Şimdi Ara

Uçan dinozorlar uçak kadarmış

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir (1 Mobil) - 1 Masaüstü1 Mobil
5 sn
18
Cevap
0
Favori
1.238
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • DIŞ HABERLER SERVİSİ

    İngiltere'nin Portsmouth Üniversitesi bilim insanları, İsrail'deki kazılarda çıkarılan kemik parçaları ve Meksika'da bulunan ayak izlerine göre, uçan dinozorların sanıldığından 2 kat büyük olduğunu açıkladılar. Uzmanlar, bir uçan dinozor türü olan 'paleontların' kanat açıklıklarının yaklaşık 20 metre olduğunu, ele geçirilen doku örneklerinin de bu canlıların oldukça gelişmiş bir yapıda olduğunu ispatladığını kaydettiler.


    kao damlar birazdan



  • dino- kuş masalı ha..
    çok eğlencelidir...
  • Bu doku örnekleri nasıl ele geçirilmiş?
    Meksika'da bulunan ayak izleri hala gitmemiş mi? Meksika nerde İsrail nerde? Ayak izleri ve kemik kalıntıları niye birbirine bu kadar uzak? Asya'da o kadar ayak izi bırakacak yer varken...

    Haberi biraz açarsanız daha iyi olur...
  • quote:

    Orjinalden alıntı: éfulim


    kao damlar birazdan



    Beklemeyin o havaalanında gece gelecek.
  • quote:


    Meksika'da bulunan ayak izleri hala gitmemiş mi? Meksika nerde İsrail nerde? Ayak izleri ve kemik kalıntıları niye birbirine bu kadar uzak? Asya'da o kadar ayak izi bırakacak yer varken...


    Kıta Tektoniğine göre eskiden bütün kıtalar bir aradaydı zaten.. Daha sonra ayrıldılar. O zamanlar bugün Meksika dediğimiz bölge belki İsrail'e çok daha yakındı.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Krethgar -- 10 Eylül 2005, 17:05:40 >
  • quote:

    Orjinalden alıntı: evrimci

    quote:


    Meksika'da bulunan ayak izleri hala gitmemiş mi? Meksika nerde İsrail nerde? Ayak izleri ve kemik kalıntıları niye birbirine bu kadar uzak? Asya'da o kadar ayak izi bırakacak yer varken...


    Kıta Tektoniğine göre eskiden bütün kıtalar bir aradaydı zaten.. Daha sonra ayrıldılar. O zamanlar bugün Meksika dediğimiz bölge belki İsrail'e çok daha yakındı.



    Kıtasal sürüklenmeyi ben de biliyorum. Atlas okyanusunu çıkarırsanız Güney Amerikayla Afrika kıtası birleşiyor. Kuzey Amerika da tam bir yapboz gibi Afrikanın kuzeyiyle Batı Avrupanın soluna yerleşiyor. Atlas okyanusunu çıkarırsanız bile arada çok mesafe var.

    Kuzey Amerikaya iki takla bir parende attırsanız bile mesafe kapanmaz.

    Ayak izleriyle kemiklerin bulunduğu yer alakasız görünüyor...
    Gitmişler orda ayak izi bırakmışlar gelmişler burda ölmüşler.

    Bide orda 2 soru daha var...Gerçi benim o kadar ilgimi çekmiyor. Haberin aslını merak ettiğimden sordum.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Peace.1453 -- 10 Eylül 2005, 20:25:39 >




  • uçabilen bir canlı için o mesafeler bizim harita üzerinde gördüğümüzden daha kısadır zaten...
    bugün bile her yıl bir çok kuş türü dünyanın bir ucundan bir ucuna göç etmiyormu...

    neyse bilimadamlarının yaptığı araştırmalara göre bu dünyadaki atmosfer şartları ve yerçekimi koşullarında
    şimdi sıkı durun: 27 kilodan daha ağır bir canlının uçması imkansızdır

    bugün uçabilen en ağır canlı kuğu 23 kilo ağırlığa dek çıkabilmektedir..
    ama daha ağır bir canlının kanat gücü ile uçması kesinlikle imkansız..

    eskiden efsanelere geçmiş bazı canlıların sırrı sonradan çözüldü.. unikorn denen o tek boynuzlu at
    meğer gergedan mış... balinalara saldırdığı iddia edilen dev ahtapotlar meğer dev bir kalamar türü imiş ve aslında
    kaşalot balinası onlara saldırıp yermiş insanlar olayı ters anlamışlar...
    ama masallardaki yada çizgi filimlerdeki uçan ejderler falan var olması imkansız şeyler...

    eski çağlardaki uçan en büyük dinazor türü olan pterodaktil lerin iskeletleri incelenince kemiklerin içleri boş çok ince ve hafif
    olduğu anlaşıldı... kanatlarıda bu incecik kemikler arasına gerilmiş zar gibi bir deri parçası imiş..
    ve bu hayvanların toplam vüct ağırlığı da 20-25 kilo kadar hesaplanıyor...

    yani o bulunan dinozor kemikleri ya bir uydurma sansasyonel haber...
    ya uçamayan bir hayvana ait...
    ya da ölçüler sahte...
    20 metrelik kemiklerin toplam ağırlığının 27 kilodan daha az olacağını benim aklım kesmiyor...



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi barsgan -- 10 Eylül 2005, 21:34:04 >




  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
  • @armageddon2001 konuyu tam bilmediğin anlaşılıyor bir kere kuşların atası pterodaktiller değil archaeopteryx tir. Ve bugüne kadar yedi tane fosili bulunmuştur. Kuşların atası olduğuna ister inanın ister inanmayın bu canlı türünün gerçek olduğu kesindir.
     Uçan dinozorlar uçak kadarmış


    Pterodaktiller ise dinozorların bir ailesidir ve birçok türü vardır. Önceleri uçamadığı sadece süzüldüğü düşünülüyordu bugün daha detaylı incelemeler sonucu uçabildiği sonucuna varılmıştır.
     Uçan dinozorlar uçak kadarmış


    Ben ne kadar ağırlığa kadar bir canlı türünün kanat çırparak uçabileceğini bilmiyorum. Ama şu da bir gerçekki bir canlı türü ne kadar irileşirse aynı çeviklikle hareket etmesi zorlaşır yani hareketleri yavaşlar. İki misli boya sahip bir canlı türünün aynı çeviklikte hateket etmesi için kas hacminin sekiz misli artması lazım ki bu da canlı türünü acayip bir şekle sokar. Yani o boyda bir canlının kanat çırpması hayli zor olur. Ama 27 kg gibi kesin bir limit olabileceğini zannetmiyorum herhalde ondan daha ağır kuş olmadığı için bu kanıya varıldı. Kasları yeterince güçlü ise pekala daha ağır bir kuş ta uçabilir.

    Bir de hemen safsata felan demeyin çünkü safsata olsun diye böyle birşey ortaya attıklarını düşünmüyorum. Ama eğer böyle birşey varsa yani kanat açıklığı 20 m olan bir pterodaktil varsa onun da uçabilmesi muhtemeldir. Çünkü diğer türler uçabiliyorsa onun da o formda kalıp ta uçamaması zor ve anlamsız gibime geliyor.




  • millet zahmete girmesin diye ben kopyaladım.. ne kadar kolaymış yaw böyle yapmak.. harunyahya.org adresine girdim. arama kutusuna archaeopteryx 'ı kopyaladım. 51 tane sonuç çıkardı. ilkini açtım kopyaladım.. ohh bea.. dünya varmış. bundan sonra ben de haruncu olucam walla... araştırma yok, vakit kaybetme yok.. biz bişeyler öörenip paylaşacaz diye kitapları karıştıralım, kütüphanelere gidelim, makaleler okuyalım sonra oturup yazaım. yok böyle bi vakit kaybı... paşalar gibi gir haruna kopyala yapıştır kardeşim...

    arada likleri falan da kopyaladım galiba... daha uzmanlaşamadık kopyalama konusunda. umarım ileride mükemmel kopyalamayı da yapacak seviyeye gelirim. aralara smiley falan da serpiştirdi mi tamamdır. hatta şimdi yapayım onu da okunmuşluk havası katsın kopyama... yanlız dikkatinizi çekerim acemilik yüzünden istem dışı olarak kelimelerin ortalarına falan koydum smileyleri. eee. her işin bi ustası var demek ki.. gün gelecek ben de kelimelerin hatta cümlelerin sonuna koymayı öğrenecem smileyleri. bişey daha dikkatimi çekti o borazandan konuşma smileyini istememe rağmen koyamadım. üst seviye kopyalayıcı olmak lazım sanırım...

    şimdi sizleri yukarıdaki gevelemeden sonra "benim yazımla" baş başa bırakayım. okuyun da öörenin bakayım





    Sürüngenlerin Kuşlara Evrimleşmesinin İmkansızlığı ile İlgili İtirafları

    Evrimin imkansız senaryoları, karaya çıkan ve sürüngene dönüşen canlıların uçmaya başlayarak hava canlılarını oluşturmalarını gerektirir. Evrimciler kuşların mutlaka bir şekilde evrimleşmiş olduklarına inandıkları için, bu canlıların sürüngenlerden evrimleştiklerini iddia ederler.

    Oysa kara canlılarından tamamen farklı bir yapıya sahip olan kuşların hiçbir vücut mekanizması kademeli evrim modeli ile açıklanabilir durumda değildir. Herşeyden önce kuşu kuş yapan en önemli özellik olan kanatlar evrim teorisi için çok büyük bir çıkmazdır. Evrimciler bizzat kendileri bir sürüngenin uçabilmesinin imkansızlığını ve bu iddianın fosil kayıtlarıyla çeliştiğini şöyle dile getirmektedirler.

    W. E. Swinton (İngiliz Doğa Tarihi Müzesi):

    Kuşların (evrimsel) kökeni büyük çapta bir türden gelişme olayıdır. Sürüngenden kuşa olan değişikliklerin gerçekleştiği safhaların hiçbir fosil kanıtı bulunmamaktadır.211

    Alan Feduccia:

    Kuşları ağır, yere bağımlı, kuyruğu ve önde kısalmış ön ayaklarıyla bir sürüngenden nasıl türetebilirsiniz? Biyofizik açısından bu imkansız.212

    Evrimci John E. Hill ve James D. Smith:

    Yarasaların fosil kayıtları Eocene çağına kadar uzanır ve kayıtlandırılır. Tüm yarasa fosilleri, hatta en eskileri, çok açık bir şekilde tam olarak gelişmiş yarasalara aittir. Eski atalarının geçmiş dönemine ışık tutmamaktadır.213

    Robert L. Carroll (paleontolog):

    Triasik devirde ortaya çıkan tüm uçan sürüngenler (pterosaurlar) uçuş için çok özelleşmiş yapıya sahiptirler... Atalarının ne olduğu konusunda ve uçuşlarının kökeninin ilk aşamaları hakkında ise hiçbir bulgu yoktur.214

    Sinosauropteryx adlı fosil üzerinde yapılan detaylı analizler ise, "kuş tüyü" olarak tanıtılan yapıların tüylerle ilgisi bulunmadığını göstermişti. Science dergisinde yayınlanan "Plucking the Feathered Dinosaur" (Tüylü Dinozorun Tüylerini Yolmak) başlıklı bir makalede şöyle deniyordu:

    Bir yıl kadar önce, paleontologlar "tüylü dinozor"a ait fotoğrafların ortaya çıkmasıyla heyecan yaşamışlardı. Çin'in Yixian bölgesinde bulunan Sinosauropteryx adlı fosil, New York Times'ın ön sayfasında yayınlanmış ve kuşların kökeninin dinozorlar olduğuna dair etkili bir delil olarak sunulmuştu. Ama geçtiğimiz ay Chicago'daki omurgalılar paleontolojisi toplantısında verilen hüküm daha farklı oldu: Fosil örneklerini inceleyen yarım düzine Batılı paleontolog, bu yapıların modern tüyler olmadığını söylediler... Kansas Üniversitesi paleontoloğu Larry Martin, bu yapıların yıpranmış kollagan fiberleri olduğunu ve kuşlarla hiçbir ilişkisi olmadığını belirtti.215


    Sürüngen Pullarının Kuş Tüyüne Dönüşmesinin İmkansızlığı İle İlgili İtirafları

    Evrimciler sürüngen pullarının mutasyonlar ve doğal seleksiyon ile zaman içinde kuş tüylerine dönüştüğünü iddia ederler. Oysa bu evrimcilerin de itiraf ettikleri gibi fizyolojik ve anatomik açıdan imkansız bir dönüşümdür. Çünkü sürüngen pulları ve kuş tüyleri birbirinden tamamen farklı yapılara sahiptirler.

    A. H. Brush (Connecticut Üniversitesi'nde Fizyoloji ve Nörobiyoloji Profesörü):

    Tüyler ve pullar... genetik yapılarından gelişimlerine, morfolojilerinden doku organizasyonlarına kadar herşeyde birbirlerinden farklıdırlar... Kuş tüylerinin protein yapısı ise diğer omurgalıların hiçbirinde görülmeyen, tümüyle özgün bir yapıdır... Tüyler fosil kayıtlarında da sadece kuşlara has bir özellik olarak bir anda belirirler.216

    Alan Feduccia (Ünlü kuşbilimci):

    Alan Feduccia
    Tüylerin her özelliği aerodinamik fonksiyona sahiptir. Hafiftirler, kaldırma kuvvetleri vardır ve kolaylıkla eski biçimlerine dönebilirler. Uçmak için böylesine tasarlanmış bir organın, nasıl olup da ilk başta başka bir amaca yönelik olarak ortaya çıktığını anlayamıyorum.217

    Tüyler tamamen kuşlara özgü yapılardır ve sürüngen pulları ile kuş tüyleri arasında geçiş formu oluşturabilecek hiçbir bilinen yapı yoktur. Longisquama gibi bazı örneklerde rastlanan uzunlamasına pulların yapısı hakkında yapılan spekülasyonlara katılmıyorum. Bunların tüy benzeri yapılar olduğu yönünde hiçbir somut kanıt yoktur.218

    Prof. Barbara J. Stahl (Evrimci paleontolog):

    Tüylerin kompleks yapısı göstermektedir ki, onların sürüngenlerin pullarından evrimleşmesi oldukça uzun bir zaman ve birçok ara-geçiş formu serisinin varlığını gerektirmektedir. Ancak pullarla tüyler arasında bilinen hiçbir ara-geçiş formu yoktur. Tüylerin pullardan nasıl meydana geldiği sorusu kuşların sürüngenlerden evrimleştiği iddiasına karşı çıkmaktadır.219

    Tüylerin, sürüngen pullarından evrimleştikleri varsayımı, analizlerce doğrulanmamaktadır... Tüylerin kompleks yapısı göstermektedir ki, böyle bir yapının sürüngen pullarından evrimleşmesi olağanüstü derecede uzun bir zaman ve çok sayıda ara-geçiş formu gerektirecektir. Bu zamana dek fosil kayıtları böyle bir varsayımı desteklememiştir.220

    Hayali Ara Form Archaeopteryx Hakkındaki İtirafları

    Evrimciler, "tek kanatlı", "yarım kanatlı" fosillerin neden bulunamadığı sorusu karşısında özellikle bir canlıdan söz ederler. Bu, hala ısrarla savundukları az sayıdaki ara-geçiş formu iddialarından en bilineni olan Archaeopteryx isimli fosil kuştur.

    Evrimcilere göre günümüz kuşlarının atası olan Archaeopteryx, 150 milyon yıl önce yaşamıştı ve bazı sürüngen karakterlerine sahip olan "yarım" bir kuştu. Bu hikaye hemen her evrimci yayında anlatılır. Oysa Archaeopteryx fosilleri üzerinde yapılan son incelemeler bu canlının kesinlikle bir ara-geçiş formu olmadığını, sadece günümüz kuşlarından biraz daha farklı özelliklere sahip, soyu tükenmiş bir kuş türü olduğunu göstermektedir.

    Archaeopteryx'in sadece soyu tükenmiş bir kuş türü olduğunun ve yarı dinozor-yarı kuş bir ara-geçiş formu olmadığının delilleri kısaca şöyle sıralanabilir:

    1. Bu canlının "sternum"unun yani göğüs kemiğinin uçan kuşlardaki yapıda olmaması canlının uçamayacağının en önemli kanıtı olarak gösterilmekteydi. Ancak 1992 yılında bulunan yedinci Archaeopteryx fosili evrimci çevreler arasında çok büyük bir şaşkınlık uyandırdı. Zira bu son bulunan Archaeopteryx fosilinde evrimcilerin çok uzun zamandır yok saydıkları göğüs kemiği vardı. Nature dergisinde "… göğüs kemiğinin varlığı güçlü uçuş kaslarının olduğunu gösteriyor" 221 deniliyordu.

    Bu bulgu Archaeopteryx'in tam uçamayan bir yarı kuş olduğu yönündeki iddiaların en temel dayanağını geçersiz kıldı.

    2. Öte yandan, Archaeopteryx'in gerçek anlamda uçabilen bir kuş olduğunun en önemli kanıtlarından bir tanesi de hayvanın tüylerinin yapısı oldu. Archaeopteryx'in günümüz kuşlarından farksız olan asimetrik tüy yapısı, canlının mükemmel olarak uçabildiğini gösteriyordu.

    3. Evrimcilerin, Archaeopteryx'i ara-geçiş formu olarak gösterirken dayandıkları en önemli iki nokta ise, bu hayvanın kanatlarının üzerindeki pençeleri ve ağızlarındaki dişleridir. Ancak bu özellikler canlının sürüngenlerle herhangi bir şekilde bir ilgisi olduğunu göstermez. Zira günümüzde yaşayan iki tür kuşta, Taouraco ve Hoatzin'de de dallara tutunmaya yarayan pençeler bulunmaktadır. Ve bu canlılar hiçbir sürüngen özelliği taşımayan, tam birer kuşturlar. Dolayısıyla Archaeopteryx'in kanatlarında pençeleri olduğu ve bu sebeple de bir ara form olduğu yolundaki iddia geçersizdir.

    Archaeopteryx fosili
    Archaeopteryx'in ağızındaki dişleri de yine canlıyı bir ara form kılmaz. Evrimciler bu dişlerin bir sürüngen özelliği olduğunu söyleyerek kasıtlı bir aldatmaca yapmaktadırlar. Oysa dişler sürüngenlerin tipik bir özelliği değildir. Günümüzde bazı sürüngenlerin dişleri varken bir kısmının yoktur. Daha da önemli olan nokta dişli kuşların da Archaeopteryx ile sınırlı olmamasıdır. Fosil kayıtlarına baktığımızda Archaeopteryx ile aynı dönemde veya Archaeopteryx'ten sonra ve hatta günümüze oldukça yakın tarihlere kadar "dişli kuşlar" olarak isimlendirilebilecek ayrı bir kuş grubunun yaşamını sürdürdüğünü görürüz. Daha da önemlisi Archaeopteryx'in ve diğer dişli kuşların diş yapılarının, bu kuşların sözde evrimsel ataları olan dinozorların diş yapılarından çok farklı olmasıdır.

    4. Archaeopteryx ve Diğer Eski Kuş Fosilleri: 1995 yılında Çin'de Omurgalılar Paleontolojisi Enstitüsü'nde araştırmalar yapan Lianhai Hou ve Zhonghe Zhou adlı iki paleontolog, Confuciusornis olarak isimlendirdikleri yeni bir fosil kuş keşfettiler. Archaeopteryx ile aynı yaştaki bu kuşun dişleri yoktu, gagası ve tüyleri ise günümüz kuşları ile aynı özellikleri göstermekteydi. İskelet yapısı da günümüz kuşları ile aynı olan bu kuşun kanatlarında, Archaeopteryx'te olduğu gibi pençeler vardı.

    Hoatzin
    Çin'de Kasım 1996'da bulunan bir başka fosil ortalığı daha da karıştırdı. 130 milyon yıl yaşındaki Liaoningornis isimli bu kuşun varlığı Hou, Martin ve Alan Feduccia tarafından Science dergisinde yayınlanan bir makale ile duyuruldu. Tüm yönleriyle bu kuş günümüz kuşlarından farksızdı ve Archaeopteryx ile aynı yaştaydı. Tek farkı ise ağzında dişlerinin olmasıydı. Bu durum dişli kuşların hiç de evrimcilerin iddia ettikleri gibi ilkel bir yapıya sahip olmadıklarını gösteriyordu.

    Archaeopteryx ile ilgili evrimci iddiaları çürüten bir başka fosil ise Eoalulavis oldu. Archaeopteryx'ten 30 milyon yıl daha genç, yani 120 milyon yaşında olduğu söylenen Eoalulavis'in kanat yapısının aynısı, günümüzde yavaş bir şekilde uçan kuşlarda görülüyor. Bu da 120 milyon yıl önce günümüzdeki kuşlardan birçok yönden farksız canlıların göklerde uçmakta olduklarını ispatlıyordu.

    Bu bilgilerin ışığında Archaeopteryx veya ona benzeyen diğer kuşların birer ara-geçiş formu olmadıkları kesin bir biçimde ispatlanmış oldu. Fosiller, farklı kuş türlerinin birbirlerinden evrimleştiklerini göstermiyordu. Aksine günümüz kuşlarının ve Archaeopteryx benzeri bazı özgün kuş türlerinin beraberce yaşadıklarını ispatlıyordu.

    Aslında evrimcilerin birçoğu da Archaeopteryx'in bir ara form olamayacağının, sadece soyu tükenmiş bir kuş türü olduğunun farkındadır. Örneğin bugün evrim teorisinin dünyaca ünlü savunucularından Harvard paleontologları Stephen Jay Gould ve Niles Eldredge de, Archaeopteryx'in farklı özellikleri bünyesinde barındıran bir "mozaik" canlı olduğunu, ama asla bir ara form sayılamayacağını kabul etmektedirler…222

    Evrimci Nature dergisinde ise Archaeopteryx'in yeni bulunan fosili ile birlikte, bu kuşun henüz uçamayan yarı sürüngen yarı kuş bir canlı olmadığının, aksine uçabilen bir kuş olduğunun anlaşılması şöyle anlatılıyor:

    Son bulunan yedinci Archæopteryx fosili, uzun zamandır varlığından şüphe edilen, ama hiçbir zaman ispatlanamayan bir dikdörtgensel göğüs kemiğinin varlığına işaret ediyor. Bu canlının uzun mesafelerde uçuş yeteneği hala spekülasyona dayalı, ama göğüs kemiğinin varlığı güçlü uçuş kaslarının olduğunu gösteriyor.223

    Alan Feduccia:

    Archaeopteryx'in sağlam lades kemiği (furculası), iyi gelişmiş bir göğüs kası (pectoralis) için uygun bir çıkış noktası oluşturacaktı... Dolayısıyla Archaeopteryx'in bir kara hayvanı olduğu tezi geçersizleşmiştir. Archaeopteryx'in göğüs kemerinde onun kuvvetli bir uçucu olmasını engelleyecek bir şey yoktur.224

    Archaeopteryx'in kanatlarının ve kanat tüylerinin şekli ve genel orantısı aslında modern kuşlar ile aynıdır. Archaeopteryx'in modern uçucu kanat yapısına ve oranlarına sahip olması ve 150 milyon yıldır (Jurassic döneminden beri) bir değişikliğe uğramamış olması ve uçucu kanatlarındaki tüylerin asimetrik özellik taşıması aslında Archaeopteryx'in kanatlarının aerodinamik olarak tasarlandığını ve en azından süzülme imkanı verdiğini göstermektedir. Archaeopteryx'in uçamadığını söyleyen herhangi bir iddia kanat tüylerindeki asimetrik yapıyı, uçuş özelliği olması dışında nasıl açıklayabilir?225

    25 sene boyunca kuşların kafataslarını inceledim ve dinozorlarla aralarında hiçbir benzerlik görmüyorum. Kuşların dört ayaklılardan evrimleştiği teorisi paleontoloji alanında 20. yüzyılın en büyük utancı olacaktır.226

    John H. Ostrom (Yale Üniversitesi, Jeoloji Kürsüsü profesörü):

    Zdenek Burian, kuşlardaki uçuşun evriminde Archaeopteryx öncesi basamağın ki genel olarak Pro-avis (uçuş öncesi) olarak adlandırılır, yeniden düzenlenmesini yapmıştır. Herhangi bir Pro-avis'e ait hiçbir fosil kanıtı yoktur.227

    John Ostrom
    Aktif olarak örnekler üzerinde çalışan Yale Üniversitesi'nden John H. Ostrom uçan kuşların atalarının aranması için bugün artık Archaeopteryx'den daha önceki devirlere bakılması gerektiğinin oldukça açık olduğunu ifade etmiştir.228

    Science dergisi:

    "Hiçbir dinozorun ayrılmış bir ayak başparmağı yoktur, fakat bütün kuşların vardır, bu onların konmaları gereken ayaklarıdır" diye ekledi. Bütün dinozorlar testere dişlidir, sivri azı dişleri vardır. Confuciusornis'in dişi yoktur. Archaeopteryx'in dişleri olmasına rağmen testere biçiminde değil, çivi benzeri bir şekilde altta sıklaşmaktadır. Bütün dinozorların kafataslarının arkasında iki geniş açılım vardır. Kuşların ise yoktur. En ince detayına kadar aralarında hiçbir bağlantı yoktur.229

    Carl O. Dunbar (Ünlü paleontolog):

    Tüylerinden dolayı bu yaratık (Archaeopteryx) tam bir kuş özelliği gösteriyordu.230

    Larry Martin:

    Kansas Üniversitesi'nde arkaik (eski) kuşlar üzerinde uzman olan Larry Martin de kuşların dinozorlarla aynı soydan geldiği teorisine karşı çıkmaktadır. Doğrusunu söylemek gerekirse, eğer dinozorlarla kuşların aynı kökenden geldiklerini savunuyor olsaydım, bunun hakkında her kalkıp konuşmak zorunda oluşumda utanıyor olacaktım.231

    N. Hotton:

    Protoavis gelişmiş bir lades kemiğine, (kuşlarda uçmaya yardımcı olan) göğüs kemiğine, içi boş (böylece hafif) kemiklere ve uzun kanat kemiklerine sahiptir... Kulakları bu kuşların ses çıkararak haberleştiklerini göstermiştir. Çoğu dinozor ise sessizdir.232


    Richard L. Deem (Amerikalı biyolog):

    Son çalışmaların sonuçları göstermektedir ki, Theropod dinozorların elleri (ön kol kemiklerindeki) birinci, ikinci ve üçüncü hanelerden türemiştir. Ama kuşların kanatları, ikinci, üçüncü ve dördüncü hanelerden türer... 'Kuşlar dinozordur' teorisiyle ilgili başka problemler de vardır. Theropodların ön ayakları Archæopteryx'e kıyasla, vücutlarına göre çok küçüktür. Bu canlıların ağır vücutları da düşünüldüğünde, bir tür "ön-kanat" (proto-wing) geliştirmeleri olası gözükmemektedir. Theropod dinozorların çok büyük bölümü (kuşlarda bulunan) semilunatik bilek kemiğinden yoksundur ve Archæopteryx'te hiçbir benzeri bulunmayan bazı bilek parçalarına sahiptir. Bütün Theropodlarda V1 sinirleri diğer bazı sinirlerle birlikte kafatasını yandan, kuşlarda ise aynı sinirler kafatasını ön taraftan kendilerine ait bir delikten geçerek terk ederler. Bir başka sorun ise, Theropodların çok büyük kısmının Archæopteryx'ten daha sonra ortaya çıkmış olmalarıdır.233


    Evrimciler Sineklerin Kökenini Açıklayamadıklarını da İtiraf Ederler

    Evrimciler, dinozorların kuşlara dönüştüğünü iddia ederken, sinek avlamak için ön ayaklarını birbirine çırpan bazı dinozorların "kanatlanıp havalandıklarını" öne sürerler. Hiçbir bilimsel dayanağı olmayan, sadece hayal gücünün ürünü olan bu teori, aynı zamanda çok basit bir mantık çelişkisi de içermektedir. Çünkü evrimcilerin burada uçuşun kökenini açıklamak için gösterdiği örnek, yani sinek, zaten mükemmel bir uçma yeteneğine sahiptir.

    Evrim senaryolarından bir örnek: Sinek yakalamaya çalışırken aniden kanatlanan dinozorlar.
    İnsan saniyede 10 kere bile kolunu açıp kapayamazken, bazı sinekler saniyede ortalama 1000 kez kanat çırpma yeteneğine sahiplerdir. Üstelik her iki kanadını eş zamanlı olarak (aynı anda) çırparlar. Eğer kanatların titreşimi arasında en ufak bir uyumsuzluk olsa sinek dengesini yitirecektir, ama hiçbir zaman böyle bir uyumsuzluk olmaz.

    Evrimciler ise, sineğin bu mükemmel uçuş yeteneğinin nasıl ortaya çıktığını açıklamaları gerekirken, sineği çok daha hantal bir varlığın, yani sürüngenin uçuşunun nedeni olarak gösteren hayali senaryolar üretmektedirler.

    Sinekteki üstün tasarımı ve bu konudaki açmazlarını evrimci Wootton Robin (İngiliz biyolog) şöyle itiraf eder:

    Sinek kanatlarının işleyişini öğrendikçe, sahip oldukları tasarımın ne denli hassas ve kusursuz olduğunu daha iyi anlıyoruz… Son derece elastik özelliklere sahip parçalar, havanın en iyi biçimde kullanılabilmesi için, farklı kuvvetler karşısında gerekli esnekliği gösterecek biçimde hassasiyetle biraraya getirilmişlerdir. Sinek kanatlarıyla ölçüşebilecek teknolojik bir yapı yok gibidir.234

    Pierre Paul Grassé (Fransız zoolog):

    Böceklerin kökeni konusunda tam bir karanlık içindeyiz.235



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi _ShineOn_ -- 11 Eylül 2005, 2:24:25 >




  • _shineon_
  • seni de yola getirecez kaotika!!! sırada sen varsın!!! herkes birgün gelecek haruncu olacak!!!

    www.harunyahya.org
  • Harun yahya çokta önemli biri değil bence de
    adnan hoca olayını biliyoruz

    peki bu yazdıklarının yanlış olduğunu kanıtlasana bizde görelim @Shineon???

    hepsi yalanmı yani harun yahyanın yazdıklarının?
    onu savunmuyorum banane
    peki bu adam neye kime hizmet ediyo bu yazılarla???
  • ne demek yalan mı? haruna yalancı mı diyosun sen??? haşa de! haşa...

    hem yazdıklarına yanlış diyen kim. kelimesi kelimesine doğru değil mi? aslında okumadım (aramızda kalsın bak kimseye sööleme) ama o kadar internet sitesi var adamın. yalan mı yazıcak?? önemli olan bilgi değil midir kaynaktan ziyade?? ha?

    harun yahya denilen ulu ve yüce şahıs sadece ve sadece Allah'a hizmet etmektedir. kendisine bi ara vahiy mi ne gelmişti galiba. yani bildiin mesih bu. isa mesih derler ya.. bu da harun mesih. arkadaşları harmes derler kendisine. tabi bu yunan mitolojisindeki hermes tanrısıyla karıştırılabildiğinden harun bu takma adı tasvip etmemektedir çünkü bu resmen şirk koşmaktır ve böylesi bir şeye kendisi alet olduğu için çok ama çok üzülmektedir. neyse efenim... bu harmes sadece ve sadece Allah'a hizmet eder. bu yüzden gözü dönmüş terbiyesiz ve ahlaksız dinsiz ve evrimcilere karşı tabiri caiz ise savaş başlatmıştır. yavaş ama emin adımlarla amacımıza doğru ilerlemekteyiz!!! kimse bizi durduramaz!!!

    YAŞASIN HARMES!!!




  • dalga geçip duracağınıza adam gibi yazılanlara cevaplar yazın..

    cevap bulamayınca dalga geçmek...

    bilim adamı adaylarına ne degüzel yakışıyor hele

    cevap yok dalgaya vurma var
  • belki kültür ve bilim ahlakına ayrı düşecek ama söylemeden edemeyeceğim
    eğer gerçekten böyle dinazorlar varsa fantastik kitaplarda geçen ejderhalar gibi bişey olmalılar
    belki de ejderhaların çıkış noktası bu dinazor türleridir
  • Ya kim bu harun yahya ? Bi bilim adamı mı? Ya da hiç olmazsa üni mezunu bi şahıs mı?
    Biolojiyle alakası ne? Kendini , Adem ve Havva dan geldik firkrinin savunucusu olarak mı görüyor ?
    Bi de sitesini kim güncelliyor? Hatırladığım kadar bu adam tutuklanmıştı . Hani adnan hocanın motorları falan vardı bi zamanlar.
  • naapalım. harmesin büyklüğü karşısında ezilince biz de egomuzu tatmin etmek için işi dalgaya vurduk...
    quote:

    Orjinalden alıntı: CERVANTES33

    dalga geçip duracağınıza adam gibi yazılanlara cevaplar yazın..

    cevap bulamayınca dalga geçmek...

    bilim adamı adaylarına ne degüzel yakışıyor hele

    cevap yok dalgaya vurma var



    değiştirme:
    aman!! yanlışlıkla hermas yazmışım harmes yerine.. aman kulaana gitmesin adnan hocanın yoksa beni de motoru yapar falan. aman diyim aramızda kalsın



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi _ShineOn_ -- 12 Eylül 2005, 0:57:11 >




  • quote:

    Orjinalden alıntı: Peace.1453

    Kıtasal sürüklenmeyi ben de biliyorum. Atlas okyanusunu çıkarırsanız Güney Amerikayla Afrika kıtası birleşiyor. Kuzey Amerika da tam bir yapboz gibi Afrikanın kuzeyiyle Batı Avrupanın soluna yerleşiyor. Atlas okyanusunu çıkarırsanız bile arada çok mesafe var.

    Kuzey Amerikaya iki takla bir parende attırsanız bile mesafe kapanmaz.



    Aradaki parça çökmüş olabilir. (Bkz. Atlantis efsanesi)
  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.