Şimdi Ara

Osmanlı Balkanları Feth Ederken Oranın Halkına Tecavüz Ya Da Yağma Gibi Şeyler Yapar Mıydı?

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
22
Cevap
0
Favori
2.547
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Osmanlı devletinin balkanlar feth ederken hoşgörülü olduğu ve kimseye karışmadığı söylenir. Bu doğru mu? Ben hiç değilse fetihten sonra 3 gün boyunca tecavüz ve yağma olduğunu ve oranın halkının köleleştirildiğini düşünüyorum.




  • Gökçeada (İmroz) yerlisi olup Bizans tarihçisi olarak bilinen Hermodoros Michael Critobulus'un yazdığı "The Siege of Constantinople in 1453" kitabında büyük bir bölümü Konstantinopolis kuşatmasını kapsayan 1451'den 1467'ye kadar olan olayları anlatır. 239-247 bölümler arasında şehrin yağmalanması ile sıradan insanların evlerindeki hırsızlık, soygun, yağma, öldürme, hakaret, kadınların ve çocukların, yaşlı ve gençlerin köle edilmesi, kaçırılmasından bahseder. Fakat padişahın şehre girdikten sonra şehrin yağma ve yıkımını gördüğünde kederlenişini ve gözlerinden dökülen yaşlardan da bahseder. 


    Bu tarihçi daha sonra Sultan Mehmed'in İmroz valisi tayin ettiği kişidir.


    İstanbul'un fethinde yaşananları bir bizans tarihçisinden okumak isteyenler için link...


    deremilitari.org
    The Siege of Constantinople in 1453, according to Kritovoulos » De Re Militari
    https://deremilitari.org/2016/08/the-siege-of-constantinople-in-1453-according-to-kritovoulos/
  • Fethedilen yerler yağmalandı. Istanbul mesela.
    Köleleştirilmediler.
  • Osmanlının istimalet (hoşgörü) politikasını bir araştırın merakınızı gidermiş olursunuz.
  • düşünmek başka, delilleriyle birlikte ispatlamak başka. bence de düşünmekle kalma ve araştırmalara hemen başla.


    ayrıca osmanlı kelimesini de bir araştır. sana kolaylık olsun: "osmanlı, bir milletin adı değil, bir ailenin adıdır. “ osman oğulları diye bilinen ve söğüt bölgesinde küçük bir beylik kuran ailedir. bu aile, türk'tür yani türk milletinin bir parçasıdır.


    yeri gelmişken bazı ülkelerden yakın zamanda, örneğin rusya ve yunanistan'dan bu osmanlıyı canlandırma konusunda atıflar yapıldı bize. bu kötü bir şey olsaydı, avrupa ve amerikanın tamamından aksi yönde güçlü bir ses çıkardı. osmanlı'nın canlandırılması mümkün değildir. ama osmanlının sahip olduğu yönetimdeki adalet anlayışı canlandırılmak istenirse, bu mümkündür. osmanlı armasındaki arapça yazıya bakmayı unutma (osmanlı devletinin hükümdarı, Allah’ın muvaffak kılması ve yardımına dayanır ve öylece hüküm sürer)





  • Gökçeada (İmroz) yerlisi olup Bizans tarihçisi olarak bilinen Hermodoros Michael Critobulus'un yazdığı "The Siege of Constantinople in 1453" kitabında büyük bir bölümü Konstantinopolis kuşatmasını kapsayan 1451'den 1467'ye kadar olan olayları anlatır. 239-247 bölümler arasında şehrin yağmalanması ile sıradan insanların evlerindeki hırsızlık, soygun, yağma, öldürme, hakaret, kadınların ve çocukların, yaşlı ve gençlerin köle edilmesi, kaçırılmasından bahseder. Fakat padişahın şehre girdikten sonra şehrin yağma ve yıkımını gördüğünde kederlenişini ve gözlerinden dökülen yaşlardan da bahseder. 


    Bu tarihçi daha sonra Sultan Mehmed'in İmroz valisi tayin ettiği kişidir.


    İstanbul'un fethinde yaşananları bir bizans tarihçisinden okumak isteyenler için link...


    deremilitari.org
    The Siege of Constantinople in 1453, according to Kritovoulos » De Re Militari
    https://deremilitari.org/2016/08/the-siege-of-constantinople-in-1453-according-to-kritovoulos/




  • eski toplumlar da bir yeri feth eden her topluluk bunu yapardı. osmanlı'da yapmıştır eski türk toplumları da. şayet feth'e giderken askerlerine yağma,tecavüz,ganimet gibi şeyleri vaadetmeyen bir lider o askerleri oralara ölümle burun buruna savaşmaya götüremezdi. istanbul fethedildiğinde fatih sultan mehmet yeniçerilere 3 gün boyunca yağma izni vermiştir. bunu isteyerek vermemiştir ama başka şansı da yoktur.

  • quote:

    Orijinalden alıntı: EllerYukarı

    Osmanlının istimalet (hoşgörü) politikasını bir araştırın merakınızı gidermiş olursunuz.

    yav he he.

  • Cortana12 kullanıcısına yanıt

    Kanıtın var mı ?

  • Hanandı kullanıcısına yanıt
    Üstteki arkadaş kaynak atmış, okuyabilirsin.

    Edit: Ona ek olarak İstanbul'un fethi sonrasında İtalyan ve İspanyol düşünürler Avrupa'ya kaçıp ilerleyen yıllarda orada Rönesans'ı başlşatmışlardır. Bu da yağmalanmanın ve Türk halkının ve devletinin azınlıklara karşı hoşgörüsüz olduğunun kanıtıdır.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Cortana12 -- 5 Ekim 2021; 11:4:7 >
  • Fetihler esnasında illaki böyle durumlar yaşanmıştır, fakat bunların kasten yapıldığını veya devletin bizzat yaptırdığını düşünmüyorum.

  • taııbuv kullanıcısına yanıt

    Bu dediğinizi, bizim tarihçiler, İlber Ortaylı vs de kabul ediyor mu? Gerçi tv de biraz zor söylenecek birşey ama... Kesin midir doğruluğu?

  • Arkadaşlar savaşlar gül atılarak yapılmaz. Yağma hakkı olmayan ordu savaşmaz. Osmanlı hoşgörüsü elbette ki vardır ama bu savaştan sonrası için. Savaş ve savaşın bitişini ilk zamanları için değil. Savaş kötü bir şeydir

  • Osmanlı'da fethederken kılıç hakkı esastır. Bir zamanlar yeniden Ayasofya açılırken AKP, Ayasofya için kılıç hakkı demişti mesela. Ayasofya'yı şu an açmamızla ne alakası var hala çözemesem de evet bütün İstanbul ve dolayısıyla Ayasofya Fatih'in kılıç hakkıydı.


    Kılıç hakkı direkt olarak yağma hakkı demek tabi ki değildir fakat temelde fetheden komutana toprağın egemenliğini verir. Yani kılıcı savuran toprağa da her şekilde hükmeder. Fatih ve diğer bütün padişahlar fetihlerden sonra askere yağma izni verdiler. Savaşta kılıç savuran askerler de ganimetten payını, hakkını alır böylece.


    İstanbul'un yağması 3 gün sürmüş. İlber Ortaylı da doğruluyor bunu. 3 günü geçmesini Fatih şehirin mimari dokusuna zarar gelir endişesiyle engellemiş. Pek çok tecavüz, öldürme, gasp, haneye tecavüz, yakma yıkma gibi olaylar da kayıtlarda mevcut. Aksini düşünmek çocukluk olur. Binlerce erkek 1453 yılında, evinden uzakta, zorlu bir şehire 54 gün aralıksız saldırmış, her dakika ölümle burun buruna gelmiş, çoğu toplama askerler. Yani bu adamların (misal tımarlı sipahiler) sabit bir geliri de yok bir güvencesi de yok. Toplanmış gelmişler. Nihayet şehir düşünce yağma, tecavüz falan olmayacak öyle mi? Güzel bir film olurdu bundan heralde. Fazlası değil.





  • quote:

    Orijinalden alıntı: Guest-1AB9A40D5

    Osmanlı'da fethederken kılıç hakkı esastır. Bir zamanlar yeniden Ayasofya açılırken AKP, Ayasofya için kılıç hakkı demişti mesela. Ayasofya'yı şu an açmamızla ne alakası var hala çözemesem de evet bütün İstanbul ve dolayısıyla Ayasofya Fatih'in kılıç hakkıydı.


    Kılıç hakkı direkt olarak yağma hakkı demek tabi ki değildir fakat temelde fetheden komutana toprağın egemenliğini verir. Yani kılıcı savuran toprağa da her şekilde hükmeder. Fatih ve diğer bütün padişahlar fetihlerden sonra askere yağma izni verdiler. Savaşta kılıç savuran askerler de ganimetten payını, hakkını alır böylece.


    İstanbul'un yağması 3 gün sürmüş. İlber Ortaylı da doğruluyor bunu. 3 günü geçmesini Fatih şehirin mimari dokusuna zarar gelir endişesiyle engellemiş. Pek çok tecavüz, öldürme, gasp, haneye tecavüz, yakma yıkma gibi olaylar da kayıtlarda mevcut. Aksini düşünmek çocukluk olur. Binlerce erkek 1453 yılında, evinden uzakta, zorlu bir şehire 54 gün aralıksız saldırmış, her dakika ölümle burun buruna gelmiş, çoğu toplama askerler. Yani bu adamların (misal tımarlı sipahiler) sabit bir geliri de yok bir güvencesi de yok. Toplanmış gelmişler. Nihayet şehir düşünce yağma, tecavüz falan olmayacak öyle mi? Güzel bir film olurdu bundan heralde. Fazlası değil.

    Elbette, tarihi açıdan doğru yaşanmış olaylar. Günümüzle kıyaslayalım demiyorum da, siz bu olayları tasvip ediyor musunuz peki? Bu konu İslamda cariyelere tecavüz var mı konusuna kadar gider de.





  • Cortana12 kullanıcısına yanıt

    Türk halkı ve devleti azınlıklara karşı hoşgörüsüz savınızı neye göre savunuyorsunuz, orta çağ şartlarında savaşan her milletin yaptığını yaptığı için mi? Romalılar, Moğollar, Germenler, Ruslar ya da Fransızlar savaşırken gül mü atıyordu? İşgal ettikleri yerlerde tamam biz kazandık şimdi gidiyoruz diyip çekiliyorlar mıydı?

    Yunanistan'da bugün alfabelesiyle beraber Yunanca konuşuluyorsa, Ortodoks inancına sahiplerse, Ermeniler bugün Ermenice'yi konuşuyorlarsa hala Hristiyanlarsa, Balkanlardaki milletler kendilerine ben Sırpım, Bulgarım, Romenim diyorlarsa bu Türklerin azınlıklara olan toleransını gösteriyor.

    Türkler kimsenin diline dokunmadı, dinine dokunmadı, kimseyi asimile edip Türk yapmaya çalışmadı eğer dediğin gibi Türk devleti ve Milleti azınlıklara karşı hoşgörüsüz olsaydı Balkan Savaşlarında hoşgörü gösterdiği azınlıkların soykırımına uğramazdı, dokunmadığı Yunan isyan edecek milli bilinci bulamazdı Türkler asimilasyon politikası gütseydi.

    400 senede öyle bir asimile ederdi ki eğer isteseydi senden, benden daha milliyetçi Türk doluydu şuan Balkanlar ve Kafkaslar.

    Türkler azınlıklara karşı en toleranslı milletlerdendir, Osmanlı'da ülkenin en büyük en işlek caddesi azınlıklarn iş yerleri binaları ile doluydu.

    Yunanistan İstanbul'u işgal edebilse Türkleri bırak Ermeni bile bırakmazdı İstiklal Caddesinde.

    Azıcık mantık.




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Eski Açık Sarı Desene -- 21 Kasım 2021; 21:25:8 >




  • Eski Açık Sarı Desene kullanıcısına yanıt

    Örnek vermişim, hala savunuyorsun.

  • Cortana12 kullanıcısına yanıt

    Osmanlı İstanbul'u fethettiğinde Türk halkı ve Türk devleti diye bir kavram mı vardı şaka mı bu? :DD


    Milliyetçilik kavramının Osmanlıya gelmesine daha 400 küsur sene vardı fetih olduğunda, Türk devleti ya da Türk milleti olarak değil kozmopolit bir imparatorluk vardı ki Türklerle de savaşıp Türkleri sürgün eden bir imparatorluktu. Türklere de azınlık gibi muamele etti bu imparatorluk.


    Bir de örnek vermişim diyor ciddi ciddi gel de gülme ya :DD

  • 
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.