Türkiye LGBT araştırması yapılan son araştırmaya göre z kuşağının çoğunlugu olumlu bakıyor !

26 ilde 18 yaş ve üzeri 2 bin 200 kişi ile LGBT hakkında görüşüldü

"'Bu bir tercihtir' diyenleri oranı 17,6" 

Çalışmaya göre, katılımcıların büyük bölümü eşcinselliği "sapkınlık" olarak görüyor.

Yüzde 36,6 "bir sapkınlıktır ve devlet tarafından yasaklanmalıdır" derken yüzde 33,5 ise "bir hastalıktır ve tedavisi için yardımcı olunması gerektir" iddiasında. Yani katılımcıların yüzde 71,6'sı eşcinsellik ve LGBTİ'ye olumsuz bakıyor. 

Buna mukabil "bir hastalık değil bir tercihtir ve saygı duymak gerekiyor" diyenlerin oranı yüzde 17,6 iken "Bu bir tercihtir, kanunlar çerçevesinde hakları savunulmalıdır" diyenlerin oranı ise 12,3. 

Çalışmada, eşcinsellerin topluma zararı olup olmadığına yönelik tepkilerine yönelik verilerine de yer veriliyor. Buna göre katılımcıların yüzde 72,3'ü eşcinselleri toplum için zararlı görüyor. Buna karşın "Toplum içinde serbest olmalılar" diyenlerin oranı yüzde 9,4 iken "En ufak bir ayrımcılığına uğramamaları için her türlü tedbir alınmalıdır" diyenlerin oranı ise yüzde 18,3. 

"Eşcinsellik; doğal bir durum ve insan doğasında var mıdır?" 

Yaş gruplarına göre eşcinsellik algısında araştırmaya katılanların 3'te 2'si eşcinselliği doğal bir durum olarak görmüyor. 18-24 yaş aralığındaki gençlerin neredeyse yarısı ise eşcinselliği "doğal bir durum" olarak değerlendiriyor. Bu bağlamda araştırmacıların yaş aralığı büyüdükçe eşcinselliğe karşı olumsuz bir durum gördüğü anlaşılıyor. Dolayısıyla 18-24 yaş aralığındaki gençlerin yüzde 46,7'si eşcinselliği doğal bir durum görürken; yüzde 43,4'ü eşcinselliğin insan doğasında olmadığını düşünüyor. 25 ve üstü kişilerin 3'te 2'den fazlası eşcinselliği doğal bir durum olarak görmüyor.

Yaş ilerledikçe negatif bakma oranı yükseliyor

LGBT ile ilgili yaş aralığı sıralı bir şekilde artıkça toplumun düşüncesi ‘hastalık' ve ‘sapkınlık' olarak değerlendirdiğini gösteriyor.

"Oğlunuzun ve kızınızın; LGBTİ+ bireylerden biri olduğunu duyarsanız tepkiniz ne olur?" sorusuna da farklı cevaplar veriyor. 

Kimisi "tedavi ettirirdim' derken ‘kendimi yetersiz hissederdim" diyenler var. Katılımcıların bir bölümü de rahatsızlığı, utanmayı ve bu durum karşısında tedavi ettirmeyi tercih edeceklerini belirtmekte. Ancak gençler arasında en küçük 18-24 yaş grubundakiler konuyu farklı değerlendiriyor. Gençlerin yüzde 28,8'i yani yaklaşık 3'te 1'i mevcut haliyle kabul edeceğini ifade ederken; 3'te 2'si bir şekilde durumu tersine çevirmek için çeşitli yollara başvuracağını belirtiyor. "LGBT bireylerin birinci derece yakınında olması durumunda" 3'te 2 oranında tepkisini ‘bir şekilde müdahale edilmesi gerektiği' yönünde gösteriyor.

Siyasi kimliklerde cinsiyet algısı 

"Siyasi görüşünüz olarak kendinizi nasıl tanımlarsınız?" sorusu alt başlığında dile getirilen "Eşcinsellik doğal bir durumdur ve insan doğasında var" düşüncesine "evet" diye yüksek oranda cevap verenler genelde Kemalist, sol ve liberal görüşlü olanlar olarak öne çıkıyor. 

Buna göre Kemalistlerin yüzde 47,4'ü, solcuların 44,79'ü ve liberallerin yüzde 52,7'si insan doğasında olduğunu düşünüyor. İslamcı, milliyetçi, muhafazakar ve merkez sağ görüşlü olanlar göre ise bu kesinlikle doğan bir durum değil ve insan doğasında yoktur. 

"Çocuğu olanlar olumsuz bakıyor"

Evebeynlerin durumuna gelince bu insanları çocuk sahibi olup olmamasına, çocuğunun kız veya erkek olup olmamışına göre değişiyor. 

Çocuğu olmayan –bekar ya da evli - katılımcıların yüzde 33,1'i LGBT denince aklına ilk gelenin eşcinsellerin özgürlüğü için mücadele etmek (yüzde 33,1) olduğunu belirtiyor. Bu oran çocuğu olan ebeveynlerden en az yüzde 10 daha yüksek. Sadece erkek çocuğu olan ebeveynlerde oran yüzde 23,2'ye; sadece kız çocuğu olanlarda yüzde 19,8'e ve hem kız hem erkek çocuğu olanlarda yüzde 17,7'ye iniyor. Bir diğer farkları da LGBT denince aklına ilk önce dini ve kültürel değerlere karşı mücadele etmenin geldiğini belirtenler arasında en düşük düzeye sahip olmalarıdır (yüzde 8,1). Bu oran, sadece kız çocuğu olan ebeveynlerde yüzde 11,6'ya; sadece erkek çocuğu olanlarda yüzde 14,2'ye; hem kız hem erkek çocuğu olanlarda da yüzde 19,0'a çıkıyor. 

"Dini inanç arttıkça karşıtlık artıyor" 

Dini yaşantı açısından cinsiyet algısında inanmayanlar, yüzde 74,6 oranıyla eşcinselliğin insan doğasında olduğu yönünde görüş bildiriyor. Burada "eşcinsellik doğal bir durumdur" demeyenlerin oranı ise yüzde 17,5.

İnanıyorum ama dini görevlerimi yerine getirmiyorum şeklinde kendisini tanımlayan katılımcıların yüzde 39'ü "insan doğasında var" derken yüzde 51,4'ü aksini savunuyor. 

İnanıyorum ama dini görevlerimi kısmen yerine getirebiliyorum diyenlerden ise yüzde 59,5 "insan doğasında yok" derken yüzde 28 ise "doğal bir durum" görüşünde. 

"İnanıyorum ve dini görevlerimi yerine getiriyorum" şeklinde kendilerini tanımlayan katılımcıların sadece yüzde 16,1 durumu normal karşılarken yüzde 78'i ise tersini savunuyor. İnanma ve dini görevlerini yerine getirenlerde oran yükseldikçe eşcinselliği normal karşılamama oranı da doğal olarak yükseliyor. 

Rapora imza atan iki akademisyen de bu duruma dikkati çekiyor. Onlara göre, sonuçta dini inanç ve yaşantı ile eşcinselliğe bakış arasında önemli korelasyonlar bulunuyor.

"Dini inanç ve yaşantı arttıkça eşcinsel ve LGBTİ+ grubuna karşı olumsuz bakış da yükselmektedir" denilen raporda şu cümlelerle son buluyor: 

"Salt inanma kadar inanmanın pratiklerini ortaya koyanlar arasında da önemli bir farklılaşma ortaya çıkmaktadır. İnanç ve inancın yaşantıya dönüşerek var oluşu durumunda, eşcinsellik ve onun örgütsel arayışı olan LGBTİ+'ya, karşı ve mesafeli bir tutum gelişmektedir. İnanma salt soyut bir düşünce olarak kaldığında ise eşcinselliğe karşı daha esnek, belirsiz ve normal algılayan bir bilinç gözlemlenmektedir."

Kaynak:

https://www.indyturk.com/node/457061/haber/26-ilde-18-yaş-ve-üzeri-2-bin-200-kişi-ile-lgbt-hakkında-görüşüldü

Escnsellik normal insan davranışı değildir. Cinsellik tamamen uremek için evrmleşmiş bir mekanizmadır bunun dışına taşması sapkınlıktır.

Buyuk oranda psikolojik nedenlerden kaynaklanır.

Dogustan escnsellik palavradır. Normal bir insan ile escinsel bir insan arasında kaydadeüer hiçbir biyolojik fark yoktur dolayısıyla escnsellik doğaldır demek bilime uygunsa değildir.

neye göre kime göre 21. yy psikologlarina göremi. yoo üremek icin yapılan birsey degil dogada pek cok turde escinsellik var neye gore baz alıyorsun orasını anlamadim, mahallendeki gobekli namus bekcisi abilerinin dusuncelerinimi baz alıyorsun

Tarih boyunca bizim ülkede LGBT+ bireylere öyle çok şey bakılmadı ki ! Ama olumlama veya teşvikte yoktur. Çevremizdeki ülkelerde eşcinsellere idam var. Çoğu islam ülkesinde cezası var. Bizim ülkede evinde ne yapıyorsan yap kimle yapıyorsan yap kimse karışmaz.

Mesela bunu göze sokma veya alenileştirme kanırtma kanıksatma sevdası. Ünlü olmak para kazanmak için değişik hareketler ve ses tonu ile göze sokmaya çalışmak.

Yoksa kim kime karışıyor bizim ülkede sen eş cinsellmisin yok şu musun bu musun diyor ? Markete gittim bana sigara vermedi yok eşcinselim diye fırın bana ekmek satmadı diyen mi var !

Ama sen Onur yürüyüşü adı altında yarı çıplak sokakta yürüyecem erkek erkeye veya kadın kadına evlenecem sokakta bile çoluk çocuk önünde yiyişecem dediğinde karışıyor ortalık.

Psikoloji bir doğa (pozitif) bilimi değildir, doğa bilimi gibi muamele etmeyi kesmelisinz.

Turkiyede yasaklanması gereken akraba evliliği denilen ensest ilişkidir.

Yabancıya gitmesin diye diye normalleştirdiler kendi aralarında bunu. Şimdi yavaş yavaş akılları başlarına geliyor genetik çeşitlilik olmadığını gördükçe ki buna bile hala karşı çıkan var bu memlekette 

Hocam 21 yyda artık dinin eski geçerliliği kalmadı.

Evlilik devletten aldığın o belge ile sana evlendiğin kişi üzerinde belli haklar (bu haklar karşılıklı) veren bir sözleşmedir.

Ensest nedir önce onu öğrenin hocam.

Akraba evliliği ensest değildir. Cahil ergenler kuzeni ile evlenmeyi ensest sanıyor. Çünkü ben onu kardeşim gibi gördüm, kardeş gibi büyüdük! diyorlar.

İyi de sonuçta kardeş değilsin. Kuzen ile evlenmek ensest değildir. Ne dinen ne de kanunen böyle bir yasak yok.

Bu LGBTWZQİ++++ UBER'in ciddi ciddi eşcinsel haklarını savunduğunu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz arkadaşlar.

Aynı veganlık gibi vejeteryanlar ve hayvan sever grupları gibi lobicilik faaliyetine dönmüştür. Gerçek eşcinsellerin ise en büyük düşmanı bu lobidir. Ortalığa attıkları ve destekledikleri çoğu mahlukattan anlayabilirsiniz.

Evet insan yapımı bir yasak yok fakat bilimsel bir yasak var.

Nitekim akraba evliliği zeka geriliğinden tutun , binlerce genetik hastalığa kadar toplumu içten içe çürüten bir ilişki biçimi. Eğer ensest olmasaydı pekçok genetik bozukluğa yol açmaz, yaygın olduğu bölgelerde zeka seviyesinin düşmesine neden olmazdı. Kuzen evliliği Abd'de bazı eyaletlerde yasaklanmış ve Ortadoğu dışında genellikle yasak olmasa bile halk tarafından sapkınlık olarak görülen bir durumdur ve nitekimde öyledir.

Kendi ailenden uzak duracaksın bu kadar basit. Ahlakende benim gözümde aile içerisinde biriyle evlenmek doğru değildir. O senin ailen , o gözle bakman bile facia bir olay ancak biz malesef buna alıştırıldığımız için garipsemeyen çok sayıda inmsan var ve pekçok masum çocuğun felakete uğramasına yol açıyor bu ülkede her yıl. Özürlü doğan bir çocuğun ve onu 50 yıl çekecek ailesinin yaşayacağı ızdırabı düşünürsen evet akraba evliliği yasaktır ve uymayan bu dünyada cehennemi yaşama riskini alıyorlardır çocukta bir genetik hastalık ortaya çıkarsa...

Ben sadece sana şunu söyleyeyim. İngiltere'de doğan çocukların yaklaşık yüzde 3ünde özürlü çocuk doğma oranı var ve vbu yüzde 3'ün yüzde 70i Pakistan göçmenlerinin çocukları (57 milyonluk ülkede 2.5 milyon hintli var sadece ) çünkü orada akraba evliliği oranı çok yüksek olduğundan özürlü doğum oranıda istatistiklerde aşırı yüksek çıkıyor. Bugün Avrupa'da akraba evliliği oranlarının çoğuda ortadoğu göçmenlerinden kaynaklı biz başkalarını ahlaksızlık ile suçlarken kendi yaptığımız bu ahlaksızlığı kınamazsak iki yüzlü oluruz.

Akraba evliliği Türkiye'de kökü kazınması gereken bir gelenektir ve umarım ki kökünü kazıyacağız birgün.

Bakın okuduğum bir makalede İngiltere'de yaşayan be genetik hastalığı nedeniyle derisi oluşmayan bir kızın(Pakistan kökenli) yaşadığı ızdırap anlatılıyordu. Hergün cehennem gibi geçtiğini söylüyordu bunun şakası yok , genetik bozuklukların tedavisi de mümkün değil. Verdiğiniz hasar kalıcı ve çok acı verici bence bunu birkezx daha düşünün.Kimsenin çocuğunun hayatı ile loto oynama hakkı yoktur.

Z kuşağı bu toprakların yetiştirdiği en vasıfsız nesil olabilir. Hayatları oyun sosyal medya ve fingirdeme ile geçen neslin hayatın gerçekleri hakkında yorum yapabileceğini düşünmüyorum.