Şimdi Ara

Türkiye'yi tehlikeli günler mi bekliyor?

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
45
Cevap
0
Favori
1.162
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • “SEÇİMLER, TÜRKİYE TARİHİNİN EN TEHLİKELİ SONUCUNU ORTAYA KOYMUŞTUR



    Bana göre;Türkiye Cumhuriyeti 85 yıllık tarihinin, seçim sonuçları itibariyle en önemli ve önemli olduğu kadar da “en tehlikeli seçim sonuçlarını” vermiştir. Burada partilerin aldıkları oyları veya siyasetteki iktidar mücadelelerini kasdetmiyorum.



    Türkiye’de, sosyolojik olarak Türkiye’nin sosyal temelleri açısından bildiğimiz genel yapısından kopan “Üç Ayrı Siyasal Bölge” ortaya çıkmıştır. Hepimizin korkusu olan, Türkiye’deki Kürt nüfusun yoğun olarak yaşadığı bölgelerin Türkiye’den kopması ve üniter yapının bozulmasına ilişkin endişeler, kimi kişiler tarafından bir süredir biliniyordu. Bunu gördük. DTP’nin aldığı sonuç kendileri açısından büyük bir zaferdir. Bana sorarsanız DTP, iktidara karşı da mücadele verdiği için bir anlamda belki de seçim sonuçlarının kendisi açısından en başarılı partisidir.



    Ancak ilerisi için Türkiye’nin yaşayacağı tehlikenin boyutu sadece bununla sınırlı kalmamıştır. İkinci bir harita ortaya çıkmıştır. Bu harita “Türkiye’nin Sahilleri”dir. AKP’nin özellikle Antalya’yı kaybetmesinin nedeni, kendilerini yaşamsal olarak tehdit altında gören, gündelik yaşam biçimlerinin değişmesinden endişe duyan insanlardır. Genelde seçmen, CHP’li olduğu için değil, AKP’ye karşı oy kullanmışlardır. Sonuçta, sahil bölgelerinde; yakıştırma yapmak gerekirse “Laik bir Bölge” ortaya çıkmıştır ve bu bölgede, CHP, Türkiye ortalamasının iki buçuk katına yakın bir oy almıştır. Özetle, kendilerinin “yaşam tarzı”nı tehdit altında gören ve korkan seçmen, tüm kıyı boylarında AKP’ye karşı oy kullanmıştır. Ege ve Akdeniz seçmeni oyunu CHP alsın diye değil, AKP almasın diye maksimum oranda sandığa yansıtmıştır. Demek ki, oy CHP oyu olmanın ötesine geçmiştir. Bu durum bu açıdan parçalanmış olan ikinci bir bölgenin işaretidir.



    Ama beni en çok endişeye sevk eden üçüncü bölgedir. Doğu Anadolu’nun bazı illeriyle, özellikle İç Anadolu’da, Orta Anadolu’da aşırı bir “sağa kayma” olmuştur. Bu bölgelerde yaşayanların beni yanlış anlamalarını istemiyorum. Kürt Siyasetine tepki olarak yani “Kürtler’e tepki” olarak adeta “Türk bölgeleri” ortaya çıkmıştır. Öyle ki, bu Türk bölgeleri gittikçe de Türkçülük İdeolojisi’nin etkisi altına girmiştir. Örnek mi; Erzurum’da, Sol’un oyları % 2’yi bile bulamıyor. Kayseri, Bayburt, Gümüşhane, Kastamonu, Kütahya, Nevşehir, Sivas, Yozgat ve Çankırı’da aynı. Öyle ki, Tokat, Amasya gibi Alevi nüfusun yoğun bölgelerinde Sol’un oy oranları tarihteki en düşük oy oranında.



    AKP’nin, Güneydoğu’da Kürt siyaseti, Anadolu’da ise Türk siyaseti yapıyor olduğundan ve bu bölgede sınıfsal ve sosyal yapı da tam anlamıyla uygun olduğu için, “Türk-İslam Sentezi” ideolojisi İç, Orta Anadolu ve Doğu Anadolu’da Elazığ, Erzincan gibi illerde tamamen taban bulmaya başlamıştır. Öyle ki, bölgedeki Aleviler’de de ilk defa Türklük ağır bastığı için Kürt tepkisi ile geleneksel bağlarını CHP’den kopararak, MHP’ye oy vermişlerdir.



    Bu sonuçlarda maalesef AKP’nin tarih önünde büyük vebali vardır. 22 Temmuz ve 29 Mart seçimleri’nde oyunu artırmak isteyen AKP, Türkiye genelinde yürüttüğü genel AKP seçim söyleminin aksine, İç ve Orta Anadolu ile Kürt bölgelerinde “bölgesel siyaset” yapmıştır. Hatırlayalım; AKP’nin afiş ve sloganları bile bu yönde olmuştur. Adayları da keza öyle; AKP’nin bu bölgedeki bütün adayları Türkiye’deki “Kürtçülük Kimliği “ağır basan adaylardır. Ayrıca AKP’nin “aksiyonları”, Kürt seçmende “reaksiyona” yol açtığı için PKK’ya da bir anlamda meşruiyet kazandırmıştır. Sonuçlar ortada. AKP’nin bu bölgesel siyaseti sonucu Kürtler de tepki olarak sistemden kopma noktasına gelmiştir. Bunun, Batı’da da ciddi yansımaları olmuştur. Özellikle İstanbul’da Kürt nüfusun yaşadığı ilçelerde DTP oy patlaması yapmış, hatta kimi ilçelerde % 10 barajının bile üstüne çıkmıştır. Kürt seçmenin bir kısmı AKP’yi protesto ederek rakibi “Tuncelili” Kemal Kılıçdaroğlu’na ve CHP’yebile oy vermemişlerdir. Üstelik DTP seçmeni, kendi adaylarının seçilme şansının olmadığını bildiği halde.



    Anadolu’ya baktığımız zaman ise; en temel kentlerde, Türk kimliğinin abartılı bir şekilde öne çıktığı oy oranları görülüyor. Bu bölgelerde AKP ve MHP’nin oy oranlarının toplamı % 90-95’lerin üzerine çıkıyor. Ben bunu da Türkiye’nin “Üçüncü Bölgesel Haritası “olarak görüyorum.



    Yani bu seçimlerin sonucu, Türkiye Cumhuriyeti maalesef sosyolojik olarak “ana yapıdan bozulmuş, bölünmüş ve parçalanmış 3 ayrı bölgeye” işaret ediyor. Bu durum Türkiye açısından beni, son derece endişeye sevk etmiştir.



    Şimdi; “diğer bölgelerde bu neden yok?” dersek; Karadeniz’de ve Marmara’da, tüm partilerin seçmen davranışı Türkiye ortalamasına uyuyor. Doğal (tarihsel anlamda) geleneksel yarış devam ede gelmiş.



    Son olarak, önemli bir hususdan; bir anlamda dördüncü bölge olarak “Kutup Bölgeleri”nden de bahsedeyim. Belki buna “Kutuplaşmış İller” de diyebiliriz. Kürt nüfusunun yoğun göç aldığı Mersin, Antalya, Manisa, Osmaniye gibi yerlerde, en çok da Mersin ve Antalya’da Kürt nüfusun yoğun göç aldığı yerlerin çevresindeki yakın belde ve ilçelerin neredeyse tamamında MHP ezici bir şekilde oy artırmıştır. Ben bu durumu, 3 büyük parçalanmanın dışında mevzi olarak “iller ve ilçeler bazında kutuplaşma “olarak görüyorum.



    Kırıkkale, Isparta, Uşak, Balıkesir’de durum şeklen aynı gözüküyor. Ancak bu illerdeki tepkinin altında “en fazla şehit veren iller” olduğu gerçeğinin yattığını unutmayalım.



    Siyasetin bu kadar kutuplaşmasının ardından bundan sonraki politik zeminde; eğer, hükümet , devlet, siyasi partiler ve herkes kendine gelmezse, yakın gelecek Türkiye için “felaketin arefesi” olacaktır. Bu parçalanmış toplumsal yapı, siyasetin “öngörüsüzlüğü” bu şekliyle devam ederse –ki edeceğine de malesef kuşkum yok - Türkiye’yi büyük bir gerginlik ve çatışma ortamına doğru hızla sürüklenecektir.



    Bence bu seçimlerden çıkacak en temel sonuç şudur: AKP’nin ne kadar oy kaybettiği veya CHP’nin yerinde sayıp saymadığının çok anlamı yoktur. En önemli şey, bundan sonrası için büyük gerginlik oluşturabilecek “fay hatları ve mayınlı bölgelerin” oluşmuş olmasıdır. İnşallah Türkiye bu sıkıntılara girmez.”

    31 Mart 2009







  • Konu çok güzel, yazacak çok şeyim var ama siyasete gireceği ve konunun gidişatını tahmin de ettiğim için konu fazla yaşamaz diyor ve boşuna yazmıyorum.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: .TaneR.

    Konu çok güzel, yazacak çok şeyim var ama siyasete gireceği ve konunun gidişatını tahmin de ettiğim için konu fazla yaşamaz diyor ve boşuna yazmıyorum.

    Hocam çok güzel özetlemiş
  • Türk-İslam sentezi nedir?
  • quote:

    Orjinalden alıntı: metete

    Türk-İslam sentezi nedir?


    Ülkücüler :) Onlarda dedikleri tanımın içine uymuyorlar ama hem türk kimliğini hem islam kimliğini ön plana çıkarmaya çalışıyorlar.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: destroyer39

    Ancak ilerisi için Türkiye"nin yaşayacağı tehlikenin boyutu sadece bununla sınırlı kalmamıştır. İkinci bir harita ortaya çıkmıştır. Bu harita Türkiye"nin Sahilleridir. AKP"nin özellikle Antalya"yı kaybetmesinin nedeni, kendilerini yaşamsal olarak tehdit altında gören, gündelik yaşam biçimlerinin değişmesinden endişe duyan insanlardır. Genelde seçmen, CHP"li olduğu için değil, AKP"ye karşı oy kullanmışlardır. Sonuçta, sahil bölgelerinde; yakıştırma yapmak gerekirse Laik bir Bölge ortaya çıkmıştır .......


    Antalya'da ki seçmenlerin CHP yi seçmesi laiklik ile uzaktan yakından ilgisi yoktur.

    Niye Antalya akp yi seçmedi ?


    1-Katlı kavşaklar (iyi yönde ama yapılıncaya kadar trafik akışı öldü)
    2-Metro (Katlı kavşakların ardından alel acele yapıldı.Bu hem trafiği öldürdü,hem dolmuşçuları hemde esnafı.)
    3-Antkart uygulaması (Zorunluluk nedeniyle )

    Katlı kavşaklardan herkes memnun.Metro için çok acele ettiler.Bu yüzden kaybettiler.




  • Hissiyatım şudur ki iç savaşa sürükleniyoruz. Sadece etnik bir çatışmaya değil tam bir kaos ortamına dair ülkede zemin çoktandır hazır. 2011 başlangıç. Belki de bitiş.

    İç savaşa bonus olarak Ortadoğuda Amerika'nın çekilmesiyle kılıçlar çekilecek. Bu savaşta da en büyük zararı kürtler ve türkler görecek. Belki bu iki halkı bir daha birarada değil tutmak yanyana getirmek bile mümkün olmayacaktır.
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
  • CH* eskiden adet haline getirdiği "laiklik elden gidiyor" argümanını bu seçimlerde hiç kullanmadı. Biraz alternatif açılımlar yaptı, biraz da insan hak ve hürriyetlerine saygı gösterdi, sonunda bu seçimlerde tırmanışa geçebildi. Özellikle İstanbul 'da Kılıçdaroğlu 'nun ve Şişli belediye başkan adayı Mustafa Sarıgül 'ün müthiş başarılarını ben buna bağlıyorum. Kılıçdaroğlu kazanamamasına rağmen bence İstanbul gibi bir yerden müthiçş oy çıkarttı. Bana göre o kadar oy çıkartabilmesinin nedeni insancıl yaklaşımları, her kesimden insanı kucaklaması ve çok sertleşmeden polemiklere girmeden yürüttüğü siyasi duruşudur. Aynı şekilde Şişli belediye başkan adayı Sarıgül 'de müthiş bir başarı elde etti. Toplumun her kesmini kucaklayan Sarıgül %70 oranında oy topladıysa bunun nedeni bellidir. Sanki bu seçimlerde millet yapılan eski hizmetlere değil de daha çok siyasilerin kendilerine baktı... Ankara 'da Mansur Yavaş beyin son derece sakin ve beyefendi duruşu ona öyle bir oy oranı getirdiki Gökçek gibi yıllınmış bir şarabı bile korkutur hale geldi.




  • AKP ve DTP nin aşırı derecede kavgalı siyaset yürütmeleri özellikle DTP nin gündemi sürekli germesi sonucun bu şekilde çıkmasını sağlamıştır bu anlamda CHP denge politikası güderek kazançlı çıkmıştır DTP ise ortamı gererek yine MHP de DTP nin ortamı germesinden faydalanarak kazançlı çıkmıştır sonuç olarak siyasetten nefret ediyorum
  • Bence asıl sebep ekonomik kriz. Şu an türkiye'de nefes alması zor bir ortam var. Halk ümitsizliğe kapıldı gelecekten. Kıyılardaki seçmen biraz daha bilinçli olduğu için tehlikeyi önceden gördü.

    Stratejik bir hamle yaparak akp karşıtı partide birleştiler, pakt kurdular ve gerçekten kısmi de olsa başarılı oldular. İstanbul'da örneğin chp kaybetse de, muhafazakar varoşlardan ciddi oy topladı uzun zamandır ilk defa. Sağ-sol ayrımları azaldı ve chp ve mhp'li seçmen birbirlerine oy verdiler, akp'yi yenmek için. Bu pakt ekonomik sebeplerden kuruldu, ideolojik değil. Halkın bazı kesimlerinde şiddeti giderek artan krize karşı panik ve krizi ciddiye almayan hükümete karşı öfke oluştu. Bu panik ve öfke sandıkta kendisini gösterdi. Ama sandıktan çıkan asıl mesaj bu yükselen muhalefetin sadece bir başlangıç olduğu ve ekonomiye bağlı olarak giderek artacağı yönünde. Yani chp ve mhp'nin akp'den çok geride olmaları artık asıl mesele değil. Bu anti-akp oyları ve bloklaşma hükümeti korkuttu. Giderek yaygınlaşan ekonomik krizle birlikte 2.5 yıl sonraki genel seçimlerde akp'nin tahtı riske girdi. Erken seçim olma ihtimali bile var önümüzdeki sene krizin seyrine bağlı olarak.

    Yaşam biçimlerinin tehditi konusu elbette doğru ve etkisi var, mahalle baskısı korkusu arttı. Ama bence ikinci derecen etkili.




  • quote:

    Orjinalden alıntı: Nicotinell

    Bence asıl sebep ekonomik kriz. Şu an türkiye'de nefes alması zor bir ortam var. Halk ümitsizliğe kapıldı gelecekten. Kıyılardaki seçmen biraz daha bilinçli olduğu için tehlikeyi önceden gördü.

    Stratejik bir hamle yaparak akp karşıtı partide birleştiler, pakt kurdular ve gerçekten kısmi de olsa başarılı oldular. İstanbul'da örneğin chp kaybetse de, muhafazakar varoşlardan ciddi oy topladı uzun zamandır ilk defa. Sağ-sol ayrımları azaldı ve chp ve mhp'li seçmen birbirlerine oy verdiler, akp'yi yenmek için. Bu pakt ekonomik sebeplerden kuruldu, ideolojik değil. Halkın bazı kesimlerinde şiddeti giderek artan krize karşı panik ve krizi ciddiye almayan hükümete karşı öfke oluştu. Bu panik ve öfke sandıkta kendisini gösterdi. Ama sandıktan çıkan asıl mesaj bu yükselen muhalefetin sadece bir başlangıç olduğu ve ekonomiye bağlı olarak giderek artacağı yönünde. Yani chp ve mhp'nin akp'den çok geride olmaları artık asıl mesele değil. Bu anti-akp oyları ve bloklaşma hükümeti korkuttu. Giderek yaygınlaşan ekonomik krizle birlikte 2.5 yıl sonraki genel seçimlerde akp'nin tahtı riske girdi. Erken seçim olma ihtimali bile var önümüzdeki sene krizin seyrine bağlı olarak.

    Yaşam biçimlerinin tehditi konusu elbette doğru ve etkisi var, mahalle baskısı korkusu arttı. Ama bence ikinci derecen etkili.




    Nazım Hikmet 15 sene önce ne güzel demiş Dini sömürü olarak kullanan hiç bir hükümet ayakta kalamadı bundan sonrada kalmaz




  • Dini sömürenler ayakta kalamıyo ama yüzde 47 oy alabiliyorlar :)
  • Halk Atatürk,laiklik üzerinden siyaset yapanlarıda başa geçirmiyor artık... :)
  • quote:

    Orjinalden alıntı: destroyer39


    quote:

    Orjinalden alıntı: metete

    Türk-İslam sentezi nedir?


    Ülkücüler :) Onlarda dedikleri tanımın içine uymuyorlar ama hem türk kimliğini hem islam kimliğini ön plana çıkarmaya çalışıyorlar.


    Sosyolojik olarak Sentez Olması İmkansız Ütopik Bir ŞEY

    İslam Feodalizmi Savunur, Milliyetçilik Burjuva Düzeni Savunur.

    Türk-İslam Dİye Sentez Yapabilmek için Tarihte Fransız Burjuvalarının Feodalizmi Yıkıp Fransız Devrimini Yaptığını Bilmemek gerekir, bir diğer Seçenek İse
    Siyasi Bilinçten Yoksun Halkı ve Ülkemizdeki Türk milliyetinden ve İslam İnancına İnanan İnsanların Sayısı Fazla olduğundan Kendi İktidarları İçin Oylarının Tabanını Genişleterek Halkı Kandıran Faşist İdeoloji.

    @ Fetih Laiklik Karın Doyurmuyor, Dinde Karın Doyurmuyor Bu Halkın İhtiyacı Olan işci Emekçi Sınıfının İktidarıdır.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi K.MARX -- 1 Nisan 2009; 22:52:42 >




  • quote:

    Bu Halkın İhtiyacı Olan işci Emekçi Sınıfının İktidarıdır.


  • quote:

    Orjinalden alıntı: forvet007

    quote:

    Bu Halkın İhtiyacı Olan işci Emekçi Sınıfının İktidarıdır.





    Esasında o ifadeye ben de biraz takıldım kaldım. Çok değil bundan aylar önce Kanal-D 'de yayınlanan bir programa sayın Necla Arat ve bir kaç öğretim üyesi çıkmıştı. Yanılmıyorsam aynı programda Sabih Kanadoğlu da vardı. Galiba Mehmet Ali Birand 'ın yönetiminde bir programdı.

    Necla Arat hanımefendi o programda halkımızdan bahsederken sanki bir koyun sürüsü gibi bahsetmişti. Nereden çeksen oraya gider falan gibi yani. Aynı programda çok yaşlı bir öğretim üyesi daha da saygısız ifadeler kulllanmıştı. Sonradan İşçi Partili olduğunu öğrendiğim bu öğretim üyesi genelleme yaparak "halk cahil, kendi kaderlerine terk edilemezler, kendi seçimlerini yapamazlar, müdahale edilmeli" gibi son derece vahim cümleler kurmuştu. Bunları söyleyen kişiler isimlerinin altında akademik ünvan taşıyan bilim insanları...
    Diyelimki bu öğretim üyelerinin dedikleri doğru, diyelimki tamamen haklılar... Dedikleri gibi halk genel olarak cahil, koyun sürüsü gibi... Peki o halk o işçi iktidara gelirse durum ne olur? Kim haklı?




  • İşci iktidara gelse cok şey olur.

    550 Milletvekilinden kac tanesinin meslek bölümün işci yazıyor haberiniz var mi?Bu halkın en az yüzde 80 i işci emekci köylü sininfini oluşturuyor degil mi?O zaman halkı temsil eden o milletvekilleri tüccar sarraf para babası degil işci köylü emekli sınıfı olmalı yanılıyormuyuma.
    Bugun siyasi milletvekili aday adayı olmanız icin sizden partiler para talep edebiliyor.Bu parayı verebilecek insanlar halkın icinden gelen insanlar olmuyorlar.dolayısıyla halkın ihtiyaclarını göz önünde bulundurmaları söz konusu bile degil.

    İşcinin emekcinin halkın siyasetini yine ancak yine halk yapacaktır.

    Aynı konuda ufuk urasın söyleyecekleri var.

    http://www.you------tube.com/watch?v=ZgkGL0nBkC0





  • halk, insanları ALLAH ile aldatanlara oy veriyor artık
  • @AnTiMaSKe

    ÇakırEfe'nin sorusunu anlayamadın galiba.Eğer halk aptalsa,bilgisizse yönetime gelince bu bilgisizlik ve cahillikle ülkeyi nasıl yönetecekler ? Cahillik konuma görede değişmeyeceği için şimdi cahil olan yönetime geçincede cahil olmayacak mı? Ben ÇakırEfe'nin sorusundan bunu anladım...
  • quote:

    Orjinalden alıntı: ÇakırEfe

    quote:

    Orjinalden alıntı: forvet007

    quote:

    Bu Halkın İhtiyacı Olan işci Emekçi Sınıfının İktidarıdır.





    Esasında o ifadeye ben de biraz takıldım kaldım. Çok değil bundan aylar önce Kanal-D 'de yayınlanan bir programa sayın Necla Arat ve bir kaç öğretim üyesi çıkmıştı. Yanılmıyorsam aynı programda Sabih Kanadoğlu da vardı. Galiba Mehmet Ali Birand 'ın yönetiminde bir programdı.

    Necla Arat hanımefendi o programda halkımızdan bahsederken sanki bir koyun sürüsü gibi bahsetmişti. Nereden çeksen oraya gider falan gibi yani. Aynı programda çok yaşlı bir öğretim üyesi daha da saygısız ifadeler kulllanmıştı. Sonradan İşçi Partili olduğunu öğrendiğim bu öğretim üyesi genelleme yaparak "halk cahil, kendi kaderlerine terk edilemezler, kendi seçimlerini yapamazlar, müdahale edilmeli" gibi son derece vahim cümleler kurmuştu. Bunları söyleyen kişiler isimlerinin altında akademik ünvan taşıyan bilim insanları...
    Diyelimki bu öğretim üyelerinin dedikleri doğru, diyelimki tamamen haklılar... Dedikleri gibi halk genel olarak cahil, koyun sürüsü gibi... Peki o halk o işçi iktidara gelirse durum ne olur? Kim haklı?


    benim asıl tebessümüm, akp iktidarı zaten işçi oylarından oluşuyor.




  • 
Sayfa: 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.