Şimdi Ara

2.Abdülhamit NASIL BİR PADİŞAH'tı??? (2. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
129
Cevap
2
Favori
19.886
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orjinalden alıntı: Nihonjin

    En az Vahidettin kadar iyi bi padişahtı.


  • Padişahlığı zamanında kendisini tenkid edenler sonraki adareleri gördükten sonra pişman olup onun idaresini aramışlardır.Nitekim Filozof Rıza Tevfik ve şair Süleyman Nazif onun devrini aradıklarını şiirlerle dile getirmişlerdir.İşte Rıza Tevfik;

    Nerdesin şevketli Sultan Hamid Han,
    Feryadım varır mı bargahına?
    Ölüm uykusundan bir lahza uyan,
    Şu nankör milletin bak günahına!

    Tarihler adını andığı zaman,
    Sana hak verecek, hey koca Sultan;
    Bizdik utanmadan iftira atan
    Asrın en siyasi padişahına.

    Divane sen değil, meğer bizmişiz,
    Bir çürük ipliğe hülya dizmişiz.
    Sade deli değil edepsizmişiz,
    Tükürdük atalar kıblegahına.

    derken Süleyman Nazif de;


    Padişahım gelmemişken yada biz
    İşte geldik senden istimdada biz
    Öldürürler başlasak feryada biz
    Hasret olduk eski istibdada biz.

    mısraları ile pişmanlığını dile getiriyordu.




  • Bir insan ın iyi mi yoksa kötü mü olduğunu belirlemek zor olsa gerek.Tarihi yargılayanlar çoğulukla subjektiftir.Subjektif olmadıklarını düşünseler de ,doğru görecelidir.Kötü olarak addettiğiniz birisi iyi olabilir.Veya iyi dediğiniz biri kötü olabilir.Bu yer,zaman ve kişiye göre değişir.

    Bence tarih tarafsız olmalıdır,yorum katanlar kendilerince doğruyu yaptıklarını sanabilirler.Oysa Tarihte olanları yalın bir şekilde yazmak ve yorumu okuyucuya bırakmak daha önemlidir,diye düşünüyorum...

    Saygılarımla,



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Steinberger_2 -- 22 Mart 2007; 4:03:38 >
  • kendisine suikast duzenleyen ermeniyi affedip,osmanlı devleti adına casusluk yapması icin batıya gondermistir.
    KAYNAK:ABDULHAMİT İN KURTLARLA DANSI

    quote:

    Orjinalden alıntı: mr.respekt


    quote:

    Orjinalden alıntı: lehrer35

    II. Abdülhamid'in ön plana çıkarılması isteği/uğraşı ümmetçiliğindendir.
    En az o'nun kadar vatansever olan I. Abdülaziz'in esamesini okuyan var mı? 14 yıllık saltanatında toprak kaybı yoktur. Tahtan indirilip öldürülmesinin temel nedeni borçların tasfiyesini istemesidir. II. Abdülhamit hiç itiraz etmeden tüm maliyeyi verdi ellerine.

    Bunların ötesinde konu sadece padişahları tartışmak ta değildir. BOP ve Türkiye Cumhuriyeti uyuşmamaktadır. Cumhuriyet yönetiminde işbirlikçilerin halk veya hakim güçler tarafından alt edilme olasılığı çok yüksektir. Bu nedenle Saltanat, ve hatta hilefet yeniden tesis edilmelidir ki insanlar Allah'a kulluklarını yanısıra bunlara da kul olsunlar ki, bunlar vasıtası ile emperyalist istek ve çıkarları harfiyyen uygulansın.

    Son dönemlerde medyada hanedan mensuplarının boy göstermesi, bilim adamlarımızın/aydınlarımızın meşrutiyet'in hasletlerinden bahsetmeye başlamaları, Padişahları öven kitap/yazıların artması ne kadar anlamlı değil mi?

    Astığı astık, kestiği kestik bir padişahın kulu olmak istermisiniz? Bu soruya verilecek samimi cevap bu tartışmaların son dönemlerde alevlendirilmesinin nedenlerini de daha kolay algılamaya yardımcı olur.


    2.Abdülhamitin hatası yok demiyorum elbette onunda hataları olmuştur. Mesela en büyük hatası merhametidir. Kendisine suikast düzenleyen ermeniyi ne yapmıştır? Bu suikasti alkışlayan ve padişahın suiastten yara almadan kurtulmasını bir talihsizlik olarak değerlendiren Tevfik Fikret'e ne yapmıştır?

    Bugün cumhurbaşkanımıza Allah gecinden versin bir ermeni suikast düzenleyecek ve bir köşe yazarı ''Ah kurban olayım o suikasi düzenleyen ellere ama tutmadı'' diye bir yazı yazacak ha... Pasişahlar hakkında astığı astık kestiği kestik sözünüze bu yeter sanırım.

    Ayrıca bir Türkün padişahlarını sevmesi ve onlarla övünmesi onu cumhuriyet karşıtı yada hilafetci yapmaz...

    Tarihiyle günümüz Türkiyesini karşı karşıya koyanlar ve bu ikisinden birini seçmek zorundasın diyenler utansın. Yapmayın lütfen. Dünya artık böyle değil...




  • banada
    quote:

    Orjinalden alıntı: habader


    quote:

    Orjinalden alıntı: Nihonjin

    En az Vahidettin kadar iyi bi padişahtı.


    ALlah aşkına biri şu vahdettin'in neresinin ii olduğunu açıklasın bana..
  • quote:

    Orjinalden alıntı: KUNG-FU 61

    Padişahlığı zamanında kendisini tenkid edenler sonraki adareleri gördükten sonra pişman olup onun idaresini aramışlardır.Nitekim Filozof Rıza Tevfik ve şair Süleyman Nazif onun devrini aradıklarını şiirlerle dile getirmişlerdir.İşte Rıza Tevfik;

    Nerdesin şevketli Sultan Hamid Han,
    Feryadım varır mı bargahına?
    Ölüm uykusundan bir lahza uyan,
    Şu nankör milletin bak günahına!

    Tarihler adını andığı zaman,
    Sana hak verecek, hey koca Sultan;
    Bizdik utanmadan iftira atan
    Asrın en siyasi padişahına.

    Divane sen değil, meğer bizmişiz,
    Bir çürük ipliğe hülya dizmişiz.
    Sade deli değil edepsizmişiz,
    Tükürdük atalar kıblegahına.

    derken Süleyman Nazif de;


    Padişahım gelmemişken yada biz
    İşte geldik senden istimdada biz
    Öldürürler başlasak feryada biz
    Hasret olduk eski istibdada biz.

    mısraları ile pişmanlığını dile getiriyordu.


    Adnan Menderesede aynısı yapılmadımı?!

    Ya şimdi akıllandıkmı sizce?!

    Ortamı gerenlere birileri aldanıp odruya darbe yaptırıp baştakileri sallandırsa ardından gene aynı pişmanlığı dile getirmezmiyiz sizce?!

    Akıllanmadık bence. Zerre kadar akıllanmadık...

    Biz bu kafayla daha çok devlet yıkar çok devlet kurarız.
    Ama her seferinde sikletimizi düşürerek...

    Sonundada tarih sayfasından silinir gideriz. Globalleşen dünyada dominant toplumlar bu tür torplumları bastırıyor. Evrim affetmez...

    Artık akıllanmamız gerek diye düşünüyorum.

    Çömezin fikri bu



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi movimentos -- 22 Mart 2007; 23:02:53 >




  • quote:

    Orjinalden alıntı: habader

    Konuyu Konu DIsında açtım..Ne yazıkki Kimse yorum yazmadı.Şu an 2.Abdülhamit'in liderlik sırlarıyla ilgili bi kitap okuyorum ve sürekli merak etmişimdir hayatını......Kitapta sürekli olumlu özelliklerinden bahsettiği için nasıl bi padişah oldugunu hala kafamı kurcalamakta..


    2.Abdülhamit gerçekten bu ülke için canını bile fedaya hazır gerçek bi vatansever mıydı yoksa MEclis-i Mebusan'ı da kapatark tek başına bu ülkeyi yönetme sevdasına düşmüş bi hayalperest miydi??



    devlet ebed-müddet anlayışıyla, içinde bulunduğu şartların da zorlaması, sonucu bugünkü cia'nın bile örnek aldığını bildiğimiz "yıldız istihbarat teşkilatı" nı kurarak, osmanlı devletinin beklenen parçalanmasını geciktiren,büyük bir diplamattır kendileri...




  • adam öyle bir hal almış ki elinizde olsaşimid başa geçse de bizi gütse diyeceksiniz.
    yaptığı rezilce şeyler ortada. siz hala ne diyorsunuz.
    abdülhamit bu arkadaşlar. ülkede özgür düşüncenin zerresine yer vermeyen 33 yıllık muhteşem diktatör.
    kapattığı vatanı kurtarmak adına kurulan gizli cemiyetlerin haddi hesabı yok diye biliyorum.
    bana böyle öğretildi.
    ben tevfikl fikreti ve mustafa kemal atatürkü kendime referans alırım yaptıkları beni bağlamaz.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: --duhan--

    adam öyle bir hal almış ki elinizde olsaşimid başa geçse de bizi gütse diyeceksiniz.
    yaptığı rezilce şeyler ortada. siz hala ne diyorsunuz.
    abdülhamit bu arkadaşlar. ülkede özgür düşüncenin zerresine yer vermeyen 33 yıllık muhteşem diktatör.
    kapattığı vatanı kurtarmak adına kurulan gizli cemiyetlerin haddi hesabı yok diye biliyorum.
    bana böyle öğretildi.
    ben tevfikl fikreti ve mustafa kemal atatürkü kendime referans alırım yaptıkları beni bağlamaz.



    Arkadaşım referans olarak aldığın Tevfik Fikret'in Abdülhamit Han için kaleme aldığı pişmanlık dolu ifadelerle dolu şiiri biraz yukarıda.Okumanı tavsiye ederim.




  • 3. sınıf bir tarih öğrencisi olarak şunları söyleyebilirim 2. Abdülhamid'e kızıl sultan diyen cahilleri anlamıyorum kendisi 19.yy en önemli devlet adamlarından biridirve Abdülhamid kadar hakkı yenen sultan yoktur eğer hain olsaydı Filistin karşılığında Osmanlı'nın tüm borçlarını ödemeyi öneren siyonistlerin teklifini hemen kabul ederdi.
    en çok eleştirildiği şeylerden biri de istibdat dönemidir ama bunun sebebi de 1877-1878 Osmanlı - Rus savaşlarıydı ordu bu savaşta ağır bir yenilgiye uğrayınca mebuslar meclisinde hükumet çok eleştirililmişti bu tartışmalara çok kızan II. Abdülhamid Meclisi Mebusan'ı tatil etmek zorunda kalmıştır ve 30 yıl sürecek istibdat dönemi başlamıştır
  • II. Abdülhamit Suikastı

    1905 yılının 21 temmuzuydu. Padişah II. Abdülhamit'e Yıldız camisindeki cuma selâmlığından çıkmış, arabasına doğru ilerliyordu. Her zamanki gibi, caminin merdivenlerinden inecek ve dört yüz metre ileride bekleyen arabasına binecekti. Fakat bu sefer ufak bir gecikme olmuştu. Şeyhülislâm Cemalettin Efendi, Abdülhamit’in yolunu kesmiş, bazı konularda bilgi istemişti.

    Padişah II. Abdülhamit'le Şeyhülislâm Cemalettin Efendi arasındaki konuşma oldukça uzamıştı. Tam bu sırada korkunç bir patlama duyulmuş, arkasından araba parçaları ve insan kol ve bacakları dört bir yana savrulmaya başlamıştı. Padişahın yanında bulunanlar korkuyla kaçışıyor, canlarını kurtarmak için sığınacak yer arıyorlardı. O kadar kalabalığın arasında kılını kıpırdatmayan, yüzünde en ufak bir heyecan ve korku izi görülmeyen tek bir kişi vardı: Kuruntu ve kuşkusu herkes tarafından bilinen II. Abdülhamit..

    Ortada heykel gibi kıpırdamadan duruyordu. Yaverlerinden Miralay Sadık Bey korku ve telâştan kılıcını yere düşürmüş. Miralay Süleyman Şefik Bey de apoletini kaybetmişti. Çevresindekilerin can kaygısına düşüp çil yavrusu gibi dağılmaları, II. Abdülhamit’i çok kızdırmış ve olaydan sonra yaveri için :

    "Kılıcını düşüren yaveri maiyetimde görmek istemem, Trablus'a sürgün gidecek!.." emrini vermişti. Tehlike savuştuktan sonra, sığındıkları yerlerden çıkanlara Padişah şunları söylemişti:

    "Arabamı çekiniz, burayı kordon altına alınız, sorumluları tutuklayınız!.." Bu sırada, muhafız kıtalarının tüfeklerine mermi sürdüklerini görünce, töreni yöneten subaya :

    "Selâm emrini verdir, ne duruyorsun!." diye bağırmıştı. Muhafız kıtası hazır ol durumuna geçince, cami kapısına getirilen arabaya binen Abdülhamit, âdeti olmadığı halde ayakta durmuş, dizginleri kendi kullanarak Çit köşküne varmıştı.

    Doğu Anadolu'da bağımsız bir Ermenistan kurmaya çalışan Ermeni Komitacıları karşılarında en büyük engel olarak gördükleri Padişah II. Sultan Abdülhamit'i öldürmek istemişlerdi. Kendileri bu işte yeteri kadar tecrübeli olmadıklarından, Avrupa ve Rusya'daki uluslararası anarşistlerle ilişki kurmuşlar, onlardan Abdülhamit'in öldürülmesi konusunda yardım ve destek sağlamışlardı.

    Bu iş için özel olarak İstanbul’a gelenlerden biri de Belçikalı ünlü anarşist Edvard Jorris'ti. O dönemde anarşizm bütün dünyayı sarmış, suikasta uğramayan hükümdar ya da cumhurbaşkanı hemen hemen kalmamıştı. Şimdi sıra II. Abdülhamit'teydi. Edvard Jorris, göze çarpmamak için Singer şirketine memur olarak girmiş, Padişah'ın cuma selâmlıklarını büyük bir dikkatle izlemeye başlamıştı. Abdülhamit, cuma günleri Yıldız camisinden çıktıktan sonra, 1 dakika 42 saniyede arabasının yanına gidiyordu. Birkaç cuma selâmlığını gözleyen Jorris, bu sürenin hiç değişmediğini. Padişahın bir saat düzeni içinde bu yolu, daima 1 dakika 42 saniyede aldığını görmüştü.

    Suikastı hazırlayan örgüt oldukça genişti. Jorris'ten başka, Rusya'dan gelen Kristofor Mikaelyan ve kızı olarak tanıttığı Robina, Hacı Nişan Minasyan, Mıgırdıç Serkis Garibyan, Karabet Ohanesyan, Vahram Sabun Kendiryan, Silviyoriçi, Sari Torkom, Trase Yuvanoviç bu örgütün belli başlı üyeleriydiler.

    Hazırlanan plana göre, Yıldız camisi önünde bomba çatlatılıp II. Abdülhamit öldürüldükten sonra, Galata Köprüsü, Tünel, yabancı banka ve kurumlar havaya uçurulacak, yabancı devletlerin işe karışmaları sağlanacaktı. Filibe şehrinde Ermeni Komitacıları büyük bir toplantı yapmışlar, bu toplantıya Slav ve Siyonist örgütleri de katılmıştı. Pro Armenia gazetesi başyazarı Pirkiyar da bu toplantıda bulunanlar arasındaydı. Yapılan görüşmeler sonunda plan hazırlanmış ve II. Abdülhamit'in Yıldız camisinden çıkarken öldürülmesi kararlaştırılmıştı.

    Gerçek adı Kristofor Mikaelyan olan fakat Samuel Fayn takma adiyle dolaşan Rus Ermenisi, Viyana'da Neseldorfer Wagenbefcu Fabriks Geselschaft firmasına bir fayton yaptırmış ve bunu parça parça Türkiye'ye sokmuşlardı. Deniz yoluyla gelen faytonun parçalarını İstanbul’da komitenin adamı Silviyoriçi alıyor, muayenesiz geçmesi için de gümrük memurlarına para yediriyordu.

    İçine patlayıcı madde yerleştirilecek biçimde yaptırılan bu araba, bir araya getirildikten sonra, Şişli dışında denenmiş, amaca uygun bulunmuştu. Faytona 80 kilo patlayıcı maddeyle 20 kilo demir parçası konmuş, arabaya koşulacak atlar da, o dönemin ünlü tiyatrocularından "Kel" Hasan Efendi’den satın alınmıştı. "Machine İnfernale-Cehennem Makinesi" adı verilen ve bombayı istenilen zamanda patlatacak olan araç, Fransa'dan getirtilmişti. Bütün bunlar tamamlandıktan sonra, 21 Temmuz 1905 cuma günü fayton, Abdülhamit'in dört at koşulu arabasının yanına bırakılmış, Padişahın camiden dışarıya çıkması beklenmeye başlanmıştı.

    Abdülhamit, caminin kapısında görününce Kristofor Mikaelyan ve kızı olarak tanıttığı Robina, Cehennem Makinesini çalıştırarak, bomba 1 dakika 42 saniye sonra patlayacak duruma getirilmişti. Fakat Padişah, kapı önünde Şeyhülislâm Cemalettin Efendi'yle konuşmaya dalınca, süre dolmuş, Abdülhamit ölümden kurtulmuştu. Suikast amacını gerçekleştirememişti ama, tam 26 kişi ölmüş, 58 kişi de yaralanmıştı. Ayrıca, 17 arabayla 20 at da parçalanmıştı. Cehennem Makinesi'ni çalıştırdıktan sonra kaçamayan Kristifor Mikaelyan da ölüler arasındaydı.

    Suikastçılardan birçoğu yabancı pasaport taşıdıklarından yurt dışına kaçmışlardı. Fakat Edvard Jorris yakalanmıştı. Arabanın parçaları arasında bulunan Neseldorfer kelimesiyle 11123 rakamı, olayın aydınlanmasını sağlamış, konuşmamakta direnen Edvard Jorris de her şeyin ortaya çıktığını görünce, bütün bildiklerini anlatmıştı. Suikastçılardan Hacı Nişan Minasyan, sorgusu sırasında gittiği yüznumarada, teneke ibrikle bilek damarlarını ve karnını yırtarak intihar etmiş, geri kalanlar idam cezasına çarptırılmışlardı.

    Abdülhamit, Edvard Jorris'i bağışlamış, ayrıca kendisine 500 altın vermişti. Jorris, daha sonraları Avrupa'da Abdülhamit'in bir ajanı olarak çatışmış, saraya önemli raporlar göndermiştir.

    Abdülhamit'in Ermeni Komitacıları tarafından öldürülememesi, nedense Tevfik Fikret'i pek üzmüş ve bu üzüntüsünü "Bir Lâhza-i Ta'ahhur - Bir anlık duraklama" adlı şiirinde şu mısralarla belirtmişti :

    "Ey şanlı avcı, damını bihûde kurmadın.
    Attın fakat yazık ki, yazıklar ki, vurmadın"




  • quote:

    Orjinalden alıntı: go_spurs_go
    eğer hain olsaydı Filistin karşılığında Osmanlı'nın tüm borçlarını ödemeyi öneren siyonistlerin teklifini hemen kabul ederdi.




    Hocam günümüzdeki liderler keşke az tarih okusalardı....Şu cümlen vatanseverliği özetliyo
  • quote:

    Orjinalden alıntı: habader


    quote:

    Orjinalden alıntı: go_spurs_go
    eğer hain olsaydı Filistin karşılığında Osmanlı'nın tüm borçlarını ödemeyi öneren siyonistlerin teklifini hemen kabul ederdi.




    Hocam günümüzdeki liderler keşke az tarih okusalardı....Şu cümlen vatanseverliği özetliyo


    tarih kitaplarının hepsinde olmasa da çoğunda 2.Abdülhamid farklı ve yanlış anlatılıyor bizlerin bir padişahın vatanı uğruna tahtını bırakan birisini vatan haini olarak bilmesi çok üzücü bir de kızıl sultan (zamanında Ermeni isyanlarını bastırmasını bilen Abdülhamid'e kan dökücü manasına gelen "Le Sultan Rouge" denmis, içimizdeki bazı hainlerde bir Hristiyanın Ermeni menfaatleri ugruna uydurdugu bu tabiri "Kızıl Sultan"'a çevirerek Abdülhamid'e lakap olarak takmışlardır) olarak anılması beni deli ediyor.

    Raif Karadağ'ın ''muhteşem imparatorluğu yıkanlar'' adlı eserini okumanızı tavsiye ederim arkadaşlar




  • Ben tarih okumayı çok seven bi insanım ..Okulda gösterilen kitapların çoğunda 2.Abdülhamit Han çok kötü yansıtılıyodu..Ondan böyle bi konu açma gerenksinim duydum..İik i de açmışım gerçekler ortada..
  • quote:

    Orjinalden alıntı: go_spurs_go
    tarih kitaplarının hepsinde olmasa da çoğunda 2.Abdülhamid farklı ve yanlış anlatılıyor bizlerin bir padişahın vatanı uğruna tahtını bırakan birisini vatan haini olarak bilmesi çok üzücü bir de kızıl sultan (zamanında Ermeni isyanlarını bastırmasını bilen Abdülhamid'e kan dökücü manasına gelen "Le Sultan Rouge" denmis, içimizdeki bazı hainlerde bir Hristiyanın Ermeni menfaatleri ugruna uydurdugu bu tabiri "Kızıl Sultan"'a çevirerek Abdülhamid'e lakap olarak takmışlardır) olarak anılması beni deli ediyor.

    Raif Karadağ'ın ''muhteşem imparatorluğu yıkanlar'' adlı eserini okumanızı tavsiye ederim arkadaşlar



    raif karadağın ölümü'de enterasandır yani...




  • O zamanın ingiliz sefiri sutan Abdülhamit'e sorar; Kaç tane ermeni katlettiniz?

    Sultanın şu cevabı muhteşemdir; falan gün falan saat ve falan limandan yaklaşan ticari gemiyle kaç ermeniyi bize karşı silahlandırdıysanız o kadar...

    Padişahın yıldız haber alma teşkilatı ingilizlerin ermenileri gizlice silahlandırdığı haberini getirmişti.

    Bu söz karşısında ingiliz sefirin ağzı açık kalmıştır.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: habader

    Konuyu Konu DIsında açtım..Ne yazıkki Kimse yorum yazmadı.Şu an 2.Abdülhamit'in liderlik sırlarıyla ilgili bi kitap okuyorum ve sürekli merak etmişimdir hayatını......Kitapta sürekli olumlu özelliklerinden bahsettiği için nasıl bi padişah oldugunu hala kafamı kurcalamakta..


    2.Abdülhamit gerçekten bu ülke için canını bile fedaya hazır gerçek bi vatansever mıydı yoksa MEclis-i Mebusan'ı da kapatark tek başına bu ülkeyi yönetme sevdasına düşmüş bi hayalperest miydi??



    Kitabın dış yüzeyi Siyah \ kahverengi tonlarda, Arkasında ise K.S.Süleyman a Gönderme yapılıp Abdulhamit'in ise talihsiz bir dönemde zor şartlarda padişahlık yaptıgıyla ilgili bi yazı mı var ?
    Eger öyleyse daha dün gördügüm kitap fakat "Atatürk'ü Kimler Öldürdü" diye bi kitap yüzünden Onu Es geçmek zorunda kaldım malesef. Bu sebeple yorum yapamıcam, tabiri caizse içimde patladı şimdi



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Yeraltından Notlar -- 26 Mart 2007; 9:19:02 >




  • Abdülhamit;
    İyi bir padişah idi.
    Zaman onu hep haklı çıkardı.
    O zamanki gayri müslimlerin şimdi dahi etkisinde olan kaselislere göre değişik olabilir.
    Sert görüntüsünün altında şefkatli bir kalb taşıyan hayırlı bir idareci idi.
    Şimdi merhumdur.
    Allah rahmet etsin.
  • quote:

    Meclis-i Mebusan'ı destekleyenlerin icraatlarına bakmak lazım.Kimdi bunlar?Mithat Paşa ve arkadaşlarıydılar.Abdühamid Han tahta çıktığında 1 sene 5 ay boyunca hiçbirşeye karıştırılmadı.Bu süre zarfında sözde memleket sevdalıları devleti büyük bir gaileyle başbaşa bırakan meşhur 93 harbine yol açtılar.Ve maalesef büyük bir yenilgiyle devlet kökünden sallandı.Mithat Paşa gibilere müsamaha gösterilip devleti idare etmeye devam etselerdi Osmanlı birkaç sene içerisinde yıkılabilirdi.


    bu zihniyet hala devam ediyor maalesef... ki kendisinden önceki padişaha yapılanlar ve öldürülmesi çok ilginç. intihar süsü verilmesi ayrı bi şahsiyetsizlik. ingilizlerin sultan A.Hamid'e, kapatoğlu gibi tehdit çekmesi daha da ilginç..

    Sultan Abdülhamid han yine devam ederdi sorunlarla uğraşmaya tahtta kalmaya..
    rüyasında;
    - daha ne kadar direneceksin hamit! diye kendisine bırakması söylenince, tarihten silinme dönemi başlamış..

    maalesef kendisinin de karşı çıktığı gavur okullarının, "kendi nesline ve tarihine düşman" nesil yetiştirme girişimleri bu döneme gelmemize neden oldu!

    öyle ya! müslüman olup dinine düşman olma becerisini başka kim gösterebilir?

    gavurun kakasına hayranlığımız başımıza daha çok iş açacak..




  • Bir keresinde ermeni asıllı bir binbaşı saraya giderken bahçıvanın çapasından binbaşının paçasına çamur sıçrar. Ermeni asıllı binbaşı bahçıvana ''biraz dikkatli olsana pis türk'' diye bağırır. Binbaşı o esnada sarayın balkonunda bulunan sultanı fark etmemiştir. Sulatan Abdülhamit yerinden doğrularak binbaşıya seslenir '' Bende türküm binbaşı birşeymi dedin''...

    Bu vaka o devirde Türkün kendi imparatorluğundaki konumunu özetlemeye yeter...

    Türk o dönemde en alt sınıftır ve türklüğünden dolayı kompleks içindedir. Sorulduğunda Türküm demeye çekinirdi...

    Gazinin ''Ne mutlu Türküm diyene'' sözü bunun içindir. Sanıldığı gibi faşist bir söylem değildir... Tam aksine içindeki cevheri keşfedemiyen bir milleti silkelemek için söylenmiştir.

    Bunu kıymetli tarih öğretmenimiz anlatmıştı...




  • 
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.