Şimdi Ara

Bir soru; Neden? 50 Hz(cevabı buldum.)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir (1 Mobil) - 1 Masaüstü1 Mobil
5 sn
29
Cevap
0
Favori
32.045
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Evet arkadaşlar neden evimize gelen elektrik 50 Hz? Ya da cihazlarımız neden 50 Hz üretiliyor?

    Ekleme; yani neden 60, 70 veya 80 değilde 50 Hz.. Bunu sormak istemiştim.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi CastingFailed. -- 9 Kasım 2008; 23:09:46 >



  • Cevaplarınız için teşekkürler... İnternette biraz araştırma yaptım ve aradığımı buldum...

    Üç fazlı alternatif akıma dayalı elektrik üretim , dağıtımı 19. Yüzyıl Doğru akım Nikola Tesla adındaki bir mucit tarafından geliştirildi. Tesla Altenatif akım sisteminin, güç dağıtımı açısından kayıpları yüksek olan doğru akım sistemine göre üstün olduğunu belirlemişti. Yaptığı özenli araştırma ve dikkatli hesaplamalardan sonra, Altenatif akım güç üretimi için en uygun frekansın saniyede 60 salınım, yani 60 Hz olduğu sonucuna vardı. Bu frekansla birlikte 240V luk gerilim düzeyini öneriyordu. Fakat bu durum, 110V luk doğru akım sistemlerini devreye sokmuş bulunan ve düşük voltajın daha güvenli olduğunu savunan Thomas Edisonla ters düşmelerine neden oldu. Sonuç olarak, elektrik kullanımı yaygınlaştıka, daha uzak mesafelere güç iletebilmek amacıyla Doğru akım dan Altenatif akım ya geçildi. Bu yapılırken, Tesla nın 60Hz önerisi benimsenmişti. Fakat Edison un yerleştirmiş olduğu 110V luk gerilim düzeyi korundu.

    Avrupa Doğru akım ise, Alman AEG firması Avrupa daki ilk güç üretim tesisini inşa ettiğinde, işe 110V luk gerilimle başlandı. Halbuki bu, pek de isabetli bir seçim değildi. Çünkü, düşük gerilim bazı sıkıntılara yol açıyordu. Aynı güçle çalışan iki cihazdan; 110V luk olanı, 220 V luk olanına oranla, iki misli akım çekmek zorundadır. Örneğin 1.5kW lık bir elektrik süpürgesi 220V ta 13.5A, 110 V ta ise 6.8A kadar akım gerektirir. Sonuç olarak, düşük gerilim tercihi halinde; kablo kesitlerinin daha kalın olması gerekir ve bir prizden çekilebilecek güç miktarı daha düşüktür. Ayrıca, bu güç düzeyinin aşılması olasılığı; çoğu aygıtın, başlatma sırasında normal çalışma haline göre daha fazla güç çekmesi nedeniyle yüksektir ve güvenlik amacıyla, prizlere giden dağıtım hatlarına devre kesicilerin konması gerekir. Dolayısıyla, bu sıkıntıları aşabilmek ve aynı bakır tel kesitinden daha az kayıpla daha fazla güç çekebilmek için gerilimi arttırmak gerekiyordu. Nitekim, zamanla 220V standardına yönelindi.


    AEG mühendisleri frekans seçiminde de hata yapmış ve 60, onlu sayı sistemine ve metre standardındaki birimler dizilimine uymadığı için, frekansı 50 Hz olarak seçmeyi tercih etmişlerdi. Halbuki 50Hz, üretimde %20 daha az etkin, iletimde %10-15 daha verimsizdir ve trafo üretiminde, %30 a varan oranda daha büyük sarımların ve manyetik çekirdek malzemesinin kullanımını gerektirir. Öte yandan, elektrik motorları düşük frekanslarda daha verimsiz çalışır ve elektrik kayıplarıyla, bu kayıpların yol açtığı ek ısıya dayanıklı olmaları için, daha sağlam yapılmaları gerekir. Ancak, AEG o sıralarda bu alanda bir tekel oluşturduğundan, benimsediği frekans standardı tüm kıtaya yayıldı. İngiltere de ise, ta ki II. Dünya Savaşı ndan sonra 50Hz standardı benimsenene kadar, her iki frekans Doğru akım kullanıldı. Bugün ülke olarak sadece; Peru, Ekvator, Guyana, Filipinler ve Güney Kore, Tesla nın 60Hz frekans önerisini, 220-240V gerilimle birlikte kullanıyor. Avrupa düşük frekans tercihinin doğurduğu ek maliyetleri üstlenirken, ABD ve Japonya düşük gerilimin sıkıntılarını yaşıyor. Bu nedenle olsa gerek, devre kesiciler ABD de, Avrupa dan çok daha önceleri yaygınlaşmış bulunuyor. Ancak, ABD deki yeni inşa edilen binalar artık, nötür uçla arasında 115V gerilim bulunan iki faz ucuna ayrılmış halde, 230V luk gerilim alıyor. Böylelikle fırın gibi fazla güç kullanan ana aygıtlar, 230V a bağlanıyor. Avrupa dan sağlanan elektrikli aygıtlar, frekans farkını kabul ettikleri takdirde bu prizlere bağlanabiliyor.

    Ortaya çıkan yeni teknolojilerle ilgili olarak hep, bazı tercihlerin yapılması ve kararların alınması gerekir. Yapılan tercihlerin hepsi, her zaman isabetli olmayabildiği gibi; hatalı tercihlerin uzun vadeli faturası ağır, geriye dönüşü ise daha Doğru akım maliyetli olabilir. Ancak, tercihlerin tam isabetliliğini sağlamak endişesiyle kararsızlığa kapılmak; o teknolojinin hayata geçirilmesini ertelemek ve bu arada, kullanımının sağlayacağı yararlardan yoksun kalmak anlamına gelir. Ki bu felç hali çoğu kez, toplumsal gelişme açısından maliyeti en yüksek olan alternatiftir. Elektrik gücü üretim ve dağıtımındaki frekans ve gerilim tercihlerinin öyküsü, yeni teknolojiler karşısında ne denli cesur ve ne denli dikkatli olunması gerektiğinin tipik bir öyküsüdür. Gerçi ABD ve Avrupa, gerilim ve frekans konusunda en isabetli tercihlerde bulunamadıkları için ek bazı faturalar ödemiş ve hala Doğru akım ödemektedirler. Fakat bu teknolojiden ve tetiklenen pek çok diğerinden türettikleri yararlar sayesinde, ödenen faturadan çok daha büyük ödüller kazanarak, bugünkü gelişmişlik düzeylerine erişmişlerdir.


    Üç fazlı sistemde yük dağılımı için gereklidir

    (Ç)alıntıdır.
  • BIRDE YUKLER NORMAL DE DUZ AKMAZLARMI NEDEN NASIL DALGA OLUSUYOR
  • cevap şu olacaktır.Standart avrupa frekansı 50hz dir.

    cevap2.sabit potansiyel farkı olmadığından
    +311v>>>0v>>>-311V>>>0v seklinde 622 v genliğe sahip bir sinus formunda dalgadır
    220 v dediğiniz
  • Elektrik hatlarındaki akım AC dir yani Alternatif akımdır. Bir ileri bir geri saniyede 50 kez yön değiştirir. AC Kullanılmasının sebebi DC YE göre birçok avantajı olmasıdır.

    Evde kullandığımız AC nin dalgası şu şekildedir.

     Bir soru; Neden? 50 Hz(cevabı buldum.)


    neden 50 hz ? insan kulağının duyma sınırı içinde olması içindir belki . Standart hale gelmiş işte
  • quote:

    Orjinalden alıntı: Self Control

    Elektrik hatlarındaki akım AC dir yani Alternatif akımdır. Bir ileri bir geri saniyede 50 kez yön değiştirir. AC Kullanılmasının sebebi DC YE göre birçok avantajı olmasıdır.

    Evde kullandığımız AC nin dalgası şu şekildedir.

     Bir soru; Neden? 50 Hz(cevabı buldum.)


    neden 50 hz ? insan kulağının duyma sınırı içinde olması içindir belki . Standart hale gelmiş işte

    Benim sorumu yanlış anlamışsınız.. Ben neden 60, 70, 80 değilde 50 diye sormak istemiştim...




  • IEEE e bakarasnız ordan bununla ilgili yeterince bilgi bulabilirsiniz..
  • 50 Hz olmasının sebebi
    generatörlerin dönüş hızıyla ilgili olsa gerek

    3000 devirde dönen generatör 50 HZ elektrik üretebiliyor

    örn. 100 Hz olması için 6000 devirde dönmesi gerekirdi
    bu kadar hızda mekanik zorlanabilir
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
  • Daha düşük olması da lambaların gözle görülebilir bir şekilde titreşmesine neden olacaktı.
  • bunun nedeni ondalık sayı sistemi kullanmamız. frekans değeri sabit sayı gibi göründüğünden, daha kolay hesaplama yapmak için 50 Hz seçilmiş. amerikan standardında ise 60 Hz değerinin daha fazla kolaylık yapacağı düşünülmüştür. ama biz avrupa standardını kullandığımız için 50 Hz'de karar kılındı.
  • Cevaplarınız için teşekkürler... İnternette biraz araştırma yaptım ve aradığımı buldum...

    Üç fazlı alternatif akıma dayalı elektrik üretim , dağıtımı 19. Yüzyıl Doğru akım Nikola Tesla adındaki bir mucit tarafından geliştirildi. Tesla Altenatif akım sisteminin, güç dağıtımı açısından kayıpları yüksek olan doğru akım sistemine göre üstün olduğunu belirlemişti. Yaptığı özenli araştırma ve dikkatli hesaplamalardan sonra, Altenatif akım güç üretimi için en uygun frekansın saniyede 60 salınım, yani 60 Hz olduğu sonucuna vardı. Bu frekansla birlikte 240V luk gerilim düzeyini öneriyordu. Fakat bu durum, 110V luk doğru akım sistemlerini devreye sokmuş bulunan ve düşük voltajın daha güvenli olduğunu savunan Thomas Edisonla ters düşmelerine neden oldu. Sonuç olarak, elektrik kullanımı yaygınlaştıka, daha uzak mesafelere güç iletebilmek amacıyla Doğru akım dan Altenatif akım ya geçildi. Bu yapılırken, Tesla nın 60Hz önerisi benimsenmişti. Fakat Edison un yerleştirmiş olduğu 110V luk gerilim düzeyi korundu.

    Avrupa Doğru akım ise, Alman AEG firması Avrupa daki ilk güç üretim tesisini inşa ettiğinde, işe 110V luk gerilimle başlandı. Halbuki bu, pek de isabetli bir seçim değildi. Çünkü, düşük gerilim bazı sıkıntılara yol açıyordu. Aynı güçle çalışan iki cihazdan; 110V luk olanı, 220 V luk olanına oranla, iki misli akım çekmek zorundadır. Örneğin 1.5kW lık bir elektrik süpürgesi 220V ta 13.5A, 110 V ta ise 6.8A kadar akım gerektirir. Sonuç olarak, düşük gerilim tercihi halinde; kablo kesitlerinin daha kalın olması gerekir ve bir prizden çekilebilecek güç miktarı daha düşüktür. Ayrıca, bu güç düzeyinin aşılması olasılığı; çoğu aygıtın, başlatma sırasında normal çalışma haline göre daha fazla güç çekmesi nedeniyle yüksektir ve güvenlik amacıyla, prizlere giden dağıtım hatlarına devre kesicilerin konması gerekir. Dolayısıyla, bu sıkıntıları aşabilmek ve aynı bakır tel kesitinden daha az kayıpla daha fazla güç çekebilmek için gerilimi arttırmak gerekiyordu. Nitekim, zamanla 220V standardına yönelindi.


    AEG mühendisleri frekans seçiminde de hata yapmış ve 60, onlu sayı sistemine ve metre standardındaki birimler dizilimine uymadığı için, frekansı 50 Hz olarak seçmeyi tercih etmişlerdi. Halbuki 50Hz, üretimde %20 daha az etkin, iletimde %10-15 daha verimsizdir ve trafo üretiminde, %30 a varan oranda daha büyük sarımların ve manyetik çekirdek malzemesinin kullanımını gerektirir. Öte yandan, elektrik motorları düşük frekanslarda daha verimsiz çalışır ve elektrik kayıplarıyla, bu kayıpların yol açtığı ek ısıya dayanıklı olmaları için, daha sağlam yapılmaları gerekir. Ancak, AEG o sıralarda bu alanda bir tekel oluşturduğundan, benimsediği frekans standardı tüm kıtaya yayıldı. İngiltere de ise, ta ki II. Dünya Savaşı ndan sonra 50Hz standardı benimsenene kadar, her iki frekans Doğru akım kullanıldı. Bugün ülke olarak sadece; Peru, Ekvator, Guyana, Filipinler ve Güney Kore, Tesla nın 60Hz frekans önerisini, 220-240V gerilimle birlikte kullanıyor. Avrupa düşük frekans tercihinin doğurduğu ek maliyetleri üstlenirken, ABD ve Japonya düşük gerilimin sıkıntılarını yaşıyor. Bu nedenle olsa gerek, devre kesiciler ABD de, Avrupa dan çok daha önceleri yaygınlaşmış bulunuyor. Ancak, ABD deki yeni inşa edilen binalar artık, nötür uçla arasında 115V gerilim bulunan iki faz ucuna ayrılmış halde, 230V luk gerilim alıyor. Böylelikle fırın gibi fazla güç kullanan ana aygıtlar, 230V a bağlanıyor. Avrupa dan sağlanan elektrikli aygıtlar, frekans farkını kabul ettikleri takdirde bu prizlere bağlanabiliyor.

    Ortaya çıkan yeni teknolojilerle ilgili olarak hep, bazı tercihlerin yapılması ve kararların alınması gerekir. Yapılan tercihlerin hepsi, her zaman isabetli olmayabildiği gibi; hatalı tercihlerin uzun vadeli faturası ağır, geriye dönüşü ise daha Doğru akım maliyetli olabilir. Ancak, tercihlerin tam isabetliliğini sağlamak endişesiyle kararsızlığa kapılmak; o teknolojinin hayata geçirilmesini ertelemek ve bu arada, kullanımının sağlayacağı yararlardan yoksun kalmak anlamına gelir. Ki bu felç hali çoğu kez, toplumsal gelişme açısından maliyeti en yüksek olan alternatiftir. Elektrik gücü üretim ve dağıtımındaki frekans ve gerilim tercihlerinin öyküsü, yeni teknolojiler karşısında ne denli cesur ve ne denli dikkatli olunması gerektiğinin tipik bir öyküsüdür. Gerçi ABD ve Avrupa, gerilim ve frekans konusunda en isabetli tercihlerde bulunamadıkları için ek bazı faturalar ödemiş ve hala Doğru akım ödemektedirler. Fakat bu teknolojiden ve tetiklenen pek çok diğerinden türettikleri yararlar sayesinde, ödenen faturadan çok daha büyük ödüller kazanarak, bugünkü gelişmişlik düzeylerine erişmişlerdir.


    Üç fazlı sistemde yük dağılımı için gereklidir

    (Ç)alıntıdır.




  • Son derece ilginç bir makale. Meselenin önemini küçük bir ayrıntıyla sulandırmak istemem ama şu düzeltilse iyi olur:

    quote:

    Örneğin 1.5kW lık bir elektrik süpürgesi 220V ta 13.5A, 110 V ta ise 6.8A kadar akım gerektirir.


    'Örneğin 1.5kW lık bir elektrik süpürgesi 220V ta 6.8, 110 V ta ise 13.5A kadar akım gerektirir' demek istemiş. Ama elektrik süpürgesinin güç katsayısı düşük olacaktır, bu hesap da gerçekte yanlıştır, aklınızın bir kenarında kalsın.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Liu Kang -- 9 Kasım 2008; 23:25:52 >
  • Vay ana bee
  • makale gayet eçıklayıcı olmuş..
  • Tesla ya bir kez daha hayran oldum
  • Bir de şu var ki, akıma kapılan bir insan için en tehlikeli seviye 50Hz frekansıymış.
  • çok güzel bi makale, paylaştığın için teşekküler. Dünyada neler oluyorda hiç haberimiz yok.. bak şu AEG nin yaptığına...
  • quote:

    Orjinalden alıntı: by_mysterious

    çok güzel bi makale, paylaştığın için teşekküler. Dünyada neler oluyorda hiç haberimiz yok.. bak şu AEG nin yaptığına...



    Hocam geç AEG'yi. Bu alemde tek kral Nikola Tesla...
  • Nikola Tesla (Sırpça: Никола Тесла)

    Elektrik konusunda çok önemli icatlar yapan Nicolai Tesla’nın Hayatı ve Buluşları

    Nikola Tesla 1856 yılında Hırvatistan’da dünyaya geldi. İnanılmaz bir hafızası vardı. Altı dili çok rahat konuşabiliyordu. Gratz’daki Bilim Enstitüsü’nde 4 sene Matematik, Fizik ve Mekanik okudu. Ama onun esas ilgi alanı elektrik oldu. O dönemlerde elektrik henüz emekleme dönemini yaşayan çok yeni bir bilim dalı durumundaydı. Akkor telli ampul daha icat edilmemişti bile.

    Tesla 1884 yılında ABD’ye geldi. Cebindeki tavsiye mektubunun yardımı ile mucit Thomas Edison’un yanında çalışmaya başladı. Edison o günlerde akkor telli ampulü yeni icat etmişti ve elektriğin aktarılması konusunda bir sistem geliştirmeye çalışıyordu. Edison bu noktada doğru akıma (DC) güveniyordu. Ancak DC o kadar çok sorun çıkarıyordu ki bir türlü istediği sonuçları elde edemiyordu.

    Bir gün Tesla’yı yanına çağırdı ve sistemdeki sorunları çözerse kendisine büyük bir maddi ödül vereceğini söyledi. Tesla, Edison’u, o günün parası ile 100,000, bugünün parasıyla milyonlarca Dolarlık bir masraftan kurtararak sistemdeki aksaklıkları giderdi.

    Tesla elektriğin taşınması için Edison’unkinden çok daha iyi bir sistem geliştirdi. Sistemde DC yerine alternatif akım (AC) kullandı. Tesla’nın geliştirdiği transformatörler vasıtası ile elektriği ince kablolar üzerinden uzak mesafelere kayıpsız taşımak mümkündü.

    Tesla bundan sonra elektrikle çalışan motorlar yapmaya başladı. 19uncu Yüzyıl’ın sonlarında hiçbir bilim adamı, AC kullanan motorların gerçek olabileceğine ihtimal vermiyordu. Tesla böyle düşünenleri yanıltarak ilk AC elektrik motorunu icat etti.

    Tesla öyle büyük bir bilim adamı idi ki daha dünya fluoresan ampulle tanışmadan 40 sene önce kendi laboratuarını fluoresan ampullerle aydınlatıyordu. Çeşitli dünya fuarlarında ve sergilerde cam tüpleri alıp ünlü bilim adamlarının adını oluşturan ampuller yapıyordu. Günümüzdeki neon ampullerin ilk örnekleriydi bunlar.

    Tesla dünyanın ilk hidroelektrik santralinin de mucidiydi. Niagara Şelalesi’nin üzerinde kurulu olan ilk hidroelektrik santral, “Tesla” imzasını taşıyordu.

    Otomobillerde kullanılan ilk hızölçeri de Tesla icat etti.

    Bu arada AC konusundaki başarıları George Westinghouse adındaki bir girişimcinin kulağına gitmişti. Westinghouse, Tesla ile bir sözleşme imzaladı. Sözleşmeye göre, Westinghouse, sattığı her bir kilovat AC elektrik için Tesla’ya 2.50 Dolar verecekti. Tesla bir anda tasarladığı ama parasızlık nedeniyle gerçekleştiremediği çalışmaları için nakit paraya kavuşmuştu.

    Tesla’nın Westinghouse’dan alacağı ücretin 1 milyon Dolar’ı geçmesi Westinghouse’ı malî sorunlarla yüz yüze getirdi. Tesla, sözleşmesi geçerli olduğu sürece Westinghouse’un iflas edebileceğini idrak ederek sözleşmesini yırtıp attı. Çünkü onun en büyük amacı insanlara ucuz AC elektrik verebilmekti. Dünyanın ilk milyarderi olmaktansa patentleri karşılığında kendisine ödenen az bir paraya razı oldu.

    1898 yılında, Madison Square Garden’da hazır bulunan izleyicilere, ilk uzaktan kumandalı tekneyi tanıştırdı.

    Tesla halka ucuzdan da öte bedava elektrik enerjisi temin etme hayalleri kurmaya başlamıştı. 1900′de yatırımcı J.P. Morgan’ın 150,000 Dolar’lık malî desteği ile Long Island’da “Kablosuz Yayın Sistemi”ni kurdu.

    Bu yayın kulesi dünyanın ilk telefon ve telgraf hizmeti verecek, aynı zamanda dünyaya resim, borsa haberleri ve hava durumu yayını yapacak bir tasarımdı. Morgan bunun gerçek anlamda “bedava enerji” olduğunu anlayınca desteğini çekti. Morgan’ın desteğini çekmesi Tesla’yı finansal sorunlar içine sürükledi. Kule, hurda fiyatına alacaklılara satıldı. O dönemde sesin, resimlerin ve elektriğin bu şekilde yayılması duyulmuş şey değildi.

    Oysa insanların bilmediği bir şey vardı. Tesla’nın, Marconi’nin “radyoyu icat ettim” diye ortaya çıkmasından 10 sene önce radyonun temel çalışma prensiplerini ortaya koymuş olduğuydu. Marconi’nin radyosu ses iletmiyor sadece sinyal yayabiliyordu. Oysa bu, Tesla’nın Marconi’den seneler önce gerçekleştirdiği bir şeydi.

    Tesla, bilim dünyanın rezonans frekanslarını hesaplamadan 60 sene önce bu işi yapmıştı. Günümüzde Manyetik Rözonans olarak bilinen tıbbi görüntüleme sistemleri Teslanın temel ilkelerine dayanır.

    Günümüzde Manyetizm birimi olarak Tesla nnı ismi Kulanılır.

    1899′da Colorado Springs’teki laboratuarında bir girişimde bulundu. Dünyanın bir ucundan diğer ucuna gidip sonra da kaynağına geri dönecek enerji dalgaları gönderdi. Dalgalar geri geldiğinde bu dalgalara bir miktar elektrik daha yükleyerek bir daha gönderdi. Sonuçta insan elinden çıkan en büyük şimşek yaratılmış oldu. Tam 40 metrelik dev bir şimşekti Tesla’nın bu deney sonucunda elde ettiği rekor hala kırılamamıştır.

    Şimşeğin gürültüsü 35 km. mesafeden işitildi. Laboratuvarın etrafındaki alan garip bir mavi ışıkla kaplandı. Ne yazık ki laboratuvarında deneylere devam ederken kendine ait elektrik santralinin donanımını havaya uçurdu ve bir daha da onarması mümkün olmadı.

    1. Dünya Savaşı’nda ABD devleti Alman denizaltılarını tespit edecek bir sistem geliştirme çabasına girmişti. Tesla’nın bu konudaki önerisi enerji dalgaları kullanmak oldu. Bugün bu sisteme radar demekteyiz. Diğer bilim adamları, Tesla’nın önerisini doğal olarak reddetti. Dünya, bu nedenle radarın icadını 25 sene beklemek zorunda kaldı.

    Ömrü boyunca 800 icadın patentini aldı. 1943 senesinde vefat etti.

    alıntıdır...

    NOT : Hayatını okumadıysanız en azından kısa özeti bile olsa okuyun. Gerçek bir macera ve maalesef ki dram...



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Güneydoğu -- 20 Kasım 2008; 0:33:16 >




  • Tesla.. asrın mucidi bence. hakkı yeninmiş bi insan. yıllarca ilkokul çocuklarına ediosunu öğrettiler ama onun Teslaya yaptıklarından hiç bahsetmediler. neyse konu bu değil. teşekkürler yukardaki makale için yeni okudum iyi geldi.
  • evet, makale güzel yazılmış. ancak neden 50 Hz veya 60 Hz olduğundan çok, gerilim seçiminin nedenlerine eğilmiş.

    Bu tür seçimler, örneğin 50 Hz, 60 Hz, 220 V, 110 V... bu sayılar genellikle bazı bilimsel araştırmalar sonucunda belli bir değer aralığının uygun olduğunun bulunmasından sonra, tamamen bazı şahsi seçimlere bağlıdır.

    frekansın yüksek olması, elektrik makinelerinde daha yüksek hızlara çıkmayı, enerjinin daha etkin kullanımını sağlar. trafolarda daha küçük demir çekirdek için uygundur. Ancak, frekansın büyümesi bir yerden sonra malzemelerde doymalara, kayıpların artmasına yol açar. yapılan bilimsel araştırmalar sonucunda da bir aralık bulunmuş, 50 ve 60 Hz seçilmiştir.

    yani frekansın o aralıkta olması gerektiği: bilimsel
    neden 50 - 60 Hz olduğu: şahsi karar




  • 
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.