Şimdi Ara

Albert Einstein Atatürk'e yazdığı mektup

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
8
Cevap
1
Favori
427
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Ekselansları,

    OSE Dünya Birliği'nin şeref başkanı olarak, Almanya'dan 40 profesörle doktorun bilimsel ve tıbbi çalışmalarına Türkiye'de devam etmelerine müsaade vermeniz için başvuruda bulunmayı ekselanslarından rica ediyorum. Sözü edilen kişiler , Almanya'da halen yürürlükte olan yasalar nedeni ile mesleklerini icra edememektedirler. Çoğu geniş tecrübe , bilgi ve ilmi liyakat sahibi bulunan bu kişiler , yeni bir ülkede yaşadıkları takdirde son derece faydalı olacaklarını ispat edebilirler.

    Ekselanslarından ülkenizde yerleşmeleri ve çalışmalarına devam etmeleri için izin vermeniz konusunda başvuruda bulunduğumuz tecrübe sahibi uzman ve seçkin akademisyen olan bu 40 kişi , birliğimize yapılan çok sayıda müracaat arasından seçilmişlerdir. Bu ilim adamları , hükümetinizin talimatları doğrultusunda kurumlarınızın herhangi birinde bir yıl boyunca hiçbir karşılık beklemeden çalışmayı arzu etmektedirler.

    Bu başvuruya destek vermek maksadıyla , hükümetinizin talebi kabul etmesi halinde sadece yüksek seviyede bir insani faaliyette bulunmuş olmakla kalmayacağı, bunun ülkenize de ayrıca kazanç getireceği ümidimi ifade etmek cüretini buluyorum.

    Ekselanslarının sadık hizmetkarı olmaktan şeref duyan

    Prof. Albert Einstein

    Kaynak:http://www.cankaya.edu.tr/duyuru/einstein.php

    https://store.donanimhaber.com/db/98/0f/db980f7e3577f3b7e6cc37180e1464bc.gif

    https://store.donanimhaber.com/7a/54/7b/7a547b949d7281ef3869851b53c6a81c.jpg
     Albert Einstein Atatürk'e yazdığı mektup







  • Atatürk'ün cevabı ne olmuş?

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Canis Majoris kullanıcısına yanıt
    Bu mektuba ismet inönü cevap veriyor.

    “Saygıdeğer profesör,
    İktidardaki hükümetin politikası gereği Almanya’da bilimsel ve tıbbi çalışmalarını yerine getiremeyen 40 profesör ve doktorun Türkiye’ye kabulünü dileyen mektubunuzu aldım. Bu beylerin hükümetimiz kuruluşlarında bir yıl ücretsiz çalışmayı kabul ettiklerini gördüm. Teklifiniz çok çekici olmasına rağmen ülkemiz kanun ve nizamları gereği size olumlu cevap verme imkânı göremiyorum. Saygıdeğer profesör, bildiğiniz gibi şu anda 40’tan fazla profesör ve doktor istihdam etmiş durumdayız. Çoğu benzer nitelik ve kapasitede olan bu şahıslar da aynı politik şartlar altındadırlar. Bu profesör ve doktorlar burada geçerli kanun ve şartlar altında çalışmayı kabul etmişlerdir. Şimdiki halde, çeşitli kültür, dil ve kökenlerden gelmiş üyelerle çok hassas bir oluşum geliştirmeye çalışıyoruz. O nedenle içinde bulunduğumuz şartlar gereği daha fazla personel istihdam etmemizin mümkün olmadığını üzülerek bildiririm.
    Saygıdeğer profesör,
    Arzunuzu yerine getirememenin üzüntüsünü ifade eder, en iyi duygularıma inanmanızı rica ederim.”
    İsmet İnönü




  • Zaten the president of the cabinet of ministers yazdığına göre mektup İsmet İnönü'ye yazılmış.Artık onlara çalışma ortamı sağlanmayacağını,maaşların ödenmesinde zorluk yaşanacağını mı düşündüler ne yaptılarsa.Gelseler çok iyi olurdu gerçekten de.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Canis Majoris

    Zaten the president of the cabinet of ministers yazdığına göre mektup İsmet İnönü'ye yazılmış.Artık onlara çalışma ortamı sağlanmayacağını,maaşların ödenmesinde zorluk yaşanacağını mı düşündüler ne yaptılarsa.Gelseler çok iyi olurdu gerçekten de.

    Epey bir insan gelmiş aslında. Hocalarımızın hocaları :)

    https://eksisozluk.com/ataturk-doneminde-turkiyeye-gelen-bilim-insanlari--2328870
    http://tr.wikipedia.org/wiki/1933-1945_senelerinde_T%C3%BCrkiye'ye_s%C3%BCrg%C3%BCn#Almanca_Konu.C5.9Fan_S.C4.B1.C4.9F.C4.B1nmac.C4.B1lar




  • quote:

    Orijinalden alıntı: MRTFR

    quote:

    Orijinalden alıntı: Canis Majoris

    Zaten the president of the cabinet of ministers yazdığına göre mektup İsmet İnönü'ye yazılmış.Artık onlara çalışma ortamı sağlanmayacağını,maaşların ödenmesinde zorluk yaşanacağını mı düşündüler ne yaptılarsa.Gelseler çok iyi olurdu gerçekten de.

    Epey bir insan gelmiş aslında. Hocalarımızın hocaları :)

    https://eksisozluk.com/ataturk-doneminde-turkiyeye-gelen-bilim-insanlari--2328870
    http://tr.wikipedia.org/wiki/1933-1945_senelerinde_T%C3%BCrkiye'ye_s%C3%BCrg%C3%BCn#Almanca_Konu.C5.9Fan_S.C4.B1.C4.9F.C4.B1nmac.C4.B1lar

    Evet epey var ama yine de az tabii ki.Şu anda Türkiye Avrupa'dan geri de olsa nispeten ileri bir ülke.Bunu da o zaman atılan temellere borçluyuz.Maalesef bilim konusunda bu kadar duyarlı,ilgili,istekli başka hiçbir idari yönetim gelmedi.




  • " Bilim insanı " olarak Almanya'dan gelenlerin tam sayısı bildiğim kadarıyla 130 civarında.
    1933'lerda TC nin ne idüğü belirsiz molla hacı karışımı Üniversitelerinden atılan hacı-hoca karışımı tiplerin sayıları da 133 civarında. Zaten bu yıla kadar mollalığın ve dolayısıyla kesin cehaletin hüküm sürdüğü TC Üniversitelerinde Bilimin hüküm sürmesi için yer açılmış!
    Gelenlerin büyük çoğunluğuna giden hacıların Kürsülerinde yer verilmiş.
    Bunları Atatürk'e borçluyuz, ve onun ufkuna, başkasına değil. Bunun iyi bilinmesinde yarar var;
    Keşke hepsini değiştirebilseydi!

    Hemen hepsi de çalıştıkları bilim dallarında önde gelen insanlar gelenlerin.

    Alfred Kantorowicz'in sınıflandırmalarını okumuştuk, Üniversitelerde 80'li yıllarda kullanılıyorlardı hala, hikayesi altta, bunu yakınlarda internet sayesinde öğrenebildim;

    "
    türkiye’de diş hekimliğinin kurucusudur.
    almanya’da naziler iktidara geldiği zaman yahudileri , sosyal demokratları , sosyalistleri , komünistleri ve homoseksüelleri üniversiteden attığı zaman birden bire çok kaliteli bir grup işsiz kalmıştır.
    bu işsiz kalan hocalar için isviçrede bir teşkilat kurulmuştur. o dönem yeni kurulan türkiye cumhuriyetinde böyle kaliteli yetişmiş insanlara ihtiyaç duyuluyor.bunu öğrenen teşkilatın başı philip schwartz atatürk’e müracaat ediyor.
    atatürk’de alanında en iyi olanları istiyor.
    burada entresan bir olay gerçekleşiyor , atatürk e takdim edilen listede alfred kantorowicz’in üstü çizilmiş , atatürk sebebini soruyor .
    - efendim bu arkadaşımız diş hekimliği alanının en iyisidir fakat ne yazık ki kendisi bir sosyal demokrattır . şu anda lichtenburg konsantrasyon kampındadır. bunu getirtemeyiz. reich hükümeti bu arkadaşı bizi teslim etmez diyor.
    atatürk ; sen onu bana bırak diyor ve almanya’ya bir mektup yazılıyor .

    bu mektuba iki ay cevap verilmiyor.
    bunun üzerine atatürk, dışişleri bakanı tevfik rüştü aras’ı çağırıyor ve ''hemen reich hükümetine bir nota çek'' diyor . iki ay mektubumuza cevap verilmemesi , türkiye cumhuriyetine kasıtlı bir hareket midir ?
    bu olaydan 48 saat sonra profesör serbest bırakılıyor ve türkiye’ye geliyor. "

    Halk Sağlığının Diş Hekimliğinde öncülerinden kabul ediliyor, ve tabii günümüzün mollalaşmış TC'sinde pek bilinmiyor ama Diş Hekimliği tarihinden biraz haberdar olan yurt dışında değeri takdir ediliyor Kontorowicz'in;

    http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/17564145


    Ve Ernst Reuter, Almanya Sosyal Demokrat Partisi, günümüz SPD'nin kurucularından kabul edilir.

    http://tr.wikipedia.org/wiki/Ernst_Reuter


    En değerlilerinden birisi kesinlikle Prof. Ernst E. Hirsch. İstanbul Hukuk Fakiltesinde sonra da Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinde görev yaptı. Anılarını okumuştum, Türkiye de geçirdiği yılları anlatmıştı;

    Her öğrencisinin sevinçle beni o yetiştirdi diyeceği, öğrencisi olmaktan mutlu olacağı türden bir hoca gerçekten; Anılarında çok hoş ayrıntılar var;

    Asistanları Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinde bir gün hocalarına karşı ayaklanıyorlar, günde 2-3 paket sigara içmeyi bırakmazsanız hepimiz istifa edeceğiz diyorlar. Hirsch aynı gün yıllardır kullandığı sigarasını bırakıyor!

    1942'lerde galiba, rahatsızlanıyor, doktoru deniz havası tavsiye edince Antalyanın bir ilçesine gidiyor!
    Almanın birinin Hitler Türkiye'ye dalmak üzere kapıda beklerken Antalya'ya gelmesi cin ve pek zeki TC jandarmasının dikkatinden kaçar mı? Her gün kırda gezintilerde yapan Almanı ifade vermeye karakola çağırıyorlar, casus filan kesin diye! Neyse, kaymakam ve Ağır ceza reisi tanıyıp aman hocam hoş geldiniz diye yanına koşunca rahatlıyor adamcağız.

    Aynı zamanda şu meşhur Atatürk'ü Koruma Kanununu da yazan kişidir. Türk profesörlerinin yazmayı beceremiyecekleri anlaşılınca o zamanki Demokrat Partililer Hirsch'e gitmişler. Ticaniler adlı saçma sapan bir İslamcı tarikatın Atatürk heykel ve büstlerine saldırdığı dönemmiş! Bunları engellemek için bir yasa hazırlamasını istemişler ve Hirsch'de yasayı yazmış.
    Ve anılarında " Bu yasayı kişiye özel olarak hazırlamadım, tüm bir milletin ortak değeri olduğunu, olması gerektiğini düşündüğüm kişinin anısına saygısızlığa karşı, milletin ortak bir değerini savunmak için hazırladığını da özellikle belirtmiş.

    Bir de alttaki rezalet var tabii ki;

    " 1950'lerin ortasında Almanya'ya dönen, Hür Berlin Üniversitesi'nin iki dönem rektörlüğü yapan Hirscht, gözlerini yumduğu 29 Mart 1985 tarihine kadar Türkiye'yle ilgisini hiç kesmedi. 12 Eylül müdahalesinden sonra çıkarılan Yükseköğretim Kurumu Yasası'nı istetip uzun uzun inceledi. Atatürk'ün direktifi ve öncülüğüyle gerçekleştirdikleri üniversite reformunun o yasayla ortadan kaldırıldığını görünce Milli Güvenlik Konseyi'ne şu haberi gönderdi:
    "Söyleyin onlara; her general Atatürk değildir".


    Bir kurum en ağır şekilde böyle lanetlenebilir!

    Gelen Alman Bilim İnsanları arasında yukardakiler gibi onlarca var, her biri ilgili oldukları bilim dallarında dünyaca tanınmış insanlar.
    Keşke sayıları çok daha fazla olabilseydi, bugünkü yetersizliğimiz biraz azalırdı en azından.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi neommy -- 17 Mayıs 2015; 5:16:08 >




  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
  • " (bkz: rudolf nissen) kimdir derseniz adam einstein'ı ameliyat etmiş.
    (bkz: nissen fundoplikasyonu) bu

    dr. nuri battal ile dr. hasan kalafat arasındaki bir facebook yazışmasından gelsin:

    nuri battal: yıl 1990. amerika'ya eğitime gittim. sabah ameliyata girdim. hoca bana bak bir ameliyat yapıyoruz hiç adını duydun mu dedi. nedir dedim. "nissen fundoplikasyonu dedi. bana digerlerinin yanında hava yaptı. bende aaa evet biliyorum nissen bizim klinikte epey çalıştı biz bu ameliyati ve kendisini çok iyi biliriz dedim. nissen bu ameliyatın babasıdır ve hala ayni teknik kullanılır. adam elindeki aleti yere düşürdü sok oldu. ıçimden dedim ki atam sen ne yüce büyük bir insansın dedim ve gurur duydum. nissen iste bu gelen profesörlerle klinigimize kazandirilmisti.

    hasan kalafat: nuri, yazdıklarına bir ilave de ben yapayım : nissen, bu fundoplikasyonu da ilk defa bizim klinikte yapmış. bir ameliyatı sırasında kardia bölgesinde tamkat bir defekt oluşunca, bunu kapamak için "fundoplikasyon" yapıp defekti örtmüş. takip sırasında görmüş ki bu hastada gastroözofageal relü olmuyor. bunu gözlemleyince, aynı tekniği, reflü hastalarında da uygulamaya başlamış.

    nuri battal: hasan abi adam inanamadı resmen düşüyordu sok oldu. gözlerimle gördüm. fakat daha sonra nissen i buradan yollamak için turlu entrikalar ve karalama kampanyasına da maruz kalmış ve amerika'ya kaçmış ne yazikki. "


    " atatürk'ü daha fazla sevme ve saygı duyma nedenidir. bu bilim insanları ülkemizin kalkınmasında, bilinçli, bilgili bir nesil yetiştirilmesinde birinci elden katkı sağlamışlardır. kolay değil, adamlar osmanlı döneminin izlerini taşıyan karanlık bir devri silip atmışlar ve böyle bir miras bırakmışlardır, günümüzün mirasını ise imamlar, hacılar, hocalar yemekte, biz halen domatesin içerisinde allah mı yazıyor diye tartışalım.


    İki Ekşi alıntısı var yukarda, birde benden altta, bir yerlerde okumuştum;

    Alman Hocalar ilk geldikleri yıllarda Türkçe bilmediklerinden, bir asistan onların Almanca anlattıkları dersi anında Türkçeye çevirerek öğrencilere duyururmuş.
    İstanbul Üniversitesi anfisi o savaş yıllarında bakımsızmış, kırık camlardan içeriye güvercinler serçeler girer, uygun yerlere yuvalar yaparlarmış.
    Birgün güvercinlerden birisi uçarken, altta Alman Hocanın ders anlattığını görmüş, ve adamcağızın tam kafasını nişanlıyarak kakasını yollamış, 12'den vurmuş tabii.
    Ders anlatmakta olan Alman Hoca birşeyler söylemiş, Asistanı anında Türkçeye çevirmiş;

    Sayın Hocamız birde öküzler uçuyor olsaydı, halim ne olurdu acaba dedi?




  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.