Şimdi Ara

Yeni teori: Evrenin oluşumunda kütleçekim dalgaları rol oynamış olabilir

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir (1 Mobil) - 1 Masaüstü1 Mobil
5 sn
7
Cevap
0
Favori
501
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
1 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Yeni teori: Evrenin oluşumunda kütleçekim dalgaları rol oynamış olabilir
    Evrenin kökenine dair ortaya atılan radikal bir teori, galaksilerden yıldızlara ve gezegenlere kadar tüm kozmik yapının, uzay-zamanın doğal titreşimleri olan kütleçekim dalgaları (veya kütleçekimsel dalga) sayesinde ortaya çıkmış olabileceğini öne sürüyor. Bu yaklaşım, uzun süredir kabul gören standart Büyük Patlama modeline alternatif niteliğinde.



    Standart modele eleştiri



    Bilim insanları onlarca yıldır, evrenin çok kısa bir zaman diliminde aşırı hızla genişlediğini savunan “kozmik enflasyon” paradigması üzerine çalışmalar yürütüyor. Ancak bu model, çok sayıda varsayımsal parametreye dayanıyor. Bu durum, kuramın gerçekten öngörüler sunup sunmadığı yoksa yalnızca gözlemlere uyacak şekilde sonradan uyarlanıp uyarlanmadığı konusunda soru işaretleri yaratıyor.



    Barselona Üniversitesi'nden ekip lideri Raul Jimenez, “Yeni model, uzay-zamanın kendisinin doğal kuantum salınımlarının, yani yerçekimi dalgalarının, galaksileri, yıldızları ve gezegenleri ortaya çıkaran küçük yoğunluk farklılıklarını tetiklemek için yeterli olduğunu öne sürüyor.” diyor.



    Araştırmacılar, evrenin başlangıcını “De Sitter uzayı” olarak bilinen, genişleyen bir kozmik durumla açıklıyor. Bu yapının, kütleçekimi taşıdığı düşünülen varsayımsal “graviton” parçacıklarının yoğunlaşmış hali gibi düşünülebileceği belirtiliyor. Zamanla bu durum kararsız hale gelerek, güçlü kuantum etkileriyle kaotik bir evrene dönüşmüş olabilir.



    Yeni teori: Evrenin oluşumunda kütleçekim dalgaları rol oynamış olabilir
    Bu yaklaşım, bazı Büyük Patlama modellerinde gerekli görülen yüksek enerjili varsayımsal “inflaton alanı” gibi ek unsurları devre dışı bırakıyor. Yalnızca kütleçekim dalgalarının kendi başına maddenin evrende yapılar oluşturması için yeterli olabileceği savunuluyor.



    Araştırma ekibinden Daniele Bertacca’ya göre modelin gücü, tek bir enerji ölçeğine dayalı, basit ve zarif yapısında yatıyor. Yani keyfi olarak ayarlanabilecek parametreler bulunmuyor.



    Ayrıca Bkz.NASA’nın asteroit avcısı testlerine başlıyor



    Elbette bu teori de gözlemsel verilerle sınanmak zorunda. Araştırmacılar, modelin izlerinin özellikle kozmik mikrodalga arka plan ışıması (CMB) gibi “kozmik fosillerde”, evrenin büyük ölçekli yapısında ve ilkel kütleçekim dalgalarına dair ölçümlerde görülebileceğini düşünüyor.



    Eğer bu teori doğru çıkarsa, evrenin doğumunu açıklamak için spekülatif unsurlara gerek kalmayacak, yalnızca kütleçekim ve kuantum fiziğine yönelik derin bir anlayış yeterli olacak. Bu da kozmolojide tamamen yeni bir dönemin kapısını aralayabilir.



    Kavramlar Sözlüğü 🔭




    • Kütleçekim dalgaları: Uzay-zamanda meydana gelen, ışık hızında yayılan dalgalanmalar. İlk kez Einstein’ın genel görelilik teorisinde öngörülmüş, 2015’te doğrudan gözlemlenmiştir.

    • Büyük Patlama: Evrenin yaklaşık 13,8 milyar yıl önce aşırı yoğun ve sıcak bir noktadan genişleyerek oluştuğunu açıklayan kozmoloji modeli.

    • Kozmik enflasyon: Büyük Patlama’dan hemen sonra evrenin çok kısa bir süre içinde inanılmaz hızla genişlediğini öne süren teori. Evrenin bugünkü homojen yapısını açıklamak için kullanılır.

    • De Sitter uzayı: Kütleçekimin özel bir çözümüyle tanımlanan, sürekli genişleyen kozmik yapı. Evrenin erken dönemini açıklamak için kullanılan matematiksel bir modeldir.

    • Graviton: Henüz gözlemlenmemiş, kütleçekimi taşıdığı varsayılan parçacık. Tıpkı elektromanyetizmayı taşıyan foton gibi düşünülür.

    • İnflaton alanı: Bazı Büyük Patlama modellerinde evrenin çok hızlı genişlemesini sağladığı öne sürülen, varsayımsal enerji alanı. Yeni teoriler bu alana ihtiyaç duymadan evreni açıklamayı hedefliyor.




    Kaynak:https://www.space.com/astronomy/radical-new-big-bang-theory-says-gravitational-waves-created-galaxies-stars-and-planets







  • Teslanın dediği gibi mi acaba?



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi VaporWave -- 7 Eylül 2025; 23:6:26 >
    < Bu ileti Android uygulamasından atıldı >
  • kozmoloji 20yy da cok buyuk isler yapti. evrenin gecmisi hakkinda ufuk genisletici cok buyuk kesiflerde bulundu ama 21yy da bir tikanma noktasina gelmis durumda. karanlik enerji nedir, karanlik madde nedir, kozmik enflasyonun dogasi nedir, evrendeki mevcut sabitler neden bu degerlerde, bigbang den once ne vardi, karadeligin merkezinde olan gercekde nedir, baska evrenler var mi... bu tip buyuk sorulara uzun yillardir cevap gelmiyor. sanirim ilerleme icin once yeni nesil gozlem cihazlarina ihtiyacimiz var, cok daha guclu gozlem araclarina. daha hassas kutlecekim dalga sensorlerine, uzayda daha buyuk teleskoplara hatta su an bilinmeyen yeni teknolojilere. buyuk kesifler icin icin buyuk gozlemler gerekli.

  • kütle çekim dalgaları mı?
    kütle çekim, evrendeki en küçük kuvvet. şekil vermeyecek kadar bile küçük, hassas kütle çekim sensörüne görünmeyecek kadar küçük bir kuvvet. 1,5 volt küçük kalem pilin verdiği kuvvet bile bundan kat kat daha büyük . . .

  • darkaura kullanıcısına yanıt

    Kozmoloji biraz da devasa ve gizemli ölçekleri yorumlamaya yönelik kendi kavramlarıyla tıkandı, çünkü ister istemez bilim insanları ellerindeki - kısıtlı - veri malzemesini anlamlandırabilmek için karanlık sektör (dark sector) denilen bilinmeyen sularda yüzen fazla genel geçer konseptler ürettiler. Bu konseptlerin matematiksel ve empirik bir arka planı mevcut ama onlara teorik yaklaşımımızla olgusal boyutu arasında - James Webb'in kozmolojik evrim anlayışımızı sarsan derin uzay araştırmalarının ima ettiği üzere - uçurum (gap) olabilir.


    Misal karanlık madde kavramı. Tek bir olgu mu, birden fazla unsur mu, yoksa modifiye edilmiş Newton dinamiklerine (MOND) göre aslında varolmayıp gravitasyon anlayışımızdaki bir boşluk mu/matematiksel bir tadilat eksikliği mi? Aslında çok az bilgi sahibi olduğumuz bir konu.


    Bu haberin odağına dönersek standart modelin en azından "en standart" halinin gravitasyonu kapsamadığını biliyoruz. Standart modele vücut veren kuantum fiziğinin en standart halinde de gravitasyonun dışarda kaldığını biliyoruz. Tabii gravitasyonun bu dışlanmışlığı bu etkinin kozmogoni ve kozmolojideki genel rolünü veya yerini oldukça müphem hale getirmekte.


    Gravitasyon aslında hala hakkında en az şeyi bildiğimiz çok gizemli bir fenomen. Newton için gravitasyon neredeyse - hesaplayabildiği - büyü gibi bir şeydi. Aslında anlayamadığı için Newton açısından - Tanrı ol dedi böyle oldu - şeklinde tanrısal bir takdirden daha fazlası değildi. Einstein ise gravitasyonu uzay zaman eğrimi şeklinde uzay ve zamanı bütünleyen geometrik bir fenomen olarak kurguladı ve bu yaklaşımdan gravitasyon dalgaları konsepti türedi ve yıllar sonra LIGO ve Virgo ile bunların uzaydan gelen karşılıkları keşfedildi.


    Günümüzde gravitasyon birçok kuramsal fizik spekülasyonunun merkezinde. Bazı teorik yorumlamalarda gravitasyon bir yan ürün veya etki, kendi başına bağımsız bir kuvvet bile değil. Kuantum ve standart modellerde ise graviton isimli bir parçacıkla/parçacıksal alanla gravitasyona kimlik kazandırma girişimi mevcut.


    Ama ana fikirde gravitasyonun birçok karakteristiğini veya özelliğini bilmemize ve inanılmaz hassasiyetlerde ölçebilmemize rağmen köklerinin tam olarak ne olduğunu bilmiyoruz. Çoğu fizikçi için esasında gravitasyonun köklerinin tam olarak ne olduğunu çözmek esasında fiziğin "kutsal kasesini" - birleşik kuramı - , en azından bu kasenin ayağını veya sapını bulmak gibi, pratikte tek bir "her şeyin kısa formülü" mümkün olmasa dahi gravitasyonu çözmek ve diğer teorilere tutarlı biçimde eklemlendirebilmek anlamlı olurdu.


    Gravitasyonun kökleri maalesef empirik karanlık sektörde kalmakta, hatta karadelik olgusundan anlaşıldığı kadarıyla bir noktada bizim verilmiş uzay zaman referansımızda malum karanlık sektörü üreterek görünmez kalan/görünmezliğe yol açan bir güç/etki. Karadelikler bildiğimiz üzere siyah bir perdenin (olay ufku) ardında görünmezdir.


    Bu görünmezliği Hawking meşhur radyasyon çalışmasıyla kısmen kırmış ama bu sefer enformasyon paradoksu problemine yol açmıştır ki, gravitasyonun gizemi karadelik enformasyon paradoksu sorunuyla görüldüğü kadarıyla oldukça yakından ilişiktir.


    Kapanış yapacaksam şöyle diyebilirim karadelikler bizim için empirik çıkmaz sokaklar sayılabileceği için araştırma programı olarak gravitasyonu kozmolojik arka plan ile ilişkilendirip gravitasyon dalgaları üzerinden yürümek bence makul ve mantıklı bir tutum. Bu yolda gayret harcanırsa kozmoloji tekrardan deneysel kontrol sınırlarına çekilebilir. Fiziğin bir krize girdiğini iddia eden Lee Smolin'in sınamaya açık iddialar ortaya atan kozmolojik seleksiyon modeliyle amaçladığı buydu, model gene çok spekülatifti ama geçerliliğine veya yadsınabilirliğine ilişkin araştırmacıya anlamlı bir araştırma yönü sunuyordu. Yani bir bilim insanı bu modelin öngörülerini değerlendirip modeli verilere göre reddedebiliyor veya olasılık dahiline alabiliyor. Dediğim gibi zaten bu tip kuramsal fizik veya kozmoloji araştırmalarında karanlık sektöre temas ettiğimiz için - gözlem araçlarımız veya referansımız gelişmediği sürece - belirli bir belirsizlik zaten olacak.


    Araştırma sürecinin kendisi nihai bir kurama ulaşmaktan daha önemli. Bilim tarih boyunca her zaman böyle ilerlemiştir ve asla sonlanmamıştır. Bu açıdan Çin felsefesindeki Tao (Yol) gibidir. Son yok. Sadece Yol var.


    Moleküler biyolog Jacques Monod bilim insanlarının motivasyonunu ve bilimin nasıl "yaşayıp" nasıl "öldüğünü" çok güzel özetlemiştir:


    Yeni teori: Evrenin oluşumunda kütleçekim dalgaları rol oynamış olabilir


    Einstein varolan dağınık ve birbirleriyle tutarsız fizik kuramları konusunda huzursuz olmasaydı efsanevi düşünce deneylerini (gedankenexperiment) ve teorilerini geliştiremezdi ve pekala gravitasyonu ve uzay ve zaman anlayışımızı ve bunları modelleme tarzımızı kökten biçimde dönüştüremezdi.

    < Bu mesaj bir yönetici tarafından değiştirilmiştir >
    _____________________________
    We're beyond sympathy at this point, we're beyond humanity.




  • Nat Alianovna kullanıcısına yanıt

    merak eden beyin icin bilim asla bitmez. cozulen her soru pesinden daha zor 10 yeni sorunu sorulmasin neden oluyor.


    kutlecekim dalgalarinda bende umutluyum. henuz cok yeni bir alan, mevcut gozlem araclari gelisim halinde, cok kisitli frekanslari kisitli olcekde gozlemliyebiliyor. uzaya uydularla kurulacak bir sistem cok daha buyuk boyutta cok daha hassas olcumler yapabilir. simdiye kadar evrenle ilgili yaptigimiz tum gozlemler isiga dayaniyor, kutlecekim icin ise evrenin sesi diyebiliriz, sesi dinliyerek daha once farketmedigimiz pek cok seyi kesfetme imkani olacaktir. bigbang den once gerceklesmis baska bigbangler var mi, yada baska bir evren balonuyla bizim evrenimizin bir carpismasi oldugu mu, bu tip fiziksel fenomenleri kutlecekim dalgalarinda tespik etmek mumkun.

    _____________________________
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
    
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.