Şimdi Ara

Bir AIDS'li anlatıyor ve AIDS Kabusu

Bu Konudaki Kullanıcılar:
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
13
Cevap
0
Favori
12.333
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Bir AIDS'li anlatıyor
    Kanında dolaşan virüsün farkına vardığı günden bu yana, tam 6 yıldır AIDS'le mücadele ediyor. Hastalığı bulaştırdığı karısını ve kızını kaybetmesine rağmen direniyor. Bir yandan virüsün vücudunu teslim almaması için savaşıyor. Diğer yandan da toplumun önyargılarıyla....

    Selahattin Demirer, çalışmak için Romanya'ya gittiğinde henüz 21 yaşındaydı. Askerlikten sonra hayata iyi bir başlangıç yapmak, para kazanmak istedi. İki sene Romanya'da, akrabasının işlettiği pansiyonda çalıştı.

    "Bekardım o zaman. Gençtim, heyecanlıydım. Bilinçsizlik işte."

    İki sene sonra memleketi Aksaray'a döndüğünde ailesi tarafından 'artık zamanı geldi' diyerek evlendirildi. Birkaç yıl sonra karaciğer rahatsızlığıyla Ankara'da ameliyat masasına yattığında, eşi Aksaray'da doğum sancıları çekiyordu. Yeni doğan kızını görmek için sabırsızlanıp, taburcu olmayı bekliyordu.

    Hastanedeki doktorlardan biriyle sohbet ederken laf lafı açtı. Romanya macerasını anlatınca doktor AIDS'ten, Eliza testinden bahsetti. "Hiç test yaptırdın mı?" diye sordu. Nerede, nasıl test yaptırabileceğini anlattı.

    Doktorun telkiniyle 'acaba?' diyerek Hıfzısıhha'da test yaptırıp memleketine döndü. 4 gün sonra sonucun pozitif olduğunu öğrendiğinde kızı henüz 10 günlüktü: "İntihar etmek istedim. AIDS'le ilgili hiçbir şey bilmiyordum. Sadece aklıma bir deri bir kemik kalmış, yatakta, ölmek üzere olan insanlar geliyordu. Duygularımı anlatmam çok zor. Eve gidemedim, kimseye söyleyemedim. Sonra aklıma test yaptırdığım doktorları aramak geldi. Doktorlar bana moral verip testin tekrar yapılması gerektiğini söylediler. Eşimi ve çocuğumu da görmek istediler."

    Eşine sarılık kaptığını, onlara da bulaşmış olabileceğini, test yaptırmaları gerektiğini söyleyip Ankara'nın yolunu tuttu. Test yapıldı. Eşi HIV (+), henüz 40 günlük kızı ise önce (-) çıktı. Sonra doğrulama testleri yapıldı. Kızı da virüsü almıştı. Testler, Ankara'ya gidip gelmeler, hatta evdeki AIDS broşürleri.... Tüm bunlara rağmen eşinin hiçbir şeyden haberi yoktu. AIDS' e yakalandığını, bu virüsü ona da bulaştırdığını uzun süre eşine söyleyemedi:

    "Bir türlü söyleyemiyordum. Sıkıntı içindeydim. Beni suçlayacak diye düşündüm. Söylentiler kulağına gitmiş, anlamış. 'Birbirimize destek olmamız lazım'dedi. O kadar çekiniyordum ki öyle söyleyince rahatladım."

    Arkasından mücadele başlar. Doktorlar, hastaneler... Hacettepe Tıp Fakültesi Hastanesi'nde tedavi sürerken AIDS Savaşım Derneği'ndeki doktorlardan hastalığı ve AIDS'le yaşamayı öğrenir. Ama ilaçlar, kontrol için sık sık Ankara'ya gitmek maliyetlidir.

    1996 yılında Dünya AIDS gününde dönemin Sağlık Bakanı Yıldırım Aktuna'yla görüşme fırsatı yakalar. Aktuna'nın yardımıyla Aksaray'daki Ortaköy Devlet Hastanesi'nde santral memuru olarak çalışmaya başlar.

    Selahattin Demirer hastalığını hiç saklamaz. İnsanların tepkilerini AIDS'i anlatarak yenmeye çalışır:

    "Küçük yer. Başlangıçta insanlar selamımı almadı, benden kaçtılar. Elimin havada kaldığı zamanlar oldu. AIDS'in günlük hayattaki yakınlaşmayla bulaşmayacağını anlattım, broşürler dağıttım. Bana destek olmaları gerektiğini anlattım. Hastalığımı hiç saklamadım. Eğer saklasaydım şimdi hayatta olmayabilirdim."

    HIV virüsüne önce kızı yenilir. AIDS'le gözünü dünyaya açıp 4 yıl da mücadele ettikten sonra.... O kızını aniden rahatsızlanınca götürdüğü hastanede yüksek dozda ilaç verildiği için kaybettiğine inanıyor. Eşi ise kızını kaybetmenin acısıyla tedaviyi ve mücadeleyi bir süre bırakır. Yeniden hayata dönüp tam gücünü toparlamaya çalışırken kocası hastanedeki işinden çıkarılır:

    "Hastaneye yeni gelen bir doktor bana karşı tavır aldı. Elimde 'çalışabilir' yazısı olmasına rağmen HIV virüsü taşırken hastanede çalışamayacağımı, insanların korktuklarını söyledi. İşten çıkarılmamı sağladı. Ben işsiz kalınca eşim çok üzüldü. Psikolojik olarak yıkıldı ve tedaviyi yine bıraktı."

    Tedaviyi aksatınca hastalık çabuk ilerler ve eşini de kaybeder. Eşini kaybettikten sonra sıkıntılı günler geçirse de çabuk toparlanır. Yine Sağlık Bakanlığı'ndan yardım ister ve işine döner.

    Kızı ve eşinin ardından yalnızlığını yazarak unutmaya çalışır. Yaşadıklarını, AIDS'i, kendisini anlatır. Doktorlarının da yardımıyla yazdıklarını kitap olarak yayınlar. Kitabının ismi 'HIV'le Yaşamak'.

    Şu anda 31 yaşında. Maaşının yanı sıra kitabını satarak tedavisine katkıda bulunmaya çalışıyor. İlaçları, yeşil kartı olduğun için kaymakamlık karşılıyor ama AIDS pahalı bir hastalık.

    "Hastalıktan çok toplumun baskısı ve önyargısıyla mücadele etmek zorunda kaldım. AIDS benim davam oldu. AIDS'i önlemeye ne kadar katkım olabilirse o kadar mutlu olacağım. Benim de başıma gelmeden önce bilgim yoktu. AIDS yoldan çıkan insanların, homoseksüellerin hastalığı olarak görülüyor. Okullarda bütün bunları, cinsel hastalıkları öğretmeleri gerekiyor. Toplumun baskısından korkarak gizlenen ve tedavi olamayan pek çok AIDS'li bu yüzden hayatını kaybediyor."

    Türkler AIDS'ten korkmuyor

    Durex'in, 5 büyük ilde 16-55 yaş grubunu kapsayan araştırmasına katılanların yüzde 55'i, "AIDS'e yakalanma endişesiyle cinsel davranışlarında değişiklik olmadığını" söyledi.

    Durex, '1 Aralık Dünya AIDS Günü' nedeniyle, Türk insanının cinsel yaşamına ilişkin yaptırdığı araştırmanın üçüncü bölümünü açıkladı.

    Taylor Nelson Sofres Piar tarafından gerçekleştirilen araştırmanın bu bölümünde, "Cinsel birleşmeniz ne kadar sürüyor?" sorusuna, katılımcıların 1-60 dakika arasında değişen yanıtlar verdi. Büyük çoğunluk 10, 20 ve 30 dakika seçeneklerini işaretledi. Kadınların yüzde 30'u, erkeklerin de yüzde 8'i bu soruyu yanıtsız bıraktı.

    "HIV/AIDS'e yakalanma endişesiyle cinsel davranışlarınızda değişiklik oldu mu?" şeklindeki soruyu ise ankete katılanların yüzde 55'i 'olmadı' şeklinde yanıtladı.

    "Cinselliğinizle ilgili en büyük korkunuz nedir?" sorusunu erkeklerin yüzde 41'inin 'iktidarsız olmak', kadınların ise 'AIDS kapmak' diye yanıtladı.

    Durex Türkiye Genel Müdürü Erdinç Nuray, 'Durex 2000 Global Seks Araştırması'yla ilgili olarak "Cinsel yolla bulaşan hastalıkların en tehlikelisi HIV/AIDS virüsüdür. Bu öldürücü hastalığa yakalanmamanın ve başkasına bulaştırmamanın tek bir yöntemi vardır, o da bir sağlık ürünü olan prezervatif kullanmaktır dedi.
    AIDS Nedir?
    AIDS, Acquired Immuno Deficiency Syndrome kelimelerinin kısaltması olarak ortaya çıkmış ve Edinilmiş Yetersiz Bağışıklık Sistemi Sendromu olarak Türkçe'ye çevrilmiştir.AIDS ilk olarak 1981 yılında Amerika Birleşik Devletleri'nde keşfedilmiştir.Keşfinden hemen sonra hızla yayılarak; erkek, çocuk, siyah, beyaz, Latin, Asyalı, zengin, fakir demeden bir çok insanın ölümüne neden olmuştur.Günümüze kadar AIDS'ten 225.000 kişinin öldüğü kaydedilmiştir.Bu sayı her 13 ila 15 ayda ikiye katlanmaktadır.AIDS için halen kesin olarak bilinen bir tedavi yöntemi bulunmamaktadır.AIDS'ten korunmak bu tehlikeli ve ölümcül virüsün yayılmasını önlemek için uygulanabilecek tek yoldur. HIV, Human Immune Deficiency Virus, vücut bağışıklık sistemi virüsü, AIDS tamamen vücut bağışıklık sistemi ile ilgili olduğundan, hastalığa sebep olan virüse bu isim verilmiştir.Virüs, insan vücudunun hastalıklara karşı direncini sağlayan bağışıklık sistemini etkisiz hale getirmektedir.Vücut bağışıklık sisteminin etkisiz hale gelmesi, virüsten etkilenmeden önce kolayca başedebildiği deiğer hastalık mikroplarıyla artık çarpışamayacak duruma gelmesi demektir.Bu da basit bir enefeksiyonun bile ölümcül hale gelmesine sebep olabilir.AIDS hastalarının yarısından çoğu bağışıklık sistemlerinin etkisiz hale gelmesi yüzünden basit enfeksiyonlara yenilerek hayata veda etmişlerdir. İnsan vücudu bir defa HIV virüsü ile enfekte olmuşsa artık bu virüsün hiçbirşekilde yok edilmesi yada vücuttan atılmasımümkün değildir.Fakat,virüsün etkilerine engel olmak için bir takım ilaçlar geliştirilmiştir. Bunlardan ilki ve ençok bilineni AZT (Zidovudine) adı verilen ilaçtır. Bu ilaç virüsün çoğalmasını engellemektedir.AZT AIDS virüsünün meydana getirdiği belirtilerin görünmesini engellemekte ve AIDS'li hastanın yaşamının kısmende olsa uzamasını sağlamaktadır. Bilim adamları AIDS'le savaşabilmenin diğer yollarını aramaya devam etmektedirler.Son yıllarda bu konuda büyük gelişme kaydedilmiştir.AIDS'e karşı korunmak için aşıların testleri halen deneysel aşamadadır.1990 yılının başlarından itibaren bu konuda başarılı sonuçlar kaydedilmektedir. AIDS dokunma, öpüşme, solunum gibi dış kontaklarla bulaşan bir hastalık değildir.Bu nedenle insanların AIDS'li hastalara yaklaşmaması yada onları toplumdan dışlaması hem gereksiz hemde yanlış bir tutumdur. Çünkü AIDS'li bir hastaya dokunarak veya yanında bulunarak AIDS'e yakalanmanın mümkün değildir.Ayrıca AIDS evcil hayvanlardan, tuvaletlerden, yüzme havuzlarından, tabak yada bardaklardan bulaşıcı özellik göstermez.Bu nedenle insanların bu konularda korkutulması yada yersiz bir kaygıya neden olunması çok yanlıştır.AIDS'in ana bulaşma yolu seksüel birleşme, uyşturucu kullanıcılarının enjektyörlerini paylaşması ve çok da az olsa kan transferidir.Ne yazık ki, AIDS hastalığına yakalanmış hamile bir kadının daha doğmamış bebeğide bu hastalığa yakalanmış demektir. Neden AIDS'i daha önce duymamıştık? AIDS 1981 yılına kadar tanımlanmış bir hastalık değildi.AIDS'in izinin sürülmesidoktorların bu bilinmeyen hastalığı yeterli derecede tanımasıyla başladı.AIDS'in ilk rastlandığı 1981 yılında ABD'de 316 kişinin AIDS hastalığına yakalandığı tesbit edilmiştir.Beş yıl sonra 1986 Ağustos'unda 23.000 vaka rapor edilmiştir.Hastalığın artışı büyük bir hızla devam etmiş ve 1990'larda sadece ABD'de 60.000 nin üstünde AIDS hastası tesbit edilmiştir.Bu hızlı artış, bilim adamları, doktorlar ve hükümetler için bir alarm sinyali olmuş ve onları konuyla ciddi biçimde ilgilenmeye itmiştir.AIDS'in gerçek kökeni bilinmemektedir. Çünkü AIDS yeni gelişmiş bir hastalıktır. AIDS'in kökeni hakkındaki en geçerli görüş hastalığın Afrika kökenli olduğudur.Afrika'da ki yeşil maymunların taşıdığı bir virüs insanlarda rastlanan AIDS virüsüne çok benzemektedir.Bilimsel tahminler maymunlarda rastlanan virüsün doğal ortamda organizmalar içinde yaşamını sürdürerek, mutasyon geçirdiği ve burdanda insanlara geçtiği üzerinde yoğunlaşmaktadır.Görülen mutasyonun çok nadir olduğu da görüşler arasında yer almaktadır.Bir başka görüş ise virüsün biyolojik silah olarak üretilmek istendiği fakat sonucun etkisi uzun sürede görüldüğü için araştırmalara devam edilmediği, ve bir ara nasıl olduysa labaratuvar dışına çıkarılarak insanlara bulaştırıldığı üzerinedir. Yeşil maymunlar Afrika'nın çoğu bölgesinde lezzetli bir yemek olarak görülmektedir.Virüsün maymunlardan insana iyi pişmemiş organlardan yada etlerin pişirilmeye hazırlanırken meydana gelebilecek kesik vb. gibi yaralardan bulaşmış olabileceğide düşünülmektedir.Çünkü bilindiği gibi virüsün bulaşma yollarının en önemlilerinden biri kandır.Hastalığın ilk insana bulaşması böyle olmuştur.Bundan sonra hastalık diğer insanlara seksüel birleşme ve uyuşturucu kullanımı ve kan transferleri sırasında yayılmıştır.Afrika devletlerinin bir çoğu bu görüşün mantıklı olduğunu savunmaktadır.Bu olayların hiçbiri ırkla ilgili değildir.Şunu unutmamak gerekir ki tek bir kişi değil tüm insanlık AIDS'in gelişmesinden sorumludur; ve bizde bu sorumluluğu paylaşmaktan ve bu öldürücü virüsün yayılmasını engellemekten sorumlu sayılırız.

    ARC Nedir?
    ARC, AIDS RELATED COMPLEX kelimelerinin kısaltılmasından oluşmuştur.Türkçesi, AIDS'le İlgili Hastalıklardır ve bu hastalıklara AIDS hastalığını meydana getiren virüsle aynı tip virüs neden olmaktadır.AIDS'in belirtisiz dönemden sonraki yaklaşık 4-5 sene süren ve kronik hastalıkların görüldüğü evredir. Bu hastalıklardan herhangi birine yakalanan bir kişi AIDS hastasıyla aynı belirtileri gösterebilir.Bunların bazıları lenf bezlerinde kabarma, aşırı yorgunluk ve hızlı kilo kaybı sayılabilir.Bu hastalıklar fırsatçı enfeksiyonlar olarak da tanımlanabilir.Fırsatçı enfeksiyonlar vücut bağışıklık sisteminin zayıflığından yararlanırlar.Fırsatçı enfeksiyonların en önemlileri Pneumystic Carinii Pneumaonia(PCP), Kaposis Sarcoma (KS) ve deri kanseri dir. Bastırılmış bağışıklık (Immunosupressed) yada tehlikeye girmiş bağışıklık(Immunocompromised) kelimeleri bağışıklık sistemi zayıflamış kişileri ifade etmek için kullanılan diğer terimlerdir. HIV virüsünün bağışıklık sistemini zayıflatması sonucunda diğer hastalık problemleri ve aynı virüsün meydana getirdiği komplekslerle birlikte hastanın ölümüne neden olabilir. AIDS virüsünün meydana getirdiği yukarıda adı geçen hastalıklardan birine yakalanan insanlar virüs aktif halde olsa dahi normal yaşamlarına devam edebilirler.Ancak hasta kişide bazı hafif belirtiler görülebilir. AIDS hastalığı hemen ortaya çıkmayabilir.İlk 5 seneye kadar hiçbir belirti dahi göstermediği zamanlar olmuştur.New York'ta yapılan araştırmalarda hastaların %29'unun hastalık belirtilerini ilk 4.5 yıl içinde gösterdiği gözlenmiştir.

    AIDS ve İlgili Hastalıklarının Belirtileri Nelerdir?
    AIDS ve aynı virüs tarafından meydana getirilen diğer hastalıkların belirtileri hemen hemen aynıdır.Aynı soğuk ve gribin birbirleriyle özdeşleştirlmesi gibi.Fakat AIDS'e yada ilgili hastalıklarından birine yakalanmış bir kişi için bu belirtiler çok ısrarcıdır ve nedeni yok gibi görünür.Kişi hiçbir zaman kendisini neyin hasta ettiğini bulamaz ve hastalığın üstesinden gelemez.Çünkü sadece doktorlar ve konu ile ilgili araştırma yapan bilim adamları bu belirtileri teşhis edebilirler.Bu belirtilerin doktor tarafından açıklanan bir kısmı şöyledir:
    • Fiziksel ve zihinsel aktiviteleri etkileyen, sebebi açıklanamayan aşırı bir yorgunluk
    • Zayıflama yada diet gibi herhangi bir aktivite söz konusu olmadan iki aydan kısa bir sürede 7-10 kilo kaybı.
    • Birkaç haftanın sonunda ateşin açıklanamayacak bir şekilde 39 derecenin üstüne çıkması
    • Uyku sırasında kişinin üstünü sırılsıklam edecek derecede terleme
    • Sebebi bilinmeyen bir şekilde vücuttaki salgı bezlerinin kabarması.(Özellikle boğazda, boyunda ve koltuk altında bulunan lenf bezlerinin kabarak en geniş halini alması)
    • Dilin üzerinde ve ağız içinde beyaz noktalar yada lekelerin oluşması
    • Israrla devam eden ishal
    • Herhangi bir solunum enfeksiyonuyla meydana gelen ve çok uzun süren kuru öksürük
    • Özellikle öksürükle birlikte oluşan nefes darlığı.
    • Deri üstünde yada altında oluşan kat kat, yada yükselen bir şekilde leke ve şişliklerin meydana gelmesi.Başlangoçta çürükmüş gibi algılanabilir fakat bunlar zamanla kaybolmazlar ve genellikle etraflarındaki derilerden çok daha serttirler.
    AIDS'i Nasıl Önleyebilirim?
    AIDS'i Nasıl Önleyebilirim? Şüphesiz cinsel birleşmeden kaçınmak AIDS virüsünün bu yolla size bulaşmasını engelleyecektir.Fakat çoğu insan hayatlarında seksüel davranışlardan bir ölçüde olsa kaçınmak yerine bunu farklı kişilerle farklı yollarla denemeye devam etmektedir ve ne yazık ki günümüzde bu seçimi yapmış insanların bir çoğu sabah bir AIDS hastası olarak uyanmıştır. Seksüel birleşmeye girdiğiniz her kişi daha büyük bir risktir.Çünkü her yeni partner AIDS virüsüyle enfekte olma ihtimalini arttırmaktadır.Bu kendi hayatınızla RUS RULETİ oynamak gibidir.
    Latex prezervatifler AIDS virüsünün meydana getirdiği enfeksiyonlara karşı korunmanın en etkin yoludur.Çünkü prezervatifler virüsün bir kişiden diğerine geçmesini engelleyecek fiziksel bariyer görevi yaparlar.Bu nedenle, AIDS veya herhangi bir zührevi hastalığa yakalanma riskini azaltmak için prezervatif kullanılması gerekmektedir. Prezervatifler ayrıca oral sex esnasında meydana gelebilecek riskleri azaltmak içinde kullanılabilir.
    Kişiler; hangi seksüel aktivitenin ne kadar riskli olduğunu öğrenerek, seksüel davranışlarını değiştirebilir ve böylece AIDS'e yakalanma riskinide azaltabilirler. AIDS bulaşma riski açısından az riskli diyebileceğimiz bir çok seksüel davranış olduğu bilinmektedir.Fakat;prezervatifsiz seksüel birleşme içeren aktivitelerin sonucunda kolayca AIDS bulaşabileceği unutulmamalıdır.Bu nedenle kişilerin kendilerini ve sevdiklerini AIDS tehlikesinden korumak için güvenli sex konusunda bilgilenmek için zaman ayırması gerekmektedir.

    Kara kıta ölüyor

    Dünya'da bugüne kadar 16 milyon kişi AIDS'ten öldü. Bunların 14 milyonu Afrikalı. AIDS yüzünden kara kıtada ortalama yaşam süresi 60'tan 45'e düştü

    Dünya çapında bir anket yapılacak olsaydı, ikibinli yılların en gözde mesleklerinin başında internet yayıncılığı ile genetik mühendisliği sayılırdı kuşkusuz. Gerçi dünya henüz genetik zenginleriyle tanışmadı ama, internet milyarderleri her gün mantar gibi çoğalıyor. Ama dünyanın uzak bir köşesinde, yani Zambiya'da bambaşka milyarderler fışkırıyor. Bunlara "tabut fabrikatörleri" deniyor. Çünkü Zambiya'nın en hızlı gelişen endüstri kolunu tabut sektörü oluşturuyor. Ve yine çünkü, Zambiya'da sadece AIDS'ten günde bin yüz kişi ölüyor.
    Dünya AIDS'i "en ölümcül" hastalık olarak niteleyedursun, şu günlerde 14 ülkeden 33 AIDS uzmanı Afrika'nın en ucunda sessiz sedasız bu hastalığa karşı neler yapılacağını konuşuyor.
    Bugüne kadar 4.2 milyon vatandaşı AIDS'e yakalanan ve ışık hızıyla yükselen bu tehdidin önüne geçemediği için belki de dünyada ilk kez "AIDS yüzünden koltuğunu kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalan" Güney Afrika Devlet Başkanı Thabo Mbeki'nin daveti üzerine biraraya gelen bilimadamlarına göre, dünyada AIDS'ten 16 milyon insan öldü. Ama asıl önemlisi, bu ölümlerin yüzde 90'ı Güney Sahra Ülkeleri olarak adlandırılan orta ve güney Afrika ülkelerinde meydana geldi.
    İşte uzmanlar bu toplantıda, AIDS'in neden dünyanın öteki yerlerini değil de, Sahra'nın güneyindeki ülkeleri kasıp kavurduğunu tartışıyorlar. Ama hastalığın nedeni üzerinde fikir birliği sağlayamadıkları için, onların toplantıyla geçirdikleri her gün, sadece bu bölgede 6 bin insanın ölmesini nasıl durduracaklarını henüz konuşamıyorlar. Zira AIDS'in nedeni konusunda bir bölüm HIV virüsünü sorumlu tutarken, muhalif bilimadamları "Madem ki en çok bu bölgede ölüyorlar. Öyleyse hastalığın sebebi kötü yaşam koşullarıdır" diyorlar.
    Ama kesin olan bir şey var ki, o da, AIDS'in bu ülkelerini hızla yok oluşun eşiğine sürüklediği. Çünkü istatistiklere göre, bu ülkelerde yetişkin insan gücünün yüzde 40'ı AIDS'ten öldü. Az olan yetişmiş insan gücünün azalması, zaten zayıf olan ekonomileri içinden çıkılmaz bir batağa soktu.
    Dahası, ekonomik çöküntü bu ülkelerde rejimleri de tehdit etmeye başladı. Her geçen gün artan huzursuzlukların bu ülkeleri diktatörlüklere sürüklemesine artık an gözüyle bakılıyor.
    Dünyada genel eğilimin demokratikleşme olduğu bir sırada, bu bölgede diktatörlüklerin gündeme gelmesi, binlerce kilometre uzaktaki Amerika Birleşik Devletleri'ni bile endişelendiriyor. Nitekim ABD Ulusal Güvenlik Konseyi, AIDS'in yol açtığı antidemokratik eğilimlerin günün birinde kendi başına bela olacağını hesaplayarak, geçen hafta bu hastalığı "Ulusal güvenliği için tehdit" ilan etti.
    Önlem bulunamadığı takdirde AIDS, bir sağlık olayı olmaktan çıkıp doğrudan siyasi sistemleri tehdit etme noktasına doğru hızla ilerliyor.
    Siyah Afrika'nın geleceği tehlikede
    YETİŞMİŞ İNSAN GÜCÜ AZALDI: AIDS sosyal konum veya kariyer tanımadığından, ölenlerin önemli bir bölümünü üst düzey bürokrat ve işadamları oluşturuyor. Orta ve güney Afrika ülkelerinde yetişmiş insan gücünün yüzde 40'ı AIDS'ten öldü. Bu da buralarda zaten çok az olan yetişmiş insan gücünü iyice azalttı. Yetişmiş gücün azalması da ekonomiyi vurdu.
    TARIM ÇÖKTÜ: Demografik yapının çökmesi, zaten az olan tarımsal üretimi de çökertti. Çünkü tarımda çalışan insan gücü azaldı.
    11 MİLYON ÇOCUK SOKAKTA: Güney Sahra'da son yirmi yılda 11 milyon çocuk AIDS'ten dolayı öksüz veya yetim kaldı. Bunlar sokaklarda yaşıyor. Hırsızlık, dilencilik, uyuşturucu kaçakçılığı veya fahişelik yapıyor. Bu yüzden toplum düzenini doğrudan tehdit ediyor.
    TOPLUM DÜZENİ TEHLİKEDE: Kocaları AIDS'ten ölen kadınlar fahişelik yapıyor ve bakamadıkları için çocuklarını terkediyor. Sadece aileler dağılmıyor, bu çocuklar yüzünden aynı zamanda ortaya toplum güvenliğini tehdit eden bir nesil çıkıyor.
    IRKÇILIK TIRMANIYOR: AIDS'ten etkilenen ülkeler, hastalık için birbirini suçluyor ve küçümsüyor. Bu da zaten potansiyel olarak var olan ırkçılığı körüklüyor.
    Sayılarla AIDS
    Günde 6 bin kişi ölüyor
    * Son 20 yılda 14 milyon kişi AIDS'ten öldü
    * Ölenlerin bir milyonu çocuk
    * Ölenlerin yüzde 55'i kadın
    * Sahra'nın güneyinde günde 6 bin kişi AIDS'ten ölüyor
    * Ömür beklentisi 59'dan 45 yaşa düştü
    * AIDS'li insan sayısı bölgede 25 milyon, dünya toplamı ise 34 milyon
    * Kenya'da yapılan bir araştırma, işten ayrılmalarda yüzde 60'ın AIDS'ten ölümden kaynaklandığını gösterdi

    Dünya HIV'le savaşta başarısız...
    Dünya Sağlık Örgütü'nün katkılarıyla hazırlanan ve 1 Aralık Dünya AIDS Günü dolayısıyla yayımlanan BM raporunda, "Dünyada HIV virüsüyle birlikte yaşayan insanların sayısı, 40.3 milyonla şimdiye kadarki en yüksek seviyeye çıktı. Bu rakam iki yıl önce 37.5 milyondu. Dünya AIDS'le mücadelede yetersiz" denildi. Bu hastalıkla mücadelede Çin ve Myanmar en başarısız, Tayland en başarılı ülke oldu. Rakamlarla AIDS:
    • Dünyada HIV/AIDS taşıyıcısı olan 40.3 milyon kişiden 38 milyonu 15-49 yaş arasında.
    • Her gün, 2 bini 15 yaşın altında olmak üzere, 14 bin kişiye HIV bulaşıyor.
    • Tedavi imkânlarının artmasıyla bu yıl en az 250 bin kişinin AIDS'ten ölümü önlendi.
    • 2005'te 3 milyon kişi AIDS'ten öldü. Ölenlerin yarım milyonunu çocuklar oluşturdu.
    • Afrika'da bu yıl 3 milyon kişi AIDS'e yakalandı, 2.4 milyonu hayatını kaybetti.
    • Teşhis edildiği 1981'den bu yana AIDS, 25 milyondan fazla kişinin ölümüne yol açtı.
    • Hastaların beşte birinden daha azı, temel önleyici tedaviden yararlanabiliyor.
    • Taşıyıcıların sadece 10'da biri test yaptırıyor.
    • İlaç bulabilen hasta oranı Afrika ülkelerinde 10'da bir, Asya'da 7'de bir.
    • 15 yaşından küçük 2.3 milyon HIV'li var.
    • Hastalıklı yetişkinlerin 17.5 milyonu kadın. Kadınların 13.5 milyonu Afrikalı.
    • Büyük Sahra altındaki Afrika ülkelerinde HIV'li sayısı 25 milyonu geçiyor. Kuzey Afrika ve Ortadoğu'da 510 bin vaka var.
    Öncelikle sizden AIDS'in dünyadaki durumunu öğrenmek istiyorum?

    Dr. Nazan Kuzgunkaya: AIDS düyada ilk olarak 1981 yılında tespit edildi. 22 yıldan bu yana ulaşılan rakam yani yaşayan HIV pozitiflerin sayısı 45 milyon civarında. Bu dönemde yaklaşık 20 milyon kişi de yaşamını yitirdi. Yani salgının tespitinden bu yana 60-70 milyon kişi etkilendi. 81 yılında hastalık tanımlandı, 83 yılında HIV virüsü izole edildi. Hastalığın kökeniyle ilgili birçok tartışmalar yapıldı ve yapılmaya da devam ediliyor. Maymunlardan bulaştığı, biyolojik silah olarak üretildiği gibi. Ancak hastalığın kökeniyle ilgili tartışmalar şu an için bize çok fazla fayda sağlayacakmış gibi görünmüyor. Daha çok hastalığın yayılmasını durdurmaya yönelik çalışma yapılması gerekiyor.

    AIDS hastalığının dünyada yayılma hızı nedir?

    Dr. Nazan Kuzgunkaya: Afrika bu salgından en çok etkilenen kıta. Tüm AIDS vakalarının üçte ikisi Afrika kıtasında yaşıyor ve bu sayı her geçen gün artıyor. Bilimadamları 10 -15 yıl içinde Afrika kıtasında yaşayanların yarısından fazlasının AIDS yüzünden öleceğini açıklıyor. Bu çok ciddi bir rakam. Bir kıta yok olmak üzere.

    Afrika'dan sonra Güneydoğu Asya çok fazla etkilenmiş durumda. Tayland, Filipinler, Singapur bu bölgelerde AIDS vakaları hızla yayılıyor. Bu bölgedeki yayılmanın en büyük nedeni, paralı seks. Dünyanın değişik ülkelerindeki zengin insanlar bu bölgelere paralı seks için gidiyor. O bölgedeki yoksulluk sebebiyle bir arz-talep ilişkisi doğuyor. Özellikle çocuk yaşlardaki kızlar seks ticaretinde kullanılıyor. Bu çocuklar cinsel hastalıklardan korunmaktan yoksun oldukları için de hastalık hızla yayılıyor.

    Bunun yanısıra Hindistan çok ciddi bir tehdit altında. Hindistan dünyanın en kalabalık ve en yoksul ülkelerinden biri. Özellikle 2-3 yıldan bu yana ciddi bir salgın baş göstermiş durumda.

    Çin'de de ciddi rakamlar ortaya çıkmaya başladı. Çin'in şeffaf politika izlemeye başlamasından sonra rakamlar Dünya Sağlık örgütüne de ulaşmaya başladı.

    Dünyada salgının en hızlı geliştiği ülkelerden birisi de Rusya. Rusya'da da salgın korkuç boyutlarda. Bundan 10 yıl önce 1000-2000 gibi sayılarla ifade edilen AIDS vakaları bugün 100 binler, 300 binlerle açıklanıyor. Rusya'daki salgının birinci nedeni, dünyanın aksine cinsel ilişki değil, damar içi madde kullanımı... Rusya'daki salgında biraz farklı bir boyut var. Damar içi madde kullanımında iğnelerin birden fazla kişi tarafından paylaşılması salgının boyutunu arttırmış durumda.

    Rusya dışında Bağımsız Devlet Topluluğu ülkeleri ile Romanya'da da salgın artıyor. Yani çok yakınımızda çevremizde.. Türkiye ile sıkı ticaret yapan ülkeler bunlar. Hem bavul ticareti yapılıyor hem de paralı seks ilişkisi var bu ülkelerle.

    Yakın komşularımızda büyük ölçüde artış yaşanırken Türkiye'deki durum nedir?

    Dr. Nazan Kuzgunkaya: Bizde ise rakamlar şu an itibariyle 1600 civarında ama biz, rakamların bu seviyede kalacağını pek sanmıyoruz. Yakınlarımızda rakamlar hızla artarken, Türkiye'de yavaş bir ilerleme olamaz.

    Türkiye'de şu anda tedavi gören AIDS'li sayısı belli mi?

    Dr. Nazan Kuzgunkaya: Türkiye'de tespit edilmiş AIDS'li sayısı yaklaşık 1600 kişiden 500'ü şimdiye kadar ölmüş olduğunu sanıyoruz. 1985'den bu yana var olan rakamlara göre. 1000-1100 kişiden ancak üçte birinin tedavi olduğunu tahmin ediyoruz.

    Türkiye'deki resmi rakamlara AIDS'li sayısı 1500-1600 civarında..

    Türkiye'de gerçekten 1600 AIDS vakası mı var?

    Dr. Nazan Kuzgunkaya: Gerçekten 1500-1600 kişi değil tabiki. Resmi rakamlar şunu ifade ediyor. Sağlık Bakanlığı'nın bir uygulaması var. Bütün AIDS testi yapan merkezlere diyor ki, "Yaptığınız testin sonuçlarını bana bildirin. Kişi ismini değil, sadece test sonucunu bildirin" diyor. Doğru bir sağlık politikasının uygulanmasını istiyor. Sonuçları istemelerinin tek nedeni bu. Ama başlarda bu çok yanlış uygulanmış. İlk AIDS vakalarına uzaydan gelmiş gibi davranıldı. Bu durumda kendisi hakkında şüphesi olan insanlar bile gidip test yaptırmaktan çekindi. Şimdi bu konuda daha yasal bir çerçeve çizilmiş durumda.

    Ancak, test yaptırma konusundaki çekimserlik, korunma yöntemlerinin uygulanmaması gibi faktörleri göz önüne aldığımızda Türkiye'deki gerçek rakamların bu olmadığını anlıyoruz. Dünya Sağlık Örgütü şöyle diyor: 'Az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde bulduğunuz rakamı 10'la çarpın' diyor. 1600'ü 10'la çarptığınızda 16 bin kişi gibi bir rakam ortaya çıkıyor. Bu da durumundan habersiz yaşayan binlerce kişinin olduğunu ortaya koyuyor.

    Türkiye'deki kadınlarda AIDS görülme sıklığı nedir?

    Dr. Nazan Kuzgunkaya:Ülkemizdeki kadınlar HIV pozitiflerinin yüzde 90'ını eşlerinden alıyorlar. Eşlerinin evlilik dışı ilişkileri veya çeşitli nedenlerle aldıkları HIV virüsü evli kadınlara bulaşıyor.

    Kimler AIDS riski altında?

    Dr. Nazan Kuzgunkaya: Prezervatif kullanmadan, HIV durumu hakkında bilgi sahibi olmadığı bir kişiyle cinsel ilişkiye giren kişi HIV bulaşması açısından risk altında demektir. HIV'le beraber cinsel yolla bulaşan başka hastalıklar da var. Bunların hepsi için risk altındasınız. Bunların tanısı için de mutlaka test yaptırmak gerekir. Bize çok sorulan bir sorudur, "Birkaç gün önce prezervatifsiz bir cinsel ilişkiye girdim, simdi boğazım yanıyor, ateşim var, ishal oldum acaba AIDS olmuş olabilir miyim?" diye... İnsanların AIDS olup olmadıklarını anlamalarına imkan, ihtimal yok!

    AIDS'in en yaygın bulaşma şekli hangisi?

    Dr. Nazan Kuzgunkaya: AIDS'in en yaygın bulaşma şekli kadın-erkek arasındaki cinsel ilişki. Türkiye'de ve bütün dünyada durum aynı. Cinsel ilişkiyle bulaşma bütün bulaşmaların yüzde 80'ini oluşturuyor. Bu bulaşmanın yüzde 80'i de kadın-erkek arasındaki cinsel ilişkide gerçekleşiyor. Yani çok ciddi bir rakam.

    Her cinsel ilişkide AIDS virüsü bulaşır mı?

    Dr. Nazan Kuzgunkaya: Her cinsel ilişkide bulaşmayabilir. Bir cinsel ilişkide bulaşma olasılığı binde 2. Ama bu çeşitli şartlara bağlı. HIV virüsü taşıyan kişinin hastalığın hangi döneminde olduğu önemli. Virüsün çok yoğun olduğu bir dönemse bu oran binde 2 değil yüzde 20'ye çıkabilir. Çünkü cinsel sıvısındaki virüs sayısı çok fazla olur. Sizin bağışıklık sisteminizin durumuna bağlı. Yani virüse karşı koyamayabilirsiniz ve bulaşabilir. Tam bir piyango gibi... Çok da göze alınamayacak kötü bir piyango.

    Peki kişi AIDS olup olmadığını nasıl anlar?

    Dr. Nazan Kuzgunkaya: Sadece test yaptırarak anlaşılır. Ama test yaptırmak için de insanların beklemesi gerekir. Çünkü testte antikorlar taranıyor. Antikorlar, vücuda giren virüse karşı vücudun oluşturduğu silahlardır ve insan vücudunda 2-3 haftada oluşmaya başlarlar. Bu oluşumun tamamlanması 3 aylık süreyi bulur. 3 aylık sürenin sonunda antikorlar varsa vardır. Yani bulaşma olduysa antikorlar vardır. En kesin sonuç üçüncü ayın sonunda alınır. Ama üç haftadan itibaren de fikir verici sonuçlar alınabilir.

    Yani insanların kuşkulu bir ilişkiden sonra "oram ağrıyor, kilo kaybım var, halsizlik hissediyorum" gibi şüphelerle bize başvurmaları bizim onlara yardımcı olmamızı sağlamıyor. Çünkü belirtiler hiçbir şey ifade etmiyor. AIDS de bütün virüs hastalıkları gibi bazı insanlarda vücuda girdikleri anda enfeksiyonun ilk dönemini yaşatabilir. Yani, hafif bir kırgınlık, boğaz ağrısı, hafif ateş gibi ama bunlar çok kafa karıştırıcı bilgiler. Ama testi bir korunma yöntemi olarak da görmemek lazım. AIDS tedavisi veya çaresi olan bir hastalık olsa, o zaman "üç ayda bir test yaptırırım, sonra gider aşı olurum" diye düşünmek mümkün, ama AIDS şimdilik bu aşamada değil. Riskli bir davranışta bulunmamak bir korunma yöntemi. Ya ilişkilerde sadakat olacak, ya kondom kullanılacak ya da hiç ilişkiye girilmeyecek.

    AIDS virüsü bir şekilde bulaştı ama bilmiyoruz. Test de yaptırmadık. AIDS insanda nasıl ortaya çıkıyor?

    Dr. Nazan Kuzgunkaya: Bir bulaşma olduktan sonra çok uzun süre virüs vücutta yavaş yavaş çoğalmaya başlıyor. Bağışıklık sistemi hücreleri artık iyice azalıp zayıflayınca, yani dengeler bozulunca, çok kolay hastalanabilir hale geliniyor. Çünkü bağışıklık sistemini koruyan hücreler virüsler tarafından öldürülmüş oluyor. Artık bütün askerlerinizi kaybetmişsiniz, her türlü hastalık sizi yıkabilir hale geliyor. Gripten ölebilirsiniz. Grip zatürreye çevirebilir. Çok kolay tüberküloz olabilirsiniz. Çok yaygın mantarlar olabilir. Ama bütün bunlar AIDS olmadan da olabilecek hastalıklar olduğu için hiçbiri AIDS'e özgü belirtiler değil.

    Herkes AIDS'e özgü belirtiler neler diye soruyor. Bu hastalığa özgü belirti yok. Bu hastalığın yaptığı şey indirekt etki. Yani bağışıklık sistemini bloke ederek, insanı bütün hastalıklara açık hale getiriyor. Virüsün tek başına yaptığı şeyler ise hastalığın çok ileri safhasında ortaya çıkıyor.

    Bu dengenin bozulması için minimum 5-10 yıl geçmesi gerekiyor. 5 senenin altında bu problemlere pek rastlanmıyor. Virüs alan kişi 5 sene bu durumundan habersiz sağlıklı yaşayabiliyor. Bu süre bazen 10, bazen 15 seneyi bile buluyor. Bu süre kişiden kişiye değişebiliyor. Kişinin bağışıklık sisteminin durumu, nasıl yaşadığı, sigara içiyor mu? Bir takım alışkanlıkları var mı? Uykusuz veya ciddi strese maruz kalan bir kişi mi? Virüsü birden çok kez mi aldı? Virüsü kanlı mı yoksa cinsel yolla mı aldı? Bunlar hep süre üzerinde etkili usurlar.

    Hastalığın ortaya çıktığı döneme kadar geçen süre "HIV pozitif" olarak adlandırılıyor. Testlerde pozitifsiniz, bulaştırıyorsunuz ama herhangi bir hastalığınız yok. Ta ki bağışıklık sistemi hücreleri iyice azalana kadar. Dengeler bozulunca AIDS dediğimiz hastalık dönemi başlıyor.

    Eliza testi yaptırmanın maliyeti nedir?

    Dr. Nazan Kuzgunkaya: Test parası kurumlara göre değişiyor ama 20 milyon liradan başlıyor.. Ancak sağlık ocaklarında biraz daha ucuza olabilir.

    Eczanelerde AIDS testleri var. Kişi evinde testi uygulayabiliyor. Bu testlerin sonuçları ne kadar sağlıklı ve evde testi öneriyor musunuz?

    Dr. Nazan Kuzgunkaya: Öncelikle bu testler pahalı. Ayrıca biz evde tek başına test yapılmasını kesinlikle önermiyoruz. Dünyanın hiçbir yerinde yapılan bir uygulama değil. Amerika'da insanlara test sonuçları cuma günü bile verilmiyor. Çünkü hafta sonunda sağlık merkezleri kapalı, herhangi bir tıbbi yardım, psikolojik yardım alma ihtiyacı hissederse alamayabilir diye. Hele hele evde tek başına test yapan ve bunun sonucuyla yanlız başına olan bir kişiyi düşünün, bu çok daha zor birşey.

    Eliza testi çok hassas bir test olduğu için yanlış pozitif diyebileceğimiz sonuçlar verebiliyor. Pozitif çıkan sonuçların mutlaka doğrulanması gerekiyor bir başka testle. Onun için evde tek başına test yapıp, pozitif sonuç çıkaran bir kişi kendi hayatına son verebilir, başkalarına zarar verebilir, tedaviden uzak yaşayabilir.

    Türkiye'de eczanelerde satılan testler dünyada laboratuarlarda kullanılması için üretilen testler. Bizim ülkemizde eczanelerde satılması Sağlık Bakanlığı'nın da yasağını delerek yapılan bir uygulama. Çünkü Sağlık Bakanlığı da bu testlerin ithal ruhsatını verirken, laboratuarlarda kullanılmak üzere vermiş. Tamamen yasadışı bir uygulama bu.

    AIDS tedavisinde gelinen nokta neresi?

    Dr. Nazan Kuzgunkaya: Eskiden ilaçlar yokken hastalık döneminin ardından kişiler ölüyordu. 1995 yılından bu yana kullanılan ve gittikçe sayısı artan çeşitli AIDS ilaçları var artık. Bu ilaçların faydası şu: Kimisi virüsün çoğalmasını durduruyor, kimisi virüsü azaltıyor. Ama virüsü vücuttan tamamen silip atamıyor. Taşıyıcı konumda kalıyorsunuz ve virüs sayısı hep bloke olarak duruyor. Bu ilaçları düzenli kullanırsanız ve bu ilaçlara direnç geliştirmezseniz, virüsün zararlarından korunabiliyorsunuz. Yani sizin sağlıklı yaşamanızı sağlıyor. Fakat bu ilaçlar pahalı. Aylık maliyeti 1000-1500 dolar civarında. Herkesin ulaşabileceği rakamlar değil. Afrika'daki milyonlarca AIDS vakasının kullanabileceği ilaçlar değil.

    Erken teşhisin AIDS'de önemi var mı? Yani üçüncü ayda anlaşılmasıyla 3. yılda anlaşılmasının arasında ne gibi fark olabilir?

    Dr. Nazan Kuzgunkaya: Tabi ki faydası var. İlk faydası bulaşmayı engelliyorsunuz. Erken anlaşılan bir vakada bu kişinin bilgilendirilmesiyle başkalarına virüsü bulaştırması engellenebilir.

    İkinci faydası kişiye olan faydası; Çok daha erken tedaviye başlanabilir. Böylece tedaviye çok daha iyi cevap alınabilir. HIV virüsü kapmış bir kişinin tekrar tekrar bu virüsü alması hastalık sürecini çok hızlandıran bir etken. Onun için HIV virüsü kapmış bir kişinin de korunması gerekiyor. Hem bulaştırmamak için hem de virüsü yeniden almamak için. Hastalığı ne kadar erken yakalarsanız hastalığın zararı o kadar azalır.

    Türkiye'de sosyal güvenlik kurumları bu ilaç masrafını karşılıyor mu?

    Dr. Nazan Kuzgunkaya: Evet karşılıyor ama Türkiye'de herkes sosyal güvenlik kurumu şemsiyesi altında değil. Ayrıca SSK, Bağkur ve Emekli Sandığı ilaç masrafını karşılıyor ama 'şimdilik' demek zorundayız. İleride AIDS'li sayısı arttığında bu masrafı ödemeyi kabul ederler mi bilmiyoruz. Örneğin yeşil kartlılar var ve yeşil kart AIDS ilacını karşılamıyor.

    Türkiye'de AIDS'le ilgili yapılması gerekenler neler?

    Dr. Nazan Kuzgunkaya: Çok ciddi eğitim çalışmalarının yapılması gerekiyor... Çok genç bir nüfusumuz var. Türkiye nüfusunun yüzde 50'si 25 yaş ve altında. Genç insanlar risk almaya çok daha yatkın ve cinsel aktiviteleri çok daha fazla, bunun için de genç nüfusun çok ciddi bir şekilde eğitilmesi gerekiyor. Ayrıca ciddi bir danışmanlık örgütlenmesi yapılması lazım. Her konuda endişesi, şüphesi olan insanlara düzgün ve yeterli bilgiyi verebilecek danışmanlık alanının oluşturulması gerekiyor. Çünkü bu konuda endişesi olan insan sayısı çok fazla ama hizmet veren kurum hemen hemen yok. Ancak AIDS için ayrı bir merkez oluşturulması gerekmiyor. Onların izole edilmesine gerek yok. Sağlık kuruluşlarının enfeksiyon servisleri bu kişilere bakabilir.

    AIDS olan kişilerin işlerini kaybetmemeleri, tacize uğramamaları, toplumdan dışlanmamaları için yasal düzenlemelerin yapılmasına ihtiyaç var.

    AIDS hakkında doğu ve yanlış bildiklerimiz neler?

    Dr. Nazan Kuzgunkaya: İlişkiye girdikten sonra ertesi gün test yaptırılarak ortaya çıkan bir hastalık değil. İnsanları çok kısa zamanda öldürmüyor. Çok kolay bulaşan bir hastalık değil. Örneğin tükürükle, aynı ortamı paylaşmakla, aynı elbiseleri giymekle, aynı sırayı paylaşmakla bulaşmıyor. Mutlaka o kişinin kanının ve cinsel sıvısının, sizin cinsel organınıza, ağzınıza ya da açık bir yaranıza teması (o da bir sıyrık çizik değil, ciddi bir açık yara) gerekiyor. Bunun için AIDS'le yaşayan birinin toplumdan uzaklaştırılması, o kişilere ayrımcı, ön yargılı davranılması da çok yanlış. İnsanları kendimizden uzaklaştırarak kendimizi korumamız mümkün değil. Onlar 1600 kişi kendilerini biliyorlar. Ya bilmediklerimiz. Onlardan nası korunacağız....

     Bir AIDS'li anlatıyor ve AIDS Kabusu

     Bir AIDS'li anlatıyor ve AIDS Kabusu
  • sonuş: zina pislik bişeydir.
  • walla arkadaşlar benimde 3 ay kadar önce korunmasız bir cinsel ilişkim oldu bir rus kızıyla , ilişkiye girdikten sonra içime bir şürhe düştü ve beni kemirmeye başladı ya aids kaptıysam diye , gerçi kız temiz ve küçük bir kızdı ama yinede hayat kadınıydı yani.Tam 2 hafta stres sıkıntı en son dayanamadım 3.haftada gittim test yaptırdım temiz çıktı ama 3 haftada belli olmayabilirmiş 3 hafta daha stresle yaşayıp 6.hafta sonunda tekrar test yaptırdım oda temiz çıkınca anca rahatladım doktorda biraz yardımcı oldu teselli falan verdi şimdi bu stresi attım üzerimden ama 6 hafta neler çektim bir allah biliyor bir daha korunmasız ilişkimi aslaaaaaa
  • quote:

    Orjinalden alıntı: wineleven

    sonuş: zina pislik bişeydir.




    vaktim yok.. okuyamıyorum.. ama kayıt ettim okuyacam..
    arkadaşa katılıyorum zina pislik bişiii
  • çok iyi oldu okudum ve yeni şeyler öğendim; bu arada AIDS hastalığı en zor bulaşan hastalıkmış
  • quote:

    Orjinalden alıntı: guestiks

    walla arkadaşlar benimde 3 ay kadar önce korunmasız bir cinsel ilişkim oldu bir rus kızıyla , ilişkiye girdikten sonra içime bir şürhe düştü ve beni kemirmeye başladı ya aids kaptıysam diye , gerçi kız temiz ve küçük bir kızdı ama yinede hayat kadınıydı yani.Tam 2 hafta stres sıkıntı en son dayanamadım 3.haftada gittim test yaptırdım temiz çıktı ama 3 haftada belli olmayabilirmiş 3 hafta daha stresle yaşayıp 6.hafta sonunda tekrar test yaptırdım oda temiz çıkınca anca rahatladım doktorda biraz yardımcı oldu teselli falan verdi şimdi bu stresi attım üzerimden ama 6 hafta neler çektim bir allah biliyor bir daha korunmasız ilişkimi aslaaaaaa


    yazık hala gerekli sonucu çıkaramamışsın...
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
  • hocam harika bi konu tebrik edrim bilinçlenmeye devam mousena sağlık..
  • quote:

    Orjinalden alıntı: cck_ylmzzz

    çok iyi oldu okudum ve yeni şeyler öğendim; bu arada AIDS hastalığı en zor bulaşan hastalıkmış

    yanılıyorsun, cinsel ilişkiyle hemen bulaşıyor..
  • Yüce Allah erkeklere şu emri vermiştir:

    "Mümin erkeklere söyle: Gözlerini harama bakmaktan çeksinler ve ırzlarını korusunlar. Bu, kendileri için daha temizdir." (Nûr 24/30)
  • allah kimsenin basına vermesin.Konuyu cok güzel acıklamıssın tebrikler..!
  • henüz okumamış arkadaşlarımızın da yorumlarını bekliyoruz
  • quote:

    Orjinalden alıntı: guestiks

    walla arkadaşlar benimde 3 ay kadar önce korunmasız bir cinsel ilişkim oldu bir rus kızıyla , ilişkiye girdikten sonra içime bir şürhe düştü ve beni kemirmeye başladı ya aids kaptıysam diye , gerçi kız temiz ve küçük bir kızdı ama yinede hayat kadınıydı yani.Tam 2 hafta stres sıkıntı en son dayanamadım 3.haftada gittim test yaptırdım temiz çıktı ama 3 haftada belli olmayabilirmiş 3 hafta daha stresle yaşayıp 6.hafta sonunda tekrar test yaptırdım oda temiz çıkınca anca rahatladım doktorda biraz yardımcı oldu teselli falan verdi şimdi bu stresi attım üzerimden ama 6 hafta neler çektim bir allah biliyor bir daha korunmasız ilişkimi aslaaaaaa


    arkadaşım moralini bozmak istemiyorum ama ben laboratuvar teknisyeniyim ve hiv virüsünün kuluçka dönemi 6 aydır sana tavsiyem bunun ucunu bırakma ve 6 ay sonra tekrar test yaptır ve o testin sonucuna görede mutlaka doğrulama testi yaptır inşallah negatif çıkar dostum

    genç arkadaşlar gözünüzü seveyim uzak durun şu hayat kadınlarından cinsel yolla bulaşan ve sonradan ortaya çıkan o kadar çok hastalık varki
    biranlık zevk için hayatınızı mahfetmeyin
  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.