha fazla güç ve tork elde edecem.

    bunun nedeni
    1-yannızca sıkıştırma oranının artmasından dolayı mı?

    2-üzengi mili muylusunun uzamasıyla tork etkisinin artmasından dolayı mı?

    3-yoksa yannızca 383 üzengi milinin kullanılmasından kaynaklanan ,piston alt ölü noktadayken daha fazla hava-yakıt karışımı(silindir hacminin büyümesi) almasından dolayı mı?

    4-hepsinin etkisinin birleşmesinden dolayı mı?


    eğer bu sorulara yanıt alabilirsem çap-derinlik ilişkisi kendiliğnden çıkıyor.tabi gene işin içine termodinamik verim girecek.





    yok hocam tuzak tonga ayı kapanı falan yok sorularda

    makine müh bi nedenden dolayı yarıda bıraktığm için bazı bilmediklerim var hatta bilmediğm çok şey var.bi de elektronik okuyalım açıklarımızı kapasın dedik ama makinadan kopamıyorum inanın hergece yattığmda sabahına yeni bi motor tasarımıyla kalkıyorum.




  • quote:

    Orjinalden alıntı: vezir

    araç sahibine ulaşabilirsem japon modifiye aksamı satan firmanın linkini koyarım.

    quote:

    Orjinalden alıntı: memisoglu


    quote:

    Orjinalden alıntı: vezir

    Bu konuda çok ayrıntılı bilgim yok ancak her zaman mühendislik olarak eksoz gazından elde edilen basınçla silindir içine üflenen gaz basıncı artırılabilir bunu belirli bir devirde eksoz tarafına yönlendirilen manifoldun çapını değiştirerek yani daha küçük seçerek yapabiliriz.Fazla basınç by pass ile dışarı atılır gerekli ise kullanılır teorik olarak mümkün.Ancak dediğim gibi gerçekte nasıl yönlendiriliyor bilmiyorum.Bildiğim kesin bir konu modifiyeli bir subaru imprezeda bunu bir düğmeye basarak istediğiniz gibi basıncı yaarlayabiliyordunuz demek ki mümkün.Hatta araç basınç artınca çıldırmıştı, unutmam mümkün değil.



    keske o linki koyabilseniz




    sabirsizlikla bekliyorum vezir hocam




  • quote:

    şimdi daha ilginç bir soru sorayım.2 tane aynı beygir motordan bir tarafa dört zmanlı bir tarafa elektrikli motor bağlasak ve karışı karşıya bir bilek güreşi yapsak kim kazanır.basit ama konuun anlaşılması için zor bir sorudur.



    bu olayin icine tork girmezmi

    sonucta tork sebep degil bir sonuctur yazilanlardan bunu anladim..

    sanki elektrik motoru alir gibi
  • quote:

    Orjinalden alıntı: memisoglu


    quote:

    Orjinalden alıntı: vezir

    araç sahibine ulaşabilirsem japon modifiye aksamı satan firmanın linkini koyarım.

    quote:

    Orjinalden alıntı: memisoglu


    quote:

    Orjinalden alıntı: vezir

    Bu konuda çok ayrıntılı bilgim yok ancak her zaman mühendislik olarak eksoz gazından elde edilen basınçla silindir içine üflenen gaz basıncı artırılabilir bunu belirli bir devirde eksoz tarafına yönlendirilen manifoldun çapını değiştirerek yani daha küçük seçerek yapabiliriz.Fazla basınç by pass ile dışarı atılır gerekli ise kullanılır teorik olarak mümkün.Ancak dediğim gibi gerçekte nasıl yönlendiriliyor bilmiyorum.Bildiğim kesin bir konu modifiyeli bir subaru imprezeda bunu bir düğmeye basarak istediğiniz gibi basıncı yaarlayabiliyordunuz demek ki mümkün.Hatta araç basınç artınca çıldırmıştı, unutmam mümkün değil.



    keske o linki koyabilseniz




    sabirsizlikla bekliyorum vezir hocam



    evet subarucu arkadaştan cevap geldi aynen değiştirmeden aşagıya aktarıyorum.

    O ürünün adı EVC idi. yani electronic valve controller, namı diğer boost controller. benzer ürünü yapan birçok firma var, HKS firması bu konuda en başarılı firmalardan biri, biliyosunuz abi bende HKSnin EVC 5 modelini kullanıyordum ve çok memnundum, şimdi HKS EVC 6 modeli çıktı, kullanan arkadaşlar var onlarda çok memnunlar. konuyla en detaylı bilgiyi bizim forumdan edinebilirsiniz,www.subaruimpreza.org site forumunda detaylı bilgi var. HKSnin official web site:http://www.hksusa.com/ yada http://www.hkseurope.com/
    bunların dışında googledan birçok ilgili siteye ulaşılabilir.




  • memişoğlu bu HKS EVC 5 kiti sanırım mode B de standart turbo modifiyeli bir 2000 imprezadaben 275-280 km/h hızları gördüm.Hatta daha da gidecek araç ama rüzgar dikiz aynalarından bir ses çıkarbaya başladı becburen hız kesmek zorunda kaldık.Sanki jumbo jet kalkıyor gibi ıslık sesi.Sonra aynı kişi tubosunu büyültmek gafletinde bulundu 300 km/h rahatça yapabilir hale gelmiş ama kısa zamanda piston patlatma tabir edilen şey oldu dünya masrafa maloldu .Hemen söktürdü.Yani işin özü öyle dolduruşa gelip de turboyu bir üst ile değiştirmek ciddi bilgi birikimi ve tecrübe ister.Dövme piston kolu ve benzer gelişimler yapılmadan bu kadar fazla tork motoru dağıtmaktan başka işe yaramıyor
  • belki akıllarına elektronik olarak sabit boost basıncı nasıl sağlanıyor diye takılalar olabilir ,en azından benim aklıma takılmıştı cavp elektroniğin hızında saklıymış her 2,5 nanosaniyede veya saniyanın milyarda biri mertebesinde hesaplamalar yeniden yapılarak ideal basınç yakalanabiliyormuş.Yazıyı aşagıya kopyalıyorum.

    The HKS EVC, Electronic Valve Controller, continues to represent the state-of-the-art in electronic boost control, with the most sophisticated microprocessor and stepping motor available for digital boost management. On turbocharged vehicles, boost pressure is horsepower. Given the constraints of the fuel system, engine integrity, exhaust flow capacity, intercooler efficiency, etc., the theory of “more boost” means more power is correct. To better understand boost control, a simplified concept of wastegate operation is needed. To build pressure, the wastegate diaphragm/valve remains closed in order to direct all exhaust energy to the turbine. To maintain a given pressure, the wastegate reroutes exhaust energy around the turbine wheel by opening its valve. As boost pressure builds, pressure is forced onto the diaphragm, gradually opening the wastegate. By design, factory wastegates begin opening at 50-60% of maximum boost pressure, thus resulting in less than optimal turbo response and less than maximum boost pressure is achieved as valuable exhaust energy is routed away from the turbine. To remedy this, the EVC stepping motor intercepts the pneumatic signal being sent to the wastegate and converts it into a digital signal for the processor in the headunit to manipulate and then send the re-calibrated pneumatic signal to the wastegate. Coupled with the fact that the EVC constantly monitors manifold boost pressure (once every 2.5 nanoseconds or billionths of a second), the stepping motor constantly feeds corrections to the wastegate to maintain a stable boost pressure in all load conditions. The microprocessor in the EVC pre-loads the wastegate with enough signal from the stepping motor to ensure quick and accurate actuation of the wastegate when it senses that the boost pressure is at the target boost level preset by the user, resulting in shaper boost rise and reduced fluctuations in boost pressure. Consequently, the EVC keeps the wastegate completely closed until that point to produce a broader powerband and higher boost levels in lower gears, where engines typically experience less load. Each EVC unit consists of a compact headunit for easy driver access and monitoring and an engine bay mountable stepping motor for fast, reliable, and consistent boost regulation in a CARB exempt application. (CARB E.O. # D186-24)




  • sanırım sormuş olduğum soruya elektrik motoru olarak aşagı yukarı işi bilen herkez aynı cevabı verecektir.İyi ama maximum beygir güçleri aynı oan motorlarda bizi bu fikre iten bilinçaltımızda yatan gerçek nedir.İşte bu kısım önemlidir.Özellikle torkdan veya devirden bahsetmedim ki tek veriyle nasıl bir yöntem dahilinde düşünülmesi gerekir diye .

    Belki biraz daha soruyu geliştirip her iki sisteme de torkun sonuna kadar alınmasını sağlamak için CVT şanzıman da bağlı olduğunu ekleyelim.Yani bir tarafta 4 zamanlı klasik bir motor ve CVT şanzıman diğer tarafta aynı şafta bağlı bir elektrik motoru onun da torkunu maksimum olarak alabilmesini sağlayacak tertibat yerleştirilmiş olsun.
  • quote:

    evet subarucu arkadaştan cevap geldi aynen değiştirmeden aşagıya aktarıyorum.

    O ürünün adı EVC idi. yani electronic valve controller, namı diğer boost controller. benzer ürünü yapan birçok firma var, HKS firması bu konuda en başarılı firmalardan biri, biliyosunuz abi bende HKSnin EVC 5 modelini kullanıyordum ve çok memnundum, şimdi HKS EVC 6 modeli çıktı, kullanan arkadaşlar var onlarda çok memnunlar. konuyla en detaylı bilgiyi bizim forumdan edinebilirsiniz,www.subaruimpreza.org site forumunda detaylı bilgi var. HKSnin official web site:http://www.hksusa.com/ yadahttp://www.hkseurope.com/
    bunların dışında googledan birçok ilgili siteye ulaşılabilir.



    quote:

    memişoğlu bu HKS EVC 5 kiti sanırım mode B de standart turbo modifiyeli bir 2000 imprezadaben 275-280 km/h hızları gördüm.Hatta daha da gidecek araç ama rüzgar dikiz aynalarından bir ses çıkarbaya başladı becburen hız kesmek zorunda kaldık.Sanki jumbo jet kalkıyor gibi ıslık sesi.Sonra aynı kişi tubosunu büyültmek gafletinde bulundu 300 km/h rahatça yapabilir hale gelmiş ama kısa zamanda piston patlatma tabir edilen şey oldu dünya masrafa maloldu .Hemen söktürdü.Yani işin özü öyle dolduruşa gelip de turboyu bir üst ile değiştirmek ciddi bilgi birikimi ve tecrübe ister.Dövme piston kolu ve benzer gelişimler yapılmadan bu kadar fazla tork motoru dağıtmaktan başka işe yaramıyor


    sayin
    vezir hocam cok tesekkur ederim linkler cok faydali oldu

    eger kendime ait bir turbo sarjli bir aracım olursa kesinlikle deneyecegim :)
    kesinlikle abarti yok ama




  • quote:

    Orjinalden alıntı: vezir

    sanırım sormuş olduğum soruya elektrik motoru olarak aşagı yukarı işi bilen herkez aynı cevabı verecektir.İyi ama maximum beygir güçleri aynı oan motorlarda bizi bu fikre iten bilinçaltımızda yatan gerçek nedir.İşte bu kısım önemlidir.Özellikle torkdan veya devirden bahsetmedim ki tek veriyle nasıl bir yöntem dahilinde düşünülmesi gerekir diye .

    Belki biraz daha soruyu geliştirip her iki sisteme de torkun sonuna kadar alınmasını sağlamak için CVT şanzıman da bağlı olduğunu ekleyelim.Yani bir tarafta 4 zamanlı klasik bir motor ve CVT şanzıman diğer tarafta aynı şafta bağlı bir elektrik motoru onun da torkunu maksimum olarak alabilmesini sağlayacak tertibat yerleştirilmiş olsun.


    kafam karisti

    içgüdülerim yine elektrik motorunun bu round u alacagini söylüyor acaba yanılıyormuyum?




  • quote:

    Orjinalden alıntı: memisoglu


    quote:

    Orjinalden alıntı: vezir

    sanırım sormuş olduğum soruya elektrik motoru olarak aşagı yukarı işi bilen herkez aynı cevabı verecektir.İyi ama maximum beygir güçleri aynı oan motorlarda bizi bu fikre iten bilinçaltımızda yatan gerçek nedir.İşte bu kısım önemlidir.Özellikle torkdan veya devirden bahsetmedim ki tek veriyle nasıl bir yöntem dahilinde düşünülmesi gerekir diye .

    Belki biraz daha soruyu geliştirip her iki sisteme de torkun sonuna kadar alınmasını sağlamak için CVT şanzıman da bağlı olduğunu ekleyelim.Yani bir tarafta 4 zamanlı klasik bir motor ve CVT şanzıman diğer tarafta aynı şafta bağlı bir elektrik motoru onun da torkunu maksimum olarak alabilmesini sağlayacak tertibat yerleştirilmiş olsun.


    kafam karisti

    içgüdülerim yine elektrik motorunun bu round u alacagini söylüyor acaba yanılıyormuyum?

    CVT şanzımanı max tork olarak hem elektrik motorunun hem de dört zamanlının alınması için uydurmuştum.Neyse uzatmayayım milleten yanıt gelemmiş tork fazla eksik desk elli tane aksi görüş olurdu.Elektrik motor kazanır evet ama bunu ne torkun eksikliği fazlalığı veya beygir gücünün alt devirlerde yüksek veya aşağı olması yüzünden .Sonuç bir tarafta elektrik verimi teoride %100 olan diğer tarafta yanama verimi asla bir elktrk motoruna yaklaşamayan motorlar kıyaslanıyor.Dört zamanlı motor ilk kalkışta devirlenebilmesi için yanma olayındaki volumetrik verimin artması gereklidir.Yujkarıdaki formülün değişkenlerine bakınız. Halbuki elktrik motorunda pratrikte , teorideki verime yakın değerler elde edileceği için saftı büken tarafın elektrik motoru olması beklenir.Bu sözünü ettiğim durum ilk hızlanma anı için geçerlidir.

    ayı şekilde dizel ve benzinli motor için de aynı deneyi yapsak dizelin kazanmasını beklerim.Bundaki neden ise yine aynı .Evet ilk bakışta tork yüksekliği nedeniyle gibi görünmektedir.Ama birkeç rpm için bu grafiğin en alt kısmında bu geçersizdir.Verimi yüksek olan motor ilk kalkışta daha güçlü görünür aslında da öyledir.Dziel efsanesinin doğuşunun asıl nedeni budur .VERİM li bir motor olması.




  • Arkadaşlar çok bilimsel olmuş bilginize saygı duyuyorum ama lütfen halka inelim ve yollardaki seri üretim araçlardan konuşalım, Yüksek lisans, doktora konularından şahine binen vatandaş ne anlasın. Biraz daha basit lütfen.
  • ilk önce böyle uzmanlarımız olduğu için ne kadar gurur duyduğumu belirtmek istiyorum inanın çok param olsa derhal bir otomobil fabrikası kurar anahtarlarıda tralles ve vezir kardeşlere verirdim türkiye kendi motorunu kendi arabasını yapardı ama ne yazıkki bizim zenginler ülkelerini değil kendilerini düşünüyorlar neyse konu bu değil sayın uzmanlarımıza bir soru sormak istiyorum teveccü edip cevaplarsa sevinirim 7000 dv/dk ile giden bir aracın tekerlekleri kaç devir hızda dönüyordur lastikler 195/65/15 ve 205/55/16, bu lastiklerin ikisinin hızı son hızda ne kadar farkeder yani 15 jant 240 ile gidiyorsa 16 jant gerçekte kaç ile gider? çok teşekkürler
  • sayın oğuz ,
    aslında haklısınız biraz anlaşılması zor konular ama bu sorunun derecesine bağlı , şimdi daturkulistan arkadaş öylesine teknik bir soru sormuş ki bunu yukarıda anlattığımdan daha basit anlatılabileceğini sanmıyorum.Yani işin özü soru basit olursa cevap da basit oluyor ama daha ileri düzey sorularında cevabının tatmin edici ve tartışmasız olması için bir kaç formül gerekli .yoksa değerler havada uçuşurken şu iyidir desek de,neye göre diyen çıkıyor ,veya ben katılmıyorum aksine söyle olduğunu düşünüyorum diyorlar.Bana da bilgim mertebesinde doğrusunu açıklamak kalıyor.Herkezin yoğurt yiyişi ayrıdır .
    Tekrar vurgulamak istiyorum Trales arkadaşımız açıklamaları daha EDEBİ uslupla yaptığı için ,maalesef benim de böyle bir kabileyetim mevcut olmadığından biraz daha matematiksel açıklama yapmam gerekiyor.Yoksa bilmediğimizden değil.

    quote:

    Orjinalden alıntı: oguz1

    Arkadaşlar çok bilimsel olmuş bilginize saygı duyuyorum ama lütfen halka inelim ve yollardaki seri üretim araçlardan konuşalım, Yüksek lisans, doktora konularından şahine binen vatandaş ne anlasın. Biraz daha basit lütfen.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi vezir -- 9 Kasım 2007; 12:27:24 >




  • teşekkür streptozotocinus ,

    bilgi önemli bir şeydir nerede ise arıyıp bulmak lazım.Yoksa kişilerin önemi yoktur .Bence bir de öğrenme isteği arzusu ve yöntem de önemlidir.Bunlardan ben anlamam deyip de sadece sonuca bakılırsa sadece balık yamiş olursunuz .Burada kendimce amacım biraz da balık tutmayı öğretmek.Zevkli olan ve asıl amaç bu olmalıdır.

    sorunuza gelince 195/65/15 tekerinizi 205/55/16 ile değiştirdiğinizde aracınızın tekeri 8,17mm daha küçük bir çap elde edersiniz. bu da hızının % 0,41 kadar az gitmesine neden olur. Yani aracın orjinal lastikleri değiştirildiğinde odometresi 240 gösterdiği halde aracınızın gerçek hızı 239 km/h olur ki gerçekten kim tavsiye etmişse tam doğru lastiği oturtmuş derim .Ancak bu kadar yakın olur.


    quote:

    Orjinalden alıntı: streptozotocinus

    ilk önce böyle uzmanlarımız olduğu için ne kadar gurur duyduğumu belirtmek istiyorum inanın çok param olsa derhal bir otomobil fabrikası kurar anahtarlarıda tralles ve vezir kardeşlere verirdim türkiye kendi motorunu kendi arabasını yapardı ama ne yazıkki bizim zenginler ülkelerini değil kendilerini düşünüyorlar neyse konu bu değil sayın uzmanlarımıza bir soru sormak istiyorum teveccü edip cevaplarsa sevinirim 7000 dv/dk ile giden bir aracın tekerlekleri kaç devir hızda dönüyordur lastikler 195/65/15 ve 205/55/16, bu lastiklerin ikisinin hızı son hızda ne kadar farkeder yani 15 jant 240 ile gidiyorsa 16 jant gerçekte kaç ile gider? çok teşekkürler




  • 
Sayfa: önceki 45678
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.