Bugün öylesine bir YDS'ye girdim, hem CV'ye yazarım, hem belki bir yerde bir işime yarar falan diye fakat sınavdan hemen önce sıraya oturur oturmaz ÖSYM'nin vermiş olduğu kalemliği incelerken kafama ilginç bir soru takıldı. Yanımdaki cam da bozuktu açılamıyordu, sıcak havayla ve beynimi kemiren bu soruyla birlikte bütün bu etkenler birleşince pek de rahat bir sınav geçirdiğimi söyleyemem. Biraz önce yayınlanan sorulardan baktım, yanlış hatırlamadıysam 12 yanlışım var. Her neyse gelelim o kritik soruya. Aslında sorunun baş kahramanı şuan yanımda oturuyor. Kendisi ÖSYM kalemliğinin içinde. Hani şu hiçbir zaman mükemmel şekilde kapanmayan ve sürekli kendi kendine ağzı açılıp içindeki kalemlerin yere, sağa ve sola saçıldığı kalemlik. On yıllar geçmesine rağmen hala mükemmelleştirilemeyen o kalemlik. 2013'te üniversite sınavına girdiğimde de böyle defolu ve problemli bir üründü ve hala öyle olduğunu görmek açıkçası gözümden bir damla yaş süzülmesine sebep oldu. Ahh anılar... Daha da uzatmadan artık konuya geleyim. Sorunun baş kahramanı yanımda oturuyor demiştim. Kendisi kalemliğin içinden çıkan kalemtıraş. Öncelikle bu kalemliğin içinden çıkanlarla ilgili ilginç bir anekdot paylaşmak isterim. Yalnızca silginin üzerinde "yerli üretim" logosu/ibaresi var. Diğerlerinin nerede üretildiğiyle ilgili hiçbir ibare yok; hikayemizin başrolü olan kalemtıraş hariç. Kendisi "KUM" marka olup üzerinde "Made in Germany" ifadesi yer alıyor. Şimdi benim kafamı kurcalayan esas soru ise şu: Koskoca Türkiye'de yok mu bir vatandaş ÖSYM için bir kalemtıraş üretsin? Yok mu bir damat, yeğen, amca kızı vs. ihaleyi üstlensin de üretsin şunu. Yok yere elin Hans'ına niye para yediriyoruz? |
Bildirim