Ford, hibrit araçların geçiş dönemi olmadığını düşünüyor, GM ise aynı fikirde değil

Katılıyorum, Ford topun ağzındaki ilk otomotiv devi bence de. Son 25 yıldır sürekli küçülüyorlar. ABD endüstrisi ve ekonomisi odak değiştirdi. Odağın merkezine otomotivi ve metalurjiyi değil, interneti, yazılımı ve mikro işlemcileri aldı, otomotivi ve haliyle Ford'u gözden çıkardı. Dünyanın en değerli 10 firmasının 8'i ve en değerli 100 firmanın 68'i Amerikan ve ezici çoğunluğu bilişim firmaları. Amerikalılar eski görkemli günler için "hey days of..." deyimini kullanırlar. Ford için "hey days" geride kalalı çok oluyor.

Ford'un önümüzdeki 10-15 yıl içinde kepenk indirişini izleriz gibime geliyor.

kedi uzanamadığı ciğere pis dermiş. elektriklide çinlilerle ve korelilerle rekabet etmeleri imkansız tabi .şimdi cav cuv ediyorlar. hibrit mibrit de hikaye kar ettiği falan da yok. hibrit ile uğraşacağına tak lpg geç.

- Menzil ve tekrar dolum süre sorunu

- Batarya Maliyetleri (yenileme 10-20bin $)

- Yangın tehlikesi

Reality Barcelona youtube

Electric car is not the future...

https://www.youtube.com/watch?v=04Sbt1xaFQk

- Çarpık kentleşme ve aracı şarj etme sorunu

...bla bla bla uzar gider...

bizim gibi 3.dünya üllkelerinde bizim önceliğimiz trafikte cürük carık araçları ortadan kaldırmamız lazım

millet hala yollarda yürüyen tabutlarla geziyor...ekonomi bu halde iken işi çok zor çok ama çok zor...

daha 40 fırın ekmek lazım derler ya... biz daha ne 40'lar ne 400'ler ne 4000'ler görmemiz gerekiyor...

Elektrikli bir ara ile içten yanmalı teknolojiye sahip ama benzinli, ama dizel, ama hybrit her motor sahip olduğu binlerce mekanik aksam ile gerek bakım, gerekse arıza konusunda elektrikli araç teknolojisine göre çok daha fazla risk içermektedir.

Bahsedilen ülkelerde araç bakım ve mekanik işçiliği oldukça maliyetlidir. Bu noktada çok basit bakım prosedürleri olan elektrikli araçlar işçilik maliyetlerinin pahalı olduğu ülkelerde tercih sebebi olacaktır. Ancak ABD gibi yerleşim yerlerinin birbirine uzak olduğu çok geniş coğrafyaya dahil ülkelerde araç şarj konusu gerçekten büyük sıkıntı yaratır. Bu nedenle ABD tüketicisi normal günlük kullanım için elektrikli bir aracı, tatil veya uzun menzilli seyahatleri için bizim E sınıfı olarak tarif edeceğimiz SUV veya kamyonet tarzı araçları tercih edecektir.

Avrupa'lı tüketiciler ise tercih konusunda biraz daha az kafa karışıklığı yaşayacaktır. Ülkelerinin şarj istasyonu altyapısı büyük bir hızla bu dönüşüme ayak uyduruyor. Hatta bir konuyu belirteyim yol km.si başına düşen şarj istasyon adedinde ülkemiz ABD'nin çok çok ilerisinde. Avrupa'da bile sayılı ülke bizden öndedir.

Geriye elektrikli araçlar için tek bir soru kalıyor. Şarj süre ve gidilecek yol mesafesi.

Seri üretim elektrikli araçlar için mazi ortalama 10 yıl desek, gelişim hızına bakıldığında önümüzdeki 10 yılda çok fazla mesafe alınır diye düşünüyorum. Bu gün alınmış bir elektrikli aracın çok ama çok hunharca kullanılmış bataryasının 10 yıl sonra değişim gerekliliği olduğunu varsayarsak bence oldukça uygun fiyata bu işi halleder diye düşünüyorum.

Son bir notu ileteyim. Şu an mekanik araç tamiri mevcut belli bir yaşa gelmiş sanayi esnafı ile makul diyebileceğimiz fiyatlarla ilerliyor. Fakat sanayiye gidip ustalarla konuştuğunuzda arkadan kalfa ve çırak gelmediğini öğrenirsiniz. O çok karmaşık Hybrit bir aracı gelecekte eline tornavida alıp ben ustayım diyen bir baltaya sap olamamış dolandırıcılara bırakacaksınız.

Ford'un yolu yol değil :)

Avrupa'da bittiler. Fiesta gibi tarihi geçmişi olan bir modeli bile üretimden kaldırdılar. Hadi Mondeo gözden çıkarılan D segment modellerden oldu desek Focus'a da sahip çıkamadılar, seneye onun da üretimi bitiyor. Puma ve Kuga gibi silik modeller ile geçmez seneler. Ticari ve elektriklideki ortaklığın artarak Volkswagen'in alt markası olması kaçınılmaz.

ABD'de dev pickuplar gözden düşünce orada da tökezlerler, Türkiye'de zaten hafif ticari ile ayaktalar.

Elektriklide bir keramet varmış gibi "elektrik otomobile" odaklanmayan markalar bağnazlıkla suçlanıyor nedense. Ancak bu eleştiriler yapılırken gözden kaçırılan bir nokta var, odaklanılan nokta, ortaya çıkan ürün yeterli faydayı sağlamıyorsa başarısız olur, her trend gelecek demek değildir. EV'lerin bence en azından bugünkü teknolojiyle ortaya anlamlı bir fayda koyduğunu düşünmüyorum.

Sizlere soruyorum, neden elektrili otomobil almak istersiniz?

Daha ucuz yakıt sarfiyatı haricinde şuan hiçbir faydası yok.

-Menzili kısa

-Şarj süreleri uzun (gelişen teknoloji demeyin, 10 dakikada dolacak seviyeye gelse dahi yetersiz kalacaktır, neden böyle düşündüğümü merak ediyorsanız olası bir gelecekte Mehmetçik Opet'te 10 dakikada %100'e ulaşan otomobillerin oluşruracağı kuyrupu bir hayal edin)

-Ağırlıkları fazla bu da iki büyük sıkıntıya yol açıyor. İlki yol tutuş azalıyor, ikincisi üretici batarya paketi yüzünden artan ağırlığı dengeleyebilmek için araçtaki diğer kısımlardan ağırlık tasarrufu yapmak zorunda kalıyor. Bu da daha düşük kalite parçaları, daha az yalıtım daha dayanımı düşük metal parçalar demektir.

Yani eğer vegan bir Greenpeace'ci değilseniz EV'leri seviyor olmanız için tek bir sebep var: otomobilleri sevmiyor olmak

Çinlilerin ve pazara yeni giren oyuncular içinse bi tüketicilerin aksine EV çok büyük bir avantaj. Zita EV daha basit mekanik, daha ucuz mekanik demek. Bu da sizi bir ton Ar-Ge masrafından ve emisyon normu zorluğundan uzak tutuyor.

Bence bu tartışmada Ford haklı. Hibritler EV'lerden daha fazla fayda ortaya koyuyor. Çünkü deposu akaryakıtla doldurulabilir, plug in ise şarj da edilebilir, menzil sıkıntısı yok, şarj biterse akaryakıt var. EV'nin sağladığı düşük yakıt maliyeti de var. Peki trend olması haricinde tüketici için EV'nin Hibritlerden ne avantajı var?

Ford SUV'ye odaklanıp HB ve Sedan modellerini yok etmekle bence büyük bir hata yapıyor. Aynı yoldan VW de gidiyor maalesef. PSA'nın yeni HB ve sedan modellerinin başarısı da bence bunun bir ispatı. SUV kuşkuusuz gelişen bir segment ancak seda neyse de özellikle HB henüz ölmüş değil. yeni 308 harıl harıl satılıyorsa yeni Golf ve yeni Focus da gelmeliydi.

Bence yeni moda " ELEKTRİKLİ OTOMOBİL "

Çünkü ülkemizde ve bir çok yerde sıvı yakıtlar çok pahalı.

10 sene önceki akaryakıt fiyatları ile şimdiki arasında dağlar kadar fark var.

O nedenle bir çok otomobil kullanıcısı Elektrikli otomobil tercih ediyor.

Şuna dikkat etmek gerekiyor yıllar önce sadece otomobili çalıştırmak için enerjiye ihtiyaç vardı.

Şimdi sadece otomobili çalıştırmak için değil gelişen teknolojiler ile bir çok donanımı aktif kullanmak içinde enerjiye ihtiyaç var otomobillerde.Buda ister istemez otomobillerde ki enerji tüketim ihtiyacını artırıyor.

Varsayalım ki Elektrikli otomobil kullanıcı sayısı çok arttı ülkemizde.Hatta tüm otomobillerin % 50 Elektrikli olsun.O zaman dolum yerlerinde kuyruklar oluşacak ve evde doldurmak istediğimizde saatlerde bekleyeceğiz.Asıl önemlisi Elektrik Arzı artığı için Fiyatlarda artacak.Çünkü ülkemizde yeterli derecede üretim yok.

.

Merhaba,

Bir yanılgınız var. Ulaşımın elektrifikasyonu bir trend değildir, ABD'de EPA ve CARB, Kanada'da Environment Canada, Avrupada ECHA, Çin'de MEP, Japonya'da Çevre Bakanlığı ve diğer ülkelerde çevre bakanlıklarıyla ilgili kuruluşların emisyonları giderek ağır bir biçimde sıkılaştırmasından kaynaklanan bir zarurettir., trend değil zorunluluktur. Honda 65 milyar dolarlık elektrifikasyon yatırımı yapacağını açıkladı. Daha önce MB galiba 100 milyar dolarlık bir paket açıklamıştı. Keza VW 50 milyar dolar ve diğerleri de yine milyarlarca dolarlık elektrifikasyon yatırımı yapıyorlar. Hiç bir firma bir trende böyle devasa sermaye gömmez. Böyle dev gibi servetleri elektriğe yatırmalarının nedeni hükümetlerin dayatmasıdır. Bugün bir çok hükümet açıkça dayatmıyor, onun yerine 2 şey yapıyor: BEV'e teşvikler veriyor ve emisyonları sürekli sıkılaştırıyor. Bir bakıma sektörün bu yola kendiliğinden geçmesini umarak yapıyor bunu. İşe de yarıyor. Yaramasaydı, fosil yakıtlı motorlu otomobil satışını kademeli olarak yasaklayabilirlerdi. Yani açıkça dayatabilirlerdi. Masada bu seçenek de vardı.

Geçenlerde ABD'de Cumhuriyetçiler federal hükümetin fosil yakıtlı otomobillerin satışını yasaklamasını yasaklayan bir yasa tasarısı sundular meclise. Geçmeyeceği öngörülüyor, geçse bile Senatoya takılacağına kesin gözüyle bakılıyor, orayı geçse bile, ki imkansız, Biden'in veto edeceği açıklandı bile. Bu yasa tasarısının arkasında Cumhuriyetçileri kucağına oturtmuş olan Ford, GM, Crysler gibi otomotiv firmaları var. Onlar da boş durmuyor, masa altı faaliyetlerine ve lobiciliğe hız verdiler ancak pek şansları yok çünkü Trump gibi antikalar dışında otomotiv sektörünün ABD için hala hayati olduğunu düşünen yok.

Yukarıdaki çevre koruma örgütleri üniversiteler ve araştırma kuruluşlarıyla yakın işbirliği içinde küresel ısınma problemini nasıl durduracaklarını ya da yavaşlatacaklarının hesaplarını yapıyorlar daimi olarak. Bu kurumların başındakileri hükümetler atıyor ve haliyle kendi atadıkları insanları dinlemezlik etmeyecekler çünkü bu kurumlar hükümet üyelerine sürekli brifingler veriyor, küresel ısınmanın gidişatını ay ay raporluyorlar.

Yani bu elektrikli işine girip girmeyeceğine karar verme hakkı aslında çoktan firmaların elinden alındı. Seve seve elektrikliye geçecekler, Hükümetler açıkça elektrikli üretin demiyor ama belli bir takvim dahilinde SIFIR EMİSYONLU hususi otomobil üreteceksiniz diyor.

O yüzden firmalar sıfır emisyon için her kapıyı çalıyor, hidrojen, biyo yakıt, elektrik vb. Hibritler sıfır emisyonlu değil. Onun için nihai değil ara çözüm olabilirler ancak. Ne tip enerji kullanırsa kullansın, hükümetler sıfır emisyonlu otomobil şartını küresel ısınmanın önü kesilemediği sürece dayatmayı sürdürecekler.

Elektrikli (BEV) bunların içinde şu an ve yakın gelecek için en fizibl çözüm gibi duruyor. O nedenle firmalar elektrikliye geçiyor. Önlerinde daha en az 11 sene var ama 2035'den itibaren ya da en geç 2040 gibi SIFIR EMİSYON şartı hayata geçecek.

Elektrikli bir trend değil, sıfır emisyona giden bir yol.

Konuyu otomobil sevmemeye bağlamışsınız kusura bakmayın ama o kısmı çok komikti. Otomobil sevmek başka, fosil yakıtlı motor sevmek başka şeyler. üzerine başkaca bir şey söylemeye gerek duymuyorum.