Çıtırın anlattığına göre anasından gizleyebilmek için Whatsupp üzerinden gönderdiğim mesajları otomatik arşive atıyormuş.

"Bu yüzden mesajına zamanında bakamıyorum, sen üst üste mesajlar atarsan dikkatimi çeker bakabilirim" dedi...

Arkadaş bugün alkole bu hafta içinde zam geleceğini söyleyince en yakın 5M' e gidip zam öncesi etiket fotoğrafları toplamaya başladım.

Tam reyonu terk etmek üzereyken sarışın çıtır görevli dolu sepetini reyona yanaştırırken "Begefendi fotoğraf yassak!" dedi.

Ben de "Etiket fotoğrafı çekmek neden yasak olsun?"

"Yasa var!"

Deyince sinirlendim ve biraz daha yüksek sesle: "Hangi yasaymış bu? Ben kanun koyucunun yanıbaşında çalışıyorum, öyle bir yasak yok!" dedim.

Bunun üzerinde kadın müşteri olduğunu düşündüğüm diğeri müdahale etti "Hani özel hayatın ihlali olabilir diye belki..."

Sonra görevli devam etti "Migros' ta fotoğraf çekmek yasak!"

"Siz görevinizi farklı bir şekilde yerine getirin lütfen" deyip orayı terk ettim...

Açıkta sadece yarım saat geçirdim.

Bir ara kıyıya baktım moruğun biri boş plajda yer yokmuş gibi gelip benim şemsiyenin dibine gölgesine kurulmuş.

Derhal kıyıya çıktım, önce duj aldım sonra şensiyeyi bele yatırmak zorunda kaldım…

Fena çarptı…

Mesai çıkışına doğru iş yeri merkezinden aldığım bir yazı tepemi attırdı:

Her sene lojman listesine müracaat ederim, çıkmasa ismin ve puanım listede görünürdü.

Geçen ay gelen yazıda "Şu mahallede 15 adet daire arttı, başvurmak isteyenlerin ayın son gününe kadar müracaatları dikkatle duyurulur" yazıyordu.

Ben de bilgisayar sistemi üzerinden başvuru yaptım. Hatta başvurumda sorun var mı diye daha önce yapmadığım şekilde ertesi günlerde defalarca kontrol ettim.

Zira bu yılın son ayında 12.000 TL ödediğim tek göz odaya 20.000 TL ödeyecektim.

Kelli fellilerden bize lojman sırası gelmezdi ama yine de umut diyerek bu başvuruyu daha da önemsedim.

Ancak bugün mesai bitimine doğru gelen lojman listedinde 70 kişi arasında ismim geçmiyordu, üstelik bunlardan bazıları 0 puanlıydı.

İtirazı olan varsa 2 gün içinde dilekçesini göndersin deniliyordu bir de.

Ben de alel acele itiraz dilekçemi ve eklinde başvuruyu tamamladığıma dair persoenel ekran görüntüsünü yine online müracaat ile göndermek istedim.

Bu defa belgeyi elektronik olarak imzalayamadım, defalarca denedim ama imzalamıyordu.

Hatta iş yerinde başka bir arkadaşın bilgisayarında denedim yine aynı yani ekran donuyordu ama elektronik imzalamıyordu.

Bunun üzerine belgeyi elden göndermek için yazıcıdan çıktı aldım ve departman sorumlularından birinin onayına sundum.

Sorumlunun odasına geçip bilgi verecektim ki mesai bitmesine yarım saat kala iş yerini terk ettiğini diğer sorumlu kişiden öğrendim.

Durumu ona izah edince "Sen benim onayıma sun ben hallederim" dedi.

Bunun üzerine koşa koşa ofise döndüm ve ofisteki arkadaş beni görür görmez "Abi elektronik imza çalıştı" dedi.

Bende daha önce gönderdiğim başvuru yazısını silip yeniden ama bu defa evrakları sisteme aktarmış bir biçimde hazırlamaya başladım.

10 dakika sonra bana onay sözü veren departman sorumlusu aradım "Sen bunu başka birine onaya sunamaz mısın?" deyince durumu anladım ve "Efendim nasılsa 2 gün var benim için beklemenize gerek yok, yarın onaylarsınız" dedim ve tamam telefonu kapattı.

Ben de bu arada tüm işlemleri ve elektronik imzayı tamamlayıp sorumlu departman yönetixisinin onayına sundum ve çıkış saati geldiği için ofis adına patrondan çıkış izni istedim.

Ofisten çıktım ve öğle arası kapalı otoparkta yer bulamadığım için bina dışında 3 sokak aşağıya parkettiğim arabamın yanına gittim.

Ama halen bu liste meselesi aklımdaydı, sanki bana karşı yapılmış bir komplo olarak algulamıştım.

Bu dününcelerle arabaya binip kontağı açtım ve sokağın ana caddeye çıktığı köşeye gelince köşede bulunan Şok Market' ten alış veriş yapmak aklıma geldi.

Araçtan inmeden önce dörtlüleri de açmıştım.

Şok Market' ne 30 TL' ye bir paket Etimek ve 45 TL' ye 2,5 Litre Cola Turca alıp arabaya döndüm.

Ama hala aklımda bana karşı yapılan lojman komplosu vardı, içim içime sığmıyordu.

Trafikte ilermeye başladım ve herşey normal idi.

Yaklaşık 2 km gittim ve tali yoldan ana yola çıkışta trafiğe takıldım. Ağır ağır ilerleyen trafikte sol şeride geçmem gerekiyordu zira muhteşem şehir bölge planlaması nedeniyle anayolun tali yol ile birleştiği yerde Metrobüs durağı gibi yoğun bir otobüs durağı vardı ve sağdan devam edince trafijkte en az 5 dakika kaybetmek kaçınılmazdı.

Ağır ağır sinyal vermiş halde sağdan dola doğru ilerlerken bir adet Cupra Formenter beni görünce kornaya abandı hem de ne abanma.

Olağanüsatü bir hareket yapmadığım halde şoferin kornaya abanmasına kıl oldum ve önüne çıkmama rağmen ben de kornaya abandım.

Bunun üzerine Cupra sürücüsü sollama yaptı ve benim sol şeridime geçti.

Açık olan camdan bana küfür sallar düşüncesiyle o esnada Orhan Gencebay' dan "Teselli ver" şarkısı çalan teybin sesini daha da açtım.

Cupra sürücüsü benimle ilgilenmedi ve beni sollayıp geçti.

Ben de bunu kendime yediremedim ve derhal peşinden sol şeride çıkıp bastım gaza, kısa sürede bunu geçtim ama benim anyoldan ayrılmam gereken tali yola çok az bir mesafe kalmıştı.

Üstelik bir de karşıma aynı şeritte ağır ağır ilerleyn bir otobüs ve sağ şeritte normal hızında seyreden bir Civic çıktı.

Mecburen otobüsün tamponuna yapışıp sağa sinyal çaktım ve burnumu sağa çıkarnaya başladım.

Civic sürücüsü bu kadar yakın mesafeden sağa girmeye çalıştığımı farkedince kornaya abandı ama yine de yol verdi.

Ben Civic' in önünde geçer geçmez yine gazladım ve ışıklarda sağa dönen viraja geldim.

Önümde sağa dönüş yapmaya çalışsan Tourneo Connect o sırada ışıklarda duran otobüse takılmıştı.

Otobüs yarım metre kadar ilerlese Tourneo rahat bir şekilde dönüş yapabilecek ve bende peşinden dönebilecektim.

Ancak Tourneo sürücüsünda tepki yoktu.

Ben de bunun üzerine birkaç defa selektör yapıp kornaya hafif dokununca otobüs biraz daha ilerledi ve Tourneou ile beraber ben de ışıklara takılmadan sağa dönebildim.

Eve geldiğimde öfkem hala devam ediyordu.

Chivas' ı kadehe koyup üzerine Şok Market' ten aldığım Cola Turca' yı ekledim ve demlenmeye başladım.

Kadeh bitince 5 dakika önce donduruya attığım Cola Turca' dan almak için çekmecesini dışarı aldığımda içinin kola dolduğunu ve Cola Turca şişesinin delindiğini ve kola püskürttüğün farkettim.

Kolanın tamamı ziyan olmadan kurtarıp başka bir şişeye aktardım ve bir kadeh daha Cola Turca aldım.

Durup dururken pet kola şişenin patlamasına halen akıl sır erdiremedim, belki de trafikte taciz ettiğim sürücülerin ahını almıştım...

Mayıs ayında yaptığım yer değiştirme başvurusu üzere personel genel müdürlüğünden aradılar:

"Cemil Bey siz mayıs ayında İstanbul bölgesine tayin ile geçmek için başvuru yapmışsınız, Küçük Çekmece olur mu?"

"İkametim Dudullu olduğu için Anadolu Yakası tercih ettim"

"Anlıyorum, Küçük Çekmece şubede personel eksiği var da belki isteyebilirisiniz diye aramıştım ben de..."

"İlginize teşekkür ederim, iyi çalışmalar..."

Dün gece mahalledeki Mjet' de 320 gr Uzman Kasap ızgara küfte etikenini 105,95 TL' den görünce alıp kasaya geçtim.

Ama kasada 155 TL çıktı, "Yanlış gördüm" diye düşünerek ürünü bırakıp çıktım.

Az önce yine aynı reyonda yine aynı etiketi gördüm:

Bu defa fotoğrafını da çekip kasaya geçtim.

Yine 155 TL çıkınca acemi kasiyere çektiğim fotoğrafı gösterdim:

"Efendim bakın ürünün üzerinde dana yazıyor ama sizin fotoğrafta başka bir ürün yazıyor" deyince yüksek sesle

"Ne farkeder, kuzu yazmıyor sonuçta !" söyleyince o sırada reyon düzenlemesi yapan tecrübeli kasiyerin dikkatini çekti.

Tecrübeli kasiyer "Ben hallederim" deyip acemi kasiyeri sırada bekleyen diğer müşterilerle ilgilenmesi için yandaki kasaya gönderdi.

Ardından reyona gidip fotoğrafını çektiğim etiketi aldı, cep telefonu ile kısa bir sorgu yaptıktan sonra "Evet efendim 105,95 TL" deyip köftemi bana verdi...

Plajda yüzükoyun uzan ıZhinyum Q4’ e montelenmiş Iphone 15 ProMax 1 TB Natural titanium cihaz ile sinematik modda ön kamera ile videomu çekmeye henüz başlamıştım ki, telefonun arkadaki 3 lensin odağında ve yaklaşık 15 metre ileride duran Rus hatun yanım a hızlıca gelip:

”Do not record me !” deyip barnak salladı.

Ben de “You are crazy, of course not!” deyince yine aynı hızlı adımlarla yerine geçiğ soyunmaya devam etti….

Dün iş yerinde arabası olan arkadaşa “Yakıt bitti en yakın Shell 5 km mesafede bildiğin daha yakın alternatif var mı?” diye sorunca diğer arkadaş lafa girdi:

””Heh işte Cemil Ağabey’ in klasik benzin istasyonu geyiği, her 3 ayda bir yakıtı birince aynı muhabbeti yapıyor…”

Haklıydı zira bu ücra Anadolu kasabasında yakıt ikaz ışığı yanmadan istasyon güzargah planlaması yapmak zorunda kalıyorum.

Halbuse İstsnbul’ da nerdeyse her köşebaşında bir istasyon var, ve marka seçeneği çok.

Harra istasyonlar arası rekabet sayesinde belirli bir miktar yakıt alana indirimli araba yıkma hediyesi bile var…