Şimdi Ara

BAŞÖRTÜSÜ HAKKINDA DÜŞÜNCELERİNİZ (ÜNİVERSİTELERDE!) (7. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
174
Cevap
0
Favori
4.604
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 56789
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orjinalden alıntı: Huhukomsu


    Daha öncede dediğim gibi donanım belli, işletim sistemide belli.
    Sistemi değiştirmek isteyenlere karşı korumalar vardır.
    Bu koruma sistemi etkisiz hale getirilmek istenir, sistem işlemez hale sokulur ve sistem kitlenirse reset atmaktan başka bir çarede kalmaz.
    Ondan sonra güvenli kipte sistemden kaldırılırken ne kadar bağırsanızda, çağırsanızda sesinizi duyan olmaz çünkü güvenli kipte demokrasi, adalet pek yoktur.



    Süper olmuş hacu


    Türbanın siyasi simge olduğunu hala anlayamayanlara pess diyorum.Peki şöyle diyelim madem türban serbestliğini tartışıyoruz neden tüm alanlarda bir serbestlik değilde üniversite bazında oluyor serbestlik ? Bu inançlı kimse okuldan mezun olup kamu hizmetine girince ne olacak ? İlk adım üniversitede türban körmüsünüz diyorum bunu göremeycek kadar ?




  • quote:

    Orjinalden alıntı: abdullahors84
    Fark ise insanlar bir programa tabi değillerdir. Şartlar her zaman sizin dediğiniz gibide olmaz. Bir şeylerden korkanda yok. Daha önce olanlarla şu durum aynı değil. Bu kadar insan hakkını aramayıda bilir. Ki sandıkta 2 defa gösterdi


    "Devlet nedir?" sorusuna cevap verdiğiniz vakit sistem mi değil mi anlarsınız.
    Devlet bir işletim sistemini işletir mi? Evet işletir. Sizde bunun altında işletim sistemine uygun yazılımlar yapar, çalıştırırsınız. Her şey bu kadar basit. Bakın ne güzel , bilişimcilere basitçe modelledim işte.

    Hatta şu an ki durumu XP'den açık kaynak kodlu bir işletim sistemine geçmeye benzetiyorum.
    Her şeyin şeffaf olduğu bir sistem.

    Cumhuriyet, demokrasi , laik devlet gibi temel kavramları değiştiremezsiniz.
    Çünkü bunlarsız bir gelecek yok artık dünyada!

    Hem bakın yanıbaşınızda demokrasiye gelmeyenleri sopayla dövüyorlar... (Bknz: Irak)

    @C4
    Evet bende hem laik , hem de dindar kesime korkmamalarını öğütlüyorum.
    Demokrasimiz içinde orta yolu bulacağımızı düşünüyorum, bulmamız gerektiğini söylüyorum.

    Yok eğer her iki tarafta bulamaz ise ne olacağı malumunuz.

    Süper Ek: :P
    Bugün yaşadıklarımıza çok kızmamak gerekiyor bir yandan da.
    Çünkü Cumhuriyetimiz, demokrasimiz gerçekten çok genç.
    Düşünsenize bi...
    100 yaşındaki bir insanı...
    Nereden nereye geldiğimizin en güzel canlı tanığını işte.

    Öyle ya da böyle, düşerek kalkarak sopa yiyerek bir noktaya getirmeye genç Cumhuriyet'imizi çalışıyoruz.

    Bugün iktidar ve muhalefetteki isimler Lordlar kamarasından gelmiş değiller.
    İktidar olmayı da , muhalefet etmeyi de öğrenecekler.

    Ama en önemlisi tüm bunları uygar bir memleketin temel ilkelerini zedelemeden yapmayı öğrenmeleri.
    Umarım geçmişte yaşadıklarımızdan çok önemli dersler çıkartılmıştır.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Huhukomsu -- 14 Şubat 2008; 15:02:28 >




  • Ortalık yavaş yavaş ısınıyor.
    "inancı gereği" başka türlü giyinenler için ne yapacaklar merakla bekliyorum.
    hele şu "çene altı formülü" tamda getirenlere layık bir formül.
    "kısa saçlı,çizgili ceketli pehlivanlar!"dan ne beklenir!
    ötekiler ise güya "başörtü"sünü kurtaran kahraman!
    bırakalım havanda su dövmeyi!
    "inacı gereği başını örten" kızlar yada kadınlar tepemizdeki din tüccarlarına karşı ayaklanmadıkça
    sorun çözülmez.desinler ki; düşün artık başörtümüzden.
    çok zor birşey bu.önce gerçekleri görmek lazım.Atatürk ün yolu mu bizi aydınlığa götürecek, yoksa din üzerinden siyaset yapanlar mı?
  • Yahu, neden yarım yamalak iş yapıyor bu hükümet!

    Artık üniversitelere sarık, cüppe ve çarşafla girmek istiyoruz.

    Hangi devirde yaşıyorsunuz arkadaşlar, hem özgürlük diyorsunuz, hem de dinimizin emrettiği bu zorunlulukları yerine getirmediğiniz gibi diğer insanlara da karşı çıkıyorsunuz!

    Gelişmiş bütün şeriatçı islam ülkelerinde, genç kızlar okullara kara çarşafla girebiliyor, bizde neden hala yasak!!!

    Başı açık tüm kızların ve kadınların ne denli dinsiz, günahkar ve ahlak yoksunu olduğunu hala bilmeyen kaldı mı?

    Neden hala okullarımızda haremlik selamlık sistemi yok? Bayan öğretim görevlileri, hem de çarşaf dahi giyemeden, erkek öğrencilere ders vermek zorunda bırakılıyor! Hemşirelerimiz, erkek hastalarla ilgilenmek mecburiyetinde bırakılıyorlar! Hatta ve hatta, bayan vekillerimizle erkek vekillerimiz, aynı masalara aynı sıralara oturuyorlar mecliste, olacak iş değil!

    Bu ne sapkın toplumdur, bu ne dinsizlik, bu ne anlayışsızlık, bu ne ahlaksızlık, bu ne çağ dışı baskıdır!

    Devrimin zamanı geldi de geçiyor bile arkadaşlar. Artık bu toplum yücelmeli, laiklik ve Kemalizm gibi safsatalardan arınmalı, peygamberimizin emrettiği ve Kur'an'da yazdığı gibi din kökenli, ulu hocaların ve özellikle Fettullah Gülen'in başkanlığındaki bir ulemanın yöneteceği bir Türkiye İslam Devleti kurmanın tam zamanıdır.

    İşte bu yüzdendir ki, işe türbanla başlamalıyız. Türbanlı kızlarımızı üniversitelere, ardından ilk ve orta öğretim kurumlarına sokmalıyız. Akabinde türban giymeyen öğrencilere okulu yasaklamalıyız. Ardından kamu kurum ve kuruluşlarına aynı mecburiyeti getirmeliyiz. Haremlik ve selamlık sistemini, en önemsiz yapıdan en mühimine dek her kademeye kabul ettirmeliyiz.

    Ancak bütün bu şartları sağladığımız takdirde gerçek müslümanlar oluruz, ve Allah'ın sevgisini kazanıp cennetin en ballı börekli kısımlarında parsel parsel toprakların tapularını garantileyebiliriz...

    - - -

    Kendimi bir an için bu pek müslüman arkadaşlarımızın ve yöneticilerimizin yerine koyup, onlar gibi düşünmeye çalıştım; sırf ne hissettiklerini anlayabilmek için. Ama biliyorum ki olmadı. Onlar gibi kamufle olamadım, niyetimi belli ettim hemencecik.

    Aslında türban, başörtüsü, yazma gibi giysilerin farkını anlatarak söze gireyim diyordum, çünkü şu iki sayfadan okuduğum kadarıyla destekçileri dahi farkı bilmiyor. Türbanın mucidi diyebileceğimiz pek muhterem Şule Yuksel'in, benim de hayranı olduğum oscar ödüllü aktris Audrey Hepburn'den esinlenerek türbanı "icat ettiğini", ve o dönemlerde Kur'an'ın çoktan tamamlanmış olduğunu ve dolayısıyla kutsal kitabımızda türbandan bahsedilemeyeceğini, kitabımızın bir emri olamaycağını söyleyeyim dedim, ondan da vazgeçtim.

    Erzurum'da dahi başı açıklara, veyahut ta ramazanda oruç tutmayanlara hiçbir baskı yapılmadığını belirten muhterem arkadaşlara, Erzurum'un münafıklara atılan meşhur meydan dayaklarından bahsedeyim dedim, bahsedildiğini ama yine de görmemezlikten gelindiğini gördüm, vazgeçtim..

    Çok laik ve özgürlükçü başbakanımızın, yine pek muhterem eski Afganistan başbakanı yeni Taliban'cı terörist lider Gulbeddin Hikmetyar'ın dizinin dibinde acaba yer bulamadığı için mi, yoksa fotoğraf karesine sığabilmek için mi oturduğunu sorgulayalım, ve hemen akabinde de İstanbul'un göbeğinde patlayan bombalarla hemşehri olan bu Gulbeddin'in dizinin dibindeki genç Tayyip'in, şimdi gerçekten özgürlük adına mı, yoksa ileride kurmayı hedeflediği şeriatçı din ülkesine ilk adım olması adına mı türbanı getirmeye çalıştığını sorgulayalım diyecektim; ama konu başka yere sapar diye caydım..

    Acaba Atatürk, neden fesi, sarığı, çarşafı, cüppeyi yasakladı, acaba Batı toplumunun seviyesine yetişmeyi amaçlayan, demokrasisi daha yeni fırından çıkmış bir ülkeye yakıştıramadığı için mi, yoksa Atatürk dinsiz miydi veya bu giysilerin modası mı geçmişti diye tartışalım diyecektim, gelecek cevapları tahmin ettiğim için gene vazgeçtim..

    "Sen hiç üniversiteye gittin mi, ıvır zıvır .." diye atışan arkadaşlara, 8 yıldır üniversitede farklı dallarda öğrenim gören birisi olarak (Ankara ve Eskişehir'de), rahatlıkla, genç kızlarımızın %95'inin aile baskısı yüzünden başörtüsü taktığını, ve ailelerinden uzakta olduklarında, hani hep ahlaksızlık ve dinsizlikle suçlanan, o normal giysili yani kotlu bluzlu genç kızlara dönüştüklerini, madem bu beyefendiler türbanı bu kadar çok istiyorken kızları ve kadınları bu derece sessiz kalıyorsa, buyursun beyefendiler kendileri taksınlar başörtüsünü; diyesim geldi, gözümde canlanınca yakıştıramadım onlara, vazgeçtim demekten..

    "Bu ülke, özgürlüklerin ülkesidir" diyebilir miyiz? Diyemeyiz, bence de. Neden diyemeyiz:

    Bir arkadaş demiş ki, haç takana saygılıyız, din özgürlüğü var. Ama hepimiz biliyoruz ki, Malatya'da incil basan yayın evine baskın yaptı, pek muhterem örnek müslümanlar, ve üç kişiyi boğazlarını kesmek metoduyla (islamiyette pek yaygın olan bir yöntemdir, benzerlerini Irak'ta ve Afganistan'da çekilen videolarda da gördük) katlettiler.

    Ermenilerle sorunumuz yok dediler. Hrant Dink'i vurdular.
    Aydınlarla sorunumuz yok dediler;

    * Hasan Fehmi Bey/Serbesti (İstanbul 6 Nisan 1909)
    * Ahmet Samim/Sada-yı Millet (İstanbul 19 Temmuz 1910)
    * Zeki Bey/Şehrah (İstanbul 10 Temmuz 1911)
    * Şair Hüseyin Kami/Alemdar (Konya 1912 veya 1914)
    * Hasan Tahsin/Hukuk-u Beşer (İzmir 27 Temmuz 1919)
    * Silahçı Tahsin/Silah ve Bomba (İstanbul 27 temmuz 1914)
    * İştirakçi Hilmi/iştirak,Medeniyet (İstanbul 1922)
    * Ali Kemal/Peyam-ı Sabah (İzmit 1922)
    * Hikmet Şevket (1930)
    * Sabahattin Ali/Marko Paşa (Edirne 1948)
    * Adem Yavuz/Anka Ajansı (Kıbrıs 27 Ağustos 1974)
    * Ali İhsan Özgür/Politika (İstanbul 21 Kasım 1978)
    * Cengiz Polatkan/ Hafta Sonu (Ankara 1 Aralık 1978)
    * Abdi İpekçi/Milliyet (İstanbul 1 Şubat 1979)
    * İlhan Darendelioğlu/Ortadoğu (İstanbul 19 Kasım 1979)
    * İsmail Gerçeksöz/Ortadoğu (İstanbul 4 Nisan 1980)
    * Ümit Kaftancıoğlu/TRT (İstanbul 11 Nisan 1980)
    * Muzaffer Fevzioğlu/Hizmet (Trabzon 15 Nisan 1980)
    * Recai Ünal/Demokrat (İstanbul 22 Temmuz 1980)
    * Mevlüt Işıt/Türkiye (Ankara 1 Haziran 1988)
    * Seracettin Müftüoğlu/Hürriyet (Nusaybin 29 Haziran 1989)
    * Sami Başaran/Gazete (İstanbul 7 Kasım 1989)
    * Kamil Başaran/Gazete (İstanbul 7 Kasım 1989)
    * Çetin Emeç/Hürriyet (İstanbul 7 Mart 1990)
    * Turan Dursun/İkibine Doğru veYüzyıl Derg. (İstanbul 4 Eylül 1990)
    * Gündüz Etil (1991)
    * Mehmet Sait Erten/Azadi (Denk Diyarbakır 1992)
    * Halit Güngen/İkibine Doğru (Diyarbakır 18 Şubat 1992)
    * Cengiz Altun/Yeni Ülke (Batman 25 Şubat 1992)
    * İzzet Kezer/Sabah (Cizre 23 Mart 1992)
    * Bülent Ülkü/Körfeze Bakış (Bursa 1 Nisan 1992)
    * Mecit Akgün/Yeni Ülke (Nusaybin 2 Haziran 1992)
    * Hafız Akdemir/Özgür Gündem (Diyarbakır 8 Haziran 1992)
    * Çetin Ababay/ Özgür Halk (Batman 29 Temmuz 1992)
    * Yahya Orhan/Özgür Gündem (Ceylanpınar 9 Ağustos 1992)
    * Hüseyin Deniz/Özgür Gündem (Ceylanpınar 9 Ağustos 1992)
    * Musa Anter/Özgür Gündem (Diyarbakır 20 Eylül 1992)
    * Yaşar Aktay/Serbest (Hani 9 Kasım 1992)
    * Hatip Kapçak/Serbest (Mazıdağı 18 Kasım 1992)
    * Namık Tarancı/Gerçek (Diyarbakır 20 Kasım 1992)
    * Uğur Mumcu/Cumhuriyet (Ankara 24 Ocak 1993)
    * Kemal Kılıç/Yeni Ülke (Şanlıurfa 18 şubat 1993)
    * Mehmet İhsan Karakuş (Silvan 13 Mart 1993)
    * Ercan Güre/ HHA (20 Mayıs 1993)
    * İhsan Uygur/Sabah (İstanbul 6 Temmuz 1993)
    * Rıza Güneşer/Halkın Gücü (14 Temmuz 1993)
    * Ferhat Tepe/Özgür Gündem (Bitlis 28 Temmuz 1993)
    * Muzaffer Akkuş/Milliyet (20 Eylül 1993)
    * Nazım Babaoğlu/Gündem (12 Mart 1994)
    * Erol Akgün/Devrimci Çözüm (1994)
    * Onat Kutlar/Cumhuriyet (11 Şubat 1995)
    * Seyfettin Tepe/Yeni politika (28 Ağustos 1995)
    * Metin Göktepe/Evrensel (İstanbul 8 Ocak 1996)
    * Kutlu Adalı /Yeni Düzen (Kıbrıs 8 Temmuz 1996)
    * Selahattin Turgay Daloğlu (İstanbul 9 Eylül 1996)
    * Reşat Aydın/AA, TRT (20 Haziran 1997)
    * Ayşe Sağlam Derince (3 Eylül 1997)
    * Abdullah Doğan Candan Fm (Konya 13 Temmuz 1997)
    * Ünal Mesuloğlu/TRT (Manisa 8 Kasım 1997)
    * Mehmet Topaloğlu Kurtuluş (Adana 1998)
    * Ahmet Taner Kışlalı Cumhuriyet (Ankara 21 Ekim 1999) başta olmak üzere pek çok aydınımızı katlettiler.

    "Din elden gidiyor" diyerek ellerinde meşaleler, gaz benzin dolu bidonlarla toplandılar, otel yaktılar, 35 yazar aydın ve ozanı diri diri yaktılar, orta çağda değil, 15 yıl öncesinde! Katiller şu anda türban getirme çabasındalar, neden biliyor musunuz; çünkü "Din elden gidiyor!" .

    Biz alevi sünni ayırmayız, dediler. Yüzyıllardır berigelen katliamlarla ve akıttıkları kanlarla doymadılar, üstüstüne üstlük mumsöndü adını verdikleri iğrenç ve insanlık dışı iftiralarla alevileri karalamaya çalıştılar.

    - - -

    Bunlar saymakla bitmeyecek. Türban, Kur'an'da yer almaz. Üniversitelerde olması yakışık almaz, ilerisinde çok büyük sorunlara sebebiyet verir. Bugünler iyi günlerimiz. Üniversitelerde sorunumuz yok, kavgalarımız, ölümlerimiz yok. Neden bu barış hali insanlara battı? Neden illa ki fitne fesat sokmaya çalışıyorlar, olacakları gerçekten göremiyorlar mı? Bu devirde saçın açıkta olmasına haram diyen zihniyetin, okuması durumunda bile insanlığa ne faydası olabilecektir, öğretmen olunca erkek öğrenciye ders mi verebilecek, doktor olunca erkek hastayı tedavi mi edebilecek?

    Atatürk, en çok da Türk kadınını kurtarmadı mı? Onların bir "mal" gibi muamele görmesine dur demedi mi
    ? Şimdi istenilen gerçekten bu mudur? Gerçekten o eski devirlerdeki halimize mi dönelim?

    Saygılar.




  • Erzurum demeyin bana tüylerim diken diken oluyor.Geçende biri çıkmış erzurum şöyle erzurum böyle oturduğu yerden sallıyor.Hani içinde yaşamasam bende inanacam.Baskı olacaksa başı açıklara buralarda olacak zaten anadolunun bu geri kalmış ve ortalama insanlara hitap eden ortalama üniversitelerinde.Buralarda beyni yıkacanak insanların, sistemin bir şey öğretemediği bu insanlar burda mümin! olacak. Kendi değerleri olmayan 'itaat' kültürü ile yetişen nesiller.Sonrada tehlike yok diyorlar en iyi arkadaşlarım bu kişiler ve sistemin en büyük düşmanları çünkü bireysel tercihleri değerleri yok. Allah bilirci , ulemanın ! yönettiği kuklalar olarak yaşayıp ölecekler. Vede biz bunlar neyle girsin üniversiteye diye tartışabiliyoruz ancak
  • @huhukomsu, @raskolnikov "güldürmeyin" adamı bu ülkede mi olmuş bunlar.

    ne baskısı varmış bizde? daha geçen malatya da insanların boğazı din adına kesildi ama olsun baskı maskı yok

    bizde. arada birkaç rahipte gidebilir işte gençlerin heyecanı. amerikanın oyunu. yoksa biz çok tahammüllüyüzdür.

    oruç tutmayan öğrencinin karnına yine malatya da "rambo bıçağı" sokulup deşilmemiştir kesinlikle.
  • Sorun şu ki , bu forumun dindar olan insanları tabanın da kendileri gibi anlayışlı, hoşgörülü olduğunu düşünüyor.
    Ne yazık ki öyle değil işte.

    Ve daha da kötüsü " Cahil insanları kandırmak, onları yönlendirmek çok kolaydır." Korkulması gerekende budur.

    Şimdi nereden aklıma geldi bilemiyorum :D
    "Kocası alkolü bıraksın diye bir hocanın ayaklarını yıkadığı suyu kocasına içirten insanlarla beraber yaşıyoruz bu memlekette ey cemaati müslümler."

    Gerçi adam o suyla rakı içerse cidden bırakır. Hoca efendi pratikte haklı. :D

    Ek:
    Şimdi bu örneklere münferit olaylardır, bir iki kişinin yaptığı şeylerdir diyenlere de hemen bir örnek verelim.
    Çok uzağa gitmeye gerek yok. "Sivas olayları" bu ülke tarihinin kara bir lekesidir.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Huhukomsu -- 14 Şubat 2008; 16:46:19 >
  • quote:

    Orjinalden alıntı: Huhukomsu

    Sorun şu ki , bu forumun dindar olan insanları tabanın da kendileri gibi anlayışlı, hoşgörülü olduğunu düşünüyor.
    Ne yazık ki öyle değil işte.


    ben o kadar iyimser değilim. mesela bence bazıları oruçta yemek yenecek yer olmamasını doğal karşılıyor. örneğin küçkü yerlerde onlarca arkadışmızdan duyduğumuz başı açık gençlere tacizi , kimse örtülülere yapmıyorsa bunu doğal karşılıyorlar. bunu bir baskı olarak görmüyorlar. toplumun genç kıza bu kriterle bakışı bir baskı unsurudur. bunu anlamak istemiyorlar. hatta hakettiğini düşünenler var bence.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: dasdasq


    quote:

    Orjinalden alıntı: Huhukomsu

    Sorun şu ki , bu forumun dindar olan insanları tabanın da kendileri gibi anlayışlı, hoşgörülü olduğunu düşünüyor.
    Ne yazık ki öyle değil işte.


    ben o kadar iyimser değilim. mesela bence bazıları oruçta yemek yenecek yer olmamasını doğal karşılıyor. örneğin küçkü yerlerde onlarca arkadışmızdan duyduğumuz başı açık gençlere tacizi , kimse örtülülere yapmıyorsa bunu doğal karşılıyorlar. bunu bir baskı olarak görmüyorlar. toplumun genç kıza bu kriterle bakışı bir baskı unsurudur. bunu anlamak istemiyorlar. hatta hakettiğini düşünenler var bence.


    Buna katılıyorum. Ramazanda "yiyecek tüketme adabı" üzerine bu forumdan bazı arkadaşların yorumlarını hatırlıyorum da... Aynı şekilde başı açık ya da mini etek muhabbeti de...

    Bir ara "psikolojik" baskıdan çok söz ettim. Baskının illa "fiziksel" olmayacağından ama kimseye bir anlam ifade etmedi, baskı yok dendi.

    Ben çocukluğumun geçtiği yeri bilirim (erzurum değil yani erzurum dışında da yerler var ) 20 yaşına kadar nerede ne gördüğümü biliyorum. Satanist etiketi yapıştıranı, ahlaksız etiketi yapıştıranı, sırf sakalımdan dolayı 5-6 kişi tarafından sıkıştırıldığımı, çok değil azcık açık giyinenlere (ki çok nadir raslanırdı) malum etiketi yapıştıranları, adını vermek istemediğim bir üniversitede top sakalından dolayı dayak yiyen arkadaşlarımı ...

    Yani demem o ki, "hiç baskı yok (!)"

    neyse ki 7 sene oldu o kara cahil ortamdan kurtulalı Bir gidin gezin, çok uzaklara değil azıcık doğuya doğru ama tarafsız gözlerle gezin. Bu memlekette İstanbul, Ankara, İzmir, Bodrum, Antalya dışında da hayat var.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Criminal Origin -- 14 Şubat 2008; 17:10:26 >




  • quote:

    Orjinalden alıntı: dasdasq


    quote:

    Orjinalden alıntı: Huhukomsu

    Sorun şu ki , bu forumun dindar olan insanları tabanın da kendileri gibi anlayışlı, hoşgörülü olduğunu düşünüyor.
    Ne yazık ki öyle değil işte.


    ben o kadar iyimser değilim. mesela bence bazıları oruçta yemek yenecek yer olmamasını doğal karşılıyor. örneğin küçkü yerlerde onlarca arkadışmızdan duyduğumuz başı açık gençlere tacizi , kimse örtülülere yapmıyorsa bunu doğal karşılıyorlar. bunu bir baskı olarak görmüyorlar. toplumun genç kıza bu kriterle bakışı bir baskı unsurudur. bunu anlamak istemiyorlar. hatta hakettiğini düşünenler var bence.


    Yok canım böyle düşüncelere sahip bir adamın internet kullanması bile bir mucize olur.
    Fake üyelerdir onlar.

    Evet bu tarz düşüncelere sahip insanlar , üyeler var mı?
    Var ne yazık ki!

    Ama olaya iyi tarafından bakmak lazım, kızmayalım.
    Hatta onları koruma altına alalım.
    Çünkü tam müzelikler ve gelecekte onlara kesinlikle yer yok.

    Dünyaları sadece mahallelerinden ibaret , tüm dünyayı kendileri gibi düşünmesi gerektiğine, tek doğrularının kendisinde saklı olduğuna inanan, yok olmaya mahkum dinazorlarımız...

    İnsanlara, farklı düşüncelere, farklı hayat ve yaşam tarzlarına saygı göstermeyi öğrenemeden kaybolup gidecekler.

    Unutmayın gelecek özgürlükten yana taraf olanların...




  • Yemin ederim öyle utanıyorum ki bu devirde hala bu konuyu tartışıyor olmaktan!

    Kültür ve Bilim'in diğer konularına bakıyorum da, el oğlu marsta fotoğraf çekmekte, ışık hızında atomları hareket ettirmekte, neredeyse zamanda yolculuğu gerçekleştirmekte, adamlar "Nasıl daha iyisini yapabilirim, nasıl daha ileriye gidebilirim, tarihe adımı altın harflerle yazdırabilirim, diğer ülkeleri ardımda bırakabilirim" diye kafa patlatıyorken, bizler hala kızlarımızın perukla mı türbanla mı okula gideceğinden bahsediyoruz!

    Ne kadar acı memleketimin durumu, ne kadar utanılası. Nerede Atatürk'ün hayal ettiği o modern Türkiye, nerede şimdinin Arabistan'a döndürülmeye çalışılan Türkiye'si!
  • quote:

    Orjinalden alıntı: dasdasq


    quote:

    Orjinalden alıntı: Huhukomsu

    Sorun şu ki , bu forumun dindar olan insanları tabanın da kendileri gibi anlayışlı, hoşgörülü olduğunu düşünüyor.
    Ne yazık ki öyle değil işte.


    ben o kadar iyimser değilim. mesela bence bazıları oruçta yemek yenecek yer olmamasını doğal karşılıyor. örneğin küçkü yerlerde onlarca arkadışmızdan duyduğumuz başı açık gençlere tacizi , kimse örtülülere yapmıyorsa bunu doğal karşılıyorlar. bunu bir baskı olarak görmüyorlar. toplumun genç kıza bu kriterle bakışı bir baskı unsurudur. bunu anlamak istemiyorlar. hatta hakettiğini düşünenler var bence.


    aslında bahsedilen konular hoş olmayan tasvip edilemeyecek konular. ne var ki bunu yapan insanlar yeterli eğitimi almayan insanlar olarak görülebilir.

    ancak devletin imkanları elinde olan, eğitim görmüş (ama yine de eksiği olan) insanlar üniversitelere başörtüsü ile girmeyi yasaklayabiliyorlar.

    bir tarafta hoş olmayan bir baskı diğer tarafta ise eğitim hakkının gazpı söz konusu. yukarıda fotoğrafı görmüşsünüzdür, devletin polisi bir bayanın örtüsüne el uzatabiliyor.

    tabii örtüsü ile memurluk yapmak mümkün mü ?

    hayır ne mümkün. bunu da yasaklıyorlar devletin imkanlarını ellerinde bulunduranlar. bu devletin bayanlarının yüzde 50 sinden fazlası günlük hayatında örtülü iken devlet memuru olduğu zaman örtüsünü çıkarmak zorunda.

    buna ne demeli. eğer örtünüyorsan evinde otur.

    mahalle baskısından söz ederken bu baskı ve yasaklara da itiraz etmeniz gerekmez mi ?

    yoksa o yasaklar haklı ve devam etmeli ?

    ne kadar samimiyiz?



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Deep Impact -- 14 Şubat 2008; 17:26:15 >




  • " Efendiler ve ey millet, biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler ve meczuplar memleketi olamaz. En doğru en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır. ”

    Mustafa Kemal Atatürk, 1925



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Darkness -- 14 Şubat 2008; 17:34:47 >
  • örtüsü ile memurluk yapanlar var.doktorlar,belediyeler,112 servisleri.
    devletin imkanlarını ellerinde kim bulunduruyor!
    quote:

    Orjinalden alıntı: Deep Impact


    tabii örtüsü ile memurluk yapmak mümkün mü ?

    hayır ne mümkün. bunu da yasaklıyorlar devletin imkanlarını ellerinde bulunduranlar. bu devletin bayanlarının yüzde 50 sinden fazlası günlük hayatında örtülü iken devlet memuru olduğu zaman örtüsünü çıkarmak zorunda.

  • @Deep Impact
    Hala yasaklar diyorsun.
    Hangi yasaklar?

    İşte üniversiteden kalkıyor.
    Daha ne yapacak hükümet!
  • quote:

    Orjinalden alıntı: Orochinagi

    Yemin ederim öyle utanıyorum ki bu devirde hala bu konuyu tartışıyor olmaktan!

    Kültür ve Bilim'in diğer konularına bakıyorum da, el oğlu marsta fotoğraf çekmekte, ışık hızında atomları hareket ettirmekte, neredeyse zamanda yolculuğu gerçekleştirmekte, adamlar "Nasıl daha iyisini yapabilirim, nasıl daha ileriye gidebilirim, tarihe adımı altın harflerle yazdırabilirim, diğer ülkeleri ardımda bırakabilirim" diye kafa patlatıyorken, bizler hala kızlarımızın perukla mı türbanla mı okula gideceğinden bahsediyoruz!

    Ne kadar acı memleketimin durumu, ne kadar utanılası. Nerede Atatürk'ün hayal ettiği o modern Türkiye, nerede şimdinin Arabistan'a döndürülmeye çalışılan Türkiye'si!


    Çok haklısın dostum ama kaç kişi senin gibi düşünüyor ki? Biz bu meselelerle uğraştıkça elin gavuru! diye nitelendirilen adamlar uzay çağını yaşıyor. Biz ise halen kafaya takılsın mı takılmasın mı? Hangi renk olmalı, iğne kullanılmalı mı? Bunlarla meşgulüz. Kafaya bir bez parçası takılarak ibadet ediliyorsa ve bunun amacının ne olduğu tam olarak bilinmiyorsa zaten takmasak da bu zihniyetlerle hedeflenen yerlere ulaşamayacağız.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Relusion -- 14 Şubat 2008; 18:19:29 >




  • quote:

    Orjinalden alıntı: Deep Impact

    quote:

    Orjinalden alıntı: dasdasq


    quote:

    Orjinalden alıntı: Huhukomsu

    Sorun şu ki , bu forumun dindar olan insanları tabanın da kendileri gibi anlayışlı, hoşgörülü olduğunu düşünüyor.
    Ne yazık ki öyle değil işte.


    ben o kadar iyimser değilim. mesela bence bazıları oruçta yemek yenecek yer olmamasını doğal karşılıyor. örneğin küçkü yerlerde onlarca arkadışmızdan duyduğumuz başı açık gençlere tacizi , kimse örtülülere yapmıyorsa bunu doğal karşılıyorlar. bunu bir baskı olarak görmüyorlar. toplumun genç kıza bu kriterle bakışı bir baskı unsurudur. bunu anlamak istemiyorlar. hatta hakettiğini düşünenler var bence.


    aslında bahsedilen konular hoş olmayan tasvip edilemeyecek konular. ne var ki bunu yapan insanlar yeterli eğitimi almayan insanlar olarak görülebilir.

    ancak devletin imkanları elinde olan, eğitim görmüş (ama yine de eksiği olan) insanlar üniversitelere başörtüsü ile girmeyi yasaklayabiliyorlar.

    bir tarafta hoş olmayan bir baskı diğer tarafta ise eğitim hakkının gazpı söz konusu. yukarıda fotoğrafı görmüşsünüzdür, devletin polisi bir bayanın örtüsüne el uzatabiliyor.

    tabii örtüsü ile memurluk yapmak mümkün mü ?

    hayır ne mümkün. bunu da yasaklıyorlar devletin imkanlarını ellerinde bulunduranlar. bu devletin bayanlarının yüzde 50 sinden fazlası günlük hayatında örtülü iken devlet memuru olduğu zaman örtüsünü çıkarmak zorunda.

    buna ne demeli. eğer örtünüyorsan evinde otur.

    mahalle baskısından söz ederken bu baskı ve yasaklara da itiraz etmeniz gerekmez mi ?

    yoksa o yasaklar haklı ve devam etmeli ?

    ne kadar samimiyiz?



    Sayın deep,

    eğer memursan asıl işte o zaman örtünemezsin.Neden?İşte o zaman laiklik bozulur.Eminim sen de son günlerde yayınlanan tartışma programlarını izlemişsindir.Orda bahsedildi bundan.Sabah gazetesi yazarı Emre Aköz(soyadından emin değilim) 32. gün programında zaten bildiğimiz birşey olan laikliği bize anlattı.

    Eminim sen de iyi biliyorsundur ki; laiklik, devletin dininin olmaması, diğer bir deyişle bütün dinlere eşit uzaklıkta kalmasıdır.

    Şimdi sorarım sana, bir devlet memuru, devleti temsil eden bir memur, nasıl bir dini işaret(bunu kısıtlamadım, türban olabilir, haç şeklinde kolye olabilir vsvs) ve kıyafet takabilir veya giyebilir?Böyle olunca tüm halka(alevisi, sünnisi, süryanisi, hıristiyanı, yahudisi x inancı, y dini vs vs...) nasıl eşit davranabilir?

    Bunu bir düşün eminim hak vereceksin...

    Burdan üniversitelerde de yasaklanmasınının mantığını çözebliriz.Olaya bir de bu açıdan bakalım.
    Diyorlar ki: Kızlarımız bu kadar okumuşlar, aileleri yıllarca onları okutmak için çırpınıp durmuş, kız lgs yi kazanmış canı çıka çıka, liseyi de binbir zorlukla bitirmiş öss'yi de kazanmış ama üniversite kapısından geri çevriliyor türbanı yüzünden, bu adalet midir?Haksızlık değil midir?

    İşte bu.Üniversitelerden türban kalktı diyelim, dört yıl sonunda bu zeki, çalışkan okuma istekli kızlarımız mezun oldular, kimisi özel sektöre girdi, kimisi iş bulamadı, kimisi evinde oturmayı tercih etti ve kimisi de memuriyete girdi.

    Diğerleri önemli değil ama sorun memuriyette.Üniversitedeki sorun çok değil 4-5 yıl sonra memuriyet alanıında ortaya çıkmaz mı?Yukarıda yazdığım şeylerin aynılarını memuriyet hakkında da söyleme hakları doğmaz mı üniversitede kalkarsa türban?

    E bu sefer de laiklik ciddi anlamda darbe almaz mı?


    Tüm bunların ötesinde beni asıl meraklandıran, şüpheye düşüren şey, İslamiyet'te farz olmayan türbanın okumaya bu kadar can atan kızlarımızın neden türbanda bu kadar diretmesi?2. sayfadaki mesajımda da belirtmiştim.Bu beni acaba arkasında birşey mi var diye düşünmeye itiyor...



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Doğukann -- 14 Şubat 2008; 18:59:28 >




  • ne olacağını söyleyelim:
    ekonomide lale devrini yaşıyoruz ve çöküntüye doğru gidiyoruz.enflasyon düştü yalanları ile uyutuluyoruz.
    halkın alım gücü düşüyor.devlet dairelerinde dini sembollere izin verilirse ne olacak.
    memur olmak isteyen geçim sıkıntısı altında inleyen kadınlar zorlama olmadan kapanacak!!
    ayrıca erkekler "dini bütün bir kılık" içine girmek durumunda olacaklar!!
    zaten yandaşlara kolaylık göstermiyorlarmı.
    bir yandan da "arka bahçelerimiz" dedikleri adı imam hatip olan liselerde kız öğrenci yetiştiriyorlar.
    ama hiçbiri nedense imam hatip olmuyor.neymiş;dinini öğrenmek istiyormuş.
    dini inancı farklı olanlar için okul açtırırmısın ey din tüccarı!
  • türkiye ve tüm dünya türkiyenin şu anda büyük bir tiyatro sahnesinde oyunlar oynadığını kendisine yeni bir karakter aradığını (sanki kendi kanımızla kazanmış olduğumuz eskimiş gibi!) biliyor. Hatta ne acıdır ki tüm Türkiye bunun sonuna kadar farkında yani bile bile oynatılıyoruz. Benim düşünceme göre, kendi kendine kazanılmış değerler hem toplumlar hem de bireyler için kolay kolay unutulamaz. Türkiye'de oynanan oyunları bir sarkaç gibi düşünün bir sağa bir sola aslında elinizde tuttuğunuz sarkaç aynı ve hatta sarkaçın hareketleri de çok doğal. toplum eğilmesi gereken yöne karar veremezken bu kararsızlığında da yeterince rahat ne mutlu! Amaaa şu andaki durum sarkaçın harekletlerini bırakın sarkaçın kendisine hatta onu tutan ele bile saldırıda. Saldırı çok ciddi boyutlarda bu sarkacı, tutan el değişti mi olay tamamen bitmiştir. Bir ülke ancak olaylar kendi iradesi dışında gerçekleşiyorsa bitmiş, tükenmiş sayılır. Bu yolda ilerliyoruz. Çok çok dikkatli olmak ve kararlı olmak gerekiyor. söylenmek için çok şey var ancak bunları birbirimize anlatmak yerine direk girişimde bulunmalıyız. Rutin hayatımızda herşeyimize saldırı var. benim konuda belki de sapmış olmam bir farkındalığın sonucu. sonuçta türban sorunu da sahnede oynanan -izleyicileri biziz- oyunun bir parçası şaşırmamak gerek bunların olacağını hepimiz biliyorduk şu anda herkez şaşkın çok büyük yanlış. bunların olacağını bile bile şaşırmak . ne büyük densizlik. oyuncular hafiften rahatsız olmaya başladı. ama üzülmenin bir faydası yok Bizim olan bu ülkeyi parsel parsel her alanda kaybettiğimiz gibi geri almak da bizim görevimiz. üzülmemeli, sadece farkında olmalıyız. bilmek ayrı ama onu söyleyebilenler kazandılar. unutmayalım.




  • quote:

    Orjinalden alıntı: doğukan54321


    E bu sefer de laiklik ciddi anlamda darbe almaz mı?


    Tüm bunların ötesinde beni asıl meraklandıran, şüpheye düşüren şey, İslamiyet'te farz olmayan türbanın okumaya bu kadar can atan kızlarımızın neden türbanda bu kadar diretmesi?2. sayfadaki mesajımda da belirtmiştim.Bu beni acaba arkasında birşey mi var diye düşünmeye itiyor...



    başka ülkelerde laiklik darbe mi almaktadır ?

    laiklik devletin din işlerine karışmaması değil midir ?

    devlet eliyle dini kontrol ederken laiklik darbe almıyor da zaten halkının bayanlarının yarısından fazlasının örttüğü örtüyü memurken de örtmesinde mi darbe alıyor ?
  • 
Sayfa: önceki 56789
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.