Şimdi Ara

Sokrates,Buda ve Konfüçyüs gibi adamlar peygamber olabilirler mi?

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
13
Cevap
0
Favori
1.140
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
1 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Geçen gün aklıma takılan soru , hepsiyle ilgili yüzeysel bilgi sahibi olmak beraber özellikle bu filozoflarla ilgili derinlemesine bilgi sahibi olanları konuya bekliyorum.


    Sokrates kendisine ilahi bir gücün ilham ve öğretiler verdiğini söylüyor. Lakin kendisi reenkarnasyona inanıyor anladığım kadarıyla , bu da semavi dinlerin öğretileriyle ters düşüyor.


    Özellikle Buda için bazı düşünürler alelen peygamber özelliklerinin hepsini sağlıyor çok yüksek ihtimalle peygamberdir diyorlar. Fikirlerinizi bekliyorum.




  • Birçok kaynağa göre toplam 124 bin peygamber gönderilmiş Bu sayı çok fazla.Öğretileri ve fikirleri insanlık için doğru olan filozoflar ve düşünürler var.Sokrates ve benzeri sağlam filozoflar da bir peygamber olabilir.Kuran'ı Kerim'de 25 peygamberin adı geçer.Hepsine kitap indirilmemiş.Eğer Sokrates ve diğerleri ilahı olarak bir mesaj aldılarsa bu mesajı felsefi olarak insanlığa yayma amacıyla görevlilerse peygamber sayılırlar.Eğer peygamber iseler biz gönderilmiş peygabmerleriz demeleri gerekmez miydi ? Belki de tüm peygamberler peygamber olduğunu açıklamıyordu.Orasını bilemiyoruz.Sonuç olarak kutsal kitaplarda adı geçen peygamberleri biliyoruz ve binlerce bilmediğimiz peygamber var.Peygamberliklerini ilan etmeden insanlığa yön veren peygamberlerdendirler belki de .

  • Paralellikler varsayılabilse bile semitik din geleneğine mensup olmayan birbirinden oldukça farklı geleneklere mensup farklı karakterler hepsi. Kong Zi yani bildiğimiz şekliyle Konfüçyüs Çin için epey kaotik bir çağda büyükler hiyerarşisine dayalı kadim Çin sosyal düzenini ihya etme derdinde yarı efsanevi bir bilgeydi. Konfüçyüs monoteist bir teoloji ve vahiylerini vaaz etmiyordu; göksel düzene vurgu yapan kadim Çin metafiziğinin sosyal düzenini yeniden kurmak istiyordu. Gök (Tien) tarafından görevlendirildiğine ve ilhamlandırıldığına inansa bile bir tanrının elçisi olduğunu beyan etmedi. Kong Zi tanrıya nasıl davranılması gerektiğini söylerdi; bir yandan da tanrının kendisini tanıdığını ifade ederdi. Tanrı-lar ile arasında peygamberlik bağından ziyade geleneksel Çin toplumunu yansıtır biçimde bir karşılıklı saygı ve hiyerarşi ilişkisi vardı. Sözleri ve öğretileri tamamen ona aitti. Vahiy şeklinde herhangi bir başkasına değil. O bir üstattı. Göksel düzenin hizmetkarı olan bir üstat. Bir yandan Konfüçyüs'ü tarih boyunca öğrencilerinin, takipçilerinin ve gerçek ya da uydurma anlatıcılarının aktarımı ve örtüsü altında biliyoruz. Yani epey idealize bir imge olarak. Bu Sokrates ve Buda için de (değişen derecelerde) geçerli. Ama en iyi bildiğimiz bence eski Yunan'da Herodot, Thukidides, Ksenophon gibilerce temsil edilen ciddi bir seküler tarihçilik geleneği olmasından mütevellit Sokrates.

    O zaman Sokrates'e gelelim. Sokrates antik Yunan tanrısal esinlenme geleneğinin bir parçası olsa da Konfüçyüs'ün geleneğin ihyası projesine kıyasla çok daha protest ve yıkıcı bir alaylı tavır içerisinde klasik Yunan (özelde Atina) toplumsal geleneğine saldırı halindeydi. Esasında Yunani biçimde tıpkı Hesiod ve pek çok eski Yunan'da olduğu gibi ilahi bir varlıktan aldığı esinle Yunan toplumunda Homerosçu klasik dinin haricinde daha kıyıda köşede kalmış bulunan dinsel inançları (her şeyi yöneten başat iyi ilahi gücü, iyilerle kötülerin savaşı ve kötülerin yenilgisini, ruh göçünü, reenkarnasyonu) ve çileciliğe yakın provokatif yaşam tarzıyla ahlaksal arınmayı ve savaşımı savunuyordu. Sokrates üstüne yaptığı işin karşılığı olarak para almayan istisnai sofistlerden birisi olarak sıkı bir polemikçiydi. Pek çok antik kaynağın işaret ettiği üzere ve Platon'un lanse ettiğinin aksine sözleri ve yargıları yıkıcıydı. Kabalık ve ad hominem yapmaktan sanılanın aksine hiç çekinmezdi. Öğrencisi ve müridi Platon'un sonradan diyaloglarında mantıksal zincirler ve çürütmeler biçiminde lanse ve idealize edeceği kelime oyunlarını ve insanları çifte standartlı göstermeyi de belli ki çok seviyordu. Haliyle bu kişilik ve sosyal etkileşim tablosu ölümüne zemin hazırladı. Sparta'ya ağır şekilde yenilen Atina'da toplumsal-ahlaki geleneğe ve insanların geneline takındığı sert tavırdan dolayı Atina'nın yenilgisinin günah keçilerinden birisi ilan edilen Sokrates kısmen düzmece kısmen gerçek bir gerekçeye (mevcut Tanrıları yadsımaya ve özellikle gençlerde ahlakı yozlaştırmaya) dayanan bir mahkeme kararıyla idam edildi. F. W. Nietzsche ve Bertrand Russell'ın da çok iyi bildiği ve tarihi kaynakların ortaya koyduğu üzere Sokrates tarihte muhtemelen en yanlış anlaşılan ve en yanlış lanse edilen esasında filozoflukla pek de alakası olmayan ve tanrısal ilhamla (Daimon denilen bir varlığın ve Delfi'deki Kahin'in ilhamıyla) yönlendirildiğini beyan eden kaba saba görünümlü bir sofist idi ve idamında kendi payı çok büyüktü. Sokrates tarihte çok büyük entelektüel otorite ve etki kazanmış bir öğrencisi (Platon) tarafından çokça çarpıtıldı ve normalde ünlenmeyeceği kadar ünlendi. Ne yazık ki jenerik felsefe söyleminde anlatılagelen Sokrates Platon'un felsefi diyaloglarında aslında kukla biçiminde oynattığı, Platon'un kendisi hakkında insanları oyuna getirdiği oldukça yapmacık bir figür. Esas "filozof" kalıplarımıza uyan kişi diyalogları yazan ve Sokrates'i konuşturtan Platon ancak Platon da zekası sayesinde mantık biliminde katettiği ilerlemeden ötürü ciddi bir megalomaniye kapılmış ve doğa filozofluğundan sapan sezgici bir sistemde ısrar etmiştir; dahası hocası Sokrates'in bazı saydığım dinsel inançlarını olduğu gibi kabul edip cilalayıp gerçek olduklarını savunmuştur. Platon eski bir tragedya sanatçısı olarak hocasından ilhamla tuhaf bir felsefi din uydurup bir yandan hocasını da gereksiz idealize edip içini boşaltıp kendi mantıkçı yetenekleriyle donatıp çarpıtarak sapıtmıştır. Bu sebeple Sokrates'in diğer çağdaşı tanığı tarihçi devlet adamı Ksenophon, çağdaşı olmasa bile bulduğu kaynaklardan Platon'un çizdiğinin aksine çok daha makul ve insana benzeyen bir Sokrates resmi çizen Laertalı Diyojen gibi antik kaynaklarımıza çok teşekkür etmeliyiz. Özetle Sokrates'i Platon'dan anlamaya çalışmak riskli ve yanlış bunun bilincinde olun yalnızca. Ama onun hakkındaki kaynaklarımız genel olarak güvenilir ve makul. Özellikle Ksenophon'ın açık sözlü, kaba, alaycı, iğneli, kavgacı ama ahlakçı bir sofist olarak Sokrates'i tasviri Platon'un nüktedan ve düpedüz içten pazarlıklı kibar beyefendi bir filozof olarak Sokrates tasvirinden çok daha gerçekçi ve inandırıcı. Pek çok Platon diyaloğunun gidişatı çok yapmacık. Sohbet olamayacak kadar yapmacık ve kasıntı. Ksenophon'un Sokrates profili antik Atina'nın bazı değerlerine karşı tepkili, bir yandan iri yarı yaman ve çirkin bir asker olarak kentine başarıyla hizmet etmiş birisine daha uyuyor. Bütün yazarlar peşine diğer sofistler gibi öğrenciler taktığından ve onlara belirli öğretiler aşılamaya çalıştığından emin. Sadece para almıyor. Sofistliğini zevkine yapıyor. Pek çok Yunan ozan ya da efsanevi şahsiyet gibi kendi iç sesini ilahi bir varlığın sesi zannediyor. Doğa felsefesine de sırt çeviriyor (ki bu Sokrates'in "filozof" statüsünü iç sesini ilahi ses, Daimon sesi sanmasıyla beraber bitiren şey).

    Buda hakkında okumalarım daha kısıtlı ama prenslikten ve varlıklı yaşamdan bıkıp usanmış, içsel aydınlanma ve yine ahlaki ihya projesine girişmiş bir şahsiyet olarak algılama eğilimindeyim. Buda da Kong Zi gibi geleneğin düşmanı değil; daha çok bir ihyacısıydı. Esinliydi. Müritleri vardı. Belli ki sistemli bir dogma da vaaz ediyordu. Ama semitik din geleneğiyle alakasızdı. Özgün Hint uygarlığına ve dinine mensuptu.
    < Bu mesaj bir yönetici tarafından değiştirilmiştir >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • halen mistik düşünüyorsun. düşünce yapın çok gerilerde.

  • Hiç birisi peygamber değildir ama çok bilgili ve ilim sahibi insanlardır


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • avcılarınavcısı kullanıcısına yanıt

    Mistik olaylara inanmadığına göre Allah'a inanmıyorsun doğru mu ?


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • sana ne?

  • avcılarınavcısı kullanıcısına yanıt

    Düşünce yapım ileri veya geri tartışılır , benimde çok üstün bir düşünce yapısına sahip olduğum yönünde bir iddiam yok zaten.


    Bir şeyi düşünürken neyi referans aldığın çok önemli. Mistik düşünüyorsun dediğine göre felsefi anlamda dini referans alanları almayanlara göre geri görüyorsun. Bunun dini referans alanların dini referans almayanları küçük görmesinden çok büyük bir farkı yok.


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Peygamber midir degil midir bilemeyiz ancak ben daha cok hepsinin öğretilerinin birbirine benzemesine şaşırıyorum. Yani biri yunanlarsan çıkmış biri çinden biri hindistandan biri arabistan bölgesinded ama öğretileri birbirine cok benziyor. Birbirlerinden etkilenme sanslari da yok o donemlerde. Nasil oluyor bu is cok garip. Hatta onlari gectim sumerlerin ogretileri falan da cok benzer. Acaba gercekten de hepsi tek bir kaynaktan mi geliyor?

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Yotundaşi kullanıcısına yanıt

    Tanrisin heralde bro sen yarattin ordan biliyorsun???


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Tövbe estağfirullah ne alaka ?


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Yotundaşi kullanıcısına yanıt

    Peygamber degiller demissin ya net bir sekilde bu kadar emin olmak icin senin yaratmış olman gerekir 


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.