Bildirim
En son hangi kitabı okudunuz? (457. sayfa)
Bu Konudaki Kullanıcılar:
2 Misafir - 2 Masaüstü
Giriş
Mesaj
-
-
-
Beyaz gemi
son dönemde okuduğum en güzel kitaplardan.
yazar olayları okul çağına gelen hayalperest bir çocuğun gözünden anlatıyor. okurken keyif aldım. -
Çavdar Tarlasında Çocuklar
Sürekli gördüğüm çokça övülen bir kitaptı. Neden bu kadar beğendildiğini anlamadım benim için vakit kaybıydı. Sineklerin Tanrısı kitabında da aynı şeyleri hissetmiştim. -
Prater Baharı
Sosyete,davetler, balolar hanım olan kahramanımızın sıradan yaşantısı halindedir.elbisesinin teslim edilmemesi yüzünden şenliklere katılamaz ve evde kalır.bu duruma da oldukça üzülür.güzel havadan mahrum kalmamak ve şenliklere gidebilmek için unuttuğu eski elbisesini giyer.şenlik yerine gider ve bu haliyle tanınmaz.bir gençle tanışır.onunla ilk ve gerçek aşkı yaşar.ancak bu aşkı yaşayan eski elbiseli kızdır, şu anki kendisi değil.
Avare -https://1000kitap.com/yazar/stefan-zweig
üst üste sınıfta bırakılan/kalan bir gencin sonunda patlayıp intihar edişini konu alıyor.bu kadar kısa, 7 sayfa, olduğunu fark etmemiştim.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi ONY86 -- 16 Ocak 2020; 16:56:39 > -
Nişan - Stefan Zweig
askeri tecrübelerden ziyade bir insanın en temel ihtiyaçları doğrultusunda nasıl değişebileceğini anlatılıyor.fransız - ispanyol savaşında birliği ile ilerleyen albay saldıra uğrar ve bir darbe sonucu yığılıp kalır.ayıldığında yalnız başına kaldığını görür.gidecek bir yeri yoktur.açlık onu ele geçirir ve dilenmeye başlar.üzerine bir ispanyol elbisesi geçirir.ancak bu onun için ironik bir son olur.
Yolculuk - Stefan Zweig
bizim kanal 7 dizileri gibi ama cinsel ilişki de var bu hikayede.yüzünü merak ettiği mesihin rüyasına girip ona işaret vermesiyle kudüse doğru yola çıkan bir adamın hikayesi.yolda bi evde yemek yiyor v kadının tahriği ile olanlar oluyor.sonra devam ediyor ama içinde , yaptığı bu davranışın vicdan azabı kalıyor.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi ONY86 -- 17 Ocak 2020; 11:57:40 > -
Kitapligimda uzun zamandir duran ancak bir turlu okuyamadigim bir kitapti. Keske daha once okumuş olsaydim diyorum. Taa bes yüzyıl oncesinden gunumuz dogrularini hayal edip bunları kaleme alabilen bir yazar Thomas More. Kendi bulunduğu donemden siyrilip, gelecege dair bir seyler yazabilmis bir yazar. Ayrica Mina Urgan'in kitap ve yazar hakkinda yaptigi incelemeler, Platon'un Devlet'i ile Utopia'yi karsilastirmasi, Utopia'nin gunumuz degerlerine gore degerlendirilmesi gercekten cok muthis olmus.
Kitap her haliyle benim cok hosuma gitti, son sayfadan bir alıntı yaparak kitabin guzelligine tekrar deginmek istiyorum;
"More, guclu onsezileriyle gelecegi görebilen bir düşünürdü. Dusunduklerinin bircogu, bircok ülkede gerçekleştirilmiştir artık. Örneğin calisma saatlerinin kisaltilmasi, kadin erkek esitligi, ilk egitimin parasiz ve zorunlu oluşu, gecinemeyen ciftlerin bosanabilmeleri, saglik islerinin düzenlenmesi, olum cezasinin ya çok seyrek ya da hic uygulanmamasi vb. More'un geçmişte en akildisi gorunen kimi onerileri de, ornegin rahiplerin evlenmesi ya da olmek isteyen agir hastalara yasamlarina son vermeleri icin yardimci olunması, gunumuzde tartisilan konular arasina girmistir.
....
Ve onun nerdeyse bes yüzyıl once istedikleri gerçekleşmezse, kendi yarattigi terimle bir Utopia kalirsa, uygarligin er gec yikilacagi artik anlaşılmaya başlandı bugün."
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > -
hikayeyi çok içselleştiremedim.ya çeviriden kaynaklı yada konudan kaynaklı,konun baş kısmı daha çok, bi kopukluk oldu.
---aşağıda sürpriz bozan cümleler olacaktır.dikkat---
akademisyenliğinin 30. yılında bir almanak hediye edilen rolandın geçmiş anılarını hatırlaması ile kitabımız başlıyor.öğrenci evinde yatakta bi kızla babasının basmasından sonra kendini eğitimine veren roland ,hocasından sürekli eğitim alır.akşamları da bu eğitimini sürdürür.deyim yerindeyse 180 derece dönüş yapar.hocasını eşinin yüzünü hiç görmemiştir ve sokakta gezinirken hoş bir hanım diye yaklaştığı kişi o çıkar.bundan sonra 3 lü arasında trajik olay başlar.evlilikleri resmi tören gibidir.roland bu duruma açıklık getiremez.hocası ara sıra gözden kaybolur.yine bunlardan birinde eşi ve roland , doçent ve eşi ile bir gün geçirir.denize girdikleri sırada şakalaşan eş ve roland yasak bi an yaşarlar.bundan sonra durum büyür.işin daha ilginci rolan utancından duramaz ve toparlanır.bu sırada hocası gelir ve sorular sorar,akşam konuşalım der.ve itiraf gelir.hocasının ilgisi farlıdır ve rolanda karşı boş değildir.roland ise karman çorman haldedir.
hikayede çokça duygu durum anlatımları var.özellikle hocanın durumu ile ilgili.bazı yerlerde ise konuyu az çok tahmin edebiliyorsunuz.bunu bariz belirten cümleler var.yine de o psikolojik durumu bozmuyor. -
-
Kisa hikayelerden olusan cerezlik bir kitap. Guzel mesajlar iceren kisa hikayeler var icerisinde. Gece yatarken cocuklara masal anlatilir, kitap okunur ya, bu kitap da o tarz kitaplardan. Otobusle, metroyla, tramvayla bir yerden bir yere giderken okuyup bitirebileceginiz bir kitap.
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > -
kitap iki arkadaştan birisinin, diğerine anlatıyor şeklinde başlayan ve ergenlik döneminde ki ilk aşkı, ilk sevgiyi anlatıyor.açıkcası nasıl anlatacağıma karar veremedim.neredeyse hepimiz bunu yaşamışızdır.sadece bir bakıştan sabaha kadar süren hayallere dalmışızdır. kafamızda binlerce anı düşünmüşüz,ona bir kişilik yüklemişizdir. sorduğumuz sorulara istediğimiz cevapları almışızdır. hikayenin çevre tasvirlerini geçecek olursak ergenlik dönemi aşk ve hayal kurma psikolojisini çok güzel anlatıyor. -
kitap aslında bir mektup.gençliğinden beri arkadaş olan iki kızın arasında, birinin diğerine yazdığı itiraf niteliğinde bir mektup.iki can ciğer arkadaş şehirlerine gelen aktörün hayranlarıdır. babasının işi dolayısıyla birisinin ayrılması gerekir ve birbirlerine neredeyse her gün mektup yazmak için anlaşırlar.ancak bu mektuplar arasında yazılmamış bir mektup vardır ve diğer genç kızın kızacağı niteliktedir.iki arkadaş arasındaki bağlılığı,yıllara yayılan ilişkiyi, hayranlığın saflığını,gençliği ve yetişkinliği görebilirsiniz. -
Leporella, Mozart'ın Don Giovanni operasında yan karakterlerden birisi olup Giovanni'nin uşağıdır. Don Giovanni ise çapkın birisidir.
Dağ başında köyde yaşayan ve resmen bir robot olan Crescentia, çok çalışmasının bir ödülü olarak şehirde baron tarafından işe alınır. Güdümlü bir füze gibi sadece ev işlerini gören, şehri merak edip hiç gezmeyen, boş zamanında öylece oturan bir yapısı vardır. Baron bir gün şaka mahiyetli olarak kaba etine vurunca, kadının toprak altına gömülmüş duyguları filizlenmeye başlar.Baronun kaçamaklarına yardım eder.Böylece aralarındaki bağ kuvvetlenir. Ancak Crescentia diğer insanlar tarafından anlaşılamadığı için hedef tahtasına konur.
Crescentia için kullanılan kimi sıfatlar beni rahatsız etse de, tam olarak betimleyebilmek için gerekli sanırım. Ya da ben insanları böyle okumak istemiyorum.
İnsan yapısı farklı bir açıdan ele alınıyor. Neredeyse hiç duygusu kalmamış bir insanın adeta sadık ir hayvan gibi yaşayışını, efendisinin keyfiyle keyiflenen ve üzüntüsüyle üzülen bir yaşam anlatılıyor. Yine de insan içerisinde, hiç kullanmamış olsa da, tüm duyguları barındırıyor. Sadece bir tetikleme bekliyor. Crescentia karakteri ile içine kapanık, saplantılı, asosyal, kendini suçlayan ve unutulmuş bir psikoloji görüyoruz. Daha önceden de düşündüğüm ve bu hikayede bir kez daha fark ettiğim şudur ki; temel ihtiyaçların üzerine bir şey koymazsanız , örneğin sanat, robot gibi yaşıyorsunuz.insanların ek olarak yaptığı bir çok şey, resim-sinema,tiyatro, temel ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra değer görüyor. -
Yine yolculukta, otobuste vs okunabilecek cerezlik bir kitap. Tolstoy'un "İnsan Neyle Yaşar" kitabindaki gibi bu kitapta da kisa hikayeler yer aliyor. Ancak diger kitapla karsilastirmak gerekirse bu kitabi bitirmek biraz daha uzun surdu benim acimdan. Ustelik sayfa sayisi diger kitaba göre daha az. Bunun sebebi de hem yazi puntolarinin kucuk olmasi hem de betimlemelerin oldukca uzun ve bazen kafa karistirici olmasi.. Bazi betimlemeler tasvirler gercekten duruma ya da olaya sizi çekerken, bazi tasvirler gereginden fazla abartili ve uzun olmus. Altini cizdigim ve bana kismen komik gelen bir betimleme var mesela;
"... kız gitti ve gözkapaklarının ardından sönmekte olan ışıklar gibi parlayan sığ gözlerinden daha kayıtsız olan o gevşek yürüyüşüyle geri döndü."
Höh yani
Bu arada Avare, Nişan, Leporella gibi öyküler Ay Işığı Sokağı kitabi içerisinde toplanmis hocam. Siz tum bu oykuleri ayri ayri mi bulup okudunuz acaba merak ettim? Sanirim hepsinin ayri ayri basildigi kitaplar da var.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Heyea -- 22 Ocak 2020; 19:35:38 >
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > -
Sineklerin Tanrısı bitti,zaman çarkına devam ediyorum
< Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı > -
baktım olmuyo bunu aldım https://www.kitapyurdu.com/kitap/stefan-zweig-toplu-oykuler-seti/510411.html&manufacturer_id=3602 her türlü fiyat performans birincisi. kampanya vb ile 48 tlye almıştım amazondan. -
48 lira iyiymis gerçekten. Ben okumadan once boyle ayri ayri hikayelerin bulundugunu bilmiyordum. Bir de nedense bu hikayeleri "Satranç" kadar etkili bulamadim.
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > -
çekingenlik, utangaçlık ve asosyallik...bunlar çok tanıdık.halının altına süpürülen toz, sanki yara izi gibiler.hikayemiz üniversiteye başlayan ve farklı bir şehre yerleşen Berger hakkında. hepimizin aşina olduğu süreçleri yaşıyor. bunun yanında sosyalleşemiyor.battıkça dibe batıyor.kitabın hikayesi bilindik ancak psikolojik tahlil ve anlatımları çok etkileyici.resmen her sayfasından kendim akıyordum.o kadarki sabah başladığım okuma ile resmen günüm zehroldu. okul dönemi çektiğim ızdıraplar aklıma geldi. sanırım "kürk mantolu madonna" kitabından sonra beni derinden sarsan ikinci kitap oldu.ben psikiyatristten sıra alacağım o derece etkileyici. -
Kitabin arka kapaginda "Simyacı'yı okumak, herkes daha uykudayken şafak vakti uyanıp güneşin doğuşunu izlemeye benziyor." yaziyor. Gercekten de oyle. Bir cobanin seruvenine tanik oluyor, onunla birlikte yolculuk yapiyoruz. Bu yolculuk sirasinda da cok guzel dersler almis oluyoruz. Kitapta alintilanmaya deger, anlam yuklu o kadar cok cumle var ki. Paragraflarla anlatabileceginiz bir duyguyu bazen tek bir cumle ile hissedebiliyorsunuz. Ceviri cok başarılı, akis mukemmel. Kitabin vermek istedigi mesaj dışında farkli seyler de cikarabilirsiniz kendinizce. Cunku buna musaade ediyor kitap. Cok cok begendim.
Olumsuz elestirim de var. Kitap gercekten "yakisikli" diyebilecegimiz bir kitap, kapagi, icerisindeki turuncu renkli sayfalar vs. Ancak sayfalarin cogunlugunda alt ve ust taraflarda gereksiz bosluk birakilmis, bazi sayfalarda bir iki paragraf var gerisi bombos. Bu bos sayfalar degerlendirilse kitap bi 20 sayfa falan kisalirdi muhtemelen.
Yine de 10 üzerinden 10 puani hak eden bir kitap. Farkli yaslarda izlendiginde farkli etkiler birakan kult filmler vardir, bu kitapta da bu durum soz konusu. Bundan bir 10 sene sonra tekrar okuduğumda cok daha farklı anlamlar cikaririm sanirim.
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > -
Camdaki Kız - Gülseren Budayıcıoğlu
< Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
Ip işlemleri
Bu mesaj IP'si ile atılan mesajları ara Bu kullanıcının son IP'si ile atılan mesajları ara Bu mesaj IP'si ile kullanıcı ara Bu kullanıcının son IP'si ile kullanıcı ara
KAPAT X
Bu mesaj IP'si ile atılan mesajları ara Bu kullanıcının son IP'si ile atılan mesajları ara Bu mesaj IP'si ile kullanıcı ara Bu kullanıcının son IP'si ile kullanıcı ara
KAPAT X