Şimdi Ara

Dünya Mimarisi;Resimli,Açıklamalı Mimari Eserler-imiz...

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
62
Cevap
1
Favori
42.699
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1234
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Her Hafta 1 adet, tarihi ve mimari özelliği olan; ''Dünyada ve Türkiye Cumhuriyeti Topraklarındaki Mimari Yapıları'' tanıtmayı düşünüyorum.

    İshak Paşa Sarayı aklıma geldi ilk önce.Onu tanıtayım dedim çünkü sağda-solda, bugünlerde resmini çok görür oldum.İshak Paşa Sarayını bu nedenle ilk sıraya layık gördüm, başka bir nedeni yok...

    Birdahaki haftaya talep olursa, yine bir veya birkaç eser tanıtmayı düşünüyorum.Bir tanesi fiks olarak mutlaka benim sunacağım olacak fakat dilerseniz.İstediğiniz mimari eseri buraya ekleyebilirsiniz.
    Eğer istiyorsak; mütabakata varıp yurt dışında olan güzel eserleri de burada konumlandırabiliriz.(Artemis Tapınağı yada Çin Seddi gibi...)

    İyi forumlar dilerim...
    ---------------------------------------------------------------------------------------


    İshak Paşa Sarayı

    İshak Paşa Sarayı, Ağrı Dağı'nın yakınında, Doğubeyazıt'ın 5 kilometre uzağında eski Doğubeyazıt yanında sarp kayalar üzerine kurulmuş, kartal yuvasını andıran 116 odalı bu saray aslında türbesi, camii, surları, iç ve dış avluları, divan ve harem salonları, koğuşları ile bir bey kalesidir.

    Sarayın yapımını 1685'de Doğubeyazıt Sancak Beyi şa ve onun oğlu Mehmet Paşa tarafından 1784'te bitirilmiştir. 7.600 m² bir sahada yapılan sarayın inşaası 99 yıl sürmüştür.

    Türk mimarisinin en güzel örneklerinden olan İshakpaşa Sarayı; Türkistan, Selçuklu ve Osmanlı mimari özelliklerini birleştiren bir yapıdır. Camiinin kubbeleri Türkistan kubbeleri gibidir. Saray Topkapı Sarayı'nı andırır, kapıları ise Selçuklu stilindedir.

    50 x 115 metre alanı kapsayan sarayın Harem Dairesi iki katlı, diğer bölümleri tek katlı idi. Günümüzde ikinci kat tamamen yıkılmış durumdadır. Saraya ancak doğudaki tepeden açılan bir kapıdan girilir. Diğer tarafları 20-30 metre yükseklikte sağlam duvarlarla çevrilidir. Kapıdan, önce dış avluya girilir. Dış avlunun etrafında uşak ve seyis odaları ve tavlalar vardır. Dış avludan iç avluya kemerli tak şeklinde büyük bir kapıdan girilir. İç avluda çeşitli odalar ve koğuşlar vardır. Ortadaki harem dairesinin duvarlarında İshak Paşa'yı öven yazılar bulunmaktadır. Kapının iki yanında iki aslan heykeli vardır. Divan odası (toplantı salonu) ise 20 metre genişlik ve 30 metre uzunluktadır. Aynı zamanda, dünyanın ilk kalorifer tesisatı döşenen sarayıdır.

    Eskiden sarayın olduğu yer, sarayın tam ortada bulunduğu bir yerleşim merkeziydi. Ova tarafında evler, diğer yanlarda camiler, mezarlık ve diğer yapılar vardı. Fakat bu yapıların hepsi yıkılmıştır. Saray son yıllarda yapılan tamirat ile tamamen yıkılmaktan kurtarılmıştır.



     Dünya Mimarisi;Resimli,Açıklamalı Mimari Eserler-imiz...


     Dünya Mimarisi;Resimli,Açıklamalı Mimari Eserler-imiz...


     Dünya Mimarisi;Resimli,Açıklamalı Mimari Eserler-imiz...


     Dünya Mimarisi;Resimli,Açıklamalı Mimari Eserler-imiz...



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Red Kit -- 24 Temmuz 2008; 19:13:13 >







  • Paylaşım için sağolasın. Yurdumuz eserlerini tanımak açısından faydalı olacağını düşünüyorum.
  • Manzarası süpermiş he bizim burda olsa gençler çıkıp orda içerler valla yantarafında falan yani..
  • Gerçekten çok güzel ve değerli bir yapıt...Paylaşımınız için teşekkür ederim
  • quote:

    Orjinalden alıntı: clio_TR

    Gerçekten çok güzel ve değerli bir yapıt...Paylaşımınız için teşekkür ederim


    aynen katılıyorum.
  • Haftada 1 az gibi geldi bana bunu çoğalatalım sadece Mimar Sinan'ın 400 tane eseri olduğunu düşünürsek yaşlandığımızda eserelrimiz biter...
  • quote:

    Orjinalden alıntı: sendenbenden

    Haftada 1 az gibi geldi bana bunu çoğalatalım sadece Mimar Sinan'ın 400 tane eseri olduğunu düşünürsek yaşlandığımızda eserelrimiz biter...


    Haklısınız galiba...

    E buyrun bekliyoruz ozaman...
  • Müsadenizle,

    Safran Bolu Evleri

     Dünya Mimarisi;Resimli,Açıklamalı Mimari Eserler-imiz...


    Safranbolu Evleri; Daha çok geleneksel evleri ile tanınan Safranbolu, Karabük ilinin en büyük ve gelişmiş ilçesidir. Konumu yaklaşık olarak Ankara'nın iki yüz kilometre kuzeyinde ve Karadeniz'in yüz kilometre güneyindedir. Karabük ilçe merkezinin de 9 kilometre kuzeyinde bulunmaktadır. Safranbolu'nun adı antik dönemde tarihçi Homeros’un İlyada destanında Paplagonya olarak geçmektedir.

     Dünya Mimarisi;Resimli,Açıklamalı Mimari Eserler-imiz...


    Safranbolu'da sırası ile Hititler, Frigler, dolaylı yoldan Lidyalılar, Persler, Helenler, Romalılar, Selçuklular, Çobanoğulları, Candaroğulları ve Osmanlılar egemenlik kurmuşlardır.


    Safranbolu 14. yüzyılın ortalarında ilk defa Osmanlı kontrolüne geçmiştir ve bu tarihten 1416'da tamamen fethedilene kadar Osmanlı Devleti ile Candaroğulları arasında bir sınır bölgesi olmuştur. Bölgeye Osmanlılar Yörükan-i Taraklı olarak bilinen çok sayıda Türkmen göçebeyi yerleştirmeye çalışmıştır ve şehrin ismi bu dönemden sonra Taraklı Borglu veya kısaca Borglu ve Borlu olarak adlandırılmıştır. 18. yüzyılın ortalarında Zağfiran Borlu kullanılmaya başlanmıştır ve daha sonra 19. yüzyılın ortasında kısa bir süre için Zağfiran Benderli kullanılmıştır fakat 19. yüzyılın son çeyreğinde Zağfiran Bolu olarak değişmiştir. En son olarak ise Zafranbolu ve daha sonra Safranbolu şekline dönüşmüştür

     Dünya Mimarisi;Resimli,Açıklamalı Mimari Eserler-imiz...

    Bozulmayan dokusuyla Türk toplumunun günlük yaşatısını en ince ayrıntısına kadar gösteren Safranbolu evleri UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası listesine alınmıştır. Adını Safran adlı bitkiden alan Safranbolu dünyada bu bitkinin yetiştiği nadir yerlerden biridir.




  • Sultan Ahmet Camii

    Sultanahmet Camii, 1609-1616 yılları arasında sultan I.Ahmet tarafından İstanbul'daki tarihi yarımadada, Mimar Sedefkâr Mehmet Ağa'ya yaptırılmıştır. Cami Mavi, yeşil ve beyaz renkli İznik çinileriyle bezendiği için ve yarım kubbeleri ve büyük kubbesinin içi de gene mavi ağırlıklı kalem işleri ile süslendiği için Avrupalılarca "Mavi Cami (Blue Mosque)" olarak adlandırılır. Ayasofya'nın 1934 yılında camiden müzeye dönüştürülmesiyle, İstanbul'un ana camii konumuna ulaşmıştır. Aslında Sultanahmet Camii külliyesiyle birlikte, İstanbul’daki en büyük yapı komplekslerinden biridir. Bu külliye bir cami, medreseler, hünkar kasrı, arasta, dükkanlar, hamam, çeşme, sebiller, türbe, darüşşifa, sıbyan mektebi, imarethane ve kiralık odalardan oluşmaktadır. Bu yapıların bir kısmı günümüze ulaşamamıştır.


    Yapının mimari ve sanatsal açıdan dikkate şayan en önemli yanı, 20.000'i aşkın [İznik]] çinisiyle bezenmesidir. Bu çinilerin süslemelerinde sarı ve mavi tonlardaki geleneksel bitki motifleri kullanılmış, yapıyı sadece bir ibadethane olmaktan öteye taşımıştır. Caminin ibadethane bölümü 64 x 72 metre boyutlarındadır. 43 metre yüksekliğindeki merkezi kubbesinin çapı 23,5 metredir. Caminin içi 260 pencereyle aydınlatılmıştır. Yazıları Diyarbakırlı Seyyid Kasım Gubarî tarafından yazılmıştır. Çevresindeki yapılarla birlikte bir külliye oluşturur ve Sultanahmet, Türkiye'nin altı minareli ilk camisidir.


    6 Minarenin Hikayesi

    Efsaneye göre dönemin padişahı I. Ahmet, başta minareleri altından yaptırmak istemiştir. Ama kaplamada kullanılacak olan altının değeri padişahın bütçesini fazlasıyla aşınca, caminin mimarı Sedefkar Mehmet Ağa bu emri güya yanlış işiterek, "altın" sözcüğünden "altı" yaparak, camiyi 6 minareli inşa ettirmiştir.

    Ancak efsaneler bir kenara, İstanbul'da meydana gelen her büyük olay, her büyük eser, Islam dünyasini yakindan ilgilendiriyor ve baslica konu ediliyordu. Sultanahmet Camii'nin yapilmasi da hayranliklar, genis yankilar uyandırmıştı. Fakat Imparatorlugun bazi eyaletlerinden de itirazlar gelmişti. Itiraz edenler, camiye altı minare yapilmasi kabe'ye saygisizlik olur diyorlardi. Çünkü o zamanlar alti minaresi olan tek mebed Mekke'de idi. Padisah bu meseleyi bütün İslam alemini memnun edecek bir sekilde halletti: Mekke'ye yedinci minareyi yaptirdi.

    Minarlerle alakalı diğer bir husus da, şerefelerdir. Sultanahmet minarelerinin dördü üçer, ikisi de ikişer şerefelidir ve toplam 16 şerefe yapmaktadır ki bu da aynı zamanda Sultan Ahmet'in 16. padişah olduğuna işaret eder.

    Caminin içeriye açılan 3 kapısından herhangi birinden girildiğinde dış görünüşü tamamlayan boyama, çini ve vitray camlarının zengin ve renkli süslemeleri ile karşılaşılır. İç mekan büyük bir bütündür; ana ve yan kubbeler geniş sivri kemerlerin dayandığı 4 iri sütun üzerinde yükselir. Caminin içini 3 taraftan çevreleyen balkonların duvarları, yine iznik çinileri ile süslüdür. Bunların yukarısı ve bütün kubbe içleri ise boya işidir. Avlunun batı girişinde ise, demirden ağır bir kordon bulunmaktadır. Bu kordon avluya atıyla giren padişahın kafasını çarpmaması için eğmesini gerektiriyordu. Bu, padişahın bile camiye girerken kendisine çeki düzen vermesi gerektiğini göstermek amaçlı sembolik bir eylemdi.

     Dünya Mimarisi;Resimli,Açıklamalı Mimari Eserler-imiz...


    Sultanahmet Camii şimdiki görünüşü (Üsste)

    Sultanahmet Camii'nin 1895 yılındaki hali (Altta)


     Dünya Mimarisi;Resimli,Açıklamalı Mimari Eserler-imiz...





  •  Dünya Mimarisi;Resimli,Açıklamalı Mimari Eserler-imiz...


    St. Paul Katedrali

    Saint Paul Katedrali (İngilizce: St Paul's Cathedral), İngiltere'nin başkenti Londra'da bulunan bir Anglikan katedrali ve Londra Piskoposu'nun merkezidir. Günümüzde hizmet veren katedral binasının inşa edilişi 17. yüzyıla kadar dayanmaktadır. Yıklılıp yeniden yapılanlar sayılmazsa, bu katedral Londra'da bulunan beşinci Saint Paul Katedrali'dir. Bugün gerek yerli, gerek yabancı turistler tarafından, kentin en çok ziyaret edilen yerlerinden biridir.

    Eski St Paul Katedrali:

    Dördüncü St Paul Katedrali, veya 19. yüzyıl adlandırmalarıyla Eski St Paul ya da Büyük Yangın öncesi St Paul, 1087 yılında çıkmış olan bir yangından sonra Normanlar tarafından yapılmaya başlandı. 2 yüzyıl boyunca ayakta kalan katedral 1136'da bir başka yangında kül oldu. Üstü tahtadan yeni bir çatıyla kapatılarak tekrar hizmete girdi. 1256'da kökten bir genişleme ve yenileme çalışması başladı. Bu çalışma da 1314'de bitti. Bu hâliyle katedral Avrupa'nın en yüksek üçünü kilisesiydi. Yapılan araştırmalarda katedralin kuleleriyle birlikte toplam uzunluğunun 149 metre olduğu hesaplandı. Yüzyıllarca hizmet veren katedraliin kulesinin başı kısmı bir yıldırım düşmesi sonucu tahrip oldu. Bu Katolik ve Protestanlar tarafafından Tanrı'nın bu mezhepten hoşnutsuzluğunu dile getirmesi olarak yorumlandı. Katedral 1666 yılında çıkan Büyük Londra Yangını'nda bütünüyle yıkıldı.

    Büyük Londra Yangını:

    Bütün şehri etkisi altına almış olan yangın, önüne her gelen yapıyı yok ediyordu. Herkes eski St. Paul Katedrali'ni kalın taş duvarları ve doğal bir set görevi gören çevresini kuşatmış boş kent meydanı ile yangından zarar görmeyecek, kesin güvenli bir sığınak olarak görmekteydi. Bu nedenle yangın yayılmaya başladığından itibaren insanlar değerli mal ve eşyalarını buraya getirdi. Normal alanları eşyalar ile dolu olan katedralin bodrumu da Paternoster Meydanı'ndaki kitapçı ve basımevlerinin tıka basa istiflenmiş stokları ile doluydu. Katedral binası onarım görmekteydi ve 4 Eylül 1666 Salı gününün akşamı alevlere teslim olacak olan tahtadan yapı iskeleleriyle çevriliydi.

    Alevler katedrale ulaşarak iskeleyi tutuşturdu ve iskeleden sıçrayan alevler ile ahşap çatı kirişlerini tutuştu. Daha sonra alevlerin ısısından dolayı katedralin kurşundan yapılmış çatısı erimeye başladı, ardından kitap ve kâğıt stoklarının bulunduğu deponunda alevlere teslim olması ile katedral bütünüyle alevler içinde kaldı. Katedral kısa süre içinde, içindeki tüm stok ve değerli eşya ile birlikte bir enkaza dönüştü.


    Onarım

    1668 yılında, kentte başlatılan bayındırlık çalışmaları çerçevesinde yıkılmış katedralin onarım görevi diğer 50 mahalle kilisesi ile birlikte Christopher Wren'e verildi. Bir önceki katedralin plan ve çizimlerine göre, eski katedralin üzerine bir yenisini inşa etme önerisi 1669 yılında reddedildi. 1670 - 1673 arasında tasarladığı Yunan Haçı biçimindeki çizimlerde çok radikal olduğu gerekçesiyle geri çevrildi. Üçüncü ve kabul gören tasarımın yapımına 1675 yılının haziranında başlandı. Yeni katedralin eskisine göre daha küçük kubbeleri vardı. Wren, II. Charles'dan aldığı izin doğrultusunda süsleme amaçlı olarak tasarımda değişiklik yapma hakkını aldı. Pek çok değişiklik yaparak yapının bugünkü hâlini almasını sağladı. Sade İngiliz barok tarzında süslenen yapının kubbesi Roma'daki St Peter Katedrali'ninkinden esinlenerek yapılmıştır. Tepesindeki haç ile birlikte uzunluğu 108 metredir. Biri büyük, ikisi küçük toplam üç kulesi vardır. Katedralde ilk ayin 2 Aralık 1697 yılında yapılmış olsa da, katedral resmî olarak 20 Ekim 1708 tarihinde mimarı Christopher Wren'in 76. doğum gününde açıldı.

     Dünya Mimarisi;Resimli,Açıklamalı Mimari Eserler-imiz...

    (Yunan Haçı tasarımlı çizim)

     Dünya Mimarisi;Resimli,Açıklamalı Mimari Eserler-imiz...

    (Eski plana göre yapılan çizim)

     Dünya Mimarisi;Resimli,Açıklamalı Mimari Eserler-imiz...

    (Wren'in yapılması uygun görülen tasarımı)

    Günümüz St Paul Katedrali:

    İngiltere Kraliyet Ailesi'nin önemli törenlerini, cenaze, vaftiz ve nikâh işlemlerini Westminster Abbey'de yürütmesine karşın bazı törenlerde St Paul Katedrali'nde düzenlenmiştir. Örneğin Galler Prensi Charles Philip Arthur George ve Prenses Diana bu katedralde düzenlenen düğün töreni ile evlenmiştir. 2001 yılında, 11 Eylül Dünya Ticaret Merkezi saldırısında yaşamlarını yitirenlerin anılması için yine bu katedralde Kraliyet Ailesi ve Amerika Birleşik Devletleri Büyükelçisi'nin de katılımlarıyla bir anma töreni yapılmıştır.

    Katedral bugün halka açık bir yerdir. İbadet amaçlı gelmeyen ziyaretçiler ücret ödeyerek katedrali ziyaret edebilirler. 2000 yılında katedral için geniş kapsamlı bir restorasyon çalışması başlatılmıştır. 2008 yılında, açılışının 300. yıldönümünde bitirilmesi beklenen yapının, çalışma sonunda 40 milyon £'a mâlolması bekleniyor.

    Katedralin Resimleri:

     Dünya Mimarisi;Resimli,Açıklamalı Mimari Eserler-imiz...

    Paternoster Meydanı'ndan katedralin kubbesi

     Dünya Mimarisi;Resimli,Açıklamalı Mimari Eserler-imiz...

    St. Paul'ün kuzeydoğu tarafı

     Dünya Mimarisi;Resimli,Açıklamalı Mimari Eserler-imiz...

    St. Paul'ün batı tarafı

     Dünya Mimarisi;Resimli,Açıklamalı Mimari Eserler-imiz...

    Katedralin balkonundaki ziyaretçiler

     Dünya Mimarisi;Resimli,Açıklamalı Mimari Eserler-imiz...

    Katedralden Londra'nın görünümü

     Dünya Mimarisi;Resimli,Açıklamalı Mimari Eserler-imiz...

    Ludgate Hill'den Katedral'in görünümü

     Dünya Mimarisi;Resimli,Açıklamalı Mimari Eserler-imiz...

    London Millennium Bridge'den görünüm

     Dünya Mimarisi;Resimli,Açıklamalı Mimari Eserler-imiz...

    Katedral'in batısındaki saat kulesi

     Dünya Mimarisi;Resimli,Açıklamalı Mimari Eserler-imiz...

    Akşam Karanlığında Katedral

     Dünya Mimarisi;Resimli,Açıklamalı Mimari Eserler-imiz...

    London Millennium Bridge'den görünüm-2

     Dünya Mimarisi;Resimli,Açıklamalı Mimari Eserler-imiz...

    Millenium Köprüsü ve St. Paul




  • Ben bu konuyu çok beğendim.Keşke üst konu olsa...
  • Aferin @Red Kit.Güzel bir konu açmışsın.

    (Herkes Viki'den alıntı yapmış.Biz eksik kalmayalım)
    ----------------------------------------------------------------------------------------------

    Kızıl Meydan

    Kızıl Meydan (Rusça; Красная площадь, Krasnaya Ploşad) Moskova'da dünyaca ünlü meydan.

    15. yy'da Kremlin'in duvarları tamamlandıktan hemen sonra yapılmıştır. Hem Rusya, hem de eski SSCB'nin toplumsal ve siyasi tarihinde önemli bir yeri vardır. Kızıl Meydan idamlara, gösterilere, geçit törenlerine ve mitinglere sahne olmuştur. Kremlin'in hemen doğusunda, Moskova Irmağının kuzeyinde yaklaşık 73,000 m²'lik bir alanı kaplar. Kuzeyinde Devlet Tarih Müzesi, Güney ucunda Saint Basil Katedrali yer alır. Lenin'in 1930'da tamamlanan anıtmezarı ise batısında, hemen Kremlin duvarı önündedir.




     Dünya Mimarisi;Resimli,Açıklamalı Mimari Eserler-imiz...


     Dünya Mimarisi;Resimli,Açıklamalı Mimari Eserler-imiz...




  • Saint Basil Katedrali

    Saint Basil Katedrali (Rusça: Собор Василия Блаженного) Moskova, Kızıl Meydan'da soğana benzeyen, rengarenk, kubbemsi çatılarıyla ünlü bir katedraldir. Yaygın bir hata olarak Kremlin Sarayı'yla karıştırılır.

    1555 - 1561 yılları arasında Rus Devleti' nin Kazan ve Astarhan hanlıklarına karşı kazandığı zaferleri kutlamak amacıyla Korkunç İvan tarafaından yaptırılmıştır. Değişik şekilde tasarlanmış olan sekiz kubbe, sekiz ayrı zaferi simgelemektedir. Önceleri som altın olan kubbeler 1670' den sonra değişik renklerde boyanmıştır. En uzun kulesi yaklaşık 65 metre yüksekliktedir. Yöre halkı arasında yapının bir İtalyan mimarın tasarımı olduğu, daha sonra yapıyı tekrar etmemesi için mimarın kör edildiği rivayeti dolaşır. Kilise bugün müze olarak kullanılmaktadır.


    ------------------

    Viki'de türkçe olarak çok az yer vermiş.

     Dünya Mimarisi;Resimli,Açıklamalı Mimari Eserler-imiz...


     Dünya Mimarisi;Resimli,Açıklamalı Mimari Eserler-imiz...




  • Bir gün rusyaya gidip kızıl meydanda Saint Basil manzarasına karşı bir çay içmeyi isterim.
    Gerçekten hoş bir mimarisi var.

    @C.C.C.P. dikkat ettim sizin için varsa yoksa Rusya. Hayırdır nedir bu Rus aşkı. Memleketmi?
  • quote:

    Orjinalden alıntı: El-Cezeri

    Bir gün rusyaya gidip kızıl meydanda Saint Basil manzarasına karşı bir çay içmeyi isterim.
    Gerçekten hoş bir mimarisi var.

    @C.C.C.P. dikkat ettim sizin için varsa yoksa Rusya. Hayırdır nedir bu Rus aşkı. Memleketmi?


    Evet.Her vatandaş gibi;Ülkemi seviyorum!
  • "Milli eserler" şeklinde konu açılmış. Katedraller ile ne ilgisi var. Ben mi yanlış okuyorum.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: kaotika

    "Milli eserler" şeklinde konu açılmış. Katedraller ile ne ilgisi var. Ben mi yanlış okuyorum.


    @CCCP'yi bilmem ama ben @Red Kit'in "yurtdışından eserler de olabilir" yazısına binaen bu katedrali sundum.Sonuçta onlar da eski ve değerli birer mimari yapı değiller mi @kaotika?
  • quote:

    Orjinalden alıntı: kaotika

    "Milli eserler" şeklinde konu açılmış. Katedraller ile ne ilgisi var. Ben mi yanlış okuyorum.


    Aslında yabancı kökenli mimari yapıları ayrı bir başlık altında incelemek gerek.Haklısınız.
  • KISACA MINIATURK :D

     Dünya Mimarisi;Resimli,Açıklamalı Mimari Eserler-imiz...


     Dünya Mimarisi;Resimli,Açıklamalı Mimari Eserler-imiz...


     Dünya Mimarisi;Resimli,Açıklamalı Mimari Eserler-imiz...




  • Miniatürkte en beğendiğim yapı bir yunan tapınağığdı.Kapılarını açık bırakmışlarki eğilip kapıdan içeri bakalım, atları görelim diye.
  • 
Sayfa: 1234
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.