Şimdi Ara

Ülkemizde Felsefe (2. sayfa)

Bu Konudaki Kullanıcılar:
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
106
Cevap
0
Favori
3.473
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • "çoğu insan sadece basmakalıp şeylere indeksli ülkemizde."
    ya ne kadar dogru bir soz. etrafa bakıyorsunuz adam diyoki ben felsefe okuyorum. elinde bir kitap. sonra tutuyo karsı tarafı anlamadan dinlemeden baslıyo eleştirmeye. ya sen neyi nasıl okuyorsun ya.
    kpss olayına baglanmısız. ya bole bir bolum okuyan bir insan memur olmayı nasıll "dusunur" ya. senneyin memuru olcaksın anlamıyorum. sen oss tercihi yaparken ogretmen olcam diye mi okuyorsun ya. eger zaten bole bir sebe için okuyosan (iş bulamazsak ogretmen oluruz)
    "senden felsefeci olmaz, bu ulkedede yurutemezsin"
  • Evet bazı insanlara mantıklı soru sormak bile onları çileden çıkarmaya yetiyor,başlıyor "Vay sen nasıl sorular soruyorsun?Vay bunları düşünme delirirsin,vay boşver".

    İnsan düşünmeden nasıl yaşar anlayamıyorum,ama günlük yaşamda düşünenlerin sayısı %2-3 civarında.Tamamiyle kendi gözlemim,düzgünce oturup güncel konulardan bile bahsedebileceğin insan bulmak çok zor.

    Kimilerine göre bu yaptığım,kendini beğenmişlik ama gerçekten bunları söylerken samimiyim.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: döküntü


    quote:

    Orijinalden alıntı: SonOfPatriot

    Ekonominin pekte önemi yok. Tok insan vaktini düşünmeye adamaz, genelde kendini düşünmeye adayan insan tok olur. Fakirlik bir seçimdir, filozofların fakir olmamasının sebebi varlığa özlem duymamaları veya varlığa duyduğu özlemleri karşılayabilecek akla sahip olmalarından kaynaklanıyor.

    Genler ve çevre ile kazanılan alışkanlıklardır bunun sebepleri. Bireyler okullarda önlük giyilmesini, çocuğunun başka çocukların kıyafetlerine özenmemesi için destekliyor. Çocukların yetiştirilmesinde, özlem duyma duygusu aşılanıyor. Fakirlik budur ve fakirliğin bolluk-lüks ile alakası yoktur.

    Katılmıyorum, edebiyat, felsefe gibi alanlar toplumun ekonomik refahı artmadan pek iyi bir noktaya varmaz.


    Toplumun ekonomik refahını arttıracak şey düşünmektir. Siz duygularıyla hareket eden bir toplumun değerlerinin varlığının açlıktan kaynaklandığını söylüyorsunuz. Oysa aç insan düşünebilir, açlığını nasıl giderebileceği konusunda akıl yürütebilir. Oturup vaktini düşünmeye adayan beş parasız bir insan villa sahibi olabilir. Bu insanları düşünmekten saklanmaya sürükleyen değerler vardır. Bu değerleri ellerinden alırsanız, tok olurlar. Fakat bu değerleri ellerinde bırakıp bir ton para verseniz yine fakir kalacaktır.

    İnsanın zor durumda kaldığında kendisini düşünmeye sevk etmesini engelleyen şey kazandığı paranın miktarı değil, sahip olduğu alışkanlıklarıdır. Bu dünyada çöp kenarında yaşayıpta felsefeye vakit ayıranların sayısının sandığınızdan da fazla olduğunu düşünüyorum. Örneğin Asya da olabildiğince çok sayıdalar. Fakir görüp acıyabilirsiniz fakat emin olun ben dahil çoğumuz onlardan daha fakir durumdayızdır.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: bahtiyar0011

    toplumda filozof sayısını arttırabilmek için insanımızı erken yaşta evlendirmek lazım

    yunanlı filozoflardan birinin sözü vardır
    "evlenmek her halükarda iyidir
    karınız iyi biriyse mutlu olursunuz
    yok değilse filozof olursunuz"

    şimdi ülkemizde 30 yaşına gelince evlenebiliyoz
    o yaştan sonrada geçim derdiydi yaşlılıktı derken dinamizmi kaybediyoz
    evlendir herkezi 20 yaşında bak nasıl filozof bi toplum oluyoz:)


    Sokrates söylemiştir o sözü. Karısında işittiği laflardan çektiklerini anlatmak için(gerçekten böyle).

    Ülkemizde felsefeye karşı daha doğrusu fikir üretmeye karşı bir önyargı var. Bırakın dindar kesimi dindar olmayan kişiler bile felsefeye merak duyanlara garip bakıyor.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: SonOfPatriot


    quote:

    Orijinalden alıntı: döküntü


    quote:

    Orijinalden alıntı: SonOfPatriot

    Ekonominin pekte önemi yok. Tok insan vaktini düşünmeye adamaz, genelde kendini düşünmeye adayan insan tok olur. Fakirlik bir seçimdir, filozofların fakir olmamasının sebebi varlığa özlem duymamaları veya varlığa duyduğu özlemleri karşılayabilecek akla sahip olmalarından kaynaklanıyor.

    Genler ve çevre ile kazanılan alışkanlıklardır bunun sebepleri. Bireyler okullarda önlük giyilmesini, çocuğunun başka çocukların kıyafetlerine özenmemesi için destekliyor. Çocukların yetiştirilmesinde, özlem duyma duygusu aşılanıyor. Fakirlik budur ve fakirliğin bolluk-lüks ile alakası yoktur.

    Katılmıyorum, edebiyat, felsefe gibi alanlar toplumun ekonomik refahı artmadan pek iyi bir noktaya varmaz.


    Toplumun ekonomik refahını arttıracak şey düşünmektir. Siz duygularıyla hareket eden bir toplumun değerlerinin varlığının açlıktan kaynaklandığını söylüyorsunuz. Oysa aç insan düşünebilir, açlığını nasıl giderebileceği konusunda akıl yürütebilir. Oturup vaktini düşünmeye adayan beş parasız bir insan villa sahibi olabilir. Bu insanları düşünmekten saklanmaya sürükleyen değerler vardır. Bu değerleri ellerinden alırsanız, tok olurlar. Fakat bu değerleri ellerinde bırakıp bir ton para verseniz yine fakir kalacaktır.

    İnsanın zor durumda kaldığında kendisini düşünmeye sevk etmesini engelleyen şey kazandığı paranın miktarı değil, sahip olduğu alışkanlıklarıdır. Bu dünyada çöp kenarında yaşayıpta felsefeye vakit ayıranların sayısının sandığınızdan da fazla olduğunu düşünüyorum. Örneğin Asya da olabildiğince çok sayıdalar. Fakir görüp acıyabilirsiniz fakat emin olun ben dahil çoğumuz onlardan daha fakir durumdayızdır.


    cok guzel fıkırlerınız bence ama dokuntuye katılmak durumundayım. ıdeal ortamda dedgınız gıbı ıyı ıdeasına yakınlasmak felsefı aclıktan kaynaklı olup ekonomıyı devre dısı bırakır ve tek etken bılınc olur.
    ancak ekonomık refah ve dyugusal parametreler de ısın ıcıne "gercek dunya" gırınce sanmıyorum ıdeal ortamdakı coplukte yasayan arkadasımızın arıstonun vekılı oldugunu.
    ac olan dusunemez gıbı bır anlam yok, dıyojen gıbı mısal. karl marx gıbı mısal. tabı kı bılgıye ulasmada ve "gercek zengın" olmada ekonomı etkılı olmamalıdır.
    ancak benım fıkrım su: maddı acıdan pek refah olmasa da bır ınsan kendı parametrelerı dahılınde bılgıye yaklasabılır. bu onun ıcın onemlı bızım ıcınse ıstısnadır. onun o kadar "gercek zengın" olmasının bır etkenı de fakır olması olablr. belkı de zengın olsa yıne de "gercek zengınlıge" ulaıcaktı-ıyı ıdeasından ona bakabılsek anlardık bence sadece-

    genel olarak ele alırsak ıyı bır ekonomık duzey ve psıkolojık etkınlık en buyuk parametrelerdır dıye dusunyorum. fıkır zengınlıgıne gıden yol tok bır mıde degıldır ancak, tok mıdenın de getırdıgı bır suru etken ınsanın bellı bır tarafını vs dusunmeden bılgıye odaklanmasına yardım eder.

    yoksa davıd hume, skolastık olan kant'ı bu denlı buyuk bır deha halıne nasıl getırebılırdı ya da alman ıdealızmının doruk noktası olan hegel dıyalektık ıle son mıhenk tasını nasıl dızerdı. yunan fılozofları saymıyorum bıle...




  • Sadece Felsefeye değil,felsefe öğrenen ve öğretenlerede karşılar.
    Felsefik kitaplar okuduğum için negativ yönde eleştiriliyorum.
  • Cünkü genel olarak insanimiz , okumayi ve sorgulamayi sevmez. Tanriya sükreder, gerisine karismaz. Sorgulayanlara da ters gözle bakar. Felsefe de bu yüzden hor görülür sevilmez ve derslerde dalga konusu olur.
  • !!
  • quote:

    Orijinalden alıntı: ßy Spécops.

    Sadece Felsefeye değil,felsefe öğrenen ve öğretenlerede karşılar.
    Felsefik kitaplar okuduğum için negativ yönde eleştiriliyorum.

    Daha bugun başıma geldi otobüste.
    Oturmuşum,kitap okuyorum.Böyle takım elbiseli orta yaşlı 2 adam sol tarafımda ayakda duruyor.Bir iki dakika kafamı kaldırayım,boynum rahatlasın,adama takıldı o sıra gözüm.Hemen kitaba geri döndüm,sözde fısıldıyo yanındakine:
    "Çok anlayacakmış gibi okuduğu kitaplara bak"
    Diğeride cevap veriyor:
    "Gene çattık kardeş işte,idare et."
    İçeriğini nerden biliyordu acaba kitabın?
    Anlayamıyorum açıkcası.Bir ben bir bu adamlar olsa otobüste heralde döveceklerdi!




  • quote:

    Orijinalden alıntı: demonchild


    quote:

    Orijinalden alıntı: SonOfPatriot


    quote:

    Orijinalden alıntı: döküntü


    quote:

    Orijinalden alıntı: SonOfPatriot

    Ekonominin pekte önemi yok. Tok insan vaktini düşünmeye adamaz, genelde kendini düşünmeye adayan insan tok olur. Fakirlik bir seçimdir, filozofların fakir olmamasının sebebi varlığa özlem duymamaları veya varlığa duyduğu özlemleri karşılayabilecek akla sahip olmalarından kaynaklanıyor.

    Genler ve çevre ile kazanılan alışkanlıklardır bunun sebepleri. Bireyler okullarda önlük giyilmesini, çocuğunun başka çocukların kıyafetlerine özenmemesi için destekliyor. Çocukların yetiştirilmesinde, özlem duyma duygusu aşılanıyor. Fakirlik budur ve fakirliğin bolluk-lüks ile alakası yoktur.

    Katılmıyorum, edebiyat, felsefe gibi alanlar toplumun ekonomik refahı artmadan pek iyi bir noktaya varmaz.


    Toplumun ekonomik refahını arttıracak şey düşünmektir. Siz duygularıyla hareket eden bir toplumun değerlerinin varlığının açlıktan kaynaklandığını söylüyorsunuz. Oysa aç insan düşünebilir, açlığını nasıl giderebileceği konusunda akıl yürütebilir. Oturup vaktini düşünmeye adayan beş parasız bir insan villa sahibi olabilir. Bu insanları düşünmekten saklanmaya sürükleyen değerler vardır. Bu değerleri ellerinden alırsanız, tok olurlar. Fakat bu değerleri ellerinde bırakıp bir ton para verseniz yine fakir kalacaktır.

    İnsanın zor durumda kaldığında kendisini düşünmeye sevk etmesini engelleyen şey kazandığı paranın miktarı değil, sahip olduğu alışkanlıklarıdır. Bu dünyada çöp kenarında yaşayıpta felsefeye vakit ayıranların sayısının sandığınızdan da fazla olduğunu düşünüyorum. Örneğin Asya da olabildiğince çok sayıdalar. Fakir görüp acıyabilirsiniz fakat emin olun ben dahil çoğumuz onlardan daha fakir durumdayızdır.


    cok guzel fıkırlerınız bence ama dokuntuye katılmak durumundayım. ıdeal ortamda dedgınız gıbı ıyı ıdeasına yakınlasmak felsefı aclıktan kaynaklı olup ekonomıyı devre dısı bırakır ve tek etken bılınc olur.
    ancak ekonomık refah ve dyugusal parametreler de ısın ıcıne "gercek dunya" gırınce sanmıyorum ıdeal ortamdakı coplukte yasayan arkadasımızın arıstonun vekılı oldugunu.
    ac olan dusunemez gıbı bır anlam yok, dıyojen gıbı mısal. karl marx gıbı mısal. tabı kı bılgıye ulasmada ve "gercek zengın" olmada ekonomı etkılı olmamalıdır.
    ancak benım fıkrım su: maddı acıdan pek refah olmasa da bır ınsan kendı parametrelerı dahılınde bılgıye yaklasabılır. bu onun ıcın onemlı bızım ıcınse ıstısnadır. onun o kadar "gercek zengın" olmasının bır etkenı de fakır olması olablr. belkı de zengın olsa yıne de "gercek zengınlıge" ulaıcaktı-ıyı ıdeasından ona bakabılsek anlardık bence sadece-

    genel olarak ele alırsak ıyı bır ekonomık duzey ve psıkolojık etkınlık en buyuk parametrelerdır dıye dusunyorum. fıkır zengınlıgıne gıden yol tok bır mıde degıldır ancak, tok mıdenın de getırdıgı bır suru etken ınsanın bellı bır tarafını vs dusunmeden bılgıye odaklanmasına yardım eder.

    yoksa davıd hume, skolastık olan kant'ı bu denlı buyuk bır deha halıne nasıl getırebılırdı ya da alman ıdealızmının doruk noktası olan hegel dıyalektık ıle son mıhenk tasını nasıl dızerdı. yunan fılozofları saymıyorum bıle...


    Demonchil e katılıyorum.

    Ben bir üniversite öğrencisiyim. Bir aylık toplam giderim asgari maaşın biraz altında, ailemden aldığım para yani.. Bazen asgari maaştan daha fazla para aldığım olur, o zamanlar parayı idareleri kullanamayarak hemencecik bitiririm, ailemden o ay fazdan para istediğim ve parayı dengesiz olarak hemencecik kullandığım için para istemeyi kendime yakıştıramam. Geçen sene bu dediklerimi yaşadım, gerçekten. Açlık neymiş geçen sene cebimde asgari ücretten daha fazla para olduğu aylarda paramı bilinçli kullanamayınca anladım. Aç kaldım, inanın aç kalınca insanın temel içgüdüsü harekete geçiyor yegane amacınız para bulmak, karnınızı doyurmak oluyor. Ailemin maddi durumu iyi olduğu için kimseden borç almayı kendime yakıştıramam, hala. Ama aç iken insan her şeyi düşünebiliyormuş. Bunu geçen sene aç kalınca anladım, yani insanların karınlarını doyurmadan zihinlerini doyurmasını beklemek birazcık iyimser bir yaklaşım, bence.




  • Benim gibi böcek yiyin. Protein çok.

    Çözüm daima oluyor fakat insanlar çözümleri kendi ve çevresinin alışkanlıkları doğrultusunda aradığından bilinene bağlı kalmanın verdiği boğucu his bir sıkıntı yaratabilir.
  • Zibilyon tane felsefe türü var,hiçbiri gelişmemiştir acaba memlekette?

    Açlıktan çok eğitim etkiliymiş gibi geliyor bana.İlk ve ortaöğrenimde eğitim tektipleştirmeye dayalı,sorgulanamaz kurallar var.Okula gidip gelmenin temel amacı sınıf geçmek.Hayatı anlamlandırmaya çalışmak,sorgulamak ne öğretmenlerin,ne de öğrencilerin umrunda.Hatta felsefe dersleri,en fazla ne kadar sıkıcı olabilirse o kadar sıkıcı.Soyut kavramların yeterince anlamlandırılmaması,tüm soyut kavramlarla ilgili çelişkiler,hiçbirinin net biçimde öğrenilmemesi de cabası.Üniversitede,o da üniversitesine göre değişir,farklılaştırmaya,insanların farklılıklarını ön plana çıkartmaya yönelik eğitim uygulanınca tüm bunların farkına varıyor insan.Felsefe üzerine okumaya,düşünmeye başlıyor biraz.

    Faydacı insanlarız.Okula gitmenin amacı sınıf geçmek,diploma almak,bu korkuyla kitap okuyor,bu korkuyla düşünüyoruz.İşin ucunda çıkar göremiyorsak pek de umursamıyoruz.Felsefe okuyan tanıdıkların hiçbirinin felsefeye özel ilgisi filan yoktu,öğretmen oluruz diye seçtiler.İlgiye göre tercih yapamamak daha derin bir tartışma konusu




  • Felsefe nin özünde merak dolayısı ile de bilim vardır.
    Bilimsel gerçekliklerle uyumlu düşünüşler yani rasyonel kuramlar geçerlilik gösterir.İlgi çeker, üzerine yeni fikirler söylenir.

    Türkiye, kurulduğu günden bu güne eğitim ve bilim konusunda sınıfta kalmıştır.
    Batılı eğitim derken, batılı düşünce ve aksiyon kuramlarından faydalanma derken, bunların çıkışları ve zenginleşmelerinden ziyade, batılı ve bizim aramızdaki toplumsal yaşama farklarının giderilmesini önemli sanmışlar.
    Garip bir bakışla batı ve bizim aramızdaki geometrik şekil farkını gidermek gerektiğini düşünüp bu yönde adımlar atmışlar... Hatta bunu öyle abartmışlar ki şekil uyumsuzluğunu "idam" ile düzeltebileceklerini düşünüp, uygulamışlar...

    Suçlu açık ve net olarak bellidir. Modern cumhuriyet' i, batılı şekline girmekle elde edebileceğini sanan adamlardır. Bir fransız gibi giyindiğinizde bir ingiliz gibi çay içtiğinizde, dans ettiğinizde modern olabiliyorsanız, felsefe yapamazsınız!..
    Felsefi bir bakışla, Çünkü;
    ulaşmaya veya ulaşılmasını sağlamaya çalıştığınız "şey" bilim ve düşünce zenginliği ise, bilim ve düşünce zenginliği tarafından reddedilen uygulamalarla gideceğiniz yer tam zıddı olacaktır. Zirve olarak kabul edilen merkez, kendisine ancak, kendisi ile çelişmeyen yolları kabul eder. Bu bağlamda, zirvesinde modern bilim ve düşünce zenginliği olan bir hususi yada umumi(tüzel) kişilik, zirvesi ile çelişen uygulama ve düşünce inhirafları sergiliyorsa hedefine asla ulaşamaz. Ya samimi değildir, zaten ulaşmak istediği yer orası(modern bilim ve düşünce zenginliği) değildir. Ya da henüz farkında değildir... Düşünceler zenginleştikçe(herşeye rağmen) kendisi ile çelişemeyecektir.

    Çelişememezlik!..





  • quote:

    Orijinalden alıntı: driver

    Felsefe nin özünde merak dolayısı ile de bilim vardır.
    Bilimsel gerçekliklerle uyumlu düşünüşler yani rasyonel kuramlar geçerlilik gösterir.İlgi çeker, üzerine yeni fikirler söylenir.

    Türkiye, kurulduğu günden bu güne eğitim ve bilim konusunda sınıfta kalmıştır.
    Batılı eğitim derken, batılı düşünce ve aksiyon kuramlarından faydalanma derken, bunların çıkışları ve zenginleşmelerinden ziyade, batılı ve bizim aramızdaki toplumsal yaşama farklarının giderilmesini önemli sanmışlar.
    Garip bir bakışla batı ve bizim aramızdaki geometrik şekil farkını gidermek gerektiğini düşünüp bu yönde adımlar atmışlar... Hatta bunu öyle abartmışlar ki şekil uyumsuzluğunu "idam" ile düzeltebileceklerini düşünüp, uygulamışlar...

    Suçlu açık ve net olarak bellidir. Modern cumhuriyet' i, batılı şekline girmekle elde edebileceğini sanan adamlardır. Bir fransız gibi giyindiğinizde bir ingiliz gibi çay içtiğinizde, dans ettiğinizde modern olabiliyorsanız, felsefe yapamazsınız!..
    Felsefi bir bakışla, Çünkü;
    ulaşmaya veya ulaşılmasını sağlamaya çalıştığınız "şey" bilim ve düşünce zenginliği ise, bilim ve düşünce zenginliği tarafından reddedilen uygulamalarla gideceğiniz yer tam zıddı olacaktır. Zirve olarak kabul edilen merkez, kendisine ancak, kendisi ile çelişmeyen yolları kabul eder. Bu bağlamda, zirvesinde modern bilim ve düşünce zenginliği olan bir hususi yada umumi(tüzel) kişilik, zirvesi ile çelişen uygulama ve düşünce inhirafları sergiliyorsa hedefine asla ulaşamaz. Ya samimi değildir, zaten ulaşmak istediği yer orası(modern bilim ve düşünce zenginliği) değildir. Ya da henüz farkında değildir... Düşünceler zenginleştikçe(herşeye rağmen) kendisi ile çelişemeyecektir.

    Çelişememezlik!..





    Aslında bilimin özünde felsefe vardır. Felsefe yoksa bilimde yoktur. Bilim zaten felsefenin zorunlu sonucudur. Bir toplumda felsefe varsa bilim olmak zorundadır.

    Bizde yapılan geometrik şekil farkını ortadan kaldırmaktan ziyade bununla zihinsel farklılığı değiştirmeye çalışmaktır. Hatta kimi zaman idama gidilmiştir ki bunun nedeni bu tür düşünmeyi engelleyecek olan orta çağ zihinli dünya tepsi şeklinde kafasıyla yaşayan insanları ortadan kaldırmaktır. Buda oldukça yerinde bir harekettir. Eğer vücudu kurtaracaksan buna kanserli hücreleri temizlemekle başlamalısın. Ki böylece vücuda yayılıp onu daha fazla zehirlemesinler. Felsefeyi ve bilimi baştan beri önemsemeyip onun gelişmesini engelleyen zihniyetin ortadan kaldırılması heralde bu konuda yapılması gereken ilk şeydir.

    Şu an böyle olmamızda kanserli hücrelerin yeterince temizlenememiş olması önemli bir etkendir.
    Heralde bilimin gelişememesinde aranacak son sorumlu Atatürk'tür. Onun bilimi yücelten o kadar çok sözü varki. O sadece bilimi referans alan bir Türkiye yaratmak istiyordu. Sadece bilimin yolundan giden. Bilimi bu kadar yücelten ona bu kadar değer veren kaç devlet adamı var ki? Bizim şu an bu konumda olmamızın sebebi hiçbir zaman Atatürk'ün yolundan gitmemiş olmamızdır.

    Bir Fransız gibi giyinmek ya da klasik müzik dinlemek veya dans etmek bize felsefi düşünmeyi sağlamayabilir belki.. Fakat bu halkın tek yönlülüğünü ortadan kaldırabilir. Batının bize bakışını değiştirebilir. Onların bizim 324324 yıl önce giyilen kıyafetleri giymemizle dalga geçmesini bizi ciddiye almamasını önleyebilir. Bunlar giysiyle olmaz kendini kanıtlayacaksan başka alanlarda kanıtlayacaksın denebilir. Onlar senin kıyafetinle, duruşunla bile dalga geçerken bunu yapmak pek kolay olmasa gerektir. Seni sırf kıyafetinden, duruşundan, tipinden dolayı ciddiye almazken bunu yapmak kolay değildir.
    Ayrıca bu toplumu başka kültürlerle tanıştırmaktada yararlı bir değişikliktir.

    Biz bunların sonucu asimile mi olduk? Hayır. O halde bunun zararı nedir? Bir insana klasik müzik dinletmek zararlı bir şey midir? Bütün bunların felsefenin geri kalmasıyla ne ilgisi olabilir? Bunun bilimle yada felsefeyle çelişen noktası nedir? İlerde topluma sadece zarar verebilecek, insanları kışkırtan, bilimi yerin dibine sokan, düzeni yıkmaya çalışan, yeni kurulan devleti Yıkılma aşamasına getirebilecek olan, felsefenin ve bilimin gelişmesine tamamen engel teşkil edebilecek olan kişilerin temizlenmesi bilim ve felsefenin gelişmesinin önünde engel değildir.

    Denmişki en üste bilimi ve felsefeyi koyan birisi bilim ve felsefeyle çelişen şeyler yapıyorsa samimi değildir.

    Bilimle ve felsefeyle çelişen nokta siyasal nedenlerle oluşan olaylar değildir. Bundan çok fikirsel baskılar, faşizm, tek yönlü düşünmeye itme gibi şeylerdir.
    Atatürk'ün yaptığıysa bunların hepsini yapmaya çalışan kişileri ortadan kaldırıp bilim için gerekli ortamı oluşturmaktır. Bu tür kişilerin özgür düşünceyle alakası yoktu çünkü düşünceleri topluma zarar vermekten başka bir şeye yaramaz. Hayatın merkezine sadece belli şeyler koyarak insanlarıda böyle yetiştirerek, tek yönlü düşünmeye sebep olanlar bilimin ve felsefenin önündeki en büyük engeldir. Bu kişilerse bunlardandır ve temizlenmeleri gerekirdi ve temizlendiler.


    Bizim bilim ve felsefede gelişemememizin sebebiyse hala işte bu kişilere kanmamızda yatar. Hala hayatımızın yüzde 90 lık bölümünü kapsayan ideolojik inançlardır. Bu öyle bir şeydir ki bu ideolojik inançlarımıza ters düşen hiçbir şeyi kabul etmeyiz. Dolayısıyla sorgulamayız. Bunun örnekleri çoktur. Bir bilimsel teoriye sırf bazı inançlarımızla zıtlaşıyor diye karşı çıkarken bazı teorilere inancımıza dokunmuyor diye sahip çıkıyoruz. İşte bizim ayıbımız bu ve Atatürk'ün yoketmeye çalıştığı şeyde bu. Bilimsel ve felsefi düşünmenin önünü açmak. Dogmaların hayatın merkezine yerleşmesini engellemek. Dediğim gibi Atatürk bu konuda suçlanacak en son insandır.

    Tabi her konuda Atatürk'ü her şeyin suçlusu göstermeye çalışan insanların bu yaptıkları iğrenç ideolojik sınıflandırmaları hiçbir şeye yaramayacaktır. İnsanları inançlarına göre(çünkü bunun altında yatan tek neden budur. İsteyen istediği kadar inkar edebilir ki bunun altında yatan %100 neden budur) sınıflandırıp, inançsız olanları her şeyin suçlusu göstermeye çalışan faşist tutumlu insanlar bırak felsefeyi bilimi herhangi bir şeyin gelişmesinde rol oynayamazlar.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: SonOfPatriot

    Benim gibi böcek yiyin. Protein çok.

    Çözüm daima oluyor fakat insanlar çözümleri kendi ve çevresinin alışkanlıkları doğrultusunda aradığından bilinene bağlı kalmanın verdiği boğucu his bir sıkıntı yaratabilir.




    Sorun açlık hissinin nasıl giderileceğinde değil, açlık hissi varken nasıl felsefe yapılacağı.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: mastenc


    quote:

    Orijinalden alıntı: Eh®imeN

    Dünya nasıl yaratıldı?
    Ben kimim?
    Yaşamın amacı ve anlamı nedir?




    İnsanlar karnını doyurma telaşından ve ülkenin abuk sabuk gündem maddelerinden sıyrılıp bu soruları sormaya fırsat bulamıyorlar ki... Ayrıca sorsalar ne olacak biz sorduk ta tatmin edici bir cevap mı alabildik... Hadi bizi geç o çok soru sorup bolca cevap alan gelişmiş ülkeler bu cevapları ne yaptı yaşamın amacını mı buldu hala din savaşlarıyla misyonerlikle uğraşıyorlar ruhban okulu peşindeler kafalarını sıfıra vurup kendinden olmayanları avlamaya çalışıyorlar hala siyah beyaz ayrımı yapıyorlar... Sanki bu Dünya o ülke de doğan o dini seçenler için var edilmiş ulan hıyar bu Dünyada ki herkes insan bu ayrımcılık nedir insanı insan yapan ne din ne de yaşadığı ülkenin sınırlarıdır diye düşünemiyorlar bile yazık diyorum bu sefil Dünya ya neyse çok uzattım


    Son olarak "Matrix" diyorum




    Şu anki gelişmiş ama mükemmel olmayan sistemlerin oluşum noktasıda felsefedir İ.Ö.450 de Sokrates Dini sorgulamasaydı Orta çağ skolastik düşüncesini biraz zor kırardı Avrupa gibi geliyo bana




  • insanlık tarihi boyunca cevabı aranan derin sorulaş olmuştur
    ben kimim vs..
    bunların hepsine iyi kötü kendimce bir cevap buldum

    ama kadınların alışverişte niye kendilerini kaptırdıklarını
    nasıl ölümüne alışveriş yapabildiklerini hala çözemedim

    erkeklerde cinsellik bile bu kadar motive edici bir dürtü değil :)
  • quote:

    Aslında bilimin özünde felsefe vardır. Felsefe yoksa bilimde yoktur. Bilim zaten felsefenin zorunlu sonucudur. Bir toplumda felsefe varsa bilim olmak zorundadır.


    Burada hemfikiriz gibi :)

    quote:

    Bizde yapılan geometrik şekil farkını ortadan kaldırmaktan ziyade bununla zihinsel farklılığı değiştirmeye çalışmaktır. Hatta kimi zaman idama gidilmiştir ki bunun nedeni bu tür düşünmeyi engelleyecek olan orta çağ zihinli dünya tepsi şeklinde kafasıyla yaşayan insanları ortadan kaldırmaktır. Buda oldukça yerinde bir harekettir. Eğer vücudu kurtaracaksan buna kanserli hücreleri temizlemekle başlamalısın. Ki böylece vücuda yayılıp onu daha fazla zehirlemesinler. Felsefeyi ve bilimi baştan beri önemsemeyip onun gelişmesini engelleyen zihniyetin ortadan kaldırılması heralde bu konuda yapılması gereken ilk şeydir.



    Burası çok iddialı gibi... Bir kere zihinsel farklılığı değiştirmek, elbiseleri değiştirmek, alfabeyi değiştirmek vs. böylece dünya tepsi diyen insanları değiştirmek önermesini gözden geçirmek lazım. Şimdi hinduları değiştirmek için "inekleri kesip", direnenleri asıp, ganj nehrinin mecrasını dozerlerle farklı
    laştırıp bir sonuca ulaşabileceğinizi mi düşünüyorsunuz? Ortaçağ zihni bu fikirde idi.. ortaçağda böyle idi... Biz orta çağ zihni ile mi hareket edeceğiz, modern bilim ve düşünce zenginliği ile mi? Batının aydınlanmaya giden süreci bizde gerçekten tam olarak bilinmiyor. Bir kere hristiyan dünyanın "akıl ve vahy" açmazı ile, islam dünyasının "akıl ve vahy" tartışmalarını bir tutarsak büyük hata ederiz. En başta hristiyan dünyanın "akıl ve vahy" açmazlarını hristiyan dünyasına öğreten "islam felesefesidir" ... Bunu ironi olarak bırakmayalım... Nasıl yani diyelim!... Şu grafiğe, tarihlere, dönemlere, konuşulanlara bir göz atalım... Kaynak:http://www.felsefeekibi.com/

    />



    quote:

    Şu an böyle olmamızda kanserli hücrelerin yeterince temizlenememiş olması önemli bir etkendir.
    Heralde bilimin gelişememesinde aranacak son sorumlu Atatürk'tür. Onun bilimi yücelten o kadar çok sözü varki. O sadece bilimi referans alan bir Türkiye yaratmak istiyordu. Sadece bilimin yolundan giden. Bilimi bu kadar yücelten ona bu kadar değer veren kaç devlet adamı var ki? Bizim şu an bu konumda olmamızın sebebi hiçbir zaman Atatürk'ün yolundan gitmemiş olmamızdır


    Bakın, problemin kaynağı şahsi olarak Ataturk' tur diyemeyiz zaten. Tüm devlet adamları "doğru şeyleri söyledikleri" için devlet adamı olurlar.
    Doğru şeyleri söyleyen insanları mı? Doğru şeyleri yapan insanları mı? tercih edeceğiz. Şöyle bir örnek vereyim, ben sürekli size desem ki, dürüstlük çok önemlidir, ben dürüstüm, dürüst insan kazanır, dürüstlük yüce bir karakterdir. Bu beni, "dürüst" yapar mı?
    Ben vatanseverim, vatan en önemli şeydir, vatan herşeyden yücedir... Sürekli böyle konuşan bir devlet adamı hayal edelim.
    Evet bu adam gerçekten "vatanseverdir" dememiz için yeterlimidir?
    (Bu arada, vatanseverlik, dürüstlük vb. şeyler normal olan, olması geren şeylerdir, mütevazi insanlar bundan bahsetmezler, yaşarlar.)

    Neyse demek istediğim ATATURK kötü niyetli idi, değil!.. Yanlış anlamayalım. Ataturk çöken bir imparatorluğun halkının yeniden dirilişinde, esaret altında kalmama çıkışına önderlik etmiştir. Fakat sistemin çöküşüne rağmen, milletin dirilişine refakatini, yeni ve eski problemlerden uzaklaşmış bir sistemle taçlandıramamıştır. Bu da Ataturk' u kötü bir insan yapmaz. Bizim bunları sorgulamamıza engel olanlardır kötü insanlar. Ataturk' un ufku başkadır, senin ufkun başkadır, birbaşkasının daha da başka...


    quote:

    Bir Fransız gibi giyinmek ya da klasik müzik dinlemek veya dans etmek bize felsefi düşünmeyi sağlamayabilir belki.. Fakat bu halkın tek yönlülüğünü ortadan kaldırabilir. Batının bize bakışını değiştirebilir. Onların bizim 324324 yıl önce giyilen kıyafetleri giymemizle dalga geçmesini bizi ciddiye almamasını önleyebilir. Bunlar giysiyle olmaz kendini kanıtlayacaksan başka alanlarda kanıtlayacaksın denebilir. Onlar senin kıyafetinle, duruşunla bile dalga geçerken bunu yapmak pek kolay olmasa gerektir. Seni sırf kıyafetinden, duruşundan, tipinden dolayı ciddiye almazken bunu yapmak kolay değildir.
    Ayrıca bu toplumu başka kültürlerle tanıştırmaktada yararlı bir değişikliktir


    Burada aşağılık kompleksi mi hissediliyor demek istemiyorum, onu kastetmemişsiniz umarım. Modern bilim ve düşünce zenginliği ile çok uyumsuz düşünceler bunlar. Benimle de bazen dalga geçiyorlar, bırak felsefeyi... Ya bi git! ... kanka bırakın şunu; hatuna bak ya!.. filan diyenler oluyor... Ve bu insanlar, fransız gibi, amerikalı gibi, ingiliz gibi yaşıyorlar... Onlar beni ciddiye almasalar ne yazar ?!


    quote:

    Biz bunların sonucu asimile mi olduk? Hayır. O halde bunun zararı nedir? Bir insana klasik müzik dinletmek zararlı bir şey midir? Bütün bunların felsefenin geri kalmasıyla ne ilgisi olabilir? Bunun bilimle yada felsefeyle çelişen noktası nedir? İlerde topluma sadece zarar verebilecek, insanları kışkırtan, bilimi yerin dibine sokan, düzeni yıkmaya çalışan, yeni kurulan devleti Yıkılma aşamasına getirebilecek olan, felsefenin ve bilimin gelişmesine tamamen engel teşkil edebilecek olan kişilerin temizlenmesi bilim ve felsefenin gelişmesinin önünde engel değildir


    Aynı merkeze bağlı giden birbiri ile çelişmeyen önermeler kurmaya devam ediyorsunuz. Zirve noktanız "bilimi yerin dibine sokan","düzeni yıkmaya çalışan" insanların varlığı... Bilimi savunan insanları asan, kazığa oturtan ortaçağ zihniyetinden dertleniyor, er yada geç kabul edilmesi mecbur olan "bilimsel kanıtlarınızı" ortaya koymak yerine, modern ve bilimsel çözümler üretmek yerine, sanki haşere temizlemek gibi insan katliamını meşrulaştırıyorsunuz. Bizim gibi düşünmeyen herkese ölüm yani... Bilim ve felsefe, zıtlıklarla gelişmiştir. Karşıt fikri yok etmek demek, statıkliktir.
    Gelişmeyi durdurur. Bkz. yüzyıllık türkiye cumhuriyeti... Şapka takmayan insanları yok ederek, "din" ve "akıl" tartışmalarına nokta koyulabilmiş mi? İşe yaramış mı? Dengeli bir yere gelinebilmiş mi? (Bkz. bizim farklılığımız)




    quote:

    Denmişki en üste bilimi ve felsefeyi koyan birisi bilim ve felsefeyle çelişen şeyler yapıyorsa samimi değildir.

    Bilimle ve felsefeyle çelişen nokta siyasal nedenlerle oluşan olaylar değildir. Bundan çok fikirsel baskılar, faşizm, tek yönlü düşünmeye itme gibi şeylerdir.
    Atatürk'ün yaptığıysa bunların hepsini yapmaya çalışan kişileri ortadan kaldırıp bilim için gerekli ortamı oluşturmaktır. Bu tür kişilerin özgür düşünceyle alakası yoktu çünkü düşünceleri topluma zarar vermekten başka bir şeye yaramaz. Hayatın merkezine sadece belli şeyler koyarak insanlarıda böyle yetiştirerek, tek yönlü düşünmeye sebep olanlar bilimin ve felsefenin önündeki en büyük engeldir. Bu kişilerse bunlardandır ve temizlenmeleri gerekirdi ve temizlendiler.


    Aynı şeyler, farklı kelimelerle ifade edildiğinde, birbirlerine dayanak noktası teşkil ederek akılcı önermeler meydana getirmezler.
    Hem fikirsel baskılar, faşizm, tek yönlü düşünmeye itmeyi birilerine ihale ediyor, hemde onlara yapıştırdığınız sıfatlarla, kendiniz uygulama yaparak temizlik yaptığınızı iddia ediyorsunuz... Ne farkı var Allah aşkına... Tek yönlü düşünmeye itiyor bunlar dediğiniz kişilerle, sizin ne farkınız kalır, kalmış?



    quote:

    Bizim bilim ve felsefede gelişemememizin sebebiyse hala işte bu kişilere kanmamızda yatar. Hala hayatımızın yüzde 90 lık bölümünü kapsayan ideolojik inançlardır. Bu öyle bir şeydir ki bu ideolojik inançlarımıza ters düşen hiçbir şeyi kabul etmeyiz. Dolayısıyla sorgulamayız. Bunun örnekleri çoktur. Bir bilimsel teoriye sırf bazı inançlarımızla zıtlaşıyor diye karşı çıkarken bazı teorilere inancımıza dokunmuyor diye sahip çıkıyoruz. İşte bizim ayıbımız bu ve Atatürk'ün yoketmeye çalıştığı şeyde bu. Bilimsel ve felsefi düşünmenin önünü açmak. Dogmaların hayatın merkezine yerleşmesini engellemek. Dediğim gibi Atatürk bu konuda suçlanacak en son insandır.


    Dogma dediğiniz şey "din" ise, dinin biricik kaynağı "kur'an ve peygamberlik müessesesi" evrenselliğini kanıtlarcasına zamane akıllara somut ve net bilimsel gerçeklikler dayatmıyor ki!.. İnsanın varlık amacı, nasıl yaşaması gerektiği (şekil) , "şu ölümlü dünya" gerçekliği ile ters düşmek mi? Yoksa kuantum ile, izafiyet ile, big bang ile mi ters düşmek? Kur' an ve sünnet' in "kainatın işleyişi ile ilgili somut" dayatmaları olsa idi, haklı olabilirdiniz. Fakat onların mana ve mecaz ile "cennete ehil kamil insan" oluşturmak' tan öte, maddesel gerçekliğe ait, illa da "böyledir!" diyen argumanlarının elimizi kolumuzu bağladığını iddia etmiş olursunuz. Bu ise, yukarıdaki şekildende anlaşılabileceği gibi islam dünyası içinde yüzyıllarca konuşulmuş tartışılmış.
    Ortaçağın hristiyan dogmatizmi ile "islam dinine" aynı sıfatları yapıştırmak insafsızlıktır. Madem islam düşünce tarihi böyledir, öyle ise bunu yakalayamamış müslümanları asmak mı gerekir? Yakalamalarını teşvik etmek mi? Ataturk de sizin gibi düşünüyor du ise, dahi komutanlığı sıfatının yanına, bilim, felsefe ve düşünce zenginliği güzelliklerini ekleyememiş demektir.


    quote:

    Tabi her konuda Atatürk'ü her şeyin suçlusu göstermeye çalışan insanların bu yaptıkları iğrenç ideolojik sınıflandırmaları hiçbir şeye yaramayacaktır. İnsanları inançlarına göre(çünkü bunun altında yatan tek neden budur. İsteyen istediği kadar inkar edebilir ki bunun altında yatan %100 neden budur) sınıflandırıp, inançsız olanları her şeyin suçlusu göstermeye çalışan faşist tutumlu insanlar bırak felsefeyi bilimi herhangi bir şeyin gelişmesinde rol oynayamazlar.


    Altını çizerek söylemek gerekir, Ataturk' ü herşeyin suçlusu olarak görmek kadar sığ düşüncelilik olamaz. Osmanlı imparatorluğunun çöküşünü "padişahların zevk-ü safaya dalmaları" önermesi ile açıkladığını zanneden ahmakça düşünce ile, Ataturk' ü herşeyin suçlusu olarak gören düşünce arasında hiç fark yoktur bana göre. Padişahların zevkü safaya dalmalarının, çöküşün nedenlerinden bir neden olduğunu söylemek başkadır, tüm neden bu idi demek başkadır. Aynı şekilde günümüz Türkiye cumhuriyetinin problemlerinin kökenin de, Ataturk' un bir takım hatalı icraatları etkendir demek başka, tüm neden bu idi demek başka!...

    Sizin yaptığınız "inançlı insanları suçlamak" ile inançlı insanların "inançsız insanları suçlaması" arasında ne fark var?

    Öyle ise sizin cümlenizle, "faşist tutumlu insanlar bırak felsefeyi bilimi herhangi bir şeyin gelişmesinde rol oynayamazlar. "

    Ben, ikisinin de yanlış olduğunu söylüyor, modern bilim ve düşünce zenginliği ile çelişmememiz gerektiğini söylüyorum.

    Çelişmediğimiz yollarla oraya ulaşabileceğimizi iddia ediyorum.


    http://okuyucu.wordpress.com/2008/11/02/celisememezlik/



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi driver -- 25 Ekim 2009; 20:28:02 >




  • quote:


    Bakın, problemin kaynağı şahsi olarak Ataturk' tur diyemeyiz zaten. Tüm devlet adamları "doğru şeyleri söyledikleri" için devlet adamı olurlar.
    Doğru şeyleri söyleyen insanları mı? Doğru şeyleri yapan insanları mı? tercih edeceğiz. Şöyle bir örnek vereyim, ben sürekli size desem ki, dürüstlük çok önemlidir, ben dürüstüm, dürüst insan kazanır, dürüstlük yüce bir karakterdir. Bu beni, "dürüst" yapar mı?
    Ben vatanseverim, vatan en önemli şeydir, vatan herşeyden yücedir... Sürekli böyle konuşan bir devlet adamı hayal edelim.
    Evet bu adam gerçekten "vatanseverdir" dememiz için yeterlimidir?
    (Bu arada, vatanseverlik, dürüstlük vb. şeyler normal olan, olması geren şeylerdir, mütevazi insanlar bundan bahsetmezler, yaşarlar.)

    Neyse demek istediğim ATATURK kötü niyetli idi, değil!.. Yanlış anlamayalım. Ataturk çöken bir imparatorluğun halkının yeniden dirilişinde, esaret altında kalmama çıkışına önderlik etmiştir. Fakat sistemin çöküşüne rağmen, milletin dirilişine refakatini, yeni ve eski problemlerden uzaklaşmış bir sistemle taçlandıramamıştır. Bu da Ataturk' u kötü bir insan yapmaz. Bizim bunları sorgulamamıza engel olanlardır kötü insanlar. Ataturk' un ufku başkadır, senin ufkun başkadır, birbaşkasının daha da başka...


    Ben yazımdada Atatürk'ün yaptıklarının lafta kalmadığını gösterdim sanıyorum. Bilime engel teşkil eden her şeyi ortadan kaldırmaya çalıştı. Fakat bunu yapamadıki şu an bu haldeyiz. Şapka giymeyeni asmış mış.. Belkide gerçekten hepsini assaydı bugün lüzumsuz tartışmalara olmayacaktı. Ben şundan eminim ki asılması gereken temizlenmesi gereken herkes temizlenseydi biz şu an olduğumuzdan çok çok daha iyi bir yerde olacaktık.

    Bu faşizmmidir? Hayır bu devrimdir. Her devrim gibi buda kanlıdır ve düzeni bozmaya yönelik her hareketide cezalandırmıştır. Bu çok normal bir şeydir. Olması gereken bir şeydir. Olanların illaki sonucudur.

    Atatürk sadece bilimi övmekle kalmamış dediğim gibi yaptığı devrimlerlede bilimin önünü açmıştır. Bunun en güzel örneği Latin Alfabesidir. Ve bazı gerici insanlar bunun yanlış olduğunu savunurlar. İşte bunun yanlış olduğunu savunan zihniyet temizlenmesi gereken ama temizlenmeyen zihniyetin devamıdır.
    Atatürk her şeyi kusursuz yapamamış.

    quote:


    Burada aşağılık kompleksi mi hissediliyor demek istemiyorum, onu kastetmemişsiniz umarım. Modern bilim ve düşünce zenginliği ile çok uyumsuz düşünceler bunlar. Benimle de bazen dalga geçiyorlar, bırak felsefeyi... Ya bi git! ... kanka bırakın şunu; hatuna bak ya!.. filan diyenler oluyor... Ve bu insanlar, fransız gibi, amerikalı gibi, ingiliz gibi yaşıyorlar... Onlar beni ciddiye almasalar ne yazar ?!


    Bu verdiğiniz örnekler daha ziyade eğitimle alakalıdır. Bununla ilgili bir şey yazmama gerek olduğunu düşünmüyorum.

    quote:


    Aynı merkeze bağlı giden birbiri ile çelişmeyen önermeler kurmaya devam ediyorsunuz. Zirve noktanız "bilimi yerin dibine sokan","düzeni yıkmaya çalışan" insanların varlığı... Bilimi savunan insanları asan, kazığa oturtan ortaçağ zihniyetinden dertleniyor, er yada geç kabul edilmesi mecbur olan "bilimsel kanıtlarınızı" ortaya koymak yerine, modern ve bilimsel çözümler üretmek yerine, sanki haşere temizlemek gibi insan katliamını meşrulaştırıyorsunuz



    Cahilin anlamı hiçbir şey bilmeyen değildir. Hiçbir şey bilmediği halde kafasıyla uyuşmayan her şeye karşı çıkan ve onları kesinlikle kabul etmeyen demektir. Cahil insanlar bir raddeden sonra eğitilemezler. Eğitemediğin ve etrafta serseri mayın gibi dolaşan adamıysa bir şekilde durdurmalısın. Yoksa seni, düzenini tehlikeye atar. Bu insanlara hangi bilimsel kanıtı koyarsanız koyun kabul etmeyeceklerdir. Tıpkı evrim kesin olarak kanıtlandığında onu kabul etmeyecekleri gibi.

    quote:


    Bilim ve felsefe, zıtlıklarla gelişmiştir. Karşıt fikri yok etmek demek, statıkliktir.


    Evet öyle olmuştur, düşünme yeteneğine sahip olmayan ve her yeni şeyi reddeden sadece dogmalara bağlı insanların varlığıyla gelişmemiştir. Zamanında Sokratesi insanları tanrıtanımaz yapıyor diye idam eden zihniyet sayesinde gelişmemiştir.


    quote:


    Aynı şeyler, farklı kelimelerle ifade edildiğinde, birbirlerine dayanak noktası teşkil ederek akılcı önermeler meydana getirmezler.
    Hem fikirsel baskılar, faşizm, tek yönlü düşünmeye itmeyi birilerine ihale ediyor, hemde onlara yapıştırdığınız sıfatlarla, kendiniz uygulama yaparak temizlik yaptığınızı iddia ediyorsunuz... Ne farkı var Allah aşkına... Tek yönlü düşünmeye itiyor bunlar dediğiniz kişilerle, sizin ne farkınız kalır, kalmış?


    Sadece cahil, artık kurtarılamaz, eğitilemez her şeyi reddeden düzene tamamen karşı insanların temizlenmesi çok doğaldır. Özellikle bir devrimden bahsediyorsak.

    quote:


    Dogma dediğiniz şey "din" ise, dinin biricik kaynağı "kur'an ve peygamberlik müessesesi" evrenselliğini kanıtlarcasına zamane akıllara somut ve net bilimsel gerçeklikler dayatmıyor ki!.. İnsanın varlık amacı, nasıl yaşaması gerektiği (şekil) , "şu ölümlü dünya" gerçekliği ile ters düşmek mi? Yoksa kuantum ile, izafiyet ile, big bang ile mi ters düşmek? Kur' an ve sünnet' in "kainatın işleyişi ile ilgili somut" dayatmaları olsa idi, haklı olabilirdiniz. Fakat onların mana ve mecaz ile "cennete ehil kamil insan" oluşturmak' tan öte, maddesel gerçekliğe ait, illa da "böyledir!" diyen argumanlarının elimizi kolumuzu bağladığını iddia etmiş olursunuz. Bu ise, yukarıdaki şekildende anlaşılabileceği gibi islam dünyası içinde yüzyıllarca konuşulmuş tartışılmış.
    Ortaçağın hristiyan dogmatizmi ile "islam dinine" aynı sıfatları yapıştırmak insafsızlıktır. Madem islam düşünce tarihi böyledir, öyle ise bunu yakalayamamış müslümanları asmak mı gerekir? Yakalamalarını teşvik etmek mi? Ataturk de sizin gibi düşünüyor du ise, dahi komutanlığı sıfatının yanına, bilim, felsefe ve düşünce zenginliği güzelliklerini ekleyememiş demektir.



    Evet dinin görevi bu değildir. Fakat dinin görevini bu olarak gösteren, eğer Kur'an a baksaydınız big bangide görürdünüz bilmemneyide diyip aslında Kur'an bilimin tek kaynağıdır diyen insanlardan bahsediyorum ben. Bu tip insanları durdurmak gerekmektedir ve durdurulmuştur da. Bu tip adamlar biliminde felsefeninde önündeki en büyük engeldir.
    Bu kişiler kara cahil ne eğitebiliyorsunuz ne bir şeye teşvik edebiliyorsunuz. Yapabileceğiniz tek şey bir şekilde onları engellemek.



    Başta İslam felsefesi şemasını neden koyduğunuzu anlayamadım.




  • Arukard;
    Yazdıklarınızdan anlaşılan şey çok net.

    Beni asmanız lazım... Çünkü ben bu işin sizin söylediğiniz şekli ile düzelmeyeceğini savunacağım ve elimden geldiğince de buna engel olmaya çalışacağım. Sizinle aynı fikirde değilim. Kendi fikirlerimi her platformda savunacağım.

    Beni asın ki, sizin kanlı cumhuriyetiniz tüm başdöndürücü bilim ve felsefe açılımları ile devam etsin, ben problem olmayayım...

    selamlar...
  • 
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.