< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-39A3D5E9A -- 3 Şubat 2022; 15:39:17 > < Bu ileti Android uygulamasından atıldı > |
Mekanlarda Sahte İçki Satışı Çoğaldı (4. sayfa)



-
-
maliyet ile satış fiyatı arasında %20-50 gibi fark olsa böyle sahte içki vakaları olmaz. yaş üzümden elde edilecek alkollü içkinin anasonlanıp ikinci kez damıtılmasıyla elde edilecek rakının maliyeti bu günkü fiyatlarla 50-60 tl yi geçmez. bakınız %100 organik.
yaş üzüm yerine şeker pancarından etil alkol elde edip anasonlayıp rakı yaparsanız maliyetiniz 10 tl altına düşer.
bu günkü fiyat politikası işten anlayanı kaçak içki işine itiyor. denetimin olmadığı bu kaçak piyasada insan sağlığına zararlı hatta ölümcül ürünler piyasaya sürülüyor.
bu iş böyle olmamalı. istenildiği kadar fiyatlar yükseltilsin, içecek olan bir yolunu bulup içiyor. yaşam biçimine müdahele edilmemeli.
-
Daha durun bunlar devam ederse içkinin her türlüsü satışı taşıması yanında bulundurması evde yapması her türlüsü ama her türlüsü yasak olacak bakın görün!
-
Yerli üretilenlerin bile fiyatı uçmuş. İthal çok daha pahalıdır.
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > -
olm ne alakasız bi kafan var
anan baban ne ile besliyo seni, ne okuyon, ne iş yapıyon
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > -
Şarap kültürümüzde var. Hatta şarap Anadolu'dan çıktığı varsayılır 8000-8500 yıl önce...
Anadolu'da bir çok köyde, insanlar kendi şarabını yapar...
Kültürümüzde olmayan viskidir... Rakı şarap biraz kültürümüzde var.
-
Geçen 1 gün 1 Litre Red Label' i 230 liraya aldım.
-
Popüler kültürümüzde yok.. Anadolu'dan çıkmış olması bir şey ifade etmiyor.. Anadolu'dan çıkmış olan pek çok şey bugün yok, bitmiş.. Tükenmiş.. Tıpkı şarap kültürü gibi. Hiçbir zaman revaçta ve popüler bir içki olmadı Şarap ülkemizde, rakı ya da bira kadar.. Anadolu'dan çıkmayan ne var ki şarap da çıkmamış olsun. Geçiniz..
Vedat Milor'un "Hesap Lütfen" kitabını okumanızı tavsiye ederim. Şaraba dair neler yazmış neler.. Şaraplarını sigorta ettirmiş ABD'de yaşarken, düşünün..
Şu satırlar onun bir köşe yazısından bir alıntı. Özetle, şarapta uluslararası kaliteyi yakalama hususunda daha çok yolumuz var.
"Belki özellikle vurgulanması gereken nokta şu: Ülkemiz şarapçılığı son yıllarda ilerlese bile henüz varması gereken noktanın çok gerisinde. En temel iki sorundan bir tanesi şarapların tanen yapısının meyveye entegre olmaması ve bitimde damakta kalan yeşil ve acımsı tanenler. Buna bağlı olarak da asit-tanen dengesi olmayan şaraplar çoğunlukta.
Diğer sorun da aşırı olgunluk ya da sürmatürite. Yani pişmiş meyve aromaları ve damakta kalan iç bayıltıcı tatlar. Kaliteye göre fiyatların da yüksekliği göz önüne alınırsa hem daha kaliteli hem daha ucuz Fransız, İtalyan ve İspanyol şarapları ile rekabet gücümüz yok gibi.
Bu tadımın ortaya çıkardığı gerçekleri birkaç nokta halinde özetleyebiliriz.
Yerli üzümler uluslararası rekabet için yeterli değil
Ülkemize gelen yabancı uzmanlar koro halinde yabancı üzümlerden şarap elde etme çabasından vazgeçmemizi ve Kalecik Karası, Öküzgözü ve Boğazkere gibi yerli üzümlere önem vermemizi vurguluyorlar. Bu temennide gerçek payı var ama şu anda özellikle Kalecik Karası’ndan elde edilen şaraplar uluslararası rekabet gücüne sahip değil. Buna karşılık tanenli bir üzüm olan Boğazkere ile aromatik ve diri bir asit sergileyen Öküzgözü, eğer iyi işlenirlerse ilerisi için umut veriyorlar. Bu tadımın en hoş sürprizlerinden bir tanesi önde gelen firmalarımızdan bir tanesinin bu iki üzümün işlenmesinde fıçı kullanmayarak bu üzümlerden meyvemsi özellikleri öne çıkan son derece diri ve canlı şaraplar elde etmesi oldu. Öte yandan, özellikle Boğazkere gibi kanımca Öküzgözü’nden daha kompleks ve derinlikli bir sepaj söz konusu olduğunda, bu üzümün yetişmesine en uygun teruarın batıda değil, güneydoğuda olduğunu kabul etmek gerekiyor. Eğer güneydoğuda bağcılığa gereken önem verilir ve bağın olduğu yerde şarap imalathanesi kurulur ise bu bölgeden dünya çapında şaraplar elde edilebilir.
Şarapçılığımızda stil ve şahsiyet sorunu var
Genelde öyle gözüküyor ki dünya Mersin’e giderken biz tersine gidiyoruz. Son yıllarda Yeni Dünya bile ağır meşe kokulu yani cilalı tahta kokan agresif şarap yapımcılığından vazgeçti. Herkes artık canlı, diri ve meyvemsi özellikleri öne çıkan şaraplar yapmaya çalışıyor. Avrupa kıtasında ise özellikle yaşlı bağlardan elde edilen şaraplar, kompleks burunları ve derin lezzet yelpazeleri ve damakta genel denge ve akıcılıkları ile ön planda.
Bizde maalesef meşe kullanma konusunda öğrenilecek çok şey var. Kullanılan meşe fıçıları genellikle aşırı tütsülenmiş ve sanki hızlı büyüyen ağaçlardan ve gereği kadar dinlendirilmemiş kütüklerden elde edilen ucuz meşe fıçılar. Dünyada artık her üretici kendi şaraplarının ve teruarının özelliğine göre meşe fıçısı ısmarlarken (custom design) bize gelen fıçılar standart ve endüstriyel ürünler. Bunun sonucunda da meşesi baskın ve meyvesi maskelenmiş şaraplar içmek zorunda kalıyoruz.
Buna ek olarak şaraplardaki cilalı tahta aromaları ve bitimde damakta kalan fıçıdan gelen kuruluk ve acımsı tatlar da meşe kullanımında öğrenecek çok şeyimiz olduğunu düşündürtüyor.
Şaraplarda manipülasyon yapılıdığını düşündük
İçtiğimiz bazı şarapların, daha yeni şişelenmiş olmalarına rağmen renkleri adeta kahverengiydi. Fiyatı bazen 100 TL’yi aşan bu şaraplar burunda ve damakta çok boyutlu olmalarına rağmen sanki inişe geçmiş gibiler. Dünyanın her yerinde “premium” denen şaraplar piyasaya çıktığında renkleri diri ve canlı olur, damakta sanki “yorulmuş” gibi bir izlenim bırakmazlar. Bizdeki durum bu şarapların sanki “reverse osmosis” gibi şarabın alkolünü düşürtüp yoğunluğunu artıran ama bunu yaparken o teruara ve üzüm cinsine özgü özelliklerini de hadım eden ve Fransa’da yasaklanmış bazı teknikleri uygulayarak manipüle edildiklerini düşündürtüyor.
Fiyatı belirlerken kaliteden çok reklama bakılıyor
Maalesef ülkemizde fiyat konusunda da herhangi bir standart gelişmiş değil. Yani fiyatları belirlemede kaliteden çok işin reklamı ön plana çıkıyor. Fiyatı 20 TL’nin altında olan bir şarabın 100 TL üstü şarapların çoğundan yüksek puan alması bize bunu düşündürttü."
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi sorrento -- 4 Şubat 2022; 19:34:49 >
-
Popüler kültürümüzde olmaması tamamen vergilerle ilgili bir şey... sen rakı ve şarapda vergileri sıfırla bakalım ne oluyor... Herkes elinde şarap şişesi ile gezer... Şarap ve rakı bu ülkenin damak tadına/sofrasına çok uygun... 10 tl ye bir şişe şarap alabilsek... o zaman popüler olur...
-
Ne yani diğer alkollü ürünlerde vergi yok mu? Şarap diğer alkollü içeceklere göre ucuz bile.. Rakı da pahalı ama Türk toplumunda daha tercih edilen ve Türklere mal edilmiş, popüler kültürümüzde olan bir içecek. Yukarıya tek tek yazdım, örnek bile verdim.. Vergi falan diyorsunuz hala.. Avrupa'da bizdeki gibi yüksek vergiler yok ama her toplumda popüler olan, herkesin bildiği, kendilerine mal olmuş içkileri var ve ihracatından ciddi paralar kazanıyorlar..
Fransa'da şarap, İskoçya'da viski, Rusya'da vodka, Meksika'da Tekila vs..
Bizde de rakı var işte.. Şarap yok!
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi sorrento -- 10 Şubat 2022; 10:31:59 > -
Popüler kültürde şarap ve rakı yok düşüncenizle aynı fikirde değilim. Köylerde insanlar kendi şaraplarını yapıyor. Daha ne kadar olacak?
-
Bu mesaj IP'si ile atılan mesajları ara Bu kullanıcının son IP'si ile atılan mesajları ara Bu mesaj IP'si ile kullanıcı ara Bu kullanıcının son IP'si ile kullanıcı ara
KAPAT X