Şimdi Ara

Önder Özen ve Sportif Direktör

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
6
Cevap
0
Favori
593
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Çok güzel bir yazı olmuş zamanı olan varsa okusun derim. Önder Özen çok olumlu işler yaptı geldiğinden beri tek hatasını gördüm o da sağlık ekibini değiştirmemesi oldu tabi belkide kulübün maddi durumu buna imkan vermiyordur bilemiyorum.


    http://www.futbolburada.com/p/onder-ozen-ve-sportif-direktor








    Önder Özen ve Sportif Direktör


    Yaklaşık on yıldır sosyal medya üzerinden futbol üzerine ahkâm kestiğimi söyleyebilirim. Özellikle 8 yıllık Almanya yaşamı içerisinde oraya bakıp da buraya uygulatmaya doğru yazdığım onlarca yazının konu başlıklarının başında sportif direktör içeriği yer alır. Aslında öncesine gitmek gerekir.

     Önder Özen ve Sportif Direktör



    Almanya'da Aldi’yi gördüm ve yıllar sonra burada Tanşaş’lar, Migros’lar türedi. “Einkaufszentrum” gördüm (görmez olaydım) yaklaşık 25 yıl önce.. Bugün de AVM’ler türemeye devam ediyor. Müzik kanalı gördüm keza aynı şekilde.. Özel kanallardan diğer pek çok ayrıntı hep bir süre sonra da bizde oldu. Umudum onların yaptığı altyapı devriminin burada da aynı şekilde başlaması. Almanlar pek çok açıdan bizden birkaç adım ileride. Futbolda var olan profesyonel yönetime geçişi hızlandırmak için yazdım da yazdım ve bakın bugün Almanya’da spor mahkemelerinin gediklisi olan bir avukat futboldan hemen sonra sportif direktör olmanın dahi yetmeyeceğini ve bu işin de bir ehliyeti olması gerektiğini söyleyerek mahkemeye de başvurdu. Artık insanların kulüplere yönetici olup iflas ettirip gitmenin önüne geçmek istiyor ki bu hikaye tanıdık geliyordur birilerine.. Oliver Kahn sadece belirli bir zaman futbol oynamanın futbol kulübünde yöneticilik yapmak için yeterli olmadığını ve arkasından eğitim alınması gerektiğini dile getiriyor. Bugün bizim geçemediğimiz o kurumsallaşmaya Almanlar “yarı profesyonel” durum olarak bakıyorlar ve tamamına da erdireceklerdir yakın zaman içerisinde. Hülasa bir iş adamından ziyade bir futbol adamının sportif kararlar almasına biz bugün razıyız. Daha şu aşamaya geçemedik bir türlü. Bu nedenle Önder Özen sadece Beşiktaş’ın değil başarılı olması durumunda Türkiye’nin de futbol yönetimi adına önemli bir rol oynayacaktır zira bu sportif direktörlük aslında oldukça önemli.

    Bu yapı düzgün bir şekilde uygulamaya konulursa göreceksiniz ki teknik direktörden dahi takımın genel başarısına daha fazla etki eden bu bölgeye yapılan yatırım olacaktır. Mainz’da misal Klopp gider Tuchel gelir o gider bir başkası gelir ama geçtiğimiz yıl en başarılı sportif direktör seçilen Christian Heidel kulübün istikrarının asıl nedenidir. Düşünebiliyor musunuz Jürgen Klopp gibi bir teknik adamı kaybediyorsunuz ama kulübün başarı ivmesi artıyor. Freiburg bir başka iyi bir örnektir. Dutt gider Streich gelir. Öne çıkan teknik adamı mutlaka birileri alır ama takımlarda başarı istikrarı sportif direktörle daha çok garanti altına alır. Üstelik örneklendirme adına dışarıya gitmeye gerek yoktur.


     Önder Özen ve Sportif Direktör



    Pek çok ayrıntısını ağır bir şekilde eleştirdiğim Samet Aybaba bana göre başarılı olmuş bir teknik direktör. İlk devre sonunda hemen hemen bütün futbol programlarının “devrenin teknik adamı” olarak Samet Aybaba’yı göstermesi ve oynatılan futbol ve hatta bu futbol içerisinde oyuncu değişiklileri, oyunu okuması gibi doğru eylemleri yabancı bir isim yapsa her birine övgü düzülecek nice başarı söz konusuydu. Lakin ne olduysa devre arasında oldu ve gerçekten ne oldu?

    Beşiktaş’ın geçen sezon temel sorunu hataları olsa dahi Samet Aybaba değil sportif yönetim(sizlik) olmuştur. Niang'ı atılan tivit sonra aldıklarını açıkladılar yahu, daha ne olsun? Sorun teknik direktörden ziyade çevresinin etkisizliği ya da sezon başında İbrahim Altınsay’ı isifa ettirecek düzeyde plansız bir yönetim anlayışı içerisinde olunmasıydı. Devre arası “yanlış” yapılan üç transfer kadar oyuncuların takımla olan iletişim konusunda yetersiz oluşları gibi sorunlar Beşiktaş’ı geriletti. Ne söylediğinizi duyar gibi oluyorum ve hemen ekliyorum: Bir teknik adam transferde yüzde yüz belirleyici olmaz ve bu aslında aylar süren çalışma sonucu sportif yönetimin ya da sportif direktörün çok önemli katkı sağladığı bir iştir. Samet Aybaba “bari bu olsun” diyerek çok az zaman harcadığı transferde belirleyici olmak durumunda kalmış olabilir. Hangi mevkiye oyuncu gerketiğini bilmek zorundadır ama o oyuncuyu "belirleme" konusunda takımın başındaki tam mesaili teknik adam hata yapabilir. Zamanı olmayabilir. Antrenör sezon boyunca neredeyse her güne ağır bir mesai düşecek şekilde işi olan adamdır ki bu ve pek çok nedenden dolayı sportif direktör gereklidir. Bayern Münih'te transferin gerçekleşmesi için 4 ismin de onayını almak durumundadır. Teknik direktör, sportif direktör, kulübün CEO'su ve Başkan. Bunlardan sadece birisinin "hayır" demesi o transferi geçersiz kılar.Uzun uzadıya araştırma ister. Zaten böyle bir pozisyona altı maç sonunda dahi kulüpten uzaklaştırılabilir durumda olan teknik direktör ile uzun vadeli plan yapmanın olanaksızlığı üzerine ihtiyaç duyulmuştur. Artık transfer de uzun süreli takip ve ayrıntılı inceleme sonucu oluyor. Türkiye’deki teknik adamların –Rıza Çalımbay mesela- kendi izleme komitesi var ama pek çokları Rizespor, Sivasspor takımlarına göre kendilerini hazırlıyorlar. Dolayısıyla sportif direktör başarının ana etmeni. Mathias Sammer’in ilk basın toplantısının son cümlesi şu şekildedir “Artık bitirelim ve bana da izin verin oyuncularımın sorunlarına hemen eğileyim.” O sorun sahadaki oyuncunun performansını bire bir etki eder..

    Bu sistem bu ülkede en doğru bir şekilde Kayserispor’da işlerlik kazanıyor ve dikkat edin Tolunay Kafkas’dan Ertuğrul Sağlam’a.. Şota’dan Prosinecki’ye kadar her daim başarılı teknik adamlar hep bu kulüpten çıkar ve Süleyman Hurma’yı bilirsiniz ama Kayserispor başkanını Almanya’daki kulüplerde olduğundan fazla gündemde görmezsiniz. Teknik direktör mü burada başarılı yoksa onun başarılı olacağı koşulları yaratanlar mı? Akhisar doğru adımı en azından iş adamlarını işe karıştırmayarak atabildi. İstisnalar her zaman mevcuttur ve Fatih Terim, Mustafa Denizli ya da Magath gibi isimler İngiltere’de olduğu gibi ekibiyle her iki görevi birden menajer olarak idare edebilirler ama bunlar istisnadır. Beşiktaş’ın sorunu geçen sene hatalar yapmasına rağmen Samet Aybaba değil sportif direktör eksikliği olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Fikret Orman doğru noktaya parmak basarak Önder Özen’i takımın başına getirmiştir. Bunu teknik direktör ataması öncesi yapması da çok çok önemlidir. Unutulmasın ki bu önümüzdeki sezonda başarı ya da başarısızlığın asli faktörü Önder Özen olacak ve fakat bu sisteme alışkın olmayan futbolseverler ya Bilic’i göklere çıkartacak ya da ağır bir şekilde eleştirecek ki doğru olmayacaktır. Elbette bu İbrahim Altınsay'da yapılan hataları Fikret Orman Önder Özen'de yapmayarak sportif açıdan verilecek bir kararın içerisine futbolla ilişkisi futbol maçı izlemekten ibaret olan insanları karar merci konumuna getirmeyip Önder Özen'i tam yetkili kılması şartıyla.. İbrahim Altınsay'da olduğu gibi sadece teoride değil pratikte de bunu başarması gerekiyor.



    Önder Özen..

    Arada tanıdığımız güzel insan vasıtasıyla beni ve birkaç blogır arkadaşı davet ederek güzel bir muhabbet etmişliğimiz var. İlk defa yüz yüze o sohbet ortamında karşılaştım. Henüz NTV ile yeni anlaşmıştı ama programa çıkmamıştı biz oturup muhabbet ettiğimiz vakit. İlk izlenimim olarak kendisini ifade etme konusunda bu kadar başarılı olması karşısında yaşadığım şaşkınlığı dile getirebilirim. Sıklıkla başka başka yerlerde de duyacağınız bu iletişim ve ifade başarısı sahip olduğu bilgi ile doğrudan orantılı ama bununla sınırlı değil. Diyebilirsiniz ki bu ne kadar önemli olabilir ki?; Ben de size bugün taktisyen olanından motivatörüne kadar bütün başarılı futbol adamlarında bu ayrıntının başarılarına direkt etki ettiğini söyleyebilirim. Kimi hırsıyla, kimi size inanmasıyla ama Önder Özen’de de fazla olan her daim ikna ve ifade gücüyle başarı bire bir ilişki içerisindedir. .Jürgen Klopp Mainz'ı birinci lige çıkardığı için değil 2008 Avrupa Şampiyonası başta olmak üzere TV yorumculuğu esnasında tüm ülkenin takdirini kazandığı için Bayern'e antrenör adayı olup Dortmund'a geçiş yaptı.

    Onun futbol yorumlarına kulak kesilmek başarılı bir yazarın romanını okumak gibi. Nasıl ki yazarın anlattığı sizin bir dönem içerisinde bulunduğunuz ruh halidir ama okuduğunuz anda deneyimlediklerinizle bire bir örtüşür, burada da böyle. Yazar ve okur arasındaki ilişki futbolseverle futbola bilimsel yaklaşıp farkındalığıyla öne çıkan ve tam anlamıyla futbol bilirkişisi sıfatına uygun Önder Özen arasında da buna benzer ilişki kurulur. Siz “Orta sahada oynuyor ve öncelikli görevi savunmaya yardım etmek olan oyuncu” dersiniz o “savunmaya kırık” der hem sizden daha iyi anlatır hem de daha etkili. Futbol bilgisinden ziyade futbola yaklaşımı ve onu ifade edişi ile Türkiye’de bir başka ismi yanına yaklaştırmayacak kadar üst düzey bir kimlik.

    12 Eylül 2011 tarihinde memlekete ayak bastığım günden bu yana sayısız futbol emekçisi ile görüşme fırsatı yakaladım. Çok azı Önder Özen gibi yaşam içerisinde mütevazı kalıp basit hedefler peşinde koşturuyordu zirve ile arasında bu kadar az mesafe olmasına rağmen. Görüştüğümüz dönem alt liglere olan bilgisi üst düzeydeydi ve asıl hedefi Bank Asya Ligi'nde takım çalıştırmaktı. Bu konuda samimiydi oysa ben beşinci lig antrenörü ile konuşsam GassarayFenerBeşiktaş olmadı milli takım diyordu. Hedef koymaktan ziyade kendisini oraya yakıştırıyordu. Oysa Önder Özen bu konuda oldukça gerçekçi ve gerçek anlamda duruşu ve kendisine bakışı oldukça mütevazıydı. Basın toplantısında “Ben Beşiktaş’a teknik direktör olacak seviyede değilim” derken mütevazılık adı altında sululuk yapmıyor gerçek anlamda düşüncesini açıklıyordu. Buna inanın..

    Bir iş adamının futbol şubesinin başına getirilmesiyle Önder Özen arasındaki farkı çok kısa süre içerisinde size hissettirmedi mi? Sahaların üç yıl içerisinde istenilen seviyeye geleceğinden bahsediyor. Yaşlı yıldız oyuncu değil potansiyellerin üzerinde duruyor. Kaleci antrenöründen ziyade geleceğe kendi içerisinden kaleci antrenörü çıkarmanın/yetiştirmenin hedefi içerisinde. Bırakın onu, hangi iş adamı Beşiktaş’ın kaleci antrenörü yetiştirmesinin derdine düşer? Hangi iş adamı atlet futbolcu yetiştirmek üzere teknik donanıma sahiptir ve bu konuya yatırım yapma ihtiyacı duyar?

    Bu memlekette Bundesliga üzerine konuşanı yorum yapanı dinlemekten keyif alırım ben. Bilmediğim bir şeyi bana söyleyeni bulmak zordur ama diğer açıdan bir konu hakkında ne kadar bilgili ve uzman olduğunu da bu şekilde ayırdına varıyorum. Ezberden konuşma ile gözlem yeteneği, farkındalık ve kabaca “futboldan çakma” seviyesini Bundesliga üzerine kelam ettiğinde farkına varıyorum zira buraya bakarak değerlendirme mümkün. Önder Özen gece gündüz izlediğim Bundesligayı işi gereği tüm mesaisini Süper Lig’e vermesine rağmen benden çok daha iyi bir şekilde yorumlarken gördüm Schalke ya da Dortmund analizlerinde.. Yanındakilerden hemen ayrılıyordu bu noktada. Yakın arkadaşıma şunu söylemiştim “Bir adamı var bütün gün Bundesliga izliyor buna da özet geçiyor, başka türlü mümkün değil” ki öyle dahi olsa o kritik noktaları yakalayacak adamı bulmak dahi meseledir.

    Slaven Biliç gelmiş. Rijkaard da geldi. Prosinecki ile Rijkaard arasında fark futbol yönetimidir. Biliç gider Slomka gelir o gider Tuchel gelir. Tüm bu isimler ve oyuncuların birleşiminden doğacak olan bütünün yönetmeni Önder Özen’dir. Mesele burada biter.. 30 yıl Bayern zirveden inmedi zira Uli Hoeness gibi bir adam oluşturdu bütünü. Oyuncular da teknik direktör de bunların arasındaki ilişki de her şey sportif direktörün büyük planının parçalarıdır sadece.

    Dentinho’yu almak ya da almamak.. Mesele buydu. Ligin 15.haftasında Bilic çeşitli nedenlerden dolayı gitse dahi üç hafta sonra devre arasında dokuz aydır üzerinde çalışılan oyuncuyu almak ya da almamak.. Sportif direktör işidir. Fenerbahçe Ersun Yanal ile çok önceden el sıkıştı demiştim zira hiçbir iş adamı takımda iki tanesi de milli olan sol bek varken savunma kurgusunda sorun yaşatacak kısa boyundan savunma-ofans dengesi ve Gökhan’ın verimliliğinin artmasına kadar defansif bir sol bek ihtiyacı olduğunu bilemez. Lig ortasında ya da yeni gelen teknik adam da her zaman Ersun Yanal gibi hevesli ve çalışkan olup Kadlec’i de bulamaz. “Bari bunu alın” der zamansızlıktan.. Sonra o “bari” dediğinin attığı ve atamadığı gollere övgü ve yergi gelirken asıl iş aslında büyük parçası teknik direktör olan sportif direktörün planının işlerliğidir.

    Öte yandan Fenerbahçe'deki görevinde başarı kıstası ve etki ettiği alan net olmadığı için çok göze batmıyor. Bu sezonun başında Bayern Münih'ten Schalke'ye geçen video analisti ve yardımcı antrenör olan Peter Hermann Almanya'nın en iyisi olarak bilinir ve pek çok başarının gizli kahramanıdır. Wolfsburg ile Magath Şampiyon olduğu zaman Nürnberg'i ikinci Bundesligadan birincisine çıkaran İlkay'ın Bochum'daki hocası Michael Oenning Magath sonrası en iyi teknik direktör seçildi. Aslında iyi bir teknik direktör olmadığı söylenir. Pek çokları der ki Leverkusen'in uzun yıllar başarısının asıl aktörlerinden Peter Hermann'ın başarısıydı o. Jupp Heynckes Bayern'e geçince hemen onu yanına aldı ve onunla da her kupayı topladı. .Bu sezonun başında mesela Schalke'te geçti. Buradaki sır bu sezon çözülür ama 90 ile 2000 arasında sadece 1 lig şampiyonluğu bulunan Fenerbahçe'nin 2002 sonrası Önder Özen yardımcılığı altında Şampiyonlar Ligi Çeyrek final görmesinden şampiyonluklara kadar pek çok başarı yaşadığının da altını çizelim. Elbette asıl pay sahibi o değildi ama hiç mi etki etmemiştir? Neden Rüştü hakkında konuşurken bu kadar övgü düzüyor peki? Zico başka yerde bu başarıyı tekrar edebildi mi?

    90'lı yıllarda başarı hep Piontek'e yazılır ama ben katılmam. Fatih Terim ülkeyi 9 bölgeye ayırıp Rüştü'leri 3 ligin 3.kalecisi olarak keşfediyor. Akabinde bizzat keşfedip büyük takımlara pazarladığı sayısız oyuncuyla hem milli takımda hem de kulüp takımında tarih yazıyor, sorsanız Piontek derler bir başarısı varmış gibi. Bazen başarıdaki payın sahibini bulmak zordur. 90-2000 arası sadece "1" Lig Şampiyonluğu bulunan Fenerbahçe Önder Özen'in çalıştığı dönemde Daum ile 2 Şampiyonluk ve son maçta kıl payı kaçan şampiyonluk sonrası bir "2.liği" var. Ardından gelen Zico ile 1 şampiyonluk ve 1 de Şampiyonlar Ligi Çeyrek Final..6 yılda 3 Şampiyonluk 2 İkincilik ve Şampiyonlar Ligi Çeyrek Finali fena değil.. Tüm bu başarılarda Önder Özen'in etkisi nedir onu bu sezonun sonunda daha iyi görebiliriz.

    Önder Hoca için gerçek bir test olacak bu. Türkiye'deki futbol yöneticiliğini de değiştirecek ölçüde başarı yakalaması mümkün.

    Nihayetinde profesyonel takısını daha iyi dolduracak bir başka isim de yok..







  • Sağlık ekibini daha sonra duruma göre değiştireceğini söyledi.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • İkisi de adam.Yeni ekip ve yönetimle başarılar dilerim size.
  • üşenmedim okudum,

    güzel tespitler yapmış. ama kendini de çok övmüş beaaa Orhan Uluca. :)))


    Önder Özen in zaten konuşmaya başladığı zaman ne kadar herşeyin farkında bir insan olduğunun ve ifadesinin ne kadar ügçlü olduğunu hemen anlıyor insan.

    İş ki maya tutar ve başarı gelir...

    başarı derken şampiyonluk değil, Klüp olarak gelişmek ve sağlam temeller üzerinde yükselerek sürekli başarılara yelken açmak...
  • Hepsini okudum ama kaç kişi hepsini okur acaba.

    Önder Özen bilerek mi bu kadar şişirildi bilemiyorum. Diğer konuda da yazmıştım, ben de başarılı olacağına inanmıyorum ve gerçekten istiyorum. Ama şu medyanın popülist yaklaşımlarından haz etmiyorum.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: EminJan

    quote:

    Orijinalden alıntı: Torquoise

    Hepsini okudum ama kaç kişi hepsini okur acaba.

    Önder Özen bilerek mi bu kadar şişirildi bilemiyorum. Diğer konuda da yazmıştım, ben de başarılı olacağına inanmıyorum ve gerçekten istiyorum. Ama şu medyanın popülist yaklaşımlarından haz etmiyorum.

    Sadece merak ettim başarılı olmayacağı sonucuna nereden vardınız? Geldiği günden beri kısıtlı zaman, kısıtlı imkanlarla yaptıkları ortada. Beşiktaş' a çağ atlattı bile diyebiliriz.

    Ya iyi ki alıntıladın kardeş, yoksa farkedemiyecektim belki de. Yanlış yazmışım orayı. Doğrusu:

    "Diğer konuda da yazmıştım, ben de başarılı olacağına İNANIYORUM ve gerçekten istiyorum. Ama şu medyanın popülist yaklaşımlarından haz etmiyorum."

    Olacaktı...




  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
    
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.