|
Hazırlayan kimse çok artistik bir çalışmaya imza atmış. Paylaşmak istedim: The Evolution of War : From Stones to Atoms 🔥#ai #aiart #animation #stablediffusion #war https://www.youtube.com/shorts/P-2x1ECB_C8?feature=shareBurada ilginç olan aslında su katılmamış derecede realistik politik kuramlara uygun düşen bir insanlık tarihini veya evrimini göstermesi: Güç mücadelesi, savaşlar ve fetihlerle karakterize olan ve biçimleri evrilerek değişse bile çatışmaya dayalı özü asla değişmeyen bir insanlık "evrimi". Tarih gerçekten böyle midir? Belirli bir bakış açısından - bu videodaki gibi - öyle. Ama ya bu bakış daha derinden bir varoluşsal travmanın ürünüyse? İdeolojik veya ruhani maksatlarına karanlık materyalist bir dünyada asla erişememiş ama yine de erişmek için her şeyi yapmış, acı çekerek kanını dökmüş ve kan dökmüş, dört duvar arasında sıkışıp kalamayan ve bir yerlerde macera arayan bir türün o döngüsel hikayesinin en derin travması. Sonsuzluk ve sonsuzluğun bünyesinde her zaman varolduğu farz edilen engelleyici bir karşıt güç karşısında acı ama umut dolu bir çığlık. Evrimsel bir psikolojik tepki olarak okunabilir bu. İlk avcı ve toplayıcı insanların evrimine kadar gidebilir: Kaynaklar kıt ama dünya ve düşmanlar sonsuz. İnsan beyni öyle bir mimariye sahip olmalıydı ki, düşmanca bir çevre karşısında her zaman avantajlı olmaya çabalısın; bu yolda trajik bir biçimde kendini ziyan etse bile. Çok savunduğu şahsi davası ona ihanet etse bile. İlginç olan bu mücadeleci ve kavgacı evrimsel dünyayı sosyal düzenlemeler ve kurallarla "aşabilmemiz", daha doğrusu "evcilleştirebilmemiz". Arayış içerisindeki o özden travmatik varoluşumuzla artık savaş meydanları yerine daha çok borsalar, sosyal medya platformları, sınav sıraları üstünde bir savaş yürütmemiz. Ancak, eski Sovyet coğrafyası (bknz: Rusya-Ukrayna Savaşı) gibi birçok yerde halen mücadelenin cebre dayalı eski normları egemen duruma geçebiliyor. Bu konu hakkında siz ne düşünüyorsunuz? Evrimin ve realizmin insanı içine kapattığı nahoş hapishane sosyal ve ahlaki mühendislikle, farkındalık düzeyinin artırılmasıyla kırılabilir mi? Yoksa bilakis evrime ve realizme dair bu aydınlama süreci daha çok gayri ahlaki davranışlarını ve amansız bencilliklerini meşrulaştıracak sosyal Darwinist canavarlar yaratmaya mı yatkındır? Tarih bence bize ikisinin de mümkün olduğuna işaret ediyor. Birbirine dolanmış iki patika gibi. Adolf Hitler bunun bir kutbu, Carl Sagan tarzı karakterler, idealistler, bu çerçevede liberal demokrat kapitalist topluma inanan liberaller, komünizme canı gönülden inanan Marksistler öbür kutbu. İdealist iyimserliğimiz kesinlikle hakkının teslim edilmesi gereken üstün bilişsel ve mühendislik kabiliyetlerimizle, madde ve enerjiyi ve kendi düşünce ve hareketlerimizi manipüle edebilme yetimizle ilgili. Videonun sonunda dikkat ederseniz her şeyi sıfırlarcasına videoyu bitiren bir nükleer patlama anı var. Bu işte bir "breakthrough", diğer bir deyişle kırılım veya atılım anı. Nükleer silahların paradoksal biçimde savaşı önlediği ve topyekun dünya savaşını tedavülden kaldırdığı az çok biliniyor (dehşet dengesi ve karşılıklı garanti yıkım uyarınca). Ama nükleer bomba özünde bir silahtan başka bir şey de değildir. Dünya işte böyle garip bir yer. Sürekli irdelemek lazım, ki meselenin az çok derinine inebilelim. |
|
_____________________________
We're beyond sympathy at this point, we're beyond humanity.
|




Yeni Kayıt

Konudaki Resimler
kullanıcısına yanıt
kullanıcısına yanıt
Hızlı






