Şimdi Ara

İNGİLİZCE DÜŞÜNME MESELESİ.

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
64
Cevap
11
Favori
4.723
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1234
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Burada çok sayıda kişi, çok defa söyler: İngilizce düşünün.

    Aslında İngilizce'ye ilk başlayanlar veya yeterince bilgisi olmayanlar için neredeyse mümkün değildir.

    Türkçe bir örnek vererek açıklayayım asıl sorunu.


    Türkçe'de "İKEN" sözcüğünün kendi başına bir anlamı var mı? Düşünebilir misiniz "İKEN"nin ne olduğunu? Hayır, düşünemezsiniz.

    Ben koşar İKEN, o oturuyordu.

    Dediğimizde İKEN sözcüğü bir işlev gerçekleştiriyor. O işlev iki cümleciği birbirine bağlayan bir bağlaç işlevi.

    Ben koşuyordum. O oturuyordu.

    İki ayrı cümle.

    Oysa,

    Ben koşarken o oturuyordu,

    Dediğimizde, biz birinci eylemi yaparken, aynı anda başka birinin de başka bir şeyi yapmakta olduğunu bir tek cümle içinde söylemiş oluyoruz. Ve burada İKEN sözcüğü iki eylem arasında eş zaman ilişkisi kurmak için kullanılmış oluyor.


    Ya da şuna bakalım:

    Ben ona vurdum, çünkü o bana küfür etti.

    Burada çünkü sözcüğü, Bizim yaptığımız şeyin nedeni olarak, bir başkasının yaptığı şeyi göstermemizi sağlıyor ve bu şekilde bir nedensellik ilişkisi kurmuş oluyoruz.


    Şimdi bunları neden yazdım, bu örnekleri neden verdim?


    İngilizce'nin mantığını kavrayabilmek, İngilizce düşünebilmek için için bağlaç ve edatların fonksiyonunu da anlayabilmeniz gerekiyor. Yani, İKİ CÜMLECİĞİ(CLAUSE) birbiri ile ilişkisi içinde görebilmeniz ve bu ilişkiyi hangi edat ya da bağlaçlarla ne şekilde kurduğumuzu kavrayabilmeniz gerekiyor.


    Mesela. I'm sick, so I'm going home early today..(Hastayım, bu nedenle bugün eve erken gidiyorum.)

    Cümlenin ikinci kısmındaki eylemi yapma nedenimiz, cümlenin birinci kısmında belirttiğimiz durumda olmamız. Ve bunu da so bağlacını kullanarak ifade ediyoruz. Yani, hem iki cümleciği bir arada düşünebilecek kadar ve hem de so ile birbirine nasıl bağlandığını anlayacak kadar İngilizce öğrenmek gerekiyor öncelikle. Amerika'da ya da İngiltere'de yaşayan biri, bağlaç, edat, zarf veya zamirlerin kullanımını otomatik olarak öğrenmiş oluyor, çünkü bunların hangi durumda ne amaçla kullanıldığını zaten hemen her gün görüyor. Yani, dilbilgisi dersi almasına gerek kalmadan, bunların ne şekilde kullanıldığını zaten kavramış oluyor.(Ben yazmadan önce İKEN sözcüğünün bir anlamı olup olmadığını hiç düşünmüş müydünüz? Muhtemelen "hayır" diyeceksiniz. Ama kullanıyordunuz ve aslında ne işlevi olduğunun farkındaydınız.)

    Kısacası, İngilizce düşünebilmek için, özellikle edat, bağlaç, zarf veya zamirlerin işlevlerini iyi kavrayabilmek ve bir ölçüde İngilizce öğrenmiş olmak gerekiyor.

    Yeni yeni başlayan birine "İngilizce düşün" demenin hiçbir anlamı ve yararı olmayacaktır.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi HerhangiBiriyim -- 26 Eylül 2013; 23:19:52 >







  • quote:

    Orijinalden alıntı: HerhangiBiriyim

    Türkçe'de "İKEN" sözcüğünün kendi başına bir anlamı var mı? Düşünebilir misiniz "İKEN"nin ne olduğunu? Hayır, düşünemezsiniz.

    Ben koşar İKEN, o oturuyordu.

    Dediğimizde İKEN sözcüğü bir işlev gerçekleştiriyor. O işlev iki cümleciği birbirine bağlayan bir bağlaç işlevi.

    Ben koşuyordum. O oturuyordu.

    İki ayrı cümle.

    Oysa,

    Ben koşarken o oturuyordu,

    Dediğimizde, biz birinci eylemi yaparken, aynı anda başka birinin de başka bir şeyi yapmakta olduğunu bir tek cümle içinde söylemiş oluyoruz. Ve burada İKEN sözcüğü iki eylem arasında eş zaman ilişkisi kurmak için kullanılmış oluyor.

    Bakın, bunu özellikle yazdım. Çünkü bazı İngilizce sözcükleri anlamaya çalışırsanız boşuna aklınızı yorar ve sonuç alamazsınız. Bazı sözcüklerin anlamı yoktur. AMA, cümle içinde gördükleri bir iş, yani işlev vardır. BU NEDENLE BAZI SÖZCÜKLERİN ANLAMINDAN ÇOK NE İŞLEVLERİ OLDUĞUNA, NE AMAÇLA KULLANILDIKLARINA DİKKAT ETMENİZ DAHA DOĞRU OLACAKTIR. Bunu da ancak, şu ya da bu şekilde biraz İngilizce öğrendikten sonra daha rahat yapabilirsiniz.


    ÖNEMLİ BİR BAŞKA NOKTA: Kelime ezberlemek benim gözümde boş bir iştir. Çünkü çoğu kelimenin çok sayıda anlamı var ve ancak bunları değişik cümleler içinde görerek hafızanıza yazabilirsiniz. Mesela "join" dediğinizde en çok kullanılan anlamı "katılmak", ezberlediniz diyelim... Ama join kelimesinin "birleştirmek" gibi bir anlamı da var. Evet, dün gördüm, iki cümleciği birleştirmekten söz ederken kullanılmıştı. "Katılmak" olarak ezberleyen biri "birleştirme" anlamında kullanılması ile karşılaştığında ne olacak?

    Kelime ezberlemeyin. Belli bir sistem, set veya kurs içinde İngilizce öğrenirken zaten kelimeleri farklı anlamları ile öğrenmiş olacaksınız. Boş yere aklınızı yormayın derim.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi HerhangiBiriyim -- 27 Eylül 2013; 0:31:10 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: HerhangiBiriyim

    quote:

    Orijinalden alıntı: HerhangiBiriyim

    Türkçe'de "İKEN" sözcüğünün kendi başına bir anlamı var mı? Düşünebilir misiniz "İKEN"nin ne olduğunu? Hayır, düşünemezsiniz.

    Ben koşar İKEN, o oturuyordu.

    Dediğimizde İKEN sözcüğü bir işlev gerçekleştiriyor. O işlev iki cümleciği birbirine bağlayan bir bağlaç işlevi.

    Ben koşuyordum. O oturuyordu.

    İki ayrı cümle.

    Oysa,

    Ben koşarken o oturuyordu,

    Dediğimizde, biz birinci eylemi yaparken, aynı anda başka birinin de başka bir şeyi yapmakta olduğunu bir tek cümle içinde söylemiş oluyoruz. Ve burada İKEN sözcüğü iki eylem arasında eş zaman ilişkisi kurmak için kullanılmış oluyor.

    Bakın, bunu özellikle yazdım. Çünkü bazı İngilizce sözcükleri anlamaya çalışırsanız boşuna aklınızı yorar ve sonuç alamazsınız. Bazı sözcüklerin anlamı yoktur. AMA, cümle içinde gördükleri bir iş, yani işlev vardır. BU NEDENLE BAZI SÖZCÜKLERİN ANLAMINDAN ÇOK NE İŞLEVLERİ OLDUĞUNA, NE AMAÇLA KULLANILDIKLARINA DİKKAT ETMENİZ DAHA DOĞRU OLACAKTIR. Bunu da ancak, şu ya da bu şekilde biraz İngilizce öğrendikten sonra daha rahat yapabilirsiniz.


    ÖNEMLİ BİR BAŞKA NOKTA: Kelime ezberlemek benim gözümde boş bir iştir. Çünkü çoğu kelimenin çok sayıda anlamı var ve ancak bunları değişik cümleler içinde görerek hafızanıza yazabilirsiniz. Mesela "join" dediğinizde en çok kullanılan anlamı "katılmak", ezberlediniz diyelim... Ama join kelimesinin "birleştirmek" gibi bir anlamı da var. Evet, dün gördüm, iki cümleciği birleştirmekten söz ederken kullanılmıştı. "Katılmak" olarak ezberleyen biri "birleştirme" anlamında kullanılması ile karşılaştığında ne olacak?

    Kelime ezberlemeyin. Belli bir sistem, set veya kurs içinde İngilizce öğrenirken zaten kelimeleri farklı anlamları ile öğrenmiş olacaksınız. Boş yere aklınızı yormayın derim.
    Şunu unutmayın: IF İngilizce'nin, EĞER ise Türkçe'nin koşul bağlacı. Eğer IF sözcüğünü gördüğünüzde aklınız EĞER sözcüğüne gidiyor ise İngilizce düşünemezsiniz.


    I run IF you run.

    Cümlesinde, IF sözcüğünü gördüğünüzde, aklınıza gelmesi gereken şey şudurİ Cümlenin birinci kısmındaki eylemin olması için, önce cümlenin ikinci kısmındaki eylemin olması gerekiyor. Bunu Türkçe ya da İngilizce düşünmeniz çok fark etmez. Bu şekilde bakarsanız zamanla yerli yerine oturur. Ama aklınız EĞER sözcüğüne gitmemeli. Bunu unutmalısınız.Çünkü İngilizce'de EĞER diye bir sözcük yok.




  • dedigin tarzda egitimle baslayan bir kurs var galiba ingilizceegitimi bitmistir gibi bir adi vardi galiba webde. bu kursun sitesi gercekten ilgi cekiciydi, yillar boyu x,y,z kurslarinin ve egitim sisteminin yapamadigini yapabilmeyi, yurtici ve yurtdisi gecerli sinavlarda iyi derece cikartmayi vadediyordu. bu kursa giden birileri olsa da iyice anlatsa hicte fena olmaz yani...



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi miskiab -- 27 Eylül 2013; 21:57:36 >
  • arkadaş çok güzel bir konuya değinmiş ama hiç rağbet yok nedense..

    bende sizin gibi düşünüyorum
    belli bir seviyenin üstüne çıkmadıkça düşünmek hikaye olur yanlış olur
    kelime ezberlemede cümle içinde olduğu sürece mantikli hem daha da kalıcı



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi MUSTAFABEY_01 -- 28 Eylül 2013; 21:48:03 >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: MUSTAFABEY_01

    arkadaş çok güzel bir konuya değinmiş ama hiç rağbet yok nedense..

    bende sizin gibi düşünüyorum
    belli bir seviyenin üstüne çıkmadıkça düşünmek hikaye olur yanlış olur
    kelime ezberlemede cümle içinde olduğu sürece mantikli hem daha da kalıcı

    Teşekkür ederim. Umarım yararlı olabilecek şeyler yazmışımdır.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: HerhangiBiriyim

    quote:

    Orijinalden alıntı: MUSTAFABEY_01

    arkadaş çok güzel bir konuya değinmiş ama hiç rağbet yok nedense..

    bende sizin gibi düşünüyorum
    belli bir seviyenin üstüne çıkmadıkça düşünmek hikaye olur yanlış olur
    kelime ezberlemede cümle içinde olduğu sürece mantikli hem daha da kalıcı

    Teşekkür ederim. Umarım yararlı olabilecek şeyler yazmışımdır.

    Alıntıları Göster
    Be Able To'yu öğrenmeye çalışırken, demin bir örnek cümle vermişlerdi.

    Paul isn't able to come to the party.

    Able'ı İngilizce düşünüp anlayabilmek için, ben bu cümleye bir cümle daha ilave ettim.


    Paul isn't able to come to the party. He has to study for the test.

    Evet, ikinci cümle able'ı daha iyi düşünmenizi ve kavramanızı sağlıyor. Ayrıca bu şekilde İngilizce'de düşünmüş oluyorsunuz. Zaten bu yüzden söyledim, "belli bir ölçüde İngilizce öğrenmeden İngilizce düşünemezsiniz" diye.


    Geceleri hep dalgınlaşıyorum yahu. Has to yerine have to yazmışım.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi HerhangiBiriyim -- 9 Ekim 2013; 9:55:30 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: HerhangiBiriyim

    Be Able To'yu öğrenmeye çalışırken, demin bir örnek cümle vermişlerdi.

    Paul isn't able to come to the party.

    Able'ı İngilizce düşünüp anlayabilmek için, ben bu cümleye bir cümle daha ilave ettim.


    Paul isn't able to come to the party. He has to study for the test.

    Evet, ikinci cümle able'ı daha iyi düşünmenizi ve kavramanızı sağlıyor. Ayrıca bu şekilde İngilizce'de düşünmüş oluyorsunuz. Zaten bu yüzden söyledim, "belli bir ölçüde İngilizce öğrenmeden İngilizce düşünemezsiniz" diye.


    Geceleri hep dalgınlaşıyorum yahu. Has to yerine have to yazmışım.

    Alıntıları Göster
    Yine birisi kıskançlık histerileri geçirip saldırmaz ise birkaç şey yazayım.

    Arkadaşlar, bazı akıl fukaralarının laflarına aldırmayın. İngilizce düşünebilmek o kadar da zor değil. Biraz çaba gerektiriyor o kadar.

    "Stone" kelimesi ile karşılaşınca aklınıza "taş" sözcüğünün değil de "taş" dediğimiz nesnenin gelmesi; ya da "lock" denilince aklımıza "kilitleme" sözcüğünün değil de, "kilitleme" dediğimiz eylemin kendisinin gelmesi o kadar da zor değil. Sadece bağlaç, edat, zarflar biraz daha sorun çıkarabilir ve zorlayabilir, ama yapılamayacak şeyler değil.

    Mesela,

    I don't go unless you come with me. (Sen benimle gelmez isen/gelmedikçe ben gitmem)

    sözcüğünü de İngilizce düşünebilmek hiç zor değil. Sanki hiç Türkçe yokmuş gibi düşünün, daha kolay algılar ve anlarsınız. Tabii bunu asla yapamayacak olan akıl fukaraları için bir şey diyemeyeceğim.

    İngilizce düşünebilmek için öncelikle karşılaştığınız cümlelerin benzerini oldukça sadeleştirerek ele alıp düşünün, sonra daha karmaşık olanları da sorun olmayacaktır.

    Mesela,

    I hate you! (Senden nefret ediyorum.)

    "Nefret" dediğimiz şey nedir, önce bunu bir düşünün. Bir kimse, şey ya da eyleme yönelik duyulan büyük bir rahatsızlığı "nefret" sözcüğü ile ifade ederiz. Aynı şeyi "hate" sözcüğü ile de yapabiliriz. Birisini öldürmek isteyecek kadar o kişiden rahatsız olduğunuzu düşünün, o an yaşadığınız duygu durumunu düşünün, işte "nefret" yerine "hate" sözcüğünü kolayca koyabilirsiniz. Hate bu ise onun bir de nesnesi olmalı.

    Bu nesne "you" da olabilir, ya da "pazartesi sabahları işe gidip çalışmak zorunda olduğunuzdan dolayı duyduğunuz rahatsızlığı düşünün, "I hate Monday mornings" de diyebilirsiniz. Burada Monday mornings "hate" eyleminin hedef nesnesidir.

    Sonuç olarak, bazı ahmaklar gözünüzü korkutmasın, biraz kafayı yorarak İngilizce düşünebilmeniz mümkün. Zaman, çaba ve biraz da hayal gücü istiyor sadece. Unutmayın, Einstein, "hayal gücü zekâdan daha önemli ve yaratıcı bir olgudur" demişti.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi HerhangiBiriyim -- 17 Ekim 2013; 11:50:41 >




  • HerhangiBiriyim H kullanıcısına yanıt
    Arkadasim sen biraz fazla ucmussun.Bilgisayar ekranina bakarak Ingilizce dusunebilmeyi basarabilecegini dusunuyorsun.Bu iddiani da ilkokul duzeyinde konusulan Ingilizceden ornek vererek desteklemeye calisiyorsun.Vaktin oldugu zaman bir Marmarjs-Kusadasi turu yap,bir Galler'li ve bulabilirsen bir tane de Iskocya'li turist bul ve ayak ustu,kisa bir " small talk " yap da gor Ingilizce dusunebiliyor musun,dusunemiyor musun :).

    Bu arada ciddi anlamda ruhsal sorunlarin var senin.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi VirgilSollozzo -- 17 Ekim 2013; 16:22:09 >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: VirgilSollozzo

    Arkadasim sen biraz fazla ucmussun.Bilgisayar ekranina bakarak Ingilizce dusunebilmeyi basarabilecegini dusunuyorsun.Bu iddiani da ilkokul duzeyinde konusulan Ingilizceden ornek vererek desteklemeye calisiyorsun.Vaktin oldugu zaman bir Marmarjs-Kusadasi turu yap,bir Galler'li ve bulabilirsen bir tane de Iskocya'li turist bul ve ayak ustu,kisa bir " small talk " yap da gor Ingilizce dusunebiliyor musun,dusunemiyor musun :).

    Bu arada ciddi anlamda ruhsal sorunlarin var senin.




    Yukarıdaki resme bakıp da return ya da returning in ne olduğunu düşünemeyecek, anlayamayacak olan var mı?



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi HerhangiBiriyim -- 17 Ekim 2013; 16:27:06 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: HerhangiBiriyim





    Yukarıdaki resme bakıp da return ya da returning in ne olduğunu düşünemeyecek, anlayamayacak olan var mı?

    Alıntıları Göster
    ben lise 3 yabancı dil bölümü öğrencisiyim. elimde olmasa da ingilizce düşünüyorum çoğu zaman. ingilizce düşündüğümün farkında bile olmuyorum genelde. bu ilk başlayanlar için pek tabi mümkün değil..




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Nécromant

    ben lise 3 yabancı dil bölümü öğrencisiyim. elimde olmasa da ingilizce düşünüyorum çoğu zaman. ingilizce düşündüğümün farkında bile olmuyorum genelde. bu ilk başlayanlar için pek tabi mümkün değil..

    Bir arkadaşa göre, düşünemezmişiz. Bir başka arkadaşa göre, kitaplardan ve CD'lerden İngilizce öğrenemezmişiz. Bunlar "ineklik" imiş.

    Bir insan kendisi bir şeyi yapamayabilir, tamam ama kimsenin yapamayacağını nasıl iddia edebilir?

    Bakın siz yapabiliyormuşsunuz mesela ve aslında çok da zor değil.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: HerhangiBiriyim

    quote:

    Orijinalden alıntı: Nécromant

    ben lise 3 yabancı dil bölümü öğrencisiyim. elimde olmasa da ingilizce düşünüyorum çoğu zaman. ingilizce düşündüğümün farkında bile olmuyorum genelde. bu ilk başlayanlar için pek tabi mümkün değil..

    Bir arkadaşa göre, düşünemezmişiz. Bir başka arkadaşa göre, kitaplardan ve CD'lerden İngilizce öğrenemezmişiz. Bunlar "ineklik" imiş.

    Bir insan kendisi bir şeyi yapamayabilir, tamam ama kimsenin yapamayacağını nasıl iddia edebilir?

    Bakın siz yapabiliyormuşsunuz mesela ve aslında çok da zor değil.

    dediğiniz gibi düşünemeyen ve konuşamayanlar bunu iddaa ederler.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Nécromant

    quote:

    Orijinalden alıntı: HerhangiBiriyim

    quote:

    Orijinalden alıntı: Nécromant

    ben lise 3 yabancı dil bölümü öğrencisiyim. elimde olmasa da ingilizce düşünüyorum çoğu zaman. ingilizce düşündüğümün farkında bile olmuyorum genelde. bu ilk başlayanlar için pek tabi mümkün değil..

    Bir arkadaşa göre, düşünemezmişiz. Bir başka arkadaşa göre, kitaplardan ve CD'lerden İngilizce öğrenemezmişiz. Bunlar "ineklik" imiş.

    Bir insan kendisi bir şeyi yapamayabilir, tamam ama kimsenin yapamayacağını nasıl iddia edebilir?

    Bakın siz yapabiliyormuşsunuz mesela ve aslında çok da zor değil.

    dediğiniz gibi düşünemeyen ve konuşamayanlar bunu iddaa ederler.

    Alıntıları Göster
    Burada aylar önce bir şey yazdım. Herkesin de kolayca düşünebileceği bir şeydi. Nereye yazdım, hatırlamıyorum, şimdi bulmakla da uğraşmayacağım.

    Ama şunu söylemiştim: Yabancı dil öğrenmenin yüzde 70, yüzde 75'i pratikten geçiyor.

    Unutmamak için, kolayca kullanabilmek için, hatırlamak için, değişik ifade biçimlerini özümseyebilmek için vb.....


    Çok soru çözerek, özellikle kitap/roman okuyarak, hatta oyun/online oyun oynayarak, iyi İngilizce bilen birileri ile sürekli konuşarak vb. pratik yapılabilir.


    Kağıt ya da set üzerinde çalışmak, kelimelerin anlamlarını, kelimelerin ne şekilde yan yana gelip ne ifade ettiğini öğrenebilmek ve kavrayabilmek için temel şart. Bu şekilde öğrenilmez diyen tabii ki palavra atıyor, belki kasten insanları caydırmak için yazıyor. Bazılarının böyle sadist zevkleri de olabilir.

    Okuyarak, setle çalışarak, kursa giderek İngilizce öğrenilebilir ama, sürekli pratik yapmayınca pek bir şey ifade etmez. Kısa zamanda buhar olur uçar. Akılda kalıcı olmaz, akla yerleşmez.

    Bu biraz, beden eğitimi bilgisi alıp hiç beden eğitimi yapmamaya benzer. Beden eğitimini kâğıt üzerinde çok iyi öğrenebilirsiniz ama uygulamaz iseniz vücudunuz gelişmez.

    Kısacası, şu ya da bu şekilde pratik yapmak öğrenmenin ikinci aşamasıdır. Bunu yapmayınca öğrenmenin anlamı olmaz.

    FAKAT BİR ŞEYİN PRATİĞİNİ YAPABİLMEK İÇİN ONU HEM ÖĞRENMENİZ, HEM DE ANLAMANIZ LAZIM. Beden eğitimi derslerinde bile öğretmenler önce öğrencilere ne yapmaları gerektiğini gösterir, sonra öğrenciler o hareketleri yapmaya çalışır.


    Bu iki şeyi doğru dürüst ayırt edemeden, kitap okuyarak, setle filan çalışarak İngilizce öğrenilmez diyenlere itibar etmeyin ve öğrenmeye çalışmaktan vazgeçmeyin bence. Bu tür tipler sizi yılgınlığa düşürmesin.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi HerhangiBiriyim -- 18 Ekim 2013; 0:18:14 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: orhunn

    iken i okurken while geldi ali aklıma valla : )

    Diğer bir konuya yazdığınız cevaptan gördüğüm kadarıyla İngilizce'ye oldukça hakim ve benden oldukça ileri düzeyde birisiniz. Umarım bir gün sizlere yetişirim.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: HerhangiBiriyim

    quote:

    Orijinalden alıntı: orhunn

    iken i okurken while geldi ali aklıma valla : )

    Diğer bir konuya yazdığınız cevaptan gördüğüm kadarıyla İngilizce'ye oldukça hakim ve benden oldukça ileri düzeyde birisiniz. Umarım bir gün sizlere yetişirim.

    Alıntıları Göster
    Bazılarını anlamakta güçlük çekiyorum. Mesela şu aşağıdaki iki cümleyi İngilizce algılayamayacak ve anlayamayacak ne var?

    -Can I pay by check?

    -No, sir. We only take cash.


    Sahi insanlar bu tür cümleleri önce Türkçe'ye mi çevirip anlamaya çalışıyorlar. Öyle ise oldukça şaşırırım.(Belli bir aşama kaydetmişler için söylüyorum.)

    EDIT: Yapabildiğim bir şeyi aslında yapamadığıma mı inanmam lazım? Ki, kendini kandırmayı seven biri de değilim. Gerçekten şaşırıyorum.

    Geçen gün basit bir hikâyeyi baştan sona İngilizce olarak okudum ve anladım. Tek bir kelimesini bile Türkçe'ye çevirmedim. Hatta bu nedenle bilmediğim birkaç kelime için sözlüğe bile bakmadım. Sadece o birkaç kelimeyi anlamadan geçtim, o kadar.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi HerhangiBiriyim -- 18 Ekim 2013; 14:30:31 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: HerhangiBiriyim

    Bazılarını anlamakta güçlük çekiyorum. Mesela şu aşağıdaki iki cümleyi İngilizce algılayamayacak ve anlayamayacak ne var?

    -Can I pay by check?

    -No, sir. We only take cash.


    Sahi insanlar bu tür cümleleri önce Türkçe'ye mi çevirip anlamaya çalışıyorlar. Öyle ise oldukça şaşırırım.(Belli bir aşama kaydetmişler için söylüyorum.)

    EDIT: Yapabildiğim bir şeyi aslında yapamadığıma mı inanmam lazım? Ki, kendini kandırmayı seven biri de değilim. Gerçekten şaşırıyorum.

    Geçen gün basit bir hikâyeyi baştan sona İngilizce olarak okudum ve anladım. Tek bir kelimesini bile Türkçe'ye çevirmedim. Hatta bu nedenle bilmediğim birkaç kelime için sözlüğe bile bakmadım. Sadece o birkaç kelimeyi anlamadan geçtim, o kadar.

    Alıntıları Göster
    Size İngilizce düşünebilmek bakımından bir püf noktası da söyleyeyim.

    Mesela diyelim ki "many" sözcüğü ile karşılaştınız. Bu kelimeyi daha iyi düşünebilmek için mesela ben, içimden "not a few", "not few" derim. Çünkü insan aklı olguları genelde karşıtlık ilişkileri içinde algılamak ve anlamak eğilimindedir. Bu tür karşıtlık ilişkileri insan zihni içinde çok belirleyicidir. Bu nedenle mesela "çok" denilir denilmez aklımıza hemen "az" sözcüğü gelir. Dolayısı ile bu karşıtlık çağrışımından yararlanmak önemli. Short-long, a few-many gibi...

    Tabii bu sırada aklımın Türkçe'ye kaymaması için de büyük çaba gösteriyorum.


    And don't forget: You can, but you must believe it first.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi HerhangiBiriyim -- 18 Ekim 2013; 15:16:52 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: HerhangiBiriyim

    Size İngilizce düşünebilmek bakımından bir püf noktası da söyleyeyim.

    Mesela diyelim ki "many" sözcüğü ile karşılaştınız. Bu kelimeyi daha iyi düşünebilmek için mesela ben, içimden "not a few", "not few" derim. Çünkü insan aklı olguları genelde karşıtlık ilişkileri içinde algılamak ve anlamak eğilimindedir. Bu tür karşıtlık ilişkileri insan zihni içinde çok belirleyicidir. Bu nedenle mesela "çok" denilir denilmez aklımıza hemen "az" sözcüğü gelir. Dolayısı ile bu karşıtlık çağrışımından yararlanmak önemli. Short-long, a few-many gibi...

    Tabii bu sırada aklımın Türkçe'ye kaymaması için de büyük çaba gösteriyorum.


    And don't forget: You can, but you must believe it first.

    Alıntıları Göster
    Size bir şey daha söyleyeyim. Çoğunuz Jaques Derrida diye birini duymamışsınızdır, eminim. Ünlü bir filozoftur, post-modern düşünürdür ve kelimelerin anlamları üzerine oldukça karmaşık çalışmalar yapmıştır. Bir kısmını okudum.

    Bilmeniz gereken şu: Kelimelerin anlamlarını öğrenmeye çalışırken, kelimeler sürekli birbirine gönderme yapar. Örneğin "big" nedir diye baktığınızda karşınıza "large çıkar; "large" nedir diye baktığınızda karşınıza "big" çıkar. Ve bunun sonu gelmez. YANİ, bilmeniz gereken şey, kelimeleri birbiri ile bir arada ele alıp düşünerek ancak bir ölçüde anlam kavrayabiliriz.


    Mesela "sure" nedir diye sorsam, siz Türkçe'ye, İngiliz ise İngilizce'de başka bir kelimeye gidecek. Ama işin püf noktası, kelimelerin cümle içinde ne şekilde, ne maksatla kullanıldıklarını fark ederek anlamını kavramaktır.


    Mesela, "I'm not sure." dediğinizde burada "sure" fazla bir anlam vermeyebilir.

    Ama,

    I'm not sure when I'm coming back. Denildiğinde, "when I'm coming back" kısmını ilk kısımla bir arada düşündüğünüzde, "sure" kelimesini şak diye kavrarsınız. Ne için kullanıldığını da anlarsınız.

    Bunu göz önünde tutmanızı tavsiye ederim.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: HerhangiBiriyim

    Size bir şey daha söyleyeyim. Çoğunuz Jaques Derrida diye birini duymamışsınızdır, eminim. Ünlü bir filozoftur, post-modern düşünürdür ve kelimelerin anlamları üzerine oldukça karmaşık çalışmalar yapmıştır. Bir kısmını okudum.

    Bilmeniz gereken şu: Kelimelerin anlamlarını öğrenmeye çalışırken, kelimeler sürekli birbirine gönderme yapar. Örneğin "big" nedir diye baktığınızda karşınıza "large çıkar; "large" nedir diye baktığınızda karşınıza "big" çıkar. Ve bunun sonu gelmez. YANİ, bilmeniz gereken şey, kelimeleri birbiri ile bir arada ele alıp düşünerek ancak bir ölçüde anlam kavrayabiliriz.


    Mesela "sure" nedir diye sorsam, siz Türkçe'ye, İngiliz ise İngilizce'de başka bir kelimeye gidecek. Ama işin püf noktası, kelimelerin cümle içinde ne şekilde, ne maksatla kullanıldıklarını fark ederek anlamını kavramaktır.


    Mesela, "I'm not sure." dediğinizde burada "sure" fazla bir anlam vermeyebilir.

    Ama,

    I'm not sure when I'm coming back. Denildiğinde, "when I'm coming back" kısmını ilk kısımla bir arada düşündüğünüzde, "sure" kelimesini şak diye kavrarsınız. Ne için kullanıldığını da anlarsınız.

    Bunu göz önünde tutmanızı tavsiye ederim.

    Alıntıları Göster
    İngilizce düşünmek için cümleyi okuduğunda anlaman, hatta Türkçeye göre yorumlaman lazım.

    Mesela it takes... konusu vardı bir ara




  • quote:

    Orijinalden alıntı: smylmzr

    İngilizce düşünmek için cümleyi okuduğunda anlaman, hatta Türkçeye göre yorumlaman lazım.

    Mesela it takes... konusu vardı bir ara

    Oldu. görürsem söylerim.
  • 
Sayfa: 1234
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.