Hiç yurt dışına çıkmamış olmak (2. sayfa)

Bu yıl yaz itibariyle yurt dışı gezilerine bende başlayacağım. Dil problemim ne yazık ki var ve bunu ciddi sorun ediyorum. Geçmiş dönemde Batum tarafına tur ile gitmiştim ama bunu yurt dışı saymıyorum. Bu yıl tur ile bir Balkan gezisi ile başlamak istiyorum ve temel amacım her yaz en az iki ülke gezmek. ( hedeflerine sıkı sıkı bağlı biriyim  )

Aslında ilk tur deneyiminden sonra bir de telefon (internet) problemini halledersem sanırım hiç korkmadan rahat rahat gezebilirim.

Sizlerden tavsiye ve önerileri tabi ki bekliyorum :)

e-sim internetten de araştırmalarım sonucu gördüm. Sizden öğrenmek de daha iyi oldu.

Aslına bakarsanız telefon sorununu da tur ile çözmeyi planlıyorum :)

umarım bu yaz tecrübelerim ile doldururum sayfayı.

Balkanlar için iyi bir dile ihtiyaç yok, zaten onlarda bilmiyor. Çat pat kalıp turist cümleleri ile trahat gezesiniz. Tura hacet yok anlamsız, gidin istediğiniz yerde istediğiniz kadar kalın gezin. Tur denilen şey sizi engeller. hele hele balkanlar falan tur ile gezilecek yer değil, rotanızı hesaplayın çıkın yola.

deneyiminizi buradan paylaşırsanız çok mutlu olurum

Bahsettiğim kosova priştine seyahatini geçen hafta sonunda gerçekleştirdik. Dediğim gibi ilk yurt dışı deneyimimdi ve yaşanan hersey bir tecrube oldu. Öncelikle ben istanbul sililivride ikamet ediyorum aracımla sawparka geldim sabah 6 gibi buradan servis bizi sabihaya bıraktı. uçuş 8:15'ti 1 saat 20 dk civarında priştineye ulaştık. Kuçuk bir havalimanı baya bizim sabiha bile dev kalır yanında :) o an sadece bizim uçaktan inenler vardı pasaport kontrolden oldukça hızlı gectik. 2 soru sordular kontrolde ne için geldiniz kaç gun kalacaksınız?

Pasaport kontrolden geçtikten sonra daha önce vloglarda da izlediğim gibi beyaz taksiler çıkış kapısında duruyorlardı. 3 taksi ile görüştüm hepsi 25€ dan bir kurus inmedi. bitanesine tamam dedim bu kez 5 kişi goturemem polis ceza keser baska bir arac gelecek o goturuyor bekleyin dedi. Baska bir videoda turuncu otobusler 2 saatte bir sehir merkezine gidiyor 3€ kişi başı diye izlemiştim o ara bu otobüs geldi bizde otobusle gitmeye karar verdik ama 40-45 dk kadar surdu yolculuk dur kalk harici baya bir trafik vardı.

Kaldığımız yeri booking ile ayarlamıştım sierra's apartment bir çatı katı 2 oda bir salon 2 gece için 100€ fiyatı vardı. adam başı gecelik 10€ fiyatı ile oldukca makul geldi ve cok memnun kaldık buradan gidecek olan olursa kesinlike tavsiye ederim. binanın hemen karsısında albi adlı bizim bim a101 tarzı bir market vardı burayı alış veriş için baya kullandık genel olarak tl ile çevirisek bizimle aynı tarzdaydı ama alkol oldukca ucuz :)

Şehri genel olarak yuruyerek gezdik sadece albi mall diye bir avm vardı oraya taksi ile gittik geldik. Taksiler genel olarak şifayen fiyat veriyor taksi metre görmedim hiç birinde ve pazarlıkla fiyat indiriyorlar. Yanlız taksiler oldukça guzel bizim taksilere gore. Pek cok taksi firması vardı ve bunların cogu elektrikliydi hatta tesla taksiler bile vardı.

Trafik ile alakalı dikkatimi çeken birşey oldu bize göre acaip saygılılar hem yayalara hemde diğer araçlara. Yola adımını atınca durup size yol veriyorlar ki bu ara yoldan cıkan araclara yol vermekte dahil. Bizde olsa ne yaya ne baska araca kolay kolay yol vermez kimse.

Genel olarak gezdiğimiz noktalar

rahibe teresa katedrali

şehir kutuphanesi (namı değer ucube)

iskenderbey anıtı

priştine şehir parkı

kosova müzesi (içine giremedik tadilattaymış)

fatih sultan mehmet camii

saat kulesi

newborn

bill clinton heykeli

Heroinat Anıtı

motherTerasa heykeli

Çarşı camii

Yaşar paşa camii

Sırp ortodoks katedrali

Kardeşlik ve birlik anıtı

Albi mall

Yeme içme olarak rahibe teresa bulvarı diye bir trafiğe kapalı sokakları var burada ve bu sokaga baglalan ara sokaklarda pek cok kafe restoran mevcut. bu sokagın bir ucunun girişinde olan mattise diye bir kafede kahve içip tatlı yedik oldukça güzeldi. Saray sweets & more diye bir kafe var yine kahve ve tatlıları oldukça iyidi. Kahvaltı için mama mantia diye bir börek çeşitleri yapan yere gittik. su böreği tarzında yumuşak bir havuç dilim şeklinde servis edilen börek favormizdi. Bunun dışında kup şeklinde olan peynir kıyma ıspanak ve patatesli olan börekler ise biraz fazla sert geldi bize.

İlk gece akşam yemeği için meşhur shaban grilli tercih ettik köfteleri oldukça lezzetliydi. Mutlaka bir öğün yemek için tercih edilebilir. 2. akşam yıldızına ve yorumlarına bakarak lubirnia diye bir mekada yemek yiyelim dedik. Mekan biraz otantik bir yer baya memnun kalan varmış fakat biz içeri girdik karşıma içeri girince yerinde kalkıp izbandup gibi dikilen bir garson oldu tavrı hiç iyi değildi. Heryer rezerve dedi ve restoranın kapalı ama bahcesi gibi kalan bir yerde sadece burası boş dedi. Neyse oturduk menu geldi ama arnavutça bişey anlamadık kamera ile translate denedik ama vazgectik sonra baska bir yer yolda bakarken konusmalarımızı duyan bir turk sarajevo steak house diye bir yer onerdi. Buraya gittik ve gerçekten gittiğimize değdi kesinlikle tavsiye edeceğim bir yer oldu.

Pazar sabahı dönüş için bu kez taksi ile havalimanına gittik ve 15€ aldı. Havalimanında daha önce dediğim gibi 25ten asagı inmiyorlar anlaşmalı sekilde öpüyorlar resmen. Havalimanında son dakika baya bir panik yaşadık. Ben dönüş için pegasustan online check-in yapmıstım bu rahatlıkla pasaport kontrol baslama anonsunda sonra kapılara dogru hareketlendik kare kodlu biniş kartlarını telefondan okutuyoruz olmuyor oradaki görevliye sordum ben online yaptım diye hayır burada online olmuyor kontuardan kagit olarak almanız gerek dedi. uçağın kalkmasına 50 dk vardı kontuarda kuyrukta 200 kişi rahat vardır dedim kesin kacırdık ucagı. Pegasus gişesi gibi bir yer göremedim thy görevlisi vardı ona sordum o da kontuardan yapıldıgını soyledi. o ara bir görevli turkce biliyormus thy yetkilisi ona sordu adam en sonda 30 nolu bankoya git orada soyle yardımcı olurlar dedi. oraya gittik adam turkmus allahtan hemen bize öncelik verdi ve kagıt biniş kartlarını aldık. o geçiş noktasında takıldıgımız yere geldik aynı sorunu yasayan baskalarıda oldugunu gorduk. Yani bu durum boyle ise gercekten bununla ilgili bir bilgilendirme yapılmalı havayolu tarafından.

Fakat garip gelen sey yegenim telefonun ışıgını full acıp denediginde o kare kod kapıyı actı ve sonra biz kagıt olanları kontuardan aldıgımızda bu kez onun ki kapıyı acmadı. Yani aslında ya online check-in calısıyor kosovalı yetkililer bilmiyor yada baska bir enterasanlık var. Ama oyle yada boyle baya bir korku filmi gibi dakikalar yasadık oradan oraya kosturarak panik halde.

Keyifle okudum, çok ayrıntılı yazmışsınız. Umarım bizede bu şekilde keyifli bir gezi nasip olur.

22 sene evvel şirket performans primini olarak tüm çalışanları Roma Gezisine götürmeye karar verdi.

Hayatta hiç yurt dışına çıkmadığım için pasaporta da ihtiyacım olmamıştı.

Derhal pasaport çıkarttım ve şirketin belirlediği tarihte genel merkeze teslim ettim.

Sene sonu toplantısında Beylikdüzü Kaya Rama' da otelde vize alınmış pasaportlar çalışanlara dağıtıldı.

Öğrendiğimize göre aynı dönemde Roma' ya gitmek isteyen Koç Gurubu çalışanlarına İtalyan Hökümeti vize vermediği halde biz Fransız firması olduğumuzdan vize sorunu çıkmamıştı.

Yılbaşı kutlamasını Roma' dan evvel Sultanahmet Binbir Direk' te gala yemeği ile yapmıştık.

Kimse evine dönmek zorunda kalmadan ertesi gün otelden toplu halde ayılıp Yeşilköy Havalimanı' na gittik.

Berrak havada Çizmeyi gökyüzünden net bir şekilde görebiliyordum.

3 saatlik THY yolculuğu ile Roma' ya vardık.

Herşey tur programına bağlı olarak gerçekleşiyordu.

O gezide bir durum farkettim; serbest zamanlarda bile birbirimiz tanımanın etkisiyle olacak her yere sürü gibi en az 3-4 kişi gidiyorduk.

Bir de tur rehberimiz her fırsatta; "Dışarıda yemeyin, domuz eti var" deyip duruyordu.

Roma' dan döneceğimizi zannediyoduk amai Siena Şehrine de gittik.

Bugün bile 4 saatlik otobos yolculuğuna rağmen Siena' ya neden gittiğimizi anlayamam zira şehrin görülecek tek tarihi mekanı meydanıydı ama onun için de bu zahmete değmezdi.

Siena Meydanının etrafına halka misali kafeler dizilmişti.

Bir şeyler yemek içmek için bir kafede otururken arkidiş "Askıda" denilen adeti öğrenmişti.

Espressolarımızı içip hesabı ödemeye sıra gelince arkidiş "Askıda" dedi ve hesap ödemeden yandaki kafeye girdik.

Bu şekilde 2-3 kafede bedava yiyip içtik, son kafede yine hesap ödemeden "Askıda" deyince garson yanıma geldi:

"Siz Türk müsünüz?"

"Evet"

Garson zorla sırıtarak kafasını durumu idrak etmiş gibi yukarı aşağı sallayarak yanımızdan uzaklaştı...