bu nasıl bir zihniyet, bu nasıl bir yıkanmışlık????????? |
Sokak röportajı – AKP’li vatandaş: Kılıçdaroğlu döneminde ekonomi daha kötüydü (2. sayfa)



-
-
İşte bunlar 'meşajını aldım rahman kardeşim' diyen arkadaşların 'dişi' versiyonları.Bu tip insanları kandırmak kolaydır zira çocukluklarından itibaren beyinleri yıkanmaya başlanır.Cemaatler ve tarikatlar kendilerine gelen çocuklara ne yapıyor sanıyorsunuz?Hepsi ağız birliği ederek ''Kemalist eğitim sistemi çocukların beyinlerini yıkıyor'' derler ama kendi ellerine gelen çocukları en ağır beyin yıkamalara maruz bırakırlar.
Floresan seçmenini anlamak istiyorsanız George Orwell'in 1984 isimli romanını okumanızı tavsiye ederim.Daha öncede okumuştum ancak geçenler de tekrar okuyunca bugünkü Türkiye'yi daha iyi görür oldum.Mesela bu kitaptan geçen şu alıntılara bakın;
''Her şey bir sis bulutu içinde yitip gidiyordu.Geçmiş silinmekle kalmıyor,silindiği de unutuluyor,sonunda yalan gerçek olup çıkıyordu''
''Partinin varlığını sürdürmesi düşünce polisinden bile çok,sorgusuz sualsiz inanan,körü körüne bağlanan böylelerine bağlıydı''
''İnsan çevresine bir göz atsa,yaşamın ne tele-ekranlardan yağdırılan yalanlarla,ne de Parti'nin erişmeye çalıştığı ülkülerle zerre kadar benzeşmediğini görecekti.''
"Savaş barıştır,özgürlük köleliktir,cahillik güçtür"
''Hiçbir şey yasa dışı değildi çünkü artık yasa diye bir şey yoktu''
''Bağlılık,düşünmemek demektir,düşünmeye gerek duymamak demektir.Bağlılık bilinçsizliktir''
Mesela şu videoyuda izleyebilirsiniz;
Portalyoutube
"Özgürlük Köleliktir, Savaş Barıştır, Cahillik Güçtür" Bu sözü gerçek hayatta bir yerden duysak, ya ciddiye almayız ya da bunu söyleyen kişinin akıl sağlığında sıkıntılar olduğunu düşünürüz. Fakat 1984 kitabında geçen bu sözler, bu evrendeki sokaklarda, binalarda yazmakta ve radyolarda dile getirilmekte. Üstelik bu söz oradaki insanlar tarafından da hiç garipsenmiyor, aksine bu sözü kabullenme durumları var. Bize kapkaranlık bir dünyayı anlatan George Orwell'in bu meşhur kitabı 1984; distopya dediğimiz türün en iyi örneklerinden biri. Aynı zamanda bir gazeteci olan Orwell; yaşadığı dönemde etkinlik kazanan komünizm, sosyalizm ve faşizm gibi ideolojileri de çok iyi gözlemleyip ortaya sürükleyici ve düşündürücü bir hikaye çıkarmış. Ve kitabın bu kadar tarihsel altyapıya sahip olması bu eseri hem gerçekçi ve bir o kadar da korkunç yapmakta. Günümüzde bile, bu kitapta geçen tüyler ürpertici siyasetin bir benzerini görebiliyoruz. Okurken insanı geren, korkutan, üzen ve en önemlisi sorgulatan bu kitap, muazzam bir derinliğe sahip. Ve bu videonun konusu, 1984 kitabının felsefesi. Videoyu beğenip kanala abone olursanız benim motivasyonumu arttırmış olursunuz. Kullandığım Kaynaklar: George Orwell - 1984 Alexander Soljenitsin - Gulag Takım Adaları Müzikler: Fairy Prion - Dust Follows True Projection - Alan Ellis Burned Letters - Johannes Bornlof Flourishing - Megan Wofford Bölümler: (00:00) Giriş (01:12) Kitap Hakkında (02:54) Propaganda (08:15) Zihin Kontrolü (12:49) Bizi İzliyor (16:05) Kapanış TR: Bu videolardaki tüm materyaller eğitim amaçlı kullanılmaktadır ve adil kullanım kurallarına uygundur. Telif hakkı ihlali amaçlanmamıştır. Bu videoda kullanılan materyallerin telif hakkı sahibiyseniz veya bunları temsil ediyorsanız ve söz konusu materyalin kullanımıyla ilgili bir sorununuz varsa, lütfen e-postam aracılığıyla kanalımdaki "hakkında" sayfasından benimle iletişime geçin. ENG: All materials in these videos are used for educational purposes and fall within the guidelines of fair use. No copyright infringement is intended. If you are or represent the copyright owner of materials used in this video and have a problem with the use of said material, please contact me via my email in the "about" page on my channel. Etiketler: george orwell,george orwell 1984,1984,1984 kitap,1984 felsefesi,1984 kitap yorumu,1984 yorumu,1984 analiz,portal,portal felsefe,portal kitap felsefesi,1984 kitabı felsefesi,1984 türkçe,1984 türkiye,1984 kitabı,1984 anlatımı,1984 ne anlatmak istiyor,faşizm,sosyalizm,komünizm,joseph stalin,adolf hitler,1984 portal,1984 türkçe anlatım,1984 inceleme,1984 incelemsi,CAHİLLİK GÜÇTÜR | 1984 Felsefesihttps://www.youtube.com/watch?v=vfVmgX1Jf1I&t=16s&ab_channel=Portal
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Long Nightt -- 16 Haziran 2022; 4:28:37 >
-
bu millet yine akpyi seçer
-
Bunlar hep eksik beslenmenin nedenleri, kafa da ancak bu kadar çalışıyor bunlar da
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > -
Beyin değil gangliyon.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Tugrul_512bit -- 16 Haziran 2022; 9:22:1 >
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > -
Cehalet bu toplumun önündeki en büyük engel. Eskiden okumamış cahillerimiz vardı şimdi de okumuş cahillerimiz var.
-
"Bu halkın cahilliğini fazla hafife alıyorsunuz"
-
Makarnayla karnin doymasini ac kalmamak zannedenlerin nasil zihinsel aclik cektiginin en bariz ornegi.
< Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı > -
Amipler genel olarak sulak alanlarda yaşayan tek hücreli canlılardır. Ancak tam olarak suların belli uygun sıcaklığa sahip olması mümkün olursa yaşamaktadırlar. Amip yapısı itibariyle yerinde hareket etmeden kalabilen bir canlı değildir. Amipsi hareketler yaparak sürekli yer değiştirerek dolaşır
-
-
Değerli arkadaşlar sakın beni yanlış anlamayın savunduğum falan yok sadece bu kadın ve bu görüşte olan kesimin neyi anlattığını size kısaca izah etmeye çalışayım;
Bu insanlar ( kendileri, çevreleri eş dost akraba vs) çok değil 90 lı yıllarda yaşanan sıkıntılı sürecin kalıntılarını hala hafızalarında hissediyorlar. Yaşı müsait olanlar hatırlasın, başörtüsü taktığı için terörist muamelesi gören, okula alınmayan, sınavlara alınmayan bir dönemden bahsediyoruz. Bugün çok komik gelen şeyler o dönemde bir dayatma şeklinde idi. Düşünsenize başörtüsü taktığınız için okulunuza giremşyorsunuz ki o okul da imam hatip ya da sınava giremyiyorsunuz gibi. Şahsen ister öyle girsin ister mini etekle girsin ne fark eder ki? Özgürlük bunu gerektirmez mi? İşte o dönemin ardından gelen AKP iktidarı bu sorunları hemen çözemese de süreç içerisinde çözdü ya, ister inanın ister inanmayın milyonlarca seçmeni sırf bu hakka kavuşmanın etkisiyle olacak ki gözü kapalı savunmaya devam ediyor.
Peki neden? Ekonomideki sıkıntılar, iç ve dış politikadaki problemler vs farketmiyor. Milyonlarca göçmen ülkemizi işgal etmiş fark etmiyor. Çünkü öyle bir dönemdi ki o günler, oranın mimarı da sol hükumet olduğu için bu videodaki bayanın kılıçdar baştayken diye atıfta bulunduğu dönem aslında o döneme işaret ediyor. Onun için kılıçdar ya da bir başkası sol cenahtan fark etmiyor. Onlar gelmesin de yine bunca sıkıntıya rağmen mevcut düzen sürsün istiyor .
Peki bunda muhalefetin payı nedir? Bence büyüktür. Seçim kazanmanın formülü işte bu zihniyete ulaşmak ve ikna etmektir. Demek ki ikna edemiyor, ben sizin yaşam tarzınıza karışmayacağım o günler bir daha asla yaşanmayacak demiyor ya da diyemiyor. Dolayısıyla devran sürüp gidiyor. Kafa yapısı değişmediği sürece milletin iliklerine işlemeniz zordur. Tekrar söylüyorum asla ve asla oy vermediğimi hükumeti savunmadığımı yineleyeyiim de yanlış anlaşılmasın
< Bu ileti Android uygulamasından atıldı >
-
olayın akp, chp, mhp, kemalist, vs...... ideolojik durumu yok kimse yanlış anlamasın
dünya geneli bütün beşer sistemlerde sempatizanlık durumu var bu sistemlerin yıkılması lazım yoksa bir guruh için demiyorum burada yazdıklarımı ve daha öncekileri
-
yok, ben nuke'a güldüm klasik biliyorsunuz...
en azından her seferinde çeşitli nuke resimleri koysanız... bu resmin çekildiği tarihte doğan çocuk şimdi askere gidiyor... (abartı forever)
-
Cahillik akıyor, elinde şey olan hı hı Mesut.
Bu ve bunun gibi insanlar çok güzel yönlendirilir, çünkü okumazlar ve araştırmazlar. Bir yerden bir şeyler duyarlar onu ölümüne savunurlar, hiç bir araştırma yapmazlar ve muhakeme yetenekleri sıfırdır. Bunlar açıp kendi dinlerinin kitabı olan Kuran'ı bile okumamıştır. Anca kadın günlerinde milletin arkasından dedikodu yaparak bu yaşa gelmişlerdir, bir insanın kendi fikrinin olmayışı çok kötü.
Genel konuşuyorum, böyle konuşan bir kişi hangi partiyi savunursa savunsun benim gözümde ağır cahildir ve hiç bir şekilde tartışmaya girmem.
-
1980 darbesinden sonra Türkiye'de hiçbir zaman sol tek başına iktidar olmamıştır.Başörtüsü yasağını da 12 Eylül'ü yapanlar getirmiştir.
Mesela 1980'den sonra kurulan hükümetlere tek tek bakalım;
1)1980 darbesinden sonra Bülent Ulusu tarafından askerlerin yönetiminde olan bir hükümet kuruldu.Bu hükümet 21 Eylül 1980-13 Aralık 1983 yılları arasında ülkeyi yönetti.
2)13 Aralık 1983'te ise Turgut Özal ve partisi ANAP birinci parti olarak hem de tek başına iktidara geldi.Turgut Özal ve ANAP 'sol' değil daha çok muhafazakar ve merkez sağ endeksliydi.Bu iktidarda 21 Aralık 1987 tarihine kadar iktidarda kaldı.Bu hükümette tarihte '45.Türkiye Cumhuriyeti hükümeti' olarak anılır.
3)21 Aralık 1987'de yapılan genel seçimlerde yine ANAP ve Turgut Özal birinci parti olarak sandıktan çıktı.Yine tek başına iktidar oldu.Bu hükümette 46.Türkiye Cumhuriyeti hükümeti olarak anılır.
4)Turgut Özal'ın 9 Kasım 1987'de 8.Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı olarak mecliste seçilmesi üzerine 46.Türkiye Cumhuriyeti hükümeti düştü ve aynı gün ANAP'lı Yıldırım Akbulut tarafından 47.Türkiye Cumhuriyeti hükümeti kuruldu.
5)Yıldırım Akbulut ANAP Genel Başkanlığı seçimlerini 23 Haziran 1991'de Mesut Yılmaz'a karşı kaybedince 47.Türkiye Cumhuriyeti hükümeti düştü ve yerine yeni ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz tarafından 48.Türkiye Cumhuriyeti hükümeti kuruldu.
6)20 Kasım 1991'de yapılan genel seçimler sonucunda ANAP'ın tek başına iktidarlık dönemi sona ermiştir.Bu seçimlerde Süleyman Demirel'in partisi DYP birinci parti olarak çıkmıştır ancak mecliste çoğunluk olamadıkları için 1980'de kapatılan CHP'nin devamı olarak görülen ve Erdal İnönü'nün genel başkanlığındaki SHP ile koalisyon hükümeti kurulmuştur.Bu hükümet 49.Türkiye Cumhuriyeti hükümeti olarak tarihe geçmiştir.Başbakan ise Süleyman Demirel olmuştur.Süleyman Demirel ve partisi DYP'de liberal muhafazakarlık,milliyetçilik ve merkez sağ çizgisinde ilerlemişlerdir.Sol ideoloji olan SHP ise sadece koalisyon ortağı konumundadır.
7)Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın 17 Nisan 1993'te ani vefatı üzerine başbakan Süleyman Demirel meclis tarafından 9.Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı olarak seçilmiştir.Yeni hükümet kuruluncaya kadar da başbakanlığa SHP genel başkanı Erdal İnönü vekalet etmiştir.
8)25 Haziran 1993'te yapılan genel seçimlerde DYP ve DYP'nin yeni genel başkanı Tansu Çiller sandıktan birinci parti olarak çıkmıştır ancak mecliste hükümeti kuracak çoğunluğu sağlayamamıştır.Bunun üzerine DYP ve SHP tekrar koalisyon hükümeti kurmuşlardır.Bu hükümette 50.Türkiye Cumhuriyeti hükümeti olarak anılır.Bu hükümette başbakan yine DYP genel başkanı Tansu Çillerdir.Daha sonra 5 Ekim 1995-30 Ekim 1995 tarihleri arasında Çiller tarafından azınlık hükümeti kurulmuştur.Bu hükümette 51.Türkiye Cumhuriyeti hükümeti olarak anılır.
9)30 Ekim 1995'te ise DYP ve CHP (SHP bu esnada CHP adını almıştır ve CHP 1980 darbesinden sonra tekrar kurulmuştur) koalisyonuyla 52.Türkiye Cumhuriyeti hükümeti kurulmuştur.Bu hükümette de hükümet başı DYP ve Tansu Çillerdir.
10)24 Aralık 1995 seçimlerinde mecliste RP,DYP,ANAP,CHP ve DSP girebilirdi.RP (Refah Partisi) bu seçimlerde mecliste 158 koltuk,DYP 135 koltuk,ANAP 132 koltuk,DSP 76 koltuk,CHP ise 49 koltukla temsil edilmiştir.Yani bu seçimlerde meclisin çoğunluğu muhafazakar ve sağcıların elindedir.Süleyman Demirel hükümeti kurma görevini ANAP genel başkanı Mesut Yılmaz'a vermiştir ve o da 6 Mart 1996'da DYP ile birlikte 53.Türkiye Cumhuriyeti hükümeti'ni kurmuştur.Başbakanda Mesut Yılmaz olmuştur.
11)53.Türkiye Cumhuriyeti hükümeti DYP'nin koalisyondan çekilmesi üzerine düştü ve yerine RP-DYP koalisyonuyla 28 Haziran 1996'da 54.Türkiye Cumhuriyeti hükümeti kuruldu.Bu hükümette başbakan Necmettin Erbakan oldu.
12)54.Türkiye Cumhuriyeti hükümeti 28 Şubat 1997 MGK bildirisinden sonra fazla dayanamadı ve Necmettin Erbakan 18 Haziran 1997'de yerine 'yeni' hükümeti Tansu Çiller'in kurması amacıyla istifasını Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'e sundu.Zaten RP-DYP koalisyonu bir dönem Erbakan bir dönem de Çiller'in başbakanlığı üzerine kurulmuştu ancak Süleyman Demirel yeni hükümeti kurma görevini Çiller'e değil ANAP genel başkanı Mesut Yılmaz'a verdi.Mesut Yılmazda 55.Türkiye Cumhuriyeti hükümeti'ni ANAP-DSP ve DTP (Demokrat Türkiye Partisi) koalisyonuyla kurdu.CHP'de bu koalisyona dışardan destek verdi.
13)CHP 25 Kasım 1998'de Türkbank ihalesinde iddia edilen yolsuzluklar üzerine mecliste gensoru verdi.Bu gensorunun mecliste kabul edilmesiyle Mesut Yılmaz'ın kurduğu koalisyon güven oyu alamadı ve düştü.Bunun üzerine Süleyman Demirel yeni hükümeti kurma görevini DSP genel başkanı Bülent Ecevit'e verdi.Bülent Ecevit'e 11 Ocak 1999'da 56.Türkiye Cumhuriyeti hükümetini kurdu.Bu hükümet 'azınlık' hükümeti olarak anılır.
14)56.Türkiye Cumhuriyeti hükümeti 11 Ocak 1999'dan 28 Mayıs 1999'a kadar iktidarda kaldı.28 Mayıs 1999'da yapılan genel seçimler üzerine meclise DSP,MHP,FP (Fazilet Partisi),ANAP ve DYP girdi.Süleyman Demirel yeni hükümeti kurma görevini DSP genel başkanı Bülent Ecevit'e verdi ve o da DSP-MHP-ANAP koalisyonunu kurdu.Bu koalisyon 3 Kasım 2002 genel seçimlerine kadar iktidarda kaldı.
Görüleceği üzere sol kökenli bir parti ancak 1999-2002 yılları arasında ülkeyi yönetmiştir.13 Aralık 1983-25 Kasım 1998 yılları arasında ülkeyi yani 15 yıl sağ ve muhafazakar partiler idare etmiştir. Sol parti yani DSP ise iktidara geldiğinde 17 Ağustos 1999 tarihinde yaşanılan İstanbul depremi ile başbaşa kalmış ardından 2001 ekonomik krizini görmüştür.Bu süreçte ülkede yaşanılan tüm olumsuzluklar DSP ve Bülent Ecevit'in üstüne yıkılmıştır.3 Kasım 2002'den sonraysa 1980'lerde ve 1990'larda ülkeyi solcuların idare ettiği şeklinde bir propaganda alıp başını gitmiştir.
Nitekim videodaki kadında bu propagandanın etkisinde kalarak eskiden Türkiye'yi Kılıçdaroğlunun idare ettiğini düşünecek kadar gerçeklerden kopmuştur.Bugün dahi iktidar en ufak birşeyde sürekli CHP'yi ve solcuları karalamaktadır.Halbuki işte tarih ortada duruyor.Türkiye 1983-1999 yılları arasında sağ ve muhafazakar partilerce idare edilmiştir.Dahası 12 Eylül 1980 darbesini yapanlar dahi solcuları sindirirken cemaatlere ve tarikatlara yol vermişler,sağ ve muhafazakarlığın Türkiye'de aşırı derecede güçlenmesine neden olmuşlardır.Ancak bu hakikat yine 12 Eylülcülerin getirdiği başörtüsü yasağı ile öne çıkamamış ve adeta yok sayılmıştır.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Long Nightt -- 17 Haziran 2022; 14:39:51 >
-
sokağa çıkarken beyni evde bırakırsan olacağı budur...
-
Bu konuşmada asil bomba kılıçlaroğlu’ nun iktidari değil, gelirse satılmış bir Türkiye olacak demesidir. 250 bin dolara kat karşılığı vatandaşlık veriyoruz. 3-5 sene tutup evi satınca resmen üste para vererek vatandaşlığımızı satıyoruz.
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > -
Bu tiplerden çevremde çok var. Ev var, araba var, hatta bir kaç dairesi de var oralardan kira alıyor filan, ondan sonra akp çok iyi.
Ulan, elindeki ev ve araba olmasa, 4250tl ücret alıp 2-3 bin tl kira ödemek zorunda olsan, akp’yi mi tanırsın yoksa chp’yi mi!
Ev ve arabayı da kredi çekip faize bulaşarak almış veya ailesinden kalmıştır. Böyle düşünmeleri çok normal.
Yazık bu kafalara çok yazık.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi BeyazBüyü -- 16 Haziran 2022; 21:19:35 >
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
Bu mesaj IP'si ile atılan mesajları ara Bu kullanıcının son IP'si ile atılan mesajları ara Bu mesaj IP'si ile kullanıcı ara Bu kullanıcının son IP'si ile kullanıcı ara
KAPAT X