⚡️19 Mart 2025 MİLLİ İRADEYE DARBE⚡ Özgür Özel’den AĞIR GÖNDERME: ‘’ TAMAHKAR, ACİZ ve ZAVALLI ‘’ (920. sayfa)

Hepinizin ciğerini bilirim, 20 cilt ansiklopedi yazarım diye ahkam kesiyorsun, oysa sen daha bu devletin temelini, cumhuriyet kelimesinin ardındaki demokratik iradenin nasıl işlediğini kavrayabilecek kapasiteden yoksunsun.

Hayal dünyanda yarattığın Erdoğan yeniden aday olsun komisyonu gerçekte yoktur ve CHP'nin böyle bir senaryoya dahil olduğuna dair tek bir kanıt bulunamaz. Bu yüzden sana Anayasayı mı değiştiriyorlar? gibi basit bir soru yöneltildiğinde lafı evirip çevirdin; kaynak gösteremeyince de ciğerinizi bilirim gibi alakasız bir savunmanın arkasına sığınarak acizliğini ifşa ettin.

Devletin mit gibi hassas bir kurumu için alınan spesifik bir gizlilik kararını da cımbızla çekip, Erdoğan'ın adaylığı yalanına bağlayarak çamur attın.

İşte senin sığ bakış açın, her sorunun çözümünü kaba kuvvette ve yok etmekte gören, diplomasiyi ise acizlik sanan popülist figürlerin hamasetinden beslendiği için, o komisyonun neden kurulduğunu anlaman mümkün değil. Oysa Türkiye Cumhuriyeti, gücünü sadece toptan tüfekten değil, asıl aklından ve demokratik süreçleri işletme iradesinden aldığını tam da o masayı kurarak gösterir; böylece muhataplarına benim için tek meşru yol budur, aklınızı başınıza alın mesajını en güçlü şekilde verimiştir.

Fakat senin gibi içi boş popülizmle beyni yıkanmışların bu stratejik derinliği görmesini beklemiyoruz. İşte bu yüzden bu demokratik adımı, en aşağılık yalanlarla çarpıtarak kendi zavallı gündemini yaratmaya çalışıyorsun. YAZIK

Joe Biden ne söyledide o kadar Afgan sınırlardan kol sallaya sallaya girdi.

Masada gücümüz neydi

Senin bütün argümanını üzerine inşa ettiğin o çürük zemin, devletin TÜBİTAK gibi bir kurumunu peşinen güvenilmez ilan ederken, "orijinal kayıt yerine YouTube videosunu incelediler" gibi kendi uydurduğun bir iddiayı hiçbir kaynak göstermeden mutlak doğruymuş gibi sunmanla başlıyor ve asıl sorman gereken o kilit soruyu kasten görmezden gelmene dayanıyor: Madem ortada bir delil var, o delilin orijinali kimdedir ve nerededir?

Bu siyasi bombanın pimini çekecek kadar akıllı olduğunu varsaydığın o gazeteci çocuğun, elindeki bu paha biçilmez delili dünyanın herhangi bir bağımsız laboratuvarında tescil ettirip raporunu almaktan aciz kalması akıl alır gibi değilken, sen en temel hukuk ve mantık prensibini hiçe sayarak ispat yükünü suçlayandan alıp suçlananın omuzlarına yıkmaya çalışıyorsun.

Bu çarpık mantığın, "Egemen Bağış neden dava açmadı?" gibi basit bir sorunun hiçbir şey çıkmayacağını bildiği bir hukuk sirkiyle uğraşmak istemeyişini utanmadan İmamoğlu meselesiyle kıyaslayarak zirveye taşıyorsun; oysa bir yanda kimin elinde olduğu bile belli olmayan bir kaset dedikodusu varken, diğer yanda bizzat sürecin içindeki insanların somut tanıklıkları ve itirafları bulunduğunu ve bu ikisini aynı kefeye koymanın bilinçli bir manipülasyondan başka bir şey olmadığını sen de gayet iyi biliyorsun.

Dolayısıyla, yaptığın şey, delil ve ispat sorumluluğunu hiçe sayan, dedikoduyla tanıklığı birbirine karıştıran ve kendi içinde sayısız çelişki barındıran bir savuşturma yöntemiyle, sadece devlete ve kurumlarına olan inançsızlığın üzerinden bir suçlama inşa etme çabandan ibaret ve bu çabanın temeli de çürük olduğu için çökmeye mahkumdur.

Aynı lağım çukuru diyorum çünkü kullandığın yöntem, FETÖ'nün kendi propaganda taktiğinin birebir kopyasıdır: Önce suçu işle, sonra kurbanını o suçla başa çıkma biçimi üzerinden yıpratarak itibarsızlaştır ve en sonunda da hem kendi varlığını hem de işlediğin suçu tartışma dışı bırak.Yaptığın budur. Bravo

İşte tam bahsettiğim o sığ ve popülist zihniyetin başka bir örneği de şimdi senin sorduğun bu soruyla geldi.

Konu neydi? Bir trolün, devletin iç barışı sağlamak için attığı karmaşık bir demokratik adımı anlayamayıp, bunu "Erdoğan'ın adaylığına destek" gibi bir yalana indirgemesiydi. Yani, karmaşık bir gerçeği, basit bir popülist ihanet senaryosuna çevirmesiydi.

Şimdi sen de20 yıllık bir savaşın, çöken bir devletin, ABD'nin kaotik çekilmesinin yarattığı devasa bir jeopolitik krizi, "Joe Biden ne söyledi de girdiler?" gibi inanılmaz sığ bir soruya indirgiyorsun.

Sanki bütün bu trajedi, iki liderin oturduğu bir masada, birinin diğerine "sana mültecileri yolluyorum" demesiyle yaşanmış gibi.

Mülteci politikalarını ve sınır güvenliğini, sadece bilek güreşi ve masaya yumruğunu vurma sanıyorsun.

Oysa Afganlar da dahil, mülteciler dünyanın her yerinde bir şekilde sınırlardan kolunu sallaya sallaya geçer; bu, gücün bittiği yer değil, uluslararası hukukun, insani krizlerin ve coğrafyanın dayattığı bir gerçekliktir ve evet, bu gerçeği islamofobi hastalığıyla beyni yıkanmış, her geleni bir istilacı olarak gören zihinlerin anlaması zaten mümkün değildir.

Dolayışyla, yönteminiz tamamen aynı: Gerçeklerle ve onların karmaşıklığıyla yüzleşeceğinize, kendinize kolay bir hain, zayıf bir lider ve basit bir bizi sattılar hikayesi yaratıyorsunuz. Biri bunu iç politikadaki bir komisyon için yapıyor, sen ise dış politikadaki bir mülteci krizi için. Bu yüzden bu ülkede anlamlı bir tartışma yapılamıyor zaten.

Fetö taktiklerini de, trol repliklerini de senin zihniyet kullanıyor. Senin sırf şu konuda yazdıkların ortada. İşine gelmeyince de kaçıyorsun. Yalanlar, iftiralar, algılar sizin işiniz. Somut olan budur.

Cevap yazmamışsın.

Masadaki gücümüz neydi?

Mesele, küresel krizde bile uluslararası hukuka ve insan haklarına sadık kalmaktır; ancak gücü sadece yumruk sanan ilkel zihnin bunu kavrayamaz.

Beynini saran İslamofobi hastalığı, her yabancıyı istilacı, her insani durumu savaş görmene yol açıyor. Bu yüzden devletin asıl gücünün, en zor anda bile insani ve hukuki sorumluluklarını yerine getirmesi olduğunu anlayamıyorsun.

Bu derinliği kavrayamadığın için hala basit bir cevap beklemen ve medeni bir devletin gücünü anlayacak kapasiteden yoksun olmandandır.

Hem senin bu masa takıntın, karmaşık gerçeklerle yüzleşmekten ne kadar aciz olduğunu kanıtlıyor. Sen dünyanı anlayabilmen için mutlaka birilerinin oturduğu masa, ihanet ve bir pazarlık olması mı gerekiyor.

Oysa ortada senin hayal ettiğin gibi bir masa hiç olmadı.

Ortada sadece, gerçekleri kavrayamayan sığ zihninin yarattığı bir komplo teorisi var.

Hala cevap veremedin.

Sadece boş yazılar.

Chatgpt ye yazdır yazdır yapıştır.

Yazar burada daha çok kendini tanıtmış.

DEM partiye şirin görünmek için her şey yapılıyor anlaşılan :)

CHP bu komisyona DEM parti oyları kaçar korkusu ve İmamoğlu baskısı ile girdi zaten. 3 gün önce biz AKP ile Menemen bile yapmayız diyordu CHP yönetimi. Ama bir silivriye gittiler orada bir fırça yediler anlaşılan İmamoğlundan ve apar topar komisyona son gün girme kararı aldılar. ( CHP tabanına ve CHP'li tanınmış isimlerin itirazına rağmen. Süreci legalleştirmeyelim bu sürece ortak olmayalım söylemlerine rağmen. )

Anlaşılan o ki komisyona girmek ile kalmayacaklar yeni anayasa sürecinede dahil olacaklar...

İmamoğlu şimdiden selam çakmalara başlamış :) "KÜRTÇE ÖĞRENMEYE GAYRET EDİYORUM"

Tüm taşlar dizilmiştir artık. Akp-Chp-Mhp-Hdp tüm anlaşmazlıklarını, menfaatlerini, rantlarını, yolsuzluklarınız, hırsızlıklarını, hak ihlallerini, rüşvetlerin, adam kayırmalarını bir kenara bıraktı ve pkk açılımında tek yürek oldu.

Bu 4 partinin toplam temsil oranı % 89. Türkiye'nin % 89'u süreci destekliyor.

Bu kadar yüksek desteğe kimse bir şey diyemez.