Şimdi Ara

Müslümanlar için Tasavvuf Felsefesi Kitapçığı.

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
57
Cevap
0
Favori
381
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Buradan forumdaki arkadaşlar için açıklama gereği duydum bilgi topluluğu tamamen kendi yazımdır...


    Fahriddün Er-Razi den Tasavvuf düşüncesi:

    "Önemine binaen önce,bir vakıa olan tasavvufun İslam'a dışarıdan ithal edilip edilmediği tartışmasına değinmek niyetindeyiz.Bazı noktalarıyla vahdet-i vücud,şatahat,belli bir seviyeden sonra mükellefiyetin düşmesi,velinin,nebiden üstnü olması,Hristiyan ruhbaniyetine benzer bir hayat... ve benzeri birkaç nokta istisna edilirse,tasavvufun islamın malı olduğu,ondan kaynaklandığı ve hatta gereğine uygun bir islami yaşantının zaruri neticesi olduğu gerçeği,islam alimlerinin büyük çoğunluğu tarafından hüsnü kabul görmüştür...Bu ekseriyetin dışında kalıpda bazı noktalarda tasavvufun farklı dış kaynakların bir ürünü olduğu düşüncesinde olanlar bile şöyle bir yaklaşımı kabul etmektedirler : "Tasavvuf,Hz.Peygamber devrinde fiilen var olan "zühd" hareketinin,zamanla çeşitli amillerin neticesinde,gelişmesiyle gün yüzüne çıkmıştır yani tasavvuf zühd hareketinin bir uzantısıdır." Kısacası bütünüyle tasavvufu inkar eden bir islam alimi yok gibidir.

    Ancak tasavvufu bir nevi mistisizm olarak gören ve mistisizmi insanlığın ortak malı,ortak tavrı,her dinin özü ve muharrik gücü şeklinde tavsif eden müşteşrikler,İslam'la ilgili özellikle tasavvufu konu edindikleri çalışmalarında bütün gayretlerini,bu müessesenin islam dışı etkilere borçlu bir disiplin olduğunu kabul ettirmek için harcamışlardır.Bu insanlardan şunun veya bunun insaflı veya objektif olduğunu söylemek,mutlak bir hakikati ifadeden çok,bir nisbet ve derecelendirme gösterecektir.Onların hiçbirisinin tamamen objektif ve art niyetten uzak olduğunu söyleyebilmek,üzülerek belirtelim ki,mümkün olmuyor.İnsanlığın ilim ve tefekkür tarihi bakımından derin bir üzüntü olarak karşımızda duran bu olgu,ne yazıkki,gerçektir.

    Tasavvufun,insan ruhu,Allah,hayat ve hadiselerin mistik müşahade ve tekamülünü esas alması itibariyle gerek Hint,gerek hristiyan ve gerekse yeni Eflatuncu mistisizmle benzer veya ortak yönleri elbette mevcut olacaktır.Yukarıda da geçtiği gibi,mistik düşünce ve yaklaşım,insanlığın ortak malıdır.Ancak,alabildiğine geniş bir doktrinin bir parçasını alıp,bunun bir başka doktrinle arzettiği benzerliğe bakarak,bunların aynı veya birbirinin kopyası olduklarını söylemek büyük bir hata olur.Bu tarz yaklaşım ve değerlendirmeyi esas alırsak,insanlık dünyasında birbirinin aynı olmayan veya birbirinden kopya edilmeyen hiçbir müessese bulunmaz.İnsanlık bir bütündür.Bütün insani müesseseler birbirine benzer.Çünkü realite tektir ve insan olu realiteyi yakalamak için çalışmaktadır.Realiteyi,Yaratıcı kudret olarak kaynağında ve doğrudan kucaklamanın disiplini olan mistik yaklaşım ise,zamanı,mekanı ve sergileyeni kim olursa olsun,benzerlik hatta ayniyet arzedecektir.Eğer mistik düşünceye ortak bir kaynak aranıyorsa,bu kaynak semavi dinlerin beyanı olup,İslamiyet bu beyanların en mükemmel bir mecmuasıdır..Bu vasfıyla islamiyet,iddiaların tersine ve kainat çapında bir hakikat olarak bütün mistik düşüncelerin tashih merkezi ve ilham kaynağıdır.Çünkü islam denince,ilk peygamberden son peygambere kadar bütün semavi dinler kastedilir.Bu evrensellik,değişik pek çok elemanın islam bünyesi içinde eritilmesini ve özel manada İslamın daha önceki değişik düşünce form ve dillerini,sufi tefekkürü ifade için kullanılmasını mümkün hale getirmektedir.Konumuzun bir özelliği olarak şu noktayıda unutmamak gerekir.Mistik yaklaşım ve müşahade pozitif ilimler ve tefekkürün ilk basamaklarında olduğu gibi,objeler aleminde genişliğe tetkit yerine,iç aydınlanma ve ilhama dayalı direkt ve hayatın kaynağından bilgi edinmek esastır.Böyle olunca sufinin realiteyle kucaklaşmasına kronolojik ve tarihi bir zemin aramak,işin mahiyeti icabi isabetli değildir.

    En son şunu söyleyebiliriz: İslam tasavvufu kuruluş döneminde hiçbir dış kaynağa dayanmadan doğrudan İslam'ın prensipleri üzerine inşa edilmiştir.Tasavvufun felsefi bir karakter kazanıp "Vahdet-i Vücüd" nazariyesinin yayıldığı bir dönemde,bazı yalancı kaynaklı unsurlar karışmışsada,bunlar yabancı olma özelliğini kaybederek,islam düşüncesine maledilmiş ve tasavvuf yine islami olma özelliğini muhafaza etmiştir.Bu gerçek artık birçok batılı araştırmacı tarafındanda kabul edilmiştir."



    -Sayın dostlar tarih boyunca tasavvuf islam kültüründen ayrılmamıştır.Osmanlıya gelelim

    Osmanlı’nın 15. yüzyılda yetiştirdiği önemli ilim adamlarından olan Şeyh Vefa Hazretleri, ülke için yapmış olduğu birçok müspet faaliyetle dikkati çekmektedir.
    Fakat onu asıl dikkat çekici kılan husus, bazı hassas ölçüleri sebebiyle Fatih’in davetine icabet etmediği gibi, onun ziyaretini de kabul etmemesidir.

    Fetih'ten sonra, dünyanın çeşitli coğrafyalarından ilim adamlarının toplanmasıyla, bir ilim merkezi hâline getirilen İstanbul'da, birçok medrese inşa edilmiştir. Bunlar sadece ilim yuvası olmakla kalmamış, etraflarına da kütüphane, imarethane, hamam ve dükkânlarla da şehrin gelişmesine ve imarına vesile olmuştur.

    Fatih Sultan Mehmet'in, fetih sonrası İstanbul'a davet ettiği yüzlerce ilim ve mâneviyât büyüğü arasında, Şeyh Vefa Hazretleri de vardır. Hârâbe bir semte yerleştirilen bu zât, burayı kısa sürede mâmûr hâle getirmiştir. Günümüzde Vefa adı ile anılan semt, Şeyh Vefa Hazretlerinin bir hatırasıdır. O, burada kurulan medresesinde bir taraftan talebelere ders vermiş, ihtiyaç sahiplerine yardım elini uzatıp onların gönüllerini fethetmiş ve onların Müslüman olmalarında rol oynamıştır.

    Konya'da doğduğu için Konevî olarak da anılan Şeyh Vefa, Osmanlı'nın 15. yüzyılda yetiştirdiği önemli ilim adamlarındandır. Konya ve Edirne'deyken, astronomi ve musikîden, dinî ilimlerin bütün sahalarına kadar eğitim görmüş, Zeyniye tarikatı büyüklerinden Abdullatif Kutsî'nin manevî terbiyesinde yetişmiştir. Konya'da ilim ve irşad faaliyetleriyle hayatını geçirdiği sırada, Hac ziyareti için deniz yolcuğuna çıkan Vefa Konevî, yolda korsanların saldırısına uğrar ve bir süre Rodos Adası'nda zindanlarda esaret hayatı yaşar. Bu büyük ilim ve gönül adamının esir olduğunu duyan Karamanlı İbrahim Bey, büyük bir para karşılığında onu esaretten kurtarır. Şeyh Vefa Hazretleri Anadolu'ya döndükten sonra bir süre Konya'da öğrenci yetiştirmekle meşgul olur. Bu sırada Fatih Sultan Mehmet tarafından yürütülen İstanbul'un fetih hazırlıklarını duyunca, devrin diğer büyük ilim ve mânevîyat büyükleri gibi fetih ordusu içerisinde yer alır. Fetihten sonra Konya'ya vazifesinin başına dönmeye hazırlanırken, Fatih şehrin imârı ve halkın irşad edilmesinde kendisine ihtiyacı olduğunu belirten bir mektup göndererek, İstanbul'da ikamet etmesini rica eder. Bu davet üzerine İstanbul'da vazife yapmaya karar verir. İşte onun Vefa semtine yerleşmesi, bu mektuba dayanır.

    Sinan Paşa, Molla Lutfî, Bursalı Hocazâde, Zembilli Ali Cemalî Efendi ve şair Zatî, Vefa Konevî'nin yetiştirdiği talebelerin başında gelenlerdir.

    Vefa Hazretlerinin manevî önderliğini yaptığı külliyenin bir bölümünü oluşturan tekkenin de, toplum hayatında ayrı bir yeri olmuştur. Burası bir ilim merkezi, aynı zamanda bir yardımlaşma müessesesi, yolcular için bir misafirhane, yoksulların karnını doyurduğu bir yerdi. Edebiyat, musiki, hüsn-ü hat gibi güzel sanatların ve edebiyatın icra edildiği bu yerlerde insanlar huzur bulmaktaydı. Güçlü bir şair olan Vefa Konevî bir divan da tertip etmiştir.

    Vefa Konevî yaptığı çalışmalarla Fatih Sultan Mehmet'in takdirini kazanmıştır. Fatih bir gün has adamlarından birini göndererek sohbetlerinden ve nasihatlerinden istifade etmek için bu büyük insanı saraya davet eder. Ancak, Vefa Konevî bu davete icabet etmeyeceğini bildirir. Fatih tebessüm ederek:

    —O gelmezse, biz onun ayağına gideriz, der ve bu ilim adamının medresesine kadar gider. Ama kapı kendisine yine açılmaz. Fatih:

    —Ey Vefa, sende hiç vefa hissi yok mu? diyerek oradan ayrılır.

    O, Fatih'i huzuruna kabul etmeyişinin sebebini etrafındakilere şöyle açıklar: "Bilmezsiniz. Benim ona meylim ve onun bana ihtiyacı o derece fazladır ki, bir an birbirimizi görecek olsak, o benden ayrılmak istemeyecek, ben de onu bırakmayacağım. Halbuki, O milletin işlerini üzerine almıştır. Biz de dünya düzenini korumaya memuruz."

    Evet, Fatih babası tarafından özel olarak devlet idare etmek üzere yetiştirilmişti. Toplumun Fatih'e ihtiyacı vardı. Bu sebepten o, toplumunun başında bulunmalıydı. Şeyh Vefa da bir ilim adamı olarak talebe yetiştirecekti. Böylece herkesin kendi vazifesini müdrik olduğu huzur toplumunun en temel dinamiklerinden birinin canlı örneğini, bizlere gösteriyorlardı.


    Tasavvufi Kavramlar:

    Keramet : Mucize değildir denilirse küfür olur.Allah tarafından verilen kerametler mucizeden farklı doğaüstü olaylardır.

    İlham: Allah tarafından temiz kalbe verilen bilgilerdir.

    Bir olmak : Allahın sıfatlarının insan üstünde tecellisidir.

    Vahdet-i Vücud : Allahın sıfatlarını dünya üzerinde tecrübe etmektir.

    İstek olursa devam edebilirim.







  • quote:

    Orijinalden alıntı: K A N U N İ

    Teşekkür ederim hocam. Bu konuyu konuşacağız. Gerekirse pm den konuşabiliriz. Niyetim kötü değil. Ekran görüntüsü aldım zira bu tür konuları siliyorlar. Cevap vereceğim.

    Hocam sorun kötü niyet değildir insanların geçmişini reddetmesidir,okumadan tasavvufa sallamalarıdır,ben herkesle hertürlü tartışmaya açığım aslında konuşmayı pek planlamıyordum fakat ben bile artık rahatsız olmaya başladım.Tek istediğim Muhyiddin babamın ruhuna bari kötü itham yapılmasın gafil,vb şeylerle hepsi için geçerli bu tabiki.Sana demek istediğim buydu aslında onlar hayatlarını islama adadılar heleki Muhyiddin Arabi dünya tarihinin görmüş görebileceği en büyük felsefe yazarıdır.Spinoza vb. Avrupalı filozofları derinden etkilemiştir.Eğer ilmi bi tartışma olacaksa buyurun gelin tartışalım akşama.Eğerki kaynaksız aklınızdan konuşacaksanız ve fikriniz değişmeyecek ise lütfen bizi kırmayın.Benim büyüklerimide öyle eleştirilere tutmayın.

    Ben Muhyiddin Arabinin kitaplarını tek tek çözümledim öyle birini daha önce hiç görmedim,hayatımı,görüşümü tamamen değiştirdi.Allah razı olsun ondan.

    Dedim ya geçmişimizi bilmezsek bizi geçmişimize böyle düşman ederler farkında olmazsınız.O dediklerinin hepsi senin boynunadır.Hesabı verilir.

    Ah gördüklerim olmasa...
    Açıklayamazsın bilimle.
    Akıl olur boş.
    Açıklaması yok.




  • Just Tarih kullanıcısına yanıt
    ------------------------------



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi dumprep -- 7 Mayıs 2020; 21:59:7 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: dumprep

    Muhyiddin "baba"? İbni Arabi yi mi kast ediyorsunuz?

    evet.
  • Hadisleri yani daha somut verileri dahi kabul edemeyen kişiler ile sanal ortamda tasavvuf konuşmak ciddi anlam da risk.Ama kolaylıklar dilerim.
    Bu arada çok sevdiğim bir sözü var İbn-i Arabi'nin,

    "İçine Dön.
    Yalnız Dışınla Meşgul Olma..!
    Çünkü Sen Cisminle Değil, Ruhunla İnsansın.."
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Mr.Lucky

    Hadisleri yani daha somut verileri dahi kabul edemeyen kişiler ile sanal ortamda tasavvuf konuşmak ciddi anlam da risk.Ama kolaylıklar dilerim.
    Bu arada çok sevdiğim bir sözü var İbn-i Arabi'nin,

    "İçine Dön.
    Yalnız Dışınla Meşgul Olma..!
    Çünkü Sen Cisminle Değil, Ruhunla İnsansın.."

    evet fakat biryerde bişeyler bilmek zorunda herkez,adamlar geçmişine dinsiz dedi çıktı baksana.

    Futuhat-ı Mekkiyeden bir dörtlük;

    Ateş ikidir biri alevdir.
    Biride manada ruha ateştir.
    Birinin rengi,alevi olmaz
    Bununla kavrulan yalnız yürektir.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Just Tarih -- 25 Mayıs 2016; 18:53:45 >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Psicolog

    quote:

    Orijinalden alıntı: Mr.Lucky

    Hadisleri yani daha somut verileri dahi kabul edemeyen kişiler ile sanal ortamda tasavvuf konuşmak ciddi anlam da risk.Ama kolaylıklar dilerim.
    Bu arada çok sevdiğim bir sözü var İbn-i Arabi'nin,

    "İçine Dön.
    Yalnız Dışınla Meşgul Olma..!
    Çünkü Sen Cisminle Değil, Ruhunla İnsansın.."

    evet fakat biryerde bişeyler bilmek zorunda herkez,adamlar geçmişine dinsiz dedi çıktı baksana.

    Futuhat-ı Mekkiyeden bir dörtlük;

    Ateş ikidir biri alevdir.
    Biride manada ruha ateştir.
    Birinin rengi,alevi olmaz
    Bununla kavrulan yalnız yürektir.


    Kabrini çöplüğe döndüren yerli Teymiyyeciler bunlar.Komik olan şudur ki elif bilmezler yazıp,çiziyor

    "Bilmeyen ne bilsin bizi,bilenlere selam olsun..”




  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
  • Yazına daha sonra cevap vereceğim kıvransın şurda.Fakat şunu bil ki tasavvufun felsefeyle yakından uzaktan alakası yok
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Zodion

    Yazına daha sonra cevap vereceğim kıvransın şurda.Fakat şunu bil ki tasavvufun felsefeyle yakından uzaktan alakası yok

    felsefe nedir ?
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Psicolog

    quote:

    Orijinalden alıntı: Zodion

    Yazına daha sonra cevap vereceğim kıvransın şurda.Fakat şunu bil ki tasavvufun felsefeyle yakından uzaktan alakası yok

    felsefe nedir ?

    Felsefe sorgulamadır,kendinle hesaplaşmandır bir anlamda agnostizm.Düalist düzlemde varlığını sürdürebilir.Tasavvuf ise bir nevi gnosist mistisist akımdır seleflik esasına dayanır.Gelenekçi sünni din adamlarının ve Türk-İslam sentezinin fikir babası gazalinin felsefeye karşı bakış açısını söylemeye bile gerek yok
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Zodion

    quote:

    Orijinalden alıntı: Psicolog

    quote:

    Orijinalden alıntı: Zodion

    Yazına daha sonra cevap vereceğim kıvransın şurda.Fakat şunu bil ki tasavvufun felsefeyle yakından uzaktan alakası yok

    felsefe nedir ?

    Felsefe sorgulamadır,kendinle hesaplaşmandır bir anlamda agnostizm.Düalist düzlemde varlığını sürdürebilir.Tasavvuf ise bir nevi gnosist mistisist akımdır seleflik esasına dayanır.Gelenekçi sünni din adamlarının ve Türk-İslam sentezinin fikir babası gazalinin felsefeye karşı bakış açısını söylemeye bile gerek yok

    Gazalinin Türklere hakaret etmesinin aslı var mıdır?

    Aslı varsa Gazali nasıl Türk İslam sentezinin fikir babası oluyor?

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Lews Therin Telamon


    quote:

    Orijinalden alıntı: Zodion

    quote:

    Orijinalden alıntı: Psicolog

    quote:

    Orijinalden alıntı: Zodion

    Yazına daha sonra cevap vereceğim kıvransın şurda.Fakat şunu bil ki tasavvufun felsefeyle yakından uzaktan alakası yok

    felsefe nedir ?

    Felsefe sorgulamadır,kendinle hesaplaşmandır bir anlamda agnostizm.Düalist düzlemde varlığını sürdürebilir.Tasavvuf ise bir nevi gnosist mistisist akımdır seleflik esasına dayanır.Gelenekçi sünni din adamlarının ve Türk-İslam sentezinin fikir babası gazalinin felsefeye karşı bakış açısını söylemeye bile gerek yok

    Gazalinin Türklere hakaret etmesinin aslı var mıdır?

    Aslı varsa Gazali nasıl Türk İslam sentezinin fikir babası oluyor?

    Bilmiyorum fakat İmam Şafi ve İmam Hanefinin seleflerinin ehli sünnet adı altında tek çatı altında toplanabilenlerin mantık çerçevesinde hareket edeceğini sanma.Hem Buhariyi hemde İmam Hanefiyi aynı anda sevebiliyorlar.Gazali de diğer alimler gibi hadi bizde mezhep uyduralım dememişlerdir toplumda tutulan fikirler bir süre sonra kültleşip siyasi meseleden kelama kaymıştır muhtemelen

    Şöyle düşün kadınlara hareket eden Gazaliyi tasvip edenlerin İslam ve Kadın sunumları vermesi gibi




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Zodion

    quote:

    Orijinalden alıntı: Psicolog

    quote:

    Orijinalden alıntı: Zodion

    Yazına daha sonra cevap vereceğim kıvransın şurda.Fakat şunu bil ki tasavvufun felsefeyle yakından uzaktan alakası yok

    felsefe nedir ?

    Felsefe sorgulamadır,kendinle hesaplaşmandır bir anlamda agnostizm.Düalist düzlemde varlığını sürdürebilir.Tasavvuf ise bir nevi gnosist mistisist akımdır seleflik esasına dayanır.Gelenekçi sünni din adamlarının ve Türk-İslam sentezinin fikir babası gazalinin felsefeye karşı bakış açısını söylemeye bile gerek yok

    felsefenin tanımını 1001 şekilde yapmak mümkündür.Fakat tasavvuf şu açıdan felsefe olmayabilir çünkü kelama önem vermez.Herkes bir meseleye farklı bakabilir gazalinin görüşü tüm tasavvufa giydirilemez.Fakat bu insanların gördükleri karşısında felsefe çok zayıf kalmıştır çünkü gerçeği bulmuşlardı (kendilerine göre ben yorum katmıyorum buraya).




  • zodion iyi sallıyosun ha en sevdiğim imamın ardından meydanda boş

  • quote:

    Orijinalden alıntı: Psicolog

    quote:

    Orijinalden alıntı: Zodion

    quote:

    Orijinalden alıntı: Psicolog

    quote:

    Orijinalden alıntı: Zodion

    Yazına daha sonra cevap vereceğim kıvransın şurda.Fakat şunu bil ki tasavvufun felsefeyle yakından uzaktan alakası yok

    felsefe nedir ?

    Felsefe sorgulamadır,kendinle hesaplaşmandır bir anlamda agnostizm.Düalist düzlemde varlığını sürdürebilir.Tasavvuf ise bir nevi gnosist mistisist akımdır seleflik esasına dayanır.Gelenekçi sünni din adamlarının ve Türk-İslam sentezinin fikir babası gazalinin felsefeye karşı bakış açısını söylemeye bile gerek yok

    felsefenin tanımını 1001 şekilde yapmak mümkündür.Fakat tasavvuf şu açıdan felsefe olmayabilir çünkü kelama önem vermez.Herkes bir meseleye farklı bakabilir gazalinin görüşü tüm tasavvufa giydirilemez.Fakat bu insanların gördükleri karşısında felsefe çok zayıf kalmıştır çünkü gerçeği bulmuşlardı (kendilerine göre ben yorum katmıyorum buraya).

    Tam da bundan bahsediyorum.Gerçeği bulmuşlar.Felsefede gerçek yoktur doğrular ve yanlışlar vardır.Gazalinin görüşünü tüm tasavvufa yıkmadım fakat gerçekleri de konuşmak lazım.Tezini desteklersen olur




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Sabah Yıldızı

    zodion iyi sallıyosun ha en sevdiğim imamın ardından meydanda boş



  • quote:

    Orijinalden alıntı: Lews Therin Telamon


    quote:

    Orijinalden alıntı: Zodion

    quote:

    Orijinalden alıntı: Psicolog

    quote:

    Orijinalden alıntı: Zodion

    Yazına daha sonra cevap vereceğim kıvransın şurda.Fakat şunu bil ki tasavvufun felsefeyle yakından uzaktan alakası yok

    felsefe nedir ?

    Felsefe sorgulamadır,kendinle hesaplaşmandır bir anlamda agnostizm.Düalist düzlemde varlığını sürdürebilir.Tasavvuf ise bir nevi gnosist mistisist akımdır seleflik esasına dayanır.Gelenekçi sünni din adamlarının ve Türk-İslam sentezinin fikir babası gazalinin felsefeye karşı bakış açısını söylemeye bile gerek yok

    Gazalinin Türklere hakaret etmesinin aslı var mıdır?

    Aslı varsa Gazali nasıl Türk İslam sentezinin fikir babası oluyor?

    Ya uyduruyor aslında.Türk-İslam sentezi'nin fikir babası ve İmam Gazali ne alaka.
    Türk-İslam değil de Türkler'de tasavvuf ekolünde asıl Hoca Ahmed Yesevi ve Horasan Erenleri gelir.Genel başlıkta Melamilik ön plandadır.
    Türk tasavvufun'da büyüklere önem verilir.Mesela İbn-i Arabi Konya'ya geldiğinde I.Keykavus büyük hürmet göstermiştir.Hatta anlatılır ki Sultan atından iner ve burda Sultan sizsiniz der İbn-i Arabi'ye.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Mr.Lucky -- 25 Mayıs 2016; 21:42:58 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Mr.Lucky

    quote:

    Orijinalden alıntı: Lews Therin Telamon


    quote:

    Orijinalden alıntı: Zodion

    quote:

    Orijinalden alıntı: Psicolog

    quote:

    Orijinalden alıntı: Zodion

    Yazına daha sonra cevap vereceğim kıvransın şurda.Fakat şunu bil ki tasavvufun felsefeyle yakından uzaktan alakası yok

    felsefe nedir ?

    Felsefe sorgulamadır,kendinle hesaplaşmandır bir anlamda agnostizm.Düalist düzlemde varlığını sürdürebilir.Tasavvuf ise bir nevi gnosist mistisist akımdır seleflik esasına dayanır.Gelenekçi sünni din adamlarının ve Türk-İslam sentezinin fikir babası gazalinin felsefeye karşı bakış açısını söylemeye bile gerek yok

    Gazalinin Türklere hakaret etmesinin aslı var mıdır?

    Aslı varsa Gazali nasıl Türk İslam sentezinin fikir babası oluyor?

    Ya uyduruyor aslında.Türk-İslam sentezi'nin fikir babası ve İmam Gazali ne alaka.
    Türk-İslam değil de Türkler'de tasavvuf ekolünde asıl Hoca Ahmed Yesevi ve Horasan Erenleri gelir.Genel başlıkta Melamilik ön plandadır.
    Türk tasavvufun'da büyüklere önem verilir.Mesela İbn-i Arabi Konya'ya geldiğinde I.Keykavus büyük hürmet göstermiştir.Hatta anlatılır ki Sultan atından iner ve burda Sultan sizsiniz der İbn-i Arabi'ye.

    Ben Hint-Uzakdoğu felsefesine meraklı biriyim. Tasavvuf ile bu felsefe arasında da çok benzerlik var, farketmemek imkansız. Tasavvufu seven birkaç kişiye sorduğumda bana Buda'nın bile peygamber olma ihtimalinin olduğunu söylediler. Ben pek olası bulmadım çünkü Buda'nın felsefesi Kuran'da yazanlara benzemiyor. Böyle dediğimde de "tahrif olmuş" diyorlar. Neyse.

    Bir de şu var, en basitinden "derviş"lik Hindu adetidir. Diğer Müslümanlar bu konuda ne düşünür?

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >








  • Mr.Lucky kullanıcısına yanıt
    sultana baq sen keykavusa tahtıda vereydi madem ... çok abartmış insan biraz mitevazi olur

    mr. lucky teymiyye nin hiç bi kitabını okumadım teymiyye de eleştirilebilir hata yapmıştır . üzerime alındım hacı
  • 
Sayfa: 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.