Şimdi Ara

Sık Sorulan Sorularla Yeni Anayasa [Güzel Bir Analiz+ Powerpoint/Word dosyası da var]

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
3 Misafir - 3 Masaüstü
5 sn
20
Cevap
4
Favori
713
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
11 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Öncelikle dinimizin de bize "Oku" şeklinde emretmesi dolayısıyla hepimizi, hatta gelecekte doğacak çocuklarımızı dahi etkileyecek olan bu Anayasa Değişikliği Refrerandumu'nda bilmeden, okumadan oy kullanmanın ciddi sorumsuzluk ve sakıncalar içerdiğine inanıyorum.
    Bunun için hepimizin okuyup bilgilenerek, oyumuzu Evet ya da Hayır olarak ona göre kullanmamız taraftarıyım.

    Bu nedenle paylaşacağım yazının haricinde Türkiye Barolar Birliği tarafından hazırlanan Anayasa Değişikliği Teklifi'nin Karşılaştırmalı ve Açıklamalı Metni'nin okunmasında ciddi bir yarar olduğunu düşünüyorum.

    Aşağıda paylaştığım yazınınsa powerpoint sunum dosyasından çok daha rahat takip edilebileceğini hatırlatmak isterim.
    Powerpoint ve Word dosyalarını buraya atamıyorum ama dileyenlere pm yoluyla gönderebilirim.
    Ben yine de word dosyasını copy paste yapıp rahat okunabilmesi adına yazıyı alıntı olarak paylaşıyorum.


    Ayrıca powerpoint dosyasında yer alan Kamuran Akkor'un Evet mi Hayır mı? şarkısına da ilgili linkten ulaşabilirsiniz.
    Çok tatlı bir şarkı imiş ve sunuma da yakışmış.




    quote:



    SIK SORULAN SORULARLA YENİ ANAYASA
    EVET Mİ? - HAYIR MI?



    Cumhurbaşkanı Neden Tarafsız Olmalıdır?

     Cumhurbaşkanı tüm milleti temsil edebilmesi açısından tarafsız olmalıdır. Cumhurbaşkanı, adından da anlaşılacağı üzere «cumhuru» temsil eder. Belli bir kesimi, grubu ya da partiyi temsil ederse tüm milleti temsil edemeyecektir.
     Taraflı bir Cumhurbaşkanının adı cumhuru temsil etmediğinden Cumhurbaşkanı olamaz. Olsa olsa sadece Başkan olur. Cumhur kelimesi kişinin taraflı olması durumunda anlamını yitirir.
     Cumhurbaşkanı yüksek yargı mensuplarını, yüksek öğrenim kurumu üyelerini, üniversite rektörlerini, valileri ve tüm kritik atamaları tarafsız bir şekilde tüm cumhur adına yapmalıdır.
     En basitinden; «Taraflı kişilerin işlemleri taraflı olurken, tarafsız olan işlemler ancak tarafsız kişilerin elinden çıkar.»
     Taraflı bir devlet başkanının Türk Silahlı Kuvvetleri’ni kullanma yetkisine sahip olduğu düşünülemez.




    Cumhurbaşkanı’nın Partili Olması Tarafsızlığını Neden Etkilesin ki?

     Cumhurbaşkanı’nın bir partinin genel başkanlığını yapması, Anayasada yer alan tüm atamaların bir parti genel başkanı eline geçeceği anlamına gelir.
     Adaleti ancak tarafsız olduğu düşünülen yargı mensuplarının sağlayacağı düşünüldüğünde tarafsız yargı mensuplarını da ancak tarafsız kişiler atayabilir.
     Yüksek yargı mensuplarının atamalarını taraflı bir parti genel başkanının yapmasındansa, bu atamaları Anayasada «tarafsız» olduğu belirtilen bir Cumhurbaşkanı’nın yapmasını tercih etmeliyiz.
     Tarafsız yargılama ancak tarafsız kişilerin atayacakları tarafsız kişiler eliyle sağlanır. «Yargılamaların tarafsız hakimler tarafından yapılmasını istiyorsak, o hakimlerin tarafsız kişilerce atanmasını istemeliyiz.»




    Cumhurbaşkanı ile Başbakan Arasında Ne Fark Var? Başbakan da Partili O Ne Olacak?

     Anayasa madde 104’te Cumhurbaşkanı «Devletin başıdır. Bu sıfatıyla Devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını tarafsız bir şekilde gözetir.» denmektedir.
     Başbakan sadece yürütmeye ilişkin yetkilidir. Başbakan devletin başı sıfatını taşımadığından devleti temsil etmez ve partili olmasının bir mahsuru yoktur.
     Oysa Cumhurbaşkanı’nın yürütme dışında devletin tüm organları üzerinde düzen ve uyumu sağlamak gibi bir sorumluluğu da olduğundan, bu düzen ve uyumu devletin başı sıfatıyla tarafsız bir şekilde sağlaması gerekir.
     Bu düzenlemede; Parti genel başkanının sağlayacağı uyum ve düzen devletin değil, partinin uyum ve düzenini olacaktır.




    Şimdi Cumhurbaşkanı Partili Olunca «Parti Devleti» Olacağımız Doğru mu?

     Başbakan sadece yürütme ile yetkiliyken Cumhurbaşkanı’nın devletin başı sıfatıyla tüm devlet üzerinde etkili olması ister istemez bir partinin tüm devlet üzerinde etkili olacağı sonucunu ortaya çıkarmaktadır.
     Peki nedir bu «Parti Devleti?»
    Devletin tüm organlarında partinin nüfuzunun hissedildiği Parti-devlet bütünleşmesine dayanan tek parti rejimi, modern diktatörlüklere özgü bir yönetim biçimidir.
     Getirilmek istenen Anayasada da En tepede devleti temsil eden Cumhurbaşkanı’ndan başlayarak meclise, oradan yüksek yargı atamalarına ve en sonunda tüm görevlendirmelere kadar partinin nüfuzu hissedileceğinden parti devletine dönüşmemiz kaçınılmazdır.




    Parti Devleti Olalım Ne Olacak Yani?

     Parti Devleti olmak demek zamanla partinin kurum ve değerlerinin, devletin kurumları ve değerleri ile eş görülmeye başlanması ve sonrasında partinin daha ön plana geçmeye başlaması demektir.
     Bunun en yakın ve bilindik örneği Hitler dönemidir. Ein Reich, ein Volk, ein Führer! Yani «Tek Vatan, Tek Millet, Tek Lider!» sloganıyla ortaya çıkan Hitler, Alman halkının desteğini alarak Nazi Partisini öyle ön plana çıkarmıştır ki Almanya Cumhuriyeti bayrağı yerini zamanla hafızalarımızda yer alan Gamalı Haç’a yani Nazi Partisinin bayrağına bırakmıştır.
     Hatta Tek Lider olan Hitler, zaman içerisinde Partinin Silahlı Milislerini Alman Ordusu’nun yerini tutmasını sağlayacak kadar partiyi devlet ile bütünleştirip partinin devletin yerini almasına neden olmuştur.
     Hitler’in tüm bunları Halk Oylamasına götürüp %90 «EVET» oyuyla sağlaması da bugün imrenilerek bakılan Almanların bile ne denli yanılabileceğinin en somut örneğidir.




    Cumhurbaşkanı Tarafsız Olsun Diyoruz da «Bir insanın karakterinde tarafsızlık olur mu?»

     Mevcut anayasa «Cumhurbaşkanı tarafsız olan kişilerden seçilir» demiyor.
    «Seçilen Cumhurbaşkanı, görevini tarafsız bir şekilde ifa eder.» diyor.
     İnsanlar tabiyatları itibariyle elbette ki bir taraflardır. Ama insanlar üstlenmiş oldukları görevleri hangi niteliklerle sürdürmesi gerektiğini de iyi bilirler.
     En ağır suçların işlendiği davalarda dahi hakimler, sanık aleyhine ne kadar taraflı düşünürlerse düşünsünler, kararlarını tarafsız bir şekilde vicdanlarını dinleyerek vermeleri gerektiği kanunda yazar. Hakimin de elbette bir tarafı vardır ancak «Görev İcabı Tarafsızlık» tam olarak budur.




    Mevcut Sistemde Çift Başlılık Olduğu, Bir Pranga Olduğu Söyleniyor. Koalisyonları Bitirecek Olan Bu Sistem «Güçlü Bir Türkiye» için Daha İyi Olmaz mı?

     15 yıldır koalisyon yok, tek başlarına iktidarlar ve neyi yapamadılar, neler aksadı? Bunların açıklaması yapılmadan «Güçlü Türkiye» söylemi havada kalmaktadır.
     «Güçlü Bir Türkiye» olmanın yolu tüm yetkiyi bir kişiye yüklemekten değil, yetkiyi kurumlar arasında paylaştırarak, birbirlerini denetlemelerini sağlamaktan geçer.
     «Güçlü devletler; kişilerin değil, kurumların güçlü olduğu devletlerdir.»
     Ordunun yönetimini bir parti genel başkanına vermek ne kadar doğrudur? Partili bir Başkomutan düşünemiyorsak, partili bir Cumhurbaşkanını da düşünemeyiz.
     Bir parti genel başkanının Başkomutanlığı altındaki bir ordunun birliği ve başarı şansı ne olabilir? Bu durumda «Güçlü Türkiye» den bahsedebilir miyiz?




    Cumhurbaşkanı’nın Tek Başına OHAL İlan Edip Denetlenemediği Doğru mu?

     Mevcut Anayasada, OHAL ancak Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulunun «ortak kararıyla» ilan edilebiliyorken,
    Getirilmek istenen sistemde Cumhurbaşkanı artık «tek başına» OHAL kararı alabilecek. (Madde: 119)
     Anayasa Madde: 148’de
    «OHAL döneminde çıkarılan Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin şekil ve esas bakımından Anayasaya aykırılığı iddiasıyla, Anayasa Mahkemesinde dava açılamaz.» denilerek; Cumhurbaşkanlığı Kararnameleri’nin denetim dışı tutulduğu, dolayısıyla Denetlenemez olduğu ortaya konulmuştur.




    İyi de Şimdi de Denetlenemiyor. Fiilen Başkanlık Var. Bunu Yasallaştırmak İçin Değişiklik Yapmıyorlar mı?

     Zaten herkes kırmızı ışıkta geçiyor deyip o zaman trafik ışıklarını kaldıralım diyebilir miyiz?
     Her fani hata yapabilir, işlem ve eylemlerin başkaları tarafından denetlenip düzeltilebilmesi kötü bir şey midir?
     Her işlemi Tek Başına yapmak ne kadar güvenilir olur? Siz ailenize danışmadan, kimsenin fikrini almadan Tek Başınıza bir ev, araba alabilir misiniz? İllaki fikirlerini sorarsınız.
     Devlet işlerinde uzlaşı aramanın, işlemleri kontrol edip denetlemenin neresi yanlıştır? Anayasayı değiştirerek bu yanlışları kılıfına uydurmak ne kadar doğrudur.
     Mevcut sistemde bile Anayasa’daki denetleme mekanizmalarını zorluyorlar. Pranga oluyor dedikleri bu denetleme mekanizmalarıdır.
     Yanlış olan bir şeyi neden doğruymuş gibi savunalım ki? Herkes adam öldürüyor diye adam öldürmenin normal ve doğru bir şey olduğunu savunmak mümkün müdür?




    Sahi «Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi» Diye Bir Şey Çıktı. Nedir Bu?

     Anayasaya; «Cumhurbaşkanı, yürütme yetkisine ilişkin konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarabilir.» (Madde:104) hükmü getirilerek meclise ait olan yasama yetkisi Cumhurbaşkanı ile paylaşılmıştır. (OHAL’de yürütme yetkisi sınırı yok. Md.119)
     Anayasa Madde: 7; «Yasama yetkisi Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisi’nindir. Bu yetki devredilemez.» demektedir.
     Meclisin duvarlarında yazan «Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.» sözü; kanun çıkarma yetkisinin yalnızca millete ve tabii ki milletin seçtiği vekillere aittir anlamına gelmektedir.
     Cumhurbaşkanına verilmek istenen «Kararname Çıkartma Yetkisi» yalnız millete ve onun seçtiği vekillere ait olan yasama yetkisinin gaspı anlamına gelmektedir.
    Egemenlik millete ve meclisine aittir, bu yetki devredilemez.




    Peki Kanun Varsa Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin Hükmü Ne Olacak?

     Anayasa Madde: 104’e
    «TBMM aynı konuda kanun çıkarırsa Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi hükümsüz hale gelir.»
    ifadesi getirilerek Cumhurbaşkanlığı Kararnamelerinin Kanun Hükmünde olmadığı ifade edilmiştir.
     Ancak aynı maddenin başlarında «Kanunları Yayımlanma Yetkisinin Cumhurbaşkanı’na ait olduğu» belirtilmiş olup çıkan kanunu Cumhurbaşkanı tarafından yayımlamadığı takdirde oluşacak boşluk giderilememiştir.
     Ayrıca OHAL döneminde çıkarılan Kararnamelerinin denetlenemeyecek olduğunu da hatırlayacak olursak Cumhurbaşkanlığı Kararnamelerinin Kanun Hükmünde olduğu kabul edilmelidir.




    Kanun Cumhurbaşkanı Tarafından Veto Edilirse Meclis Kanunu Bir Daha Oylar. Ne Olacak Yani?

     Mevcut anayasada «Bir kanunun çıkarılması için 139 milletvekilinin oyu aranır. Kanun Veto edilse bile kanun yine en az 139 oyla kabul edildiği takdirde Cumhurbaşkanı onayına gider ve tekrar Veto edilemez.»
     Yeni Düzenlemenin 89. maddesinde ise «Veto edilen kanunun tekrar Cumhurbaşkanı’nın onayına gidebilmesi için 600 milletvekilinin 301’inin oyu ile kabul edilmesi gerekmektedir.»
     Bu düzenleme Meclis yetkilerini ve etkisini sınırlayan başka bir hükümdür.
     Kanun çıkarma yetkisi 139 oydan 301 oya çıkarılarak Meclisin yasama işlevi ciddi bir yara almıştır.




    Meclisin Yetkileri ve Denetleme Mekanizmaları Sınırlandırılarak «Meclis’in İşlevsiz» Olduğu İddia Ediliyor. Bu Ne Kadar Doğru?

     Veto edilen kanunun tekrar kabulü için aranan oyun 139’dan 301 oya çıkarılması,
     Mevcut Anayasada yer alan hükümete verilecek «Gensoru»nun çıkarılması,
     Cumhurbaşkanı tarafından atanan Cumhurbaşkanı Yardımcıları ve Bakanlar’ın göreve başlaması için mevcut anayasadaki «Güven Oyu» alması şartının kaldırılması,
     Madde 98’in TBMM’nin Bilgi Edinme ve –hükümeti- Denetim Yolları başlığının kaldırılması ve bu maddenin enteresan bir şekilde başlıksız bırakılarak «Yasama ve Yürütme arasındaki bağın isminin konulmaması»,
     Milletvekillerinin çoğunu Partili Cumhurbaşkanı’nın belirlemesi ve isterse tek başına meclisi feshedebilmesi ama meclisin seçim için 360 çoğunluğunu sağlaması gerekmesi (1>360 durumu oluşuyor)
     Bütçenin kabulünün meclisten alınıp Cumhurbaşkanı’na bırakılması

    Gibi hükümlerle Meclisin yetkilerinin azaltılıp İşlevsiz kılındığı su götürmez bir gerçektir.




    Tamam Cumhurbaşkanı Meclisi Feshedebiliyor ama Meclis de Cumhurbaşkanı’nı Feshedebiliyor. O Ne Olacak?

     Mevcut Anayasa’da Cumhurbaşkanı Meclis Başkanı’na danışarak seçimlerin yenilenmesi kararını isteyebiliyor. Buraya dikkat! «isteyebiliyor.»
     Getirilen düzenlemede ise kimseye danışmadan «Tek Başına» Feshedebiliyor.
     Ama meclis de feshedebiliyor? Evet ama Milletin %100 iradesini yansıtan meclis ancak 360 oyla bu kararı alabilirken, Cumhurbaşkanı aldığı %50 oy ile nasıl millet iradesinin %100’ünü Tek Başına feshedebilir?
     Tek bir kişi ne zamandan beri 360 kişiden çok oldu? Bu anayasada adeta 1>360 durumu oluşuyor.




    Sürekli «Tek Adam» Rejimi Deniliyor. Bu Neye Dayanılarak Söyleniyor?

     OHAL kararını Bakanlar Kurulu ile ortaklaşa alabilirken şimdi Tek Başına ilan edebilmesi,
     Seçimlerin yenilenmesi kararını Meclis Başkanı’na danışarak alabilirken şimdi Tek Başına bu kararı alabilmesi,
     Bakanları ancak Başbakan’ın teklifi üzerine görevden alabilirken şimdi kimseye güven oylaması yaptırmadan Tek Başına atayıp Tek Başına görevden alması,
     Hepimizin vergileriyle hazırlanan bütçenin Meclis Tarafından onayı gerekirken şimdi Tek Başına hazırladığı bütçe meclisten onay almasa bile geçen yılın bütçesini arttırarak devam edebilmesi,
    Tüm yetkinin ortaklaşa kullanıldığı, herkesin birbirini zincirleme bir şekilde denetlediği sistemin yerini tüm yetkilerin Tek Adamda birleştirildiği ama denetlenemediği bir sisteme bırakması bu anayasanın «Tek Adam Rejimi» şeklinde anılmasına neden olmaktadır.




    Tek Adam ve Denetlenememesi Demişken, Cumhurbaşkanı’nın Artık Her Türlü Suçtan Yargılanabileceği Söyleniyor?

    Öncelikle burada büyük bir aldatmaca var.
    Mevcut Anayasa’nın 105. maddesi Cumhurbaşkanı’nın yaptığı işlemler dolayısıyla mecliste sadece vatana ihanetle suçlanabileceğini söylüyor. Yani «Cumhurbaşkanı görevi dolayısıyla yaptığı işlemler yargıya taşınamaz, ancak vatana ihanetle itham edilebilir, bunun için mecliste ¾ çoğunluk aranır» diyor.
    Örneğin; Cumhurbaşkanı adam öldürürken suçüstü yapıldı, yargılanması için mecliste oylama yapılmasına gerek yok. Anayasa kişisel suçları korumaya almamıştır, sadece görev suçlarını korumaya almıştır.
    Ancak getirilen yeni düzenlemede «Görev Suçları» ve «Kişisel Suçlar» gibi bir ayrım yapılmaksızın Cumhurbaşkanı’nı tam korumaya almıştır ve işlediği kişisel suçlarla yargılanmasını bile meclis oylamasına tabii tutmuştur. Örnek üzerinden devam edecek olursak; Cumhurbaşkanı’na suçüstü yapılsa bile yargılanması meclisin onayıyla mümkün olacaktır, oysa mevcut anayasa bu derece korumaya almamıştır.




    Ama Yine de Yargılanması Mümkün, Öyle Değil Mi?

     Meclisin yetkilerinin sınırlandırılması ve milletvekillerinin çoğunu Partili Cumhurbaşkanı’nın belirlemesinin etkisi burada da görülüyor.
     Çoğunluğu Cumhurbaşkanı’nın genel başkanlığını yaptığı partiden oluşan meclisin, onları aday listesine alacak olan «genel başkanları aleyhine oy kullanmayacakları» gerçeğini aklımızın bir köşesinde tutacak olursak;
    1) Cumhurbaşkanı’nın yargılanması istemiyle önerge için 301,
    2) Soruşturma açılıp soruşturma komisyonu kurulması için 360,
    (Soruşturma Komisyonu’na her parti kendi çoğunluğu oranında aday üye gösterir.)
    3) Çoğunluğu Cumhurbaşkanının partisinden oluşması muhtemel Soruşturma Komisyonun raporunun 400 oyla kabul edilmesi durumunda Cumhurbaşkanı Yüce Divan’a sevk edilir.
     Burada çoğunluğu iktidar partisinden oluşan bir mecliste bile yargılama için üçlü aşama getirilmesi, Cumhurbaşkanının yargılanmasını önemli ölçüde güçleştirerek sahip olduğu yetkiler üzerinde denetim eksikliği oluşmuştur. Yani neredeyse yargılanamıyor. (md.105)




    Bu Yeter Sayıları Sadece Cumhurbaşkanı İçin mi Geçerli?

     Cumhurbaşkanı’nın atayacağı Cumhurbaşkanı Yardımcıları ve Bakanlar da sadece Cumhurbaşkanı’na karşı sorumlu olduğundan bu rakamlar atanan bu kişiler için de aynen geçerlidir. (md.105)
     Atanan Cumhurbaşkanı Yardımcıları ve Bakanlar mevcut anayasada yer alan (md.109) güven oyuna tabii tutulmadığından ve hiç seçilmeden dokunulmazlık kazandırılmasıyla yargılanmalarının üçlü aşamaya sokulması adeta onların da yargılanmalarını imkansıza yaklaştırmıştır.
     Cumhurbaşkanı’nın kişisel suçları dolayısıyla yargılanması için böyle bir usul engelinin konulması yetmiyormuş gibi atadığı kişiler de korumaya alınmış olup bu durum açıkça Anayasa’nın 10. maddesinde «Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.» şeklinde ifade edilmiş olan Eşitlik İlkesine açıkça aykırıdır.




    Diyelim ki Meclis’ten Yüce Divan’a Sevk Kararı Çıktı. Bu Anayasada Yüce Divan’ın Yapısı Nasıl Olacak?

    Anayasa Mahkemesi, kanunların anayasaya uygunluğunu denetler ve Cumhurbaşkanı’nı, Yardımcılarını ve Bakanları Yüce Divan sıfatıyla yargılar.
     Anayasa Mahkemesi 15 üyeden oluşur.
     3 üye YÖK tarafından önerilen adaylar içinden dolaylı olarak CUMHURBAŞKANI tarafından,
     5 üye Yargıtay ve Danıştay’ın gösterdiği adaylar içinden dolaylı olarak CUMHURBAŞKANI tarafından,
     4 üye doğrudan CUMHURBAŞKANI tarafından,
     Kalan 3 üye ise TBMM tarafından seçilir.
     Görüldüğü üzere Anayasa Mahkemesi’nin 15 üyesinin en az 12’si Cumhurbaşkanı tarafından seçilmiş olacaktır. 12 üyenin yanına eklenecek 3 üyenin, Mecliste çoğunluğu elinde bulunduran partinin baskınlığıyla seçileceği gerçeğini de eklemek gerekir.




    Üye Yapısı Bu Şekilde Yapılandırılmış Olan Bir Mahkemenin Yargılaması Ne Kadar Güvenli Olur?

     Partili, yani Taraflı bir Cumhurbaşkanı’nın seçtiği üyeler ne kadar tarafsız olursa, bu mahkemenin yapacağı yargılama da o kadar tarafsız olur.
     Aslında her şey en başta başlıyor... Mevcut Anayasada atamaların tarafsız bir Cumhurbaşkanı tarafından, tarafsız bir şekilde yapıldığı karine olarak kabul edilir.
     Getirilmek istenen sistemde ise taraflı olduğu en başta belirtilen başkanın atamalarını tarafsızca yapacağına inanarak yargılamaların tarafsız ve adil gerçekleşeceğine inanmak gerçekleri göz ardı etmektir.




    Cumhurbaşkanı’nın Herhangi Bir Nedenle Görevine Devam Edememesi Durumunda Ne Olacak?

     Getirilen düzenlemenin 106. maddesine göre; Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cumhurbaşkanlığına vekâlet eder ve Cumhurbaşkanına ait tüm yetkileri kullanır.
     Cumhurbaşkanı Yardımcılarının meclisin dışından atanabildiği ve Meclis’ten Güven Oyu dahi almadan göreve başlayabildiği bu sistemde, bu kişilerin bir anda Cumhurbaşkanlığı’na vekaleten gelebilmesiyle Anayasa’da yer alan Tüm Yetkileri kullanabilmeleri çok ciddi sorunlara gebedir.
     Seçime girmeyi geçelim, güven oyu dahi almamış birinin vekaleten gelip Tek Başına OHAL ilan edebilme, Tek Başına Meclisi feshedebilme, Tek Başına TSK’yı kullanabilme, Tek Başına Kamu Tüzel Kişilikleri oluşturup birleştirebilme yetkilerine sahip olabileceğini düşünmek bile bu sistemin aşırı güvensiz olduğunun ve son derece denetimsiz bırakıldığının en büyük kanıtlarındandır.




    Azerbaycan’daki Durum Bizde de Yaşanabilir mi?

     Bilindiği üzere Azerbaycan'da %86’sının «EVET» oyu verdiği referandumda anayasada bazı değişiklikler yapılarak «Cumhurbaşkanı Birinci Yardımcılığı» ve «Cumhurbaşkanı Yardımcıları» makamlarının oluşturulmasına karar verilmişti.
     Ardından İlham Aliyev, eşi Mihriban Aliyeva'yı kimseye sormadan «Cumhurbaşkanı Birinci Yardımcısı» olarak atadı.
     Yasaya göre Cumhurbaşkanı olmadığında tüm yetkiler, dokunulmazlık hakkına sahip olan, seçime hiç girmemiş eşine geçebilecek.
     Maalesef aynı düzenleme bizde de oylanacak ve «EVET» çıkması halinde Cumhurbaşkanı seçilmemiş olan birisine (eşi, oğlu, kızı ya da bir başkası) dokunulmazlık verebilecek. Cumhurbaşkanı olmadığında ise bu kişiler hiç seçime girmeden, birden bire bu makama gelebilmiş olacak.
     Bunu birisi dener, yapmaya çalışır mı bilinmez ama kızı Cumhurbaşkanı Danışmanı olarak atanıp 50.000 TL maaş bağlanan bir ülkede maalesef bunu engelleyebilecek bir mekanizma getirilmemiş ve bu kişiler tüm yetkilere namzet yapılmıştır.




    Cumhurbaşkanı’nın Eyaletler Kurabileceği Söyleniyor. Böyle Bir Şeyi Nasıl Yapabilir ki?

     Mevcut Anayasa’da Kamu Tüzel Kişilikleri’nin kurulması kanunlarla sağlanırken, yani bu yetki Meclisteyken, getirilen düzenlemenin 123. maddesinde Kamu tüzelkişiliği, kanunla veya «Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle» kurulur. Denilerek yine meclisin, yani milletin egemenliğine ket vurulup tek bir kişiye yetki devri olmuştur.
     Peki nedir Kamu Tüzel Kişiliği?
    TRT, RTÜK, TDK, Üniversiteler gibi kurumları geçecek olursak;
    İl Özel İdareleri – Belediyeler – Köyler Kamu Tüzel Kişiliklerinden bazılarıdır.
     Cumhurbaşkanı’nın Tek Başına ilan edebildiği OHAL döneminde çıkaracağı kararnamelerin denetime kapalı olduğunu hatırlayacak olursak bir Cumhurbaşkanı 123. maddeye dayanarak iller oluşturup bunları birleştirebilir ve Eyaletler kurabilir.
     Hatta yine bu maddeye dayanarak Hitler gibi Silahlı Milis Kuvveler (Kahverengi Gömlekliler) oluşturabilir. Eyaletler + Milis Kuvvetler = Bölünme demektir…




    Ama Tüm Bunlara Rağmen «EVET» Çıkarsa Daha Güçlü Olacağımız Söyleniyor?

    1) Ergenekon ve Balyoz davaları ile darbelerin biteceği söyleniyordu,
    Hapse atılan subayların yerine FETÖ’cü subaylar terfi ettiler darbe yaptılar.
    2) 12 Eylül 2010 referandumu ile Darbenin etkileri silinip Yargının Bağımsız olacağı söyleniyordu,
    HSYK’nın yapısının değişmesiyle FETÖ yargıyı ele geçirdi ve 17-25 Aralık oldu.
    3) Çözüm Süreci ile anaların artık ağlamayacağı söyleniyordu,
    Birlikler valilere bağlandı operasyon yapılmadı ve doğuda silahlar depolandı, hendekler kazıldı.
    4) 7 Haziran seçiminden sonra tek başlarına iktidar olduklarında Kaos olmayacağı söyleniyordu,
    1 Kasım’da Tek Başlarına iktidar oldular, bombalar her yerde patlamaya devam etti, döviz daha da arttı.




    Ama Tüm Bunlara Rağmen Çift Başlılık Olduğu, Pranga Olduğu Söyleniyor?

     Mevcut sistemin adı Çift Başlılık değil, herkesin herkesi denetleyebildiği, bir yanlışı diğer bir kurumun giderebildiği Parlamenter Sistemdir.
     Mevcut sistem ağır işler ama güvenli işler.
     Seçilmemiş ve güven oyu dahi almamış kişilerin vekaleten geldiği Cumhurbaşkanlığı makamında kimselere danışmadan, Tek Başına OHAL ilan edip, eyalet kurabileceği başkomutanlık taslayabileceği olasılıklara müsaade etmez.
     Eğer mevcut Parlamenter Rejime «çift başlılık» deniliyorsa, getirilmek istenen sistem «Tek Adam» Rejimidir.
     En Başta denildiği gibi, Güçlü ülkeler kişilerin değil, kurumların güçlendirilmesiyle güçlü olmuşlardır.










    Meclisin Zayıflatılarak Tek Bir Kişin Güçlendirildiği,
    Bir Kişinin Güçlendirilmesine Rağmen Denetiminin Zorlaştırıldığı,


    Yasamanın Meclisten, Egemenliğin Milletten Gasp Edildiği
    Bir Sistem Asla Ayakta Duramaz

    Ve
    « Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir »
    MUSTAFA KEMAL ATATÜRK



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Doblolu Esnaf -- 18 Mart 2017; 4:17:28 >







  • umarım okurlar
  • Evet veya hayır vermekte kararsız olanlar bu yazıyı okuduktan sonra bir karar verirler ise bu mesajıma nedenleri ile cevap verirlerse sevinirim.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • ben özellikle son derece bilgilendirici ve kafalardaki sorulara cevap vermeye çalışan bu konunun üst sıralarda yer alması taraftarıyım. ama uzun olduğundan mıdır nedir pek ilgi görmedi sanırım.

    üst sıralarda kalması taraftarıyım çünkü dh yeni anayasaya evet diyor konusunu incelediğimizde alenen eksik ve yanlış bilinenlerden dolayı evet diyen yığınla insan var.

    ilk mesajda bile cb şuanda da tek başına ohal ilan edebiliyor, seçimleri tek başına yenileyebiliyor denilmiş ki ya okuduklarını anlamıyorlar ya da yalan söylüyorlar.

    çünkü mevcut anayasada ohal bakanlar kurulu + cb ile ilan edilebiliyor
    seçimlerin yenilenmesini de cb meclis başkanından isteyebiliyor ama tek başına bu kararı alamıyor.

    ama bu insanlar nasıl şuanda da zaten böyle diyebiliyor gerçekten anlamak güç.

    başbakanın seçtiği bakanlar ile cb nin seçtiği bakanların statüsünün aynı olduğunu söylemeleri bile insanı çileden çıkarabiliyor. yahu şuan dışarıdan bir bakan atanırsa meclisten güven oyu alması lazım ama yeni düzenlemede cb ol dedi oldu gibi bir sistem var. şahsen ben güven oyu almamış bir kişinin dokunulmazlık alacağı bir sisteme karşıyım.

    egemenlik milletindir kardeşim ve egemenlik hiç bir kişi ve zümreye devredilemez.




  • up
  • Çok yararlı bir konu, herkesin okuması lazım.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • İstediğiniz kader ayet okuyun hayır kaçınılmaz...

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
  • Yukarı

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Ak trollerin uğramayacağı bir konu işlerine gelmez çünkü biz en başta ne söylediysek şimdi de aynısını söylüyor sonuna kadar HAYIR diyoruz.....16 Nisanda herkese bol HAYIRLI referandumlar
  • Şuana kadar forumda Referandum ile ilgili gördüğüm en faydalı konu gerçekten.
  • Gerçekten çok açıklayıcı oldu teşekkürler.
    Muhalefettekiler şunları adam gibi çıkıp açıklayamıyor. Gerçi onları da suçlamak zor, medyanın durumu ortadayken.
  • 2 aydır okumadığım köşe yazısı , sosyal medyada ise okumadığım tweet kalmadı konuya hakimim zannediyordum ki bunu görene kadar.Evet cephesinin savunduğu ; cevap veremediğim iki konunun cevabını bu yazıda buldum.Emeğine sağlık.Yiğit yüzüne karşı övülmez derler ama övgüyü hakediyor.Seçim öncesi el kitabı niteliğinde olmuş seçim öncesi bir okuyun derim.UP
  • Hocam çok güzel maddeleriyle, detaylı açıklamışsın ama herhangi bir dayanağı olmadan evet çıkarsa darbe olmayacak, terör bitecek diyenler gene aynı şeyi diyecek. İşin kötüsü birçok yerde olduğu gibi burada da detaylı anlatılmasına rağmen gene "bu hayırcılar bir sebep söyleyemiyor, niye hayır dediklerini bilmiyorlar" denecek.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: LegendAiakos

    2 aydır okumadığım köşe yazısı , sosyal medyada ise okumadığım tweet kalmadı konuya hakimim zannediyordum ki bunu görene kadar.Evet cephesinin savunduğu ; cevap veremediğim iki konunun cevabını bu yazıda buldum.Emeğine sağlık.Yiğit yüzüne karşı övülmez derler ama övgüyü hakediyor.Seçim öncesi el kitabı niteliğinde olmuş seçim öncesi bir okuyun derim.UP

    estağfurullah faydası olduysa ne mutlu.
    daha önce cevabı bulamadığınız meseleler neydi merak ettim de
  • Doblolu Esnaf kullanıcısına yanıt
    çoğu insan ana hatlarıyla bahsetmişti bunlardan.CB'nin yargılanabilmesi konusunu burada ilk kez öğrendim , diğer konu yargıyla ilgiliydi yarım yamalak biliyordum ama detaylı açıklamışsın burada artık onu da anladım.
  • Cok aciklayici bir konu olmus hocam, elinize saglik
  • şuraya fazla bi şey bilmeyip akp kafasını yükseklerde yaşayan birisini yaşadıklarını yazıyorum;
    herif geliyor okuyor yazıları 4-5 defa anlamak için, en sonunda anlıyor.
    sonra durup düşünüyor 'bu doğru olan yazıyı bizle alay edenlerden biri yazmış.' sonra sidik yarışı başlıyor.

    ülkede artık okuyup, izleyip oy kullanmak yok;
    mahallede sevdiği abileri kimlere oy kullandıysa ona özenirler.
    modern, olgun ve sosyal insanları kıskandıkları için karşıt görüşlü olmayı seçerler.
    tek doğru, kendi bildikleri doğrudur.

    özetle; akp karşıtı olanların yapmak istedikleri şeyler sayılıdır ve olması gerektiği gibidir.
    örn; tayyipten kurtulmak.
    ama akp sempatizanı 3 kişiye sordum neden akp diye, cevaplar şu oldu;
    evimin önünde rahat park yeri bulabildiğim için
    iyi para kazanıyorum ve sebebi akpnin sağladığı imkanlar(arapları ülkeye sokup arsa satan bi arkadaşımın yorumuydu)
    dine olan saygısı çok yüksek ve insanları inandırmaya çalışıyor

    son cevaba şu açıklamayı yapayım; insanları din konusunda yanlış yönlendiren kişinin günahı çok büyüktür.
    din en çok baskı olmadan insanın kendi içerisinde yaşayıp koşulsuz şartsız inanmasıdır.
    insanların üzerinden dini araç gibi kullanıp siyaset yapmak zaten bir tek türkiye de görülür.
    özetle abdest alıp cumaya gitmekle, başkalarının zoruyla araştırmadan yanlış yola sapmakla adam olunmuyor.

    -benim yorumumu okuyupta yine gurur meselesi yapıp akp yi savunacak tiplerde vardır elbet. :)
    güzel yazı btw



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi -dead -- 17 Mart 2017; 19:32:53 >




  • Eline sağlık.
  • Okuma zahmetine katlanırlar da umarım bilinçlenir herkes referandum konusunda.
  • 15 gün gibi kısa bir süre kaldı, bilgilendirmeye devam etmek gerek.
  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.